03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Garib bir zevk! Meciıste münakaşa edilen mevzu, ebedî renk ve zevk meselesiydi. Dokler Hâmid Fevzi: Meslekî hayatımda, dedi, çok acib ve garib hâdiselere tesadüf ettim, b'Jfün bunlardan istihsal ettiğim netice çudur: Her insan zevk ve huzuzatım kendıne göre muhtelif vasıtalarla, bazan ak'.a hayale gelmiyecek şeylerle tatmine ka'kışıyor. Kimısi ideaüni göklerde, cennet bah : çelerinde arıyor... Kimisi onu ele geçırmek içm çöplüklerde eşiniyor... Neyse, uzun uzun felsefe yapmağa liizum yok, size bu meseleye temas edecek cidden hıhaf, bizzat şahidi olduğum enteresan oır vak'ayı anlatmak istiyorum. Doktor, «Buna sabır ve tahammül'inüz \ar mı?» der gibi istifhamkâr yüzümüze baktı. Bir kısmımız nezaketi elcîen bırakmamak için, diğer bir gnıp da hakikaten merak ve tecessüs saikasile hcp bir ağızdan Anlat doktor... Dinliyoruz! Cümle5İni savurduk. Hâmid Fevzi gözlüğünü düzeltti. Dudaklarını sivri dilile biraz nemlendirerek devam etti: Hıkâyemin kahramanlan müleva zi ve yaşl' insanlar... Mütekaid Mehrr.ed Gani Beyle karısı Mürşide Hanım... Erkek elli beş altmış, hanırn da elli ya<!a rında kt»dar... Birkaç ay içerisinde Gani Beyin astrnını, Mürşide Hanımın romatizmalarını tedavi ettiğim, Hiç ıstırab duymıyacaklan derecede hafiflettiğim için bana medyunu şükren vaziyetteler... Hemen her hafta yemeğe çağırırlar... Fakat ekseri zamanlar tabiî atlatıyorum... Daima ayni hastalık şikâyetleri, eski zaman maceraları... Mürşide Hanım kocasının bazı kabaca şakalanndan bıkmış, asanmış bir halde... Kuzum doktor, diyor, Ganiyi mânen ve maddeten çok iyi tanıdmız... Onun bir takım münasebetsizliklerine çare yok mu acaba... Meselâ durup dururken sırtıma bir yumruk indirir... Kulağımı, saçımı ceker... Sanki beş yaşında bir çocuk... Gencliğimde bu halleri pek yoktu... Şimdi gittikçe acayible«iyor...Gülerek ev sahibine döndüm: Gani Bey, dedim, Harıimefendi her halde mübalâğa ediyorlar, değil mi15 Beyaz saçh, buruşuk yüzlü ada.n başınjn cıplak kısmını tam benim gizlerimin hizasına indirecek derecede kafasını igerek cevab verdi: Hanım bazan böyle saçmalar, kusuruna bakmayın! *** Bir akşam sofrada, dikkat ettim, yeni bir hizmetçi gelmiş. Mürşide Hamx.: Fatmayı, dedi, savmağa mecbur oldum... Pek pis bir kadındı. Bu da fazla genc amma, ne yapayım... Adatn bu!mak kolay değil... Annesi çok iyi blı insana benziyor... Bana bizzat kendüi gf tirip teslim etti. El evine ilk defa hizmetçiliğe giriyormuş... Bakalım, hale yola gelecek zannederim... Bu mükâlense hepimizin başını, tabaklarımızı değiştirmeğe gelen genc kızın üzerine çevirmişti. Biçare anide kızardı ve heyecanla utangaclığm müşterek tesiri altında şaşırdı mı, ne oldu, benim önümden aldığı tabağı birdenbire elinden kaç;rdı. Müthiş bir ses... Ve küçük küçük parçalar... Genc kız herşeyi unutmuş, ağlam?ğa başlamış, prostelâsmın eteklerile gözyaşlarını silmeğe koyulmuşru. Mürşide Hanım sükunetini muhafazaya çalışarak: Ağlamağa Iüzum yok, Raife, dedi. yalnız bir daha dikkat et! Raife yuvarlacık, san saçh, kırmızı yanakh, şipşirin bir şeydi. Ben de biraz teselli ettim. Mehmed Gani Bey gözltrini açmış yiyecek gibi hizmetçiye bakıyor, hiçbir şey söylemiyordu. Kendi kend'me şoyle diişündüm: «Kadmdaki iyi ceearet doğrusu... İhtiyarlığına rağmen bu kadar hari; bir kocası varken boyle bir kız; yanına almak!..» Fakat neme lâzım, herkesin evinin inzıbat memuru ben d^ğ lim ya!.. Yalnız itiraf edeyim ki, ziyaretlerinı taakub ettikçe tahminimde aldandığınu anladım. Mehmed Gani Beyin Ralfeye karşı yeni hiçbir zafma şahid olmad m. Buna rağmen Mürşide Hanımın §ikâ • yetleri gittikçe artıyordu: İyi kız, hoş kız amma, diyordu, elı çok sakar... Tuttuğunu sağ'am bırakmıyor... Dün salondaki canım Çin vazo(sunu kırmaz mı? Ondan sonra da bir ağlama, bir ağlama... Bakın sustuıabilirseniz susturun!.. Değil mi, Gani! Mehmed Gani Bey, yüzünde pek az tesadüf ettiğim memnuniyet dolu bir ıfade ile: Evet, dedi, çok ağladı!.. O sırada Raife, elinde, üzerinde dumanlar tüten çorba kâsesile içeri girdi Yemek yediğimiz raüddetçe bir daha o mevzua temas etmedik. Hep başka şeyler konuştuk. Mürşide Hanım yemeğirı sonunda hizmetçiye kahveleri salona getirmesini söyledi ve benimle birlikte ora NOTLARI Resim çekme zamanı.. RADVO Tahta bacaklı aktör Herbert Marshall, şirin ve şeytan Dianna Durbin ile çevirdiği « Ne şeker sey !» filminde Dianna'nın babası rolünü oynadı Bu aksamki program^ ANKARA: 13,30 karışık plâk neşriyatı 13,50 plâk Türk musikisi ve halk şarkıları 14,15 ajans haberleri 18,30 plâk neşriyatı 19 15 Türk musikisi ve halk şarkıları ıMakbule) 20 saat ayarı ve arabca neşnyat 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları 'H. Rıza) 21 plâk neşriyatı 21,15 stüdyo salon orkestrasi 22 ajans haberleri ve hava raporu 22,15 yarınki program ve son. İSTANBUL: 12,30 plâkla Turk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musikisi 13.15 konser: Novotniden naklen M. Kema! ldaresinde or.ie.stra 14 son 18 30 hafif raüzik: Tepebaşı Belediye bahçesinden naklen 19.15 konferans: Prof. Salih Murad (Fen musahabeleri) 19,55 borsa haberleri 20 saat ayarı: Grenviç rasadhanesinden naklen. Nihal Asım ve arkadaşlan tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,40 hava raporu 20,43 Ömer Rıza Doğrul tarafından arabca söylev 21 saat ayarı, orkestra 21,30 Necmeddin Rıza ve arkadaşlan tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 22,10 plâkla muhtelif parçalar 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 saat ayarı, son. ya geçti. Mehmed Gani Bey yatak odasr na sigara almağa gitti. Raife sofrayı t^pGürtün muhtelif saatlerinde karşı saluyordu. Ev sahibinin gaybubeti hayli uzun sürmüştü. Nıhayet elinde bir çeşid hillerin ışıkla imtizacım tetkik ediniz: paketile geldi. Büyük kutunun içınden Sabahleyın güneş evinızin arkasındakı güclükle seçtiğim bir yeniceyi tam yak sırtlardan doğduğu için karşınızdakı samak üzere idim kı kapının eşiğinde hiz hiller güneşe karşı gelir ve oraları bütün metçi, sararmış yüzü, yaşlı gözile, bacak detaylarile birlikte çok parlak görürsü nüz. ları titriyerek göründü. Boğuk bir sesle: Günün orta saatlerinde manzaralar sa Hanımefendi, dedi, sizin fincanıbahki kadar parlak değil; bilâkis donuk nız kırılmış!.. bir ahenk alır. Ağacların, köşklerin teş Benim o mavi porselen fincan mı?. kil ettisi renkler umumî bir gölgeye bü Evet, hanımefendi!.. Bu sefer benim oradaki mevcudiyetim rünmüstür; zira, şimdi tepeden gelen güdahi Mü'îide Hanımın köpürmesine mâ neş, eşya ve menazınn yan kısımlarını tenvir etmemektedir. ni olamadı: Oğleden sonra ise ayni manzaranın Evet hanımefendi... Evet hanımeüstüne eeçen güneş vaziyeti büsbütün defendi... Başka lâkırdı bildiğin yok. . Ziei'tirmiştir; simdi bütün manzara siyah yankâr kız! bir gölge halinde semaya mürtesem düş Hanımefendi, vallahi, billâhi ben kırmadım. Fincanı çevirip kahveyi bo müstür. Şu halde karşı sahillerin bir manzaraşaltmak için tabağından kaldırayım âersını tesbit etmek için fotoğraf makinemiken ikiye bölündü. Haydi, gene masal okumağa kalk zi ne zaman açalım? Sabahleyin güneşe karşı iyice aydın • ma... Aıtık tahammülüm kalmadı, bundan sonra ne kırarsan aylığından tazmir lanmış olan sahillerin o parıltısı denlzin durgun sathında da parlak akisler yapedeceksin! Raife her zaman hafif ve sessiz ağlar mıştır, trpedeki beyaz bulut kümeleıi'e ken bu sefer gözyaşlarma bütün bü^Ln beraber hakıkaten çok ahenkli ve çok \\yol vermış, göğsünden hırkırıklar Ituvvet rin bir kompozisyon vücude gelir. le taşmağa başlamıştı. Kızın haline acıOâle saatlerinde koyda dolaşan yel dım. Sb'ze karışmak ihtiyacını duydum: kenler kademe kademe birinci plânı zen Hanımefendi, dedim, eğer Raife ginleştırdıkleri için, resimde, manzaran'.n Hİn işlerır.den, çalışmasından memnunsd heyeti umumıyesının uzak kısımlarındakı nız meşhur atalarsözünü unutmayınız! hafif donukluğu telâfi eden bır canlılık Yani gülünü seven dikenine katlam hasıl olur. mı, demek istiyorsunuz... İmkânı yok!. Öğleden sonra karşınıza geçen güneş, Mehmed Gani Bey de bana taraftar bulut küm«lerinin arkasından denize göründü: renk renk yelpazeler çizer. Bulunduğu Yavrum, dedi, pekâlâ temiz ve is nuz sahilde rıhtımm kenarında balık avküzar bir kız... Kazaen bir iki ufak te lamaklâ meşgul ihtiyann uzun değneğile fek şey kırmış diye kovmak günah doğ yaptığı siluet ise tablonun birinci plânını rusu! tam bir tenasüble doldurmuştur; çekeceRaife tepsinin üzerinde kahvelerls ice ğinız resım gene güzeldir. riye girdiği için sözü burada keîmeğe Bunun içindir ki, fotoğraf makinesini meebur olduk. tevcih edecek güzel bir kompozisyon *** bulmakta hâkim olan sey güneş vaziyeti Ertesi gün Mürşide Hanım telefon et olmaktan evvel amatörün görüs kabiliyeti: tidir. Aman doktorcuğum, romatizmalaN. G. rım gene ayaklandı... Rıca ederirn, bize kadar bir zahmet ediniz! Muayenehanedekı işimi bitirdim. Saat yediye dcşru Gani Beylere uğradım. Kapıyı açan Raifeyi korkak ve endişeli oulduğum için gene bir şey kırmış olduğuna hükmettim. Yemek odasında Miırşide Hanmrn sesi avaz avaz yükseliyordiı: ı Haydi bakalım cevab ver bana... Ne diye bu işleri yapıyorsun... Suç üzerinde yakaladığım için inkâr da edemezMaliye Vekili Fuad Ağralı, Yalovasin... Sen deli misin kuzum! dan şehrimize gelmiş ve dün lstanbul Raifenin yüzüne «gene ne oiuvor^» Defterdarlığma gelerek bazı işler etragibi istifhamkâr baktım. Genc kız a^zını fında izahat almış, tetkikat yapmıştır. kulağım* yaklaştırarak titrek bir sesle: Muamele vergisi işi Bana değil, dedi, beyefendiye söyBazı küçük sanayi erbabına mevzu leniyor!.. muamele vergisi muafiyetinin kaldırıl Sonra da şu izahatı vermek lüzumunu ması üzerine vaki olan şikâyetleri dinlehissetti: mek üzere Maliye Vekâleti V'aridat U Fakat zannetmeym kı Gani Bey mum Müdürü İsmail Hakkı, bugün Anbana sataştı... Hayır... Mesele büsbükaradan şehrimize gelecektir. İsmail tün başka!.. Hakkı pazartesi gününden itibaren muYemek odasma doğru yürüdüm. Mür afiyetin kaldırılmasından şikâyet eden şide Hanım büfenin önünde ayakta duru esnafın şikâyetlerini dinlemeğe başlıya yor, Gani Bey yere çömelmis oturuyor caktır. du. Maktu vergi meselesi Ne oldu gene hanımefendi, de^ıiı, Bazı gazeteler, küçük sanayi erbabı romatizmalarınız ne taraftan hücum etti? nin maktuiyete raptedileceğini yeni bir Sorma doktor, diye cevab vcrdi, karar şeklinde yazmaktadırlar. Evvelce her taraftan hücum ettiler amma, ben de yazdığımız gibi, maktuiyete raptedilşimdi onları unuttum, bu koca bebe|in me işi esasen kanunda m«vcuddur. Bu, kepazeliğile meşgulüm... Beyefendi, has yeni bir karar değildir. Kanun bu kabii ta olduğum için yataktan kalkacağınr. h:ç esnafı ya peşınen maktuiyete rapt veya tahmin etmemiş, küçük bir çekicle V.ris defter tutma usulüne tâbi kılmaktadır. tal yemiş tabağını kırmağa uğrasırken. Halbuki asıl gürültü, evvelki gibi mua cürmü meşhud halinde yakalamıyayım mele vergisinden kurtulmak içindir ve şimı? kâyet edenler de eskisi gibi vergiden isGani Bey, yüzü kıpkırmızı, olduğu tisna edilmelerini istemektedirler. Ağızlıkçı esnafının müracaati yerde hiç kıpırdamıyor, susuyor, ağzım açıp tek kelime söylemiyordu. Dün lstanbul ağızlıkçı esnafından bir grup matbaamıza gelerek istisnaiyetin Hanım kocasma dönerek devam etti: Hem de bu işi niçin yaptığını söy kaldırılmasından sikâyet etmişlerdir. Bun lemiyor musun... Tabiî kabahat gene za lar ayn ayrı dükkânlarda çalışmakta ve ,alIı kızın üstüne yüklenecekh. Onu koğ çırak kullanmamakta olduklarını, hem durmak için yaptığını da zannetmıyo * ışçi, hem de dükkân ıdare edici vaziyetrum... Çünkü b«n kapı dışan etmek .ste te bulunduklarını söylemektedirler. Şikâyetlerin henüz arkası almmıs değildir dikçe sen mâni oluyorsun!.. *** Bu sırnn anahtarını ancak Gani Beyle baş başa kaldığım zaman keşfedebıldim. Anladım ki, adam mütereddinin, deı,enerenin, sadistin biri... Bütün e^yayı gizir ce kırıyor, hiçbir sun'u taksiri olmadığı halde bütün kabahatler sırtma yükletilen masum kızı ağlar görmekten hususî bi r zevk duyuyormuş! Nakleden Ahmed Hidavet Kadıköy Kızılayının balosu Bu akîam Kadıkövünde, Belvü bahçesinde, Kızılay cemiyeti Kadıköy şu besi tarafından bir balo verilecektir. Balonun mükemmeliyeti her itibarla temin edilmiş oldu^undan, güzide davetlilerin huzurile geçecek olan bu gece nin çok parlak olacağı ve rağbet göre ceği şüphesizdir. Holivud'dan ya^ıhyor: Bir insan tam on üç ay bir hastane karyolasmda kımıldamadan yatmaya mecbur olursa hiç süphesiz mazisine ve istikbaline aid birçok şeyler düşünmeğe akit bulur. Herbet Marshall, Umumî Harbde Fransız cephesinde yaralanması netıcesi böyle bir vaziyete düşmüş ve böyle bir ruhî halet içine dalmiîh. Doktorlar, bacağı kesilmezse hayatmın kurtulamıya" :ağına karar verdiler ve bu feci kararı eessüfle tatbik ettiler. Herbert Marshall, Londrada doğrauş vt herkes gibi muayyen bır tahsil devresi jeçirmiştir. Çocukken iler.de intısab edeceği meslek hakkında muayyen bir fikri , oktu. Yalnız kat'î bir kararı vardı: O da aktör olmamak.. Çürkü babası bır ıktördü ve onun yaşadığı hayari şartlann oek iyi olmadığını kendi gozlerile görüHerbert Marshall •ordu. Arzusu, fazla çahşmadan rahat •aşıyabilmekti. İyi ama, parayı nereden Rİldi. Yalnız sakin ve tabiî bir insandı. Hususî hayatında da öyledir ya.. Pilulmalı? Mektebden çıkınca bir müesse;enin muhasebesinde memuriyet aldı. posunu müthiş bir sükunet içinde içer.. Sonra istifa etti. Tekrar bir memuriyet, Köpeğini alıp yavaş yavaş gezintiye çı:ekrar çekilme.. Baktı ki bu iş böyle git kar. Tahta bacağına rağmen sporun her miyecek, babası oru yanına aldı, fakat şubcsile alâkadardır. Hiçbir gece eğlenti .annetmeyin, ak^r olarak.. Hayır.. yerinde görünmez. Kadınlar onu çok seMensub olduğu kufrpanyanın hesab ve verler, fakat ne fayda!. Herbert sene dare işlerini görmek üzere.. İki sene bu lerdenberi sinema artistlerinden Edna Best'le evlidir. Buradaki sinema muhiti azifeyi büyük bir gayreîle ifa etti. bu çiftin yuvalanna en mes'ud ve ebediNihayet bir gün Herbert ansızm sah" yen devam edecek bir ail« ça.tısı diye nede göründü. bakarlar. Herbert, Edna Best'le evlenîşte Hcrbert Fransız cephesinde yattır diği vakit bakir değildi. İlk karısından o ı hastanede mazis'ni bir sınema şeridi gibi böyle gözünün önünden geçirmekle ayrılmıştı ve ruhan çok mustaribdi. Edmeşguldü. İstikbal de muhayyelesini gı na'yı uzun zaman tetkik ettikten sonra cıklıyordu. İleride ır.eşhur bir aktör ola bu işe karar verdi. Bugün verdiği karar.ak meydana ç.kabiürdi ve çok para ka" dan dolayı pişman değildir. Herbert her mevzuda filim çevirmeğe zanırdı. Neye saklamalı, Herbert'in fazhazırdır. Yalnız harb ve darbla pek baa para kazanmak için büyük bir hırsı •ardı. O hırs şüphesiz böyle muhasebe şı hoş değildir, çünkü harb ona kesik bamemurluğile fiiân tatmin edilemiyecekti. cağını hatırlatacak bir hâdisedir. Facıalarda muvaffak olduğu kadar Halbuki gazetelerde sinema artistlerinin Amerikada milyonlarca dolar ücret al komedilerde de büyük bir ihtısası olan dıklnrım gazetelerde okudukça asker ol Herbert Marshall'in en son filmi, sade madan evvel başlamış buiunduğu mesle Holivud'da değil, bütün dünyada en çok ğe yehîden iritisab c..meğe karar verir gK sevilen küçük artistlerden Dianna Durbin'le çevirdiği «Ne şeker şey!» dir. bi oluyordu. İki sene sahnede ehemmiyetsiz roller Herbert orada bir jönprömiye değil, bir oynadıktan sonra yavaş yavaş şöhret bul babadır. Şirin Dianna'nın babası! •^ Holivud'da başrolünü Gary Coomaya başlamış, hatta Amerikaya giden per'in oynıyacağı «Son hudud» isminde bir tiyatro heyetinin arasma bile dahil olmuştu. Fakat ah çu harb.. Ah şu ba bir filim çevrılecekrir. Bu kordelânın recağı olmaması!. Ayaksız aktör olur mu jisörlüğünü Hery Hatkavay deruhde edehiç!.. Demek çok para kazanmak hulya cektir. Bu sahnc vazii «Hind zabitleri» arı suya düşüyordu. Herbert kendi ken smindeki filmi çevirmiş olan zattır. Kor" delânın mevzuu vaktile oradaki harbleri dine: tasvir etmek üzere Filipin adalarında ge Hayır, bilâkis sun'î ayaklı bir ak" çecektir. tör, eğer tabiî bir adam gibi yürüroeğe •^ Çoktanberi beyaz perdede görünmuvaffak olursa daha büyük bir aktör miyen Benita Hum, yeniden filim çevirolur! dedi ve yeniden sahneye atıldı. Harbi takib eden seneierde sonsuz bir meğe başlamıştır. «Kibar kadın ve kovgayret ve cehd gösterdi. Tahta bacakla boy» filminde Gary Cooper'le Mearle .abiî yürümeğı öğrenmiştı. Kımse onun Oberon'a refakat edecektir. hafifçe topalladığınm farkına bile var mıyorlardı. Herbert sahnede kendisine şöyle bir metodu esas ittihaz etmışti. Lâkayd ve işmizazsiz bir yüzle oynıyacak, fakat diğer uzuvlarını daha fazla kımıldatacaktı. İşLe bu sayede vazifesini vü" zuh ve sadelıkle ifa eden bır aktör oldu. İlk zamanlar ona biraz da merhamet ve şefkat hissile kapılarını açan tiyatro sahibleri bir zaman geldi ki cnun sahnelerini terkedip gitmesinden korkmaya başladılar ve direktörler onu paylaşmak için büyük mücadelelere gırişmek mecburiyetinde kaldılar. 1925 ten itibaren Amerikada emsalsiz bir muvaffakiyet kazanan Herbert, on ~ dan sonra Broadvav sahnelerinden maada hiçbir yerde oynamamaya karar vermisti. Heyhat, bu sözünü tutamadı. Holivud, diğer mühim sahne şahsiyetleri gibi onu da kendi sinesıne çekti ve büyük san'atkâr her iki pıyes arasında bir filim çevirmeğe başladı. # Marangozların müracaatleri Onu ilk olarak sinema payitahtına Marangozlar cemiyeti, dün Maliye ve sevkedenler Marlene Dictrich ile rejisöİktısad Vekâletlerine müracaatle ağac rü Von Sternberg olmuştur. «Sarışm Ve" sanayiini teskil eden marangoz, baslon, nüs» ve «Çıplak melek» te Marlene'ye modelcilik, fıçıcılık, mobilyacılık, kürek partönerlik eden Herbert Marshall, Acilik, kuş kafescilik, ağac sandalya, ağac merikanın en meşhur kadın artistlerile karyolacılık ve saire gibi ağac sanayiıle kordelâ yapmaktan geri kalmadı. Sıra meşgul olan esnafa muamele vergisinin ile Kay Francis, Norma Shearer, Claukonulmasırun henüz inkişaf halinde bu dette Colbert, Greta Garbo, Margaret lunan bu sanayii gerileme ve motö'rlerin Sullavan, Silvia Sidney, Merle Oberon, sb'külmesi suretile iptidaî bir şekle ircaa Jean Arthur ve Katherine Hepburn ile sevkedeceğini, esasen bu mevzu etrafmda kordelâlar vücude getirdi. çalısan esnafın iptidaî mevad üzerindon Fakat beyaz perdedeki bu birlikte göyüzde kırk nisbetinde muamele verştisi rünüşler bir tesadüf neticesi değildi. Overmekte olduklarını bildirmiş ve esnafın nun herhangi bir filmini seyreden büyük muamele vergisinden istisnalannı ve bu bir kadın artist yeni filmini mutlaka oistisna işinin kabulüne kadar geçecek nunla çevirmek istiyordu. Herbet, mütemüddet zarfında da defter tutmak için vazı bir insan olduğu için daima ilk plânkâtib ve saire tedarikin* vakit ve haller da görünmek için ısrar etmiyor, ikinci demüsaid olmıyan marangozların maklu recede bir rol kabul ediyordu. Çünkü zaAlman aktrislerinden Charlotte vergiye raptlarım istemiştir. valh ne yapsın, güzel bir delikanlı deSchellhorn evinin bir köşesinde Yabancı merkezlerden mürıtehab parçalar Küçük ve hafif konserler 18 35 Budapeşte: Çingene orkestrasi. 19,05 Ostrava: Kitar ile konser. 22,10 Bratıslava: Karışık musiki (gra» mofonla). 22,15 Varşova: Orkestra konseri. 22.50 Bükreş: Gece musiklsi. 23 Budapeşte: Hafif musiki koııseri. 19,25 Prag: Dört kişilik heyetin konseri. 20,25 Brün: Dört kişilik bir heyelin konserl. Oda musikileri Sefesli sazlar orkestraları 19,05 Bükreş: Askerî bando. Şarkı konserle, i 19,35 Paris ıMondial): Kabare sarkılaru 20 25 Ostrava: Şarkılar. 20,35 Budapeşte: Piyano ile şarkılar. dans orkestraları r 19,45 Budapeşte: Cazband takımı. 21,20 Bükreş: Dans orkestrasi. Festival şenlikleri Bugün Muamele vergisi işinde son safhâ Saat 18 de Fatihte İtfaiye bandosu. Gece: Beykoz Abrahampaşa korusunda kır balosu, dans müsabakası ve muhtelif eğlenceler. s / NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece şehirimizin muhtelif semtlerindeki nobetçı eczaneler şunlardır: lstanbul ciheti: Eminönünde <Minasyan), Alemdarda (AH Rıza), Küçükpazarda (Necati Ahmed), Kumkapıda ('Belkis), Şehzadebasında (İ. Hakkı), Karaeümrükte (Suad), Aksarayda (E. Pertev), Fenerde (Vitalı), Samatyada (Teofılos). Bakırkoyde 'Merkez), Şehremininde (Hamdi), Eyübde (Hikmet Atlamaz) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Lstiklâl caddesinde (Dellasuda), Asmalımesçidde (Kinyoîi), Şişli Halâskârgazi caddesinde (Nargileciyan). Taksimde (Limonciyan\ Karaköyde (Hüseyin Hüsnü), Kasımpaşada (Vasıf). Halıcıoğlunda (Bar bud), Ortaköy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Modada fNeiad Sezer), Altıyolda (Namık), Büyükadada (Şinasl Rıza), Heybelide (Halk), Üsküdarda (İmrahor), Beşiktasta (Vidin), Beykoz, Paşabahçe, A. Hisar eczaneleri. Filim artistlerinin güzel pozları Bursaya ecnebi seyyahı geliyor Bursa (Hususî) 10 ağustosta Vik torya ismindeki lüks bir seyyah vapuru Mudanyaya 400 den fazla Amerikan ve İtalyan seyyahı getirecektir. Bu seyyahları 20 otobüs Mudanyadan şehrimize nakledecek ve burada görülecek yerleri gezdikten sonra akşama tekrar vapur larına döneceklerdir. Şirketi Hayriye nin bir vapuru o gün Mudanya iskelesine gelerek seyyahları vapurdan iskeleye çıkaracaktır. Kır balosu Ortaköy Fıkaraperver cemiyetinden: Cemiyetimiz, Köyümüzün 23 ve 39 uncu ilk okullarındaki yoksul yavrular menfaatine, 6 ağustos 1938 cumartesi akşamı saat 19 dan sabaha kadar devam etmek üzere, Bebek bahçesinde bir kır balosu tertib etmiştir. Bu balonun geçen seneler olduğu gibi bu sene de neş'eli geçmesi için bütün tertibat alınmıştır. Teşekkür Türk Hava Kurumu lstanbul şubesi, Sultanahmedde Cankurtaran mahalle sinde Mimar Mehmedağa caddesinde 11 numaralı evde mukim Trabzon înhisarlar Başmüdürlüğü barut depo müdür lüğünden emekli Bay Aziz Urgancıya 500 lira teberruda bulunduğundan, alenen teşekkür etmektedir. ERTUĞRUL SADt TEK Tiyatrosu İki gün sonra temsillerine ba|lıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle