29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 Temmuz 1938 CUMHURtYET ASKERI BAHİSLER Romanyada devam eden muhakeme FÎLÎSTİN MEKTUBLARI: Mücadele kızıştı PENCERESİNDEN Ahlâkî bir vecize ün yanıma yaşlıca bir zat geldi. Kendisile şöyle böyle bir göz tanışıklığım var amma adını öğrenmiş değilim. Kimdir, necidir, ne yapar, nerede oturur, bilmem. Vapurlarda sık sık rasgelinme yüzünden hasıl olma sudan bir tanışıkhkla birbirimizin yüzüne hafızamızda yer vermiş olacağız. İşimin çokluğuna, vaktimin darlığına rağmen güleryüz gösterdim, sigara verdim, halini hatırını sordum ve.... emirlerini bekledim. Sudan dost dudaklarıni masamın üzerinden uzatmağa çalışır gibi davrandı, fısıldadı: Dün bir kazinoda demleniyordum. Arkama düşen masada senden bahsolunduğunu duydum. İki sarhöş, adını meze gibi ağızlarında çiğniyorlardı, kaba kaba atıp tutuyorlardı. İçlerinden biri, Ahmed Refiği de andı, onun yokluğundan se nin yüz bulduğunu söyledi. Ingiltereye hangi sınıf gemiler yaptırmalıyız ? Türkiye Cumhuriyetinin deniz siyaseti, tedafüî olduğuna göre, bu maksada en uygun gemiler denizaltı botlarıdır 1 Demir muhafızlardan on Tethişçiler, bütün tedbirlere rağmen programdört şef hakkında ağır larını tatbike devam ediyorlar, hududdaki cezalar verildi elektrikli telörgüyü kestiler, şimdi Yahudi Bükreş 1 Askerî mahkeme, dört mahsullerini ateşe veriyorlar gün devam eden müzakerelerden sonra Demir Muhafızların eski zimamdarlarından 20 kişiye aid davada kararını ver miştir. Aralarında «Herşey vatan için» adındaki fırkanın rejisi Jorj Klimo da bulunmakta olan 12 maznun 7 sene kalebendliğe ve altı sene müddetle medenî haklardan mahrumiyete mahkum edilmişlerdir. Profesör Kristesko, Kral hanedanına sadakat ve merbutiyetini beyan eylediğinden beraet etmiştir. Davadan evvel kaçmış olan Kanta küzen'le Kristesko, gıyaben 9 sene kalebendliğe, yirmişer bin ley para cezasma ve altı sene müddetle medenî haklardan mahrumiyete mahkum edilmişlerdir. Kudüs, 28 ha~ ziran îngiliz Seyyahların Bursaya da gitmeleri temin olunuyor Belediye Turizm şubesile Adriyatika isimli İtalyan seyahat acentası arasında bir anlaşma yapılmıştır. Yapılan anlaşmaya göre, bu acentaya mensub va purlarla şehrimize gelecek seyyahlar Bursaya da gideceklerdir. Acentamn iki mümessili yakında memleketimize gelerek Bursaya gidecek, orada bu işle meşgul olacaktır. İlk sekiz yüz kişilik seyyah kafilesi ağustos içinde gelecektir. ler. Suyun yüzünde seyre mahsus olan iki motörlerinin mecmuu 700 beygir kuvve tindedir. Boyları 41,6 metre, enleri 4 metredir. 3,8 metre su çekerler. Müret tebleri 23 kişidir. Almanlar, denizaltı gemileri harbinde çok büyük tecrübder görüp geçirdıklen için, bu 250 tonluk gemılerin o tecrübenin mahsulü olduğuna şüphe yoktur. Nitekim Sovyetler de «Maliya lodki Küçük gemi» adını verdikleri M. sınıfı bir çok denizaltı gemisi yapmışlardır ki bunlar da 200 tonluktur. Boyları 35, enleri 4 metre olan bu gemilerde 1 tane 3,7 lik hava defi topu ve 2 tane de kovan bulunduğu tahmin edilmektedir. Alman lar, bu gemilerın 20 tanesinin Bdltıkdenizinde ve 25 tanesinin de Uzakşarkta olduğunu söylüyorlar. Küçük devletlerin de, böyle küçük denizaltı gemileri vardır. Fakat bunların kıymet ve ehemmiyeti, en ziyade Alman ve Sovyet filolarında, bu gemilere, mühim bir yer verilmesinden anlaşılıyor. Bu kücük denizaltı gemilerinin birkaç fay dası vardır: 1 Küçük olmaları dolayısile girintili, çıkıntıh kıyılarda, boğazlarda ve mânia hatları arasında manevra kabili yetleri fazladır, 2 Bir büyük gemi yerine iki küçük gemi daha fazla iş görebilir, 3 Daha ucuz olduklan için daha çok gemiye sahib olmak imkânı vardır. Bu ikinci ve üçüncü fayda ve mezi yetler çok mühimdir. Çünkü Almanların tecrübelerine göre, üç denizaltı geminiz varsa, harbde, bunların biri limanda, diğeri yolda ve yalnız üçüncüsü cephede olmak üzere, bir faaliyet ve sefer plân1 çizmek lâzımdır. Sonra, silâhlanma yarışındanberi, harb gemileri inşaatı yüzde 20 pahalanmıştır. Meselâ, îngilizlerin 1927 programır.a dahil olan suyun yüzünde 1475 tonluk ve 1 7,5 mil süratinde, dalmışken 2030 tonluk ve 9 mil süratinde Odin sistemi de nizaltı gemileri takriben 400,000 îngiliz lirasına ve beher tonu aşağı yukarı 270 liraya mal olmuştur. Bugün ayni geminin esini, yüzde 20 fazlasile ancak 480,000 İngiliz lirasına yaptırmak kabildir ki beher tonu takriben 325 İngiliz lirasına mal olur. Bu yüzde 20 fazla fiat, başta demir olmak üzere, malzeme ve işçilik fiatlarının artmasından ileri gelmektedir. Ayrıca gemi tiplerinde ve silâhlannda vukua gelen terakkiler de, yeni gemilerin daha pahalıya mal olmasını intac etmektedir. Meselâ, 1914 te bir denizaltı gemisi, İngilterede, 80,000 İngiliz lirasına yapılıyordu; 1927 de bu miktar 400,000 İngiliz lirasına çıkmıstır; 1938 de en az 500,000 sterlini gecmiştir. Kücük denizaltı gemilerini, tanesi iki buçuk üç milyon Türk lirasına mal olan büyük denizaltı gemilerinden hayli daha ucuza yaptırmak kabil olacagına göre, denizah filotillâmızm bir kısmını, 250 tonluk botlardan teskil etmemizin malî bakımdan da faydalı olacağı kanaatindeyiz. (Almanların 250 tonluk küçük botlan 2,250,000 marka yani 1,1 15,000 liraya mal oîmaktadır.) Böylece daha fazla sayıdan gemi yaptırabileceğimiz gibi bu küçük botlar, sahil müdafaasında, büyük denizaltı gemilerinin yapacaklan işi daha iyi görebilirler. Hemen şunu ilâve edelim ki bu, bizim kendi âciz düşüncemizdir; yoksa vazifedar olan Genelkurmay hangi tipleri se çerse isabet ondadır. Denizaltı filotillânuzdan Sakarya İngiltere ile yaptığımız malî muameleyi Büyük Millet Meclisi kabul ve tasdik etti. Bu muameleye nazaran Ingiltere, bize 6 milyon sterlinlik harb malzemesi kredisi de açıyor. Bu 6 milyon îngiliz liralık krediyi yalnız harb gemisi yaptırmağa tahsis ettiğimiz takdirde, kaç gemi ısmarhyabiliriz ve hangi sınıf gemiler yaptırmalıyız? Bu suallere bir kaç yazı ile cevab vermeğe çalışacağım. Hangi sınıf gemiler yaptırmalıyız sualinin cevabını, en salâhiyettar olarak memleketin millî müdafaa'işlerile meşgul olan Genelkurmay verebilir. Fakat, meselenin esası, deniz siyasetimize dayanır. Türkiyenin deniz politikası, tedafüî bir siyasettir; yani, Türkiyenin deniz aşırı yerlerde gözü yoktur; deniz aşırı yerlerde müdafaa edecek topraklan yoktur; açık denizlerde, Okyanuslarda müdafaa edeceği deniz yolları ve deniz ticareti yoktur. Türkiye, yalnız kendi kıyılarını müdafaa edecek bir donanmaya muhtacdır. Meselenin esası, böylece apaçık bir şekilde meydana konulunca, Türkiyenin de te dafüî bir denia kuvvetine sahib olması lâzım geldiği kendiliğinden anlaşılır. Gerçi, en iyı müdafaa taarruzdur amma, denizde taarruz edebilmek için, muhtemel düşmanlar kimlerse, onların donanmalarına üstün veya muadil bir kuvvete sahib olmak lâzım gelir. Bu da, ancak büyük ve zengin devletlerin kârıdır. Türkiyenin mıllî müdafaasında ana ve esas kuvvet, kara ordusudur. Öteki ikisinin, hava ve deniz ordulannın vazifeleri kara ordusuna yardımdır. Bu itibarla donanmanm vazifesi şöyle hulâsa edilebilir: 1 Düşmanın karaya ihrac yapmasına mâni olmağa çalışmak, 2 Sahillerimizi düşmanın rahat rahat bombardıman etmesine meydan vermemek, 3 Düşmanın deniz ticaretine zarar vermek. Deniz hakimiyetini ele geçirmekle bunların hepsi temin edilebilir amma, kuv vetli bir düşmandan deniz hakimiyetini almak için, herşeyden evvel, milyonlar ve milyonlar sar^edeıek büyük bir donanma yapmak lâzımdır. Çünkü Akdenizde, böyle kuvvetli filolar vardır. Şu halde, mademki kuvvetli bir deniz üstü filosu vücude getirecek kudrette değiliz; o halde zayıfların ve parası az olanların tuttuğu yolu tutmak gerektir. Büyük Harbde Almanya, üstün düşman kuvvetleri karşısında denizaltı geınilerile faaliyete geçti. îtalya, İngilterenin zırhlı filolarile başa çıkamıyacağını anlayınca, yaptığı yüzden fazla denizaltı gemisile muvazene tesisine çalışıyor. Büyük müstemlekeleri ve zayıf bir deniz kuvveti olan Holanda, 3 tane 45 bin tonluk küçük ve eski sahil muhafızı zırhlı, 4 kru vazör, 8 muhrib ve 10 torpidobota mukabil 22 denizaltı gemisine sahibdir; 9 tane denizaltı gemisi de yaptırmaktadır. Büyük devletlere nisbetle, denizüstü kuvvetleri itibarile çok geri kalmış olan Sovyet Rusya da denizaltı gemilerine ehemmiyet vermıştir. Alman deniz yıllıklarına göre Sovyetler 81,000 tonluk 160 denizaltı gemisile birinci gelmektedir. Denizaltı gemileri, denize hâkim büyük kuvvetlere karşı kullanılan yegâne deniz silâhıdır. Çünkü, sıkıyı görünce dalmak suretile üstün düşman tarafmdan tahrib ve imha edilmekten kendilerini koruyabiliıler. Gerçi, bu emniyet bugün arhk yüzde yüz değildir amma, küçük bir filonun büyük bir donanma tarafmdan ank denizde yakalandıgı takdirdeki emnivetsizliği, yani imhası bunun aksine olarak yüzde yüzdür. Hulâsa, denizaltı gemilerinin, icabında dalgaların içinde kaybolmak suretile kendilerini korumak meziyetleri ve ucuzlukları onları zengin olmıyan devletlerin en kıymetli silâhı haline getirmiştir. Malî, siyasî, coğrafî ve sevkulceyşî vaziyetimize göre, denizaltı gemisinin, bizim için de, en iyi deniz silâhı olduğuna şüphe yoktur. Bilhassa Ege ve Akdenız kıyıları, denizaltı gemileri için, biçilmiş kaftandır. Kuvvetli bir denizaltı filosu nun, herhangi bir ihrac hareketi üzerin deki tesirini ölçmek için, Büyük Harbde binnisbe kapalı ve denizaltı gemilerine karşı müdafaa tertibatı alınması kolay bir saha olan Çanakkale Boğazı ağzın da, bir iki Alman denizaltı gemisi görünür görünmez, bütün Îngiliz ve Fransız harb gemilerinin kapalı limanlarına kaç tıklarını hatırlamak kâfidir. Gerçi, o zaman, dinleme aletleri ve su bombaları icad edilmemişti, denizaltı gemilerine karşı muharebe tabiyesi ve usulleri henüz bugünkü gibi esaslı bir şekil almamıştı amma, bugünkü denizaltı gemileri de 1915 tekilere göre daha mütekâmildir. Denizaltı gemileri, herhangi bir ihrac hareketi için, daima çok tehlikeli bir müdafaa vasıtasıdır. Kıyılarımıza yapılmak istenilecek bir çıkarma teşebbüsü, çıkacak kuv vetlerin Türk ordusu tarafmdan hemen ezilip imha edilmemesi için, küçük birliklerle yapılamaz. Karaya büyük kuvvetler ihracı lâzımdır. Büyük kuvvetler ;se yüzlerce nakliye gemisine ve bu nakliye gemilerini muhafaza edecek yüzlerce harb gemisine muhtacdır. Kâfi miktarda denizaltı gemisi, bu nakliye ve ha:b gemilerine korkunc hücumlar yapabilir. Denizaltı filotillâsının mevcudiyeti bile, ihrac yapmak istiyenleri hayli düşündü rür. Bütün bu mülâhazalar, Türk donan masınm takviyesi mevzuu bahsolunca, akla, ilkönce ve diğer bütün gemilerden evvel, denizaltı gemilerini getirir. Devletimizin siyaseti ve malî vaziyeti itibarile tedafüî bir kuvvet olmak lâzım gelen Türk donanması, en çok denizaltı gemilerinden mürekkeb olmalıdır. Bu gemileri de üçe ayırabiliriz: 1 Düşman kıyılarına ve denizlerine kadar gidip gelecek büyükçe denizaltı gemileri, 2 Mayin dökücü denizaltı gemüeri, 3 Sahil muhafızı küçük denizaitı gemileri. Mevcud ve tezgâhtaki denizaltı gemilerimizi gözden geçirirsek Sakarya ve Gür ile ikisi Almanyada ikisi İstanbulda yapılmakta olan denizaltı gemilerimiz açık denizde çalışabilecek botlardır. Dumlupınar mayin dökücü bottur. Birinci, İkinci înönü, ötekilerden küçük olmalarına rağmen, 10 mil süratle 7500 .r.i! katedebilecek kudrette olduklarına göre açık denizde harbedebilirler. Genelkurmay, îngiltereye ısmarlıyacağı gemilerde, denizahı botlarına ne nis bette yer verecektir, bilmıyoruz. Fakat, denizaltı filotillâmızm açık deniz, mayin dökücü ve sahil muhafızı botlardan mü rekkeb olması lâzımdır. Çünkü, bütün denizci devletler, denizaltı filotillâlannda bu üç çeşid bota yer vermişlerdir. Şimdilik bizde eksik olan mayin dökücülerle (bu cinsten yalnız bir gemimiz vardır) sahil muhafazasına mahsus küçük botlardır ki bu sonuncularm en yenilerini Alman donanmasında görüyoruz. Almanya, U 1 den U 24 e kadar numara taşıyan kücük denizaltı gemileri yapmıştır. Bunlar hakkında bildiğimiz şunlardır: Denizin yüzünde 250 tonluk olan bu gemilerin denizin üstünde 13. dalm'şken 7 mil süratleri vardır. 1 hava defi makinelitüfeği ve 3 tane 533 lük kovanla mücehhezdir Dudaklarıni biraz daha ilerletti, sesini biraz daha alçalttı, fısıldısma devam etti: Bu sözler canımı sıktı. Heriflere çatmak istiyordum. Fakat gücüme kuvvetime güvenemedim, dişimi sıkıp sabretİngilizler tara tim. Nihayet o sarhoşlar defolup gittiler. fından alınan yeni Ben de garsonu çağınp kim olduklarını tedbirler şunlardır: sordum. Birinin muharrir filân olduğunu îsyanın en ziya öğrendim. Haberin olsun!...de f aal olduğu mınBu fitnesever adamın ismini söylediğî takalarda her köye ve hakkımda atıp tuttuğunu fısıldadıği bir askerî müfreze muharrir, ölmüş kıymetlerden biri olup koymak ve köylü bütün ömrünü meyhanelerde geçiriyordu. leri, gurubla bir Bütün yazıcı arkadaşlar gibi ben de kenlikte evlerine çeki disine arasıra dem parası sunmakla mü« lip mumlarını sönMahsulünü silâhla ve tel örgü ile muhafazaya teessir olanlardanım. Sudan dostun haçalışan bir Filistin Yahudisi dürmeğe mecbur ber verdiği gibi hakkımda birşeyler söy etmek; muhalif harekette bulunan gayet sıkı prensiplere sahibdir. Bu vazilemesi gayet tabiî idi. Çünkü kendisi ölü ceza yeti, son günlerde Şarkî Erdün Emiri ları tevkif, köyleri kollektif olduğundan yaşıyanlan kıskanmamafc' lara mahkum etmek ve evleri yık Abdullahın, İngilizlere yaptığı bir teklif elinden gelemezdi. mak. İngilizlerin iyi neticeler almak hu karşısında müdafaa komitesinin neşreyleFakat bu sudan dosta ne oluyordu?.. susunda en büyük ümidle giriştikleri bir diği bir beyanname ile vazıhan görüyoNiçin ve ne sebeble taban tepip, yokuşteşebbüs de Suriye ile Filistin arasında e ruz. lar aşıp, kaldırımlar aşındırıp uzak mesalektrikli bir tel örgü hath tesis etmek ve Emir Abdullah, burada taksim mese felerden matbaaya kadar gelerek bana bu usulle, Suriye ve Lübnandan Filistine lesi etrafında tetkikler yapan İngiliz kosilâh ve terrorist geçmesine mâni olmaktı. misyonuna yeni bir teklif yaptı. Bu tekli bu haberi veriyordu?.. Bir ölü aleyhine Bu hususta yüzlerce Yahudi amele ve fin esası, Filistinin Jjudud itibarile birli bir diriyi kışkırtmaktan ne kazanacaktı?.. mühendis, büyük bir askerî muhafaza al ğini kabul ile beraber, onu içinde yaşı Hele, ömrünün son demine kadar benî kardeş gibi seven, her yazımı okumaktaa tında haftalarca çalıştı vc işi muvaffaki yan milletlere göre bir takım muhtariyetzevk aldığını söylemekle beni minnettar yetle bitirdi. Fakat, bu elektrikli yerde lere ayırmak ve Filistine Şarkî Erdünü eden Ahmed Refiğin adını bu kovucu iki hududu birbirinden yeni ayırmış ol de ilâve ederek hepsini birden on sene luk arasına ne diye karıştırıyordu?.. duğu sıradadır ki bir haftadanberi bunun müddetle îngilterenin mandası altına koyYaşıyan ve yaşıyacak olan kıymetleri iki muhtelif noktadan taarruza uğramış maktır. ölü ölü ısırmağa çalıştığı söylenen mesve delinmiş olduğuna öğrenıyoruz. Bunun Emirin yaptığı bu teklif, müdafaa ko lektaşa değil, kovuculuk yapan serscm Safd dahilindeki kısmmda, on gün evvel, mıtesını fevkalâde kızdırdı ve bunun Mil adama kızmıştım. Lâkin o da misafirim yarım kilometre imtidadındaki parçası tahrib edildi. Yapılan tetkikat gösterdi ki lî Misaka muhalif olduğuna dair uzun demekti ve misafire hakaret etmek elimbir gece içinde bu işi becerenlerin mikta bir beyanname neşretri. Bu suretle fena den gelemezdi. Bu sebeble bir hayli dürı iki yüze yakın insandı. Bunlar, doku vaziyete düşen Emir Abdullah, kendisi şündüm, nihayet ahlâkî bir vecizeden ilnanı derhal öldürmcğe kâfi gelen bu elek ni müdafaa etmek üzere uzun beyanat ham alarak benden belki teşekkür, belki trikli tel hattını tahrib için bir takım hu neşrederek bu teklifin sebeblerini izah para uman adama şu cevabı verdim: Büyük mütefekkirlerden biri: «Sisusî âletler bile kullanmışlar ve bu teh etmeğe mecbur oldu. Mazeret olmak üzere zikrettiği başlıca sebeb, İngilterenin ze söğüldüğünüzü söyliyen kimselerin likeli işte bu suretle muvaffak olmuşlar! Telefon tellerinin kesilmesi, petrol bo gönderdiği tetkik komisyonunun taksim hakikatte size söğmüş olduklarını biliniz* rularının delinip ateşe verılmesi gibi hâ :sasına muhalif her hangi bir teklifi din diyor. Su halde siz başka birisi tarafındiseler devam edip giderken nasyonalist lemekten ve kabulden memnu olarak bu dan söğülmüş olduğumu söylerken yüzülerin, meselâ bütün bir treni yoldan çıkar raya gelmiş bulunmasıdır. Fakat, yüksek me karşı bizzat söğmüş oluyorsunuz. Hak tacak ve bu suretle iki gün münakalaya müdafaa komitesi bu mazereti kabul et kazandığmız mukabeleyi görmemek is mâni olacak taarruzlarda da muvaffak mekten uzaktır. «İngilterenin komisyonu terseniz lutfen defolup gidiniz!.. ne yaparsa yapsm, bu bizi alâkadar et Ahlâk, zavalh ahlâk!... olduklarını gördük. mez; biz de İngilizlerin prensiplerinin aFakat, nasyonalistler, bütün bu taarM. TURHAN TAN H: ruz usullerine yenilerini de ilâve ettiler. leyhine olarak, Filistinin istiklâline ve Dünkü fıkramdaki «Tatsız Türk olmaz, Hasad mevsimi gelmiş olduğu için tarla hududunun tamamiyetine muhalif olan her projeye karşı mücadeleye ahdettik!» yağsız börk olmaz» meseli «yağsiü borek lar altm gibi sararmış ve harman yerleri olmaz» şeklinde çıkmıstır. Böıik, eski Türkyığınlarla dolmus bulunuyor. Yahudıle dıyor. Bu suretle, Filistin mücadelesi de lerin giydikleri külâhın adıdır, börekle mürin büyük ihtimamla çalışarak elde etmiş tıpkı bizim millî mücadele şeklini almış nasebeti yoktur. Düzeltirim. M. T. T. oldukları mahsulleri, nasyonalistler bo bulunuyor. ruları delerek elde ettikleri petrola bulu*** yor ve sonra ateşliyorlar. Hemen hergün Filistin mücadelesi bu vaziyette bulubir Yahudi köyünün, bir Yahudi koloni nuyor. Önceleri, burada Filistin nasyo sinin veya çiftliğinin ekinleri, harman yı nalistlerinin yaptıkları hareketi herkes ğınları bu nevi taarruzlara uğrayıp cayır mecnunane ve mezbuhane bir teşebbüs ve cayır yakılıyor! Geceleri Filistin ufukla avantür olarak telâkki ediyordu. Tıpkı rmda yer yer büvük yangın yerleri görü bizim Millî Mücadelenin ilk devrinde ollüyor. Arablar, buna «Filistin nasyona duğ gibi. Fakat, şimdi hiç öyle değil. lizminin muzaffariyetlerini gösteren şen îngilterenin çok büyük vesaitle ve fedalik levhaları!» diyorlar! kârlıkla giriştiği tedib hareketi, Filistin iPolis karakolları, askerî muhafaza çindeki terrorizmi durdurmaktan âciz noktaları, askerî nakil vasıtaları, Yahudi kalmıştır. Bilâkis, Tcrörun bugünkü vaziköyleri, koloniler, Yahudi nakil vasıtala yeti, dünden daha şiddetli ve daha kuvn, mütemadiyen taarruza uğramaktadır. vetlidir. Bu, demek değildir ki İngiltere Bunları saymağa imkân yoktur; çünkü Filistin davasını kaybetmiş bulunuyor. hergün bu nevi birkaç düzine vak'a kay Fakat, halletmiş olmaktan da henüz çok dediliyor ve her vak'a, nasyonalist teşki uzaktadır. Nasyonalistlerin yaptıklan lât tarafmdan birer birer bütün Arab komitecilik her gün fazla taraftar buldumatbuatında, müfredat ve taffilâti'e ilân ğuna ve her gün verilen idam kararlarına ediliyor. rağmen, terrorist miktarı artmakta oldu*** ğuna bakılırsa bu meseleyi İngilterenin ler tarafmdan terroristlere karşı ittihaz edilen tedbirler ne derece şiddetlen dirilirse buna mukabil terroristlerin ta arruzlan da o kadar artıyor! Bu, artık bir kaide olmuş gibidir. Son haftalar içinde îngilizler tarafından alınan pek sıkı tedbirlerden sonra bu kaidenin doğruluğu bir kere daha teeyyüd et miş bulunuyor. Yenişehirde yapılan. şehidler abidesi ABİD1N DAVER Filistin vukuatmın çok ciddî bir safhaya girdığinde şüphe yoktur. Vaziyetin ciddiliğini hakkile gösterebilmek için size şunu söyliyeyim ki Filistin nasyonalistleri bizim virmi sene evvelki «Millî Misak» programı gibi bir program yapmış bulunuyorlar. Bu programın esası Filistinin millî hududları dahilindeki istiklâli ve bu hududların da taksırn ve tecezzi kabul etmez birliğidir. Geçen sene, Şam civarında Beludanda kurulan Filistini müdafaa kongresi bizim Sıvas kongresine ve bu kongrenin tayin ettiği Yüksek Mü dafaa Komitesi de Sıvas kongresinin seçtiği «Heyeti Temsiliye» ye çok benzer. Yalnız bu heyet Filistin dahilinde değil Filistin haricinde ve alenî olarak değil, gizli sekilde çalışıyor. Bu heyet, Filistinin istiklâli ve hudu dunun parçalanmaz birliği meselesinde kolay bir neticeye bağlaması değilse bile çok müşküldür. imkânsız *** Haydar kızı Saide isminde birisi, evvelki gün saat 17,30 da Harbiyede Kurtuluş Eminönü tramvayına binmekte ıken Şişli istikametinden süratle gelen 2441 numaralı taksinin çarpmasile yaralanmış, Şişli Çocuk hastanesine kal dınlmıştır. Taksi çarptı, yaralandı Nikâh merasımı Eski Orman müdiri umumisi Tevfik Ortak kerimesi Fahriye Ortakla Dev let Demiryolları hareket reisi Etem Ferin nikâhları dün Üsküdardaki ev lerinde iki tarafın ailesi huzurite hu susî surette akdedilmiştir. Yenişehir (HUJUSÎ) Yenişehıri şimdiye kadar bir çühedd âbidesi yoktı Halbuki Kurtuluş Savaşmda Türk ordı su Yenişehiri de anavatana kavuştururke orada kanını toprağı dökmüş Türk nef< ri, Türk zabiti vardı. İşte bunu düşün« rek memleketin uzağında yatan şehid b binbaşının kemikleti lâzım gelen hürmet kaldırılmış, yapılan şehidl'ğe konulmuş \ güzel bir abide dikılmiştir. Bu şehidliği biraz gerisinde Yenlşehirin asrî mezarh' vardır. Bu da yeni yapılm'ştır. Bilhas: bu mezarlığın içi çamlarla doldurulmu tur. Gönderr1 « şüheda abidesi • göstermektco
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle