28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 Mayıs 1938 CUMHURtYET BALTIK MEKTUBLARI: Baltıkta sulhu tehdid eden büyük tehlikeler Sovyet Rusya ile Almanya arasında harbe tnânî olacak kuvvetli bir bitaraf blok teşkili kabil mi ? Riga 17 mayıs (Hususî) Baltık devletlerinin müstakbel politikaları hakkında kat'î kararlar vermelerini icab ettiren amil, yalnız Litvanya ile Lehistan arasında, son ültimatomla bir kat daha fenalaşan gerginlik değildir. Avusturyanın Almanya ile birlejmesi üzerine Alman askerî kuvvetlerinin Memel arazisini istilâ etmeleri ihtimali bir kat daha kuvvet bulmuştur. Memel nehrinin munsabına yakın olan şark sahili vaktile Almanyanındı. Versay muahe desile Almanyadan ayrılan ve daha sonra Litvanya tarafmdan işgal ve ilhak edılen bu mıntaka Avusturyaya benze mez. Dar, küçük ve fakir araziden ibarettir. Burasının işgali Almanyaya büyük maddî menfaatler temin edecek değildir. Lâkin Avusturyanın arkasmdan Me mel'in de Almanya ile birleşmesile Hit ler'in «Savaşım» adlı eserinde tesbit ve izah ettiği program bütün heyetile can lanmış olacaktır. Bu eserin 738 înci sahir'esinde şöyle denıliyor: «1914 senes'mde Almamfamn elinde hulunan hududlarin şimdi bizim için hiçbir ehemmiyeti uokiur. Bu hududlar mazide bir muhafaza seddi vazifesini görmemı'ş ve istikbal için de bir kuüüet membaı ie$kü etmemi$ti. Bir devletin hududunu insanlar uaparlar ve gene insanlar değiştirirler. Bugün Uzerinde yaşadığırmz arazl ecdadımıza göklen inmi$ değildir. Kan ve haijatlan pahasına alınmışiır. Bundan sonra da bize ı/eni arazi verecek baıka milletlerin merhameti değil; kendi kılıcımızın zaferi olacaktır. Bugün Avrupa kıt'asında arazi ve ı/urda ihtiuacımız olduğunu söylu'uoruz. Bundan gauemiz her$eyden evvel Rusua ve buna mücavir ve iâbi memleketlerdir.» Mademki Hitler'in programı böyledir. Mademki Almanya şarkta harekete geçecektir. Avrupanın şarkındaki devletlerin şu veya bu suretle Almanyayı hesaba katmalan mantıkî bir neticedir. Hareketin yalnız zamam belli değildir. Fakat Almanya bir defa şarka doğru atını sürdü mü ilk savlete Litvanya maruz kalacaktır. herhangi bir istilâsını kabul edeceği manasını da çıkarmamalıdır. Letonlar 1905 senesinde Çarlığm vermeğe mecbur kaldığı müsaade üzerine mütemadiyen Rusluğa karşı mücadele etmiş ve nihayet silâha sarılmıştı. Herhangi suretle Baltık havalisinin Almanlarla Ruslar arasındaki çarpışmalara sahne olmasından ne gibi akıbetler doğacğını düsünerek herkes beyin pat latmaktadır. Lehistanın Litvanyaya verdiği ülti matom baska bir meseleyi daha canlandırmıştır. 1934 senesinde Almanya ile Lehistan on senelik bir anlasma muahedesi akdettikleri zaman gizli bir madde ile Danzig koridorunun Almanvaya bı rakılmasına mukabil Litvanya ile Letonyanın Lehistana verileceği şayi olmustu. Danzig'den feragat edecek olan Lehistanın Libau yahud Riga limanile denize çıkacağı da bu şayialara ilâve edilmişti. Bu rivayetler hertürlü tekziblere rağmen mütemadiyen deveran edip durmuştu. Bu yoldaki düsünceler son haftalarda Almanyada tekrar mevzuu bahsedilmeğe başlanmıştır. Lâkin Almanya ile Lehistan kendi aralarında anlaşarak bu tasavvunı tatbik sahasma koyacak olurlarsa gene cebir ve kuvvet sarfı lâzım gelecektir. Böyle bir ihtimal karşısında Letonyanın şimdiden Litvanyaya teminat verdiği zannolunuyor. Letonyanın yapacağı, Rus kuvvetlerinin Litvanyaya gitmek üzere kendi toprağından geçmelerine müsaade etmek olacaktır. Bu gibi iddialar tabiî kat'î hakikatler değildir. Bununla beraber büsbütün imkân haricinde de sayılamaz. Son zamanlarda bütün Baltık mem leketlerinin efkârı umumiyesi hayli ya tışmıştır. Yukarıda izah ettiğimiz her iki ihtimal karşısında Baltık devletleri müşterek bir politikanm temelini atmağa başladılar. Milletler Cemiyetinden beklenilen müşterek emniyet maatteessüf tahakkuk edememiştir. Bu müessesenin şarkî Avrupada sulhu 4«min edeceğine karşı gösterilen şüphe ve tereddüdler çok esash sebeblere dayaranaktadır. Bunun için şimdi herkes yeni vaziyete alışmağa başlamıştır. Trakyada satış kooperatifleri Vekâlet mütehassısları tetkikat yapıyorlar Edirne (Hususî muhîbirimizden) Ziraî kredi kooperatiflerinden sonra Trakyada satış kooperatiflerine doğru da kuvvetli bir adım atılmış bulunuyor. Bu adımı azası 1000 e çıkan Uzunköprü ve kavun karpuz satış kooperatifi atmaktadır. Bunu Bigada açılmak üzere bulunan satış kooperatifi takib edecektir. Bunun için İktisad Vekâletinden gelen mütehassıslar iktisad müşaviri Saftetle birlikte Bigaya gitmişlerdir. Mütehassıslar vaziyeti yerinde tetkik edecek ve kooperatif mahsul mevsimınden önce kurularak Uzunköprü satış kooperatifi ile kollektif hareket edecektir. Trakyanın belli başlı mahsullerini teşkil eden koza, kavun karpuz, peynir... gibi mahsullerin iyi fiat bulmalarının, dış ve iç pazarlara hem alıcı ve hem de müstahsili memnun edecek bir vaziyete çıkarılmalarının ancak elbirıığile kurulacak muhtelif satış kooperatiflerile mümkün olacağını anlıyan müstahsiller, bu iktisadi teşekküllere hiçbir tereddüd duymadan girmektedirler. Nitekim nefis kavunlarile tanınmış Uzunköprü köylerinin, bu çok yerinde tedbırler sayesmde bu sene dış piyasaya da hayli miktarda kavun karpuz ihrac etmesi kuvvetle umulmakta ve bu uğurda çalışmalara devam olunmaktadır. Trakya halkmm mühim bir kısmınm geçinme vasıtalarından biri olan rencberlik de tam bir düzene konmuş sayılabilir. Müstahsiller geçen seneki fiatlardan son derece memnundurlar, ve bu sene hükumetçe alınan tedbirlere seve seve uymaktadırlar. Bu tedbirlerin en mühimmi mandıraların daha teknik çalışmaları ve teksif usulüne tabi tutulmalandır. Halkın ve piyasanın menfaatleri gözönünde bulundurularak Trakyanın dört vilâyetinde mevcud mandıralar bir profesörümüzün raporuna göre teksif edilmektedir. Şöyle ki: 60 mandırası olan yerlerde mandıra adedi 40 a, 40 olanlar da 20 ye indirilmiş ve böylelıkle kadro masrafları da azalmıştır. KÖŞE PENCERESİNDEN Köprünün tarihi EDEN ISTANBU 5 ki münevver gene beni hem sevindiİJ ren, hem utandıran iltifatlarla dolu bir mektub yollıyarak «Köprünün tarihi hakkmda kendilerini tenvir etmekliğimi istediklerinden bugünkü fıkramı o mevzua tahsis ediyorum: Bizanslılar devrinde îstanbul ile karşı yaka arasında köprü yoktu. Yalnız Eyüb taraflarında köprüye benzer bir şey bulunduğunu nereden iktibas ettiğini göster meksiztn muhterem üstadımız Celâl Esad «Eski îstanbul» adlı eserinde yazıyor. İki yakayı birleştirmek, gelip geçmeyi kolaylaştırmak keyfiyeti ilk defa olarak İkinci Mahmud devrinde düşünüldü ve 1837 yılında Unkapanmdan Azabkapısına 515 metre uzunluğunda bir köprü kuruldu. İki yaka arasındaki münasebetin siklet merkezi yavaş yavaş Galata ve Eminönü taraflanna intikal edince bu iki noktanın da arası bir köprü ile bağlanmak gerekli görüldüğünden 1845 te ikinci köprü yapıldı. Unkapam ile Azabkapısı arasındaki köprü sallar üzerine kurulmuştu. Yeni köprü dubalara istinad ettirildi. Yapı işi bitince Sultan Abdülmecid Çırağan sarayından Karaköye geldi, bütün vükelâsı yanında bulunduğu halde köprüyü geçti ve üç gün halktan geçid parası almmamasını emretti. Yeni köprünün tamir masrafına karşılık olmak üzere alınmasî kararlaştınlan geçid resminin tarifesi ;ıi idi: Piyadelerden beş para Yüklü hamallardan on para Boş beygirlerden ylrmi para Yüklü beygirlerden kuk para Boş arabalardan yuz para Yüklü arabalardan beş kuruş Koyun, keçl ve kuzudan üç para Dokuz yıl sonra (1853) te bu ahşari köprü kaldmlarak Unkapanma götiiriildü, yerine demir ayaklı başka bir köpriı kuruldu ve 470 metre uzunluğunda bulunan bu köprü Meşrutiyetin ikinci defa olarak ilânma (1908) kadar İstanbul halkının ayaklarına asılı bir beliye olaraK kaldı. Meşrutiyet, matbuata hürriyet verdiğinden bütün gazeteler, köprünün İs tanbul şehri için bir leke teşkil ettiğini yazmağa başladıklarından Belediye şimdiki köprüyü Avrupaya ısmarlama zoruna düştü. Şehreminlerinden Cemil paşanın bir ecnebi şirketten ödünc olarak aldığı bir milyon liranın iki yüz elli bin lirası bu köprüye verilmiştir. Mukaveleyi imzalıyan büyük âlimimiz bay Halil Ethemdir ki o sırada Şehremini idi, şimdi İstanbul meb'usudur. Fakat köprü bey Tevfiğin, Şehreminliği zamanında gelip yerine konulmuş ve eskisi an'aneye tevfikan Unkapanma nakledilmiştir. Şimdi yapılmakta olan Gazi köprüsü işte o Eminönünden. matrud ve mefsuh ihtiyar köprünün yerine kuruluyor. Bir noktayı da hatırlatmaktan geri kalamıyacağım: Şimdiki köprü 1912 de kurulunca eski ve pek eski devirlerin âdetine uyularak şairlere tarih manzumeleri yazdırılmıjtı. Bu manzumeler enikonu kaside mahiyetinde olup şunun bunun methini tazammun ediyordu. Hele köprü hakkında söylenen sözler Enveri'yi ve Nef'iyi güldürecek kadar saçmaydı. Met selâ şöyle deniliyordu: Çarhtan talu, semanm köprüsünden muh* tetem Takt dünyadan muallâ, cüri gerdundan müfid Ma'beri na üstüvarı nerde devri sabtktn Eyleyin insaf, nerde, şimdiki citri cedid? Tarih mısraı da şu idi: Kıldı ihya seyredin htanbulu cüri cedidl Köprü kadar uzun sürmesin diye bahs! kesiyorum. Önümde bir göç manzarası var: Arabaların sırtına yüklenmiş seyyar evler görüyorum. Tekerlekleri üstünde taşı dıkları eşyanın derbederliklerini teşhir ede ede, Sirkeci vapur iskelesine doğru ilerliyorlar. Bazı göçler vardır ki; yürekler acısı dır. Bu göç manza'rası ise, onun tamamile aksine, içlere ferahlık veriyor: Yaza kavusmus olmanın verdiği ferahlık! Demek, İstanbulun an'anevî göç leri başladı... diye düşünüyorsunuz. Ve siz de hemen, onlara katılmak istiyor, baharı, bir dağ tepesinde, bir yeşil ovada karşılamak ihtiyac ve ihtilâcı içinde çırpınıyorsunuz! Fakat bahar nerede?... Hani, nerede bahar?.. Bir gülün ömrü kadar bile sürmeden yerinı yazın cehennemine terkeden bahan kaç sene var ki, boşu boşuna arıyoruz. Vadine inanılmıyan yalancı tabiat, daha mayıs ayında, güneşi, kafamıza kızgın bir tas gibi geçirdi!.. Önümde, şimdi başka bir araba peyda olmuştu. Yaylan fırlamış bir koltuğun yanıbaşında kübik bir divan! İki iskemlenin orta yerinde minimini bir kuş kafesi... Ve tahta masanın bacakları arasında, bir saç mangal... Kenarının süsleri parça parça kopan şu aynalı dolab, arabanin her zıngırda yışında bir çivisi sökülen şu iskemle, ataların bir sözünü daha doğruya çıkarıyor: îki göç bir yangın yerini tutar!.. Gözüme ilişen ev eşyası arasında 938 modeli bir radyo da görüyorum. İskeîenin önünde arabacıya sordum: Bunlar, nereye gidiyor?.. Çamlıcaya!. Yazık... Bülbül diyarına, bülbülün katilini de beraber götürüyorlardı. Zaten gülün kokusunu, lişelerin içine hapsetti ğimiz gündenberi, öz gülün kokusuna hasret kalmıstık. Radyo çıkalı da, bülbül sesini, kısa dalga istasyonlarından dinli yoruz. Binbir çiçek dolu bahçelerimiz, apartımanlarm ağırlığı altmda birer birer ezılip gittiler. Caz, musikiyi, radyo, cazı ve bunların hepsi bülbülü susturdu! Köy dekoru içinde, radyonun yeri olmamalı, demek istemiyorum. Fakat Çamlıca tepesinde, bülbülün sesine kulak tıkayıp radyonun düğmesini açmak günah olur! diyorum. Göç arabacıları Sirkeci iskelesinde, başbaşa vermiş konuşuyorlardı: Bu sene de ne dersin, Çamlıca modası çıktı! Aybaşındanberi, bu otuzuncu araba... İlkin arabacının mubalâğa ettiğini sanmıştım. Fakat sonradan Istanbul halkı mn göç istikametlerinde bu sene mühkn değişiklikler olduğunu öğrenince, ona hak verdim. Bu sene, birçok kimseler başlarını dinliyecek yer arıyorlar. Bu ihtiyac yüzünden, Adaların vt Modaların yerini, Çamlıca gibi daha kuytu köşeler tutacak! Vapurla tram vayın birleşerek gidip gelme ucuz biletler cıkarması, bir mıhladız gibi halkı, Çamlıca eteklerine çekmeğe basladı. Adalara bu sene o kadar rağbet yokmuş. Her sene, daha mayıs gelmeden tıklım tıklım dolan Büyükada şimdiki halde beş on kibar misafirini ağırlamakla meşgulmüş!.. Bunun sebebi gayet basit: Bir kere tutulabilecek köşkler, ateş pa hasına... Sonra da bütün ihtiyacların başında gelen su yok. Bu sene, galiba Sjrketi Hayriye va purları düdüğü çalacak ve Üsküdar Halk tramvayları tath tatlı çanlarını öttürecekler. Boğaziçinde «mevci mey gibi cuş» eden eski âsıklar, zülf zincirile Bağlar başma bağlanan mecnunlar kalmasa bile, Çamlıca, gene o Çamlıca, Boğaz, gene o Boğaz, hasılı «âlem, yine ol âlem, devran yıne ol devrandır!» Görünüşe göre, bu sene, Boğazın Ru« meli kıyısındaki yalı ve köşklerden hiçbirisi kiracısız kalmıyacak. Inanmazsanız, bir sabah. Sirkeci iske Araba vapuru hergün göç edenlerin eşyalarrnı taşımakla meşgul lesinde, araba vapurunu bekliyen göç arabalarına şöyle bir göz gezdirin. Bunların dörtte üçü. Boğaziçı köylerine eşya taşıyorlar. Köşk ve yalıların mevsimlik kirası 50 lira ile 150 lira arasında oynamaktadır. Anadolu yakasında sayfiyeler, daha ucuz... Çengelköy, Vaniköy, Kandılli, Anadoluhisar, Kanlıca, Paşabahçe ve Beykozda aylığı on, on beş liraya kirahk yalılar pek çok... Şimendıfer uğrağı olan Anadolu yakası köylerine gelınce: Bu sene, bilhassa «Küçükyalı» ile Bcstancıya rağbet var. Maltepe ve Pendiğe de göç edenler az değil. Yedikule, Samatya gibi şehrin yakın sahil parçalarında da, yaz mevsiminin neş'eli geçeceğine şüphe edilmiyor. Yeşilköyden de bu arada bahsetmek faydalı olur: Florya plâjları keşfedil mezden evvel, sadece yeşil bir köyden ibaret kalan bu sıcak köşe, son senelerde İstanbulun en hareketli köylerinden biri oldu. O kadar ki, yaz denince, hatıra Florya ve Florya derken gözler önüne Yeşilköy gelmeğe başladı. Geçen senelerde olduğu gibi, orası bu sene de çok katabalık olacak! Anlattıklarına göre, köşklerin mühim bir kısmı daha nisan ayında tutulmuş!... \'t tabiî yeni göç edeceklere yer kalmamıştır. Bereket versin, her semti baska bir âlem ve her köşesi başka bir iklim olan bediî çeşnisi bol İstanbulda göç etmeğe karar verdikten sonra, gidılecek yer bul makta güçlük yok! Her keseye uygun ev, her ciğere uy gun hava ve her seviyeye uygun muhit... Bunları İstanbuldan başka yerde bulamazsınız! Bu sene Trakyada ziraî vaziyet de çok iyi gidiyor. Mevsim zıraate çok elverişli geçmektedir. Bir sema âfeti olmazsa son yıllarda görülmiyen bir bereket olacak ve halkm yüzü gülecektir. Bu sene Şarkî Avrupada sulhu zamân altına Bu takdirde Sovyet Rusya, Litvanya almak için yegâne ümid Almanya ile bilhassa çeşidli ziraate ehemmiyet verildinın imdadına koşacak mıdır? Litvanya Sovyet Rusya arasında bitaraflardan ği için iyi bir netice alınacağına şüphesiz buna kanidir. Sarkî Avrupa statükosu mürekkeb kuvvetli bir blok vücude gel nazarile bakılmaktadır. Köylerde köy tnanun zamânı olarak Sovyet Rusyanın ver mesidir. Oslo'da, Stokholm'de ve görü nevî şahsiyeti adına imece usulile ekilen miş bulunduğu teminata inanmaktadır. nüşe nazaran Lehistanda ayni ümid bes miktarla geçen yıllara nisbeten fazladır. Ziraat müşaviri vaziyeti yerinde görLâkin Litvanyanm Sovyet Rusya ile leniyor. mek üzere Meriç kazasından başlıyan ve doğrudan doğruya hududu yoktur. FazBöyle bir bloka dahil olacak devletler la olarak Rus kuvvetlerinin nakli zama arasında iktısadî ve siyasî cihetten sıkı Tekirdağına kadar uzıyan ziraat mıntana muhtacdır. Sovyet ordusundaki son birlik olmalı ve politikalarmın esas hattı kasında yaptığı teftiş seyahatinden dönhâdiseler ve değişiklikler dahi hesaba ka nı hakikî bitaraflık teşkil etmelidir. müş ve vaziyetin çok memnuniyet verici tılmalıdır. Lehistan Litvanya ihtilâfı tamamile olduğunu söylemiştir. Bununla beraber Litvanya, Rusyadan bertaraf olup Lehistan böyle bir bloka ilk imdadı havadan alacağını, komşusu girecek olursa iki büyük devlet arasında ve dostu Letonyanın da arazisinden kendi mesahası Fransa kadar büyük ve nüfusu «nniyeti kaygusile Rus kuvvetlerini geçi kırk milyonu mütecaviz bir bitaraf mınreceğini ümid ediyor. taka teessüs etmiş olacaktır. Bunun için Letonya Hariciye Nazırı Baltık anlaşması devletlerinin mes'ul makamları bu gibi ihtimalleri açıktan a olup ahiren Milletler Cemiyeti meclisine çığa söylemekten çekiniyorlar, hatta dü riyaset eden M. Munter Litvanya ile Leşünmek bile istemiyorlar. Çünkü yarıres histan arasındaki ihtilâfın tamamile zail mî matbuat, Baltık hükumetlerinden şu olması, bütün Baltık havalisi için bir ninun yahud bunun arazisinden ecnebi met olacağı ümidini izhar etmiştir. kuvvetlerin transit olarak geçmesi ihtimaLâkin böyle bir mes'ud neticenin meyline karşı şiddetli vaziyet almaktadır. dana gelmesi için Lehistanın, aksini iddia Lâkin efkârı umumiye böyle düşünmü • eden hertürlü tahminlere rağmen sırf sulyor. Letonya halkı hemen hemen heyeti hu temine matuf açık bir siyaset takib umumiyesile Litvanya taraftarı olup bu eylemesi jarttır. komşu memleketin ümidlerinc iştirak etBaltık hükumetleri, büyük komşularımektedir. nın büyük siyasî akideler mücadelesine Litvanya halkmm ekseriyetini teşkil sürüklenmeğe kat'iyyen taraftar değildireden köylü şöyle düşünüyor: Rusya çok ler. Gene şu veya bu devletler grupuna geniş araziye sahib bulunduğundan top girmek istemiyorlar. Baltık hükumetle Başkomiser Başkomiser namzedi rak ihtiyacınm sevkile Baltık memleket rinin mazide olduğu gibi bugün de yegâİhsan Yiğit Osman Akyuz lerinde gözü olamaz. Almanya ise fazla ne siarı şudur: ahalisini yerleştirmek için araziye muhSarkta ve bunun uzerinde bütün AvAfyon Karahisar (Hususî) Vilâ tacdır. rupada sulhun temini. yetimiz Emniyet teşkilâünın mükem ABDULLAH HÜSNÜDD1N meliyeti, son zamanlarda vuku bulan Fakat bundan Letonyanın Rusyanın mühim iki hırsızlık vak'asının pek kısa müddetlerde meydana çıkarılarak fa illerinin Adliyeye teslim edilmelerile, bir daha anlaşılmıştır. Hâdiseler şun lardır: Uluburlulu Mehmedin 200 lirasım çalan hırsız, Afjon polisi tarafından otomobille takib edilmiş ve Bolvadin ka zasmda yakalanarak paralar sahibine iade edilmiş, hırsız da Adliyeye veril miştir. Birkaç gün sonra da kasab Salihin dükkânındaki çekmecesinden çalman 1089 lira, beş altın, iki bilezik ve bir alyans yüzüğü, vak'adan iki saat sonra hırsızm evindeki baca içinde meydana çıkarılmış, mesruk ejva sahibine geri verilmiş, hırsız da Adliyeye teslim edilmiştir. Emniyet müdürümüz Şükrü Saib, Londra Ingilterenı'n gene ressamlarından peysajist, Recinald Breybruk araba ile îngilterenin her tarafmı gezmeğe karar vermiştir. Ingilterenin Başkomiser îhsan Yiğit ve komiser Os«Gönüllü Bohemi» addedilen gene ressam karısınm refakatinde İngiltereyi man Akvüz gibi kıymetli elemanlarla dolaştıktan sonra 1941 de Avruoada da ayni sekilde bir tur vapacaktır. Res vilâvet dahilinde tam bir emniyet ve mimiz, «Gönüllü Bohem» in Londradan hareketini göstermektedir. asayiş kurmug bulunmaktadır. Afyonkarahisarda emniyet teşkilâtı Zabıta, hırsızlara aman vermiyor M. TURHAff TAN Ankara Şehir tiyatrosu Malatyada Elâzığ (Hususî) Bağdad turnasına \ çıkan Raşid Rızanm baskanlığındaki Ankara Şehir tiyatrosu grupu Bağdadda yedi temsil vererek dönmüş ve Diyarbakırda üç temsü verdikten sonra 1 şehrimize gelmiştir. Heyet burada tem" siller verdikten sonra Malatyaya git miştir. SALÂHADDİN GÜNGÖR Araba ile İngiltereyi dolaşan ressam Dir koylunun ıcad ettığı dogen makmesı m UE,mt Yozgadda yeni bir köy yapılıyor Yozgad (Hususî) Son zelzelelerde harab olan Sekılı, Arıfoğlu ve Göcerlij köyleri yerine, Sekili istasyonuna yakın \ yamaçların bırınde moderri ve her türlü| ıhtiyacı karşılıyacak yeni bir köyün yapıli, masına karar verilmiştir. Muhtelif vekâlet j murahhaslarile jeoloji mütehassısları bej ğenilen yeri tesbit ettiklerinden proje hüj kumet merkezine arzedilmiştir. Bütün köylerde tatbik edilen kalkınmaî hareketlerinin başına toprak damların kal1 dırılarak yerlerine kiremid çatıların ik.a1 mesi geçirilmiştir. Bu kaıar her taraftaj memnuniyetle karşılanmıştır. Son hâdiseler münasebetile yapılan çokî ince tetkikler neticesinde vilâyetin hiçbirl tarafında sâri hastalıklar zuhur etmediğij memnuniyetle görülmüştür. Karaman (Hususî) Samı Tartan oğlu isminde müteşebbıs bir çıftçi senelerdenberi uzerinde çahştığı bir âleti mükemmel bir döğen makinesi halinde meydana çıkarmıştır. Makine saman sapını karıştırmak için bir de tırtılı taşımaktadır. Bu suretle iki ameliye birden vapılmakta, hem zamandan, hem de işçiden tasarruf edilmektedir. Yukarıki resim, msi r dana getirileıj döğen makinesini göstermektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle