02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 Nisan 1938 Aydın Halkevi temsil kolu faaliyette Bu haf ta yapılacak maçlar Galatasarayla Beşiktaş karşılaşıyor Mıllî küme maçlarma bugiin ve yarın Izmirde ve şehrimizde devam edılecektir. Izmirdeki maçlar Ankara Harbiye takımının deplâsman müsabakalarıdır. Bugiin Harbiye Alsancak, yarın Harbiye •* Uçok maçı vardır. Şehrimizdeki müsa bakalar yarın Şeref stadyomunda GüneşAltılar muhteliti ve Galatasaray Beşiktaş takımları arasında cereyan edecektir. Harbiye takımı ilk deplâsman maçla nndan tam, yani altı puvan kazanarak Ankaraya dönmüştü. Izmirli futbolculann bu sefer, misafir kulübe ayni zevki tattırmaları bıraz şüphelıdır. Çünkü hâdısat futboldaki çeviklik ve horoz meselesinin bilhassa Izmirde cari olduğunu göster mektedir. Yarın Şeref stadyomundaki maçlara gelince; Güneş Altılar müsabakası seyredilmeğe değerse de netice, puvan va ziyeti üzerinde rol oynamadığı için p>'k o kadar alâka verici değildir. Güneş, bu maçtan galıb, berabere veya mağlub çıksa da üç puvan kazanacaktır. Yalnız şampiyon namzedi bu takımm sahadan mağlub çıkmamağa gayret edeceğini zannediyoruz. Galatasaray Beşiktaş maçı haftanın en mühim millî küme müsabakasmı teşkil etmektedir. Bu iki takım, bundan sonraki bütün müsabakaları kazandıkları takdirde kat'î tasnifte ikincilik için birbirlerine rakib vaziyetindedirler. Yalnız Beşiktaşın bir puvan fazlası vardır. Bu itibarla gerek Beşiktaş gerekse Galatasaray yarınki maçı kazanıp ikincilikten uzaklaşmamak istiyeceklerdir. Bu isteklerinin husulü için herhalde canla başla ve mümkün olduğu kadar güzel oynamağa dikkat edeceklerdır. Beşiktaş kulübünün geçen haftaki u mumî kongresinde intihab edilen idare heyetinin birinci takımdan bazı oyuncu ları memnun etmedıği ve bu yüzden bazı istifalar vuku bulduğu söylenmekte.dir. Biz, bu şayianın yarın sahada noksan bir Beşiktaş takımı görmekle hakıkat olaca ğını zannetmiyoruz. Çünkü şimdiye kadar, sayısı unutulacak derecede çok de falar, Siyahbeyazlılar arasındaki bu gibi anlaşamamazlıklar kat'iyyen sahalara aksetmemiş ve daima kulübün efradı ailesi arasında kalmış ve halledJmiştir. Yarın tam ve malum kadrosile oynıyacağmı umduğumuz ve ternenni ettiğimiz Beşiktaşa karşı Galatasarayın hangi o yunculardan terekküb edebileceği de üzerinde durulacak bir meseledir. Maçlara tekrar iştirak etmek hakkmı kazanan Lutfi, kolunun sakatlığı geçen Adnan birinci takıma muhakkak alınmaları lâzım gelen oyuncular olduklarına göre Sarıkır mızılılann kadrolannda bazı değişiklikler yapmalan zarurî bir hal almıştır. Istanbul muhtelitinde kimler oynıyabilir? Yazan: NÜZHET Türk futbolunun ve Türk futbolcularının uzak yakın birçok memleketlerinkinden yüksek olduğuna benım gibi bilerek inanıp da her temasta bunun aksi çıkması insanı hakikaten inkisara uğratan bir hâdısedir. Bu kadar güvendığım çocukları mızın ikinci derece Avnıpa takımlarına karşı aldıkları kötü neticeler gözönünde tutulursa bizim futbolun yüksekliğine dair beslediğim kanaatin sadece bir his ve arzu mohsulü olduğu da ıddia olunabilir. Son birkaç sene zarfmdaki temaslanmızm bir tasnifıni yapacak olsak hâdiseler, futbolcularımızın benun zannettiğim kadar üstad olmadıklarını isbat etmiş bulunmuyor mu? Halbuki ben ou işte hissimden ziyade bir kanaate tâbi bulunmaktayım. Bu kanaatin her şeyden evvel futbolun Türk karakterindeki mücadelecılik ve mağlu bıyeti kabul etmemek gibi vasıfları istilzam eden bir spor olduğuna bağlı bu lıınduğunu söyledikten sonra as derece sıne çıkan Türk futbolcularınm birer eşinı, meselâ ne Yunan, ne Bulgar, ne Rumen hatta ne de bir Çek yahud Yugos lav takımmda görmediğim için büsbütün kuvvetlendiğine şaşmamahdır. Bu sözlerle futbolda eksik taraflarımız olmadığmı iddia etmek istemiyorum. E.1 bette ki ikmal olunacak noksanlarımız vardır. Fakat çok kuvvetle ve kat'î ola rak iddia ediyorum ki futbola olan fıtrî istidad, kabiliyet ve futbol zekâsını bu noksanlar arasında saymak çok yanlış olur. Bir Zeki. bir Nihad, bir Bekir, bir Fikret, ve ne bileyim ben, bir ilâh ilâh... gibi oyuncu yetiştiren Türk futbolunun bu nümuneleri bize yalnız istikbal için değil, bugün için dahi büyük muvaffakiyetler vadeden hâdiselerdir. Daha etrafh izah edelim, ve munta zam çalıştırmak, noksanlan ikmal edil mek şartile yüzümüzü çok yerde akedecek bir İstanbul muhtelitinin kimlerden teşekkül ettiği tikdirde iyi netice alacağımızı tetkik edelim. İşe kaJeciden başhyarak bugün için bize büyük şeyler vadeden Cihadı ele alalım. Beşiktaşa karşı oynadığı harikulâde oyunla Viyanalılara karşı oynadığı nisbeten kötü oyundan çıkan mana şudur ki bu gencin yegâne eksiği ecnebi temas noksanı ve acemiliğidir. Diğer taraftan dünyanm her neresinde olursa birinci sınıf bir kaleci olmak istidad ve kabiliyetini maddî ve manevî bakımdan bir araya toplamış bir futbolcu olduğuna asla şüphe yoktur. Yaşı genc, bedenî kabiliyeti mükemmel olan bu çocuğun bnünde daha on senelik bir futbol devresi vardır. îstenirse ve iyi usullerle antrene edilirse bu kaleci yalnız İstanbul muhteliti için değil, Türk futbolu için büyük bir sermayedir. Muhtelitin müdafaa hattına gelince burada beş oyuncu göze çarpmaktadır. Güneşten Faruk, Beşiktaşlan Faruk, Galatasaraydan Salim, Lutfi ve Istanbula geleceğini haber aldığımız Fenerbahçeden Yaşar. Müdafaa hattı için saydığı mız beş isimden ikisini, yani epey za mandır ne formda olduklannı bilmediğimiz için Yaşarla Lutfiyi istisna edecek olursak bu o ün için iki Faruklarla Salim üzerinde mütalea yürütmek daha müsbet konuşmak vesilesi olur. Güneşli Faruğun eksik tarafı vücud ve uzun vuruşlar, Beşiktaşlı Faruğun da suples olduğuna göre bu oyunculann bu taraflan kuvvetlendirilmek icab ediyor demektir. Salime gelince her hususta mükeTimel bir müdafi olacağmı az zamanda belli eden bu gencin daha bu yaşta bu kadar güzel bir oyum oynaması istikbal için çok büyük bir vaiddir. Güreş takımımız fena vaziyette Teknik ve idarî bakımlardan nahoş vaziyetler Tallin 25 (Sureti mahsusada giden arkadaşımızdan) Avrupa Greko Romen birinciliklerine iştirak eden Türk takımında teknik olduğu kadar idarî bakımdan da hiç hoş olmıyan vaziyetler hâdis olmuştur. İkinci gün, güreşçileri mize isabet eden müsabakaları kısaca anlattıktan sonra şimdiye kadar hiçbir se yahatte başa gelmiyen hallere geçeceğim. İkinci günkü müsabakalara da gene sabahleyin başlandı. Evvelâ küçük Hü seyinle Letonyalı Beinarovi karşılaştılar. Hüseyin birinci günkü mağlubiyetinden sonra tekrar yenildıği takdirde tasfiyeye uğrıyacağını bildiğinden çok dikkatli ve güzel bir güreş tutturdu. Neticede bir iki oyundan sonra yedi dakikada hasmını tuşla yenmeğe muvaffak oldu. 66 kiloda Yusuf Aslan İsveçli Anderson ile yaptı. Yusuf, sikletinde şampiyon olmağa namzed ve kuvvetli olduğu kadar tekniği çok yüksek rakibine ancak sayı hesabile mağlub oldu. 72 kiloda Saim Estonyalı Pusep'le güreşti. Kuvvetli bir güreşçiyi halkının önünde mağlub etmek mümkün olamıyacağını hesablıyan Saim vaziyetini kolla makla iktifa etti ve neticede sayı hesabile mağlub sayıldı. 79 kiloda Mersinli Ahmed Letonyalı Ozalins ile yirmi dakika durmadan dinlenmeden itişti. Buna mukabil kuvvetli rakibi kendisini tuşla yenebilmek için Greko Romen güreşin minderde ve ayakta nekadar oyunu varsa hepsini tat bik etti. Fakat istediğine nail olamadı. Neticede Mersinli sayı hesabile mağlub sayıldı. Büyük Mustafanın elindeki çıban geçmediğinden gene güreşemedi. Nıhayet Ağır siklette Çoban Mehmed Danimarkalı Larnes ile İstanbulda olduğu kadar açık ve rahat bir müsabaka yaptı. Daha ilk dakikalarda hasmını alta alan Mehmed hiç zorluk çekmeden ye*di dakikada tuşla galib geldi. Bu suretle takımımız için hiç de ümid verici bir şekilde geçmiyen birinci günden sonra ikinci gün aktbetimizi belli eder g* bi oldu. Vaziyetlerine güvenmiyen birçok milletler müsabakalara ancak iki üç pehlivanla iştirak etmektedirler. Fakat şimal memleketlerinin takımlan, hazırlıklı bulunmanm verdiği bir emniyetle göğüslerini gere gere güreşmektedir. Bunlar arasında bizim takım çok sıntmaktadır. Herkesin artık ihtiyarladığını söylediği Saimin minderdeki pişkin hareketleri de olmasa güreşe adeta yeni başladığımızı sanmak lâzım gelecektir. Velhasıl daha şimdiden tas fiyeye uğramıyan dört pehlivanımız, ya bancı illerde kalmış garibler gibi boyun ları bükük, alâka görmeden mağlubiyet sıralarını bekleşmektedirler. Kafile reisinin bu gibi hareketlere yabancı oluşu, Finlândiyalı antrenör Pellinen'in de, muhitini bulduğu için, kendinden geçişi çocuklarımızı büsbütün başsız bırakmıştır. Mersinli Ahmed müsabaka sabahı, kendisile kimse alâkadar olmadığı için tartıda birkaç yüz gram fazla gelmiş ve güreşe girmek hakkın: kaybetmiştir. En sıkı rakiblere karşı hazırlanmadan güreşmek mecburiyetinde kalan pehlivanlarımız, minder üstünde emdikleri süt burunlarından geldikten sonra, ceblerinde para olmadığı için, otellerine, yabancısı oldukları ve bilmedikleri sokaklardan yorgun argın yaya olarak dönmek mecburiyetinde kalmaktadırlar. Geceyarısından sonra müsabakası biten Çoban Mehmed, bir arkadaşı tarafından kendisine verilen elli santimi sokağın ortasına fırlatarak bitkin bir halde otele gelmiş ve orada karşılaştığı bu alâkasız lıktan dolayı haklı olarak deliye dönmüştü. Takımda Olimpiyadlara gitmiş, bu gibi seyahatler yapmış kimseler de bu lunmasa Türk ekipi içinde büyük kan şıklıklar çıkması muhakkak ve mutlaktı. Bu vaziyet karşısında Çekoslovakyanm muhtelif şehirlerinde müsabaka yapmanın takıma ne kazandıracağını tahmin ede bilirsiniz. ABBAS zuu bahsolabilir ki bu takdirde hakika ten çok kuvvetli bir hafbek hattı elde etmiş olacağımız şüphesizdir. Istanbul muhtelitinin bek ve hafbek hattı için teklif ettiğim sekiz on oyuncu arasında mükemmel bir müdafaa hattı tesis edilebileceğine şüphe olmamakla beraber bu hatların fevkalâde bir müdafaa kalesi olmıyacağına da işaret lâzımdır. Sporun milletlerin karakteristiklerini pek kolay belli eden bir miyar ve ölçü olduğuna bir delil addedebileceğimiz bu vaziyet bizde futbolda bugünkünden çok daha yüksek dereceler aldığımız zaman larda bile kendini belli etmiştir. Yani Türk her şeyden evvel müdafaada değil, hücumda ve taarruzda üstündür. İstanbul muhtelitinin müdafaa hattının bu seviyede olmasma mukabil hücum hattı, hiç kabili inkâr değildir ki fevkalâde bir manzara arzetmektedir. Bu hat için soldan itibaren Fikret, Şeref, Rasih,yahud Salâhaddin, Hakkı, Naci yahud Necdet öyle müthiş bir hücum hattıdır ki bununla başa çıkacak bir hasım mü dafaa hattı her halde çok yüksek fut bol oynamak icab eder. Hepsi de şütör, hepsi de fırsatçı, hepsi de yırticı olan bu hattın yegâne eksiğini beraber oynama mış olmalannda aramak hata değildir. Bu hat kombine bir oyun çıkarmak şar tile hangi defansa olursa olsun muhakkak surette birkaç gol atabilecek kabiliyette dir. îstanbul muhteliti için isimlerini say dığım şu on sekiz genc arasında henüz ihtiyarlamağa yüz tutmuş tek bir futbolcu yoktur. Hepsi de genc ve tam futbol çağmdadırlar. Bunlann gerilemesi değil, daima ilerlemeleri mevzuu bahstir. Yalnız şurası da kabili inkâr değildir ki bu genclerin sportmenlik bakımından eksiklikleri yok değüdir. Bazılarının ha yat tarzlan oldukça sporculuğa aykındır. İçlerinde durum itibarile tam randı man alınamıyacakları da vardır. Fakat acaba vaziyetlerinin ıslahı kabil değil midir? Bence muhakkak surette kabili ıs lahtır. Bu gencleri çok yakından tanımak ve genclik psikolojisini de biraz tetkik etmiş olmak sıfatile diyebilirim ki içlerinde kabili ıslah olmıyanı yoktur. Hatta bizim zamanımıza nazaran bu genclere uslu akıllı demek dahi caizdir. Ancak ve şu şartla ki bu genclerin başına geçmiş ve geçecek insanlann onların psikolojilerinden, mizac ve temayüllerinden iyi anlar ve ona göre çare ve tedbirler bulabilir insanlar olmaları lâzımdır. Çe likten bir disiplin değil, onlara lider olabilecek ve onları sevecek ve yetiştirecek ve onlara arkadaşlık, ağabeylik edecek sabır ve metanette idarecilerin eline bırakıldığı takdirde bu genclerin sportif bakımından eksik tarafları çok kolay telâfi olunabilir. Bunlan söylerken dahi hislerimize kapılmıyoruz. İstanbuldaki Rus temaslarına hazırlanırken bu gencleri ve daha başkalarını çok yakından tanımak ve onlara bir öz kardeş muhabbet ve şefkati beslemek fırsatma nail olmuştum. Bu hatıranın bende bıraktığı tatlı izlerdir ki bu genclere bağladığım ümidleri çoğaltmakta ve kuvvetlendirmektedir. Bir İstanbul muhteliti hakkındaki şu yazımıza son verirken şurasmı da kemali iftiharla kaydedebiliriz ki Rus futboluna karşı ki bu futbolun Balkan futbolunun çok üstünde olduğu muhakkak, Avrupa futbolundan da, bir kaç memleket müstesna, hiç aşağı olmadığı kat'idir Üç yaz evvel aldığımız neticeyi bu gencleri yirmi gün bir arada, bir ahenk ve dostluk havası içinde bulundurmaktan başka hiç birşeye medyun değildik. Yırmi günde alınan böyle temiz bir neticeyi kırk günde ve icab ederse iki ay çalışma neticesinde alınacak netice ile mukayese dahi bize büyük ümidler verecek mahiyettedir. Son bir söz daha. Her külfet bir nimet mukabilidir, derler. Memleketimizin yü zünü ağartacak bu genclere, yani îstan bul muhtelitine seçilecek evsafta futbol oynıyan genclere muhakkak surette bazı yardımlarda bulunmak icab eder. Bu yardımın şekil ve mahiyeti ikinci derece dedir. Esas yardım üzerinde mutabakattir. Bu yazdıklarım yapıldığı takdirde bir İstanbul muhtelitile Balkanları yenmek, Avrupada da «Türkiyede futbol vardır» dedirtmek çok güç bir iş değildir. NÜZHET ABBAS Aydın (Hususî) Halkevimizin temsil koluna mensub gencler « Kavga sonu» isimli bir piyes oynadılar. Temsilde rol alan gencler çok muvaffak oldular ve seyircilerin takdirlerini kazandılar. Gönderdiğim resim Kavga sonu piyesinde oynıyan Halkevi çocuklarım toplu bir halde göstermektedır. Adanada mühim futbol maçları yapıldı Adana (Hususî) Baytam münasebetile Şehir stadyomunda tertib edilen futbol maçlan büyük bir rağbet görmüştür. İdman Yurdu ile Seyhan Adana spor kulüblerinin A ve B takımlarını karşılaştıran bu müsabakalar İdmanyurdunun 3 2 ve 8 0 galibiyetlerile neticelenmiştir. Gönderdiğim resim İdmanyurdu genclerini toplu bir halde göstermektedir. Kulağınıza küpe olsun! Bu haf ta güreşçilerimiz iki ecnebile tutuşuyorlar Kullanmakla kabildir. Bir hamlede nezle ve gripi geçirir. Harareti sür'atle düşürür. Baş, diş, sinir, marsal, adale ağrıları ancak GRİPİN almak suretile çarçabuk defedılebilir. icabında günde 3 kaşe alınabilir. ismine dikkat. Taklidlerinden sakınınız. Isveçli Oskar Nayrin Amerikah Beni Şerman Yarın, Taksim stadyomunda, mevsi min ikinci profesyonel serbest güreşleri yapılacaktır. Bu münasebetle organiza törler Türk pehlivanlarile karşılaştırmak üzere iki ecnebiyi şehrimue davet etmiş Ierdir. Bunlardan biri İsveçli Oskar Naygrin diğeri Amerikah Beni Şerman'dır. Bunlardan birincisi 32 diğeri de 29 yaş Şu hale göre görülüyor ki elimizde lanndadır. İsveçli Paristen, Amerikah da mükemmel müdafaa hattı tesis edecek beş Cenubî Afrikadan gelmektedirler. eleman mevcuddur. Bunlardan lâyıkı Bu hafta bu iki ecnebiye karşı Mülâ veçhile istifade ettiğimiz takdirde çok yim ile Kara Alinin çıkanlmalan takar kuvvetli bir defansımız o'abilir. rür etmiştir. Fakat henüz kimin kiminle Haf hattına gelince elde bize bir şeytutuşacaklan taayyün etmemiştir. Diğer leı vadeden gencler daha azdır. Güneşten taraftan başpehlivan Tekirdağlı Hüse Rıza, Fenerbahçeden Aytenden maada yin de bunlardan birile güreşmek arzu Mehmed Reşadı da düşünebilirsek de bu oyuncunun artık oyununu ilerletmesi sunu izhar etmiştir. Organizatörler ise, mevzuu bahsolamıyacağma göre daha önümüzdeki pazar günü Taksim stad genc elemanlar üzerinde durmamız lüzuyomunun millî küme futbol maçlan yü muna kail oluruz. Bu hat için Galatasazünden meşgul olduğunu gözönünde bu raydan bir, Beşiktaştan da diğer bir olundurarak, Tekirdağlıya başka bir tek yuncu mevzuu bahsolabilirse de bunlan lif yapmakta ve yarınki güreşlerde daha birkaç sene sonra münakaşa etmek daha doğrudur. ziyade muvaffakiyet gösterecek olanla Haf hattmda Beşiktaşl, Faruğun, Gahaftaya Ankarada karşıîaşmasını söyle latasaraylı Lutfinin tecrübe edilmeleri demektedirler. ğil, bu hat için çalışnrılmalan da mev Elâzığ Belediye Reisliğinden: Y etmiş beş lira aylık ücretle boş bulunan Belediye Veterinerliğme talib olanlar evrakı müsbitelerini Belediye Reisliğine göndermeleri ilân olunur. ( 2220 ) Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan: Gümrük Muhafaza örgüdü için 1256 çift yemeninin 16/5/1938 pazartesi günü saat 11 de eksiltmesi yapılacaktır. 2 Tasınlanan tutarı (2512) lira, ilk teminatı (189) liradır. 3 Şartname ve evsaf Komisvondadır. Görülebilir. 4 İsteklilerin gün ve saatinde ilk teminat makbuzlarile birlikte Galata eski İthalât gümrüğü binasmdaki Komisyona gelmeleri. (2459) KOLİNOS kullanmakla gülüşünüzün parlaklığı ve yüzünüzün taravetı tezayüd eder. Güzellik ve cinsî cazibe; sağlam, beyaz ve güzel dişlerle kaimdir. KOLİNOS yüzbinlerce kişiye cazib ve daha güzel olduklarmı hissettiren bir diş macunudur. KOLİNOS'u tecrübe ediniz. Taze bir ağzın ve sehhar bir gülüşün saadetini hissedeceğinize mutmain olabilirsinız. Macun teksif edildiğidinden bir tüb ihtiyacınızı uzun müddet temin eder. Büyük tübün fiatı 42 ktıruştur. Büyük tüb 42 Kr. 1 Beyoğlu Halkevinde spor şenlikleri Bugün öğleden sonra saat beşte Be yoğlu Halkevinde bir spor şenliği tertib edilmiştir. Bu şenlikte Beyoğlu Halkevinin bir sene içinde tertib ettiği voleybol, basketbol, eskrim, âletli jimnastik ve yürüyüş gibi müsabakalarda derece alan sporcu ve takımlara mükâfatlan verilecek bundan sonra kız ve erkeklerden mürekkeb ayrı ayn gruplar müzik ve âletle muhtelif jimnastik numaralan yapacaklar, kızlardan mürekkeb ayn bir grup da plâstik ve ritmik danslar oynıyacaklardır. 'Büyük tüb 42 K,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle