Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 26 Nisan 1938 f Şehir ve Memleket Haberleri J Tarihi roman: 75 Yazan: M. TURHAN TAN İki suçlu da sorgudan Ve yumruk, ateşte kızıl kor haline getirilmiş 332 ilk mekteb mualliminin müterakim kıdem sonra tevkif edildi iri bir aygır nalı gibi Nilüferin beyaz inşaat tahsisatından Cumartesi akşamı Celâl isminde bir zamlarmın verilmesi için genc Beyazıdda ağır surette yaralan omuzunda yaman bir iz bıraktı 15,206 liralık bir münakale yapılacak mıştır. Her işte erliği ileri sürer, daima erlikten bahseder, fakat hakikatte erliğe karşı hiçbir alâka beslemezdi. Muhiti de ayni riya ile malul olduğundan bu sahte erlikten bol bol faydalanıyordu. Simdi bir erkek sillesi yemişti ve erkek olmadığı için bu silleye nasıl mukabele edeceğini kestiremiyordu. Bir aralık Seherden fikir almak istedi. Fakat gözlerini onun yüzüne çevirir çevirmez ömründe belki ilk defa olarak kızardı. Zira Nilüferin yanıbaşmda duran Seher ona, kendisinın Topçu Mus tafadan erlikçe nekadar aşağı olduğunu apaçık ihtar ediyordu. Zorbalık gururu, aşk gafleti yüzünden o güne kadar bu kadına karşı olan hakikî durumunu me henge vurmamıştı. Şimdi o durumun nekadar ayarsız olduğunu görüyordu ve bu gb'rüşü de kendisine Topçu Mustafanın attığı sille temin etmiş oluyordu. Evet, genc topçu er bir adamın ısırılmıj bir lokmaya ağzında yer veremiyeceğini şu ağır hareketile ispat ederken Nakilciye de şüphe yok ki bilmiyerek bir namus dersi, bir erlik meşki göstermişti. Mejrıur zorba bu dersin ve bu meşkin bütiin ağırhğını duyuyor, sokaklardan o muzlatıp da aylarca kapatma hayatı yaşattıgı bu kadım nikâhla almaktaki gılzeti derece derece seziyordu. Gerçi onu fahişe yapan kendisiydi ve şu nikâh o günahı örten bir sevab oluyordu. Lâkin Seher, nihayet başka agızdan artık bir su değil miydi?.. Nakilci doğru veya eğri bir mülâhaza silsilesine idrakini kaptırdıktan sonra yatağında duramaz» oldu, homurdana homurdana ayağa kalktı, gene homurdanarak zifaf odasınm süsleri arasında doIaştı, sonra Nilüferin başı ucuna dıkiîdi: Anlat bre asılası, dedi, başına neler geldi?.. Ve gerdekten matrud kadın bu suali de hıckınklarla karşılamak isteyince kalın yumruğunu onun zarif omzuna indirdi ve bağırdı: Avutu bırak, kocanın seni niçin kovduğunu söyle. Yoksa gözlerini ağlamaz, dudaklarını inlemez ederim. Yumruk, ateşte kızıl kor haline getirilmiş iri bir aygır nalı gibi Nilüferin beyaz omzunda yaman bir iz bırakmıştı ve kadın, ruhî ıstırabını unutarak o izin acısım yaşıyordu. Fakat verilen emre hemen ıradesini râm etmezse dayağın tekerrür edeceğini bildiğinden canını dişine aldı. Ağlıya ağlıya anlattı: İyi kişiydi, cana yakındı, çelebi idi, çelebice davranıyordu. Duvağımı gülerek açb, yüz görümlüğümü gülerek takh, adımı gülerek sordu. Sonra hoyratlaşb, beni çok incitti, çok hırpaladı. Çünkü suçlu buldu. Yalvarıp yakarmadın mı? Elini öptüm, ayağını öptüm. Merhamet etmedi. Şu gördüğün kılıkla beni sokaga attı. Benim odalığım olduğunu, başka günahm olmadığını söylemedin mi? Söyledim, söyledim amma pişman da oldum. Çünkü yiğit adamı en çok kızdıran bu sözüm oldu. Demek bana da atıp tuttu? Alacağı olsun, Nakilcinin dedi. Ünlü zorbanm kararmış yüzü sarardı, sonra kızardı ve dudakları belli belirsiz titredi. Genc topçunun kendisine harb açtığmı ve meydan okuduğunu açıkça öğrenmekten içine garib bir ürküntü gelmişti. Bununla beraber soğukkanlıh^ını ele almakta gecikmedi, Seherden kendisini giydirmesini istedi, Nilüfere de eski odasma çekiîip oturmasını emretti. Kız, bir elile yüreğini ve bir elile omzunu tutarak odadan çıkarken gerı çağırdı: Tadsız bir iş amma, dedi, bir kere olmuş. Fazla üzülmeğe değmez. Ben o ite haddini bildiririm, sana da yeni bir koca bulurum. Nilüfer Içini çekti, bir kelime sövîemeden sofaya çıktı. Gözünde topçu Mustafanın levend endamı, temiz ve nıerd yüzü dolasıyordu. Onu bir görüşte sevmiş ve beli tekmelene tekmelene sokağa atilırken o sevgi feveranlı bir aşk hajfni almıstı. Erkekçil halayık şimdi yarım kalmıs bir saadetin hicranını inliye inliye güzel kocasını düsünüyordu. Onun yanında bulunmak, onun güzel yüzünü şör mek, onun yiğit sesini duymak sartile sabah ve aksam dövülmeğe, kediler gibi yerlerde sürünmeğe razı idi. Bu sebeble Nakilcinin son sözünden âdeta elem duymuştu ve onun hakkmda derin bir gayz beslemeğe başlamıştı. Ünlü zorba, candan sevip de yüreğine günes ve bütün hayatınca ruhuna e$ yapmak istediği Seherden şimdi uzaklasnvak ihtiyacma kapılmıştı. Henüz gelinlik duvağını sandığa koymamış, gerdek dekorlannı dürüb kaldırmamış olan güzel karısı pamuk ellerile çorablannı giydirirken gözlerini kapıyor ve onun ayak sesini duymamak için kulaklarını tıkıyamadığından dolayı âdeta ıstırab duyuyordu. Dün tapındığı güzellık bugün gümüş bir iğne gibi gözüne ve gönlüne batıyordu. Onu nikâhladığma, onun için hazineler sarfedıp ve ettirip alaylar kurduğuna pişmandı. Bu işi niçin yaptığını anlamıyor ve bu yüzden de aynca sinirleniyordu. Henüz kaldınm kabadayılığı yaparken belki on, belki yirmi kadın omuzlamış, Melekgirmez sokağındaki hanlara kapatmış, fakat kimi piçlenen, kimi verem döşeklerine düşüp ölen o kadmlardan hiçbirini nikâhlamamıştı. Seheri neden kendine meşru zevce olarak seçmişti?.. Âşık olduğundan ötürü mü?.. Aşkm izdivaç olabilmesi en ziyade tatmin olunamamasından ileri gelir. Halbuki Seher, kurulu bir sofra halindeydi. istediği anda o sofradan gıdalanabiliyordu. §u halde yapılan iş manasızdı ve kendini sevmiyenlere bıyık altından gülmek, fırsat elverince yüzüne tükürmek imkânını verdiginden dolayı da ahkhktı. Topçu Mustafa, işte haklı bir tuğyanla admı kirletebilecek bir duruma düş mekten kendini korumuştu. Demek ki o toy görünen delikanh yârın ve âğyarın önünde alnı açık gezmek lüzumunu kurd geçinen Nakilciden daha iyi takdir ediyordu. Ayni Nakilci ile düşmanlaşmayı kabul etmek pahasma da olsa kirli bir kadını nikâhı altında tutmaktan kaçını yordu. Erlik ve akılhlık da ancak buydu, dosta ve düşmana karşı küçük düşmemekti. Korkunç zorba bu düşünceler, bu sinirIenmeler arasında bir delilik yapmaktan ve meselâ Seherin boynunu bir sülün başı koparır gibi büküp koparmaklan korktu. Giyinme isini çarçabuk bitirerek selâmlığa çıktı, ayağına çevik uşaklardan birini çağırdı: Koş, dedi, uçar gibi koş. Topçu Mustafa gidisini bul, yanıma getir! Onunla konuşmak, münakaşa etmek ve icab ederse yalvararak, icab ederse tehdid ederek vaziyeti düzeltmek istiyordu. Delikanlının erlik uğrunda her tehlikeyi gözüne alacağına şüphe etmiyordu. Lâ kin kendi kudretine ve kuvvetine de güveni vardı. Mustafa, yarınm el kıran, baş koparan zorbalarından biri olabilmek için bugünün Nakilcisıne hoş görünmek, hizmet etmek mecburiyetindeydi. Başka türlü davranırsa kolaylıkla yok edilebîlirdi. Çünkü o, nihayet bir pars yavrusuydu, Nakilci Ağa ise arslan rolü oynıyan tecrübeli bir kurddu. Seherin kocası içinden söküp atamadığı yıllanmış bir gururla böyle düşü nüyordu. Genc topçuyu nasıl olsa kandıracağını umuyordu. Gözündeki ürkünç bakışlar, belindeki pala, yanıbaşındaki kese kese altın ve evini dolduran irili ufaklı usak alayı da ümidini kuvvetlendirmekten geri kalmıyordu. Bu sebeble helecanlı bir sabırsızhk içinde düsüne düşüne, kendine ağır bir şamar indirmiş olan delikanlıyı bekliyordu. Bir aralık harırma Gülhaneli Hüseyin geldi ve azgm yüzü gülümsedi. Onu Seherle müsavi surette seviyor ve ikiye bölünen aşkının kendince rahmanî tarafını Hüseyne, hayvanî tarafını Sehere tahsis ederek aylardanberi maddî hazlarla mane\î tadlar arasında bir müvazene bulunduruyordu. Bugün o müvazenenin sarsıldığını, Hüseynin Seheri ite ite yüreğinden çıkardığını seziyordu. Bir gün önce böyle bir değişiklikten belki memnun olmıyacaktı. Zira Hüseyne bakarken Seheri düşünmekten haz alıyordu ve Seher, Hüseynin kendisine aşıladığı feveranlan güzel yüzünde dindiren bir sükun kaynağı oluyordu. Şimdi o kaynağı bulanık ve çamurlu görmeğe başladığmdan bütün kalbini Hüseyne vermek ıztırarına kapıhyordu. Artık aşkın bütün çılgınlıklarını ona borclanmak istiyordu. Fakat Hüseyin hasta bir eda ile içeri girdi ve hasta idrakine şifa arıyan ünlü zorba bu giristen yeni bir elem duydu. Delikanlının uzun uzun ağlamısa benziyen gözlerinden kızıl bir yorgunluk dökülüyordu. Sıhhatten örülmüş sağlam ve parlak iki nurlu safhayı andıran yanakları son derece solaun görünüyordu. Beli bıle âdeta büküktü, yere kapanırcasına yürüyordu. Nakilci, her üzüntüyü silip süpüren ilâhî bir mendil gibi ruhuna sarmak istediği o güzel vücudü bu kadar bitkin gö rünce saşaîadı, sarsıldı ve gamlı bir telâş la sordu: (Arkast var) Polisçe yapılan sıkı bir araştırmayı müteakıb suçlu olarak Ahmed isminde bir kahveci çırağile Mahinev isminde bir kadın yakalanmıştır. Dün öğleden sonra birinci sulh cezada iki suçlunun sorguları yapılmış, Ahmedle Mahinev, sorgu esnasında suçu birbirlerinin üzerine atmışlardır. Ahmed ifadesinde bir kahveci ya nında çalıştığını ve cumartesi gecesi kendisini yataktan alarak karakola götürdüklerini, yaralama hâdisesinden haberi olmadığmı, bulunan kamanın kendisinin olduğunu, fakat gündüzden ustası Mehmede bıraktığmı söylemiş karakolda ve hastanede verdıği ifade lerin doğru olmadığmı ilâve etmiştir. Mahinev ise şunları anlatmıştır: « Vak'a günü arkadaşım Meliha ile kunduracıya uğradık. Oradan Beyazıda çıkarken Celâlle karşılaştık. Kendisile iki ay evvel tanışmıştım. Üçümüz be raber resim çektirdik, sinemaya gittik Dönüşte Beyazıdda Meliha ile Celâle beni birkaç dakika için tramvav durağında beklemelerini sövledim. Kundu racıya kadar gittim. Dönüşte kendile rini bulamadım. Biraz ileride bu An medle karşılaştım. Kendisini on gün evvel tanımıştım. Biraz beraber yürü dük. O esnada celâl koşa koşa yanımıza gelerek Ahmedin yakasına sanldı ve küfür etmeğe başladı. Ben kendilerinden ayrıldım. İkisi itişe kakışâ vandaki sokağa girdiler. Bu sırada Ahmed elini iç cebine sokmuştu. Beş dakika sonra Ahmed köşebasında tekrar go ründü. Kendisine Allaha ısmarladık dedik ve avnldık. Fakat Celâlin vüzü sapsarı idi. Muhakkak surette Celâli bu Ahmed vurdu.> Sorguyu müteakıb reis, her ikisini de tevkif ettirdi. Şehir meclisi, dün ikinci reis vekili Tevfiğin riyasetinde toplandı. Mezba hada tartı usulünün tatbikı hakkmda yapılan talimatnamenin tasdikma dair makam teklifi Mülkiye encümenine, muhtehf belediye resimlerinden borc lu olup vaktinde borclarmı vermiyenler hakkında tahsili emval kanununun tatbikı hakkmdaki teklif de Kavanin enr cümenine v erildi. Zorba elini kaldırdı... Bu genci sokakta yaralıyan hangisi? Şehir Meclisinde dün Avrupanın göıüşülen meseleler 0 ° Siyasî icmal huzuru MÜTEFERRİK Elektrik şirketi, ecnebi memurları çıkarmak istemiyor mu? Nafıa Vekâleti, Beyoğlu dördüncu noteri vasıtasile Elektrik şirketine tebligatta bulunarak elyevm ^alışmakta <K lan ecnebi memurlarm çıkarılmasım istemişti. Şirketin bu teklife menfi ce vab verdıği tahmin edilmektedir. Sular idaresinin 937 senesi bilânçosu hakkmdaki Tetkiki Hesab encümeni mazbatası okundu. Terkos idaresinin Elmalı suyile birlikte bu seneye aid varidat ve masrafı 1.385,467 lira 96 kuruş olarak görülmektedir. Bunun 759,443 lira 79 kuruşu Terkosa ve 111,483 lira 94 kuruşu da Elmalı suyuna aid bulunmaktadır. Terkos idaresinin tesisat masrafı olarak birşey ayırıp ayırmadığı münakaşa edilmiş ve bu nok Kıdem zamlannın müzakresi sırasında ta hakkmda izahat almmak üzere mazizahat veren Maarif Müdürü batanın gelecek celsede Terkos müdüTevfik Kut rü Ziyanın huzurile müzakeresine ka hanelerin büyük sermayeli kimseler tarar verilmiştir. rafmdan açılacağı, ücretleri kendi ta Muallimlerin kıdem zamları raflanndan verilmek üzere birer dok îlkmekteb muallimlerinin kıdem tor bulundurmağa mecbur olduklan ve zamları hakkmdaki Bütçe encümeni vağların kapalı kaplar içinde satılması mazbatası okunmuştur. Mazbatada 937 lâzım geleceği hakkmdaki kayıdlar itiyılında terfi eden 395 ve 938 yılında razı mucib olmuştur. Bu noktalar üzeterfi eden 332 muallimin kıdem zam rinde uzun münakaşalar yapılmış, azalan verilmek üzere köy mektebleri indan Galib Bahtiyarla Hamdi Rasim izaşaatma aid tahsisattan 15.206 liramn hat vermişlerdir. Bunlar, maksadm münakalesi yapılması teklif edilmektehalka ucuz ve sıhhî yağ yedirmek ol dir. duğunu, binaenaleyh bu işi yapacak Buna bazı aza itiraz ederek ilkmek ların sermayesini ölcmek doğru olamıteb muallimlerine zamlannm verilmesi yacağını, doktor bulundurmak mecbudoğru olduğunu, fakat bu kısım tahsiriyetinin de kendilerine tahmili mu sata dokunulmaması lâzım geldiğini vafık olamıyacağmı, kapalı kaplarda ileri sürdüler. satılmasının bir fayda temin etmiyeceMaarif müdürü Tevfik Kut vaziyeti ğini, şayed bunlar tağşişten muhafaza izah ederek köy mekteblerine aid tahedilmek isteniyorsa kapalı satıldıkları sisattan tefrik edilen bu para ile köy takdirde de buna imkân bulunacağım, mekteblerine aid işin geri kalrmyaca daha sonra zeytinyağı, tereyağı, sadeğını, zira mevcud tahsisatın buna kâfi olduğunu, baska taraftan da tahsisat yağ gibi şevler açık satılırken bunların ayırmak imkânı bulunmadığmı söyle mahlutu olan margarin yağmm açık samistir. Bu izahat muvafık görülmüş ve tılması bir mana ifade edemiyeceğini söylemişlerdir. Neticede bu noktalar kıdem • zarnls/viTiın 'inşaat tahsigatırtdan yamlacak münakaleden verilmesi kabul üzerinde daha esaslı tetkikat yapılması İGHV mazbatanm Müşterek encümene iadesi kararlaşmıştır. ır ; Sular idaresinin 937 bilânçosu ^^,, Margarîn imalâthanelerinin tâbi olacağı takayyüdat ^ ^ ,, Bundan sonra da margarin imalât hanelerinin tâbi olacakları sıhhî kavıdUçüncü Umumî Müfettiş lara dair olan talimatnamenin tasdikıÜçüncü Umumî Müfettiş Tahsin na dair Mülkiye, Sıhhiye ve İktısad enUzer dün akşamki trenle Ankaraya cümenleri mazbatası okunmuştur. gitmiştir. Tahsin Uzer, orada bir iki Talimatnamede bilhassa bu imalât gün kaldıktan sonra tekrar şehrimize dönecektir. KÜLTÜR İSLERİ 938 yılı varidat bütçesi hakkmda Bütçe encümeninin esbabı mucibe mazbatası da okunarak kabul edildikten sonra zabıtai belediye talimatnamesi nin müzakeresine geçilmiş, bazı mad deler okunarak kabul olunmuştur. Meclis, yann toplanacaktır. Komisyoncular Birliğinin kongresi İNHİSARLARDA Eksperler imtihan komisyonunda Tütün eksperleri imtihan komisyonu, dün înhisarlar idaresinde bir toplantı yapmış, bu toplantıda imtihansız eksper olmak hakkmı haiz bulunanlarm evrakmı tetkik etmiştir. Komisyoncular Birliği yıllık kong resi, bugün Eminönü Halkevi salonunda yapılacaktır. Kongrenin çok hara retli ve münakaşalı olacağı muhakkaktır. Bundan bir .ay kadar evvel İstanbul komisyoncuları Ankaraya bir heyet göndermişlerdi. Heyet, Ankarada Gümrükler Müsteşarı Adil Okuldaş tarafmdan kabul olunmuş ve dilekleri dinlenmişti. Vekâlet bilhassa komisyonculardan bir nizamname projesi istemişti. Komisyoncular Birliğini Baro ve Etıbba Odası gibi muntazam bir teşkilât ha line koyacak olan bu projenin hazır lanmasını eski heyet yeni idare heyetine bırakmağı münasib görmüştür. Yirmi köy mektebinin temel atma merasimi Vilâyet hududu dahilindeki köylerde yeniden ilkmektebler açılması için yapılmakta olan hazırlıklar bitmek üze redir. 29 teşrinievvelde Cumhuriyet bayrammın on beşinci yıldönümü tes'id edilirken bu mes'ud günde yirmi köy mektebinin de temel atma merasimi yapılacaktır. 1 utun muduru Türk Amerikan ticaret anlaşması teknik müzakerelerinde bulunmak üzeBağdadiler tutuştu re Ankaraya gitmiş bulunan İnhisarlar Dün, saat on bir bucukta Yalıköyün idaresi Tütün müdürü Adnan Halid de Ekmekçibayınnda 40 numaralı ba Taşpınar şehrimize dönmüstür. lıkçı İhsanm kiracı olarak oturduğu evin ikinci katındaki bağdadiler tutuşBaşmdan yaraladı muş, duvarlar kısmen yandıktan sonra söndürülmüştür. Dün Samatyada Abdiçelebi mahalleBir tngiliz anahtarı çalarken sinde Demırciosman sokağında 36 nuDENfZ İSLERİ Lâlelide Mardirosun arabacı dükkâ maralı evde oturan Şato oğlu Avarof, nından bir îngiliz anahtan çalarken Samatya caddesinden geçerken balıkçı Bir motör karaya oturdu yakalanan sabıkalı Şaban, dün ikinci Yako isminde bir adamın tecavüzüne Dün sabah Çanakkale Boğazmda sulh cezada }'apılan muhakeme sonun maruz kalmış, Yako, kendisini bir rakı Nara limanı ağzında bir motör karaya da iki ay hapse mahkum olmuştur. şişesile başından yaralamıştır. oturmuştur. Zahire yüklü olan bu motörün kurtanlmasına başlanmıştır. Eşya sieortalıdır. Çocuk haftasının üçüncü günü Deniz Müsteşarı geldi Uzun bir müddettenberi Avrupada bulunan İktısad Vekâleti Deniz Müsteşarı Sadullah Güney dün şehrimize dönmüstür. Müsteşar, dün Deniz Ticaret müdürlüğünde bir müddet meşgul olmuştur. Bu akşam Ankaraya gidecektir. GÜMRÜKLERDE ngiliz îtalyan anlaşmasile neticele nen mühim siyasî hereketi bir taraftan Ingiltere ile Fransa arasındaki iş birliğinin yeniden tanzimi ve takviyesi ve diğer taraftan Almanya ile İtalya arasındaki mesai ortaklığına aid yeni tedbirler alınması hareketleri takib edecektir. Bu maksadla Londrada ve Romada mühim müzakereler yapılacaktır. Bunlardan ayn olarak İngilterenin Almanya ile ve Fransanın da İtalya ile anlaşmalan yolunda hazırlanmakta olan müzakereler dahi Avrupanın siyasî vaziyeti üzerinde mühim tesirler yapacaktır. İhtimal, daha sonra Fransa, Almanya ile de anlaşmak için müzakerede bulunacaktır. Çünkü şimdiki Fransız Başvekili Daladye Almanya ile uzlaşmak lüzumuna kani olan başlıca Fransız devlet adamla rından biridir. Bununla beraber ancak îngiltere, Almanya ile anlaştıktan sonra Fransa dahi bu yolu tutacaktır. Şrmdilik bütün müzakereler yalnız ikişer taraflı yapılıyor. Ancak, bunlar tamam olduktan sonra dörtler yahud beşler misakı şeklinde birçok taraflı ve şümullü bir anlaşma meydana gelecektir. Büyük devletler arasındaki bu anlaş ma teşebbüs ve gayretlerınin nıhaî hedefi, Avrupada huzur ve sükunun esaslı surette istikran olduğundan ikinci ve üçüncü derecedeki devletler ve siyasî zümreler, bu teşebbüs ve gayretleri tabiatile tasvib etmekte ve bunlara ayak uydurmakta dırlar. Bunun bir delili Balkan itilâfı zümresi namma Yunanistan Başvekili General Metaksas'ın Balkan konseyinin bugünkü reisi sıfatile îngiliz îtalyan müzakerelerinin muvaffakiyetle neticelenmesini teb rik ederek Mussoliniye gönderdiği tel graftır. Dost Başvekil, Akdenizin iki büyük devleti arasında aktolunan itilâfin sulh üzerinde hayırh bir tesir yapacağım takdir eden dört devletin sevbc duyduk lannı bildırmıştir. Balkan anlaşmasmın Ankaradaki son toplantısında verilen karaıların Avrupa nın siyasî ahvalinde bu hal, Atinadaki mühim görüşmeler için hayirli bir fal teşkil etmektedir. Dığer taraftan Çekoslovakyanın, İtalya Kralınm ayni zamanda Habeşis tan Imparatorunu tanımış olması, hem Balkan misakma hem de küçük Itiiafa dahil olup Adriyatikte denizden ve karadan Italya ilo çok yakin komşu ve Avusturyanm iltihakı üzerine yeni Almanya ile de doğrudan doğruya hemhudud olan Yugoslavyada büyük memnuniyet uyandırmıştır. Şu kadar var ki Çekoslovakyanın AI manya ile münasebatımn sonu n€ olacağı şimdilik belli değildir. Bu nokta Avrupa sulhunun samımî taraftarlarını çok düşündürmektedir. Bu iki devlet arasındaki münasebetlerin iyileşmesi, Çekoslovakyadaki üç buçuk milyon Almanın Prag hükumetine ve bu hükumetin de Alman lara karşı alacağı son vaziyete ve arala rında anlaşıp anlaşmamalarına bağlıdır. Şimdiye kadar Çekoslovakya hüku meti Almanlara bir hayli müsaadeler vadetmiştir. Lâkin yeni müsaadelerde bu lunabilecek midir? Meselenin mühim noktası buradadır. Çünkü şimdi bütün Çe koslovakya Almanlarını temsil eden Südet Almanlan partisinin akdettiği kon grede rüesa tarafından Başvekil Hodzanın müsaadeleri yarım tedbirler diye tavsif edilmiştir. Burada söylenen nutuklara göre, Al manlar, kendilerinin bir ekalliyet değil kendisini hâkim millet sr.yan Çek unsu runa muadil ve müsavat hakkmı haiz diğer hâkim bir unsur sayılmalannı istiyor lar. Bir cümle ile ifade edilmek lâzım gelsc Çekoslovakya Almanlan kendi mu kadderatlanna kendilerinin sa\ib ve hâkim olmalannı taleb etmektedirler. Kongre, Avusturyanın Alrranyaya iltihakım tebrik ederek Hitler'f bir telgraf da çejtmiştir. Şimdi bütün nesele Südet Almanlan partisinin Prağ Hikumetinden istiyeceği maddeleri tayin v; tasrih eylemesindedir. Eğer bu taleble; Çekoslovakya hükumeti tarafından kduul edilebile cek bir mahiyette olursa Amıpanm huzur ve sükununu temine doğru ikinci bir adım daha atılmış olacak ve bu .ietice, yukarıda savdığımız toplantılar ve müzakereler üzerinde de iyi tesirler yjpacaktır. Vapurda kaçak eşya bulundu Muharrem Feyzi TOGAY Mersin seferi esnasında Rodosa da CEMİYETLERDE uğrıyarak limanımıza gelen Denizyol lan idaresine aid İnönü vapurunda yaBerberleris seçimi pılan aramada, güvertede bulunan tahBerberler cemiyeti yeni idare heyeti lisiye sandallanndan birinin içinde külsecimi 4 mayısa kalmşhr. liyetli mıktarda ipekli kumaş ve 20 parça da kıymetli kadın eşyası bulunmuştur. Bu eşyaya vapurda kimse sa Dün Dağcıhk kulübiinde verilen müsamerede bulunan yavrulardan bir grub hib çıkmamıştır. Çocuk haftasmm üçüncü günü de Halkevi Sosyal yardım kolu binasmda Nüshası 5 ktırustut büyük bir neşe içinde geçmiştir. küçüklere Karagöz oyunları gösteril Tifkiye Haric Bir çocuk kazanmak vatanm deDün, öğleden sonra Eminönü mınta miş, muhtelif mmtakalarda çocuk grupcin icin ğerli bir köşesini sağlamak demek kasmdaki ilkmekteblerden seçilmiş Senelik H00 Kr. 2700 Kr. tir. Buna çalışan Ç. E. kurumuna mütaid yavrular, Eminönü Halkevin lan, şehrin görülecek yerlerine götü Alü avhk 750 > 1450 • vardım ediniz. de bir şan konseri vererek eğlenmişler rülmüş, yavrulara hoş ve istifadeli saÜç avhk 400 > 800 • dir. Dün akşam, saat 20,30 da Erenköy atler geçirmeleri temin olunmuştur. Biı aylık 150 > Yoktar Cumhuriyet Âbone şeraiti