08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 Nisan 1938 CUMHURtYET HABE LE Hâdiseler arasında Frankistler Fransa hududuna yaklaşıyor Aragon cephesinde kanlı boğuşmalar tekrar başladı. Hükumetçiler şiddetli mukabele ve taarruzlarda bulunuyorlar Salamanka 13 Erkânıharbiyeden tebliğ edilmiştir: Milliyetperver kıtaat Pirene'de Esera, Ribergorzana ve Pallareska nehirleri bölgelerindeki ileri hareketine devam etmektedir. Kıtaat, Fransa hududuna 20 ilâ 30 kilometre uzaktadır. Bu böl gede yirmi köyle müstakil Andorre arazisinin 20 kilometre batısmdaki kü çük Sort şehri işgal edilmiştir. Düşma nın mukavemete yeltendiği dağlar üzerinde beş mevzi zaotettik. Hükumetçiler Balaguer bölgesinde birkaç defa hücuma geçmişlerdir. Bu hücumlara 20 tank ve büyük piyade kuvvetleri iştirak etmiştir. Bütün hü cumlar püskürtülmüş ve düşmandan yüzlerce esir alınmıştır. Faslı kıtaat düşmamn Lerida mevzi lerine yaptığı mukabil taarruzlan püskürtmüştür. Frankist kıtaat Kostellon cephesinde Morella bölgesindeki ileri hareketleri ne devam etmişlerdir. Hükumetçiler Lagrella bölgesinde mukabil bir taarruzda yüz ölü vermiş lerdir. Alafranga edebiyatın ilk sairi u&ürimizde olduğu kadar, edebiyatımızda da, fakat birincisi kadar göze vurmıyan bir alaturka alafranga davası vardır. Yalnız Türk değil, bütün şark an'anelerini ifade eden alaturka ve yalnız Fransız değil, bütün garb ananelerini ifade eden alafranga tabirlerinin delâlet ettiği iki tesir arasında sıkışıp kalarak bi>* istikamet buhranı geçirmemizin tarihi, söylendiği gibi Tanzimattar mı başlar, bilmiyorum; Mücadelenin şuursuz menşelerini daha evvelki tarihlerde bulmak mümkün olsa bile, akislerini Tanzimattar» sonraki edebiyatımızda pek açık görüyoruz. Tanzimattan çok evvel Viyana kapılarına kadar giden, fakat Avrupa ortalarında barınamadığı için ordularımızla beraber geri çeldlen alaturkaya bir iadei ziyaret yapar gibi, alafranga, Tanzimattan sonra bize gelraeğe başladı. O günden bugüne kadar, musikimizde olduğu gibi, edebiyat'mızda da, hep bu iki tesirin, yani şark vc garb an'anelerinin müc?delesini yaşadık. Bizde, bütün eski yeni kavgalarmm temeli budur. İHEM Eti senin, kemiği benim Yazan. HÜSEY1N RAHMt GÜRP1NAR îşte eski kafaların çocuk terbiyesine dair üç barbar düsturu. Geçmiş zaman da hernedense dört rakamının uğuru denenmiş olacak ki çocukları dört yaşmda dört aylık mektebe başlatırlardı. Henüz kundak kokan bir yavru, tokatınm şap lağmda bir nevi cennet icazeti tevehhüm eden mutaassıb kavuklunun yukarıdaki şartlarla vahşi terbiyesine teslim edilir di. O nasırlı merhametsiz elin şiddetle indiği körpecik yanağa fasla fasla kan otururdu. Açan gül işte bu cinayetin sembolü idi. Dayağı cennete sokan ahmak kimdir ki hain hocalar onu kendi lehlerine çocukların aleyhine tazimle oradan çıkarıyorlar. Eti senin kemiği benim mukavelesine gelince artık bunu büsbütün kasablık bir alış veriş buluyorum. Kafalarımızda yer etmiş geçmişten kalma çok batıl alışkanlıklarla malulüz. Masum yavruların ilk nefes tedrislerine cennet cehennem karıştırıhyordu. Aptal avlıyan kör taassubun bu iki mükâfat ve ceza vasıtasından başka akla, fenne uygun ne silâhı vardır ki?.. Üstünde yaşadığımız bu toprağın altına aid kanunlarla idare olunmak iddiasında musır kalanlar aramızda hâlâ eksik değildir. Bakarsınız ki birkaç dil bilir, yüksek okullarda öğretmenliği, dört beş de telifi vardır. Fakat akide damarını biraz kurcalarsanız saçmaladığını sörürsünüz. Giridde mektebe başlatıldım. Altı yaşında Istanbula geldim. Yakubağa mektebine verildim. Burası mekteb değil o zamanın zavallı çocukları için falakaları, hezaren değnekleri, sopaları, sınklarile bir ceza eviydi. Büyüdükten sonra bile kapısının önünden geçerken ürpermelere tutulmaktan kendimi alamazdım. Bina taş, Asyaî ufak bir medrese mimarisinde, duvarları kalın, pencereleri küçük, sağın çok, merdiveni yok, top rakla beraber... Bu türbemsi loşluğun kasveti içinde boğulurduk. Dış kapıdan dar bir bahçeye girilir. Yüksek duvarların arasında güneşsizlik sıskası, yapraklan tırtıllı, boynu bükük bir a&ac sizi karşılar. Biraz ötedeki çatal taşh iptidaî halânın ağır kokusu gelenlere buranm sıhhî vaziyetini anlatır. Bu mustatil binanın bir küçük dıl'i sokağa bakar. Mukabil küçük dıl'i büsbütün sağırdır. Büyük dılılarından birinde yalnız kapı vardır. Karşıkı kısmın pen cereleri gene o namdaki cami mezarlığına açılmıştır. Biz yavrular ölülerle ayni seviyedeyiz. Hemen pencereden elini uzat bu ahiret bahçesinden bir dal baldıran kopar. Ders sıralan alçaktır. Yerle be raber. Her çocuk evinden getirdiği minderin üzerine diz çökerek kör hafız gibi sallana sallana dersini okur. Etrafı iş kence aletlerile donanmış yüksek makamında oturan Kayserili ihtiyar hoca koca sarığmın altından buruşuk, ekşi bir su ratla daima öfkeli bakan gözlerini üzerimizde dolaştırınca hepimiz titreşiriz. O bizim için umacılann umacısıdır. Hiç boş durmağa gelmez. Daima mırıldanarak öne, arkaya sallanmalı.. Dinlenir gibi biraz avare duran çocuğun beyninden aşağıya hemencecik üç metroluk koca sırık iner. Kabahatli talebe sekiz çocuk aşırı bir sırada bulunuyorsa sırığın ucu ona varıncıya kadar yolda birçok kaba hatsizleri de haşlar. Bu sırığın takırtısı, dayak yiyenin haykırışı kamçı ile dörtnala kalkan hayvanlar gibi hepimizi birden coşturur. Mektebin havası gürül gürül tulmuş olur. Suçun derecesine göre po tin lâpçm varsa çıkarılır. Değneklerin çıplak tabanlarda her şaklayışında ço cuk acı çığlıklarla kıvrıla kıvrıla kendini verden yere vurur. Kesik kesik hıçkırıklar, tıkanmalar, boğuk iniltilerle yalva rır.. Aman hoca enti vurma köpeğin olayım. Of ölüyorum.. Anneciğim anne ciğim... Allah aşkına vurma hoca enti bir daha yapmam... Vallahi ezberlerim. Ah anam ah.. Aman... Nihayet ses kısılır. Debelenmeler du rur. Baygmı kaldırırlar. Cennete nisbet edilen dayak işte budur. Medenî yüreklerin dayanacağı manzara değil.. Bu acıklı satırları mu balâğalı görenler varsa dayaktan ölmüş çocukların velileri tarafından katil ho calar aleyhine aç'ılan dava secillerini bugün de bulmak kabildir. Türk çocuğunun mekteb namına ge çirdiği bu engizisyon devresini hatırlıyan elbette benden başka berhayat ihtiyarlar da vardır. Kulak tozuna indirilen bir hüdayî sille ile cennete uçurulmuş yav rucakların facialarını uydurulmuş kurd masallan sanmayınız. Bu kadar dayak mukabilinde öğren diklerimiz hiçbir kelimesini anlamadan papağanlar gibi öttüğümüz arabca ibarelerdir. Amme, Tebareke, Kassem cüz lerini, Tecvid, Mızraklı İlmihal okuruz. Aklımda kaldığına göre tecvidde ihfa, izhar, babı meddi tabiî vardır. Medlerin dört elif miktan çekilip veya çekilmiyeceği tilâvetinde yamlanlara hoca bil'amel bu meddükasrı kulaklarda gösterir, yanaklarda güller açtırır. Mızraklı îlmihal, abdestin, guslün şartları, (henüz sekiz yaşmdayız yahu) guslü icab ettiren şer'î sebebler, mazmaza, istinşak, sair bedenini pâk etmek. Setri avret, kıbleye durmak.. Su bulunmadığı yerde nasıl teyemmüm edilir.. Ve, hades vaki oldukta Okuma bitiminde balmumu eski dersten kaldırılır, yenisine yapıştırılır. Allah allah kısasa bakınız ki bizim evvel zamanda yediğimiz dayakların acısını bugünkü talebe öğretmenlerden çıkarıyor. * * * Körpe zekâların inkişaf kabiliyetleri bu ortaçağ tahsilile en küçük yaşlarda böyle körlettirilirdi. Hatta bugün çok larınm dünya umurunu ahiret endişele rine bağlı tutmaları o zamanın çok erken başlamış sıkı din telkinlerile doğru mu hakeme idrakini kaybetmiş olmalarınm neticesidir. Bu bakar körlüğe taassub adı verili yor. Millî bünyemizin sinsi sinsi işliyen kapanmaz yarası.. (Sonu yarın) HVSEYlN RAHMÎ CÜRPINAR Musaha be NALINA M1H1NA Avusturya plebisitinin manasızlığı Tebliğde, Balaguer'de muharebenin devam ettiği ilâve ediliyor. Tortosa bölgesindeki hava muharebelerinde, cumhuriyetçiler düsmanm üç Fiat tayyaresini düşürmüşlerdir. Saragos 13 Havas ajansı muhabi rinden: Frankistlerin Aragon cephesinde Morella mıntakasmdaki kuvvetli taarruzları, Frankistlerin denize doğru yeniden ilerilemelerine medar olmuştur. Tortoza önünde cumhuriyetçilerin cephesini zorlamaktan vazgeçen Frankistler, Morella Vinaroz yolu boyunca cepheyi on beş kilometre kadar geniş letmişlerdir. Frankistler, kuvvetli bir tooçu hazırlığından sonra ve tanklar ve bir^ok tayyareler kullanmak suretile vedi kilo Abdülhak Hâmidin de edebiyatımetre ilerilemeğe muvaffak olmuş mıza getirdiği yenilik ve başkalık, lardır. şark an'anesine karşı garb tesirlerinin Katalonva Frankist talebini zaferini istemekten doğmuştu. Bu, Gazaliye veya Mevlânaya karşı Hükabul etmiyor Barselon 13 Katalonva jeneralitesi go'yu veya Şekispir'i karşı koymak konseyi, Katalonyanm Frankistler ta demekti. Edebiyatımıza mistik an'arafmdan taleb edilen statüsünün ilga nesinden çıkarak o devre muasır roTortoza önlerindeki harblere dair sma müteallik bir beyanname neşret mantik istikametini verebilmek için, mistir. iki tarafın tebliği Hâmid gibi her iki nevi kültür içinde Beyanname, Frankistler tarafından yetişmiş ve pişmiş bir san'atkârın, Barselon 13 Cumhuriyetçilerin Ebre şimalindeki taarruz hareketlerine de vaki davetin Katalonyalılann müdafaa şarklı olduğu kadar da garplı kafası vam ederek Fraga'nm cenubunda Gran arzularmı takviye etmesi lâzım gel lâzımdı. Edebiyatımıza ilk alafranga ha. Eskarpe köyünü isgale muvaffak ol mekte olduğunu ehemmivetle kavdet görüşü getiren adam Şinasiden ve dukları ve düşmanı Rio de Segre'yi ge mekte ve cumhuriyet rejiminin Kata Namık Kemalden ziyade Abdülhak ri geçmeğe mecbur ettikleri resmen bil lonvanın ana yasası olduğunu hatırlat Hâmiddir. Yalnız vatan davası içinmaktadır. (a.a.) dirilmektedir. de kalan Namık Kemal, Abdülhak nnıuınıllllinillllinillinillllllllllllinnillllllllllllııuııiHiıınm Hâmid gibi memleket hududlannı aşarak zamanma aid birçok meselelerin heyecanını ve fikir hummasını duymuş değüdi. Tek gözlüğile sivri sakahndan Duhteri Hindu'suna ve Finten'ine kadar, bütün şahsile ve eserile, «debiyatımızda ilk Avrupalı Abdülhak Hâmiddir. Olümünün birinci yıldönümünde, onu edebiyatıLondra 13 (Hususî) Danimarka mıza ilk şapka giydiren adam olarak Budapeşte 13 Mutedil mehafilin endişelerini teskin etmek . için zabıta, Adliye Naiirma karşı bir «ıikasd yapüi da selâmlıyabiliriz. vusturyanm ilhakı münasebetile Almanya ve Avusturyada yapıian plebisit, halkm reyine müracaat mefhumu bakımından hakikaten gülünc birşeydir. Bir iş olup bittikten sonra, olsun mu, olmasın mı diye halkın reyi sorulur mu? Reylerin, meselâ İngilteredeki meb'us intihabatında olduğu gibi, tam bir serbesti içinde verildiğini kabul etsek dahi, ilhak istemiyenlerin, olan oldu; artık geri dönülmez, diye sırf emrivakii kabul etmek için «Nayn!» yerine «Ya!» de mediklerini kim iddia edebilir? Bu «önce i'hak, sonra rey» sisteminin garabeti, şu aşagıdaki muhakeme ile bir kat daha sırıtıyor: Plebisitte, Almanlar «evet» Avusturyalılar, «hayır» deselerdi, ne olacaktı? Avusturyalılar istemiyor, diye Alman ordusu çekilecek, bir aydanberi yapılan bütün işler bozulacak mıydı? Bir de aksini tasavvur edelim. Almanlar, «hayır», Avusturyalılar «evet» deselerdi, ne oîacaktı? 65 milyonluk bir ekserivet 6,5 milyonluk bir ekalliyetin keyfine boyun mu eğecekti; yoksa naziler Viyana saraylarmdan gamalı haçlan indire cek, Hitler, Göring, Göbels Viyana halkına hazin birer veda nutku söyledikten sonra çekilip gidecekler miydi? Oyle kat'î bir emrivakiden sonra, bu plebisit komedyasma ne lüzum vardı? Otoriter rejimler, diktatörler, ancak demokrasilere varaşan böyle reyiâm, intihab gibi usullere müracaat etmemelidirler. Yumrukla sandığm hiçbir münasebeti yoktur. Avusturyada plebisit yapmak zayıf ve zavallı Şuşnig'in hakkıydı. Hitler'e yaraşan, ancak, 12 marttaki emrivakidir. Bütün dünyaya meydan okuyarak iki Alman milletini iki gün içinde birleştirivermek, haşin ve sert de olsa, büyük bir kuvvet tezahürü idi. Fakat kuvvetin temin ettiği zaferi, bir de sandıkların içinden çıkacak yüzde 99 buçuk, yüzde 99 üç çeyrek gibi «Ya!» larla tarsine çalış " mak sadece gülünc olmuştur. Süngülerin zaferini rey pusulaları takviye eder mi hiç? Hem, halkın reyine müracaat, seçim gibi demokrasi prensiplerini ve usullerini gülünc bir hale sokmamak lâzımdır. Çünkü, otoriter rejim, diktatörlük her zaman payidar olmaz; günün birinde, bir milletin, herhangi bir mesele hakkında, hakikî reyini anlamak lâzım gelir. Rey veya seçim, daha evvel bir komedi haline getirilmişse, milletin ona da itimadı kalmaz. Onun için, istikbalin muhtemel karanlık ve fırtınalı gecelerinde, millete yol gösteren bir ışık, bir fener olarak kalmak üzere, rey ve seçim gibi mukaddesatı çürütmemek, yıkmamak lâzımdır. 1918 in felâketli günlerinds Almanyayı anarşi den ne hudud haricine can atan Almanya İmparatorunun istibdadı, ne de soluğu Danimarkada alan Ludendorf'un askerî tahakkümü kurtarmıştır. O zaman, Al manya için demokrasi prensiplerine uy maktan başka çare kalmamış ve öyle yapılmıştı. Son plebisitin gülünc olduğunu söylemekle Almanya ile Avusturyanm birleşmesini tenkid etmiyoruz; milliyetperver bir insan, iki kardeş milletin birleşmesi aleyhinde bulunamaz. Onun içindir, ki emrivakii, haşinliğe rağmen beğenmiştik. Hitler, Büyük Harbde bir onbaşıydı. O zaman generallerin, mareşallann ve Başkumandan Kayzer'lerin kazanama dıklan büyük zaferleri bu onbaşı kazandı. «Her neferin çantasında bir mareşal asası saklıdır» diyen Napolyon'un bu sözündeki hikmetin şu son asırda bile doğru olduğunu gösterdi. Kayzer'i tac ve tahtını bırakıp kaçmağa mecbur edenler, o zaman bir onbaşı olan şimdiki tacsız Alman şefinin emrivakileri karşısında elpençe divan duruyorlar. Avusturyanm 12 martta ilhakı, Almanya için, Hitler için büyük bir zaferdi; fakat, 10 nisan plebisiti son derece heyecanlı büyük bir dramın so nunda oynanan bir perde komediye benzedi. Buna lüzum yoktu. Macaristan ve Naziler Danimarka Adliye Nazırına suikasd Hükumet bir tebliğle Mecliste atılan kurşunlar Nazıra isabet etmedi vaziyeti tenvir etti nazilere karşı son günlerde ittihaz edilmiş olan tedbirler hakkında bir tebliğ neşretmîşfır. Bu tedbîrîer'^'şünlârdı'r: Fesadcuyane risaleler tahrir ve neşretmekle itham edilmiş olan kumandan Zalassi'nin nazi fırkasından dört azanın tevkifi, risaleler neşreden birçok kimseler hakkında takibat icrası. 1 sonkânundanberi risale tevziinden dolayı yüzden fazla adam tevkif edil mistir. mıştır. Alınan mütemmim malumata nazaran, Danimarka meb'usao HHHshsinin. bugünkü toplantısmda, dinleyiciler ara smda bulunan bir genc, Adliye Nazın nın üzerine iki el tabanca boşaltmıştır. Nasyonal sosyalist olduğu anlaşılan suikasdci yanındaki iki' arkadaşile beraber derhal tevkif edilmiştir. Kurşunlar nazıra isabet etmemiştir. PEYAM1SAFA ' Hariciye Vekilimiz bugün hareket ediyor Beyrutta MartePle de bir görüsme yaoacak Kahire 13 (Hususî) Türkiye Hariciye Vekili doktor Tevfik Rüştü Aras yarın Beyrut yolile Türkiyeye hareket edecektir. Tevfik Rüştü Aras. Beyrutta Fransız Yüksek Komiseri Kont dö Martel'le görüşecektir. Tahkikat neticesi Meşhur bir Yahudinin tevkifi Budapeşte 13 Orta Avrupanm en büyük mensucat fabrikasmm sahibi o lan meşhur sanayici Yahudi Goldben ger, tevkif edilmiştir. Buna sebeb, fabrikasım birkaç milvon pengö tutan bedelinin kendisine İngilterede tesviyesi şartile İngiliz firmalarma satmış olmasıdır. Böyle bir kayıd kanuna muhalif tir. (a.a.) Büyük Millet Meclisinin diinkü içtimaı Ankara 13 (Telefonla) Büyük Millet Meclisi bugün Refet Canıtezin riyasetinde topland:. Çankın meb'usu Mustafanm vefatma aid tezkere okunarak hatırasına hürmeten bir dakika sü kut edildİ. Bilâhare askerî ve mülkî tekaüd ka nununun üçüncü maddesinin subay ve askerî memurlar hakkmdaki fıkralarında, matbuat umum müdürlüğü teşkilâtı ve vazifelerine dair kanuna bağlı cetvelde değişiklikler yapılmasma, Türkiye Isveç, Türkiye Çekoslovakya arasmdaki klering ticarî anlaşmasile buna aid protokolun tasdiklerine aicl kanun lâyihalannın ikinci müzakereleri yapılarak kabul e dildi. Bundan sonra gümnik tarife kanununun altıncı maddesinin değiştirilmesine aid kanunun birinci müzakeresi ya pıldı. Büyük Millet toplanacaktır. Mecliâi cuma günü Londra 13 (Hususî) Kopenhagdan alınan mütemmim milumata naza ran, Danimarka Adliye Nazırına karşı suikasdda bulunan gencin tabancasında kurşun bulunamamıştır. Suikasdcı tevkif edilmiş fakat arkadaşlan serbest bırakıl mıştır. Tahkikat neticesinde suikasdcınm şi malî Şlezvig Holştayn'daki nasyonal sosyalist fırkasına mensub olduğu anlaşıl mıştır. Şimalî Şlezvig nazileri 70 sene evvel Almanyadan alınarak Danimarkaya ilhak edilen Şlezvig Holştayn'ın Almanyaya iadesini istemektedirler. 1919 da yapılan plebisit neticesinde halk Dani markaya bağlı kalmak arzusunu ızhar etmişti. Ziraat kongresi Başvekilimiz, vilâyetlere mühim bir tamim gönderdi Mısır bankası merkezinde c Dahilî ticarette basit muamele şkilleri aranıyor Ankara 13 (Telefonla) Dahilî ticaret muamelelerini basitleştirmek yo lunda tedbirler almak üzere Gümrük ve İnhisarlar Vekâletinde bir komisyon teşkil edildi. Yakın f zamanda mesaisini bitirecek olan komisyonun aldığı ka rarlarla bugün birçok pürüzlü noktaları olan dahilî ticaret işlerinin ve bunlara dair muamelelerin inkişafı temin edi • lecektir. , Helsmski'nin kurtulusu Helsinski 13 Finlandiyanm hüku met merkezi olan Helsinski (eski Helsingfors) un Baltık Alman fırkası ta rafmdan kurtarılışmm yirminci yıldö nümü burada merasimle kutlulanmıştır. Kahire 13 Doktor Tevfik Rüştü Aras. bugün saat 11,30 da, yanmda İş BanAnkara 13 Başvekil Celâl Bayar kası direktörü Suad olduğu halde Mısır Ankara'da toplanacak olan ziraat konBankasmı ziyaret etmiş ve Hariciye Vegresi hakkında bugün bütün valiliklere kilimiz orada idare meclisi reisi Mithat aşagıdaki tamimi göndermiştir: ile genel direktör Fuad tarafından kar 1 Ziraat Vekaletinin 6/4/1938 sılanmıştır. Banka gezilmiş ve bir müdtarihli ve 10.143 numaralı tahriratınm edet kalınarak görüşülmüştür. Hariciye hemmiyeti üzerine nazarı dikkatinizi celVekilimiz, bankadan çıkarken, burada KISA HABERLER bederim. Memleketin en mühim ve en etoplanan halk tarafından şiddetle alkış Elif küsün enni, elif kesa inni, elif kütür tünnü, hey küsün benni, bey kesa mni, sash geliri olan zıraî istihsal kuvvetlerilanmı^tır. * ANKARA 13 Emniyet Umum Mübey kütür bünnü, tey küsün ilâh. mizin ne şekilde organize edilmesi lâzım Yurtan elçisinin ziyafeti dürlüğü tarafından polls terîi kadrosu hageleceğini tayin ve umumî bir proğram vüşamatasile dolup taşmağa başlar. zırlandı. Kahire 13 Yunanistanm Kahire elcude getirilmesi için bir büyük ziraat kon* ANKARA 13 Türkiye Suriye hu çisi bugün elçilik binasmda Hariciye * * * dud komisyonuna iştirak etmek üzere HaVekilimiz doktor Tevfik Rüştü Aras şeHoca kulaklarımızı kanatmak için sağ gresi toplanacaktır. lebe giden delegeler, yarın Ankaraya dö2 Buraya gelecek kimselerin zira refine bir öğle ziyafeti vermiştir. el baş ve salâvat parmaklarının tırnaklaneceklerdir. at işlerinde selâhiyet sahibi olmalarına * NEVYORK 13 Hükumet, evlenmek Basvekilimizin Atinayı ziyareti rını bilhassa bu canavarlık için uzatır. istiyen eşhasın frengiye müptelâ olmadıkAtina 13 (Hususî) Türkiye Harici Bazan bu pençenin yırtıcılığile kulak dikkat edilmelidir. larını gösteren daimi bir sertifika elde et3 Mmtakanızda en büyük istihsal meleri mecburiyetini vazeden bir kararna ve Vekili Rü^tü Aras, Katimerini ga memesi yapışığmdan ayrılır. Çılk yara olur. Kulağı iki keskin tırnak kıskacına ne gibi maddelerden ibaret ise onların en zetesinin Kahire muhabirine verdiği me Lsdar etmiştir. * VENEDİK 13 Bir Yugoslav deniz he bevanat+a Ba=;vekil Celâl Bavarm yeni aldıktan sonra başı şiddetle sağa sola iyi bir şekilde organize edilmesi ve bunyeti Belçikadan buraya gelmiştir. Heyet İ Türk Yunan muahedesini imzalamak sarsar, akabinde, yanaklarda patlıyan lardan rasyonel bir tarzda istifade ediltalyada bir tetkik seyahati yapacaktır. üzere vskmda Atinayı ziyaret edeceğini iki şimşeğin alevi gözlerden çıkar. Yav mesi için neler düşünüldüğünün bir rapor * ASOMPSİYON 13 Paraguay Harbi söylemiştir. rucak sersemler, oraya yığılır. Bohça gi halinde kongreye iştirak edecek zevat ile ye Nazırlığma albay Lozzano tayln edil Arosm beyanatt bi kaldırırlar onu. gönderilmesini rica ederim. Sahsî fikirleri miştir. Kahire 13 Türkiye Hariciye Vekili * BERLİN 13 Yeni Bulgar elçisi DraBu işkence altında can vermiş çocuk hürmete lâyık bulurum. Ancak rapor, Doktor Rüştü Aras bu sabah saat 10.45 ların hikâyelerini işitmiş olanlarımız na muhitinizdeki alâkadarların umumî kanaganof Berline gelmiştir. * BELGRAD 13 Polonya Münakalât de elçilik binasmda yerli ve ecnebi ga dir değildir. Aramızda çekile çekile uza atlerini ihtiva etmelidir. Bunun haricinde Nazırı M. Ulriş. buraya gelir gelmez derhal zetecileri kabul etmiştir. yan kulakları insanî şeklini kaybetmiş ta söylenilmesi arzu edilen umumî ziraat Kralın sarayma giderek defteri mahsusu Türkiye Hariciye Vekili beyanatında, lebe vardı. O zamanın kaba ruhlu ho politikamıza aid düşüncelerin de ilâvesi ünzalannştır. Türkiye siyasetinin bir sulh ve diğer * VARŞOVA 13 Sovyet topraklarmda calan okuma almıyan kalın kafalılara mümkün ve hatta muvafık olur. kurulan ve faal komünist aleyhtarı neşri devletlerin dahilî işlerine ademi mü dersi böyle işkence ile kulaktan akıtarak 4 Bizzat valilerimizin bu işle yakınyatta bulunan esrarengiz çok kuvvetli bir dahale siyaseti olduğunu. Türkiyenin belletmek kabil olacağı zannında musır dan alâkalanmalarını temenniye lâyık bukısa dalga radyo istasyonunu bulmak için komşularile kardeşçe geçinmek istedi Sovyet polis kuvvetleri bütün kuvvetile ça ğini ve Balkan antantının buna bir delil dılar. Yobaz akh bu ya.. Halbuki ze lurum. (a.a.) lışmaktadır. teskil eylediğini, aza devletlerden bazı kâları durgun çocuklar bu vahşi tedris Türk Amerikan ticaret * VAŞİNGTON 13 M. Ruzvelt, M. Nor larında hükumet değişiklikleri olduğu sistemile büsbütün aDtallaşıyorlardı. man DavLs"i Amerika Kızılhaç cemiyeti remüzakereleri FALAKA halde aradaki münasebatm daima daha isliğine tayin etmiştir. zivade sıklaştığmı söylemiştir. Ankara 13 (Telefonla) Türkiye * PRAG 13 Çekoslovakya ile Da Çocuklara tahsis edilen bu işkence a Amerika ticaret müzakerelerine bugün Rüştü Aras Türkiye ile Mısır arasınnimarka arasmda Prag'da yeni ticaret müzakerelerine başlanrruştır. da mevcud ticaret muahedesinin iyileş leti ucdan uca ip bağlanmış bir sopadır. îktısad Vekâletinde Manisa meb'usu ve * ATİNA 13 Makedonyada havalar çok tirilmesi için müzakereler acılacağmı Kabahatlinin ayakları bu sopa ile ipin a Ziraat Vekili Faik Kurdoğlunun baş fena bozulmuştur. Şiddetli yağmurlardan bildirmiş ve Mısırın Saadabâd paktma rasma geçirilir. Sopa buruldukça ayak kanlığı altında ve eksperlerin de işti sıkışır. Son rakile devam edildi. Müzakereler geç sonra dündenberi birçok yerlerde kar yağ îstirakinin yakın bir ati için derpiş e lar bileklerinden falakaya burmada çocuk kıskıvrak bu kapana tu vakte kadar sürdü. dilmediğini kaydeylemiştir. maktadır. J Meksika petrolleri Kardenas hükumeti ingiliz notasına menfi cevab verdi Londra 13 Deyli Telegraf gazete sine göre, petrol meselesi hakkmdaki İngiliz notasına Meksikanm cevabı dün Meksikadaki İngiliz elçiliğine verilmiştir ve cevab sarih bir surette menfidir. Meksika 13 Cumhur Başkanı Kar denas, el konan petrol kumpanyalanna aid mal ve mülklere derhal kıymet ko nulmasım Maliye Bakanından istemiş; tir. Bu takdir işine kumpanyaların mü«| messilleri de iştirak edeceklerdir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle