06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 Mart 1938 CUMHURÎYET Eminönünde geciktirilmemesi icab eden «Bu meydanda, Balıkpazarında kahve, meyhane tedbirler işletmek, o tarihlerde değme babayiEminönü meydanının açılması işine başlanmış demektir. Valide hanmdaki ğitin kârı değildi» Yazan: SALÂHADDİN GÜNGÖR Bazı insanların, kafalan muhakkak ki çok geç ihtiyarlıyor. Eskiliği yalnız üzerindeki cilâsından belli olan bu olgun kafalarda, geçmiş yılların acı tatlı binbir hatırası, iyi muhafaza edilmiş bir konserve kutusunun içine benzetilebilir. Boşaltmak için, kutunun kapağını, şöyle bir kaldırmak kâfidir. Öyle şeyler anlatırlar ki, yakın tarihin îçinde mahalle mahalle, sokak sokak dolaşmış gibi olursunuz. Vak'a eşhasmı, fecrübeli bir suflör de ancak bu kadar güzel konuşturabilir. Tarif ettikleri yerlere, konuşturduklan kimselere o günleri yaşamış olanlar gibi, siz de biraz sonra aşina çıkarsınız. Eminönü meydanının son 50 senelik tarihi thtısadî harekctler BEYRUT MEKTUBLAR1: Muhalefete vurulan darbe Muhalefet reislerinin iki gün içinde tevkif ve muhakeme ve mahkum edilmeleri zâhirî bir sükunetle karşılandı PENCERESİNDEI Biz de şaştık! arrm daire biçimine girip sır; lanmışlardı. Kimi piposunu tüt türerek, kimi sigarasına hel zonlar resmettirerek, kimi de nargilesi tokurdatarak dünya siyasetinden bahsedi yorlardı. Kendilerinden biraz ötede ot ran üç bayan da bisküilerini kıtırdata kıtırdata çay içiyorlardı. Fakat gözleri bir birlerile konuşurken kulaklan bayları gittikçe ateşlenen muhaverelerini dinli yordu. Neler de konuşmuyorlardı neler?. Bir kahvehanenin ortasında vücud bul muş olan bu yarım daireciğe bütün küre girmiş gibiydi. Japonyanın donanması, ordusu ve bütçesı orada dilden dile dolaşıyordu. Rusların ağır sanayi plânlan gene orada bir peçete gibi serili duruyordu. Koca Amerika bir cümle içinde bütün esrannı ortaya döküyor, Singapur ve Malta Süveyşi de kuyruklarına takarakkahve diplomatlannm ayaklan dibinde geziniyordu. Fransa da, tabiatile, bu meclise sokulmuş bulunuyordu. Hukuku beşer beyannamesinden son itimad kararnamesine kadar o memlekette kaleme ahnmış siyasî vesikalann hepsi nargile tokurtulan arasında bir kelime darbesile telhis ve... tahrib olunuyordu. KÛŞg ticarethaneler bu ayın onuna kadar burayı terketmek mecburiyetindedir. Çünkü; meydanın açılması için mal sahibi olan Vakıflar idaresile mutabık kalan ve hanı istimlâk eden Belediye, müstecirlere bunu tebliğ etmiştir. Bundan sonra Yenicamiin önünden Balıkpazarına doğru uzanan adanın sakinleri burayı tahliyeye ve ticarethanelerini başka bir tarafa nakle davet edile ceklerdir. Fakat nereye? Şehrin iman kadar sekenesine kolaylık göstermek vazifesile de mükellef bulunan Belediye, buradaki binaların müstecirlerine bir yer göstermiş midir? Hayır! Abdullah Çavuş anlatıyor Hafızasına gerçekten güvenilebilecek pek çok adam tanınm. Bugünden itibaren, kıraathaneci meşhur Abdullah Ça vuşu da, onların arasına katmak icab edecek! Mevzuumun haricinde bana anlattığı şeyleri bir araya toplasam, kocaman bir kitab meydana gelir. Istanbulun kıraathane işleten en eski siması olan Abdullah Çavuşu, her zamanki köşesinde buldum. Bir kolunu, çekmeceye yaslamış oturuyordu. Foto Namık, babacan ihtiyara, kendince münasib gördüğü pozu verebilmek için hcmen atıldı: Abdullah Çavuş.. Buyur... Nargile içer misin? Elbette içerim! Namık Görgüç bu cevabı alınca, ocaga seslendi: Çavuşa bir nargile yapın!.. Abdullah Çavuş, elinde marpucile fotoğrafı çekilirken, benimle konuşmağı da ihmal etmiyordu: Artık, yol göründü size, Abdullah Çavuş.. dedim. Hayırhsı Allahtan bayım... Bari, yeni bir kıraathane buldun tnu? Buldum. Galataya çıkıyorum. Ziraat Bankası karsısında bir yer tuttum. Söz döne dolaşa Eminönü meydanının eski haline geldi. Abdullah Çavuş, gözlerini hafifçe yumarak, elli sene evvelki Eminönünün hayaline, kafasının içinde kısa bir keçid resmi yaptırdıktan sonra anlatmağa başladı: Eminönü, elli sene evvel, denizle bir hizada idi. Daha rıhtım filân yapılmamıştı. Sular, ikide bir taşıp meydanın yarısına kadar gelirdi. Şimdiki gibi binalar filân, nerede o zamanlar... Senin, Eminönü meydam de diğin geniş bir pazar yeri idi. Boğaziçinden, Kartaldan, Maltepeden yüzlerce kayık, geceyansmda yola çıkar, kürek çekerek, arada bir yelken şişirerek, Eminüne yanaşırlardı. Daha meydanın açılmasına başlan madan çok evvel, belki şimdiye kadar görülmemiş bir ihtikâr hareketine şahid olmağa başladık. Balıkpazanndan Sir keciye kadar uzanan mıntakadaki bütün dükkân ve yazıhane olabilecek yerlerin kiralan bir mislinden beş misline kadar Kıraathaneci Abdullah Çavıış nargi yükselmiştir. Buralarda istenen hava lesini tokurdatırken parası ve peştemallığın miktan şimdiye zamana göre yazılmış hikâye kitablan kadar Türkiyede hiçbir zaman görülmenı, gündelik gazeteleri satar ve bir hayli miş derecede yüksektir. tçlerinde bir ev parasını bulanlar var. de para kazanırdı. Balıkpazan da bugünkü gibi değildi. Balata ve Eyübe giden yol, şimdikinden daha dardı. Iki kişi, omuz omuza verse, geçemezdi. Balıkpazarında öyle meyhaneler vardı ki, her gece mutlaka bir kaç kişinin kanına girilirdi. Eminönü meydanında, Balıkpazannda, kahve, meyhane işletmek o tarihlerde değme babayiğitin kârı değildi. Bütün bunları işitip de o mıntakada boş yer bulunduğunu zannetmemeli. Dört yüz küsur bina boşalıyor, fakat dört tane bile boş yer yok... Bu vaziyetin varmakta olduğu neti ceyi şöyle hulâsa etmek kabildir: Belediyenin yalnız yıkma cihetini düşünerek yapıcı bir rol almaması, bu sahada bina sahibi olanlan müthiş ve misli görülmemiş bir kira ihtikânna sevketmiştir. Bundan bu mıntakada veya oralara yakın yerlerde her nasılsa bir dükkâna veya odaya sahib olanlar da, hisselerini almağa kalkışmışlar ve esasen kiraları yükseltilmiş olan yerleri, yüksek hava parası ve peştemallık alarak devre kal kışmışlardır. Bu ihtikânn zararı halka dayanacağma şüphe etmemek lâzımdır. Tabiidir ki verilen yüksek hava parası ve kiraların tutan halka satılan eşya bedellerinin üstüne eklenecektir. Böylece doğacak ihtikânn da pek dehşetli olacağını sımdiden taKmîn »fm»L P Yeni yeni hâdiselere sahne olan Şamda parlamento binası Beyrut: 28 Şubat Geçen mektubumda Şamda cereyan ettiğini anlattığım hâdiseler, şimdilik sona ermiş görünüyor. Tevkif edilmiş olan muhalefet reisleri, iki gün içinde muhakeme ve muhtelif cezalara mahkum edildiler. Cezaların en yükseği altı ay ve ondan sonra da dört aydır. On kişi kadar da yedi gün hapse mahkum edilmişler, fakat bunların mevkufiyetleri yedi gün geçmiş olduğu için tahliye olunmuşlardır. Fransızlar tarafından neşredilmiş olan bir kararname sayesinde Şam hü kumetinin üç günde muhakeme edip muhtelif hapis cezalarına mahkum ettiği insanlar arasında, bir meb'us, bir gazete sahibi ve başmuharriri, avukat, büyük tüccar ve saire gibi Şamın en ileri gelen adamları vardır. Şam hükumeti bu sayede artık, muhalefetin bir zaman için baş kaldıramıyacağını ümid etmektedir. Şam, muhalefetin böyle bir darbeye uğraması hâdisesine karşı lâkayd kaldı, denebilir. Çünkü, mahkumiyet hâdisesi sükun içinde geçmiştir. Fakat, bu hal zâhiridir; Şamdaki zâhirî sükunetin al tında hükumete karşı büyük bir husumetin gizlenmekte olduğuna muhakkak nazarile bakılmak lâzımdır. Geceyarın bir baskın Vaktile yani aşağı yukan bundan kırk sene evvel bir geceyarısı, bizim kı raathaneye baskın yapan, dört belâlı herifle gırtlak gırtlağa geldığimi hiç unutmam. Çekmecedeki parayı henüz say rruştım. Tam çıkmağa hazırlandığım sı rada, dört sarhoş, kıraathaneden içeri daldılar. Içlerinden biri, zorlu bir nara attı: Ha....yt! Kimdir buranın kabadayısı be! E.. Ben de bahriyeden yetişmeyim, ne : olsa... ^ L eil^ A»ğ'AAir Pazar yerlnin hali Sabahın daha alaca karanhğında, pazar yeri hıncahınc dolardı. Sebze, bura da, her yerden daha ucuz satılırdı. Pazar bitip de esnaf ve halk dağılınca, Eminönü, geniş bir mezbele halini alırdı. O zaman, yüzlerce çöpçü arabası, faaliyete geçer, nezafet amelesi, ellerinde süpür gelerle, meydam baştanbaşa süprüntü yatağına çeviren lahana, pırasa kabuklannı, ıspanak köklerini, ayıklıya ayıklıya bitiremezlerdi. Toplanan süprüntüler, gelişigüzel denize atıldığı için, Eminönü kıyılan önünden, burnumuzu tıkamadan geçemezdik. Atlı tramvaylar, Valide hanının önünde mola verirlerdi. Karaköyden gelirken, meydanın sol tarafına raslıyan yüksek binalar henüz yapılmamıştı. Buralan, baştanbaşa salaştan kahvelerle doluydu. Yenicamiin merdivenleri altında da sıra sıra çaycılar otururlardı. Eski Eminönü meydam, garib bir âlemdi Sabah oldu mu, ilkevvel salebciler, sonra da (ball pide) satan tranh ayak satıcılan sökün ederlerdi. Bu ballı pideler, o zamanlar pek rağbette idi. Eminönünün baş suyuna pilâv yapan seyyar esnafı da meşhurdu. Dayanamadım: Buranın kabadayısı benîm! dedim. Dördü birden yüklenecek oldular. Şöyle bir silkindim. Üzerime geleni çal dım yere... Hele, neyse ki, Ermeni patırtısı zamanıydı da, zaptiyeler yetişti. Yoksa, dört kişi, çok geçmez, on dört kişi olur, pestilimi çıkarırlardı. Balıkpazarınm bir başından girip öteki başma varıncıya kadar sarraflardan üç beş altın harac koparan belâlılar, o tarihlerde pek çoktu. Parayı vermedin mi, yandın gitti. Gecenin bir vaktinde, dalarlar içeriye... Tavanda asılı gaz lâmbasına bir sandalye savurup şangır şungur yere indirirler. Ondan sonra ellerinden kurtulabilirsen aşkolsun! Kahvehanelerde, en az on beş, yirmi tane demir sopa bulunurdu. Her garson, kendi demirini gözü gibi saklardı. Bir baskın oldu mu, demir lobutlar, hemen harekete geçer, altta kalanın canı çıkar dı. Abdullah Çavus, derin bir göğüs ge çirişi arasında sözünü bıtırdı: îstanbul, işte böyle bir îstanbul ve Eminönü de işte böyle bir Eminönü idi! Ortada ne bir kanun vardı, ne de devlet nüfuzu.. Herkes, kendi hakkını, kendi silâhile müdafaaya mecbur olurdu.. O günlere yetişmiyen genclere ne mutlu!.. Şunu da unutmamak lâzım £elif kr, şelırin en mütekâsif ticaret merkezi vaziyetinde olan Balıkpazan, Bahçekapı ve civarı gerek yiyecek, gerekse giyecek maddeleri itibarile bütün Îstanbul piyasasının nâzımı vaziyetindedir. Asgarî fiat daima burada taayyün eder. Şimdi bu hal tamamen berakis olacaktır. Şehrin en merkezî bir yerînin imarı için îstanbul halkının bir miktar fiat yüksekliğine belki de tahammülü vardır. Fakat bunun bir ihtikâr şeklinde halkın sırtına yüklenmesine tahammülü yoktur. Belediye buna meydan vermemelidir. F. G. Trakyada kalkınma hareketleri Birçok kasabalarda pek çok yenilikler yapılıyor Edirne (Hususî) Kırklarelinin Vize kazası Trakyanın en ileri merkezlerinden biri olmuştur. Ziraî kalkınmanm en toplu eserlerini orada görmek mümkün dür: Halkevi, tam devreli okul, Hava Kurumu, Atatürk heykeli, büyük bir hamam, modern otel, kasaba plânı, 100 bin fidanlı 40 dekarlık bir kollektif ziraat bahçesi, mükemmel bir mezbaha, betondan bir atım durağı, fennî tavuk ve tavşan ictasyonları bu güzel ve tarihî kasabayı baştanbaşa donatmağa başlıyan ve harekete geçen ileri bir adımın eserleridir ve yer yer kübik koşklerin, villâlann, Vize nin tarihî kalesmi süsledıkleri görülmek tedir. Lüleburgazla Babaeski de modern birer kasaba olmuşlardır. Su, elektrik, artcziyen, mezbaha, park, otel ve bahçeler yanş edercesine ilerlemektedir. Asfalt yolun yardığı çorlu ise ihtişamlı bir vaziyete gelmiştir. Maarife ve ci heti askeriyeye aid binalar 939 progra mile bir kat daha artacak ve genişliye cektir. Bir Halkevi, bir büyük ortamek teb ve vakıflar idaresinin 10 binalık bir plânı ile yeni yapılan şehir plânı, su ve elektrik işleri, yarım milyonluk hastane, büyük ordu evi, parklar.. İleri hareket lerin en güzel örnekleridir. Uzunköprünün elektrik tesisatile Hava Kurumu binası da bitmek üzeredir. Keşan, Malkara elektrik işleri yeni çarşı ve birçok yapılarla kollektif fidanhklar göze çarpan hareketlerdir. SALÂHADDİN GÜNGÖR İzmitin Çene suyu Izmit (Hususî) İzmitte meşhur Çene suyunu bütün halk içememekte ve lâyık olduğu şekilde istifade edememektedir. Gerçi belediye bu güzel memba suyunu ucuz bir fiatla veriyorsa da halkın ancak fc25 i Çene suyu içebilmektedir. Haber aldığıma göre, bu vaziyet, şehir meclisi azalarının da dikkatini celbetmiş ve halkın bedava su içmesi yolunda tetkikat yapmağa başlamışlardır. Bu tetkikat eğer belediye gelirine dokunmı Aziziye karakolu yacak bir şekilde olursa Izmit halkı pa FCöprü başında, şimdiki satış kulübe rasız Çene suyu içmek bahtiyarlığına kasinin bulunduğu yerde, küçük bir kara vuşacaktır. kol vardı. Köprüden gelip geçenler araFeci bir kaza sında kavga dövüs eksik olmadığı için Bursa (Hususî) Orhangazide fepoîisler, hiç işsiz kalmazlardı. Köprü başındaki Aziziye karakolu da ci bir otomobil kazası olmuştur. Şoför Eminönünün hususiyetlerinden biri idi Kadrinin idaresindeki kamyon, kasaba Bu karakolun kapısı önünde, «silâh omu da durduktan sonra hareket etmiş; bu za» vaziyet alan bir nöbetçi, gelip geçen sırada otomobilin arkasına sekiz yaşında zabitlere yüksek sesle selâm verirdi. Şim bir çocuk tutunarak şoför görmeden beş di benzincinin bulunduğu yerde telgraf yüz metro kadar gitmiştir. Fakat orada çocuk kamyondan atlamak istemiştir. hane vardı. Valide kıraathanesinin kapısı önünde kamyon hızla gittiği için şoför kazanın tütüncü Agobla kitabcı Iranlı Celil A farkına varamamış, çocuğun beyni par ğanın dükkânları bulunurdu. Celil Ağa çalanarak ölmüştür. Nihayet söz yeni bir mevzua, M. Eden'in Vaşingtona sefir olarak gideceği rivayetine intikal etti ve tahliller, tah* minler yumak gibi çözülüp kümelenmeğe başladı. Herkes bir hüküm veriyor ve Şamdan gelen haberlere ve Beyrutta herkes kendi hükmü üzerinde duruyordu. ki neşriyata ve dedikodulara bakarak ar Bahsin o mevzua intikalindenberi susup tık kat'î surette hüküm verebiliriz ki jdüşünmekte olan birine sordularr Sen fikrini neye söylemiyorsun?, Suriye Fransa muahedesi manen öl müştür. Fransızların bir elle verip öbür Şaşhm da ondan I \ elle geri aldıkları istiklâlin bütün tatbi Neye şaştın? katı, muahede ile verilip de muahedeye O büyük diplomatm damdan dülâhika olarak teati edilen mektublarla şer gibi elçi oluşuna! geri alınan haklar ve hürriyetlerden ibaHükümlerini akla mülâyim gelecek ret kalmış görünüyor ve bunu Suriye de, hiçbir sebebe istinad ettiremiyen pipolu, Lübnan da pekâlâ anlamış bulunuyor. nargileli, sigaralı siyasilerin hepsi gülümFransa, hiçbir zaman yüksek bir siyaset sediler ve bir ağızdan tekrar ettiler. görüşü ve yüksek bir jest yapmağa kadir Biz de şaştık azizim, biz de şaştık! 3(5 îj5 5jC olamadığını ve vermenin her nev'inde en sıkı bir hasislikle hareket ettiğini bu defa Bu müşahede bana şu fıkrayı hatırlatda göstermiştir. Cemil Bey hükumeti, tı: Abdülmecid devrinde büyük bir nüFransanın yaptığı geri hareketine alet fuz sahibi olan Hüsrev Paşanın sık sık olmakla itham edilmektedir. takıldığı bir mabeynci varmış: Ragıb Fransa Suriye muahedesine Suriye Aga. Adamcağız kendi halinde yaşayıp Şamda ayni zamanda ikisi muhalif ve dururken bir gün Padişahm aklına eser, biri de hükumet taraftarı olan üç gazete aleyhine yapılan ilâvelere karşı kuvvetle meydana çıkan muhalcfcı, şimdüik sus uuu ınUkafdilandımidk isıcr vc lıuzuruna birden kapatıldı, Bunun ıçın gazeteler turulmuş dahi olsa vazifesini yapmiştır. çağırarak şöyle bir tebliğde bulunur: ses çıkaramaz hale geldiler. Halk da Hükumet, kendisini müdafaa ve mevkii Ragıb! Seni vezir yaptım, bu dahükumetin 4 numaralı karakuşî hüküm ni muhafaza için, Fransızlar tarafından kikadan sonra ağalıktan çıkıp paşa olakararnamesini ilk defa olarak tatbika ve sırf Suriyedeki millî hareketi bastır caksın. Haydi git, ömrümün uzun olmabaşladıgmı görerek korktu ve şimdilik mak üzere hukukî bir tedbir olarak üân sma dua et. sindi. Fakat, Beyrutta vaziyet öyle deedilmiş bir kararnamenin tatbikından îrade, tabiatile, yerine getirilir ve Bağildir. Bütün Beyrut Arabları Şam hübaşka çare bulamadı. Yalnız bu nokta, bıaliden ertesi gün bir vezaret menşuru kumetini takbih etmekte ve gazeteler de hükumeti manen vurmağa kâfi idi, nite yazıhp Ragıb Paşaya takdim olunur. buna muhtelif şekillerde tercüman ol kim öyle de olmuştur. Fakat Hüsrev Paşa, hükumet makinesimaktadırlar. *** nin başında bulunmasına rağmen, bu hâ5JC S(C 5JC Bu hâdiseden sonra Suriyedeki îşler diseyi duymamış gibi davranır ve Ragıb Muhakeme gayet kısa cereyan etti. Paşayı gördükçe eskisi gibi ağa diye hiŞahid olarak dinlenilen insanların hepsi başka bir safhaya giriyor. Alenî muhatab etmekte devam eder. de yalnız zabıta memurlarmdan mürek lefeti bastırmakla hükumet hata etmiştir. Sabık ağa ve lâhik paşa bu muamele* kebdi. Ayni zamanda, neşredildiğinden Şimdi gizli muhalefet başlıyacak ve yaden teessür duymakla beraber bir müdbahsolunan «isyana teşvik» beyanname vaş yavaş bu muhalefet Suriyede Cemil det tahammül gösterir ve Hüsrevîn bilsini de zabıta memurlarmdan başka gö Bey hükumetini bir Fransız hükumeti diğinden şaşmadığını görünce vaziyetİ ren olmamıştı. Mahkum edilen zatlar da olarak telâkki edecektir. «Cemil Bey düzeltmek lüzumunu hissederek bir gün muhakeme esnasında bütün şahidlerin Fransızlara ve onların şartlarını müdaona sokulur: yalancı olduklarını iddia ettiler ve lehle faa için onların yaptıkları örfî bir kanu Paşa hazretleri, der, şevtetlu efenrinde bir takım sahidler gösterdiler. Bun na istinad edecek yerde Arablığa dadimiz durup dururken beni vezir yaptıların müretteb bir hâdise karşısmda bu vanma yolunu tutsaydı, elbet Suriye ve lar. Ne yalan söyliyeyim, şaştım bu işef lunduklarını gösterecek delillerden biri Arablık mes'ud bir atiye doğru daha Hüsrev Paşa tavnnı bozmadan cevab olmak üzere de şu hâdise göze çarptı: emniyetle yürüyebilirdi.» diyen bir Beyverir: Bu tevkifler vapılmazdan biraz evvel rut gazetesi, galiba bu meselede en doğru Biz de şaştık Ragıb Ağa, bîz de hükumet adliye memurları kadrolarında sözü söylemiştir. Eğer Şam hükumeti, şaştık! bir tensikat yapılmasına karar vermişti. yakın bir zamanda siyasetini değiştirmeHâdiseler de bizzat alâkadar olanlari Hâkimlerin hizmetleri, yaşları ve umumî ğe muvaffak olmazsa, haklı veya haksız, ahvalleri tetkik edilecek ve bunlardan Fransızlara satılmış bir hükumet olmak ve olmıyanlan işte şaşırtıp duruyor! bir kısmı hizmetten çıkarılacaklardır. mevkiine düşecek ve o zaman SuriyedeM. TURHAN TAN Baslarınm üstünde böyle bir tehlikenin ki gizli muhalefet, fikirlerde ve ruhlardolaştığını hisseden hâkimlerin bu kadar da dilediği gibi hareket edebilmek için İzmitte et fiatlarî mühim bir siyaset meselesinde hükumete meydam kendisine hazır bulacaktır. İşkarsı serbestce hüküm vermeleri mümkün ler bu tarzda inkişaf ederse, bir gün SuIzmit (Hususî) Istanbulda etin uolabilir miydi? riyenin de Filistine dönmesi gayrimuhte cuzlatılması İzmitte alâka ile karşılan Beyrut matbuatı ve Beyrutun Arab mel değildir. maktadır. Çünkü etin pahalı olduğu şe * muhiti bütün bu hâdiselere bakarak Cemil hirlerden birisi de İzmittir. İzmitte mezbaha resimleri pek pahalı olmadığı halde alelumum koyun damgası vurulan etlerin kilosu 4550 kuruştur. Bey hükumetinin tethiş yolile muhalefeti susturmak ve ezmek istediğine kani ol muştur. Hatta, Arab Akademisi azasından Şefik Bey Cabrî, burada La Sirie gazetesinde neşrettiği bir makale ile bütün bu yazdığım şeylerden açrkça bahsederek Suriyede hürriyet namma hiçbir şey bulunmadığını söylemis ve muhalefetin hükumeti tenkid ettiği noktalarda haksız olmadığını da ilâve eylemiştir. *** c. r. Bu sebeble İzmitte et sarfiyatı hisse dilecek kadar azdır ve fakir halk tabaka* sı et yiyememektedir. İzmitte yeni yapılmış fennî mezbaha yoktur. Belediye, eski bir binada tadi lât yaparak burayı kısmen iyi bir şekle koymağa muvaffak olmuştur. Bununla beraber temiz ve sıhhî şartlan haiz de ğildir. VEFAT Anadolu Ajansı muharrirlerinden Nevzad Alpagodun pederi topçu yar baylığmdan mütekaid İsmail Hakkı Alpagod dün sabah Üsküdardaki evinde vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğleyin evinden kaldırılarak Karacaahmeddeki aile kabristanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. MEKSİKA Tia Juana şehrinde bir asker 8 yaşında bir kız çocuğuna tasallut ederek kızı öldürdüğünü itiraf ettiğinden, halk câniyi linçetmek üzere hapisaneye hücum etmiş, jandarmanm mukavemeti karşısmda binayı ateşe vermiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle