02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 Şubat 1938 CUMHURİYET Almanyada 7 milyon işsiz nasıl ortadan kalktı? «Bir askerin bir işsizden daha ucuza malolduğunu) düstur yapan Almanlar bu sayede hem orduyu, hem muazzam harb sanayiini hazırladılar Iktısadî hareketler Yerinde bir tedbir Hükumet, çok yerinde bir kararla, para halindeki altınm alım ve satımını kontrol altına aldı. Kısa bir müddet evvel ittihaz edümiş olan bu kararm şimdi tatbikatma geçildiğini görüyoruz. Türk parasının kıymetini koruma> hakkındaki 12 numaralı kararnamenin birinci maddesinin verdiği salâhiyetle, Maliye Vekâleti, altm ticaretine beş bankayı, Ziraat, îş, Emlâk, Türk Ticaret ve Osmanlı bankalarını mezun kılmaktadır. Altınm bugünkü rayiç akçeler ara sında bir mevkii olduğu iddiasını ileri sürmemekle beraber gerek beynelmilel gerekse bizim icin olan kıymetini de inkâr edemeyiz. Bunun için <para halindeki altıru ifadesinde ne derece isabet gösterildiği hakkile bir sual mevzuu 0labilir. Bu öyle birşey ki, bir alışıklık ve göreneğin tesirile el'an altını en şaşmaz para halinde kabul edenler çok olduğu gibi tatbikatta da onları haklı çıkaran cihetler az değildir. Fakat ne de olsa meselenin hakikî tarafını tutmak lâzımdır. Yeni vaziyete göre bu bankalar altın ticaretile uğraşmakla beraber dişçi ve kuvumcu gibi esas meslekleri ve işleri dolavısile altına ihtiyaclan olanlar, bunu külce halinde serbestçe tedarik edebileceklerdir. Gene kuyumcular ve antikacılardaki altm ziynet eşyası ve avani serbestçe alınıp satılacaktır. Sadece bunlar noterlikçe musaddak birer defter tutarak bunu her zaman Kambiyo Murakabe heyeti memurlarınm kontrolüne amade tutacaklardır. Görülüyor ki; altm alım ve satımmı kontrol ve tanzim gayesile almmış olan tedbirlerde mümkün olduğu kadar halkı ve alâkadarlan sıkmamak ciheti gözetilmiştir. Yalnız, memleketin esas servetlerinden biri olan altmm alım ve satımmda bir takım gizli el ve menfaatlerin oynamaması ve bu kıymetli maddenin memleket dışma çıkmamasmm da gözönünde bulundurulduğu da ta büdir. Bu yeni vaziyette de, altm ticaretinden normalin dışında bir takım kârlar bekliyen kimselerin ayni yolda yürü mek istemeleri muhtemeldir. Bu tak dirde alâkadar makamlann pek şiddetli hareket edeceklerini sövlemeği fazla addederiz. Bunu şimdiden hatırda tutmak da faydasız olmaz. Eminönü meydanımn PENCERESİNDEN Dirilen ölüler istimlâk hazırlığı KÛŞE Belediye Daimî Encümeni, Nafıa Vekâletinin taleb ve talimatnamesine göre, alınacak binaların hemen kıymetini tesbit için tetkiklere başladı Hitler, Alman amele kıtalarına resmi geçid yaptınyor ParisSoir gazetesinde A L. Jeune Hillerin 15 başına gelmesinin beşinci yd ubniimü münasebeüle «beş senelik nazizim bılânçocu, 7 milyon işsiz kaıjboldu» başlığile yazdığı makaleyi hulâsatan alıyoruz: Almanyada işsizler nasıl azaldı? 30 ikincikânun 1933 te Hitler Başvekil olduğu zaman Almanyada 7 milyon işsiz vardı. 1927 de işsizlerin miktan 3,200,000 iken tedricen artarak 7 milyonu bulmuştu. Hitler iş başına gelir gelmez işsizlerin hıiktan eksilmeğe başladı ve şu şekli aldı: 1933 : 7,000,000 (ikincikânunu) 1933 : 4,733,000 (vasatisi) 1934:2,685,000 1935:2,147,000 1936 : 1,550,000 1937: 573,000 (ikinciteşrin) Böylece beş sene içinde işsizler 7 milyondan yanm milyona inmiştir. Hitler, «Fritz işe Bertha eve» düsturile Alman kadınını evine göndermişken şimdi tekrar kadmlara da iş vermek mecburiyeti hasıl olmuştur. İşçi kadınlann sayısı son yılda 700,000 artmıştır. Diğer memleketler îşsizliğe çare bulamazken Almanya, zahiren bir mucizeye benziyen bu muvaffakiyeti nasıl elde etti? Kömürden benzin ve odundan balo tuvaleti îşsîz Alman amelesinin yaşamasını devlet üzerine aldı. Fakat Alman de? leti otoriter olduğu için eski kartel, sendika filân gibi şekilleri tanımıyarak, millî islihsalin kontrolunu kendisi deruhde etti. İşsiz amele böylece devletin disiplinine baş eğmek mecbur'yetinde kaldı. Böylece 1933 yıhnın yedi milyon işsızi, devletin emrine tâbi 7 milyon amele oldu. Bu ameleden evvelâ ersatz (bir madde yerine ikame edilen diğer sun'î madde) yapmaları istenildi. Sun'î kauçuk, sun'î yün, kömürden benzin, odundan balo tuvaletleri, balık albümininden kremalı pastalar yapıldı. Diyeceksiniz ki Uzakşarkın kauçuğu IG. Farben tarafından yapılan sun'î k&ucuktan çok daha ucuz. Fakat doktor Scahcht'a göre Alman kauçuğunun amele ücreti bedavaya geliyor; çünkü bunun imalinde devlet tarafından bes lenmesi mecburî olan işsiz amele çah ş:yor. Bir asker bir işsizden daha ucazdar Almanya yalnız tereyağı ve ekmekle yaşamaz; prestije ihtiyacı vardır. Mil yonlarca işsizin mevcudiyeti Almanyanın siiâhlanma politikasını kolaylaştırdı. Bir gün, Alman devlet adamlarından biri «bir asker bir işsizden daha ucuza mal olu yor»; demiştir. Böylece 100.000 kişilik Alman ordusu çabucak 1,000,000 a çıkarıldı. Her yerde top döküldü, tank yapıldı, boğucu gaz fabrikalan kuruldu. Almanyada artık işsiz kalmamıştır; fakat memleket kışla ile dolmuştur ve Alman amelesinin yarısından fazlası ordu için çalısıyor. Milyarların seferberliği Bu şiddetli silâhlanmadan hususî sermayeler telâşa düştüler. Fakat bu telâşlannı filen göstermelerine imkân veril medi. Umumî Harbden evvel, bir hükumet bir macera politikası takib etmeğe ve delice sarfivata baslaymca milyarlar kolavca kacardı ve hükumet, parasızlıktan felce uğrıyarak uçuruma doğru koşmaktan vazgeçerdi. O vakitler para, harbe hazırlığın nıhu idi. Şimdi bunlar hep değişti. Sermayelerin muhaceretıne karsı hududlar kapan'yor. Kambiyo kontrol altna alınıvor. Birçok malî tertibler alınarak bir diktatörlüğe kendi kendıne gel rrvyen bütün milyarları ele geçirmek imkânı verilmektedir. Alman hükumeti, paralarım kaçıracak olan Almanlann idam cezasıle tecziye edileceklerini kararlastırdı. Böylece halkın mevcud parası cebren, Almanyanın yeniden silâhlanmasına tahsis edildi. Şim di iki seferberlik atbaşı beraber gidiyor lar: İnsanların seferberliğile mevcud paraların seferberliği. Yahud da mesai seferberliğile sermaye seferberliği. Artık, işsiz amele gibi tasarrufa da hürriyet yoktur. Dünya niçin teslihatına bir milyar sarfediyor? Devlet, Almanyadaki işsizlerin bir kısmını ordulara, bir kısmını fabrikalara, bir kısmını da iş kamplarına gönderdi. Almanya top ımalâtile otomobil yolla r.nı ayni mütezayıd hızla yapmağa başladı. Sermayejerin çıkmaması için kapı larını sımsıkı kapadı. Böylece Almanya muazzam bir kale halini aldı. Bunun üzerine komşulan telâşa düştüler. Onlar dd, büyük mikyasta silâhlanmıya karar verdiler. Onlar da bu maksadla işsizlerini kullanmağa başladılar. Tanzim edilen fevkalâde bütçelerle hem işsizlere iş bulundu. Hem de silâh yapıldı. İngiltere silâhlanmak için haftada bir milyar, Almanya 4 günde bir milyar, Fransa 17 giınde bir milyar, Amerika 12 günde bir milyar harcıyor; bütün dünya, siiâhlanma için günde 1 milyar sarfediyor. Gerçi işsizler Almanyada ekmek bulmak meselesini emniyet altına aldılar amma bütün dünya için birçok başka emniyetsiz lıkler baş gösterdi. Işsizlik karşısında tutulacak iki yol vardı Almanyanın hareketinde görüldüğü üzere dünyanın silâhlanması dünyadaki ışsizlik meselesinin hususî bir hali şeklincte tecelli etmektedir. Işsizlik meselesi karşısmda tututacak ki yol vardı: İş zamanını azaltmak yahud da sun'î surette yeni tezgâhlar kurmak. İş saatini azaltmak suret'le ışsizlik istlrahat haline sokuluyordu. Bu, günün birinde varılması îâzımgelen bir idealdir. Fransa, haftada 40 saat çalışmayı kabul ederek bu yolda çok ileri gitti. Fakat biri tcknik diğeri, siyasî ve beynelmilel iki mânia karşısında kaldı. îşsizlik Fransada istirahat saiki, Almanyada ise harb vasıtaları âmili oldu. Almanya Eminönünde istimlâk olunaeak binalardan bir kısmı Eminönü meydanımn istimlâkinde Belediye tarafından takib olunaeak hareket hakkında Nafıa Vekâletince tan zim edılerek Belediyeye gönderilen talimatname dün Daimî Encümende tetkik olunmağa başlamıştır. Talimatnamede; bir ve iki numaralı haritalar mucibince istimlâk olunaeak emlâk sahiblerile konuşarak bina kıymetlerinin derhal tesbit olunması istenmektedir. Bir numaralı harita; Yenicamiden Izmir sokağına; yani Eminönü posta şubesinin bulunduğu köşenin arka sokağına kadar olan kısmı ihtiva etmektedir. Bu haritaya göre Yenicamiin yanındaki dükkânlarla Valide hanı ve civarındaki dükkânlar ve bir de Eminönü posta şubeinin bulunduğu adanın tamamile istim âki lâzım gelmektedir. İki numaralı haria ile de Emlâk Bankasına kadar olan kısım istimlâk olunacaktır. Yenicami kemerıle Osmanlı Bankası İstanbul şubesi binası kalmaktadır. îstimlâk bedelleri kanun mucibince tapu kıymetine naza ran iradı gayrisafi üzerinden verilecektir. Belediye riyaseti Dahiliye Vekâletine müracaatle buralarmm menafii umumiye namına istimlâkine başlanması için izin ıstemişlir. Bütün kanunî merasim azamî bir ava adar ikmal olunarak istimlâk muamelesine başlanacaktır. Operatör Cemilin tenkidleri Yenicamiin yerinde kalacak olan kemeri istanbul den'lnce de gözönüne derhal İstanbul ciheti geiir. Bütün abideler ve tarihî kıymeti haiz eserler burada toplan mıştır. Binaenaleyh imar hareketine de İstanbul cihetinden başlamak icab eder. Sakat noktalardan biri de istimlâk işinin mevziî bir şekilde yapılmakta olmasıdır. Bu şekil Belediyenin aleyhinedir. Meselâ bugün Eminönü kısmen açılacak; burası acıldıktan sonra orada kala cak olan emlâk birkaç misli kıymetlene cektir. Plânın ikinci kısmı tatbik olunurken bu kalan emlâkın de bir kaç misli fiat üzerinden istimlâki lâzım gelecektir. Filhakika bugün yapılacak istimlâk bir kanuna tâbi olup kıymeti iradı gayrisafi ile ölçülecektir. Fakat kanunun diğer bir maddesine göre de emlâk sahibleri üç senede bir hükumete müracaatle iradı gayrisafiyi yerine göre azaltmak; yerine göre çoğaltmak hakkını haizdirler. Buna binaen üç sene sonra mevzuubahs emlâk sahibleri de iradı gayrisafî kıymetlerini çoğaltmak istiycbilirler. Bunun için plâna göre yapılması lâzım gelen istimlâk toptan yapılmah ve ondan sonra işe başlanmalıdır. F. G. Otobüs tahkîkatı Mülkiye müfettişleri geniş bir fezlike hazırlıyorlar kendini iflâsa mı sürüklüyor Almanya, varidat temin etmiyen askerî masraflarla kendini iflâsa mı sürüklüyor? Şimdi artık bu masraflar yapılmış olduğuna göre, Almanya bunlardan varidat elde etmek için büyük bir siyasî gayret sarfediyor. Almanya bu askerî masraflardan manevî bir kâr temin et miş; Cermen kütleleri ve hatta dünya üzerindeki prestijini artırmışlardır. Hitler, bu ideolojik faydalara, artık maddî menfaatler de ilâve etmek istiyor. Alman ordusunun iki manevrası arasında müstemleke istiyor. Alman matbuatı şu fikri müdafaa ediyorlar: «Eski Alman müs temlekeleri olduğu gibi ve bilâ kayid ve şart Almanyaya iade edilmelidir. îkisi orta bir sureti hal olamaz, idarei masla hat olamaz.» Mülkiye müfettişleri otobüs meselesine dair ikinci fezlekenin hazırlanmasma de vam etmektedirler. Dün Eyübden davet edilen bir zat dinlenmiştir. Dahiliye Vekâleti otobüs tahkikaü işinde yalnız ruhsatiyesi alındığından dodolayı şikâyet edenlerin değil, ayni za manda bu hatlarda otobüs işleten fakat şikâyet etmemiş olan otobüsçülerin de malumatlarına müracaat edilmesini istemişti. Tahkikat derinleştirilerek hazırlanan fezlekede bu cihetin de ikmal edil diği anlaşıhyor. Şikâyet eden otobüsçülerden biri Belediye memurlarmdan birinin bir otobüsçüye verdiği komisyoncu Kadri adresini ileri sürerek ruhsatiye almak için otobüsçülerin bu adama müracaate mecbur kaldîklannı söylemiş ise de adresi veren zat otobüsçünün talebi üzerine bu adresi verdiğini, lâkin bunda hiçbir maksadı Berlin karşısında Londra ve Paris mahsusu olmadığını söylemiştir. Daire tamdır. Birkaç yıl evvel, Almanya, işsizleri çalıştırmak için müstemleke ısliyordu. Halbuki şimdi Almanyada işsiz kalmamıştır; fakat Almanlann müs temleke talebi, daha şiddet ve kuvvet kaYugoslavya hü zanmıştır; çünkü işsizlik Almanyanın sikumeti, iki devlet lâhlanmasını kulaylaştırmıştır. Bu vazi arasmdaki dostluyet karşısında İngiltere ile Fransa, dünğu daha ziyade kuvyanın en büyük iki müstemlekeci devleti vetlendirmek için re yaptılar? Onlar da silâhlanmıya başAnkaradaki Yugosladılar. Sonra îngiliz nazırları Berline lav elçiliği nezdingittiler, arkasından da Fransız nazırları de bir matbuat aL ondrayı ziyaret ettıler. Böylece Londra taşeliği tesis etmişıle Paris, tam bir itilâfla yapacakları şeytir. Bu ataşeliğe, Yugoslavya Mat leri kararlaştırlar. buat Umumî Müdürlüğü erkânm M. Lukoviç dan M. Lukoviç taAvusturya Çekoslovakya yin edilmiş ve mumaileyh dün şehrimiarasında bir anlaşma ze gelmiştir. Bugünlerde Ankaraya giViyana 31 Reichpost gazetesinin decektir. M. Lukoviç, Yugoslavya Başyazdığına göre, Çekoslovakya müdafaa vekili M. Stoyadinoviç Ankarayı ziyaret kanununun Avusturyalılar için doğur ettiği zaman dost Başvekille beraber, duğu mahzurları izale zımnmda iki hü iki defa Türkiyeye gelmişti, ve Yugoskumet arasında yapılmakta olan mü lavyaya seyahat ettikleri zaman Türk zakereler muvaffakiyetle neticelenmiş gazetecilerine mihmandarlık etmiştir tir. Bir Türk dostu olan M. Lukoviç'in Tahran postanesinde yangın Ankara elçiliği matbuat ataşeliğine taTahran 31 Dün Tahran postane yini, iki memleket matbuatı arasmdaki sinde bir yangın çıkmışsa da itfaiyenin gayreti sayesinde iki saat içinde sön samimî dostluğu bir kat daha takviye dürülmüştür. Hasar pek mühim de edecektir. M. Lukoviç'e vazifesinde mu, vaffakiyetler temenni ederiz. ğildir. Şehircilik mütehassısı M. Prost'un İsanbulun imarı hakkında hazırlamakta olduğu plânın bazı noktalarını sakat gören eski Şehremini operatör Cemil To puzoğlunun bugün açılacak Şehir Meclisi azalarına verilmek üzere bir broşür hazırlamakta olduğuııu haber vermiştik. Operatör Cemil Topuzoğlu; plândaki hangi noktaları yersiz bulduğunu ve bu Aleyhinde bulunduğum noktalardan hususta neler duşündüğünü anlamak biri de liman ve kömür depoları meselesimaksadile kendisine müracaat eden bir dır. lıman behemehal dışan atılmalı ve muharrırımıze şu izahatı vermıştir: kömür depolan da bunun yanında yapıl« Bir şehir; onun içinde oturanla malıdır. Liman muvakkaten olduğu yernn evi demektir. Bınaenaleyh bunun de bırakılacak, kömür depolan bunun hakkında herkes düsündüğünü söyliyebiyanında olmıyacak ve bunlar için de ir. Ben de bu mütalea ile ve oturduğum şehri çok sevenlerden biri olmak sıfatile milyonlarca para sarfedilecek. Bence düşündüklerimi bir brosür halinde Şehir sarfedilecek bu paralara yazıktır.» Meclisi azalarına vermek istedim. Evvelâ; modern bir şehir denildiği zaman gözönüne o şehrin altı gelir. Şurada, en büyük caddeler üzerinde göze batan bir çok direkler gcrüyorsunuz. Mamur bir şehirde bunlar yoktur. Herşeyden evvel işe şehrin altından başlamalı, sade kanalını değil; havagazi, telefon, elektrik, su ve saire gibi bütün tesisatını temin etmelidır. Bütün bunlar caddelerin iki tarafında ve yayakaldırımların altında yapılacak olursa ortaya yapılacak asfalt yolun da yüz seneîik ömrü olur. İkincisi; tstiklâl caddesinin tevsii İmar plânına nazaran; şimdiki halde on beş metrodan ibaret olan îstıklâl caddesinin de yirmi beş metroya iblâğ edil mek suretile genişletilmesi lâzım gelmektedir. Fakat caddenin halihazır vaziyeti itibarile bunun derhal tatbikına imkân görülememektedir. Bunun için de bun dan sonra burada yapılacak binaların beşer metro geride yapılmaları; tamir edilecek binalara da ancak beşer metro geri çekilmeleri şartile ruhsat verilmesi Belediyece kararlaştırılmıştır. Yugoslav elçiliği matbuat ataşesi lüler için rakamlann değil, hav« salaların da ihata edemiyeceği kadar uzun ve uzak bir zamanda vukua geleceği söylenen yeniden can bulup dirilme keyfiyeti bir akide ve iman meselesidir. Yoktan var ve varken yok olmak nasıl sahih ise milyarlarca, tirilyonlarca seneler geçtikten sonra gene şuur ile müzeyyen olarak fakat başka bir âlemde boy göstermekliğimiz de mümkün olabilir. Fakat bu imkân şimdilik vesveseyle karışık tatlı bir hulya çerçevesi içindedir. Buna mukabil öldükten sonra gerçekten dirilenler, kılıklarını muhafaza ederek hayata avdet edenler, coluk çocuklarına kavuşanlar, işlerile güçlerile uğrasanlar var. Bu ölülükten diriliğe dönmek harikasının yeni bir örneğini İzmir gazeteleri verdiler ve İbo adlı birinin çırpına çırpına can verdikten, teneşirde kaynar su ile gasl olunup çenesi bağlandıktan, kefene sarılarak tabuta yatırıldıktan, usulü dairesinde mezarlığa götürüldükten sonra ayağa kalktığını, evine dönüp evlâdile, ayalile sofra başına oturduğunu yazdılar. Lâkin Ibonun ahiretten dönüşü, ahirete gidişi kadar kolay olmamış ve herifceğiz hayli ter dökmüş. Çünkü onun öldüğünii duyan ve kendisine yana yana rahmet okuyan dostlarından birkaçı, Münkir ile Nekir adlı ahiret meleklerine kırk elli yıllık hayatının hesabını vermekle meşgul zannettikleri İbo'yu kefenine sarılarak ve iki yanma sahnarak şehre doğru yüriir görünce betbahtm hortladığına zahib olup önüne dikilmişler ve: «Geri dönbre mel'un. Şehirde işin ne?» diye taşlamıya başlamışlar. İbo, «ben ölmemişim. Bir yanlışlık olmuş» filân tarzında cevab vermeğe yeltenmişse de dinlememişkr, hortlak olup olmadığını tesbit için çiğ ciğer yemesine lüzum göstermişler. Rivayete göre hortlaklar çiğ ciğer görünce ürkerlermiş, uluya, uluya mezara kaçarlarmış. Zavallı İbo, bu müşkül imtıhana tahammül ederek yakayı kurtarmış, çoluğuna çocuğuna kavuşmuş imiş!... Tarihte böyle hikâyeler çoktur. Hatta meshur âlimlerden birinin de ölüp gömüldükten sonra dirilerek yeryüzüne avdet ettiği kitablarda yazıhdır. Fakat müverrih Selânikli Mustafanm naklettiği bir vâkıa var ki ahiretten dönrLenin zannolunduğu kadar kolay olmadığmı isbat ettiği için bilhassa dikkate değer. O meshur tarihçimizin yazdığına göre Onyedinci asrın ilk yarısı içinde Topkapı sarayı ahçılarından biri şaka vapayım derken katil olur, arkadaşlarından birini öldürür ve bu suçundan dolayı ıpe çekilir. Herifin Yeniçeriler arasında bir hayli dostu varmış. Onlar, katil arkadaşlan asılırken sehpanın dibinde bulunuyorlarmış. Cellâd, işini bitirip geri çekilince ve ölüm mahkumunun da debelenmesi bitip nefesi kesilince içlerinden biri palasını çeker, «yoldaş öldü. Asılı kalmasın artık» diyerek ipi keser ve yere düşen ölünün üstüne bir eski hasır örttükten sonra koşa koşa gidip bir semerli beygir getirir, cesedi sahile indirir, Karacaahmede götürmek üzere bir kayığa kor. Fakat kayık Usküdara varmadan ölü dirilir, gerine gerine kalkar, sağına soluna baktıktan sonra «eh, ecelim gelmemiş» deyip gülümser, Yeniçeri ile tatlı tatlı konuşmıya başlar. Lâkin kayıkçı, onun hortladığına zahib olduğu için kürekleri bırakır, yaygarayı koparır. Nihayet is Ocağa akseder ve Yeniçeriler, dirilen ölüyü himaye etmeğe kalkışır. Saray da gazaba gelip homurdanır ve sonunda ahireti sehpa üzerinden bir nebze seyredip havata avdet eden ahçı yenibaştan ipe cekilir. Onun bu sefer, zorla sevkolunduğu uzun yolculuktan geri dönemediğini söylomeğe, zannederim ki, lüzum yoktur! H: Çanakkaleden bir kitabe sureti gönderen bavlara: Ikabalm maklubu lâbeka'dır sözünden mana çıkarabilmek icin lâbekanın ters okunması lâzımdu. Zarif, fakat çocukça şeyler! MT.T. M. TURHAN TAN Havayolları telsiz istasyonu Acı bir haber Samsun eşrafm dan Kavalı Bay Mehmed Ali Tuksalm eşi ve Samsun tütün tüccarlarından Emin ve Arif Tuksalm valideleri Bayan Dürriye Tuksal duçar olduğu hastalıktan kurtulamıyarak 27 ikincikânun per sembe günü sabaha karşı saat beşte rahmeti rahmana kavuşmuştur. Bütün kadmlık faziletlerine sahib hayırsever merhumeye rahmet ve mağfiret dilerken Samsun halkının muhabbet ve hürmetini kazanmış olan zevcî Bay Mehmed Ali Tuksal ve ailesi efradma bu büyük acılarından dolayı hü zünlü taziyetlerimizi sunanz. Yedıkulede kurulan Devlet Havayollan telsiz istasyonunun tecrübeleri dün İstanbul İzmir arasında yapılmış ve muvaffakiyetli bir netice vermiştir. Tecrübeler İzmirde bulunmakta olan Havayolları telsiz memurlarile yapılmıştır. Hava seferlerine marttan itibaren başlanacaktır. Res,im tecrübeler esnasında alınmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle