08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 Birincikânun 1938 CUMHURtYET Hâdiseier arasında SON İTALYADAN MEKTUB: Fransız Alman müzakereleri Fransa Almanya anlaşmasından sonra ransa 30 eylude askerî bir harb, 30 teşrinisanide sivil bir harb atlattı. İki ay içinde bi ri Çekoslovakya vaziyetinden, biri de umumî grev teşebbüsünden gelen bu iki tehlikeyi önliyebilmek için, Daladier, kendinden evvel Halk cephe sinin takib ettiği sol politikaya, dışarıda da, içeride de veda etmekten çe çinmedi. Fakat harb tehlikelerini atlatmak, dayanıklı bir'sulh tesis etmek demek değildi. Fransız Başvekili, bu ikisi arasındaki farkı anlamaktan âciz olmadığını Fransız Alman itilâfını imzalamakla ispat etti. Bu son anlaşma, Fransa ile Almanya a rasındaki hududların üstünden biitün endişeleri siliyor. Artık bu iki memleket arasındaki üstünlük iddialarmın tarihî bir sembolü haline gelmiş olan mahud Alzas Loren davası da kalmadı. Kâğıd gibi ince, yumuşak, muka vemetsiz bir tek istinad noktası olan taahhüdlere ne derece inanmak lâzımdır. Versay muahedesi de böyle bir kâğıd üzerinde idi ve onun altında da Almanyanın, Fransanın imzaları vardı. Yirmi sene içinde bu kâğıd, tarihî bir vesika olduğu unutulursa bir paçavra haline gelmiş farzedilebilir. İki gün evvel imzalanan kâğıdın da iki ay veya iki sene sonra bu hale gelmiyeceğini temin eden hiçbir mü eyyide yoktur. Fakat dünyanm bü tün sulh muahedeleri, anlaşmaları, taahhüdleri, bazan bir çiçeğin ömrü kadar kısa bile olsa, etrafına kuvvetli ve neşeli bir koku dağıtabiliyor. Solacağına yakm suyu dtğiştirilir, olmazsa başka çiçek bulunur. Ebedî olmak davası gütmiyen bütün realist politikalar için marifet vazoyu boş bırakmamaktan ibaret kalıyor. Paristeki konuşmalara dün de devam olundu Fransız Haridye Nazırı Bone, Fon Ribbentrop'la yapılan müzakereler hakkında Ingiliz elçisine malumat verdi Paris 7 (Hususî) Alman Hariciye Nazın Von Ribbentrop'la Fransız Ha riciye Nazın Bone arasında siyasî mü zakerelere bugün de devam edilmiştir. Bu konuşmalar hakkında Fransız hüku meti tarafmdan, Paristeki Ingiliz sefirine malumat verilmiştir. Alman Hariciye Nazırı Von Ribben trop, bu sabah Fransız meçhul asker abidesini ziyaretle bir çelenk koymuştur. Gazeteler bu ziyaretten evvelce bahset medikleri cihetle, merasimde halk bulunmamişhr. Von Ribbentrop bilâhare «Göte Evi» ile Alman kulübünü ziyaret et miştir. Fransa Almanya komitesi, Von Ribbentrop şerefine büyük bir öğle ziyaferi vermiştir. Alman Hariciye Nazırı bilâhare Bone ile beraber Luvr müzesini ziyaret etmiş tir. Gece, Hariciye Nazırı tarafmdan Von Ribbentrop şerefine bir ziyafet verilmiştir. Romada tertib olunan nümayişlerin esası Evvelâ meb'usların, sonra halkın, daha sonra da gazetelerin hep birden neşriyata başlamaları hâdisenin siyasî bir senario olduğunu hissettiriyor Roma, 4 birincikânun kendılerine tahsis ettiği rolleri tamamil ifa ettiler. Duçe'nin başmuharrıri Vırginıo Gayda en önde geldiği halde, Fran saya karşı söylenilmesi lâzım gelen herşeyi söylediler ve hatta icab ederse mu harebeye kadar gidıleceğini de ilâve et tiler. Bu sözler, bu nümayişler ve gazete neşriyatı, Romanın diplomasi mehafılinde büyük bir tesir uyandırdı. Şimdi İtalyanın büyük bir siyasî manevraya giriştiğ hakkındaki kanaat umumidir. Ayni ka naate göre, İtalya, Avrupa sulhur.un kat'î surette tesisi için mutlaka «İtalyanın tabiî emellerinin» tatmin edilmesi pren sipini ileri sürecektir. Bu tabiî emellerin latmini nereden başlıyacak ve nerede bitecek? Bu noktayı tesbit etmek kabil değildir. Fakat, İtalyanın yeni bir siyaset manevrasına girdiği muhakkaktır. *** Bu ilk hareketi ve nümayisleri takib eden gazete neşriyatı, bu bakımdan çok manalıdır. Hemen bütün İtalyan gazeteleri bu bahis üzerinde uzun uzun duru yorlar. Meselâ, Messagero diyor ki: «Hariciye Nazırımn dünkü nutkun dan sonra tarihte yeni bir devrin başla mış olduğunu söylemekte hiçbir mubalâğa yoktur. «... Berlin Roma mihveri, kendisin Avrupa sulhu için en kuvvetli ve müessir bir garanti kuvveti olarak göstermiştir. Sulh muahedelerinin tadili işi artık başlamıştır. Bundan böyle onun nihayete kadar gitmesine mâni olacak hiçbir kuvvet yoktur. Çünkü, bu dava, halen yalnız bir adalet ve hakkaniyet idealile değil, ayni zamanda şuurlu bir irade ve kuvvetli bir silâhla da müdafaa ediliyor.» Hariciye Nazırı Ciano'ya gayet yakın olan Telegrafo gazetesinde M. Ansaldo diyor ki: «İtalyanın sarfettiği gayretler, birinc derecede İtalyan ırkına ve İtalyan diline mensub olan insanlara müteveccihtir; ikinci derecede de İtalyan imparatorluğunun mümkün olduğu derecede tam bir hale getirilmesi gayesini güder. Italyanlara aid olan toprakların bir kısmı, halen entemasyonal bir plutokrasi elinde ve müstemleke arazisi halindedir. Halbuki bu toprakları kendi ellerinde tutanlar, bunlardan istifade edemiyorlar. Yalnız îtalyaya zarar veriyorlar. «... Münih konferansınm ruhu, gerek eski ve gerek yeni haksızlıkların bertaraf edilmesi bakımından daima mer'i ve muteber kalmalıdır. Bunun için de yapılması icab eden hudud tadilleri tahakkuk ettirilmek lâzımdır. Avrupada sulh ancak bu suretle temin edilebilir.» Görülüyor ki İtalyanın ortaya attığı dava, burada Münih anlaşmasının tabiî bir neticesi olarak telâkki ediîmekte ve Avrupada devamlı bir sulhun tesisine son şart olarak gösterilmektedir. Bu hareketlerin Fransada uyandırdığ, heyecan, Fransa ve İngiltere tarafmdan yapılan ve yapılacak teşebbüsler ne olur sa olsun, bu suretle ortaya attığı davayı. İtalya resmî ve gayriresmî müdafaada devam edecek ve istiyecektir. Ciano nutkunu müteakıb Alman mat buatının neşriyatı da tamamen İtal ya lehindedir. Fransızlarla Almanlar arasında dostluk paktının imzalanmak üzere bulunan günlerde İtalyadan böyle bir ses çıkması ve bu sesin Alman matbuatı tarafmdan takviye edilmesi, zâhirde gayet garib gibi görünür. Hakikatte ise bu hareket, Almanya ile İtalya arasında anlaşılarak yapılmış bir harekettir. İtalya Almanyayı merkezî Avrupada serbest bırakmış, Almanya da İtalyaya garbî Akdenizde serbesti vermiş ve yardım vadetmiştir. Bu suretle, Berlin, Parisin başında bir gaile olmaktan çıkarken, gailesiz bırakmak istemediği Parisin başına kendi, gene Romayı musallat etmiş bulunuyor. Almanya bundan ve Roma da netice itıbarile birşey almadan çıkmıyacağı bir pazarlık politikasına girmekten memnundurlar. Ciano'nun bizzat söylediği üç kelime ile ve faşizmin de mecliste ve halk arasında tertib ettiği bir nümayişle ortaya atılan bu hareket, tesadüfî bir palavra değil, bilâkis hesablı bir siyasettir. Bu siyaset muvaffak olduğu takdirde mesele yoktur; aksi takdirde dörtler anlaşması iuya düşecek ve îtalya istemekte devam edecektir. ... Ve onunla beraber silâhlanma yarışı da! Avrupanın siyaset sahnesinde yeni bir hâdise var. Bu hâdiseyi ortaya Kont Ciano attı. Hâdise, herhangi bir heyecan içinde söylenip geçilmiş birkaç sözden ve bunun birkaç gün devam edecek akisle rinden ibaret değildir; hâdisenin bir çok neticeleri olacaktır. Geçen ayın otuzuncu günü Kont Cıano nun faşıst meclisinde irad edeceği nutka Romanın İtalyan muhitinde büyük bir ehemmiyet atfediliyordu. Evvelâ, işi o kadar mühimsemiyen ecnebi diplomatîar muhıti de sonradan bu ehemmiyeti anla dı. Daha birkaç gündenberi Romanm yerli muhitinde, bilhassa faşist mahfillerinde Ciano'nun nutku herkesi çok alâkadar edeceği söyleniyor ve halkın bu noktaya dikkati celbediliyordu. Bunun için, nutuk irad edildiği gün bir taraftan meclisin bütün tribünleri dolmuş, diğer taraflarda da halk büyük meydanlarda yüksek söyleyiciler etrafında toplanmıslardı. Meydanda bu kadar hazırlığı haklı gösterecek büyük bir Avnıpa meselesi bulunmadığına göre, bu hazırhk, bu, Romanın fevkalâde günlere mahsus toplanma ve kulak kabartma manzarası neden ileri geliyordu? Son dakikada herkes bunu merak etti. Nihayet iş anlaşıldı. Faşist meclisi, gene fevkalâde günlere mahsus bir dekor içinde toplandı. Duçe, Ciano, meb'uslar, hep kış mevsimine mahsus faşist üniformasile gelmişlerdi. Mussolini içtima salonuna girdıği zaman bir türlü susmak istemiyen bir alkış tufanile karşılandı. Sonra, nutuk başladı. Avrupanın en genc Hariciye Nazırı, Münih konferansınm evveliyatından ve netayicinden uzun u zun bahsederek bu konferansın Avrupada sulhu tahkim bakımından nekadar büyük bir kıymeti ve ehemmiyeti olduğunu uzunuzadıya izah etti. Bütün bunları söylerken de daima, sulhun, realist bir görüşle, ciddî ve esaslı temeller üzerine oturtulması lüzumundan bahsediyordu. Nihayet nutkun sonu geldi. Macaris tanın, Viyanadaki hakem kararile, kaybetriği toprakların bir kısmına kavuşmuş olmasını Ciano memnuniyetle zikrederken, nutuk esnasında ikinci defa olarak, Macaristana karşı heyecanh bir dostluk göstermek üzere meb'uslar alkışlara başladılar ve bu defa ayağa kalkarak: Eviva Ungheria.. Diye haykırdılar. Bunu müteakıb Kont Ciano'nun dudaklarından, Avrupada bir fırtına koparacak olan üç keli me «İtalyanın tabiî metalibi» sözleri çıktı. Bu kelimeleri beklemekte oldukları muhakkak bulunan meb'uslar, o dakikada tekrar hep birden ayağa kalktılar ve hep bir ağızdan Duçe için «yaşa!» te mennilerile salonu çın çın öttürdüler. Bunların birçoklarının ağızlarmdan da, sanki talim görmüş bir koro heyeti gibi, gene hep birden: Tunus! Tunus! Sesleri yükseldi. Ayni dakikada Ro manın büyük meydanlarında bu sözleri ve bu sesleri işiten halk: Tunus! Tunus! Diye heyecan içinde haykırıp bağır mağa başlamıştı. Arada bir «Korsika! Savoya» isimleri de karıştı. Nutku müteakıb, meb'uslar muntazam asker safları teşkil ederek Venedik meydanına doğru yürüdüler, oraya geldikleri zaman da sarayın önünde Duçe'ye karşı muhabbet nümayisleri yaptılar. Mussolini de birkaç defa balkona çıkmağa mecbur oldu. Yolda halk, onları alkışlıyor, ve gene ayni sesler mütemadiyen işitiliyordu. Bu suretle anlaşıldı ki, İtalya ortaya yeni bir mesele atıyordu. Meseleyi resmî bir dille açıkça meydana koymak yerine, bunu halka yaptırmak, «hiç birşey söylemeksizin bir çok şeyi bir hamlede ve en hararetli bir şekilde söylemek için» en muvafık bir yol olduğu düşünülmüş ve böylece dramatik bir senario tertib edilmişti. Halk sokaklarda haykırırken «Tunus! Tunus!» kelimelerine başka isimler de ilâve ettiler: Korsika, Savoya, Nice, Cibuti... îtalyanın siyasî bünyesini bilenler, ne bu nutkun, ne de bu nutku takib eden nümayişlerin, bir anda içten gelme ve coşma eseri olduğunu kabul edemezler. Bu bir siyasî senario ve mahirane tertib edilmiş bir sahnedir. îtalya, bir takım müzakere kapıları açmak istemiş ve bunu yapmak için de bu usule müracaat etmiştir. Nutku ve nümayisleri takiben intişara başlıyan gazeteler de, sahne vazıınıni IHEM NALINA MIHINA Tunus, Tunus! I Fransız gazetelerinin mütaleası ttalyan matbuatımn neşriyatt Roma 7 (a.a.) Bu sabahki gaze teler, Fransız Alman beyannamesile meşgul olmakta ve buna aid Paris ve Berlin muhabirlerinden almış oldukları haberleri neşretmekte ve manşetlerinde «îtalyan Alman dostluğunun Alman siyasetinin sarsılmaz esası» olduğuna işaret ve Alman gazetelerinin Berlin Rcma mihveri aleyhinde çevrilen mutad manevralar hakkındaki izahatını iktıbas eyle mektedirler. Berlin mulıabirlerinin göndermiş ol duklan mektublarda Almanlann Korsi ka ve Tunusta îtalyanlar aleyhinde yapılan nümayilşerden dolayı pek ziyade münfail olmuş oldukları bildirilmektedir. Paris 7 (a.a.) Journal gazetesinde Saint Brice, Fransız Alman deklârasyonunun imzası hakkında tefsiratta bu lunarak diyor ki: Bir imza, bir metin, bir anlaşma ve bir tebliği zaten bekliyorduk. Bu cihetten hayrete düşülemez. Ancak hakikî dost luk nutukları beklediğimizin üstünde ol du. Kayda lâyıktır ki, Bone, görüşmesi esnasında Daladye'nin müstemleke me selesi hakkında yaptığı sarih beyanatı hatırlatmak fırsatım bulmuştur. Almanlar anlaşmanın akdinden evvel bundan ha berdar edilmişlerdi. Buna binaen Von Ribbentrop, ne bir hayret eseri, ne de son îtalyan manevralan hakkında bir sempati göstermemiştir. Jour Echo de Paris gazetesinde, Pietri yazıyor: «Evvelce zırh başta, kılıc elde kavga için vesile arıyan Fransa ile Almanya barış içinde yaşama sebeblerini bulmuş lardır.» Oeuvre gazetesinde Tabuis diyor ki: «Fransızlar, Roma Berlin mihveri nin biitün kuvvetile baki olduğunu, fakat bununla beraber Almanyanın çaresini bulduğu takdirde bizimle anlaşmak istediğini açık surette hissettiler. Herhalde Fransız muhitlerinde, çok iyi geçmiş olan Dış sulhu bu şekilde ve bu kadar bugün hakkında muayyen bir nikbinlik cık tesise başlıyan Fransa iç sulhu gösterilmekte idi.» Pasaportların lâğvmı istiyorlar Berlin 7 (Hususî) Fölkışer Beobahter gazetesi, Pariste imzalanan Fransız Alman paktından memnuniyetle bahsederek, bu mes'ud hâdiseden sonra, iki memleket arasında pasaportla seya hat usulünün lâğvmı istemektedir. mıııııınHlli!millllll1linilinilinil!llllinill!îinillll!iramn!imnıınmıı,ı..ı Avam kamarasında hararetli münakaşa Muhalifler, Alman müstemlekelerinin iadesine şiddetle itiraz ediyorlar Londra 7 (Hususî) Avam kamarasının bugünkü celsesinde müstemleke meselesi hakkında hararetli münakaşalar cereyan etmiştir. Muhaleftte mensub müteaddid meb'uslar söz alarak, Alman müstemlekelerinin iadesine şiddetle itiraz etmişlerdir. Amele fırkası meb'uslarmdan Noel Beker nutkunda ezcümle şunları söyîe miştir t « Almanya, Versay muahedesile eski müstemlekelerinden kat'î &urette feragat etmişti. Halbuki şimdi tehdid yo lile bu müstemlekeleri tekrar elde etmek istiyor. Bu sahada, îtalyan hükumeti de ayni hattı hareketi takib etmektedir. Almanya Avrupanın ortasında Ro malılar zamanından çok daha feci bir esaret siyasetj takib etmekte ve Yahudileri imhaya çalışmaktadır. Avrupanın ortasında esaret ihya eden bir devleti Afrikaya sokmak doğru olmıyacaktır. Amele fırkası, Afrikalıların siyasî pazarlıklarda sermaye olarak kullanıimalarına müsaade etmiyecektir.» Diğer hatibler de eski Alman müs temlekelerinde halkın Ingiliz ıdaresir.den memnun olduklarmı ve İngilterenin eski Alman müstemlekelerini iade edemiyeceğini söylemişlerdir. Müstemlekât Nazırı Makdonald, îngiliz hakimiyeti altında bulunan toprakların başka bir devlete devrinin mevzu bahsolmadığını söylemiştir. B. Millet Meclisinin dünkü toplantısı Türk Fransız dostluk muahedesi, tetkik için Encümene iade edildi Ankara 7 (a.a.) Büyük Miîlet Meclisi. bugün Fikret Sılayın başkanlığında toplanarak bazı üyele rin mezuniyetlerine dair riyaset divanı tezkeresini tasvib eylemiş ve Adliye Vekâletine tayin edüen Hilmi Urandan inhilâl eden Meclis ikinci reisliğine Faik Öztrakı seç • miştir. Devlet Demiryollan ve Liman ları İşletme idaresinin 1937 yılı sonuna kadar olan muamelâttan doğan borclarının sureti terkinine dair kanun lâyihasile ordudan çıkarılan 12 yaşından yukarı hay vanlann köylüye veya yetiştirici ye satılması hakkındaki lâyiha Bütçe ve Millî Müdafaa Encümenleri nin talebleri üzerine mezkur encümenlere geri verilmiştir. Gümrük tarife cetvelinin 756 numarasına giren fazlalarm safî siklet üzerinden resim veren eşyaya kıyasen mevzu bulundukları zarf ambalâjlannın resimden muaf olacâkları hakkındaki tefsir mazbatası kabul edildikten sonra ruznameye dahil bulunan ve Türkiye Fransa arasında Ankarada imza edîlen dostluk muahedesile müşterek beyanname ve optanlara mütedair protokolun tasdıkına aid kanun lâyihasımn müzakeresine geçilmiş tir. Kürsüve gelen Haricive Encü meni reisi Hasan Saka (Trabzon), mevzuubahs lâyiha üzerinde yeniden bazı tetkikatta bulunulmasma lüzum gördüğünden lâyıhanın Haricive Encümenine iadesini istemiş ve Meclis bu talebi kabul eylemiştir. Meclis gelecek toplantısmı pa zartesi günü vapacaktır. nasıl tesis edecek? 1936 seçimi bu gün halkın temayüllerini temsil etmez olmuştur. Halk cephesi tecrübesi iflâs ettikten sonra, bugünkü meb usan meclisinde, hükumetin rahatça dayanabileceği istikrarlı ve sabit bir ekseriyet kalmamıştır. Parlamento dışında komünistlerin yeni bir sokak şamatasile hükumeti rahatsız etmiye cekleri de belli değil. Bazı partilerin teklif ettiği gibi meclisi feshederek nisbî temsil usulile seçimi yenilemek, yahud da komünsit partisini dağıtmak mı lâzımdır? Daladier bu mese lenin hallini dışan politika ihtilâflannın tasfiyesinden sonraya bırakmış lunuyor. Şimdi karşısında hem müstem leke, hem de metropol Fransası nı tehdid eden bir İtalyan talebi var. Bu zorluk da yenildikten sonra mem leketin içindeki ihtilâfları kuvvet veya ikna yolile halletmek, Daladier gi bi enerjili olduğu kadar da tedhirli bir devlet adamı için fazla güç olmı yacak. Çünkü Fransanın büyük bir ekseriyeti, bu iki yoldan herhangi birile sükuna kavuşmağa can atıyor. oma, bağınyor: Tunus, Tunus! Bütün İtalya, bir aksi sada gibi gürlüyor: Tunus, Tunus! Romadan yükselen ve bütün İtalyan şehırlennı dolaşan bu «isterız!» nâraları, yalnız Tunusu istemekle kalmıyor. İtalya, Habeşistanın iskelesi Cibuti'yi de istiyor. İtalya, Napolyon'un doğduğu Korsika adasını da istiyor. İtalya, ahalisinin İtalyan olduğunu iddia ettiği cenubu şarkî Fransa topraklarını da istiyor. Dikkat ediyor musunuz? Almanya, İtalya ve Japonya «demir tavında dövülür» diyen üç gayretli ve usta demirci vaziyetinde çalışıp duruyorlar. Taksim örsünün üzerine nöbetleşe çekiçlerini indiriyorlar. 1935 tenberi darbeler tevali ediyor: İtalyanın Habeşistan darbesini, Japonyanın Uzakşarktaki ve Almanyanın merkezı Avrupadakı darbeleri takib etti. Şimdi İtalya yeniden tekrar işe başlıyor. Böylece, bu üç devlet bizim Con Ahmed Beyin meşhur «devri daim» makinesinin beceremediğini mükemmelen yapıyor ve mütevali hamlelerle politikalaninı yürü tüyorlar. Geçenlerde yazdığım bir yazıda, Çekoslovakyanın sukutundan sonra, Avru pada sevkulceyşî muvazenenin bozulduğunu ve kendi lehlerine olan bu muvazenesizlikten Almanya ile İtalyanın istifade edeceklerini söylemiştim. Şimdi, İtalyadan yükselen «isteriz!» seslerinin saikı işte bu muvazene bozukluğundan istifade arzusudur. Almanyad»n gelen silâh şakırtıları karşısında, Çekoslovakyayı feda ederek harbden korktuklarmı gösteren garb demokrasilerini şimdi de İtalya, bir defa daha, yıldırmak istiyor. O, zaten Habeş seferinde bu usulü muvaffakiyetle tecrübe etmişti. Bakalım, bu sefer, Fransa ile îngiltere, harbden kurtulmak için, nekadar safra atacaklar? Fakat, Tunus etrafında kopan gürültüde, garibime giden birşey var: îtalya, Tunusu isterim; çünkü Tunusta büyük bir îtalyan kütlesi oturuyor, diyor. Fransa, Tunusu vermem! çünkü Tunustaki Fransızlar oradaki îtalyanlardan daha kalabalıktır, cevabmı veri yor. Son nüfus sayımma göre Tunusun hatkı şöyle ayrılmıştır: Müslüman: 2,335,663 kişi Fransız: 108,068 » İtalyan: 94,289 » Yahudi: 59,485 » Görülüyor ki Tunus, ne Fransızların, ne îtalyanlarındır; Tunus TunusluL.itt dır. Fakat, iki buçuk milyon Tunuslu müslümanı, Fransızlar da, îtalyanlar da hiçe sayıyorlar ve memleketin hakikî sa hiblerini de bir mal veya koyun sürüsü farzederek benimdir; hayır senin değil benimdir, diye bir türlü paylaşamıyorlar. Allah, hiçbir milleti, yabancılar tarafmdan paylaşılamıyan bir mal vaziyetine düşürmesin! PEYAMt SAFA İzmitte büyük bir yangın oldu Beş dükkân yandı, birçok da hasarat var Izmit, 7 (Telefonla) Dün akşam gece yarısından sonra sabaha kars' saat 3,50 de Yemeniciler çars'sında Yahya ustanın lokantasınclan bir yagın çıktı. Yangın derhal tevessü etmiş, büyük bir mıntaka ateş'.er içinde kalmıştır. Yangını ilk defa görer. bekci Ali Osman, derhal itfaiyeye haber vermiş, itfaiye bir saat sonra gelmiştir. Su bulunamamış, çocuk parkına giden arazöz marşandize çarpmış, marsandizi hasara uğratmıştır. Bir itfaiye neferi de yaralanmıştır. Kâğıd fabrikasınm, Deniz Komutanlığının itfaiyelerinin yard:mile yangın güçlükle söndürülmüştür. Beş dükkân yanmıştır. Birçok diikkânlarda mal zayiatı vardır. Yahya usta nezaret altına aınmıştır. Frankistler dün iki tayyare daha düşürdüler Madrid, 7 (a.a.) Nasyonalist tayyareler Kordoba vilâyeti içinde Pozoblanco Dani'yi bombaya tutmuşlardır. 4 ölü ve birkaç yaralı vardır. Bar&elon'da yangın Salamanka 7 (a.a.) Dün gece büyük umumî karargâh tarafmdan neşredilen tebliğde şöyle denilmektedir: Muhtelif cephelerde kayda değer yeni birşey yoktur. Tayyare faaliyeti: Dün Alura ve Gatova ile Barselon Iimanındaki askerî hedefler bombardıman edilmiştir. Bu bombardımanlar neticesınde büyük yangmlar zuhur etmiştir. Bombardımanlara mâni olmağa çalışan düşman tayyarelerinden iki avcı tayyarest düşürülmüştür. Tayyarelerimiz salimen merkezlerine dönmüşîerdir. Fransa İspanya hududu kapandı Londra, 7 (Hususî) General Franko hükumeti Frankist İspanya ile Fransa hududunu kapatmıştır. Erzincan hattının küşad resmine gidecek heyet Ankara 7 (Telefonla) Erzincat hattınm küşad merasim'nde bulunacak olan heyet, ayın 9 unda burddan hareket edecektir. Acılış merasiminde bulunacak davetlileri götürmek üzere üç hususî tren tahrik olunacaktır. Ankaradan harekelten evvel. Ankara garında veni yapılan kismm küsad resmi yapılacak. birinci tren saat 16,15 te, ikinci tren 17,10 da, üçnr.cü tren de 18,15 te hareket edecektir. Trenler pazar günü Erzincana muvasalat edeceklerdir. Davetliler pazartesi günü Erzincandan avdet edeceklerdir. ı Müessif irtihal Ziraat Bankası müfettişlerinden Ata Saner, İsparta Vilâyetinin Karaağac kazasmda hastalanarak oradan Akşehre, sonra da Afyonkarahisarma nakle dilmiş ve tedavisine çok fazla itina ve ihtimam gösterildiği halde kıymetli genc, Afyonda dünyaya gözlerini kapamıştır. Orman Umumî Müfettişi Mahfi Eğilmezin damadı ve Dr. Naci Sanerin oğlu olan merhum, cidden çok değerli bir gencdi. İrtihali memleket için büyük bir kayıbdır. Kederli aileleri erkânına en samimî taziyetlerimizi sunarız. Kandıra hususî muhasebe memuru kayboldu îzmit 7 (Hususî) Kandua Muhasebei Hususiye memuru îrfan. zimmetine para geçirmiş, ortadan kayoolmuştur. Müfettişler bu memurun Geyvedeki memuriyet zamanından itibaren mühim bir para ihtilâs ettiğini tesbit etna'şlerdir. Îtalyan korporasyon nazırı Berlinde Berlin, 7 (a.a.) İtalyan Korporasyonlar Nazırı, yanmda maiyeti erkânı ve italyan sefiri olduğu halde, dün sabah Berlin Olimpiyad Stadyomunu ziyaret etmiş ve burada, Alman spor tesküâtı şefi Baron Tchammer tarafındar, kabu! edilmişlerdir. Baron Tchammer, Nazır şceine Alman spor evinde bir çay ziyafeti vermiştir. s. s.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle