05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I fkincitesrin 1938 CUMHUBIYET Annelere saglık ögüdleri: V Çocuk emzirmeLİn sıhhî şartları Genc annelerin en büyük fedakârlığı Çoculdarını emzirdikleri devrede belli olur Yazan : Dr. MÜKERREM SOROL Vücud gfbdliğinin bozulması endi jesile şişmanlamamak için lâzım olan gıdayı almamak veya bir takım rejimlerle alınan gıdayı viicude yarar hale gelmeden sık sık çıkarmak bir anne için affedilmez bir kabahattir. Annelik başhbaşına fedakârlık demektir. Bunun manasmı anlamıyanlan cinsiyetinin grupundan aynlmış, insanhğa ve bilhassa mensub olduğu millete ihanet etmiş birer mahluk telâkki etmek çok haklı bir hareket olur. Anneyi süt emzirdiği müddetçe yormamak, lüzumsuz hareketlerle asabını bozmamak, uykusunun intizamım tcmin et mek en büyük vazifelerimizden olmalıdır. Gıdanm kalite itibarile anne sütünün terkibi üzerinde pratik olarak mühim bir tesiri olmadığı anlaşılmışbr. Yani çok yağlı gıda maddelerinin sütün yağını artırdığı veya aksi olarak yağsız gıdanm sütün terkibindeki yağı azaldtığı iddiası varid değildir. Annenin yiyeceği dahna mütenevvi olmalı, bilhassa sebze, mey va, cihetinden çok zengin olmalıdır. Çiy meyvaların, (armud, elma, portakal, üzüm ilâ...) gibi yenmesile çocuğa bir zarar gelir korkusu taşrmamalıdır. Kendi sıhhati kadar yavrusunun da sağlamlığı için emzikli annelerin sık sık temiz hava ve güneşe çıkmalan lâzondır. Güneş banyosile süt çocuklannda (nadir de olsa) görülen kemik hastahğına mâni olunur. Çünkü güneşteki ültraviyole dediğimiz fualar anne sütünde kemik hastahğına kar91 bir takım kuvvetlerin teşekkülünü temin ederler. Az miktarda alınan ilâclann süt vasıtasile yavruya geçerek zararlı tesirler yapacağı kanaati yanlıştır. Uyku ilâcı veya sancılan azaltmak için aspirin, pyramidon gibi ilâcları almakta hiçbir mahzur yoktur. Hatta rahatlığı temin etmesi noktasından faydahdır, denilebilir. Alkollü içkilerin hemen hepsi zararlıdır. Maamafih bir bardak birayı almanın zevkinden anneyi mahrum etmek fazla bir taassub olur. < Annelerin ekserisi doğumun 56 ncı haftasında âdetlerini görürler. Ve ço cuklanna süt verdikleri müddetçe bir daha görmezler. Yahud gayri munlazam görürler. Bir çokları da görülen ilk âdeti müteakıb bir daha regl olmazlar, veya çok az görerek yanlış olarak gebe kaldıklarına hükmederler. Emzirmenin yumurtalıkların faaliyeti üzerinde menfı tesiri oldukça büyüktür. Hatta bir çok kadınlar sırf gebe kalmamak için çocuklannı 3 4 yaşına kadar emzirirler ve neticede cahil hareketlerinin kurbanı olurlar. 2 3 sene faaliyetten mahrum kalan yumurtalık pörsür ve çocuğunu memeden bile kesse bir daha âdet görmesine imkân kalmaz. Bu hale, maalesef köylü kadmları arasmda daha fazla tesadüf edilmektedir. Onun için hiçbir anne çocuğunu bir yaşından faza emzirmemelidir. Adet görmenin sütün terkibi üzerine zarar verici mühim bir tesiri yoktur. Yalmz sütte kolin dediğimiz bir maddenin miktarı artar ve bu da geçici olarak çocuğurı barsakîarı nın bozulmasına sebeb olur. Bu arada sütün miktan da hafif derecede azalır. Bu rahatsızlıklara rağmen meme venp.ekte hiçbir mahzur yoktur. Bu hâdiseyi bahane ederek yavTuyu memeden kesmek büyük bir hata olur. Şiddetli ruhî heyecanîa: ve devamlı yorgunluklar da süte fena tesir eder ve dolayısile yavruya dokunur. tktısadî hareketler Bizde ve dünyada zeytinyağı Bu senenin dünya zeytinyağı rekoltesi anlaşılmış bulunuyor. Müstahsil memle ketlerin yeni rekoltelerinin meçhul bir tarafı kalmadı. Netice şu: Dünya rekoltesi bu sene vasatın dunundadır. Zeytinyağı istihsal eden memleketler arasmda mevki almakta oluşumuz ve gerek istihsalâtımız, gerekse ihracatımız arasında zeytinyağınm mühim bir yeri olması itibarile yeni dünya rekoltesini gözden geçirmek faydalı olur. Dahilî harblere ve bakımsızlığa rağ men zeytinyağı müstahsili memleketlerin başında gelen İspanyanın bu seneki re koltesinin oldukça iyi veya vasat derecede olduğu tahmin edilmektedir. Mahsul, Frankistlerin elinde bulunan yerlerde iyi, Cumhuriyetçilerin elinde bulunan kısımda ise vasattır. Fakat bu kanşıklık dolayısile kat'î bir rakam elde edilememektedir. Ispanyadan sonra gelen İtalyada ise bu senenin rekoltesi vasatın dunundadır. Umum İtalya rekoltesi 180 190 bin ton tahmin edilmektedir. Geçen seneki rekolte 232 bin ton idi. LÜBNAN Arab memleketlerini PENCERESİNDEN Kılıc ve kalem birleştirme tasavvuru Beyrut, 28 ilkteşrin MEKTUBLARI: KO9B îngiltere ile Fransa arasında, bilhassa sarkî Akdenizle alâkası olan Arab devletleri arasında bir konfederasyon teşkili mi düşünülüyor? Birkaç aydanberi Suriye, Irak, Filis tin, Lübnan arasında bir birleşmeden pek çok bahsedildi. Kâh Suriye ile Irak, kâh Suriye ile Fılistin, kâh Maverayüşşeria ile Filistin birbirlerine bağlandılar. Bü tün bunlar Arab memleketlerinde deveran eden dedikodulardan ibarettL Son za manlarda bu sözler ortalıkta çoğaldı \e bahis sade Arab memleketleri arasında cereyan eden bir dedikodu mahiyetini aşarak daha geniş hududlar içinde dolajan ve en ciddî gazetelerde yer bulan bir fikir oldu. Bugünlerde yeniden bahis mevzuu 0lan bu mesele etrafmdaki sözlere bakılırsa siyaset terzisi, şunu buna ekliyerek, şuradan kesip buraya yapıştırarak, Arablara yeni bir kaftan biçmekle meşguldür; bunu bize rasgele biri söylemiyor; Londra nuı Times gazetesi haber veriyor: Son günlerde Filistin meselesile pek çok meşgul olan îngiliz gazeteleri arasında Times mühim bir makale yazmifb. Bu makalede şunlan söylüyordu: «Çok muhtemeldir ki Mac Donald, Filistindeki Îngiliz yüksek komiseri Mac Mikael'le yaptığı son görüşmeler esnasmda Arab memleketleri arasmda îsviçredekine benzer bir federasyondan v« bilhassa Arab devletleri arasmda bir konfederasyondan bahsetmiş olsun. Bu son ftraziye daha ziyade muhtemeldir. Bir konfederasyon projesi etrafta daha az mukavemete tesadüf edecektir.» Gazete bu sözlerden sonra, Arthur Wilson'un geçenlerde irad ettiği bir nutukta Filistin ve Arab meselelerinin halli için Fransa ile îngiltere arasında sıkı bir işbirliğine lüzum olduğu noktasındaki ısrarını hatırlatarak ilâve ediyordu: «Hiç şüphe yoktur ki Suriye, Lübnan, Filistin ve Maverayüfşeria arasında yapılacak bir konfederasyon, Arablaruı o kadr istedikleri vahdeti temin edeceği gibi, arayerde Yahudileri de memnun eyliye cektir. Bugünkü küçük, parçalanmiş Arab devletlerinin haiz olamıyacakları kuvvçt ve mes'uliyeti böyle bir konfede rasyoh pekâlâ haiz olabilir. îngiltere ile Fransa arasmda bir işbirliği için böyle bir proje pek mükemmel bir esastır.» *** Times'in bu satırlan çok dikkate lâ yıktı. Fakat, bununla kalmadı. Beyrutlu bir Arab gazetesi El Hadîs'te birkaç gün sonra bu bahse esash bir surette dokundu ve şunları yazdı: «Biz Lübnanlılar, umumiyetle zannederiz ki hududlarımızın haricinde vukua gelen hâdiselerin bizim işlerimiz üzerinde tesirleri yoktur. Aldanırız; çünkü hakikat böyle değildir. «... Yeni Suriye devleti, asıl Suriye ile Maverayüşşeriadan mürekkeb olacaktır. Filistine gelince, onun dahil kısmı Suriyeye bağlanacak ve sahil kısmı da, Lübnanın Fransa nüfuzunda olduğu gibi, îngiliz nüfuzu altmda müstakil kalacaktır. İhtimal, Lübnanla Filistinin sahil kısmı da Filistin ve Suriye ile birleştirilecektir. Fili^tinin sahil kısmmda îngilizlerle Yanudilere geniş muhtariyet hakları verilecek ir zamanlar, bilinmez neden, kılıcla kalm arasında tahlılî mukayeseler yurütülmek istenmiş ve yıllarca süren bir münakaşa mevzuu açılmıştı. Şairler de bu münakaşaya kanştıklanndan kılıcın kıymetıni terennum eden neşideler, yahud kalemin kuvvetini besteliyen kasideleı bir hayli zaman gazete ve mecmua sütunlannı doldurmuştu. Kılıcı kıymetçe ustün bulanlar, meselâ, şöyle diyorlardı: Terafu' eylesen seyft kalemle hakku adl üzre Kalem tercih olumnaz seyfe, seyfin kadri balâdvr. Ktuem btr rustyeh abdi habeştir âna /ermariber Cenabt seyfi sârim şehriyarl hubsimâdır! büyük bir itidal ve sabırla çocuğa memeyi boşalttırabilmektir. Diğer tedbirlerin hepsi boştur. 2 Memenin tabiî teşekkülündeki fcozukluklar: Emzirmeyi güçleştiren sebeblerden belki en mühimlerini teşkil eder. Doğuş itibarile çatlak veya yarık yapışlı meme başları bebeğin emmesine mâni oladıkça emzirmek ehemiyetli bir zorluk teşkil eder. Buna mukabil meme başlannın olmayışı veya içeri çökük oluşu yavrunun emmesine imkân bırakmaz. Böyle vak'alarda lâstikten yapılmış hususî başlı emzikler kullanılabilirse de çocuğun çok kuvvet sarfederek yorgun düşmesine sebeb olduğun dan malesef arzu edilen netice ve kolayKomşumuz Yunanistanın rekoltesi de lığı verememektedir. vasatın dunundadır. Rekolte 80,000 toBazı kadınlann meme başlannda lâyî nu bulacaktır. Geçen senenin rekoltesi 120 kile bilinmiyen sancılar olur. Meme bajı bin tomı bulmuştu. nın tabiî şekil ve büyükükte olmasına rağTunus'ta rekolte geçen seneden yüzde men çocuğu emzirmeğe imkân olmaz. 5 0 6 0 noksan gorülüyor. Şu vaziyete Böyle hallerde sancı kesici ilâclann da göre rekolte ancak 30 bin tonu bulabilebüyük faydası yoktur. Bereket ki bu tarz cektir. Cezayirde de rekolte geçen senerahatsızlıklar umumiyetle geçici ve hafif den yüzde 50 noksandır, belki bu da 80 seyrederler. Kadınlarda en çok görülen, bin ton kadar olacaktır. Fas'taki rekolte onları sık sık şikâyete sürükliyen sancılar; geçen senenin biraz üstünde olarak görüemzirme tarz ve yanlışlığı neticesi hasıl 0 lüyor. lan meme başındaki sıyırıklann sebeb 61Sunyenîn rekoltesi de vasat derecede duğu sancılardır. Hastayı cidden ıstırab tahmin edilmektedir. içerisinde bırakan bu hal umumiyetle aşaBeynelmilel zeytincilik enstîtüsGnün ğıda arzedeceğim ihmal ve bilgisizlik nedünyada mevcud »toklan 263 bm ton ticesi meydana gelir. kadar tahmin ettiğine göre bu sene için A Çocuğu lüzumsuz olarak uzun dünyada bir zeytinyağı sıkmtreı mevzuumüddet emzirmek, çok ince derili olan bahs olmasa bile, gelecek seneler üzerinmeme başlarının sıyrılıp ezilmesine sebeb de tesir yapacak bir vaziyet hasıl olacaolur. Bundan korunmak için en iyi tedbir ğı muhakkakttr. thracat tacirlerimiz, takarnı doyan çocuğu derhal memeden a biidir ki bu noktayı gözönünde tutacakyırmaktır. lardır. B Emzirme esnasmda çocuğu, bilBütün bunlari gözden geçirdikten sonhassa başını çok aşağıda tutma neticesi ço ra, bizim zeytinyağı rekoltemizi ele alacuk meme başlarını lüzumundan fazla biliriz. Memleketimizde asıl rekolte vaziçekmek zaruretinde kalır. Bunun neticesi yeti ikinciteşrîn sonlarında belli olmakla meme uçlan çatlar, iltihablanır. Onun beraber geçen seneki bol zeytîn mahsulüniçin çocuğu emzirirken daima meme isti den sonra bu sene mahsulün az olması takametinde tutmalı ve bilhassa başmı vü biidir. Fakat iki senede bîr iyi mahsul vecudüne nazaran biraz daha yukarıda bu ren Akdeniz havzasmdan gelecek sene lundurmalıdır. fevkalâde bir rekolte beklememekliğimiz için de sebeb yoktur. Annenin yavrusunu emzirmesine mâni olan en ciddî sebeb; meme bezlerinin şidF.G. detli iltihabıdır. Hafif iltihablarda endi§e etmeden emzirmek kabildir. Süt yapan rürüz. Adeta memeden iğrenir ve lâstik iltihablı bezlerin sütle dolması hastalığı biberonu memeye tercih ederkr. Bu gibi fenalığa doğru sürükliyeceği için ağır ol çocukların çoğunu nöropatlar yani asabî mıyan vak'alarda bunları bebeğe emzir ve ruhan hasta olanlar teşkil eder. Bütün terek boşaltmak çok tedbirli bir hareket bu sayılan sebeblere rağmen bıkmadan olur. Yalnız her emzirme fasılasında me usanmadan memeyi vermeğe gayret etmemeyi bir askı ile yukarıya asmalı ve kü lidir. Muvaffakiyetsizliği münakaşa edeçük bir buz kesesini iltihablı kısmın üs cek değilim. Şüphe yok ki tecri'^e etmek tüne koymalıdır. Hastalanmış memeyi yavruyu memeden büsbütün kesmekten ültraviyole şuaı dediğimiz elektrik şuala iyidir. rına arzetmek de çok faydahdır. Iltıhabm Biraz da mihanikî güçlüklerden bah cerahatli bir manzara aldığı vak'alarda setmek isterim. vakit kaybetmeden derhal mütelıassıs heBunlara ağız ve boğaz hastalıklarnda kime müracaat etmek lâzımdır. Lâpaarla raslarız; çocukların ağızlan yara olur ve kocakarı ilâclarile hastalığı bertaraf etme yavru ıstırab dolayısile memeyi bir türlü ğe uğraşmak kendi kendini aldatmaktan emmeye muvaffak olamaz. Böyle hallerve hastalığı fenalığa sevketmekten başka de çocuğu açlıktan korumak için sütü tebirşeye yaramaz. miz bir kaba sağmalı, bebeğe kaşık kaşık 2 Çocuk tarafındaki zorluklar: Zayıf ve erken doğmuş çocukların memeyi emmedikleri çok kereler nazarı dikkatimizi celbeder. Tecrübesi kıt anneleri telâşa düşüren bu hal uzun müddet devam etmez. Bebek kuvvetlenir kuvvetlenmez memeyi boşaltmağa ve kendisine yetecek kadar emmeğe başlar. Çok kere fizikî iktidarsıziıktan ziyade menşeini merkezî cümlei asabiyeden almış emme tembelliği, emme beceriksizliği, yahud emmeden iğrenme gibi tezahürler baş gösterir. Oldukça kuvvetli çocuklarda bile görülen bu haller gayritabiî doğumların neticesi hasıl olur. Çocuğun yüzle gelmesi, ağrıların yokluğu yüzünden bebeğin forseple (makine ile) almması veya doğumu ağrısız temin için anneye uyuş turucu ilâclann verilmesi çok kereler yukarıda zikredilen hâdiseleri meydana getirir. Emmeyi beceremiyen çocuklar annelerinin memelerinde kâfi miktarda süt bulunmasma, emmek için kendilerini yoracak kadar kuvvet harcamalarına rağmen lâzım olan sütü bir türlü çekemezler. Bu gibi vak'alarda daima bir gayritabiiligin mevcud olduğunu kabul etmek ve derhal çocuğu hekime göstermek lâzımdır. Hekimin bulunmadığı yerlerde emme refleksinin bozulkuğunu bertaraf için çocuğa daima meme vermeyi tecrübe etmelidir. Bu tecrübelerin en ümidsizlilerin bile yüzünü güldürecek kadar iyi netice vere bileceğini hatırlatmak isterrm. içirmelidir. Nezleli çocuklarda da em zirmek müşkül, bazan imkânsız olur. Esasen dar olan burun delikleri şişer, çocuk nefes alamamak yüzünden emmeye muvaffak olamaz. Hiç nefes alanvyan çocuklann burun deliklerine her emzirme zamanı adranalin denilen ilâcın binde bir mahlulünü bir parça gilistirin ile karıştırmalı ve bundan bir iki damia damlatılmahdır. Bu suretle burun deliklerinin şişi kaybolur, çocuk rahat, rahat teneffüs etmeğe başlar. Hangi hastalıklarda anneler emzirmemelidirler: Anneyi yavrusunu bizzat beslemekten menedecek hastalıklar hemen yok dene cek kadar azdır. Doğum esnasmda her hangi bir sebeble kaybedilen kan yüzünden takatsiz kalmış deveran ve kalb kifayetsizliğine yakalanmış löğusalarda em zirmeden evvel çok düşünmek lâzımdır. Bazı löğusalarda emzirmenin mevcud hastahk üzerinde en ufak bir zararı görülmemesine rağmen diğer bazılannda ise ahvali umumiyenin birdenbire bozulduğu müşahede edilir. Onun için hastayı sıkı bir kontrol altmda bulundurmalı, fena tesirleri görülür görülmez çocuğu memeden kesmelidir. Emzirme esnasmda zuhur edecek sar'a nöbetlerine çocuğu kurban vermemek için almması îcab eden en iyi tedbir sar'alı annayei meme vermekten menetmektir. Kalemciler d« şu şekilde müdafaa ediyorlardı: fikirlerini Erbdbı kalem terbtyetamuzı umemdir Adabı ümem mahasalı feyzi kalemdir Kadri kalemi anla ki iclâli azımi: Nezdiki ttâhide IHle câyı kasemdir! Siyonist teşkrlâtı reislerinden Dr. Haim VVeizmann Irakın adı pek az geçiyor. Hicazın adı da hiç yoktur. Şu halde eğer bir konfederasyon bahis mevzuu ise ve şu günlerde İngiltere ile Fransa arasında bu mesele etrafmda müzakereler cereyan ediyorsa bu, yalnız sarkî Akdeniz sahilile alâkadar olan Arablık arasında tesisi mutasavver bir vahdet olacaktır. Bunun da zahirî re seklî bir vahdet olacağını söylemeğe elbet lüzum yok. Çünkü Filistinle Suriye, ne Muırdaki, ne de Iraktaki derecede bir istiklâl sahibi olacak değillerdir. * • * Emzirme zorluklart : Anne ve bebeye aid olmak üzere iki grupda mütalea edebiliriz. 1 Anneye aid sebebler neticesi hasıl olan zorluklar: Sütün bütün bütün yokluğu (hekim lerin agalaktie dedikleri hastahk) çok nadir görülen bir hâdisedir. Bazı kadın lardan; «efendim sütüm hiç yok, ne yapsam nafile bir damla olsun gelmiyor» tarzındaki şikâyetleri belki siz bile işitmişsinizdir. Bu kabil şikâyetlerin samimiye tini ihtiyatla telâkki etmek lâzımdır. Bilhassa hekim arkadaşlar hastanın (samimî olan!) şikâyeti üzerine memeyi muayene etmeden yavruya derhal sun'î bir rejim tanzim etmek hususunda çok müteyakkız olmahdırlar. Esasen memenin biçimini, sertlik veya yumuşaklığmı elle yoklamak kâfi değildir. Sütün gelip gelmediğini anlamak ancak çocuğu emzirmekle kabildir. Bazı kadmlarm sütü cidden azdır. Fakat bu hiçbir zaman çocuğu memeden kesmek için bir sebeb teşkil etmez. Mevcudu vermeli, kâfi gelmiyen kısmı sun'î besleme ile telâfi Nadir olmasına rağmen bazi çocuklaetrrielidir. Muvaffakiyetin en büyük sırrı nn memeyi bir türlü istemediklerini gö Berlin, 31 (a.a.) Alman membamdaı^ verilen bir Münih haberine göre, Hitler Prens Humbert'in şerefine hususî bir öğle yemeği vermiş ve Prensi saat 13 ten Dr. Miikthrrem SOROL ile sulanmakta olup toplu ve muntazam 15 e kadar nezdinde alıkoymuştur. Ye« Yalnız şu ciheti kaydetmek lâzımdır ki bir orman manzarası göstermekle ayrı mekten sonra birkaç davetlinin yamndoı •] İlk yazı 27 birinciteşrin tarihll nushakahve içilmiştir, mızda çıkmıştır, son konfederasyon rivayetleri arasmda ca bir hususiyet arzetmektedir. Yahudilerle Arablar arasında cereyan eden mücadele, son zamanlarda büsbütün fiddet kesbetti. Mücadele yalnız Filistin hududlan dahilindeki mukateleye münhasır kalmıyor. Bütün Arab teşkilâtiJe Yahudi teşkilâtı arasında bir mücadeleye inkılâb ediyor. Son günlerde Suriye nasyonalisti re Suriyede Filistin müdafaa komitesi reisi Nebih EI Azma tarafından beynelmile! Syonist teş,kilâtı reisi Weis mann'a çeküen bir telgrafta, bütün Arab nasyonalistleri namına Yahudilere adeta bir iilHmatom verilmişti. Bu ültimatoma göre Yahudiler: 1 Filistin taksiminden vazgeçmedikleri takdirde, 2 Filistini birleştirip orasmı bir Yahudi vatanı yapmak istemekten fariğ olmadıklan takdirde, 3 Filistin sahasmda para kuvvetile ele tyoprak geçirmek üzere Arablan idIâlde devam ettikleri takdirde bütün bu havalideki Yahudiliğin kökünü kazımak için Arablann bütün Arab memleketlerinde Yahudilere karşı harb açacaklannı bildirmişti. Weisemann tarafından idare edilen siyonizm hareketinin faaliyetten sarfınazar etmediği ve bilâkis son günlerde Amerikada büyük bir kongre toplamak tesebbüsünde bulundukîarı görüldüğü için Nebih El Azma'nm idare ettiği nasyonalist muhitinde Yahudilere karşı geniş mikyasta bir mücadele hareketi hazırlandığı söyleniyor. Eğer söylenenler doğru ise Yahudilere karşı bugün de mevcud olan manevî taarruz çemberi büsbütün sıkıştınla cak, sonra da daha kat'î harekete geçüecektir. Bu kat'î hareket içinde Yahudı'ere karşı filî taarruzlar yapılması dahi datır. «Şimalî Suriyede de geniş değişmeler hildir. olacak, Hatayla asıl Suriye arasında bir Bu haberlerin etrafta ciddivetle dolastampon devlet kurulacak ve bunun mer tığı şu sıralarda bura Yahudilerinin fend kezi Haleb şehri olarak şimalî Suriye şe halde sıkıldıklan gorülüyor. Bunlardan hirleri bu tampon devletin hududları içine bir çoğunun müslüman olmak surstile ahnacaktır. Eğer Türkiye tarafından bir kendilerini kurtarmak istedikleri, fakat, itiraz dermeyan edilmiyecek olursa geniş siddet taraftan olan ve siyonist teşkilâtina idarî ve mahallî haklara istinad edecek sıkı surette ba?lı bulunanlar tarafından olan bu tampon devlet Suriye ile Fran yapılan tazyikten korkarak cesaret ede sanın hakimiyet ve nüfuzlan altına konu medikleri söyleniyor. lacaktır.» Herhalde. Lübnan, Surive ve Tr*kt3 Bir taraftan Londrada Times'in, diğer bulunan Yahudilerin vaziyetleri fevkalâtaraftan burada Arab gazetelerinin teyid de gücleşmiştir. Yakm zamanda mühim ettikleri bu kesip biçme ve sonra ekleme hâdiselere intizar edilebilir. C. T. tasavvurları, halen cereyan etmekte olan Fransız Suriye müzakerelerile de pek zıd görünmüyor. Fransanm Elcezire için Sıvastaki Nümune fidanlıgı hususî bir idare istediği ve bunda şiddetle inkişaf ediyor ısrar eylediği malumdur. Parisle Şam araSıvas, (Hususî) İdarei Hususıyeye smda hâlâ hararetli muhabereler cereyan aid ziraat fidanlıgı inkişaf etmektedir. etmekte ve hergün müzakereyi bitirip av Bilhassa 1938 ükbaharında bu fidanlıkdet edeceği söylenen Suriye Başvekili tan başka mahallere dikilmek üzere çıhenüz tren ve vapur için avdet biletlerini karılan fidanların yekunu 20,500 olup bunlardan 15 bin adedi isfendan, diğer almamış bulunmaktadır. Filistine yeni vekısmı akasya, elma ve armud fidamdır. rilecek şekil için Londrada mühim müza Sekiz bin isfendan fidanı 937 senesinde kerelerin devam ettiği muhakkaktır. Bu dikilip tutturulan üç bin ağaca ilâveten müzakerelerle Paristeki konuşmalar ara askerî garnizonlar etrafına, mütebaki yesmda bir alâka var mı, yok mu? îyi ha di bin adedi de mekteb ve diğer resmî biber alan Arab muhitlerine göre var. An nalar etrafına dikilmiş ve tutturulmuşcak bu alâkayı ciddî surette teyid eden tur. Askerî garnizon etrafın a3ikilen agaçresmî ve yanresmî alâmetler henüz yoklar şehir cereyanma merbut santrafojen tur. Halbuki dava basitti: Kılıcı keskin olmıyan milletlerin kalemi de mutlaka kör olur. Çünkü yerinde kıhc kullanamıyan milletin hakkı esarettir ve esir milletlerin kalemi ise aghyan bir gözden başka birşey değildir. Sonra her millette kılıcla kalemi mü&avi kıymette kullanan muharrirler yetiş/ miştir. Çünkü san'atkâr ruh, nasıl bir zarf içinde bulunursa bulunsun bediî heyecanmı muhafaza eder ve açığa vurur. Her san'atkârın iyi bir asker olmasına imkân yoksa da her askerin kuvvetli bir san'atkâr olabilmesi daima mümkündür. Manastırh Rifat, Nabizade Nazım, Mehcure muharriri Vecihi gibi asker muharrirlerimiz bu hakikatin en yakın bürhanlandır. *** Genc bir zabit olan Rıza Vuralın «Bu sesi bastıracağım» ve «Bu seslerin gölgesi» adlarmı taşıyan iki şiir kitabını okurken işte bu hatıralar zihnimde canlandı, asker muharririerimizle asker şairlerimizden okuyabildiklerimin, tanıdıklarımın eserleri gözümün önüne geldi. O meyanda meşhur Fon Dergolts'un bir sözü de kulağımda çınladı: Şarkî Prusyada, Bielkenfeld'de doğup üstünde Osmanlı müşürü üniforması olduğu halde Bağdad yollarında ölen bu ünlü asker: «Şairlerin ilhamı harb gürültüsünden incınir, susar»' diyor. Fakat o ilhamın yurd için harbe hazır, ölmeğe hazu askerler ruhunda daima coşkun ve zinde kaldığı işte bizim genc bir zabitimizin kucak kucak şiirler yazabilmesile sabit oluyor. Demek ki Fon Dergolts'un kasdettiği ilham, sivil ve çıtkmldım şairlerinkidir!.. Rıza Vuralm bu iki eserinde yüz otuz dört şiir var. Bir genc şair için bu, gerçekten büyük bir verimliliktir. Şiirlerin hemen hepsinde ince bir hassasiyetin, olgun bir görüşün ve felsefeye kuvvetle mail bir müfekkirenin pırıltıları sezildiği için Rıza Vuralın şimdiden tekemmül etmiş bir şair olduğuna dahi hükmedilebilir. Sütun müsaid olsa eserlerden örnek de verirdim. Ne yazık ki buna imkân yok. Fakat Rıza Vuralı okuyanlar, yannın en tanınmış şairleri arasında yer alacağını, 134 vesika ile müjdeliyen bir asker şair tanımış olacaklardır. Kanaatim budur. n M. TURHAN TAN Palamut bolluğu balıkların çoğu e Hökülüyor ^^ günlerde Boğaz mıntakasında büvük bir balık bolluğu vardır. Bu bolluk hem halkı memnun etmekte, hem de ihracatımız için çok faydalı olmaktadır. Cumartesi gününe kadar Boğaz mmtakasından 300,000 çift palamudun denize döküldüğü veya ağdan bırakıldığı tahmin edilmektedir. Buna sebeb piyasanın bu kadar palamuda mütehammil olmaması, lianımızda bulunan balıkçı gemilerinin de bu miktar balığı almamasıdır. Dün de 1 70,000 cift palamud utulmuş, bundan pek azı denize dökülmüştür. Yunan ve îtalyan balıkçı gemilerine verilen ve Bulçraristana sevkedilen palamud miktarı pek çoktur. Bu meyanda tutulan 20 bin çift torikten ekserisi ihrac edilmiş tir. Palamudun çifti 7 kuruş ve toriğin çifti de 20 kuruştan ihrac edilmektedir. Hitler îtalyan veliahdi şerefine ziyafet verdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle