05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET 31 lkincikânun 1938 { Şehir ve Memleket Haberleriij Siyasî icmal Yazan! MAUREEN FLEMİNG 48 Çevirenler: MtTHAT CEMAL S. ZlYA Üniversitede bu seneki randıman Yüksek tahsil yapan genc sayısı on bine yaklaştı Üniversite fakültelerindeki son smıf mevcudlarına göre, bu sene 744 genc yüksek tahsili bitirmiş olacaktır. Bunun 269 u Tıbdan, 193 ü Hukuktan, 163 ü Fenden, 43 ü Edebiyattan, 29 u Dişçiden, 47 si de Eczacıdandır. Bu sene, mezun olan genclerin sayısı itibarile, yüksek irfan müessesemizin Darülfünun olarak kurulduğu günden bugüne kadar en yüksek randımanı aldığı senedir. 59 senelik hayatile Cumhuriyet hükumetine devrolunan müessesede 2914 genc, yüksek tahsil yapıyordu. Halbuki, kuruluşunun beşinci yılı içinde bulunan Universitenin bugünkü müdavim kadrosu on bine yaklaşmaktadır. Yenicami kemeri Prens Seyfeddinin yıkılmalı mıdır? mirası meselesi Operatör Cemile göre, Varisler, merhumun zevkemer, kaldırılmalıdır cesine de hisse vermeğe Eminönü mey taraftar danı açılırken tarihî Yenicami kemeri nin yıkılıp yıkılmıyacağı hakkmdaki münakaşalar, henüz neticelenmiş değildir. Kemerin tarihî kıymetini ileri sürerek yıktırılma ması lâzım geldiğini ileri sürenler buOperator Cemil lunduğu gibi, öylece bırakılmasına şıddetle muanz olanlar da vardır. Eski Şehremini operatör Cemil Topuzlu, meydan açıldıktan sonra ke merin çok çirkin bir manzara arzedeceği kanaatindedir. Eski Şehremini bu hususta diyor ki: « Bu kemerin orada kalmasma kat'iyyen taraftar değilim. Bırakıldığı takdirde nekadar çirkin bir manzara hasıl olacağı camiin etrafı temizlendik ten sonra anlaşılacaktır. Şimdi kalmasına taraftar olanlar bile camiin etrafı açıl d'ktan sonra, muhakkak ki, «aman bunu buradan kaldıralım» diyeceklerdir. Hakikaten burada kıymetli çiniler vardır. Fakat bunlar usulü dairesinde çıkanlır ve Müzeye nakledilebilir. Bunu orada bırakmak, adeta bir adamm boğazında ur bırakmak demektir. Bir adamm boğazındaki ur, nasıl çirkin durursa, bu da o manzarayı arzedecektir.» Operatör Cemil Topuzlu Istanbul plânı hakkında da şunları söylemiştir: « M. Prost'un hazırladığı plânda yanlış düşünühnüş noktalar vardır. Bu noktalar hakkında kendisinin ikaz edil mesilâzımdı. Yapılmamış... Şehirlilerin şehrin işlerile alâkadar olması tabiidir. Ben de imar plânile alâkadar oldum. Yapılan plânm sakat noktalan hakkında b;r broşür hazırlıyorum. Bu broşürü yak'nda toplanacak olan Şehir meclisi azalanna tevzi edeceğim.» Merhum Prens Seyfettinin mirasının taksimine dair, ecnebi gazetelerinden naklen, intişar eden haberler alâkadarlar tarafından tekzıb edılmekte ve bu havadislerin de Prens Şivekâr tarafından ötedenberı yabancı gazetelere yazdırıl makta olan haberlerden ibaret olduğu söylenmektedir. Bu haberlere göre Prensin serveti şu suretle taksim edilecekmiş: Annesi Prenses Nevcivana 300 milyon frank, iki yeğenine 400 milyon frank, hemşiresi Prens Şivekâra 500 milyon frank.. Bu suretle Prensin zevcesi Prenses Ulviyeye de birşey verilmemiş olacakmış. Şehrimize gelen yeni malumata na zaran bu mesele henüz haaledılmiş de ğildir ve müzakere safhasmdadır. Halen Kahirede bulunmakta olan Prenses Ulviye ve avukatlarile diğer varisler arasında müzakereler cereyan etmektedir. Müzakereleri Prensin umumî vekili Yusuf Paşa ile Prens Mahmud idare etmekte dirler. İki taraf arasında bir anlaşma vukuu çok muhtemeldir. Çünkü ihtilâf devam ettiği takdirde Türk tebaası olan Prenses Ulviye hükumetimiz vasıtasile Lâhey divanı adaletine başvuracaktır. Donanma yarışı üyük devletler arasındaki silâhlanma yarışı; nihayet Amerikanın da buna iştirakile son derecede ehemmiyet kesbetti. Amerikanın yeni bütçesinin mutad müdafaa masarifi iki hafta evvel 990 milyon dolar olarak kabul edilmişti. Bunun yansı bahriyeye ve kalanı ordu ile hava kuvvetlerine aiddir. Bu hesaba, Amerikanın son Londra deniz muahedesi mucibınce yaptırmak salâhiyetini haiz bulunduğu yeni gemilerin inşa masarifi de dahildir. Amerika bu salâhiyeti tamamile kullanamamıştı. Filvaki harb gemilerinin umumî tonajını tahdid eden mezkur muahede feshedilmiş olduğu halde, Amerika, daha fazla harb gemisi yaptırmağı kararlaştımamıştı. Lâkin Japonya ve Ingiltere tamamile serbestilerini kullanarak bir çok yeni harb gemisi inşa etmekte olduklarından Amerika dahi eski inşaat programına bir yenisini ilâveye lüzum görmüştür. Bu maksadla jeni bir inşaat progra mile bu programın yeni bütçeye aid masasarifine karşılık olmak üzere 832 milyon dolarlık fevkalâde masarif konulması Cumhurreisi tarafından kongreye teklif edilmiştir. Bu tekliflenn esası Ame rikan deniz kuvveti mevcudunun yüzde 20 nisbetinde artırılmasıdır. Mezkur fevkalâde tahsisattan 800 milyon dolan münhasıran bu maksada sarfedilecektir. Bu para ile yeni bütçe senesinde eski program haricinde 2 zırhlı ve 2 kruva zör yapılacaktır. Bir kaç senede tahak kuk ettirilecek yeni program mucibince ceman 3 muharebe gemisi yani drednot, 2 tayyare gemisi, 8 kruvazör, 25 muhrib 9 denizaltı gemisi ve 1000 deniz tayya resi yapılacaktır. Donanrrtanın mürettebatı 1200 zabit, 20,000 nefer olarak artırılacaktır. Bazı gazeteler tayyare ge milerinin sayısı 147 ye çıkarılacağını yazmışlarsa da bu çok fahiş bir rakam hatasıdır. Bu gemiler 147 değil 7 tane olacaktır. Baba, arkadaş, evlâd, âşık hepsi ölmüşler, arkalarında Elisabeth'i ağlar bırakmışlardı Kadın, artık, ne sarayın sıkıcı hayatından, ne kocasınm kırmızı pantalonundan, ne gayretkeşliğinden geçilmez bir kay nanadan, ne de saray erkânınm sohbetlerinden kurtulmak için Possenhofen'e ka çıp gitmiyordu. Onun şimdi kaçıp kurtulmak istediği yegâne şey kendi mizacıydı. Kendi tabiatinden kaçmak, insanlarla hâdiselere karşı duyduğu menfi hislerden kaçn kurtulmak istiyordu. Eli sabeth bir kelimeyle bizzat kendinden kaçıyordu. *** Fakat Elisabeth'te saraydan kaçmak hisleri gene başladı. Ve, onun gözünde, kaçmak, bir zamanlar olduğu gibi şimdi de bir yerden kalkıp başka bir yere gitjnekti, ve nereye olursa olsun gitmek. Bir aralık Imparatorla kısa bir deniz gezintisi yaptılar. Bu gezmeler Impara torun Greif adındaki yatmda oluyordu. (Yatta bir Macar orkestrası vardı. Bu taîcımı, Imparatoriçenin hoşuna gider diye, împarator ısmarlamıştı. Bu yatla, hem Imparatoriçe Eugenie'yi ziyaret etmege, hem de onun köşkünün yanında bir köşk kiralamağa, Cap Martin'e gittiler. Üçüncü Napoleon ölmüştü, bir tek fcglu da. Eugenie artık Fransızlann Im paratoriçesi değildi. Bir saltanat hane idanı daha yıkılmıştı. , *** Bavyera Kralı Louls'nin kehaneti çıktı: Elisabeth, bütün ömrünce, genc, güzel kalmıştı. Kadın değil mi, gencli ğinde ve güzelliğinde, zamanm yapacağı tahribattan korkuyor, güzel kalayım diye ettiği gayretler tavsamak nedir bilmiyordu. Tannnın günü cimnastik yapıyordu. Kuvvetten düşmemek için her ikindi vakti biraz sığır kam içiyordu. Saçlarmm fıtrî güzelliğini ölünciye kadar kaybet medi. Berberinin melekeli itinasile bu saçlar, uzun, gür örgülerle örülüyor, Elisabeth de ak düşen teller görünmesin diye bunlan nermin alnının üzerine, ustalıkla topluyordu. Yüz kremi olarak inek sütünden çıkan kaymağı kullanıyor, bunu derisinin mesamatına iyiden iyiye içirerek sürüyordu. Sonralan bir nevi «lotion» kullanmıya başladı: Döve döve kıvamına getirilmiş yumurta akına zeytin yağı katılarak yapılan bir terkib. Ve bu, derisine gergin liğiniği, parlaklığını iade edince Elisa beth Holanda zambağmın sovan usare sinden yapma bir kremle «lotion» u yüzünden çıkarıyordu: Bunu da kendi bulmuştu. Başka kadınlara iltifat diye söylenen şey Elisabeth hakkında sırf hakikatti: O, hiçbir zaman otuzundan fazla göstermedi. *** Elîsabeth'in «Çoban yıldızı» gökyüzünden kopup düşmüştü: Kont Andrassy ölmüştü. Bundan böyle yıldızı artık parlamıyacak, karanlık yollarda Elisa beth'e* artık rehberlik edemiyecek. Nekadar sevdiği varsa hep gitmişti: Dük Max, Louis, Rodolphe, şimdi de Andrassy... Baba, arkadaş, evlâd, âşık, hepsi ölmüşler, ve arkalarında Elisa beth'i ağlar bırakmışlardı. François Joseph de bütün bir Avrupa gibi pekâlâ biliyordu ki karısile Andrassy arasında son yirmi beş sene içinde sürüp giden bir münasebet vardı; öyleyken Andrassy'nir ölümüne pek çok ve candan yandı. Avusturya da, İmpa rator da bir dosttan olmuştular. Elisabeth'in acısı teselli edilir gibi degildi. Seyahate çıkmak filân da boştu. Artık kimseyle görüşmüyordu; Gödöllö sarayında kendini sıkı bir inzivaya verdi; bu uzlette yalnız üç sevdiği adamın ruhları kendisile beraberdi. Burada, ıs tırab denen sarp bir yokuşa tekbaşına, sessiz sadasız, tırmanıyordu.. Kızkardeşi düşes d'Alençon'a mek tubunda şöyle yazıyordu: «İnsan denen her mahlukun ruhunun öldüğü bir gün gelir; insan ondan sonra da yaşar, fakat sâde cismile yaşar; ve bundan böyle artık ne sevincden birşey duvar, ne de kederden.» Bu da o mektubdan: «Bu dünyadan kaçıp gitmek istiyo rum: Tıpkı uzaklara uçan bir kuş gibi... Yahud gözümüzün önünde dağılıp gi den, bir hiçten ibaret kalan bir duman gibi!» Kilise tek tesellisi olarak kalmıştı. Aklına estiği zaman, kiliseye gidiyordu. Fakat en çok aradığı şey, sarayındaki hususî, ufak mabedinin samimî havasıy dı. Bu devir, artık Elisabeth'in maneviyatında olgunluk devridir. Artık Lan celut du Lac denen şövalye gibi Elisa beth de anlamıya başlıyordu ki îsanın Saint Graal'mı insan başka yerde değil, ancak kendi nefsinde bulabilirdi. Ve Elisabeth gözlerinde başka türlü bir tevekkülle, yüzünde kat kat yas peçelerile, guruba yaklaşan hayatmm ala ca karanlığındaki hulyalara daldı. Elisabeth'in ruhu şimdi yalnızlık istiyordu. Aradığı uzlet Schönbrunn sarayının bin dört yüz tane odasında yoktu. Bir mimara emretti: Kendisine Lainz'de bir saray yapsın diye. Rönesans üslubunda şöyle ufacık bir saray. Lainz'de ormanlara ve dağlara yakın bir yerde epeyce zarif br bina kuruldu; dar, uzun, sözüm yabana rönesans üslubunda bir saray... «Sözüm yabana» diyorum, çünkü mimar bu rönesans üslubunu beceremedi. Saraym cephe tarafındaki avludan iki dehliz başlıyor, iki camlı kapıya doğru gidiyordu. Elisabeth bu camlann arka sından etraftaki tepeleri seyretmeği se verdi; oralan saray erkânınm avlanacağı hayvanlann yeriydi, ve orada küçük orman hayvanlarma kadar bir geyik, bir yaban domuzu bolluğudur gidiyordu. Salonda duvarların, eşyaların rengi fildişine çalıyor, parkeleri yumuşak, beyaz halılar örtüyordu. Elisabeth'in beyaz halıya zâfı vardı. Pencerelerde de A lençon dantelâsından tüller, kalm per deler asılıydı; bunlar da hep koyu fildişj renginde. Acı çeken ana timsali Niobe'nin heykeli pencere hücrelerinden birinde duruyordu. Bu yerin dört mevsim süren ru tubetini kocaman bir şömine hükümsüz hale koyuyor, içinde büyük ağac kütükleri birdüziye yanıyordu. Avluda Bel veodere müzesinin bir Mercure heykeli vardı, beyaz kamelyalarla, büyük açalyelerle muhat bir heykel. Yapılacak işler Bu seneki fevkalâde bütçesi, dört bu çuk milyon liraya çıkarılmış olan Üniversitede Burs usulü çok genişletilecek, böylelikle geliri olmıyan çalışkan talebenin yüksek tahsil yapması temin edilecektir. Talbenin memleketi tanıması için esaslı tedbirler alınmıştır. Yurd içine ve dışına sık sık seyahatler tertib olunacaktır. Yeni bir yurd binası inşa. edilecektir. Bütün talebe için temiz ve ucuz yiyebilecek bir lokanta ye oyun salonunun ihalesi yapıl mıştır. Üniversite kütübhanesi, genclerin istifadesi için, gece yarısına kadar açık bulundurulacaktır. ADÜYEDE Bir sabıkalı mahkum oldu Sabıkalılardan Çakır Mehmed, dün Karaköyde bir Fatih Beşiktaş tram vayma binerek Tarih sergisini gezmeğe gitmekte olan Sabetay isminde bir gencin cebinden para çantasım aşırır ken yakalanmıştır. Çakır Mehmedin dün cürmü meşhud nöbetçisi olan asliye üçüncü cezada muhakemesi yapılmış, şahidlerin ifadeleri Elisabeth odadaki çiçekleri de hergün üzerine suçu sabit görülerek 7 ay 23 ayrı bir zevkle düzeltmişti. Onun, çiçek gün hapsine karar verilmiştir. leri demet yapmaktaki mehareti Japon lar derecesindeydi. Lainz ve oradaki Hermes köşkü Elisabeth'in uzlet yeriydi, ölümüne kadar da öyle kalacaktı. Kırk sene sonra bu IBaşmakaleden devam] köşk «golf» yeri olan bir arsanın orta kazanc ve Türk içtımaî hayatı için esaslı sında, eski şerefinden mahrum ve metruk bir terakki adımı teşkil edeceğini düşünbir halde bulunuyor. müştük. *** Şehircilik mütehassısı unvanile arasıra Imparatoriçe uzlet içinde yaşıyor de bize de yazılar gönderen M. Vagner ismek, împarator bakımsız kalmış demek minde bir Alman, (Ulus) ta neşredilen değildi. Ona, her zamandan iyi bakılı bir makalesile bu fikirde tahakkuk kabiyordu. Çünkü împarator öyle bir kadın liyeti görmediğini ifade etti. Çünkü evlebulmuştu ki Elisabeth'in hayatında An rin bedelini ödemek için Türk memurdrassy'nin oynadığı rolü, Imparatorun lannın lâakal ikişer üçer yüz lira aylık hayatında bu kadın oynıyacaktı; bu almalan lâzım gelirmiş, ve devlete göre Kathie Schratt'tır, Château tiyatrosunun toplu inşaat için kapitalize edilmiş bir paeski artistlerinden bir kadın... Imparatorra sarfetmektense her yıl bütçesinden dan yirmi yaş küçüktü. Almancanın bir milyon sekiz yüz küsur bin lira öde«Gemutlichkeib> kelimesinin ifade ettiği mek daha hesablı olurmuş. M. Vagner'in hususî füsun bütün bu kadmda vardı. bu yazısmdan kendisinin bugün bütün Tombul bir yosmaydı; ihtiyar împaratomedenî dünyayı işgal eden ucuz ve sıhhî run otuz altı yıl sonra Capucins kilisesinmesken meselesinin büyük büyük hamdeki yeraltı türbesine gömüleceği zamalelerinden hemen hiç haberi yok olduğuna kadar metresi kaldı. na hükümde tereddüd etmedik. Bu zat Elisabeth kocasının metresile sıkı fıkı ayni ihtiyac önünde bizim hususî vaziyedost oldu ve buna şüphe edilemez ki bu timizi ise hiç bilmiyor. îkişer üçer yüz likadının Imparatora sadık oluşuna, împa ra maaşlı memurlara ev yaptırmak zor ratorun aşkını ve bütün hislerini anlayışı birşey değildir. Asıl mesele o miktarlarna Imparatoriçe minnettardı. Çünkü İm dan aşağı maaş alan ve çokluğu teşkil paratorun arzularını, duygulannı paylaş eden kısma ucuz ve sıhhî ev temin etmekmak Elisabeth'in hiçbir zaman elinden tir. Bu hakikati takdir etmiyenlerle bu gelmemişti. mevzu üzerinde ne konuşabiliriz? Elisabeth'le bu tiyatro artisti Kathie Ankarada yapılacak yeni inşaatın koSchratt tuhaf iki arkadaştılar. Birlikte operatif şekillerini hatta memurlara hasuzun gezintiler yapıyorlardı. îkisi de retmek bile şart değildir. Bugün dünyahayvanlara karşı sevgi duyuyorlar, ikisi nın her tarafında devletler ucuz ve sıhhî de insanların öldükten sonra eski vücud evler inşaatınn her şekline yardım etmeği lerile dirilecekleri nazariyesine inanıyor kendilerine baş vazife bilmiş bulunuyorlar, ikisi de tiyatro san'atından anlıyor lar. Umumî Harb sonundanberi yalnız lardı. Ingilterede bu yolda 5 milyar Türk lirası Elisabeth çok defa François Joseph kıymetli 3 milyon 500 bin yeni mesken le metresi Kathie'yi Lainz'e akşam ye yapılmıştır. Bu işın diğer bir çok şartlan meğine çağırıyordu. Görülmemiş şey! içinde en mühim sırrı ucuz faizli kâfi sermaye bulunmasın yardımdan ibaretÜç başlı bir dostluk! Böyle bir davet oldu mu, İmparator, tir. Imkân olan her yerde ucuz ve sıhhî metresine, telgrafla «tebliğ» ediyordu: meskenleri kooperatif usulü ile onlann «1161894. Saat 11 buçuk. İmpara içinde oturacaklara maletmek, hiç şüptoriçe ikimizi yarın saat üçte yemeğe ça hesiz bu işte tatbik edilebilecek usullerin ğırıyor. Bu daveti kabul edip etmediği en iyisidir. Hatta Ankara için bizim 1 nizi telgrafla bildirmenizi rica ederim. umumî olara : ileri sürdüğümüz on, on iki Mektubunuza canügönülden teşekkürler. senede ödeme müddetini icab ettiği kadar uzatarak. Tediye müddeti uzadıkça François Joseph» kira mukabili taksit miktan küçülecekrir. Bu yemeklerde Imparatorla ImparaElde bugün devletçe her yıl verilen toriçenin kız çocukları da, torunları da ve esaslı bir fayda temin etmiyerek adeta bulunuyorlar ve İmparator da, kansı da, metresi de bu çocuklarla meşgul oluyor heder olan 1 milyon 8 yüz küsur bin lira bulundukça Ankarada memurlara ucuz lardı. ve sıhhî meskenler yaptmlmasının her Bu yenıeklerden haric zamanlarda Imparatorla Imparatoriçe birbirlerine taraf için faydalı bir değil, bir çok şekilkarşı resmiydiler. Rodolphe öldükten leri bulunabileceği şüphesizdir, ve bizce sonra Imparatoriçe merasim vesilesile îm bu şekillerin en iyisi meskenleri kooperaparatorla sade iki defa beraber bulundu; tif usulü ile onlann içinde oturacaklara fakat yas esvabını hiçbir defa çıkarmadı. maletmektir. ÜArkast var). Gene Ankaranın memur '"'«TfT evlerine dair * , İstanbulla ecnebi memleketler arasında telefon ucuzladı 1 Telefon ücretleri Diğer taraftan Prensin mecmu servetinin mıktarı da henüz tesbit edılmemiş tir. Prenses Ulviyenin biraderi Semih Mümtaz Mısırdan avdet etmiş, onunla beraber avukatlardan biri de dönerek bazı hususlar için Ankaraya gitmiştir. Prenses Ulviyeye, mirastan birşey verilmemesini istiyenler arasında Prensin hemşiresi Prenses Şivekâr bulunmaktadır. Zira Prensin servetinden bir kısmı Amerika; donanmasının harb gemile zevcesine verildiği takdirde kendisine rini ve mürettebatını artırmağa karar verdaha az para kalacaktır. mekle beraber muharebe gemilerinin haDiğer varislerden bir kısmı ise kendi cimlerini, Japonya haric olarak diğer nzalarile Prensin zevcesine hisse ver mühim deniz devletleri arasında Londramek tarafını iltizam etmektedirler. Çün da yeni akdolunan anlaşmada tayin edikü iş mahkemeye intikal eder de ve len 35,000 tonu tecavüz edecek derecemahkeme zevceyi varis olarak kabul ede de artırıp artırmamağı kararlaştırmamışcek ^ oluıga, .yeğenjerip miıasa <la,hil,oj/ tıt. S" kadar var ki Panama kanalmın rhamafaı'î Ve yahüd"kendi hfsselerîne pek genîşietilmesl"' derpiş edileceğine dair bySfötei?^ bütce ık»J5pnipro vardır. YUNUS NADt Istanbulla ecnebi memleketler arasmdaki telefon ücretleri tarifesi değiştiril miştir. Yeni tarife yarından itibaren tatbik edilecektir. Ücretler, eskisine nisbetle ucuzlatılmıştır. Almanya telefon tarifesi bakımından üç mmtakaya ayrılmıştır. Birinci muıtaka ya telefon ücreti gündüz 513, gece 308 kuruşa indirilmiştir. Eski ikinci ve üçüncü mıntakalar bir leştirilerek ikinci mmtaka yapılmış, ve ücreti gündüz 538, gece 323 kuruş olmuştur. Üçüncü mmtaka eski dördüncü, beşinci, altmcı ve yedinci mıntakalardan mürekkeb olup gündüz 599, gece 360 kuruştur. Lehistan birinci mıntakası gündüz 451, gece 271 kuruş, ikinci mmtaka gündüz 476, gece* 286 kuruş, üçüncü mmtaka gündüz 500, gece 300, dördüncü mmtaka gündüz 525, gece 315 ku ruş, beşinci mmtaka gündüz 550 kuruş, gece 330 kuruş, altmcı mmtaka gündüz 574, gece 345 kuruştur. İsveç birinci mıntaka gündüz 734, gece 441, ikinci mıntaka gündüz 808, gece 485, üçüncü mıntaka gündüz 882, gece 529 kuruştur. Norveç birinci mmtaka gündüz 865, gece 519, ikinci mıntaka gündüz 914, gece 549 kuruştur. Suriyeye üç dakikalık bir mükâleme ücreti, 8,84 liralık hazırlama ücretile birlikte 50,72 liradır. Filistine 40,65 liradır. Aynca 8,43 lira hazırlama ücreti vardır. Mısıra, 7,61 liralık hazırlama ücretile beraber bir mükâleme 45,80 liradır. Brezilyaya mükâleme ücreti 49,47 lira, hazırlaması 6,92 liradır. Arjantin iki mıntakadır: Buenos Aires dahilindeki yerlere bir mükâleme 49,47 lira, hazırlama ücreti 6,92 liradır. Cumartesi günleri mükâleme ücreti 39,22 lira olacaktır. Buenos Aires haricinde mükâleme 51,93 lira, hazırlaması 6,92 liradır. Cumartesi günleri mükâleme ücreti 41,68 liradır. Uruguay 51,93, hazırlama ücreti 6,92 liradır. Cumartesi günleri 41,68 liradır. Şiliye 55,62 lira, hazırlaması 6,92 liradır. Cumartesi günleri 45,37 liradır. Yeni telefon rehberi abone miktannın arttığı gözönünde tutularak 15,000 tane bastırılmıştır. Rehberin bugünlerde posta ile abonelere gönderilmesine başlanacak ve tevziat iki haftaya kadar tamamlanacaktır. MÜTEFERRÎK Çirkinlik ortadan kaldırıldı Çemberlitaştaki Atik Alipaşa camisile Çemberlitaş arasındaki ufak arsa tanzim edilerek bir bahçe haline getirilmiştir. Bu suretle hem iki kıymetli eserin arasmdaki boşluk temizlenmiş, hem de senelerdenberi harab bir duvarla çevrili bir çöplük halini almış olan çirkinlik ortadan kaldırılmıştır. Askerliğini yapmıyan mekteb mezunları gramda sarih bir kayıd bulunduğuna nazaran, yeni Amerika muharebe gemile rinin Japonyanın yeni yaptırmakta ol duğu zırhhlar gibi 45,000 yahud 55,000 ton olması ıhtimali vardır. Bu hacimdeki gemilerin geçmesine kanalın şimdiki derinliği ve genişliği kâfi değildir. Amerikanın yeni teslihattan gayesi, memleketin gerek Büyük Okyanus, gerek Atlas Okyanusu tarafındaki sahille rini ve bunlan yüzlerce mil uzaktan setreden adaları ayni zamanda müdafaa etmek imkânını temin olduğu esbabı mucibe olarak izah edilmiştir. Bu izah Amerikanın bir gün uğrıyacağı taarruzun yalnız Büyük Okyanus üzerinden Japonyadan gelmekle kalma yıp ayni zamanda bu devletin müttefiki Almanya ve Italyadan dahi Atlas Ok yanusu üzerinden gelmesine ihtimal verdiğini ve bahusus Panama kanalmın her iki taraftan ayni zamanda müdafaaya mecbur kalacağını anlatmaktadır. Lise ve yüksek mekteb mezunlarm dan olup da henüz askerliklerini yap mamış olanlarm tâbi olacaklan mua mele hakkmdaki hükumetin kararı alâkadarlara tebliğ edilmiştir. Buna nazaran bunlar memuriyete namzed olarak kabul edileceklerdir. Ancak asker ol dukları zaman memuriyetle alâkaları kesilecek ve askerlikten döndükleri zaAmerikanın yeni fevkalâde tahsisah ve man da her hangi bir hak talebinde bulunmıvacak, eski vazifeleri münhal ol bahusus yeni inşaat programı, donan duğu takdirde tekrar almabi^ceklerdir. masını derhal kuvvetlendirecek ve siyasî vaziyet üzerinde hemen tesir yapacak deFuad P"lca dün akşam ğildir. Bunun tesirleri birkaç sene sonra Parise gitti görülecektir. Bugün ve daha birkaç sene Türk Hava Kurumu başkanı ve Rize Japonya 15 senedenberi muntazam bir meb'usu Fuad Bulca, tedavi edilmek üsurette yaptığı hazırlığın semeresi olan zere dün akşamki trenle Parise hareket etmiş ve Hava Kurumu müdür ve erkâ nakabili cerh bulunmak imtiyazını ve nisbî tefevvukunu muhafaza edecektir. Bıinı tarafından uğurlanmıstır. nunla beraber Amerikanın kararı dünya Cok çocuklu hâkimler icin işlerinin kolay kolay düzelmiyeceğini gösHâkimlerin şubat avlığından birer litermesi itibarile dikkate şayandır. ra kesilmesi hakkmdaki kanunun tat Muharrem Feyzi TOGAY bikatma bu avdan itibaren başlanacaktır. îcab edenlere lâzım gelen tebligat vanılmıştır. Posta mvdürlerinin takdirine bırakılmış Bazı posta idarelerinin Avrupaya gönderilen taahhüdsüz mektublarm da açık verilmesi yolunda muamele yaptıkları görülmüstür. Bircok okuyucuların itirazını mucib olan bu nokta üzprinde îstanbul Posta müdürü şunları söyle miştir: « Bu iş, posta müdürlerinin takdirine terkedümiştir. Lüzum görürlerse Avruoaya gönderilecek adi mektubların da açık verilmesini istivebilirler.> Bir şehab yağmuru mu göreceğiz ? Uvey oğlunu öldüren bir ana Erbaa (Hususî) Erbaaya bağlı Tekke nahiyesinin Dereli köyü halkmdan Çırakoğlu Şükrünün karısı Huriye, üvey oğlu Kadiri dövmek suretile öldürmüş ve çocuğun cesedini ahıra atmıştır. On beş yaşmda olan Kadirin cesedi ahırdan çıkarılarak kazaya getirilmiş, üvey evlâd katili Huriye de yakalan mıştır. Şubatm 17 veya 18 inde küremizin bir kuyruklu yıldız saçağmdan geçe ceği ve bu esnada bir şehab yağmuruna tesadüf edileceği söyleniyor. Bu ışık yağmurunun çok güzel bir manzara halinde gündüz dahi görüleceği bildiril mektedir. Hâdise, Esed bürcünün «Berse» noktasmdan zuhur edecek ve semaya aydmlık verdikten sonra parlak şehablar halinde yere düşecektir. Cumhuriyet Abone şeraiti Nüshası S ktıraştnr. | Türkiye Baric icin icin Senelik 1400 Rr. 2700 Kr. Altı avlık 750 • 1450 • Üç avlık 400 » 800 • Bir ajrlık 150 > îoktur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle