Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C Cı akil L İ*L x L. 1 Büyük davalar Çin Japon vaziyeti, kurdla kuzu hiîyesinin modern ve daha haşin bır :klidir. Kuzuyu yemek istiyen kurd, ıçare kurbanını, önceden suçlu çıkanr. akat, bugünkü meselede, zavallı mahimu öldürmek ve yemek için kullanılan sulde, şarka mahsus bir işkence çeşnısı ır: İş tedricî surette yapılıyor, dilim di m bir koparma ameliyesi tatbik edili Dr. Evvelâ Mançuko, sonra Jehol, arıdan Tiençin; şimdi de Pekin'e ve üy :ni vilâyete sıra geldi. Bütün bu insafz ameliyenin devamı müddetince, ilk arruzun, yaramaz kuzu tarafından yaldığı iddia ediliyor. Son hâdise, haklı Srünmek içın tatbik ediien bu hayasızca iulün mükemmel bir misalidir. Japon •suslan, Çine Amerika tayyareleri sa dığına dair bazı rivayetler dolaşhğını irünce doğruca tayyare meydanına gierek, hakikati gözlerile görmek istemişrdir. Çinli nöbetçilerin yanına Japonlar eş açmışlar ve Çinlilerden birini öldürüşlerdir. Ölen Çinlinin arkadaşlan muıbelede bulunmuşlar ve mütecavizler en ikisini yaralamışlardır. Şimdi, Çsn lâsebeb ika edilmiş bir cinayetin mes'u Emrivaki siyaseti Yazan: Lloyd George mi? Ihracat mevsimini fırsat sayan vapur şirketleri Tetkikat neticesinde ecnebî acentalarm fiatlarını yükseltmelerini haklı gösterecek bir sebeb bulunmadı Ecnebi vapur kumpanyalarının arala rmda birleşerek ve ihracat mevsiminin başlamasını fırsat bilerek tarifelerini gayritabiî bir dereceye çıkardıklannı yazmıştık. Evvelce de bildirdiğimiz gibi, mem leket iktısadiyatına doğrudan doğruya kasd mahiyetinde telâkki ediien bu hareket alâkadar resmî mahfillerde derin akisler uyandırmış ve devletçe buna karşı tedbir almak lüzumunu ortaya atmıştır. İktısad Vekâletinin direktifile Deniz Ticaret müdürünün ecnebi acentalarla yaptığı temas ve müzakereler henüz müspet bir netice vermemiştir. Ecnebi acentalar tarifeleri haddi azamiye çıkarmalarını meşru ve haklı göstermeğe çalışmakta ve hükumetin teklif ettiği navlunlara yanaş mamaktadırlar. Buna mukabil ecnebi acentalar, adeta bir parmak bal kabilin den cüz'î bir tenzilât yapmağa razı ol duklarını bildirmişlerdir. Bu tenzilât bilfarz 20 şilinden 60 şiline çıkardıkları fındık navlununu 50 şiline indirmek kabi linden cüz'î miktarlara inhisar etmekte dir. Halbuki bu kumpanyalar, evvelce fındığın tonunu 20 şiline taşıyor ve bu işten kâr ediyorlardı. centaların fiatlarını bu derece yükseltmelerini muhik gösterecek bir vaziyet ve sebeb görülememiştir. Bunun için, ecnebi kumpanvalann bu müşterek hareketleri, ihracat mallarımızı taşıyacak Türk bandıralı kâfi vesait bulunmaması ve ihracat mevsimi gelmiş olması dolayısile Karadeniz limanlanndan, Izmir ve Mersinden bu aylarda müıhim miktarda mal sevke dilmek zarureti bulunduğunu hesab ederek, fırsattan istifade mahiyetinde görülmektedir. Eğer ecnebi acentalar nihayet şu bir kaç gün içinde hükumetin tekliflerini kabul etmezlerse, ihracatımızın geri kalma ması için muktezi bütün tedbirler alma caktır. Daha şimdiden haricde birçok vapur müesseselerile anlaşmalar yapılmaktadır. Bu müesseseler en yakın tarihlerde Istanbul ve Izmir limanlanna vapur göndererek ihracat mallarımızı iskelelerde bekletmeden alacaklardır. Hükumet haricden temin ettiği vapurlara dahildeki şileplerden de ilâve edecektir. Mevsuk bir membadan öğrendiğimize RÖre, hükumet ihracatımızın sektedar olmamasını temin ettikten sonra böyle iktı sadiyatımız alevhine bir tröst teşkil eden Resmî kanallarla ve inceden inceye birkaç ecnebi kumpanyaya limanlarımızyapılan tetkikat neticesinde, ortada, a dan hiçbir mal verdirmiyecektir. ya yapmıyacaktır. Çünkü, bu üç eyaletin temessül ettirilmesi keyfiyeti, onu iki sene meşgul edebilir. Fakat, ileri hare ketinde bu istirahat devresi, herhangi b;r bahane ile, müstakil kalan diğer iki eyaletin istilâsile neticelenecektir. Japonya, fazla beklemeği göze alamaz. Çünkü Fakat Sir John Simon hazır değildi. Çin müdafaa kuvvetlerini azar azar artaddediliyor. Japon harb gemileri, kuşHakikaten de hiçbir zaman hazır bu ilandırıcı bir hararetle meydana çıkı tırmaktadır. lunmazdı. Hariciye Nazırları, şifre aç Zimamdarlann, bilhassa Büyük Bn mak zevkini tatmak için telgraflar teati )rlar. îşte bu müdafaasız memleket.n >lunu budunu kesmekte haklı görün tanya, Birleşik Amerika ve Rusya zi ederlerken ve Milletler Cemiyeti, mü ek için ortaya sürülen sebeblcr böyle mamdarlarının askerî fütuhatla meydana zakerelerle, konuşmalarla, taliklerle meygelen bu yeni ve muazzam sark Impara gulken, Japonya, bayrağını Mançuri a ad edilmiştir. Her nedense, hâdiseler, Japonlar ta torluğunun ati için arzettiği ehemmiyetı razisine sıkı sıkı daldırmış ve bu muhtefmdan, tasmim edilerek vukua getiril kavramadıklannı zannetmiyorum. Bu şem eyalet üzerinde, bir daha kımılda iştir. Mançuri, Japon kıt'alan tarafm muzır plân tahakkuk edince, zaptedilen mıyacak derecede sağlam surette yerleşin, nizam ve asayişin tesisi bahanesile bölgenin nüfusu 200,000,000 raddesin mişti. Japonya, yabancı devletlerin mügal edildi. Mançuri'liler bu yabancı is de olacaktır. Buna, Japonyanın ve Kore dahalesinden korkulacak birşey olmadıâyı piiskürtmek isteyince, menı'eketle nin nüfusunu da ilâve edince, bu döğüş ğını anlamıştı. tıin hürriyetini ve tamamiyetim müda ken împaratorluk, merd ve zeki ırklardan O tarihtenberi, Avrupa, buhrandan »a etmek istiyen bu adamlar, medeniye müteşekkil, 300,000,000 nüfusluk bi. buhrana atlıyarak, zahmetli yoluna, sarı âli menf aatleri namına imhası caiz hay bir varlık haline gelecektir. Bu nüfusu sak sarsak devam etti. Bu buhranlardan jdlar gibi, memleketlerinden kovuldu teşkil edecek olan ferdler, orduları, henüz hiç olmazsa ikisini Almanya tevlid etti. r. Bunun nericesinde de, zengin Man birkaç asır evvel tekmil Asyayı istilâ eBir aralık, korkulu bir devir atlattık. ıri eyaleti Japon toprağı ve orada ya den ve ta Avrupa ovalanna kadar sokuFransa seferberlikten bahsetti ve bu işi yan, çalışkan, müsalemetperver on mü lan insanlardır. yapmasına ramak kaldı. Harb, ufukta >n Çinli Japon tebaası oldu. Bu muazzam araziyi teşkil eden top beliriverdi. Sonra, Habeş kargaşalığı çıkraklar verimlidir ve fazla olarak, semere Jehol da bel'edildi. Çünkü hududla tı ve rakib filolar, soytarı patırdılarile nı, Japonyanın oburluğuna karşı müda vermek için sermayeden başka bir şeye Akdenizde manevralar yaparak çaladü.a etmek gibi muazzam bir cmayet iş ihtiyacı olmıyan pek çok madenleri ihtidük birbirlerine meydan okudular. va eder. Japonya, yeni fütuhatınm, in mışti. Bu tezahürlerin neticesi olan suitefehŞimdi, Çinin kadim payjtahtma ve bü sanca ve malzemece kendisine temin edehümler henüz zail olmuş değildir. Av ik limanı olan Tiençin'e sıra geldi. Ay ceği servetlerden azamî nisbette istifade rupa, hâlâ bunların tehdidi alundadır. :a üç eyalet daha gasbedilmek üzere fikrindedir. Bu silsile halinde fütubata aAmerika, mühim bir sınaî ve malî buh r. Sebebi? Japonyanın halihazırdaki tılışı o maksadladır. Kendi memleketinde, ran geçiriyor. Bütün düşüncesi ve bülün tarbiye Nazırı General Sugiyama, bu nüfusu haddinden fazladır ve köylüsü, kuvveti bu buhranm doğurduğu meselebebi, Çinin feryadlanna kulak vere o sefil, ufacık çiftliklerile, öyle nıüthiş bir ler üzerinde toplanmıştır. Fransa, nakid iyecek, yahud uğradığı zulmün sebeb mahrumiyet içinde puyandır ki, ısyan çıbuhranları içinde bocalamaktadır. Rus rini araştıramıyacak derecede kendi iş karması korkusu vardır. ya hükumetinin ve matbuatının bütün dalrile bunalmış bir cihana şöyle anlatı Onun, komşularına karşı giriştiği bu budaklarını sarmış ve muazzam arazisiDr: «Japonyanın sabn tükendi. Bu va muazzam teşebbüsün sebebi, her devir nin bütün genişliğince şümullenmiş gibi yet devam ederse, Japonya, sulhun mu de mültecileri, şarktan garba akın etti görünen, ihtilâl aleyhtarlığını ve suikasd ıfazasını, beynelmilel adalet esası üze ren saikın aynıdır. teşebbüslerini tenkille meşgul. Tasfiye nden, kuvvete havale mecburıyetinde Ne olursa olsun, Amerika, kendi nüişi devam ediyor. İş tamamlanmadıkça, ılacaktır.» fusunun iki mıslınden fazla nüfusa sahib Rusya, büyük bir harbin hesabsız muhaEzop'un kurd hikâyesinden, hatta da askerî ve bahrî bir devletle karşı karşıya taralarına girişmeğe cesaret edemez. a evvelinden itibaren, Çinin Japonya kalacaktır. Ve bu devlet, fazla olarak, Bütün bu karışıkhkların en üstünde, ırafından fethine kadar, bütün fatihler. dığer devletlerm hukukî bahsınde, ken Ispanya arazisinde beynelmilel bir harb ırs ve tamahlannın çıplaklığmı bir ada dini hiçbir bağla mukayyed tutmıyacakhaline gelen îspanyol dahilî harbini gö• t örtüsile örtmüşlerdir. Fakat, meydan tır. kumakta, Sugiyama, onlann hepsini geRusya ise kendi arazisinin daha altıda rüyoruz. Japonların Çindeki amalını dide bırakıyor. Japonyanın beş sene için biri kadar araziye sahibken onu karada lediği gibi takib etmesine bundan daha e Imparatorluğa ilhak ettiği nüfusun ve denizde mağlub etmiş olan ve kendi müsaid vaziyet olur mu? Hulâsa, Japon kıtaatı, şehirden şehre dedi, kendi adalannda oturan nüfustan ninki kadar büyük membalara ve kenai ızladır. Şayed, kendi Harbiye Nazın idaresi altındakinden daha kalabahk bü yürüyorlar, imparatorluklarına eyalet üsın bizzat kullandığı tabirle «bu vazi nüfusa sahib olalı beri ayni galebeyi tek tüne eyalet ilâve ediyorlar, bunu, yalnız, et devam ederse» daha nekadar arazi rar ihraz edeceğine büsbürün emın bulu insanca ve paraca asgarî masraf ederek değil, ayni zamanda, ne şarktan ne de hak etmek niyetindedir acaba? nan bir komşu ile yanyana kalacaktır. Hiç şüphesiz, Japonya, tekm1 şimalî Bundan başka, bu devlet, Mogollar garbdan hiçbir üçüncü şahsm müdahale "ini kendi murakabesi altına almağı ta tarafından işgal ediien bütün topraklann edemiyeceğine, haklı bir kanaatle emin ırlıyor. Geri kalan beş eyaletten üçünün yeni ihdas ediien Mogol Imparatorluğu olarak yapryorlar. Japonyaya hitab eden protestoların lisanı, nezaket, ve tatlılıkla aptından sonra, bir vakfe ya yapacak nun meşru malı olduğuna kanidır. Büyük Britanya, yeni Japon tebaasınm, Cengiz Han zamanında Hmdistanı işgal eden milletlerden müteşekkil olduğunu, iş, işten geçtikten sonra hatırlıya caktır. Japon emperyalizmi, zamanmı mü ' kemmelen intihab etmiş ve hesablı bir meharetle, bundan en seri ve en mükemmel surette istifade etmiştir. Mançuri, Büyuk Britanyanın, nesillerdenberi görmediği en müthiş malî buhranm pençesinde kıvrandığı bir sırada zaptedilmiştir O sırada, İngilterenin, nüfuzunu kötürümleş • tirmek bakımından en gayrifaal Haricıye Nazırının vücudile malul olduğu da duşünülürse, Japonyanın, Londra, Vaşing ton ve Cenevre tarafından kendisine vaki olan değersiz ihtarlara kulak asmayışmın sebebi kolayca anlaşılır. Şayed, o sırada, Büyük Britanya ile Birleşik Amerika, samimî ve müttehid bir vaziyet alarak el birliği yapmış olsalardı, Japonya, bu derece büyük bir ittifaka meydan okumağa asla cesaret edemezdı. Amerika Hariciye Nazın müşterek bir harekette bulunmağı teklif etmişti. İkiyiiz yaşını dolduran gazete 5 ngilterede sayıları üç beş bini bulan M gazetelerden birinin, Belfast News letter adlısının, iki yüz yaşını doldurmuş oimak münasebetile haşmetlu Kral tarafından tebrik olunduğunu dünkü Cumlhuriyet'te okudum. Sekız yıl evvel Temps ve Revue des deux de Mondes da yüzüncü yıllannı tamamladıklarından bir sürü tebrik telgrafnamesı almışlardı. Debâts gazetesi iki yıl sonra yüz elli yaşını, Figaro da on yedi yıl geçince yüz yıllık bir ümrü tamamlamış olacaklardır. Fakat gazetelerin en eskisi malum olduğu üzere Gazette de France'tır. (1631) de meşhur kardinal Richelieu'nün himayesine mazhar olarak kuruian kürenin bu ilk gazetesi, bir takım fasılalarla ömrünün nizamını kaybetmemiş olsaydı yedi yıl evvel tam üç yüz yaşını bitirecek ve büyük bir rökor kurmuş sayılacaktı. Bu şerefi şimdi 200 yaşına giren Ingiliz gazetesi kazandı. Ne yazık ki bizde iki yüz değil, yüz değil, elli yaşına bile giren gazete yoktur. Zaten ilk gazete Takvimi Vakayi adile 1832 de çıkmıştı. O, devlet malı idi ve Babıaliden verilen haberleri, ilânlan, kanunları neşrediyordu. Bununla beraber anzasız bir ömür geçirmedi, sik sık batıp çıktı, nihayet mensub olduğu devletle beraber hakikî ömrü tamamile belli olmadan tarihe karıştı. Kavalalı Mehmed Alinin Mısırda çıkardığı gazeteler istisna olunursa Takvijni Vakayi; ilk Türk gazetesi idi. Bu adı ona veren de bizzat Ikinci Mahmuddu. Vak'anüvis tarihleri Takvimi Vakayiin kuruluşunu anlatırlarken Sultan Mahmudun sadaret kaymakamına yazdığı hattan şu fıkraları da kaydediyorlar: «Kaymakam Paşa, Bu hususun tanzimine bakılması çoktanberi emelimdi. Ancak vakti ve mevsimi gelmediğinden sükutu ihtiyar etmekte idim. Îşte lillâhilhamd sırası gelip mülküme pek çok menfaati olacağı cümle tarafından teslim olunmuş ve takririnde beyan olunduğu üzere bu hususa nezaret için Esad Efendi Nazır, Sarım Efendile Said Bey dahi memur tayin kılınsın!..» Takvimi Vakayiin senelik abone bedeli yüz yirmi kuruştu, haftada bir çıkıyordu. Şimdiki Universite civannda ve eski Devlet matbaasının yanında bulunan bir konak Kapıcıbaşı Musa Ağadan beş yüz keseye (yirmi beş bin lira demektir) satın alınarak Takvimhane adı verildi, gazeteye tahsis olundu. Hünkânn hattmda adı geçen Esad Efendi vak'anüvis idi, nazır sıfatile gazetenin idaresine memur edilmişti. Ulemadan KarsJı oğlu Cemal Efendi musahıhih tayin olunmuştu. Dahilî işlere aid haberleri dairelerden alıp getirmek vazifesi sonraları vezir rütbesini ve paşa unvanını alan Sanm Efendiye, askerî haberleri toplayıp yazmak işi de Serasker Hüsrev Paşanm divan kâtibi Said Beye verilmişti. Fakat bunlar muhbir değil, muhabir değil, birer sekreterdi. Gazeteyi doldurmak, tertib etmek mes'uliyetini üzerlerine almış bulunuyorlardı. Takvimi Vakayi, meşrutiyet yıllarında da ayni adı taşıyarak çıkıyordu. Lâkin memuriyetlerdeki değişikliklerle resmî ilânlan dercetmekten başka bir işe yaramıyordu, kimse tarafından okunmıryordu. Tarihe hizmet bakımından da kıymeti, esefle söylüyoruz, pek azdır. Onun için koleksiyonlanna para veren bulun İyi kaliteli çay Rize çayının evsafı mükemmel bulunuyor Ziraat Vekâleti uzun senelerdenberi çay yetiştirmekte olan Rizede çayla rımızm ıslahı için Hindistandan bir İngiliz mütehassısı getirtmiştir. Bu arada Rize çaylarmın terkib ve evsafının anlaşılması için bir tahlil yaptırılmıştır. Bu tahlilde Rize çayları kalite itibarile henüz lâyıkı veçhile işlenmemiş olmakla beraber terkib itibarile Seylân ve Cava çaylarından farksız denilebilecek bir mükemmeliyette bu lunmuştur. Hükumet, bir programla Rize çaylarının cinsini ıslah ve teksir ederek çay ithalâtmı azaltmak ve günün birinde tamamen kendi ihtiyacımızı karşılıya cak çay yetiştirmek kararmdadır. Bu suretle ithalât listesinden senede iki milyon liralık bir indirme yapmak kabil olacaktır. Korkunc bir vak'a Çanakkalede bir kurd üç kişiyi yaraladı Çanakkale (Hususî) Buraya tâbi Taşlıtarla köyünde üç kişinin ağır su rette yaralanmasile neticelenen bir kurd vak'ası cereyan etmiştir. Vak'a şöyle olmuştur: Dağda bir şey bulamı yarak aç kalan bir kurd köye inmiş ve Ahmedin ağılından içeriye atlamıştır. Orada yatmakta olan Ahmedin oğlu gürültüden uyanıp karşısmda iri bir kurd görünce yastığının altındaki tabancayı kapmış ve bir el ateş etmişse de hayvam vuramamıştır. Bunun üzerine kurd üzerine saldırmış ve kendisini kımıldamıyacak bir hale getirinciye kadar hırpalamış, yaralamıştır. Bundan sonra azılı kurd, gürültüye silâhsız olarak ko şan Ahmedin üzerine çullanmış, onu da yere şerdikten sonra vak'aya son gelen karısımn bacağım da hurdehaş etmiştir. Bu esnada son bir gayretle kurdun boğazına sarılan Ahmed hayvarn bo ğuncıya kadar uğraşmış ve buna mu vaffak olmuştur. Karı koca ve oğul ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmışlardır. ^ Ankara Hukuk Fakültesinde kayıdlar Ankara 2 (Telefonla) Ankara Hukuk Fakültesi talebe kayıd muamelesine birinciteşrın başmda başlanacaktır. Bu sene fakülteye 50 meccanî talebe almacaktır. Talebelerin imtihanları Maarif Vekâletinden ayrılan bir heyet tarafmdan yapılacaktır. dolu. Protesto demek bile fazla. Bun larda, tarafeynin dostane bir hal çaresi bulacakları hakkındaki tatlı ümidin ifadesinden başka birşey yok. Japonya, bunlara, üç Çin eyaletini müsellâhan zaptetmekle ve kadın, erkek binlerce ma&umu doğramakla cevab veriyor. Istanbulun yeni ortamektebleri Maarü Vekâleti, bu sene îstanbuldaki ortamekteb ihtiyacını karşılamak için yeniden 7 ortamekteb açmaktadır. Yeni mektebler Üsküdarda, Fatihte Zincirlidakuyuda, Cibalide, Taksimde, Cağaloğlunda, Beyoğlunda ve Beşiktaştadır. Kayıd ve kabul muamelelerini yap mak üzere Maarif Vekâleti şimdilik bu yeni mekteblere muvakkat olarak müdür, müdür muavini ve kâtibler tayin etmiştir. Bunlar şimdilik mektebin tesisatile beraber talebe kayıdlarını yapacaklardır. 10 eylule kadar orta tedrisat kad rolarile beraber bu yeni mekteblerin esas idarecileri de tayin edilecektir. muyor. M. TURHAN TAN Edebî tefrika : 60 Yazan : Mahmud Yesari )ikkat et, annem, teyzem, kızkardeşim; üzerime yorma... Üzerine yorma...» die konuşurlar ve «üzere yorulmıyacak :yler» in lâkırdısı geçti mi, yakalarını ınrlar... Bu, demek ki çocukluktan kalta bir alışkanlık... Yoksa annem, açık kirli bir kadmdır. Biz çocukken, bize ıpka giydirirlerdi. Geçenlerde Ali amam karısı Safiye ile gelmişlerdi, annem, gün Safiyenin güzelliğini methetmiş... afiye, annemin saçlan arasında bir beaz tel bulmuş koparmış... Annem, neen sonra farkma varmaz mı? Artık, bu, vde, günlerce bir mesele oldu... Daha unun gibi neler... Melike, sessiz sessiz kocasını dinle lişti; o, susunca, başmı kaldırdı, gözleri algındı: Buna şaşmıyorum. Şekib, onun devam etmesini bekliyoru. Sokaktan geçen bir otomobilin klâk> n hırıltısı, bir an odayı dolaştı, sustu. Melike, hep ayni dalgınlıkla kocasına akıyordu: Eski hizmetçiyi savdınız mı? Şekib, kansınm bunu soracağım bek lemiyordu; kendi, günlerdenberi bunu tabiî görmeğe alıştığı için, Melikenin de yadırgamıyacağı vehmine düşmüştü: Evet, dedi. Savdık. Genc kadın, gözlerini kocasından a yırmıyordu: Neden? Şekib, bir suç itiraf ediyormuş gibi kekeledi: Vallahi, hizmetçilerle meşgul olan hep annemdir, bilirsin. Benim, uğraşmağa vaktim mi var? Melike, kocasının soğuk soğuk terlediğini görüyordu; onu tazib etmemek için fazla sormaktan vazgeçmişti. Fakat, birdenbire Şekibin yüzü ve gözleri par laywerdi; muhakeme biterken müdafaasının unuttuğu en canlı noktasmı hatırlamış bir maznun gifoi başmı doğrulttu: Annem, seni, çok seviyor, Melike! Melikenin soluk elâ gözlerinde de ışjklar uyannuştı: Ya! Ne zamandanberi? Diyecekti, kendini tuttu, gülümsemekten de vazgeçti, kocasının söylemesini bekledi. Şekib, emniyetle anlatıyordu: Annem, seni, çok seviyor. Seninle evlendiğimizden bugüne kadar, evin içinde, bazı ufaktefek geçimsizlikler, anlaşamamazlıklar oldu. Fakat o kadar... Annemin, benim seninle evlenmeme muarız oluşu da, etrafın, dost görünen bir takım aiılâksızların fitlemelerinden, dedikodularındandı. Kadıncağızı, hep senin aleyhinde doldurdular, doldurdular. Eh, ne yapsın, o da, nihayet bir anadrr, değil mi ya? Kendi görüşüne, düşünüşüne göre, onu da mazur görmeli. Hayır! Bununla annemi, tamamile masum, bigünah göstermek istemiyorum. Onun da kabahati var. El sözüne kanmıyacaktı. Yaşını başını almış, dünyayı anlamış, tec rübeli ve akıllı bir kadımn, dost düşman sözüne kapılması, hiç de onun lehine kaydolunur harekelerden değildir. Ne ise, zamanla, o da hatasım anladı. Aldandığını, daha doğrusu, kendisini aldattıkla' nnı anladı. Şimdi, bütün kalbile sana bağlı. Bu kızı alışı da, senin için! Melike, kocasının sözlerine şaşmıyor du; yalnız, onu dinlerken içi zehir gibi yanmağa başlamıştı; o, evde yokken kaynanası boş durmamıştı. Melike, yavaşça sordu: Benim için mi? Şekib, kendi sesinin emniyeti, harareti içinde, karısımn neler düşündüğünden, bahçe üstündeki odada, uzun şişlerle bir neler düşünebileceğinden hiç şüphe etmi vester, yaman değil mi? Genc kadın, zoraki bir gülümseyişle süveter örüyordu. yerek tekrar etti: Gelininin odaya girdiğini görünce, yebaşmı salladı: Senin için, Melikeciğim... rinden kalkmak istedi; Melike, mâni ol Daha soyunmadım... Yüzümü, Melike, yavaş yavaş ayağa kalkmışb: du: gözümü yıkayayım... Anlıyamadım. Hiç rahatsız olma anneciğioı. Bir Hizmetçi kız, kapıda bekliyordu: Kocası, onun ellerini tuttu, gülümsü îstediğiniz zaman, sesleniniz. Ça şey soracağım. yordu: Ihtiyar kadm, mazlum, uysal, nazikti: Bu kız, aylarca sanatoryomda yı hemen hazırlarım. Sor, evlâdım. yatmış... Sanatoryom tedavisi, nedir, biMelike, peki, diyecekti, birden cay Taşınırken, benim çamaşırlarımı liyor. Eski hizmetçimiz de fena kız de dı: Biraz yoruldum, işüham da yok. nereye koydunuz? ğildi. Fakat annem; Melike, yakında saYaşlı kadın, elindeki uzun şişleri yaKocasına işaret etti: natoryomdan çıkacak; evde, nasıl bakavaşça dizinin üzerine bıraktı; yün yuma Akşam, erken yemek yeriz, ol cağız? Bu kız, Melikenin kahvaltılannı ğını, yanındaki sigara isketnlesinin üstüne vaktinde, saatinde hazırlar. Yemekleri maz mı? koydu; sürmelerin gri çerçevesi içinde Peki, karıcığım. de ona göre yapar, dedi. Ben de muvaMelike, soyunmağa ba§lamıştı; gar büsbürün soluklaşan kirpiksiz tekerlek fık gördüm. drobunu açtı, evde bıraktığı çamaşırlan gözlerinin cansız bebeklerinde iğne ucu Melike, gene sesini çıkarmadı. Bu kız, senin hoşuna gitmiyor mu? aramağa koyuldu. Fakat çekmeceleri ka gibi bir ışık yandı, sondü: Çamaşırlannı, olduğu gibi, gar • Genc kadın, cevab verecekti; fakat nştırdıkça şaşkınlık içinde kalıyordu: Benim, bir pembe kombinezonum drobuna, çekmelerine koyduk, kızım. sofada, göğüsten gelen dolgun bir ök olacaktı, yok... Tuhaf şey!.. Beyaz göm Bakmadın mı? sürük hırıltısı duydu. O, böyle hınltılı leğim de yok... Kaynanasının ağır ağır toplanışının bır öksürüklere aylardaroberi aşina idi; bu Kollarını kavuşturarak etrafma bakı hazırlık olduğunu bilen Melike, bu gizli öksürükler, hınltılarla kulakları öyle dolnıyordu: «davranış» ın farkına varmamış gibi, sümuştu ki, hastayı görmeden, hastalığın Neyi aradımsa yok... Acaba, göç kunetle: derecesini anlıyabilecek hale gelmişti. ederken, başka bir yere mi kondu? Bu Baktım, dedi. Fakat birçok ara Oda kapısı açıldı, hizmetçi kız, gö rada bıraktığım birkaç parça çamaşıra dığımı bulamadım. Acaba, benim ça • ründü: güvenerek, yanıma çamaşır almadan gelmaşırlarım, sizin çamaşırlarla karışmı; İkindi kavaltınız hazırdır. Bura dim. mıdır? diye somağa geldim. ya mı getireyim? Yoksa, aşağıya mı Şekib, düşünüyordu: İhtiyar kadın renksiz dudaklanm güinersiniz? Anneme soralım. lümser gibi bükmüştü: Şekifc, memnun bir kahkaha kopardı: Gardrobdan aldığı eski kimonosunu {Arkası var) Gördün mü, Melike? Bizim şö sırtına geçirdi, aşağıya indi. Kaynanası