27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 Ağustos 1937 CUMHURİYET HABER HfidiseSer arasında Çindeki amansız boğuşma Bir inhitat manzarası annediyorum ki, dünyanın hiçbir yerinde, bir yandan içki içmek, bir yandan da ciddî bir konser dinlemek mümkün değildir. Bizde ise, millî musikimizi dinliyebileceğimiz içkisiz hiçbir yer yoktur. Muskiyi domates salatası gibi alelâde bir rakı mezesi hizasına indiren bu âdet kalkacağı yerde, eskisinden beter yerleşiyor. Dün, Tamburî Cemil, Nevres ilâh... gibi müzisyenleri bir meyhanede saz çalarken görmenize imkân yoktu; bugün, alaturka musikinin bütün şöhretleri, ancak rakı şişelerile dolu masalann karşısında ayakta durabiliyorlar. Bu şişeleri çekip alırsanız o kıymetlerin hepsi yıkıhrlar mı? Bilmiyorum; eğer yıkılacaklarsa alaturka musiki tam bir meyhane musikisine tereddi etmiş demektir. Bakalım, onun san'atkârlanndan hangisi, daha az kazanclı bir hayata razı olarak, sesini ve sazını bu içki mahşerlerinden kurtaracak, san'atının verdiği ulvî sarhoşluğun alkole muhtac olacak kadar eksik ve kifayetsiz birşey olmadığını anlatacaktır. Bu san'atkân göreceğimiz güne kadar, bütün alkolikler gibi sesi gittikçe kısılan alaturka musikinin de hazin inhitatına şahid olmağa devam edeceğiz. Şanghay ve Nankin >ombalar altında yanıyor in bataryaları ve tayyareleri, Şanghayda vaziyeti kazanabilmek için Japon donanmasını limandan uzaklaştırmağa uğraşıyorlar (Baştaraft l inci sahifede) Bir Çin tayyaresi yere düşürülmüştür mi gece saat 20 de diğer bir Japon tayre hlosu merkezî Çin ordulan erkânı rbiyesine on, ve Nankin askerî mektebi erine de on bomba atmıştır. Bombalar ngın çıkarmışlardır. 20 ağustosta Japon tayyareleri birkaç re Şanghayda Şapei, Pootung ve Hanı mahallelerini bombardıman etmişler• . Bu mahallelerde askerî tersane, münmat fabrikası ve Çin kıt'alan mevzilebulunmaktadır. Buralarda vukua gelen va muharebesinde bir Çin tayyaresi şürülmüştür. 20 ağustosta Çinin şimalinde merkez Julanna mensub üç Çin fırkasının mubil taarruzu üzerine düşman Liansinge dar geri püskürtülmüştür. Tuliussen'de 1 uncu Çin ordusunun bakiyesi tarafmn yapılan bir hiicum da akim kalmış vaffakiyetler kazanmışlardır. Japon kıtaları burada Şooşov körfezinin şimalinde beynelmilel imtiyaz mıntakasma kadar geri püskürtülmüşlerdir. Japon kıt'aları şımdi takriben 8000 metro uzunluğunda ve 10001500 metro derinliğinde uzun bir yay şeklini almışlardır. Perşembe günü Çinliler ilerliyerek Ward sokağının nihayetindeki Sun Sing pamuk fabrikasını işgal etmişlerdir. Ja ponlar şimendifer hattı civanndaki tram vay deposuna doğru gerilemişlerdir. Japonlar, Pootung'a yeniden asker ihrac etmek istemişlerse de geri püskürtül müşlerdir. Bir Japon tayyaresi Şapei üzerinde uçarken yere düşmüştür. Şepei üzerinde uçan Japon tayyareleri bir çok bombalar atarak şehirde yangınlar ıkarmışlardır. Ilk tahminlere göre, Japonlann zayiatı 2300, Çinlilerin zayiatı 800 kişidir. Çinin şimaline mühim miktarda Japon tayyareleri gelmektedir. Katu'da muharebeler olduğu bildirilmektedir. Şanghay 21 (A.A.) Çin tayyareleri bugün Yangtsopu mahallesini bom bardıman etmişlerdir. Paoting'de Wanghoo'nun sağ sahilinde büyük bir odun deposu yanmışnr. Japon tayyareleri Kianguan tersanesini şiddetle bombardıman etmişlerdir. URDDAN AZILAR Yazan: ismail Habib Başvekilimizin son beyanatı Bulgaristanda derin bir takdirle karşılandı Sofya (Hususî) Bütün Bulgar matbuatının Trakyada yapılan manevralarımızla fevkalâde çok alâkadar oldu ğunu ve harekâtı Anadolu ajansmın, gazetelerimizin ve ecnebi gazetelerinin verdikleri haberlerle günü gününe takib ettiklerini evvelce bildirmiştim. Sofyada çıkan (Zora) gazetesi, bugün manevralarımız hakkında şu şayani dikkat başmakaleyi yazmaktadır: «Birçok Avrupa devletlerinin yaptığı gibi, Türk ordusu da şimdi Avrupa arazisinde manevra yapmaktadır. Ecnebi müşahidlerin fikirlerine göre, manev ralar iyi ve doğru cereyan etmektedir. Manevralara iştirak eden ecnebi heyetler, Türkiye hükumeti Cumhurreisi Ekselâns Kemal Atatürk de dahil olduğu halde, Türk hükumetinin hususî bir itinasına mazhar olmaktadırlar. Bu münasebetle Türkiyenin çok kıymetli Başvekili İsmet İnönünün ecnebi gazete muhabirlerine söylediği sözler çok şayani dikkattir: «Biz komşuları mızla anlaşmak ve eski düşmanlıkları unutmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Sulhçu siyasetimiz için herkese icab eden teminatı verdik. Bütün komşularımızm bize samimî dost oluşlarma memnunuz. Bizim bütün siyasetimiz, bütün kuvvetlerimizle sulha hizmet etmek esasına dayanmaktadır.» Türk Başvekılinin bu sözleri, kuvveî maneviyenin yükseldiği ve hissiyatla rm galebe çaldığı, manevra zamanında söylendiği için bizce çok haizi ehem miyettir. Onun için bu sözlerin samimiyetinden şüphe edemeyiz.> RIZE Denîz karanın içine doğru tam bir yarım daire yapacak şekilde; şark ucuna Taşlıdere, garb ucuna Fener denen; beş altı kilometroluk geniş bir kavis çiziyor. Bu kavsin arkasında şarktan Hohol, garbdan Moliva dağlan, gürbüz ormanlı sırtlarile dalga dalga azametli bir fon halinde, kıyıdakine muvazi olarak ikinci bir kavis yapmış. Aynca dağlann şakulî kavsinden denizin satıhlı kavsine amuden, mevzun fasılah, sıra sıra, yeşil yeşil, denize yaklaştıkça yassılaşıp kıyıda büsbütün düzleşen altı yedi tane tepe inmektedir. Dağlan kıyıya payandalıyan tepeler. Bu sıra tepeler olmıyaydı dağlar dik, belde ezik, ve görünüş silik olacaktı. Fakat kıyıyı tedricen dağlara kaldıran bu tepeler sayesinde dağlann dikliği yumuşamış, düzlüğün yeknesaklığı gitmiş, ve Rize artık ne dağ dibınde ezilen, ne düz kıyıda sırtüstü serilen değil her tarafını serpile serpile gösteren haspa bir beldedir. Dağlann hacimli çizgisi, denizin perkârlı çizgisi, tepelerin cetvelli çizgisi; çizgilerin bu zengin hendesesini daha ziyade artırmak çin, altı yedi tepeden en ortadaki denize doğru tatlı bir kabanklıkla bir miktar uzayarak büyük kavsi ayrıca iki kavse ayırmış. Tophane denen bu burun sayesinde Rize iki liman kazandı. Şarktaki liman daha emin, az rüzgâr tutuyor; garbdaki daha derin, vapurlar oraya demirliyor. Dağlar orman orman, tepeler yeşil yeşil, ve hepsi kârgir, hepsi birkaç katlı evler hep beyaz beyaz. Evleri taşıyan tepelerle tepelere yaslanan evler arasında yakışıklı bir tezad var. Tepeler denize yaklaştıkça alçalarak kıyıda tamamile eridikleri halde kıyıda sık sık duran evler tepelerde ilerledikçe seyrekleşip nihayet tepeleri bitiremedn bitiyorlar. Şehrin asıl gövdesi Tophane burnunun garbındaki koy kıyısındadır. Yeni parkelenmiş ana cadde bu kıyıya temiz ve ferah bir korniş halinde uzanmış. Beldenin belediye, otel, hükumet konağı, halkevi çibi mühim yapılan ve müesseseleri hep bu caddenin iki tarahndadır. Trabzon denize küskün, Samsunun deniz kıyısmda caddesi yok, fakat Rize denize hürmet etmeği biliyor. On dört binlik beldenin sıklet merkezini taşıyan bu düzgün parkeli ana caddenin uzunluğu üç beş yüz metro amma şehrin boyu da eni de kilometrolarla sürmektedir. Bu yüzden mahalleler kendilerine köy gibi bakıyorlar ve burada şehir adı yalnız alışveriş yapılan çarşıya veriliyor. Dükkâna gel, şehirdesin; evine git, köyct. yeşil mevsimlik değil ezellikrir. Daîmî bir bahar; din kitablan da cenneti böyle tasvir ederler. Bütün bu ağaclar içinde en faydalı olan en bodur olandır. Boyu ancak dize k.dar gelen çay fidanlan. Ziraat Vekâleti dört beş yıl evvel burada bir çay fidanlığı tesis etti. Elde edilen çay çok u mü emmel; kokusu. lezzeti, rengi çok enfes. Köylüye her yıl yüz binlerle çay fidanı tevzi ediliyor. Üç dört sene sonra bütün çayımızı kendimiz temin edeceğiz. Baygın kokulu çay; yalnız zevk ve keyif değil, billur bardak içinde eritilmiş yakut şeffaflığile göze de neşe olan çay, her yıl senin uğruna harcadığımız milyon milyon servet artık kendi ülkemizde kalacak. Çay fidanlığı eskiden Garal denen tepenin üzerindedir. Şimdi oraya Ziraat tepesi deniyor. Orada yalnız fidanlığı değil, o en yüüsek yerden beldenin umumî panoramasını da göreceğiz. Yokuşlu, dar, Arnavud kaldırımlı, fakat döşemesi düzgün, ve yeni yıkanmış gibi tertemiz iç sokaklardan dolanarak, nihayet hastane yanmdan, meyilli bir şekilde yere yatınlmış bir merdiven gibi uzanan, beş altı yüz basamaklı bir yolu da geçince asıl tepeye vardık. Ooh, temiz çizgili, temiz yüzlü bir park, ve dort taraftan eşsiz bir tema;a. PEYAMİ SAFA Çinlilere göre Nankin 21 (A.A.) «Santralni z» Çin Ajansmdan: Şanghaydaki Çin kıt'alan. perşembe şamı saat 15 te rıhhm civarını işgal erek, Yanksepoo ile Scechuen'in şimaıdeki sokak arasında bulunan Japon t'alannın muvasalalannı kesmek sure e, elde ettikleri muvaffakiyeti ikmal etışlerdir. Halihazırda Şanghay Iimanında beşi uvazör, yirmi beşi torpito muhribi, iki de tayyare gemisi olmak üzere 45 Ja > n harb gemisi toplanmış bulunmakta r. Japon harb gemileri, ecnebi gemilerin mında yer aldıklan için, bu vaziyet inlilerin harekâtma mâni teşkil etmekter. Japon tayyareleri Nankin üzerinde idefa uçarak 10 bomba atmışlardır. Bu >mbalardan yalnız ikisi infilâk etmişse de :mcn hiçbir hasar ika etmemiştir. Bu ı mukabil, düşmanın 4 bombardıman yyaresi düşürülmüştür. Çin kıt'alan, Chahar'ın şimalinde hangtu, Fate, Changpeh, Nanhautsan, hungli, Shangi kasabalannı işgal etmek ^ere büyük muvaffakiyetler kazanmış rdır. Nankin 21 (A.A.) Central News .jansı bildiriyor: Çin kuvvetlcri Sanghay'da veni mu Manevralardan sonra: Ordu ve devlet IBaşmakaleden devam] Harta üzerindeki tesirlerin devletlerin hayatlarına taalluk ettiğini bilirsiniz. O halde ordu ile devlet arasında çok sıkı bir münasebet bulunduğu kendiliğinden meydana çıkar. Filhakika ordu her devletin en aslî şartıdır. Devletin tarifinde belli sınırlarla çevrelenmiş azçok geniş bir toprak sahasına hakimiyet vardır. O sınırları orduların süngüleri tutar. Devlet dahilde kendi camiasına hâkiro, harice karşı ise tamamile müstakildir. Bu da ancak ordu kuvvetıle temin olunur. Öyle ki ordusuz devlet tasavvuruna imkân yoktur. Orduyu da, devleti de inkâr eden komünizm bile işe bir Kızıl ordu ile başladı. Demek ki ordu, millet ve devlet hayâtınra hiç ayrılamaz bir lâzimesidir. Zaten Millet ile devlet müteradif kelimelerdir. Devlet demek, kendisine çekidüzen verilmiş millet demektir. Millet kendi kendine çekidüzen vermiş olmakla devlet hayat ve manzarasına intikal etmiş olur. Nankin'de hava muharebesi Nankin 21 (A.A.) Japon tayyareleri Yongşov tayyare meydanının üzerinden uçarak birkaç bomba atmışlardır. Çin tayyareleri hava muharebesine başlıyarak 6 Japon tayyaresi düşürmüşlerdir. Sanghay'da yangınlar Şanghay 21 (A.A.) Çıkan yangınlar bütün gece devam etmiştir. Bu sabah fecirle beraber Japon. harb gemileri Çin mevzilerini tekrar bombardıman etmeğe başlamışlardır. Çin ve Japon tayyareleri arasında bir hava muha rebesi olmuştur. Bir Çin tayyaresi alevler içinde yere düşmüştür. Pilotu paraşütle atlıyarak hayatını kurtarmıştır. Kayıb tayyareci fleşhur hava kahraman İki cephede iki tarafın ırı da taharriyata çıktı kazandığı yerler Fairbanks «Alaska» 21 (A.A.) Muhüif milletlere mensub birçok meşhur lyyareciler Fairbanks'ta toplanarak ovyetler Birliğinin Seattle'daki mü ıessili Vartanyan'ın kumandası altına Levanejski'yi arayacaklardır. İngiliz kâşifi Sir Hubert Wilkins dün enize ve karaya inebilen bir tayyare e Canada'yı geçmiştir. Tayyaresinin hareket sahası 8,000 kiloıetro olan ve Levanewski'ye karşı 1933 ;nesindeki şükran borcunu her ne paasma olursa olsun ödemek istiyen Aıerikalı Mattern dün şimal Okyanusua müteveccihen Larrow'dan hareket :miştir. Parisle Şam arasında tayyare yarışı İstres 21 (A.A.) İstres Şam Paris ava yarışma iştirak eden sekiz İtalyan ıvyaresi dün saat 22 ile 22,34 arasında çmuşlardır. İstres 21 (A.A.) İstres Şam Paıs hava yarışına iştirak eden İngiliz ayyarecisi Clouston dün saat 21 den iraz sonra havalanmıştır. Rossi yarıştan vazgeçti Şam 21 (A.A.) Fransız tayyarecisi lossi yarışı yarıda bırakmıştır. İtalyan .ippi'nin tayyaresi Şamdan hareket eerken kapaklanmıştır. Tayyareciler en hiçbiri yaralanmamıştır. Yarışın neticesi Le Bourget 21 (A.A.) İstres Şam 'aris yarışının birinci, ikinci ve üçüncü elen ekiplerle aldıklan neticeler şun ardır: Birinciler: Pardisi Cupini 17 saat 32 akika 45 saniye 15 vasatî sür'at satte 352 kilometre 789 metre, İkinciler: Fiori Luchini, 17 saat 57 dakika 1 saııye, 25 vasatî sür'at 344 kilometre >39 metre. Üçüncüler: Bisco, Bruno Mussolini. Devleti yapan millet olunca devleti ayakta tutmanın ilk ve son şartı olan orduyu da millet vücude getirir demek olur. Filhakika kendi hududları içinde kendi hukukuna kemalile sahib olarak hür ve müstakil yaşmak ihtiyac ve azminde her milletin ilk yapacağı iş ordudur, ve orduyu o kendisi yapar. Her milletin jenisi kendi ordusunda mütecellidir. Ve bu bir nazariye değildir. Hepimiz hergün gözlerimizin önünde açık bir hakikat olarak görüyoruz ki ordunun neferleri biziz, kumandanları biziz, ve malzemesi hep milSalamanca 21 (AA.) <Radio Na letin canından ve kanındandır. Bunun tional> in bildirdiğire göre, Santander kadar kuvvetli millî müessese olur mu? cephesinde dün havanın fena olmasma Ordu bu olunca onun neye yaradığını rağmen düşmanın tahrib ettiği köprü da kendi vücud ve hikmetinde pekâlâ ler tamir edilmiştir. Asiler ileri hare görüp duruyoruz: Ordu dahilde nizam ve ketlerine devam ederek yeni mevziler asayisi, haricde barışı hal ve mevkie hâişgal etmişlerdir. kim kılan istinadgâhhr. Ordunun ne olHükumetçilere göre duğunu ve neye yaradığını Türkler kaMadrid 21 (A.A.) Carabanchel mın dar ileri hiçbir millet takdir edemese yetakasmda milisler, son günl/rde kaybet ridir. Biz daha dün ordunun ve ordusuztikleri mevzileri ele geçirmeğe teşeb luğun neticelerini yaman şekillerde tecriibüs eden asilerin bir taarruzunu geri be etmiş bir milletiz. Büyük Harbin Müpüskürtmüşlerdir. tarekes!nde silâhlarımızı elimizden alarak Salamanka 21 (A.A.) Tebliğdir: omuzlarımızda boza pişirmeğe koyulmuşSantander cephesi: Milliyetperverlerin lardı. Hayatma suikasd yapıldığını gören ileri hareketi bugün Burgos Santan Türk milletinin haklı gazab ve hiddeti, der yolu boyunca devam etmiş ve Bu yalnız eldeki kadrolara dayanarak hiç tillo ve Selayan mevkilerile Villa Cari yoktan ortaya ordular çıkardı, adeta yeedo şehri ve Molledo ve Billt mıntaka uiden bir vatanla dünya yüzünde yeniden ları işgal edilmiştir. Milliyetperverler haysiyet ve şan kazandı. kilometre : 355 e varmışlardır. Hüku Milletin kendisi demek olan ordu milmetçilerden üç Sovyet tankı zaptedilmiştir. lî varhğın kuvvetli bekçisidir: Karalarda, denizlerde ve havalarda. Türk ordusu, Isveç Hariciye Nazırı Polon hergün tetik üstünde, kendi Başbuğ Başyaya geliyor kumandanınm ordular, hedefiniz şudur Varşova 21 (A.A.) İsveç Hariciye diyecek emir ve fermanını bekliyen atik Nazırı M. Sandler 25 ağustosta buraya ve atak bir kahramanlar kütlesidir. gelecektir. YUNUS NADt Bildirildiğine göre, M. Sandler, Slezya'daki Wisla kaplıcasına giderek misa Fransız hava muharebelerine fir olarak Cumhur Başkanının sarayı 600 tayyare iştirak edecek na gidecektir. Toulouse 21 (A.A.) Dün cenubu Macar Devlet Naibi hasta şarkî hava manevraları başlamıştır. FeBudapeşte 21 (A.A.) Resmî bül cir vakti mavi tarafm birlikleri Tou tene göre, Devlet Naibinin sıhhî vaziye louse ye Carcassonne havalisine taarruz etmişlerdir. tindeki salâh dün öğleden sonra bir boKırmızı tarafm tayyareleri Marsilya ğaz iltihabı yüzünden bozulmuş ve hara•istikametinde hücum etmek suretile reti 39.1 e çıkmıştır. mukabele etmişlerdir. Bununla beraber hasta geceyi iyi geGeneral Vuillemin'in kumandasında çirmiş ve bu sabah hararet 37.3 e düş olan kırmızı tarafın zaferile neticelenen müştür. Nabız 64 ve umumî vaziyeti iyı bu manevralara 600 tayyare iştirak etdir. mi§tir. Şankhay 21 (A.A.) ' Bir obüs Fransız imtiyaz mıntakasmda Fransa nhtımmın üzerine düşmüştür. Obüsün parçalan Havas Ajansmın işgal ettiği dairenin bir penceresinden içeri girmiştir. Kimseye birşey olmamıştır. Fransız mıntakasma düşen obüs İspanya harbi Ağac, ?5ac... Güneş, sıcak, yağmur bol, toprak sıhhatli; ağac ne olmaz? Belediye yanında yeni yapılan parkta momuza denen ağaclar var, senede iki defa çiçek açıyor. Deniz kıyısmda dört duvar çevirerek yaptıkları spor sahasına bir iki parmak kalınlığında toprak serpmişler; saha derhal yemyeşil oluvermiş. Şu bahçede, bastonuna dayanmak için ucunu toprağa sokup etrafı seyrettikten sonra sakm bastonu orada unutma, belki filizleniverir! Rizenin meşhur siması Matracmın bahçesini geziyoruz. Her sıcakça yerde yetiştiğini gördüğümüz portakal, mandalin, palmiye gibi ağaclan ve çeşid çeşid çamlan geç. İşte kauçuk ağacı, yapraklan duvarcı lâmasına benziyor, yaprağın mihver damarı koyu pembe, ve yaprak yeşil lâstik gibi. İşte keten ağacı; elyafından beyaz keten yapılmaktadır, yaprağı ince kadife gibi. Ve işte kavun ağacı; verdiği mahsul sahiden kavuna yakm, kendisinden reçel yapılan bu portakal cinsli mahsulün olgunlaşmadan önceki rengi koyu nefti ve olgunlaşınca açık san. Ecnebi memleketlerden, uzak diyarlardan, yabancı coğrafyalardan getirilmiş daha çeşid çeşid bir sürü ağac. Susak kabaklarınm küçüğüne benziyen Rus ar. mJlan, lim^n renginde portakal veren Amerikah grepişler, Brezilya elmalan, bilmem nerenin kirazlan. Ve işte fil kulaklarmdan bir iki misli genişliğindeki kehribar renkli yapraklanm hükümdar serinletmeğe mahsus yelpazeler gibi sallıyan muzlar. Ve hele yakut renkli inci biçimindeki tohumlan birer alev katresi gibi parlıyan tel saçlı kuşkonmazlarm saksı süsü halinde top top ve hanım hanımcık duruşlan. Rizede Medardan Üstüvaya kadar çeşid çeşid nebatî iklimler birbirini yadırgamadan haşir ve neşir oluyor. Bütün bu ağaclar kışın dahi yapraklanm dökmüyorlar. Yeşil Bursada güzden sonra yalnız selvilerin rengi kalır. Fakat Rizede Sağrmızda Peripol tepesi, orta yrrdcn sırtını tatlı bir şekilde hörgüçleterek jehrin en kesif olduğu kısma inmektedir. Onun ilerisinde Çançul tepesi, Tophane burnunun şarkındaki seyrek evli Portakalhk mahallesini teşkil ediyor. Daha ileride Hohol dağlarile kanşan bir iki tepe. Kıyıdaki düzlükte dolgun bİT saf halinde duran evler tepelerde avcıya yayılmış Paris 21 (A.A.) Matbuat, Mussoligibi görünüyorlar. ni'nin parlamentoda söylediği nutuk Solda Kale tepesi. Bulunduğumuz te hakkında tefsirlerde bulunmaktadır. De la Rocque'un naşiri efkârı olan peyle onun arasındaki derin vadiden KaPetit Journal gazetesi diyor ki: le deresi akıyor. Tepeye kendi ismini «Mussolini'nin nutku gururla dolu verdiren kale, üç tarafta, murabba şekildur. Duçenin, Chamberlain'in uzattığı li, ve üst kısmımn burclan kalmadığı için ele sarılacağmı zannedenler inkisara tıpkı bir masa gibi görünmektedir. Fakat uğramışlardır. İtalya ile Almanya ara kalm bir yeşillik kaleyi üstten, yandan, sındaki tesanüd bilfiil tecelli etmekte ve her taraftan sımsıkı kapladığı için ma dir. Nutku dinliyenler, bunu anlamış sanın kendini değil yalnız örtüsünü görü lardır. Çünkü bunların: «Yaşasm İs panya> diye bağırdıklan işitilmiştir.> yoruz. Epoque gazetesi diyor ki: Kaleden ilerde Moliva tepesi; onunla «Habeşistan meselesi halledilmeden Kale tepesi arasında gene deminki gibi evvel Avrupada yapıcı bir hava yarat derin bir vadi var. Oradaki suya Değir manın kabil olmadığı anlaşılıyor. Musmen dere deniyor. O vadinin ehemmiyeti solini yolun üstünde bu hedefe varmaIspir ve Erzuruma gidecek şosenin ora ğa mâni olacak neler varsa hepsinin kaldan geçmesindedir. Şose Erzuruma ka dırılmasını arzu ediyor.> Petit Parisien yazıyor: dar gidebilse Rize kara tarafmdaki mah«Duçe, faşist İtalyanın hakikî bir sulh surluktan kurtulacak ve bunu Trabzonlusiyaseti takib etmek istediğini ku\'vetle lar işirmesin daha kısa, hele kışın Kop ve söylüyor. Bu beyanat her tarafta iyi bir Zıgana gibi manialar bulunmadığı için, şekilde karşılanacaktır. Zaten bütün daha elverişli bir transit yolu kazanıla Fransızların da istedikleri budur.> cak. Ordre gazetesi yazıyor: Ducenin nutkuna verilen manalar Fransız gazeteleri muhtelif tefsirlerde buunuyor «Mussolini, birbiri arkasmdan bütün harb hedeflerinin elde edilmesüıi te min edecek bir sulh istiyor.> Figaro yazıyor: «Mussolini, herkesin İtalyayı büyük bir müstemlekeci devlet olarak tanımasını istiyor. Duçenin tarzı hareketini anlıyoruz. Fakat îtalya şunu bilmelidir ki büyük bir devletin yalnız hakları değil, ayni nisbette vazifeleri de vardır. Bu vazifelerden birincisi takib ettiği siyasette müstakar, hareketlerinde basiretli, kullandığı lisanda mutedil olmaktır. Halbuki Mussolini ekseriya ipi koparacak derecede germeği ve tehlikeli oyunlar oynamağı seven bir adam hisAkşam oldu. Gene deniz tarafına ge sini vermektedir.> lerek gurubu seyrediyoruz. Karadeniz Almanyada tefsirler beldelerinin hepsinde, güneş hep denizde Berlin 21 (A.A.) Mussolini'nin Pabattığı için, güzel gurublar olur. Fakat lermo'da söylediği nutuk ve bilhassa buradaki gurub: Tepeden tam bir yanm faşist dış politikası hakkmdaki sarih ve daire şeklinde görünen durgun koyda her türlü yanlış tefsirlere kapıyı kapıalev vurmuş bulutlann kızıl akislerile yan beyanatı Almanyada kayidsiz ve cepçevre dağların yeşil akislerinden ikisi şartsız tasvib edilmektedir. Alman siyasî mahfilleri, bu beyanatta çoktanbede birbirini yenemiyerek ikisi de birbirine ri Almanyaya çok sıkı bir surette mertaviz verdiği için neftiden filiziye, lâci but bulunan İtalyanın müsalemet arzuverdden eflâtuna kadar öyle renk renk sunun yeni bir delilini görmekte ve Ducümbüşler oluyor ki... çenin «Romaya Almanyayı tanımadan Vatanı yalnız güzelliği, bereketi ve ve yahud Almanyaya muhasım olarak mamurluğu için sevmeyiz. Eğer öyle olsa gelinmemesi> yolundaki sözlerini bil daha güzel, daha verimli, ve daha ileri hassa kavdetmektedirler. yerleri vatandan daha çok sevmek icab Şehir ve Şehir ijiyeni ederdi. Fakat şu Rizeye bak, insan vatanı daha çok seviyor. Etüdlerine Methal Tepeyi dolanarak arkadan kara tara fına bakıyoruz. Dalga dalga vadiler ve dalga dalga kabaran ufuk genişlikleri. Hep bahçeler içinde seyrek seyrek evler. Burası iç Rize. Buranın da apayn bir güzelliği var. Arazi içiçe iki çember yapmış. Sağdan Moliva ve soldan Hoholun vücude getirdikleri daha kabarık dış çember ; sonra onun içinde Kale tepesi eteklerile Hoholdan sarkan kollann yaptıkları ikinci çember. En ortada da Yağlıtaş denen tek bir tepe var. Kayalıklı zirvesile JU tepe çifte kenarlı yeşil bir sini ortasında bakırımtrak bir kâse gibi duruyor. tSMAİL HABİB Portekiz Çekoslovakya münasebatının kesilmesi ve Moskovada intıbalar Moskova 21 (A.A.) Portekizle Çekoslovakya arasmdaki münasebatın inkitaı hakkında tefsiratta bulunan ga zeteler, bunun Portekizin değil, Almanyanın Çekoslovakyaya karşı bir taarruzu mahiyetinde olduğunu bildirmekte müttefiktirler. (Doktor Memduh Say: tzmir) Şehircilerimizin maruz kaldıklan birçok meseleleri inceliyen ve bunların en modern tarzda şehirlerde tatbikini gösteren bu mühim eseri tavsiye ederiz. Büyük bir sây mahsulü olan bu eser sıhhî, iktisadî, bediî bakımlardan bir şehrin teşekkülünde lâzım gelen anasırı birer birer izah, ve memleketimizde şehirciliğe müteallik kanun, nizamname ve talimatnameleri ihtiva etmektedir. İstanbulda İkbal ve Ahmed Halid ve Haşet, Izmirde Mektebli Kütübhanesinde saülmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle