Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 Ağustos 1937 CUMHURÎYE1 ÇEMBERLITAŞ Yazan : M. Turhan Tan Büyük Italyan âliminin geçirdiği aşk macerası Marconi, henüz ilk tecrübelerini yaparken, bir kıza gönlünü kaptırmış ve sevgilisile telgrafla muhabere etmişti Helâl mi, haram mı? enc ve pek gene olmalanna Yeryüzünde madenlere su vermek usurağmen bayat ve çok bayat bir lünü ilk olarak keşfeden, iplikten n^kış mevzu üzerine münakaşa yürüçıkarmaya muvaffak olarak tenteneyi tatüyorlardı. İçım sızlıya sızlıya kulak verrihe tanıtan Firikyahlar, uzun bir med Geçenlerde ölen büyük Italyan kâşifi lere karşı lâzım gelen hürmete muhalif te dim. Vapurda bulunmasak belki savudüeezir devri geçirdikten sonra kendileriMarconi'nin aşk hayatına dair maruf İn lâkki ediyordu. Maamafih kalbini tatlı şurdum, gene ağızlarda salyalaşmış gibi ni Yunan harsuıa kaptırdılar ve evvelce gıliz muharrirlerinden Hayden Nayit ta halecanlarla çarpbran Fiameta'ya istik görünen köhne bir bahsi dinlemezdim. onlara bir çok ilâhlar, ilâheler armağan rafından bir makale neşredılmiştir. Bu bal için kurduğu plândı. Tecrübelerinin Fakat oturduğum yeri bırakamazdım ve lamışken yavaş yavaş onlardan tann admakalenin mühim kısımlarını iktibas edi esrarını anlatmaktan geri kalmamıstı. Bir bırakmayıp onlan dinledim. Biri, gülerek ları ve heykelleri almaya başladılar. Fiyoruz : akşam Marconi sevgilisile ormanda otu soruyordu: rikya Helyopolisi işte o devirde yapılmış Herkesin alâkası büyük kâşiflerin ke rup güzel ve şairane sözler teati ederler Demek ki şarab helâldır. mabedlerden olup Mısırdaki Medinetüşşiflerine münhasır kaldığı için bunların ken ansızın uzaktan şimşek çaktığını göÖbürü ciddiyetle cevab veriyordu: şens kadar ve belki daha fazla şöhret kaaşk maceralan Venusün kanadlı çocuk rünce, sevgilisine: Evet. Helâldir. zanmış bir eserdi. Eski empeıyalist Rolarından aldıklan ilk yaraları daima meç Gördünüz mü? Kanadlarım açan manın yarı küreye yayıldığı günlerde bu Fakat her müskir olan şey haramhul kalmıştır. Fakat bunların hayatlann bu ışıklı kelebeklerde istifade edilebilecek mabed de bir ganimet kaynağı oldu, yağdır. Bu kaideden şarabı nasıl istisna ededa da büyük alâkalar uyandırmağa de elektrik cereyanı vardır, demisti. Fiamema edildi ve askerlerin cebine, kumanbilirsin ki onun da sekri, hem de yaman ğer aşk kıvrımları bulunuyor. Marconi ta hayranlıkla bakakalmış, Marconi de bir sekri var. danlann sandıklanna sığmıyan güzel bir nm aşkının bu hissî kıvrımı büyük keşfi çok ciddî bir emniyetle: sütun Firikyadan tehçir olunarak Roma Sana cevab vermeden önce birşey nin henüz ilk tecrübelerini yaptığı günlere Çemberlitaş ve civarının 1000 sene evvelki tahmuıî vaziyeti Sevgilim, ben büyük adam olaca sorayım: Ibni Sinanır. ilmine, irfanına inaya götürüldü, Apollon mabedine dikildi. rar yükseltmeği manasız buldu ve sütu zans tarihinde çok büyük ve o nisbette tesadüf etmektedir. ğım. Göreceksiniz. Elektrik, dünyanm nır mısm? Büyük Kostantin, minimini Bizans köBüyük İtalyan kâşifi havada mevcud şeklini değiştirecektir, demiştir. nun üzerine korentiyen bir başlık ve yal uğursuz t i r yer tutan Mavi ve Yeşil adlı yünü muhteşem bir payitaht haline koy Elbette. dızlı bir haç koydurmakla iktifa etti. sporcu fırkalar tarafından vukua getiriüp bulunan miknatıslı elektrik cereyanlarını Fakat bir gece çok sert bir adam olan mayı tasarlayıp akla sığmaz emekler ve Dinine, imanına! Yangınlar ve zelzeleler gıtgide abideyi otuz bin Bizanslının kanına malolan bu keşfetmek için bazı iptidaî aletler arasın Fiameta'nın babası Paolo Torini, iki sevsonsuz hazineler sarfederken Firikyadan Irfanla iman ikiz sayılır. tehlikeli bir duruma soktuğundan 1701 meşhur ayaklanma sırasında sütunun di da hararetle çalışıyordu. Tecrübelerini giliyi yakalayınca çılgmca bir hiddetle aşınlmış olan bu sütunu da Romadan O halde dinle. de ve İkinci Sultan Mustafa zamanında kili bulunduğu Kostantin forum'u çok Volonyanın Pontekio'sunda babasmdan Marconi'ye: kaldırttı, Bizansa getirtti ve kendi adını Şimdi İbni Sinanın Farisî bir kıt'asmî kaidenin tahkimine lüzum görüldü ve ka genişti. Herhangi bir yangmın o geniş kalma emlâkinde tesis ettiği atölyesinde taşıyan form'un bir yanına dıktirdi. Sinyor çiçekçi, Fiameta'mı rezil et okuyordu. Fakat ne tatlı bir ahenkle ve meydanı aşıp Çemberhtaşı sarmasına ve yapıyordu. lın bir duvar ördürüldü. Sütunun üstünde güneşi selâmlar vaziMarconi 28 yaşında idi. Fiameta To tiniz. Bana bu hareketinizin hesabını ver ne dürust bir şiveyle?.. Biraz evvel, onŞimdi Çemberlitaş dediğimiz abidenin yıkılacak bir hale koymasına imkân yokyette Apollonun heykeli vardı. Malum tu. Fakat ahidenin kuvvetli bir yangın rini isminde dilber ve sıcak bir îtalyan kı meğe mecbursunuz. Fiameta sizin için ların bayat bir mevzu üzerinde çene çalolduğu üzere Apollon, eski Yunan mito tarihi kısaca budur. Onun şekline ve madan müteessir olduğu da meydandadır. zı Marconi'nin kalbini halecanla doldur değildir, diye hücum ederek kızcağızı dıklannı sandığım için yüreğime yayılan lojisinde nur ilâhıdır, Jüpiter'le Latone'un hiyetine gelince: Vaktile mermerden bir Şu takdirde o güzel porfirlere yanık bir muştu. Fiameta, Marconi'nin evinden bi siddetle elinden çekip sürüklemiş ve evi sızı artık geçmişti, yerine bir neşe gelmişoğludur, Yunanistandan gene ilâh ola kürsü, porfirden bir kaide, birbiri üzerine sima veren ateşm abide etrafına evler raz daha aşağıda ağaclıklı bir malikâne ne götürünce mükemmel bir dayak at ti. Şevkle, zevkle, hatta fahrile zeki delirak Romaya geçmiştir. Hıristiyanlığı konulmuş ve birleşme noktalan tefne ağayapılıp da Kostantin forumîunun ortadan de oturuyordu. Yatak odasınm aşağı pen mıştı. kanlıyı dinliyordum. kabul etmiş ve bu dini himaye etmeğe cı biçiminde işlenen birer çelenk ile örBundan sonra sevgililerin birbirini görtülmüs üstüvane şeklinde dokuz büyük kaybolmasından, yani Onaltıncı asırdan cerelerinden Italyan kâşifinin gece günîbni Sinanın şiiri şu mealde idi: «Ruha başlamış olan Kostantin, yeni payitahtınmeleri imkânı kalmamıstı. Fiameta'nın sonra zuhur ettiğini kabul etmek lâzım düz çalıştığı atölyesi görülebiliyordu. gıda mı anyorsun, işte şarab. O, hakikada eski Yunan dinine talluk eden böyle geliyor. Bir ikindi zamanı Fiameta civardaki hırçın babası mütemadiyen kızını takib e ten irfanı besler, iz'anı besler, vicdanı bir heykelin yükselip durmasmı hem din, Rahmetli Evliya Çelebinin Çemberli ormanda mutad gezintisini yaparken diyordu. Güzel ve saf kıza artık çılgınca besler. Rengi, renklcrin en güzelidir ve hem siyaset bakımından doğru bulmadı, taş için yazdıklannı unutmak bize doğru Marconi'ye rasgeldi. Komşusunun esra âşık olan Marconi bu vaziyetten ümid bu rengin yanında gül, renksiz kalır. Ya Firikya san'atımn nefis bir nümunesi olup görünmediğinden o sözleri de aynen iktı rengiz meşguliyeti hakkında duyduğu sizliğe düşmemişti. Bir gece Fiameta'nın kokusu?.. Yeryüzünde hiçbir çiçek yokyıllarca, Romada esir hayatı geçiren bas ediyoruz: şiddetli tecessüs hissinin verdiği cesaretle: yatak odasına kadar sokuldu ve gizlice tur ki şarab kadar nazik bir ıtra malit Apollon heykelini sütunun üzerinden inbir defter vererek: «ikinci tılsım Tavukpazanndaki he Niçin mütemadiyen orada kapanıp olsun?.. Şarabm bayıltkan ve ilâhî kokudirtti, yerine kendi heykelini koydurdu Halâsımız bu defterdedir. Bunu zarpare amuddur ki ahmer gun sengi kalıyorsunuz? O kadar çok okumaktan sunu gene şarabda bulabiliriz. Onun tadı (330). öğren, mükemmel konuşabileceğiz, dedi. sompareden bina olunmuş 100 zira kad yorulmuyor musunuz? diye sordu. baba öğüdüne benzer: Acı ve... faydalı! Firikya Apollonu bir haleyle, ay ağılı dinde bir müdevver mildir. Bu da zelzele Defterde Mors telgraf alfabesi bulu Kabiliyetsizler, idraki kıt olanlar sert Marconi, gene kızm sıfat ve samimiyet ile çevrilmişti. Kostantin heykeli de gene ile harab olduğundan adam oyluğu kalın dolu gözlerinin ipek kadife gibi süzülüşü nuyordu. Cin fikirli kâşif iki gün sonra öğüdlerin yalnız acılığmı duyarlar, fayböyle parlak bir daireye sanldı. Fakat Iığında, çemberlerle tahkım olunmuştur, ne ve lâtif edasmın sihrine kapılarak: atölyesinden sevgilisinin bahçesine kadar dasını sezmezler. Şarabin da tadını irfan Apollonu bütün resimlerde ve heykellerIskender'den 130 yıl önce bina edilmiş Okumuyorum, Sinyorina! cevabını uzanan muvakkat bir telsiz kurmuştu. ehli çıkanr. Bu sebeble şarab cahile bade teşhis ettiren nurdan yedi çizgi yerine tir, bu amudun başında bir sığırcık timsali vermişti. Fiameta taaccüble: Fiameta, Mors telgraf alfabesini mükem tıl, alime hak görünür. Aklm fetvasile îsanm çarmıha gerildiği sırada kullanılan vardı. Bu timsal her sene bir kere sayha mel öğrenmiş, sinyallerin manalannı keş onun alime helâl, şer'in işaretile ahmağa Oyle ise ne yapıyorsunuz? yedi çivi kullanıldı. vurup kanadlarım açınca yedi iklimde Ne yaptığımı bir müddet sonra öğ fediyor ve sevgili ile konuşuyordu. iki haram oluşu da bundandır!» İşte bugün Çemberlitaş dediğimiz abinekadar murgi zeyrek ve tuyuri pürrenk reneceksiniz! sevgilinin telsizle konuşmalan çok müdİbni Sinaya şarab hakkında beliğ bir de, Firikyada Helyopolis mabedini süsvarsa bahçelere yayıhp gagalanna birer det devam etmiştir. Bu cevabı alan güzel Fiameta Marcokaside okutan gene susunca arkadaşı melerken Romaya tehçir olunan, oradan da ve pençelerine ikişer zeytin alırlar ve îsFakat bir müddet sonra Marconi In ni'nin kendisini emniyete şayan görmedirakla sordu: bin alb yüz otuz yedi yıl evvel îstanbula tanbula gelip Çemberlitaşın yanındaki ğini zannederek ağlamağa başladı. Mar giltereye gitmeğe mecbur kalmıştı. Artık getirilen bir sütundur. Romalılar onun Büyük filozofun bu şüri sükunla kiler kubbesinin üstündeki delikten o zeyconi donmuş kalmıştı. Gene kızı tatmin sevgilisile konuşamıyordu. Hırçın babaFirikyaya nisbetini unutturmak istemişlertlnleri bırakırlardıü» karşılanmasa gerek. Çünkü onun yaşadığı etmek için kendisini haklı çıkaracak söz sınm eline geçeceği korkusile de mektubdi. Büyük Kostantin de Romalı knanile Rivayetier, hikâyetler bir yana bırakı ler bulmağa uğraşıyordu. Fakat o kadar lar gönderemiyordu. Bununla beraber bu devir, taassuba esirdi. Bu nefis ferva ortasütunun alâkasını kesmek ve bu direği Iırsa tarihçe kabul edilen hakikat şudur: beceriksizlikle hareket ediyor ki işi dü gene kız için kalbinde sönmez bir aşk ta ya çıkınca ne yapılmıştır, dersin? Çemberlitaşan şimdiki vaziyeti kendi adına bağlamak emeline kapıldı. Çemberlitaş Milâddan çok önce vardı, zeltecek yerde daha ziyade berbad etti. şımakta idi. O d a malum. Haramı helâl yapıFakat kendinden sonra gelen Kayserler, porfir parçadan terekküb ediyordu. Yük asıl bakımından Firikyah idi, bir arahk yor diye kıyametler koptu, İbni Sinanın Aradan seneler geçip de Marconi îtalKızcağız bir iki dakika sonra büyük abidenin üstünde Apollona halef ve varis sekliği 57 metorydu. Kaideyi sağlamlaş Romalı oldu, sonra îstanbula yerleşti. kafası kopanlmak istendi. O da, haklı olmak şerefini Kostantine bağışlıyama tırmak için öriilen duvar, üstüvanelerden Onun yüksekten bakan gözü sayısız harb bir teessür içinde Marconi'den uzaklaşıp yaya döndüğünde güzel Fiameta artık bir gururla o av'avelere karşı gene Fars yaşamıyordu. dıklanndan onun da heykeli sütunun üze ikisini gözden sakladığı cihetle bugün ler, sayısız isyanlar gördü, bir çok deği kaçtı. dılile şu manzume ile cevab verdi: «Berinden indirildi, yerine İmparator murtad yalnız yedi üstüvane görünmektedir. Büyük şan ve şöhret kazanmış olan Büyük kâşif evine halecanlı bir teessür şiklikler seyretti. Yorgun ve takatsiz gönim gibi bir adamı kâfir diye lekelemek Julien'in heykeli konuldu. Lâkin, tahtta Yapılışı Milâddan çok eski yıllara te rünüşü de, ihtimalki, diyar diyar dolaş içinde dönmüştü. Hassas gene kızın tatlı Marconi ilk sevgilisinin hayatta bulun lâfla olmaz. Bu, ilmî münakaşa ile yapı« olduğu gibi sütun üzerinde de dayının ye sadüf eden bu ihtiyar abideye frenkler masından ve bir kaç bin yılın binbir çeşid çehresi gözünün önünden bir türlü ayrıl madığma ve kendisinin giyinmiş olduğu rini alıyordu. Lâkin bu değişiklik sabit Yanıktaş «colonne brulee» de derler. hatıralannı tanımasındandır. Dünyada mıyordu. Cazibeli ve çok şirin bir tazelik şan ve şöhret tacını göremediğine acınmış, Iabilir. Gürültüyü bırakm da münakaşaya gelin. Fakat ilkağızda şunu söyliyeyim kalmadı, îstanbulu bir çok sütunlarla dol Rivayete göre meşhur Nika ihtilâlinde taşlar da ihtiyarlıyor, yoruluyor, porsu esrarile dolu gözlerini hatırhyarak bir durmuştur. ki benim imanım çok sağlamdır, yeryüduran ve büyük adını taşıyan Theodose, (532) bu sütun da yanmış ve yıkılacak yor!.. hayli müddet tecrübelerine devam edezünde kendimden temiz akideli bir kimse Dördüncü asnn sonlanna doğru murtad hale gelmiş olduğundan üstüvanelerin memişti. îstanbula gelecek festival tasavvur edemiyorum. Siz bana da kâfir M. TURHAN TAN Julien'i sütunun üstünden kaldırtarak ye etrafına çember konulmuş imiş. Bu rivaFiameta, Marconi'nin meşguliyet mevheyeti derseniz dünyada müslüman yok demekrine heykel halinde kendisini koydurdu. yet, abideye hem Yanık, hem de ÇemAmerikaya sipariş olunan zuunu komşuların birinden öğrenmişti. Sofya (Hususî) İstanbuldaki Üçün tir.» (1081) yılına kadar, yani altı yüz yıl berlitaş denilmesindeki sebebi belirtmekte İki gün sonra tekrar ormanda karşılaştıkcü Balkan Festivaline iştirak edecek olık bir devir böyle geçti ve Kostantin fo ise de bir kısım tarihçilerce mevsuk sayılziraat alâtı Göğsüm kabarıyordu, içime şu gencîn ları zaman Marconi, Fiameta'ya: lan Bulgar millî dans grupu (Bulgar ağzım öpmek hevesi çöküyordu. Eğer o, rum'unda Theodose'un heykeli seyrolun mamaktadır. Onların dediklerine bakılırTeşkili mukarrer ziraat kombinaları Bu akşam görüşmemizi ister misi Demetı) namile Avrupada tumeler yadu. O s«ne yaman bir zelzele oldu, müt sa sütundaki çemberler, üstüvanelerin için Amerikaya sipariş edilmiş olan bir niz? demişti. Fiameta kabul etti ve iki pan ve çok muvaffak olan bir gruptur. her zevkin, her eğlencenin helâl olabilhiş boralar koptu ve bir yıldınm, Theo birbiri üstüne bindikleri noktalardaki ek milyon lira kıymetindeki traktör, to sevgili, komşulanndan birisi tarafından Bulgar hükumeti millî danslar mesele mesi için «makul hadde» bağlı olması lâ« dose heykelini devirdi. Bizans tahtmı bu yerlerinin görünmemesi için konulmuştur. humluk ve kalbur makinelerinden mügörülmek korkularına rağmen o akşam sini ayni zamanda memleket lehinde zım geldiğini ve İbni Sinanın o şiirile bu felâketli yılda Birinci Aleksi Komnen Çemberlerin çelenk şeklinde işlenmesi de him bir kısmı şehrimize getirılmiştir. ormanda buluştular. Marconi gene kızla bir propaganda vesüesi de telâkki etti fikri müdafaa ettiğini de söyleseydi daişgal ediyordu. O, kendi hanedanile mü bu hükmü kuvvetlendirmektedir. Sonra Mezkur kombinalar bu sene faaliyete geçemiyeceklerinden bu alât ve edevat tecrübelerle uğraştığı atölyesinde kimse ğinden bu grupa Bulgar Maarif Neza yanamazdım; kendisinin hem ağzını, hem nasebeti olmıyan bir imparatorun gökten sütunun Nika ihtilâli sırasında yandığı şımdilik Halkalı Ziraat mektebinde mu den çekinmeden pek güzel görüşebilirdi. reti Beden Terbiyesi müfettişlerinden elini öperdim. inmiş bir darbe ile yıkılan heykelini tek, rivayeti de zayıf görülüyor. Çünkü Bihafaza altında bulundurulacaktır. Fakat böyle bir hareketi mukaddes şey Kara İvanof riyaset edecektir. M. TURHAN TAN Edebî tefrika Yazan : Mahmud Yesari Bu ıstırabm saadetini duymak için, ruz. Melikeye yemeği zehir ettim. Fakat daha burada aylarca kalabilirim. ayrılma dakikasının uzaması ikimiz için §ekib, içini çekmişti; kafasında uyan de fena... Ayrılıyoruz. Melike, beni, mış hayalleri kaçırmaktan korkan bir ses göğsüne çekti, saçlanmı koklıyarak öpüve bir telâşla anlatıyordu: yor... Aylardanberidir ki dudak dudağa Bu odaya girdik... Hep sana ba öpüşmüyoruz... kıyordum. Aydınhk, açıklık, ferahlık, Melikenin titrek bir hıçkırığı onu, dalgözlerini şaşırtmıştı. Buna, sevindim. Se dığı yan hayal âleminden çıkarmıştı; ni, bir kapanık hava içinde bırakıp git sustu. mek, beni kahrederdi. Otobüste, trende, Gene kadın ağlarken yalvarıyordu: hep, senin gözlerini şaşırtan aydmhğı, a Söyle kocacığım... Bunlar, bu sözçıklığı, ferahhğı görüyordum. Sen valiz ler, beni iyi ediyor... leri açıyor, gardrobu yerleştiriyordun. Şekib, tekrar basını eğmişti: Hani, çocuklann çok sevdikleri oyuncak Odadan çıktım. Yoldayım. Yalfilimler vardır; onlan, günlerce ve gün nızım... Köprüde, nereye, ne tarafa gide de birçok defalar çevirir, gene seyrine deceğimi bilmiyorum. Yazıhaneye uğ doyamazlar. Ben de öyle olmuştum. radım; birçok düzelmiş işleri kanştırmıHep ayni filmi tekrar seyrediyor; ve şım... Gözlerimin önünde, mavi pija her sahneyi, yeni görüyormuşum gibi he manla, sen, hep sen vardın. Titriye titriyecanlanıyorum: Melike, mavi pijama ye yatağa girişin, yatışın, üşüyüşün... Osını giydi. Melike, karyolanm ayakucuna turduğum yerde, ben de titriyor; ben de oturdu; ben de şezlongun kenanna iliş üşüyorum. Birdenbire, kalbimi iki s« tim, konuşuyoruz. Melike, ağhyor. Ben, vinc sarıverdi. Buraya telefon ettim. için için kıskanıyorum. Ben de serbest Sonra.., ağlıyabilsem... Çocukluğun lüzumu yok Gene başını doğrulttu, ıslak gözlerle §ekib... Yemek geldi; böreği paylaşıyo kocasına baktı: Sonra? yor, Melike! Sekib, onun omuzlannı tuttu, gülümGene kadın, hemen gülümseyiverdi: sedi: Bu acının harikulâdeliğini de inkâr edebilir misin? Ne olabilir, karıcıgım? Melikenin ıslak gözleri, garib bir par Biraz koruya çıkalım mı Melike? Iayışla yanıyordu: Korudan gelen sesleri duymuyor Üzme de söyle. Kocası, onu kendine doğru çekti, saç musun? Duyuyorum... O seslerden, bize larından öptü: Eve gitmek, senin kokunu duy ne? Demek ki koru tenha değil... Komak... Gene kadın, başını kocasının göğsüne ru, tenha olmayınca, biz, onun havasına dayamıştı, yorgun soluklar arasmda ses sahib olamayız. Ve kocasının kulağına fısıldadı: siz sessiz hıçkırıyordu. Havasına sahib olamadığımız yerŞekib, onun saçlarmı okşuyordu: Yatağın üzerine atbğın gecelik, de de hatıra bırakamayız. Sana, bazan romantik oluyorsun, bir mıknatıs beni, oraya çekiverdi. Bir otomobile atladım, eve gittim, oda dersem, kızıyorsu» kancığım. mıza girdim, kapıyı kilidledim, sabah Melike, Şekibin kolunu çimdikler gibi tanberi ne zorluklarla gerip kurduğum sıktı: sinirlerim gevşedi, şezlonga oturdum; Sonra, elile bahçe tarafını gösterdi: sen, dünyadayken senin yalnızlığını du Bak, fotoğraf makinesi elinde, hasyarak ağladım. Odada, senin kokun var ta kızla beraber dolaşan Tıbbiyeli genci dı, Melike; senin kokun, odanın her kö görüyor musun? Birbirlerinin resimlerini şesine öyle sinmiş ki neyi tutsam, neye çeken, kadınlı erkekli, şu neşeli grupa dokunsam, hep senin kokunu duyuyo bak... Koruda da, ya böyle gruplara, rum. Benim için tek teselli, işte bu oldu yahud böyle çiftlere raslıyacağız. HatıMelike, birden dogrulmuştu, mendili ralarımızın içine neye yabancı gölgeler le gözlerini sildi, kaşlarını çatarak: sokalım ? Hain, dedi. Yuvadan ayrılırken Odada kapanıp oturman doğru içimin yanışında haksız mıymışım? mu ya? Istersen, doktora söyleriz; köye Fakat insan, daha çok acı duyu • doğru, şöyle bir gezinti yaparız, olmaz uzun karanlık koridoru yol yol kızartan güneşin son kızılhklanna bakıyordu. Servis kapısının karşısma gelen oda kapılanndan biri açıldı, kısa boylu, zayıf bir kadın çıktı, ağır adımlarla yürüyerek Melikenin önünden geçti ve başıru hafifce eğerek Melikeyi selâmladı. Melike, bu gözleri çukura batık, a vurdları çökük, beyaz pudranm gizliye Bilmem! mediği yesile çalar hasta sarı yüzlü, kolGene kadın, kocasının şaşkınlığına da ları ve bacaklan bir deri bir kemik gene ha fazla şaşmış gibiydi: kadını tanımıyordu. Melike onu nezaket Anlamıyorum... Bazan, anlıya le selâmlamıştı. mıyorum... Kafalarımızm içi, birbirinin Aksam derecesini almağa gelen hemhemen hemen ayni... Ayni şeyleri, ayni şireye, Melike sordu: zamanda düşünüyoruz. Hatta ufaktetek Bu katta, bir iki oda ileride yatan geçimsizlik çıktığı zamanlarda bile, hanzayıf bir gene kadm var. Kimdir? gimizin haklı, hangimizin haksız olduğuHemşire, taaccübünü saklamağa lü • nu buluyor ve anlaşıyoruz. Bazan, ayni şeyleri düşündüğümüzü bildiğimiz için, zum görmüyordu: Nasıl, tanımıyor musunuz? Kimyabirbirimize söylemeğe bile lüzum gör müyoruz. Çünkü bu, ikimiz için de bili ger hanım, sizi tanıyor! Melike, uzun düşünmedi: nen birşey... Fakat gene bazan, nasıl oluyor da, benim kafamdan geçen şeyi, îhtimal, dedi. Zavallı o kadar bosen düşünmemiş, hissetmemiş oluyorsun? zulmuş ki... Kocasına daha sokuldu, onun göğsüHemsire, içini çekti: nü kokladı: Evet, güzelim, hakkınız var. Fa Buraya, senin kokunun sinmesini kat, çok iyi bir çocuktur. Okumuş, çalışistiyorum! mış, çabalamış, sonra da işte bu hale gelmiş... Kalbi, çok temizdir. Kibar aile Melike, oda kapısının dışında durmuş; çocuğu... Senelerdenberi hasta... yemek salonunun pencerelerinden girerek İArkast var) mı? Hayır, sevgilim. Burada, başbaşa oturacağız. Peki, kancığım. Melike, kocasına sokulmuştu: Niçin burada oturmamızı istiyo rum, bunu hissetmiyor musun? Şekib, boynunu bükmüştü: