Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 Temmuz 1937 CUMHURİYET SON HABERLER... TELEFON HâdiseSer arasında TELGRAF v« TELSiZLE Türk • Sovyet dostluğu ostluk sözünün etrafında teşekkül eden siyasî klişelerden şüphe edenler az değildir. Diplomasiyi bir yalan san'atı farzeden halk, diplomatların ağzındaki dostluk vaidlerine ve teminatlarına fazla kulak asmaz. Bunları «günün icabı» sayar. Fakat Türk milleti, yeni Türkiye kurulduğu gündenberi, başta Türk Sovyet münasebeti olmak üzere, si yasî dostluklarından hiçbirinin böyle bir diplomasi yalanı olmadığını bilir. Bilir, çünkü Atatürk Türkiyesinin dış politika tarihinde hiçbir hâdise gösterilemez ki bu dostluklan tekzib etmiş olsun. On altı senedenberi kendi kendine olduğu kadar dostlanna da her an sadık kalan bu politika, geçici menfaatlerin değil, tarihin mahsulü olduğunu bütün cihana ispat etmiş tir. Bilhassa Sovyetler RusyasHe dostluğumuzun tarihinde, on altı senedenberi, iki tarafın şefleri ve diplo matlan tarafından söylenen, söylenen ve verilen sözler, dünyanin bu en karmakarışık, vefasız ve muvazenesiz devresi içinde göz karartıcı bir hızla yuvarlanan hâdiselerden hiçbirinin tekzibine uğramamıştır. Çünkü İsmet İnönünün Büyük Millet Medisinde söylediği gibi «bu dostluk iki memleket politikasmda daimî bir amil olarak kalacaktır.» Ve gene Tevfik Rüştü Arasla Şükrü Kayanm Moskova ziyareti münasebetile söylediği nutukta bu sözleri hatırlatan Litvinof'un dediği gibi, Türk Sovyet münasebeti, bazan tamamile birbirine zıdmenfaatlere dayandığı halde sırf politika zaruretile dostluk admı alar sahte, geçici ve nisbî bağlılıklardan değildir; göz boyayıcı politikaların kışnndan millî vicdanlann özüne işlemiş, derin ve sarsılmaz bir dostluktur. °imdi Moskovada bulunan Türkiye Hariciye ve Dahiliye Vekilleri, Çarlık Rusyasının Türk vicdanına soktuğu Moskof kini yerine Sovyetler Rusyasının ikame ettiği büyük sempatiyi göstermeğe samimî bir vesile bulmuş oluyorlar. Rusyaya karşı Türk ruhundaki bu istihale, Türk Sovyet dostluğunun ve iki memlekette yapılan inkılâblann müşterek eseridir. Çin Japon ihtilâfı D URDDAN AZILAR Yazan: ismail Habib IHEM NALJNA MSHINA Nazik polis, kaba polis! Bir Japon fırkası daha Çine hareket etti Japon hükumeti ihtiyat kuvvetini teşkil eden üç milyon askere hazırlanma emrini verdi . Tokyo 16 (A.A.) Domei ajansı "Tokyo'dan bildiriyor: Evvelki akşam Fengtal yakımnda Çin kıtaatile yapılan bir musademede bir Japon neferi maktul düşmüş, bir nefer de yaralanmıştır. Japon hükumet memurlan, Çinlilerin l>u havalide bulunmakta olan bir Japon müfrezesine sebebsiz olarak taarruz et miş olduklarını beyan etmektedirler. ÇinMerin zayiatı ne olduğu bildirilmemiştir. Heyecan yolu Ardahandan kalkarak şarktan garba ovayı bitirdikten sonra Yalnızçam dağını tırmamyoruz. Yanımızdaki mühendisin altitüt aleti var. Râkım 2800. Dağ Zigana gibi emniyetli değil; yol Kop gibi dağın üstünden rahatçacık aşmıyor. Dağın yukarı yamacına beyaz bir çizgi gibi gerilmiş dar bir şose üstündeyiz. İki bin metro aşağıdaki uçurumlara bir otomobilin içinden değil karaya yapışmış kanadsız bir tayyareden bakıyoruz. Yol ancak üç dört metro genişliğinde, ancak bir otomobil geçecek kadar; hem korkuluksuz, hem dar. Hem yerimiz yüksek, hem yanımız uçurum. Bunlann hepsinden üstünü, yol sık sık ve keskin keskin virajlarla zikzaklanıyor ve otomobil her virajı dönmek için birkaç defa manevra yapmaktadır. Manevrayı yaparken yolun son ucuna ve kıyısına kadar gidiş; yolun gözden silınip yalnız iki binlik uçurumun görünüşü: Bakma, fena olursun. Aman şofor dikkat, aman şoför yavaş, aman... Ve şoför bize yalvarıyor: Aman rica ederim beni şaşırtmayın. Hakkı var, ve telâşm manası yok. Evet manası yok, fakat vehim durur mu? Ya bir cıvata oynayıverirse, ya direksiyonda bir hatacık olsa, ya makinenin bilmem neresinde... Vehim kafanın içinde ateşten yeni çıkmış kıl inceliğınde plâtin bir tel gibi kıvrılarak cız cız, halka halka, ve kızıl kızıl istifhamlar çizip duruyor. Bütün etraf üzerleri hep gürbüz ormanlarla örtülmüş. Dalga dalga, iri iri, heybet heybet dağlarla dolu. Düzlük yok; şose ya çıkıyor, ya iniyor. Ufuklarımız yerle gökün ortasındadır. Ufukları mahşer mahşer dağların sert mürtesemleri çizmiş. Uçurumları görmemek için gözIenmizi dağların üstlerine diktik. Fakat derinliğin cazibesi; gözlerimiz dağların başlanndan diblerine bir taş atılmış gibi bir anda düşüyor. Japonya nezdinde teşebbüsler yapılan İki bin metro aşağıdaki uçurumlara bir otomobilin içinden değil) karaya yapışmış kanadsız bir tayyareden bakıyoruz Japon ihtiyat kuvvetleri hazırlamyor de Paris 16 (A.A.) Gazeteler Amerikan menabiinden gelen ve înuye'nin üç milyon Japon askerî mütekaidine ikinci millî müdafaa hattını teşkil etmek üzere hazır bulunmağı emretmiş olduğuna ve 12 nci fırkanın Şımalî Çine gitmek üzere Kurume'yi terketmiş bulunduğuna dair olan haberler dolayısile fevkalâde alâka göstermektedir. Nankin hükumetinin harb hazırlıkları Tokyo 16 (A.A.) Domei ajansı, Japon kumanda heyetinin Nankin hü kumetinin harb hazırlıklan yapmış olduğunu gösteren bir takım kat'î delâile ma]ik bulunduğunu bildirmektedir. Mezkur ajans, Kanton ve Taiyoun fou'daki Japonlann Çinli halkm hasmane hattı hareketleri sebebile bu şehirleri terketmekte olduklannı haber vermektedir. Gazeteler. şimalî Çin meselesini kat'î surette halletmesini hükumetten istemekte müttefiktirler. Londra 16 (A.A.) İngiltere ile Amerikanın, sulhun idamesi ve Çin Japon ihtilâfının dostane bir şekilde halledılmesi için Tokyo nezdinde ayrı ayrı teşebbüslerde bulundukları öğrenilmiştir. ingiltere ile Fransa Çinin üzerine, Fransa, ingiltere ve Amerika tarafından müşterek bir teşebbüste bulunulması için Amerikanın kendilerine iltihak etmesini istemek arzusunda bulunmuşlardı. Fakat, bu teklifi herhangi bir diplomasi cephesine iştirak etmek istemiyen Amerika arzuya şayan görmemiştir. îyi bir membadan öğrenildiğine göre Fransa da ingiltere ve Amerikanın te şebbüslerinin ayni bir teşebbüste bulunacaktır. Sovyet Rusyanın bu babdaki niyet ve tasavvurlarınm ne olduğu henüz malum değildir. Uzakşarktaki vaziyetin inkişafları Londrada büyük bir endişe ile takib edilmektedir. Çünkü Nankin'in, Şimalî Çinin ilhakı için Japonya tarafından yapılacak hertürlü teşebbüse silâhla karşı koymağa azmetmiş olduğu mütaleası serdedilmektedir. Önümüzdeki 48 saat zarfında vazi yetin ne suretle inkişaf edeceğinin tamamile anlasılacağı tahmin edilmektedir. Amerikanın alâkası Vaşington 16 (A.A.) Reisicum hur Roosevelt hafta tatilini mutadı hilâfına olarak Vaşington'da geçirecektir. Puna sebeb Uzakşarkta vaziyetin çok ciddî bir mahiyet arzetmesidir. Suriyede Arab ve Sovyet tayyarecileErmeni mücadelesi rinin rökoru Vatanilerle Ermeniler ve Tayyareciler fasılasız Frans?zlar arasında olarak 10,200 km. memusademeler oluyor safe katetmişlerdir Mardin (Hususî muhabirimizden) Buraya gelen malumata göre, Suriyenin Hasiçe, Derizor ve Kamışh cihetlerinde çok karışık vaziyetler başgöstermekte dir. Vataniler, Fransı2 ve Ermenileri buradan çıkarmak istiyorlar; bunun için her fedakârlığı yapmak azminde bulunuyorlar. Moskova 16 (A.A.) Moskova Amerika hava seyahatini tertibe memur olan hükumet komisyonu, Stalin ve Sov yetler Birliği hükumeti tarafından verilen vazifenin, yeni bir dünya mesafe rökoru tesisi suretile parlak bir şekilde ifa edildiğini kaydeden bir teblığ neş r etmiştir. Ant 25 tayyaresi Kaliforniya"daki San Jacinto yakınında yere inmiştir. Tayyare 62 saat 17 dakika havada kal mıştır. Uçuş noktasile karaya iniş noktası arasındaki düz mesafe, Kolguef adasile Stolbovoi burnundan geçmek de dahil olduğu halde 10,200 kilometroyu geçmekte ve katedilen bütün hava yolu da, buz denizleri üzerindeki 5500 kilometrodan fazla kısım da dahii olduğu halde, 11,000 küometro teşkil etmek tedir. PEYAMt SAFA Öğrendiğime göre, 8 temmuzdan itibaren Kamışh, Vatanî Dehham aşireti tarafından ihata edilmektedir. Kamış lının tahliyesi için Fransız ve Ermeniler tehdid altmda bulunmaktadırlar. O civarda bulunan Tay aşireti reisine de Ermeni ve Fransız kuvvetlerine yardım edilmemesi hususu, Vataniler tarafın dan bildirilmiştir. Bunun üzerine Tay aşireti reisi Mehmed, Sincara kaçmıştır. Kamışhda oturmakta olan Mardinli Kaddur ve Nusaybinli Baki adlarındakı Stalin tayyarecileri tebrik etti 4 kimseler de Sincar yolile Şama gitmiş, lerdir. Bunlardan Kaddur, Kamışlının Moskova 16 (A.A.) Stalin, Molotof, • ; en büyük adamlarından sayılmaktadır. Voroşilof, Çubar, Kalinin, Kagannviç'le Kamışlıdaki Ermenilerin hepsi, bir partinin ve hükumetin diğer reisleri ve tüfek, bir tabanca ve kâfi miktarda Ant 25 in seyahatini tertibe memur oy.mermi ile müsellâh bulunuyorlar. Ka lan hükumet komisyonu Gromof'la Dumışlı çarşısı beş gündür kapalıdır. Alış maşef ve Danilin'e Moskova Şimal veriş kesildiği gibi dahilî ve haricî mü Kutbu Amerika seyahatinin parlak bir nakalât durmuştur. Ermenilerin büyük surette başarılmasmdan ve yeni dünya kısmı Fransızlarm kışlalarında, bir kıs mesafe rökoru tesis edilmesinden dolamı da kiliselerde barınmaktadırlar. Di yı tebrik telgrafları göndermişierdir. ğer kısım da muhafız devriye gezmektedir. Oradaki Museviler, Ermenilere ce pane almak için para vermek suretile Londra 16 (Hususî) Gece geç vakit yardım ediyorlar. Prag'dan alınan haberlere göre, Çekos Vataniler, Fransızlarm Halebden gelen iki tenezzüh otomobilini gasbetmiş lovakya kabinesi istifa etmiştir. İstifalerdir. Bu otomobiller içinde bulunan nın sebebi hakkında mütemmim malubiri ağır, diğeri hafif iki makinelitüfek mat alınamamakla beraber, Maliye Nave bir Fransız subayı da yakalanmıştır. zırile kabine azası arasında bazı ihtilâfBilâhare bu subay Vatanilere «beni bı lar çıktığı söyleniyor. rakın, size her hususta yardım edece j ğim> demiş ve serbest bırakmışlardır. Londra 16 (Hususî) Paris borsasınErmeni ve Fransızlar Kamışlıyı tahda bugün heyecanh muameleler cereyan liye etmedikleri takdirde Vatanilerin Kamışh üstüne hücum edecekleri kuv etmiştir. Geçen haftaya nisbeten frank yeniden düşmüştür. Buna sebeb olarak, 'vetle umulmaktadır. Maliye Nazırı M. Bonnet'nin istifa edeHatayın istiklâli resmen ceğine dair deveran eden şayialar gös terilmektedir. Bu şayiaların ne dereceilân edildi > Antakya (Hususî) 14 temmuz Fran ye kadar doğru olduğu anlaşılmamıştır. JBIZ millî bayramı münasebetile Beyrut"taki resmi kabulde bulunmak üzere Antakyadan ayrılan âli komiserin infikâ Paris 16 (Hususî) Paris borsasmm kinden bir gün sonra Hatayın yeni reji bugünkü kapanış fiatları şunlardır: mi türkçe, arabca olmak üzere iki dilde Londra 128,90, Nevyork 25,95, Berlin 'resmen ilân edilmiştir. 1039, Brüksel 436,62 1/2, Amsterdam 1430, Roma 136.50, Lizbon 117*20, Ce Emir Süud Pariste nevre 593,50, bakır 63 63 1/2, kalay Paris 16 (A.A.) Arab Kralhğı 267,2,6, altm 140,01, gümüş 19,15,16, kurVeliahdi Emir Süud, Parise gelmiştir. şun 24,8,7 1/2, çinko 22,16,10 1/2. Virajlan döne döne indik, indik; birdenbire bir han ve bir iki harmanlık bir düzlük. Demindenberi mahşerleşen dağların bir istasyon durağı gibi lutfettikleri düzlük. Buraya Kutul diyorlar; «Kurtul» denilse daha doğru. Hancının çamlar arasında hazırladığı kahvaltı masasına oturunca, cepçevre dağların hunileşmiş dibi içinde kendimizi dalgalardan ve boşluklardan sonra toprağa kavuşmuş Dal Las 16 (A.A.) Amerika Reisi gibi hissediyoruz. cumhur muavini Garner, Amerika İt Bir de alete baktık ki bu çukur ve tihadı oyunlarının küşadı münasebetile irad etmiş olduğu bir nutukta şöyle de emniyetli yer dahi iki bin râkımındadır. Demek şu tepeyi aşınca gene halecanlı miştir: « Her nerede olursa olsun harb mu inişlerle... Ne halecanı? Birdenbire hahataralarını teessürle karşılarız. Şayet rikulâde bir ormana girdik. Kilometrobir dehlizdeyiz. Yolun bir ihtilâf zuhur edecek olursa biz harb larla yeşil deliliğini yarım küremizin harıcinde iki kıyısındaki minare boylu çamlar tutmağa kat'iyetle azmetmişizdir.» ve çmar endamlı meşeler bizi iki tarafıHatib, şu sözleri ilâve etmiştir: mızdan sıkı bir emniyet içine almış. Bu < Amerika milletleri hali hazırda ormana, şüphesiz içine güneş giremediği yekdiğerine pek yakın bulunmaktadır için olacak, «Karanhkmeşe» diyorlar. lar. Buenos Aires konferansı şimdiye Toz yok, sıcak yok, korku yok. Temiz kadar akdedilen bu kabil konferansların yolun üstünde, reçine kokuları içinde, vien mühimlerinden biri olmuştur. Amerajları tatlı tatlı dolanarak, hulya gibi rika âleminin ittifakla takib etmekte olkaya kaya inip gidiyoruz. Biraz önce dukları bir gaye vardır. Bu da gerek kendi aramızda, gerek dünyanin sair çektiğimiz heyecanları çoktan unuttuk. Amerikanın takib ettiği siyaset «Gerek Amerikada, gerekse dünyanin her tarafında sulhu korumak» aksamile sulhu muhafaza etmektir.> Çek kabinesi istifa etti Frank düşüyor PARİS BORSASI Ankara 16 (A.A.) Ankara Cumhuriyet Müddeiumumiliğinden tebliğ olunmuştur: Cumhuriyet gazetesinin 13 temmuz 1937 tarih ve 4729 numaralı nüshasımn üçüncü sahifesinin üçüncü sütununda «Ankara İskân idaresinde bir suiisti mal> serlevhalı yazı memuriyetimizin nazarı dikkatini celbetmiştir. Tapu ve İskân dairesinde cereyan eden ve 1609 sayılı kanunun çerçevesi içerisine giren bir hâdisenin tahkikine memuriyetimizce el konulmuş ve ha zırlık tahkikatma devam edilmekte bulunulmuşsa da gazetenin verdiği tafsilâtın hâdiseye tevafuk ettiği görülmemiş ve bilhassa Ankara noterlerine aid kısmm hiçbü suretle aslı esası mevcud olmadığı anlaşılmıştır. Hazırlık tahkikatını işkâl edebilecek olan bu gibi neşriyatta matbuatm müteyakkız davranması ve memuriyetimizden malumat almmaksızın hiçbir guna neşriyatta bulunmaması, aksi takdirde kanunî takibata geçileceği hususu tebliğ olunur. Ankara Müddeiumumiliğinin bir tavzihi Paris otel müstahdemleri grevi Paris 16 (A.A.) Otel müstah demleri bugün yaptıkları bir mitingde greve devam etmeği kararla§tırmı§lardır. Bin metroya indikten sonra bu kilometrolar ve kilometrolarla süren koruluklu yolu bitirerek yeniden dalgalı dağlar ve uçurumlu vadiler diyanna çıktık. Yalnız bu sefer vadiler daha geniş, dağlar daha toparlak. Manzara gülmüyor amma ezmiyor da. Vakıâ ufuklan gene dağların mürtesemleri çizmektedir. UtSMAlL HABİB fuklar gene hep yerle gök arasında. FaPangaltıda askerî kaymakam mütekaidi kat tabiatin Yalnızçamdan sonraki huşuTevfik Baraja: neti herhalde burada biraz rötuşlanmış Bu yazılara verilen doz itibarile Umumi gibi. Harbdeki Ardahan cephesi hakkında da ihtiyac Tabiat rötuşlanmış amma işte hiç rö ha fazla malumatasunarım. görulmediğini arzla hünnetlerimi tuş görmemiş bir kasaba. Otomobili durİ. H. durarak, solumuzdan, biraz uzakta, birdenbire görünüveren Ardanuça bakıyo Amelia Earhart bulunamadı ruz. Vadiler ortasmdaki bir dağın çetin Londra 16 (Hususî) Amelia Ear yamaclarına cür'etli keçiler gibi tırman hart'ı arıyan 40 Amerikan askerî tay mış beyaz evler üstünde korkunc bir ka yaresi üslerine dönmüştür. Tayyareci yalığı çevreliyen yalçın ve haşin bir kale. lerin bütün araştırmaları neticesiz kal Kartal yuvası da değil daha acayib bir mış, Amelia Earhart'm izi bulunama mıştır. şey. Sanki bizim kürenin mah değil de başka bir küreden inmiş gibi. Universite kampına iştirak Biz de boyuna iniyoruz. Yol mu biraz edeceklere düzeldi, virajlar mı seyrekleşti, yoksa Universite Talim Taburu Komutanbiz mi alıştık; içimizde artık heyecan yelığından: rine rükudet var. Nihayet Berta hanına Sakat ve ağır sakatların da askerî geldik. Burası 280 râkımında. Demek kamplara iştirakleri genel kurmay başbirkaç saat içinde 2500 den fazla inmi kanlığının buyurukları iktizasından olşiz. Bertada iki çay birleşiyor. İkisi de duğundan bu gibilerin 5 ağustos 937 tabirleşip Çoruha ulaşacak.. Burası Kutul rihinde Yedek Subay okulunda açıla gibi değil kuyu gibi. Sıcak ve sıkışık. Eh, cak kampa iştirak etmek üzere okula fazla duracak değiliz, dağı tırmansak da müracaatleri lüzumu ilân olunur. vrupada polis, halka karşı, umumiyetle naziktir. O, ancak nizamsız ve kanunsuz hareketlerde bulunanlara ve bilhassa şerirlere karşı şiddet gösterir. Seyahatimiz esna • sında her memlekette polislerden gayet iyi ve nazik muamele gördük. Yaya veva otomobilli olarak yanına yaklaştığı mız her polis, konuşmağa başlarken de ayrılırken de mutlaka bizi selâmlıyordu. Ayni iyi ve nazik muameleyi Bulgar polisinden de gördük. Türkçe bilenleri, suallerimize önce bulgarca cevab veriyor, ferahlasak. Evet ferahladık. Meğer yolun asıl en anlamadığımızı görünce, türkçe konuş çetin yerine şimdi başlamışız. Tabiat es maktan da çekinmiyorlardı. kisinden çok daha haşinleşti. Vadiler Bazı şehirlerde, seyrüsefer talimatnadaha derin, uçurumlar daha dik, ve dağmesine uymıyan bir yanlış yaptığımız zalar daha duvar. Dağı bir duvara zikzakman, nezaketle ve güleryüzle ihtar edi lama çizgi çizer gibi tırmamyoruz. Vi yor; yerlilerden sadır olunca cezayı murajlrda manevra yapan şoför çizgide cib olan bu gayrikasdî hatalan, yabancımuvazene arayan bir ip cambazı gibi hğımıza bağışlıyorlardı. dikkatli. İçimizde en sağlam sinirlimizin Dresden şehrinden geçerken akşamıu bile ağzını oıçak açmıyor. Altitüt aletine baktık. On beş yirmi dakikada bin met alaca karanlığında yolumuzu şaşırmıştık, roya çıkmışız. Ta dibde, yağmurlu su bir türlü şehrin Çekoslovakya istikametinlarla çehresi bakırlaşmış Çoruh bu duvar deki kapısmı ve caddesini bulup çıka lama dağların sıkıştmcıhğı arasında sıç mıyorduk. Bisikletle, belki de evine girıya sıçrıya köpükler saçarak çırpınıp du den bir polis komiseri, müracaarimiz üzerine durdu ve bize yolu tarif etti. Pek ruyor. anlıyamadığımızı görünce uzun uzun bir Döne döne dağın amudunu bitirdikten kroki çizdi ve ancak yolu bulacağımıza sonra şimdi de gene döne döne dağın emin olduktan sonra bizi bıraktı. şakulünü iniyoruz. Yolumuz biraz ufkileşti. Ooo... Garbımızdaki dağın tufan Londrada bir Ingiliz polisi, bir pazar yeşillikli dik göğsü üstünde, mesafenin sabahı, bomboş Victoria istasyonunda biuzaklığından dolayı, inci inci görünen 'etlerimizi aldı, bizi trene bindirdi. Ak beyaz evleri ve yakut damlası çatılarile tarma yapacağımız istasyonlann isimlericici bir sürpriz halinde Artvinin birden ni demiryolu memurlanndan tahkik edebire karşımıza çıkıverişi. Kasaba yukar rek bir kâğıda yazıp elimize verdi, tr«r" dan aşağı vestiyerde bir kumaş veya du kalkarken bir de selâm çaktı. Ve ancak varda bir tablo gibi dimdik dağa asılmış. ondan sonra çekilip gitti. Karçhal dağında yol ikiye ayrıldı. Polisin, umumiyetle devlet memurla • Biri garbdan Çoruha inip Artvine çıkan nnm nazik hareketi, yardımı yabana şube yol; öteki şimal istikametinde uza seyyahlar üzerinde fevkalâde iyi bir tenıp Karadenize giden ana yol; yani gel sir hasıl ediyor. Bütün seyahatimiz esdığimiz ve daha da gideceğimiz heyecan nasında, şehirlerdeki seyrüsefer memur yolu. İki yüz küometro uzunluğunda bir ları, bize daima çok iyi muamele ettiler. heyecan. Bu yol Aziz devrinden kalma Yalnız Prag'da aksi bir işaret memuruna dır. Bilmem neden Ruslar da onu kırk t€sadüf ettik. Bize, şehirden çıkmak için yıl olduğu gibi bırakarak geçici tamirlerle bir tramvayın numarasını vererek onu taiktifa etmişler. Cumhuriyet bu yolu eline kib ehnemizi söylemişlerdi. Bu tramvayaldı. Hopadan Borçkaya kadar milyon dan aynlmamak ve onu kaybetmemek luk masraflarla yeni bitirilen 36 kilomet kaygusile giderken nasılsa durulacak bir roluk ilk kısım; en Avrupalı yol. Mazi dört yol ağzında tam yerinde durmamınin yarımyamalaklığı üstüne medeniyetin şız. Arabanm yarısı durulacak hattı gösbütünlüğünü uzatıyoruz. teren çivilerin ötesine geçmiş. Oradaki Bir defa bu son yolun tabiat manzara seyrüsefer memuru, üzerimize saldırdı. ları başka türlü güzel: Büsbütün gürbüz Otomobilimizdeki Türk bayrağını ve îsleşmiş ormanların çam, meşe, kestane gibi tanbul plâkasını gördüğü halde haşin ve çeşid çeşid ağaclarile örtülü dalga dalga nadan sözler, kaba hareketlerle geri basdağlar bütün huşunetlerini kaybederek mamızı söyledi. Arkamızda bir kamyon kadife yığınları haline gelmiş. Bu ka duruyordu. Geriliyecek yer yoktu. Önübartılann en ortasında sekiz râkımlı Ku müz açıktı. Geri basmamızda ısrar etti. şanasti tepesi: Gelirken denizi en son bı Biz gerilerken kamyon da ilerledi; polirakıp giderken denizi en önce gören tepe. sin manasız ısrarı yüzünden çatıştık. CaHopayla Borçka arasındaki bu 36 ki murluğumuz zedelendi. Bu arada polis lometroluk yol ya o tepeye çıkar, ya o te hâlâ hiddetle ve kaba kaba bağınyordu. peden iner; fakat inerken de çıkarken de Vasfi Rıza ile ben de, bildığimiz almantabaka tabaka manzaraların yeşillikleri cayı unutarak ona türkçe mukabele et arasında ipek bir hamail gibi kıvrılan bu mekten geri kalmadık ve tabiî şükran ve medenî yol; dağ tarafları kesme taştan memnuniyet beyan etmedik. Bu nezaketduvarlarla tahkimli, uçurum tarafları siz polisin kaba muamelesi üzerimizde baştanbaşa beton korkuluklarla emniyet son derece fena bir tesir husule getirdi. te; yolun yüzü bir paten kadar düz, vi Az kalsm, bütün Çek polisleri hakkında rajlar edalı nehir kavisleri gibi yumuşak, fena bir fikir ve kanaat edinecektik. Fa ve otomobilin içinde insan bir şosede de kat sabahleyin şehre girerken rasladığı ğil bir rüyada gidiyor. mız çok nazik bir polisi hatırladık. Bu Bu yol Ardahana kadar böylece uza terbiyeli adam, yanlışlıkla tek istikametli yınca.... Sıcak odanın camından lâpa lâ bir caddeye sapmak üzere olduğumuzu pa yağan kara, karın soğuğunu duyma görmüş ve bize güleryüzle doğru yolu dan bakar gibi, o zaman o yolun sonsuz gösterdikten başka, sorduklanmıza da emniyeti içinde rahat rahat tabiatin bütün almanca olarak son derece nezaketle cehaşmetlerine karşı ne harikulâde dağlar vab vermişti. Sonrakinin kabalığını öncediyeceğiz, ne derin vadiler, ne dibi gö kinin nezaketine bağışladık. rünmez uçurumlar, ne şahlanmış yeşillikler diyeceğiz. Fakat ürperme nerde? Demek istiyorum ki Türkiyeye gelen Tehlike ihtimalinin ruha verdiği ürper ecnebilere, bugün gösteregeldiğimiz ne me, dibsiz uçurumlara korkuluksuz yol zaketin, misafirperverliğin azamisini gösdan korku içinde bakmanın o ürpertici termeliyiz. Böyle yaparsak, çok iyi bir zevki; yazık bu heyecan yolunun bütün propaganda yapmış oluruz. Memlekete heyecanı uçmuştur: Bu heyecanm zevki gelen seyyahları dilgir etmemek hepimiz ni kaçırmamak istiyenler bu yolu şimdi ve bilhassa alâkadar memurlar için millî den görsünler. bir vazifedir. Moskovada Vekillerimiz şerefine ziyafet e Moskova 16 (A.A.) Tas Ajansı bildiriyor: Dün Zekâi Apaydın, Rüştü Aras ve Sükrü Kaya şereflerine bir akşam ziya feti vermiştir. Ziyafette Molotof, Mikoyan, Ejof, Litvinof, Mejlauk, Sudiin, Budenny, Stomonyakof, Vekillere refakat etmekte olan zevat ve Türkiye elçiliği erkânı hazır bulunmuşlardır. Ziyafetten sonra yapılan kabul res minde kordiplomatik, hükumet azası, Sovyet müessesatı zimamdarları, san'at ve matbuat mümessilleri hazır bulunmuş lardır. Moskova 16 (A.A.) Türk Ve killeri Rüştü Aras, Şükrü Kaya ve yanIarındaki zevat dün Moskova metropolitenini ziyaret etmişlerdir.