Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Beduş üç yaşında çok güzel bir kızdı. .Yuvarlak bir sedef levhanın üst tarafını ve yanlannı tatlı san püsküllerle süsle yin, göz ycrlerine iki küçük menekşeyi oturtun, işte size Beduşun yüzü!.. Annesi babası, henüz evlenmemiş genc teyzesi Raika ile birlikte Maçkadan Beşiktaşa giden yolun üzerinde büyükçe bir villâda oturuyorlardı. Babası Şakir Tunca hastası çok, hazakati derin, güleryüzlü, tatlı sözlü bir doktordu. Beduşun asıl ismi Bedia idi. Fakat teyzesi onu bir kere Beduş diye çağırmış ve bu ismi küçük kızla birlikte annesi, babası, akra balan ve tanıdıklan hep birlikte benimsemişlerdi. * • • Mürebbiyesi her sabah onu alrp Taksim bahçesine götürür, gezdirir, koşturur, hatta sıkı bir nezaret alünda oradaki diğer çocuklarla oynamasma müsaade e derdi. Oğleden sonraları bazan annesine arkadaşlık eder, gümüşi Plimuth otomobilile Beyoğluna inerler, ş,ık mağazaları beraber dolaşırlardı. Teyzesi Raika ise sporcu bir kızdı. Yürümeyi çok severdi. Ekseriya Beduşu da yanına alır, Köprüye kadar iner, hattâ Istanbul tarafına da geçerdi. Bir akşamüstü gene böyle gezintilerin birinde onlan Galatada müthiş bir yağmur yakaladı. Kalabalıktan tramvaya binmenin imkânı yoktu. Ortalıkta temiz bir taksi de görünmüyordu. Raika yukanda iyi bir araba bulacağını ümid ettiği için tünelle çıkmağa karar verdi. Orada da birinci mevkie bile halk tıklım tıklım dol muştu. Temiz giyinmiş kibar bir adam Raikaya yer verdi. Genc kız oturdu. Bedus da önünde ayakta duruyordu. Beduş bu çeşid nakliye vasıtalanna hiç de alışık olmadığı için kendisini gene babasınm otomobilinde sanıyor, etraftaki bir sürü insana hiç de ehemmiyet vermeden bağıra çağıra zevzeklik ediyordu: Bu kocaman otomobil kimin?.. Niçin her tarafı kapalı!.. Şoförü nerede? Neye bu sokak çok karanlık?.. Şimdi, bizi doğru eve mi götürüyor? Beduşla en fazla alâkadar olanlar yan taraftaki iki gencdi.. Esmer delikanlmm başı açıktı. Spor bir elbise giymişti. Kumral genc kızın emprime bir tayyörü, siyah hasır şapkası vardı. Yeni nişanlı oldukları pek belli idi.. Birbirlerine arabanın her sarsışmda biraz daha sokuluyorlar, Beduşun bıcırtılanm bahane ederek bakışıp gülüşüyorlardı. Genc kız dayanamadı, sordu: Adın ne yavrum, senin? Bedus!.. Ne güzel isim.. Asıl ismim Bedia amma, herkes Beduş der!.. Maşallah.. Sonra Raikaya döndü: Sizin mi efendim? Hayır efendim, hemşirenin.. Allah bağışlasm!.. Raika, umumî yerlerden henüz görmedigi birile ilk temasmın küçük kızın zekâsmda kamçıladığı uyanıklığı takdir ve tecessüsle takib ediyor, Tünel arabalan, onların işleme tarzı, faydalan hakkında uzunuzadıya malumat veriyordu: r CÜMHURIYET 13 Temnraz 1937 Küçük hikâye Küçük Beduş! Hergün birçok insanlar bu arabalarla sabahleyin işlerine gitmek, akşamlan evlerine dönmek mecburiyetinde idiler. Beduş mavi gözlerini biran dışandaki karanhğa diktikten sonra gene konuşmasına devam etti: Demek bunlar bizim gibi gezmeğe çıkmıyorlar.. Çalışmağa gidiyorlar.. Çalışmak ne demek? Niçin çahşıyorlar?.. Amma, babam da çalışıyor öyle ya.. Amma o Tünele binmiyor, otomobille gidiyor.. İstemem bu Tüneli.. Yol, baksana nekadar karanlık.. Etrafta agac yok.. Güzel mağazalar yok!.. Teyzesi onu teselli etmeğe uğraşıyordu: Şimdi inecegiz.. Agaclan, gökü, güzel mağazaları göreceğiz!.. Biz inecegiz amma, hergün bu nunU gezenler ne yapacaklar? Söyle.. Bunun şoförüne yolu aydınlatsın.. Etrafına ya güzel mağazalar yapsın, yahud Taksim bahçesindeki gibi ağaclar dik sin!.. Of.. Bu Tünel ne zaman aklıma gelse, korkacağım! * * * Güneş sanki yeni doğuyormuş gibi ortalık yavaş yavaş aydınlandı. Kala balık yeşil çinili istasyonu bir anda dol durdu. Yağmur kesilmemişti. Şişli tramvayı da henüz bekleme yerine gelmemiş olduğu için birçokları istasyonun çıkış yerlerinde toplanıp kaldılar. Beduşla teyzesi bir taksiye atlayıp uzaklaşırlarken yeni nişanlılar yavrunun arkasından biraz gıpta ve pek çok takdirle bakakaldılar. Ne şeker bir kızdı değil mi? Çok zeki.. Neler söylemedi, nelerden bahsetmedi? Sevişenler çok defa birbirlerinin dü şündüklerini gözlerine sormadan, yüz lerine bakmadan bile duyarlar. Onun için genc kız: Yavrucuğum, dedi, birşeyler dü şünüyor gibisin? Evet... Ben de düşünüyorum!.. Söyle bakayım, sen ne düşünüyorsun? Evvelâ sen söyle.. Muhakkak ayni şeyi düşünüyoruz. Tramvay manevra kavsini dönerek ilerilemişti. Ondeki arabaya ilk girenler arasında bulunduklan için iki kişilik sıralardan birine yanyana yerleş,tiler. Oturur oturmaz delikanlı genc kızın kulağma fısıldadı; Çabuk evlenelim de, Beduş gibi bir çocuğumuz olsun.. Genc b z cevab vermedi. Önüne bakn. Delikanlı: Sen de ayni şeyi düşünmüştün değil mi? dedi. Genc kız başı aşağıda tayyörünün ceketinin ucunu parmaklarile kmnyordu. Niçin cevab vermiyorsun, ayni şeyi düşünmedin mi? Vatman birdenbire fren yapmış, araba adamakılh sarsılmıştı. Bu hareket, genc hzın hafifçe sallamak iste<îiği başına adamakılh bir tasvib hareketi yaptırmıştı. Bibliyoğrafya Üniversite Konferansları 1935 1936 Ülkü Basımevi tstanbul 1937 Fiatı yazılı değil <İstanbul Üniversitesi üç yıldanberi çalışmalanna bir açış nutku ve bir açış dersile başlamaktadır. Gene Üniversite iki yıldanberi çahşmalarına her hafta serbest konferanslan katmış bulunmaktadır. Bu konferanslan bir yandan talebe mizin genel bilgilerini artırmak ve genel düşünüş kabiliyetlerini olgunlaş tırmak için faydalı, hatta lüzumlu gördük.» Diyen Rektöre hak vermemek kabil değildir. Ayni zamanda bu konferans ları bir salonun dört duvan arasına sıkışabilen dinleyicilere hasretmek doğru olamazdı. Bilgi seviyemizin yükselmesini temin için bu konferansları halka yaymak çok faydalı olacaktı. Nite kim oldu. Bu suretle Üniversitenin bu teşebbüsünü samimiyetle alkışlanz. Eserin hüviyetini tesbit için içindeki 25 konferansın mevzuile konferansçı lann isünlerini sırayla kaydedelim: 1 İnsanlık hizmetinde mikroblar Pr. Karl Neuberg. 2 Descartes ve Rasyonalizm Pr. Hans Reichenbach. 3 Hume ve tecrübecilik Pr. H. Reichenbach. 4 Kant ve intikat felsefesi Pr. H. Reichenbach. 5 Papirüs araştırmalan ve hukuk ilmi Pr. Andreas B. Schwarz. 6 Andaoluda bir seyahat Pr. Julius Hirsch. 7 Bugünkü psikolojinin verimleri Pr. M. Şekib Tunç. 8 150 milyon sene önce Ichtyosauruslarda doğum vetiresi Pr. W. Li epmann. 9 Eti Krallığı Pr. Th. Bossert. 10 Bocaccio (cbel esprit> edebi yatmın doğuşu) Pr. Spitzer. 11 Cervantes (Ortaçağ âleminin batması) Pr. Spitzer. 12 Şimdiki fİ2İk ve biyolojinin bize gösterdikleri yol Pr. Akil Muhtar Özden. 13 Verasetin sitolojik esasları Pr. A. Naville. 14 Rabelais (Rönesans'm dehası) Pr. Spitzer. 15 Asabî tenbihin krmyevî intikali Pr. Frank. 16 Frengi tarihi ve geçirdiği devirler Pr. Hulusi Behçet. 17 Cihan ekonomisinin geçmişi ve geleceği Pr. F. Neumark. 18 Cihan ekonomisinin bünyesi Pr. W. Röpke. 19 Beynelmilel nüfus meselesi Pr. Kessler. 20 Sunl kauçuk meselesi Pr. Kraepelin. 21 Dünya para meseleleri Pr. Şükrü Baban. 22 Beynelmilel ticaret ve finans münasebetleri bakımmdan Türkiye Pr. î. Fazıl Pelin. 23 Cihan ekonomisinm zihnî te melleri Pr. A. Rüstow. 24 Ziraat ve sanayi memleketleri Pr. Ömer Celâl Sarç. 25 Boğazlar ve Türk teşebbüsü Pr. Cemil BilseL RADYO Mikrofon başından beyaz perdeye Radyo yıldızı Harriet Hilliard sinema artistliğinde de büyük muvaffakiyetler kazandı Sinema yıldızı olmak için hangi yol ve usulleri takib etmelidir? Bu suale henüz hiç kimse kat'î bir cevab veremez. Fakat yıldızlarm birçoğunun bu husustaki fikirleri hemen hemen şu noktada birleşmektedir: «Sinema yıldızı olmak ekseriya uzun bir sâye ihtiyac göstermekle beraber bazan da sırf şans ve tesadüf meselesidir.» Bu nazariyenin ikinci kısmının birçoklan için pek doğru olduğunu isbat edecek delillerden biri de Holivud'da yeni parlamağa başlıyan Harriet Hilliardın kazandığı muvaffakiyettir. Bu kadın, çağınlmadan evvel bir defa bile filimcilik payitahtına uğramamıştır. Fakat Holivud şirketleri kendisini olduğu yerde bulmuşlardır. Amma zannetmeyin ki Harriet Hilliard da hiç şüphesiz lâalettayin bir köşede çalışan bir amele, yahud çift süren bir köylü kız değildi. Radyoda güzel şarkılar söyliyen bir şantözdü. Sesi sade Amerikada değil, cihanın dört köşesinde tanınmış ve sevilmişti. Filim âmilleri onu sade resminden tanıyorlardı. Böyle olmakla beraber derhal se sinden istifade için adam gönderip ça ğırttılar. Ginger Rogers, Fred Astaire'in çevirdiği «Filoyu Takib Edelim!» fil (^ Rn ffksamki orogram^ ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk muslkisi 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 SON 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 konferans: Eminönü Halkevi sosyal yar dım şubesi namına Dr. Bâki Tiregol (Rubî çocuk terblyesi) 20,00 Türk musiki heyeti 20,30 Omer Rıza tarafmdan arabea sovlev 20,45 Vedia Rıza ve arkadMİarı tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkılan (Saat ayarı) 21,15 radyo fonik dram (Cürüm ve Ceza) 22,15 Ajans ve Borsa baberleri ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan • * 23,00 SON. VIYANA: 17,10 BALET MUSİKİSİ 18,05 kanşjlt yayın, ŞAN KONSERİ 18,45 PIYANO KONSERI 19,05 spor 19,30 ARJANTIN HALK MUSİKİSİ 19,50 polislerin ramanı, haberler, konuşma ve saire 20,45 ESKI VİYANA MUSİKISÎ 21,20 ŞARKILAR23,15 muhtelif haberler 23,25 konser * 24,10 haberler, dans plâklan. BERLİN: 17,35 İKINDİ KONSERİ 18,35 hlkâye19,05 ORKESTRA KONSERİ 20,05 gü • • nün aklsleri 20,25 ŞAN VE MUSİKİ 21,05 haberler 21,15 ŞARKILAR 38,05 hava haberler, spor 23,35 EGLENCELİ KONSER. PEŞTE: 18,05 HAFİF MUSİKİ 18,50 şiirler 19,05 VİYOLONSEL KONSERİ 20,05 HALK MUSİKİSİ 21,05 karışık yayın, haberler 22,40 ORKESTRA KONSERİ 23,50 konferans 24,05 CAZBAND TAKEMI 1,10 SOU haberler. BUKRKŞ: 19,05 gramofon, konferans 20,40 ODA MUSİKİSİ 21,15 gramofon 21,35 AK ŞAM KONSERİ 22,35 hava, haberler, spor 22,50 GECE KONSERİ 23,50 fransızca haberler 24 son haberler. BELGRAD: 18,25 KONSER 19,20 konferans, halİE melodileri, ulusal yayın 20,55 KONSER 21,45 haberler 21,55 OPERA PARÇALARI 22,25 KONSER 23,05 haberler 23,25 HALK MELODILERL LONDRA: 19,05 TANGO ORKESTRASI 19,30 ORKESTRA KONSERİ 20,05 hava, haberleı ve saire 21,05 KADINLAR ORKESTRASI 22,05 HAFIF MUSİKİ 22,45 Ud W kâye 23,05 hava, haberler ve saire 23,30 DANS ORKESTRASI 24,35 haberler w saire 24,45 çiirler ve kıraat. PARİS [P.T.T.l: 18,05 HAFİF MUSİKİ 19,05 PİYANO KONSERİ, ŞARKILAR 19,35 musiki ko nusması 19,50 gramofon, haberler, spor, haberler, gramofon 21,35 senfontlt kon ser. ROMA: 18,20 DANS MUSİKİSİ 18,55 karısık yayın 22,05 BÜYÜK KONSER, en sonra DANS MUSİKİSİ. Harriet Hilhard minde ona kızkardeş rolünü verdiler. Bu bir tecrübeydi. Harriet Hilliard o imtihanı muvaffakiyetle atlattı. Bu sefer başrol almak sırası gelmişti. «İstidadlar Mektebi» kordelâsının bütün yükünü üzerine aldı. Son günlerde «1937 senesinin Yeni Simalan» filmini çevirip bitirdi. Harriet arük radyodan alâkasını kesmek mecburiyetinde kalmışür. Çünkü stüdyodaki meşguliyetleri onu sabahtan akşama kadar işgal etmektedir. Merle Oberon'un annesi Son İspanya hâdiselerine Londrada öldü dair iyi bir film yapıldı Karen Morley \ Merle Oberon AHMED H1DAYET Yalovaya bu sene rağbet fazla Isveçte staj gören genc kaptanlarımız Pek yakında açılacak olan Yeni otel Bu sene Yalova kaplıcaları büyük bir Şimdi dahilî tefrışatı devam etmekterağbet kazanmıştır. Bu rağbette, otel, dir. Otel 12 güne kadar merasimle a banyo ve lokanta ücretlerinde yapılan çılacaktır. Yeni otel bilhassa konfor tenzilâtın ve yeni ihdas edilen komple itibarile çok mükemmel olmuştur. bJJetlerin çok tesiri olmuştur. Kaplıcalar idaresi, bu sene kaplıca İki senedenberi yapılmakta olan ye lann civarmdaki park ve bahçeleri de ni otelin inşaatı tamamen bitmiştir. yenibaştan tanzim etmiştir. Adapazarında göçmenler için yapılan evler Kaptan Kemal Omur ve Ferid Kiiskün İki sene evvel Devlet Denizyollan hesabma İktısad Vekâleti tarafmdan iki genc kaptanımız staj görmek ve tahsil ve tetebbülerini tamamlamak üzere İsveçe gönderilmişlerdi. Kemal Omur ve Ferid Küskün ismindeki bu iki gencimiz deniz tahsillerini muvaf fakiyetle bitirerek memleketimize dönmüşlerdir. Genc denizcilerimizi tebrik eder, kendilerinden muvaffakiyetli hizmetler bekleriz. Londrada Gloucestr Place civann da Baker Street'de 1 numarada oturan Madam Charlotte Constance Thomp son ölmüştür. Bu kadın Merle Oberon'un annesidir. Merle Oberon, «VIII inci Hanri» filminde Ann Boylen rolünde ve «Don Juan» da Douglas Fairbanks'la birlikte gördüğümüz esmer ve şirin artisttir. Kendisi aslen İrlandalıdır. Fakat Tasmanya'da doğmuş, Hindistanda büClaudine mektebde! yümüş ve İngilterede tahsil ettikten sonHatırlarsınız, Fransanın meşhur kadın ra evvelâ tiyatro, sonra da sinema artistı muharrirlerinden Colette'in «Claudine olmuştur. Şimdi kısmen Holivud'da ve Mektebde!», «Claudine Evleniyor!» kısmen de Londrada filimler çevirmekteilâh.. isimlerile ayni şahsiyet üzerine yazdir. mış olduğu bir takım romanlan vardır. Bir iki sabrla.. İşte bunlardan «Claudine Mektebde!» * Bazılan Clark Gable'in stüdyoya adındaki kitabının filme çekilmesine kalüks bir otomobille gidip geldiğini zanne rar verilmiştir. Fakat ilk safhada mü§diyorlarsa aldanırlar. O, bu husus için külât başgöstermiş, Colette'in orada tasvir ettiği gibi hem yaşı küçük, hem de alelâde bir bisiklet kullanmaktadır. * Holivud'da büyük bir davul var gayet şeytan, şuh ve hoppa bir kız rolüdır. Bunun derisinin üzerine birçok sine nü oynıyacak bir artist bulmak güclüğü ma yıldızlan imza atmışlardır. Peresfiş ortaya çıkmıştır. Amma yakmda bulukârlar sevdikleri yıldızlarm îmzalannı nacağı muhakkak, Fransa neler yetiştirmiyor! gelip orada görebilirler. * Holivud'un tanınmış rejisörlerinden Talâksız hafta Franz Borzak başrolleri Spencer Tracy Birle§ik Amerika Cumhuriyetlerinden ve Louise Reiner'le oynadıklan «Büyük îndiana devletinin hâkimlerinden B. E. Sehir» isminde bir filim çevirmektedir. Buente, Holivudda her sene kan koca * Holivud'da son günlerde yıldızlar ayrılmasının vukubulmamasını temin ededan imza almak yerine onların otomo cek bir hafta tesisine çalıs^maktadır. Çünbil plâkalarına musallat olan bir takım kü Holivud'da 25 senedenberi kaydedi perestişkârlar türemiştir. Mae West ile len talâk vukuatmın sayısı insanı korkuGary Cooper'in otomobil plâkalan da tacak bir derecededir. Şimdiye kadar çalınanlar arasındadır.. 100 bini geçmiştir. Bu suretle hiç olmaz* Genc Fransız arn'sti Danielle Dari sa bir hafta rahat oturulursa belki beş eux de küçük bir ameliyat geçirmek ü on aynlmanın olsun önü alınabilecek zere hastaneye yatınlmıştır. tir. Sinema âmilleri actualiteyi kaçırırlar mı? Bir seneye yakın bir zamandanberi İberik yanmadasını kana boyamakta o lan îspanya dahilî muharebesile bütün dünyanın alâkadar olduğunu pekâlâ biliyorlar. Onun için hemen feci bir mevzuu esas alarak kızıllarla milliyetçilerin çar pışmalan dekoru içinde yaşatmağa başladılar. Bu filmin adı «Madridden Son Tren!» şeklinde heyecanlı bir isim taşı maktadır. Başrolleri Karen Morley, Lamour Lionel Arvvill ve Drothy oynamaktadırlar. NÖBETÇİ ECZANELER Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinda nobetçi olan eczaneler çunlardır: İstanbul cihetindekiler: Eminönünde (A. Mınasyan), Beyazıdda (Haydar), Küçükpazarda (Hikmet Cemil), Eyubsultanda (Hikmet Atlamaz), Eyübsultanda (Nâzım Sadık), Karagümrükt« (8«ad), Samatyada (Erofilos), Şehzadebaşın^ da (Üniversite), Aksarayda (Ziya Nuri), Fenerde (Vitali), Alemdarda (All Rıza), Bakırköyde (Hilâl). Beyoğlu cihetindekiler: Lstiklâl caddesinde (Della Suda), Galatada (Hüseyin Hüsnü), Taksimde (Linjonciyan), Şişlide Halâskâr caddesinde (Kargileciyan), Kajsunpasada (Mueyyed), Haskoyde (Barbut), Beşiktaşta (Nail Halid), Sarıyerde (Asaf). , Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Üsküdarda (Selimiye), Kadıköyünde Mnvakkıthane caddesinde (Saadet), BüyuJka* dada (Halk), Heybelide (Tanaş). Haşmetlu kara Pariste Adapazarı (Hususî) Kocaelı Vilâyetine yerleştirilen göçmenlerden bir kısmı için buraya 22 kılometroluk yerde bulunan ve lâtıf manzaraları, tatlı memba sularüe şöhret alan Karapürçel nahiyesinde de 14 göçmen evi yapılmıştır. Tek evler esası üzerine iki oda, bir ahırdan ibaret olarak yapılan göçmen evlerini Kaymakam Ihsan Kıhç, yanın da Malmüdüru ve Iskân memuru olduğu halde teftiş ederek birer birer gezmiştir. Bu nahiyede ayni zamanda her göçmene ellişer dönüm arazi de veril miştir. Gönderdiğim resim, Kaymakam İh san Kılıç ve yanındaki zevatı yeni ya püan göçmen evlerini gözden geçirdiği bir sırada göstermektedir. kemmel bir vasıta olan lâğım sulan şhndiye kadar Bursa altmdaki bahçelere akıyor ve bu bahçelerdeki sebzeler bu sularla sulanıyordu. Son zamanlarda ts tanbuldaki tifo vaziyeti Bursayı korkutmuş ve belediyemiz bir karaTİa bundan sonra lâğım sularile sulanan bahçelerde ki sebzelerin derhal ve hemen bahçele rinde iken koparılarak imhasını temin etmiştir. Bu karar halb çok sevindirmiştir. Hekim emekli albay Celâl Kansunun kızı Nermin Kansu ile Dr. veteriner Tütün ikramiyesi veriliyor Macid Erkolun evlenme törenleri Ka Kadıkoy Askerlik Şubesinden: Bursada tifoya karşı alınan Tütün, ikramiye havalesi gelmiştlr. Çek dıköy Süreyya salonunda Orgeneral almış olanlarm bankaya müracaat etme Ali Said, General Hüsnü, General Dr. tedbirler leri. Suphi ve Pıyade Atış okulu komutanı Bursa (Hususî) Belediyemiz; Evelce ilân edilen günlerde çek verilme Azizle diğer birçok yüksek zevatın huhalkın sıhhati bakımmdan mühim bir ka sine devam edilecektir. zurile kutlulanmıştır. Yeni evlilere sarar vermiştir. Tifonun sirayetîne en mü*** adetler dileriz. Eminönü Askerlik Şubesi Başkanlığından: Eminönü Askerlik Şubesinde kayldll malul subay ve eratın ve şehid yeümlerinin 937 yılı tütun ikramiyeleri 14 temmuz 937 gününden ltibaren haftamn pazartesl ve çarşamba gunleri Eminönü kazası Malmüdurluğünde verileceğlnden malullerle çehid yetimlerinin resmî sened. maluliyet raporu, maaş ve nüfıi£ cüzdanları ve iki§er aded kopyasız resimle yukarıda yazılı günlerde müracaat etmeleri ilân olunur. Ç YENİ ESgRLEB Evlenme Afrikada Nigeria adile maruf memleketin Zenci Kralı Alake, İngiliz Krahrun tac giyme merasimine iştirak etmek üzere Londraya gitmişti. Kara hükümdar tayyareyi pek sevmiş ve Paris sergisini görmek üzere Londradan tayyare ile Parise gitmiştir. Nigeria hü kümdarı resimde görüldüğü gibi başında muazzam bir şemsiye taşımaktadır. Bir amelenin dört parmağı koptu Halic idaresinin 9 numaralı vapuru, dün Fener iskelesine yanaşırken alt kamarada oturan tütün amelesinden Mustafa, sol elini pencereden dı§arı çıkarmı^tır. Mustafanm sol elinin dört parmağı iskele ile vapur arasında sıkışarak kopmuştur. Zavallı amele baygm bir halde Mu sevi hastanesine kaldırılmıştır. HALK O P E R E T İ Bu aksam Bevlerbevi İskele tjvatrosunda P İ P t Ç A Operet 3 perde 15/7/937 persembe akşamı Besiktaş Aile bahçesinde 16/7/937 cuma akşamı Kadıköy Hâle Bahçesinde