Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 28 Haziran 1937 Küçük hikâye Saadete doğru Bak, dedim, ay nekadar pembe bu akşam! Nuriye aya baktı, ve: Pembe mi dedin? dedi. Ay mı? Deli misin? Pembe ay da görülmüş şey mi? Bak, bak, diye tekrarladım. Omuz silkti ve sordu: Niçin ayın pembe olmasmi istiyorsun? Niçin pembedir diyorsun? Amma, sevgilim, pembe gördügüm için pembe diyorum. Sesi hırçınlaştı: Ne? Hâlâ mi aya pembe demekte ısrar ediyorsun? Bibliyoğrafya Pazartesi Konuşmaları Remzi Kitabevi îstanbul 1937 Fiatı 100 kuruş Gönneyin kanm ne güzeldir! Tannm kötü nazardan korusun. Yalnız güzel m ya! Kalbi de altın gibidir. Birbirimiz çıldırasıya seviyoruz. Evleneli bugün tam altı ay oluyor, mümkün mü? Ve ay nlryoruz. Evet, bunu dün aramızda ve gözyaşlan arasında kararlaştırdık. Ah! Nekadar gözyaşı döktük. Birbirimiz: görmemeğe nasıl tahammül edeceğiz? Kalblerimiz bıçakla yarılmış gibiydi. Bu mın mümkün olamıyacağmı zannediyorduk. Halbuki oldu işte; bu, onun için d benim için de daha hayırlıdır. Allahun! Bensiz ne yapacak! Ya onsuz benim halim ne olacak? Ve dikkat buyurun, kanmdan hiçbir şikâyetim yoktur, hiç amma hiç; meğer ki kadm olmasmdan başka. Kadın ol mak! îşte onun bütün cmayeti. Kadın yani karanlık, esrarlı bir mahluk. Ona so rarsanız o da beni ayni cinayetle itham eder. Kanm benim erkek olmamdan müşteki, beni anlamadıgını söyler durur, sanki ben kendisini anhyormuşum gibi. Hakikaten, karımı anlamıyorum. Hayatın hernevi sırnnı çözmüş, hertürlü muam masmı halletmiş bir adamım. Fakat kadın dedin mi zihnim stop ediyor. Kadın hakkmda hiç, hiç, hiç birşey bilmiyorum Karıma: Niçin, diyordum, alnın kristal gibi şeffaf değildir. Beyninin o harikulâde mekanizmasmı görür, ne düşündüğünü, ne istediğini öğrenirdim. Benim için bu günkü sfenks olmaktan kurtulurdun. Ve kimbilir, belki, o vakit seni istediğim gibi yontar, arzuma muvafık bir elmas ha line getirirdim. Ve kanm da bana diyordu ki: Ya sen kocacığun.. Ya senin gögsün niçin şeffaf değildir. Göğsün şeffaf olsaydı, kalbinin kim için ve niçin çarptığını görür, kimbilir, belki de, kalb çarpıntılarını kalb çarpmhlanma uydurmağa muvaffak olurdum. Amma niçin göğsün şeffaf değil kocacığım? Niçin? Söylesem inanmazsmız, aynlıyoruz, evet, kanmın alnı kristal ve benim göğsüm, şeffaf değildir diye ayrılıyoruz. Rabbim, hayat dediğin ne hazin bir çılgınlıktır! Izdivacımız para izdivacı ve saire kabilinden birşey olsaydı yanmazdım. Ne münasebet! Biz birbirimizi çocukken tanıdık; o ve ben, beraber oynadık. Daha o yaşta birbirimizi sevdik, mektebde, evde, sokakta, nerede ve ne zaman olursa olsun, birbirimizi aradık, bulduk, zira bırbirimize ihtiyacımız vardı, benim kahkahamı ancak o yadırgamazdı, onun gözyaşını ancak ben silebilirdim. Böylece düşüncede, histe, arzuda birbirimize o kadar yakın ve o kadar aşina olarak büyüdük ki vakti gelince evlenmek bizim için gayet tabiî göründü; zaten ebeveynimiz daha küçük yaşta bizi nişanlamışlardı. Evlendiğimizin akşamı Nuriye adı Nuriyedir, bunda mukadderatın hezin bir Istihzasmı görmüyor musunuz? , evet o akşam Nuriye ve ben, evin yakınındaki korulukta geziyorduk. Karanlık basıyordu. Yamalı bir bohça gibi duran gökte, kımıldıyan yapraklar arasından, ilk yıldızları görüyorduk. Kolkola, dudak dudağa yürüdüğümüz tenha yolda karşımıza ihtiyar bir köylü çıktı. Çahçırpı yüklü dağarcığı sırtmı çökerünişti. Bu saatte nereye böyle evlâdlar? Memlekette ağır sanayii RADYO kurarken yapılacak ilk iş Bu akşamki program Her şeyden evvel hakkile usta ve çok tecrübeli bir işçi sınıfı yetiştirmektir Ancak bu sayede az zaman zarfında yuksek kudret ve kıymette harb tayyarelerini motörlerile beraber inşa etmemiz imkân dahiline girer 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadLs 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,0(1 SON 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 Afrika av hatıralan: S. Salâhaddin Cihanoğlu tarafından 20,00 Rifat ve arkadaşları tarafından Turk musikisi ve halk şarkı ları 20.30 Omer Rıza tarafından arabca, söylev 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafından Turk musikisi ve halk şarkılan (Saat ayarı) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 SON. VİYANA: 18,35 KONSER 19,05 PİYANO 19,30 karışık yayın 20,30 OPERA PARÇALARI* 21,45 ASKERÎ BANDO 22.45 ŞARKILAa23,15 muhtelif haberler 23^5 DANS MUSIKISI. BERLIN: 18,05 MUSİKİ 18.35 edebî yayın 19,05 , ORKESTRA KONSERİ 20,05 günün akisleri 20,25 PİYANO KONSERİ 20,40 ŞAN KONSERİ 21,05 haberler, gramofon22,G5 ORKESTRA KONSERİ 23,05 hava, ha berler. spor 23,35 (en kısa dalga ile)' MUSIKI VE DANS HAVALARL PEŞTE: 18 05 SALON ORKESTRASI 18,35 ko • nuşma 19,05 KONSER 19,35 konferans20,05 KORO KONSERİ 20,45 komıjma • 21,20 ORKESTRA KONSERİ 22,35 haberler 22,55 ÇINGENE ORKESTRASI 23,45 gramofon ve son haberler. BUKREŞ: 19,05 gramofon, konferans 20,25 AK^ ŞAM KONSERİ 21,30 PİYANO KONSE • « RI, KEMAN KONSERİ 22,05 konuçma 22,15 ŞAN KONSERİ 22,35 haberler, spor22,50 SAKSAFON KONSERİ 23,50 «cn haberler. BELGRAD: 18,25 halk melodilerl, haîk şarkılan, nlusal şarkılar, Yugoslav garküarı, ulusal yayın 20,55 KONSER 21,55 haberler • « 22,05 KONSER 23,05 haberler, halk 3ar • • kıları 24 05 DANS MUSİKİSİ. . LONDRA: ' 19,05 ORG MUSİKİSİ 19,25 röpor taj 19,35 MUSİKİ 20,05 haberler ve saire 20,35 ŞARKILAR 21,05 küçük revü 21.25 SENFONİK KONSER 22,05 röportaj 23,05 haberler, spor, hava ve »a!* re 23,30 ORKESTRA KONSERİ 24,35 haberler, gramofon ve saire. PARIS [P.TT.]: 18,05 konusma, şlirler 19,05 ŞARKILAR, ŞAN KONSERİ 19,35 gramofon, haberler21,05 MUSİKİ 21 35 piyes: Yeşil Kuş 23,35 haberler. gramofon, hava. ROMA: 18,20 KARIŞIK MUSİKİ 18.55 karışık yayın 2145 KARIŞIK MUSIKÎ 22.05 ORKESTRA İLE ŞARKILAR 22,40 piyes23 15 KONSER 23,50 DANS MUSİKİSİ. ÎSTANBUL : Eli elimde titriyen kanm: Saadete doğru! dedi. Uuğurlar olsun. Güle güle gidin. Allah selâmet versin. İhtiyar köylü uzaklaştı. Agaclar ar kasmdan ay doğuyordu, muhteşem ve pembe bir ay. Kanma: Develide sevindirilen yoksul Pazartesi konuşmaları tabiatile uzun uzun seneler Pazartesileri konuşmuş olan bir Fransız münekkidini, Sentböv'ü hatırlattı. Onun fikir faaliyetinin hemen her şubesine taalluk eden yazıları za mamnda en büyük edibler, filozoflar, müverrihler için bir mercidi. Eminim ki Hasan Âli Yücelinkiler de böyle ola caktır. Hem de fazlasile... Çünkü: <Sentböv'ün kıskanç ve iğneleyici bir ruhta oluşuna» mukabil Hasan Âlinin «Seven ve kucaklıyan yaradılışı» eserine çok hususî bir kıymet vermektedır. Esasen bütün bu yazıların vücud bulBen de aptalcasma înad ettim, amma masında hâkim olan esaslarm «millî ne aptalcasma. davalarda zaptedilmemiş sıcak heyecanRica ederim, ayın pembe, mavi veya lar, edebî meselelerde olanı olduğu gibi san olması, bilhassa o anda, benim için görüp göstermek kaygusu, felsefî düşüncelerde hayatın kendisile vasıtasız ne ehemmiyeti haiz olabilirdi? temasa gelmek cehdi» olduğu her satıNuriyeye sert ve kat'î olarak: Pembedir, pembedir, pembedir, nnda göze çarpıyor. İngilizlerin 52 ton sikletinde 6 motörlü bir deniz tayyaresi Eser dört böliim olarak tertib edilmişderim. Havacılık hakkında yazdığımız üçün liyetlerinden değil. tir. Her birine ayrı isim verilmemekle Nuriye, iki adım ötedeki kesilmiş bir beraber umumiyet itibarile birinci bö cü bir makalede yakın bir istikbalde Bu vaziyet karşısında memleketimizin ağac gövdesinin üstüne yıkılmasın mı? lüm millî davalara, ikincisi edebî mese memleketimizde yuksek kabiliyetli harb sınaî inkişafını temin edebilmek için ne Allahım! Allahım! diye inildiyor lelere, üçüncüsü felsefî düşüncelere, tayyareleri inşa edebilmemiz imkânla gibi âcil ve müessir tedbirler ittihaz ededu. Artık beni sevmiyor.. Başıma gelen dördüncüsü de, eski ve yeni, muhtelif rmı kısmen tetkik etmiş ve lâzım gelen bileceğimizi düşünmek lâzımdır. Bu lüler... Beni sevmiyor. bahislere aiddir. Her bölümde sırasüe ayyare motörlerini daha uzun müddet zumu müdrik olan hükumetimizin ahi14, 21, 19, 23 parça yazı vardır. Bu yazı haricden getirtmek mecburiyetinde ka ren Büyük Millet Meclisine arz ve kaKanmın ayaklanna kapanarat: ların muhtelif bakımdan ayrıca zikre acağımızı bazı fennî mülâhazata istina bul ettirdiği bir kanun lâyihasına göre, Ruhum, hayatım, diye yâlvardım. Haksızım. Ay pembe değildir. Sahih değerleri çok olduğu gibi, içlerinde bu den göstermiş,tik. Bu hususta serdettiği sınaî müesseselerimizin kâffesinde amemiz mülâhazat arasında bizim endüstr le kursları ihdas edilecektir. Bu kanun söylüyorum, ne pembe, ne san. Ay iste sütunu doğrudan doğruya alâkadar edenleri vardır. Meselâ:*Okumak, kitab sahasındaki zâfımızın bilhassa fabrika lâyihasmın teferrüatma vâkıf değiliz. diğin renktedir. Kabahk ettim, kusur işanmızda verimli iş görebilecek usta ve devlet. Fakat mevcud müesseselerimizin müsledim, affet beni. şçi kütlelerinin mevcud olmamasından takbel fabrikalarımıza kâfi gelebilecek Bunların ilkinde Hasan Âli Yücel «iyi Nuriye hıçkırıyordu: bilmeliyiz ki okuduğumuz her satır ka leri geldiğini de ayrıca işaret etmiştik kadar işçi yetiştirmek hususunda mü Hayır, hayır! Hain! Sen ayın famızın içinde yeni bir düşünce âlemi Bir memleketin sınaî inkişafı yolun essir olabileceklerine ihtimal verilemez. pembe olduğuna inanıyorsun. da orada muhteşem fabrikalar kurmak Bu maksadın temini için adedi sekize yaratır. Ya eski düşüncelerimizi yerin Canımın içi, mademki yemîn edi den oynatarak canlandırır, ya yeni bir hiçbir vakit elvermez. Bir fabrikanın baliğ olan san'at mekteblerimiz de kâfi değildir. Bizdeki san'at mekteblerinin yorum. düşünce ile varımızı arttırır.» diyerek ktısadî şerait dahilinde çalışarak kıy metli mallar veya yuksek inşaî eserier teşkılâtı kâfi derecede amelî düşünül Hayır, hayır! Sen ayin pembeliği okumanm kıymetine işaret etmektedir. ücude getirebilmesi için teçhizatınm müş olmadıgı gibi senede çıkarabilecekne inanıyorsun. Benim hoşuma gitsin diIkinci yazı da okutma seferberliği lü mükemmel olması ve hatta onu idare leri dört ilâ beş yüz mütehassıs işçi de ye simdi bunlan sb'ylüyorsun. zumunu bu satırlarla tebarüz ettirmek eden fen adamlarının yuksek ihtısas sa ihtiyacımızı tatmin edemez. Kendime, rağmen, küçük bir isyan ha tedir: «Bugünkü resmî kültür teşkilâtı hibi olmaları da kâfi değildir. Bu yol Bizim telâkkimize göre, bu hususta mıza bakılırsa 17 milyon nüfus içerisin daki muvaffakiyet imkânları fabrikada reketile: yapabileceğimiz en müessir şey, vilâyet Ah canım, ayın pembe olduğuna de yediden itibaren hemen her yaşta alışan usta ve işçilerin tecrübe ve me merkezlerimizin her birinde bütün avatandaşlarm mühim bir kısmını mek haretlerile mütenasibdir. Hatta en moinanmısım ne cıkar, inanmamışım ne çı tebin dışında bırakmaktayız. Bunların dern bir surette mücehhez bir fabrika melî levazımile mükemmel bir surette kar. Ayın pembe olmasile aşkım arasında teçhiz edilmiş ufak bir fabrika teşküâmektebsizliklerini telâfi edebilecek en nisbetle teçhizatı eski ve nataman: tım haiz birer san'at mektebi inşa etne münasebet var rica ederim? müessir vasıta kitabdır..» Yazınm arka )lan ve fakat kıymetli usta ve işçilere mektir. Nuriye bu sefer sahiden izzeti nefsi sını kitabdan okursunuz. malik diğer bir fabrikanın daha mu Prodüksiyonları her vilâyetimizin rencide edilmiş kanaatine vardı: Biz eskiden konuşan, hem de güzel vaffak olarak çalıştığı bırçok misallerle mevziî ihtiyaclarına göre, tertib edile Ne münasebet mi? Bir de soruyor.. konuşan bir millet idik. Bugün konuş gösterılebilir. İdaresi tahtmda vukuf sa cek olan bu fabrikalar her nevi ziraat Ah! Taş kalbli adam! mayı ihmal ettiğimizden ve güzel ko hibi usta ve işçileri olmıyan en mükemmakineleri, su tulumbaları, vantilâtör Bir ağac kabuğunu hırsla ısırıyordu. nuşmak için hiçbir gayret sarfetmedi mel bir mühendis ameliyat sahasında ve kompresörler, maden ocaklarımızın Bu akşam şehrln muhtelif semtlerlnde O kadar kızmıstı ki, bir sinir buhranı ge ğimizden geriledık. Bu güzel Pazartesi faydalı bir iş göremez. Birçok nakdî fe işletme levazımını, hatta ufak buhar nobetçı olan eczaneler şuıüardır; çirecek diye ödüm kopuyordu. Kollan konuşmalarını dikkatle okuyalım. Bu dakârlıkları göze aldırarak Avrupadan makine ve kazanlarım ve bazı basit maistanbul cliıetındekiler: Emınonünde (Huseyin Hüsnü), Beyazıdgetirttiğimiz mütehassıslardan lâzım zut ve benzin motörlerini muvaffaki mın arasına alarak kendisini okşadım, rada kurcalanan bütün fıkirlerin üze da (Asador), Kuçükpazarda (Necati Ahrinde duralım. Velhasıl elimize geçen bu geldıği kadar istifade edemeyişimizin de tath sÖ7İer söyledim: yetle inşa edebileceklerinden bu levazı med), Eyubsultanda (Mustafa Arif), Şehfırsattan istifade ile durgun fikirlerimi başlıca sebebi çizdikleri programları mın haricden celbi için her sene takas remininde (Hamdi), Karagümrükte (Arif), Sükunet bul ruhum, diye mınl zi biraz daha canlandıralım. İstüademiz tatbik edebilecek elemanların bizde kâ usulile veya döviz sarfederek paramı Samatyada (Erofilos), Şchzadebaşmda danıyordum. Evet, ayla aşk arasında si her halde pek çok olacaktır. Buna imfi miktarda mevcud olmamasıdır. zın harice çıkmasına da mâni olacaklar (Hamdi), Aksarayda ıŞeref), Fenerde (VIkı, marhem bir münasebet vardır. Bu mu kân hazırladığı için de Hasan Âli Yücele talı), Alemdarda (Ali Rıza), Bakırköyde Gerçi sanayiimizin inkişafına yardım dır. Makinecilik san'atının bu suretle (Hilâl). hakkak. Bılirsin ya canım, mahsus yap teşekkürü unutmıyalım. etmeleri için A\Tupadan birçok fen a memleketimizin en hücra köşelerine Beyoğlu cihetindekiler: tım, muziblik olsun diye. Haürlamıyor damları celbetmemiz mümkündür. Fa kadar süratle intişar etmesi mevziî bir Istiklâl caddesinde (Matkoviç), Yüfcs«kmusun, çocukken de böyle yapar, seni • kat bmlerce usta ve amele getirtmemi çok faydaları da temin edecektir. Me kaldırımda (Vıngopulo), Galatada (Mer • ağlatmaktan haz duvardım. Dahası var, selâ Van Vilâyetimizde bilhassa gemi kez), Taksimde (Kemal Rebül), Şişlide ze veya bunları orada yetiştirmem'ze ay pembe değil ki. Hiç pembe ay olur Osmanbeyde (Şark Merkez), Kasımpaşada imkân yoktur. Birçok milyonlar sarfe tekneleri ve ufak buhar veya mazut ma (Mueyyed), Hasköyde (Nesim Aseo), Be » mu? Pembe bir ay. Ha. Ha.. Ha.. gülederek tesis edilen bir fabrika ise acemi kineleri inşasma elverişli bir amelî şiktasta (Nail Halıd), Sarıyerde (Asaf). rim bu işe. Yann Istanbula kütlelerinin yetiştirilmesi için bir san'at san'at mektebi vücude getirilirse Van Uskudar, Kadıköy ve Adalardakiler: Usküdarda (İttihad), Kadıköyünde Almektebi olamaz. Bir fabrikanın verimli gölü üzerinde mükemmel makineli geİnkârımın rieyecanî îçînde, değil ayın Belçikanın en mabir surette çalışabilmesi için tecviz eii miler işletilerek bu havalinin süratle tıyol ağzında (Merkez), Büyukadada (Şipembeligini, ayın mevcudiyetini bile ta ruf muharrirlerinden lebilecek acemi işçi miktarı hiçbir va inkişaf edebilmesine yardım edilmiş o nasi Rıza), Heybelide (Halk). nımadım. Henri Liebrecht gekit yüzde onu geçemez. Bu nisbeti teca lur. Bundan maada bu fabrikalar KaraKendisi Sükunet bulmuş ve keyfi yerine gel lecektir. vüz edecek olursa fabrika kısa bir za bükte tesis etmekte olduğumuz demir mis olan Nuriye yağmurda ?üneş gibi Brükselin «Resimli man zarfında faaliyetini tatıle mecbur sanayiimizin istihsalâtını kısmen istihZiyafet yahud Aşk Akşam» gazetesinin ısıldıyan gözlerini sözlerime dikerek: kalır. Çünkü yuksek sermayelerle vü lâk etmek suretîîe de o muazzam teşebPlaton'un asırlar geçtikçe kıymeti yükbaşmuharriri, Bclçi Ay pembe değil, değil mi? dedi. cude getirilen müesseseler teşekkülle büsün müsmir olmasına yardım ederler. selen şaheserl (Ziyafet yahud Aşk) kitabı ka Muharrirler CeTekrar yemin ettim: •Bu fabrika şeklindeki san'at mekteb Şaziye Berlnkurd tarafından t«rcume edilrinin bidayetinde hiç olmazsa sermayemiyetinin umumî kâ Vallahî değil... Billâhi degil.. nin peyderpey itfasma kâfi gelecek ka lerinin beherini tesis ve onun faaliyeti di. Fıatı 50 kuruş. Satı$ yeri İnkılâb Kltabevl. tibi ve Güzel San'dar bir kâr temin edebilmeleri şarttır. ni idame için ehemmiyetine göre iki ilâ * * * marttf atlar Bir fabrikanın istihsal fiatlarının yük üç yüz bin lira kâfi geleceğmden bu Evlendiğimizin ilk akşami aramızda .. i • ı ı ve pek kıymetli r sek olmasma veya piyasaya fena mal tarzda 40 san'at mektebinin vücude gemuhttrrirlertnden açıldıgını sordugum uçurum gun geçtık profesorlenndendır. sevketmesine başlıca sebeb, kullandığı tirilebılmesi için 8 ilâ 9 milyon liranın M. Henri Fransız Akadcmisi çe genişledi; pembe ay vak'asına benzer sarfma lüzum görülecektir. Fakat bu işçilerin kabiliyetsizliğidir. Liebrecht ne anlasamamazhklarla karşılaştık! ve tarafından tetviç enakdî fedakârlığa karşı tadad ettiğimiz Bütün bu sebeblere mebnidir ki filân birbirimize olan bütün a^kımıza rağmen dilen bir çok eserleri ve sık sık temsil veya falan san'atın memleketimizde ih faydalardan maada azamî on sene zar "ste nihayet ayrılıyoruz. İlk akşam o ih edilen tiyatro piyesleri vardır. dasını düşündüğümüz zaman evvelâ pro fında memleketimizde yüz yirmi bine Henri Liebrecht, Türkiyede kaldığı jelerimizi tatbik edebilmek için lâzım yakın kıymetli usta ve işçi yetişecektir. ivar köylünün «nereye gidiyorsunuz evGeneral Pertev Demirhanın âdlar?» diye bize sorduğu suale Nuri müddetçe Matbuat Umum Müdürlüğü olan işçi kütlelerini nereden temin ede İşte, biz de o zaman, ve hatta üç, beş bizzat Japonyadaki tetkikleri yenin «saadete dosru!» diye verdiği ce müzün misafiridir ve İstanbuldan sonra bıleceğimizi düşünmeliyiz. Çünkü bizde sene zarfında, memleketimizde yuksek kudret ve kıymeti haiz harb tayyarele | mahsulü olarak vücude getirvabı hatırlıyorum da... Ankarayı da ziyaret edecektir. yuksek san'at memleketlerinde olduğu diği ve Türk gencliğine armaNakleden: gibi milyonlarca san'atkârı ihtiva eden rini, motörlerile beraber inşa edebil CEVAD SADIK işçi hazineleri yoktur. Almanyanın er mek kabiliyetini ihraz etmiş oluruz. ğan eylediği kıymetli bir kek, kadın işçi anasırı takriben yirmi iki Bu yoldaki telâkkiyatımızın derecei eserdir. milyondur. Bunlardan 18 milyonu sınaî isabetini memleketimizin sınaî inkişafıTevzi mahalli Cumhuriyet lerde çalışıyor. Nefsi İngilterede 16, nı temin etmek için hiçbir fedakârlığı matbaasıdır. IBaştaraft 1 tnci sahifede] Fransada 13 milyona yakın ihtısas ve esirgemiyen hükumetimiz bizden daha Her kitabcıda bulunur. alan Hariciye Nazm M. Eden, Cemi tecrübe sahibi işçi vardır. İşte bu mem yi takdir edebilir. Temennimiz, mülâleketlerin bize nisbetle sınaî tefevvuk hazatımızın nazarı itibara almmasıdır. Bedeli: 50 kuruş yeti Akvamın gördüğü hizmetleri tebaıüz ları başlıca bundan ileri geliyor, yalnız . IBRAHİM AYAD ettirmek maksadile, mühim bir millî dailim ve fen adamlarının kesret ve kabiMühendis vasını Cemiyeti Akvamın hakemliğine Halid Ziya Uşakheilin basılan terketmiş olan bir memleket başvekılison eseri: nin ifadatmı nakletmekle Cemiyeti Akvama karşı vaki olan hücumlan en güzel • müdafaa edebileceğini beyan etmiş ve bunun Başvekil İsmct İnönü olduğunu söyliyerek Türkiye Başvekilinin Büyük 1 cild. 50 kuruf Millet Meclisinde 14 haziran tarihinde Vak'alardan mülhem, hikâyelerden mürekkeb külliyat. Cemiyeti Akvam hakkmda yaptığı beBundan evvel neşredilen: yanatı aynen uzunuzadıya Avam Ka NÖBETÇİ ECZANELER Maruf bir Belçikalı muharrir geliyor ( YENİ ESERLEB ") (Japonların asıl kuvveti] Japonlar niçin ve nasıl| 5rükseldiler? yavrular Avam Kamarasında lehimize yapılan tezahürat Posta idaresi güzel bir tnotör yaptırdı ihtiyar Dost Kırk Yıl 5 cild AKŞEHİRDE marasına okumuştur. Bu beyanatın her sözüne kendisi iştirak ettiği gibi Avam Kamarası azasınm da tasvib edeceklerine şüphe etmediğini ilâve eylemiş ve M. Edenin bu sözleri Avam Kamarasında alkışlanmıştır. Develi (Hususî) Kazamız Çocuk Esirgeme Kurumu idare heyeti azası intihab edildikleri vakit kasada 60 kuruş gibi pek çüz'î bir para vardı. Heyet çok güzel çakşmaları aayasinde 60 fakire tam takım elbise yaptırmağa ve 20 çohaftası cuğa da kasket, çamaşır ve kundura da Kızılay üye devşirme ğıtmağa muvaffak olmuştur. Gönderdi 1 tetnmuz 1937 d e başhyacaktır. ğim resim idare heyeti azalannı sevindiüye yazıhmz! rilen yavrularla beraber eöstermektedir.» Posta idaresi, gazete ve mektublann motör yaptırmıştır. Haydarpaşadan kalkacak trenlere vak Bu motörün makinelerinden başka bütinde yetişmesi için Halicdeki havuzlarda tün aksamı Türk amelesi tarafından yaİktısad Vekâleti atelyesinde büyük bir pılmıştır. Saatte 15 mil yapmaktadır. Muharririn kırk yılhk hatıraları. Her makale müstakil bir hikâye kabilindendir Kanaat Pazan Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitabları, kırtasiye, gazete ve mecmualarm tevzi yeridir.