29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHIJRİYET 21 Nisan 1937 Festival Kraliçesi Futbol maçları iki hakemle oynanabîlir mi? Ingiltere Futbol Federasyonu, bu hususta Beynelmilel Meclise bir teklifte bulundu Futbol maçlannm iki hakemle idaresi hakkındaki cereyanları bu sütunlarda yazmıştık. Bu fikre İngiltere ikinci profesyonel liki ile amatör liki muhalefet etmekte idi. Bu muhalefetin esası iki hakemle idare sisteminin Sportif mahzur lan üzerinde değil; iki hakeme verilecek fazla ücret üzerinde toplanıyordu. İki hafta evvel toplanan îngiltere futbol federasyonu, birinci lik idare heyeti ikinci başkanı Mr. Cuff tarafından ıleri sü rülen ve metni aşağıya yazılan kararı beynelmilel meclise arzetmeğı kabul etmiştir: «1937 ağustosunda oynanacak an trenman maçlarında ve 1937 1938 mevsimi zarfında da alâkadar kulüb lerin muvafakati ile oyunun tek hakemle oynanmasını mecburî kılan 13 üncü maddenin üç resmî lik maçma münhasır oîmak şartile iki hakemle oynanmak şeklinde tadiline federasyon müsaade diler.» Futbol kaidelerini tadil ve tefsir vazifesile mükelef olan beynelmilel meclisin bu teklifi kabul edeceğini şimdiden müjdeliyen İngiliz spor muharrirleri, birkaç istisnası ile bu kararı alkışlamaktadırlar. Ofsayd kaidesinin tadilinden sonra ve modern futbol tabiyelerinin oyuna vermiş olduğu hız nazan itibara ahndığı tak dirde tek hakemle maç idaresi son derece müşkül bir şekil almşıtır. An'aneye çok sadık olan îngilizlerin bile bu işin tek hakemle başanlamıyacağmı hissetmiş olmalanna en büyük bir delil de ingiltere futbol liki birinci başkanı Mr. Sutcliffe'in gazetelere verdiği §u beyanatmdan anlamaktayız: « Futbol, son senelerde ofsayd kaidesinin tadili üzerine çok süratli olmuştur. Ayni zamanda oyunu çelik bir azim ile idare eden eski hakemler de, her nedense azalmaktadır. Oyunu iki hakîmle idare etmekten başka çare göremiyorum. İki hakem usulü kat'î olarak kabul edildiği takdirde yan hakemlerini büsbütün kaldırmak ta mümkün olacaktır. Esasen sahayı ikiye ayırarak nısıf sahalan idar« vazifesini deruhde edecek çift hakem, oyunu o kadar yakından takib edebile ceklerdir ki yan hakemlerine lüzum kalmıyacaktır. Yetmiş iki yaşımda olmama rağmen ben bile bugün iki hakemle idare edilecek bir maçta bir nısıf sahayı idareyi göze aldırabiliyorum. Futbolıi kurtarmak için başka çare yoktur.» Diger taraftan İngilterenin en meşhur hakemlerinden olan Boordman ve He %vitt te iki hakem sisteminin futbolü şimdiki favullü oyundan kurtaracağma kanidirler. Futbol kaidelerinin oyunun tek ha feemle idare edileceğine dair olan 13 üncü maddesi ile iki yan hakemini mecburî kılan 14 üncü maddesinin «oyun iki orta hakemi ile idare olunur» şeklinde tadilini şu bakımdan da mahzursuz görmek icab eder ki, bu tadil oyunun ruhunu tağyir mahiyetinde addolunamaz. Maksad, oyunun kaidelere göre idaresi olduğundan bu idareyi en iyi surette temin eden usuî elbette ki en muteberi olacaktır. Amatör kulübler tarafından vaki ve sirf malî mülâhazalarla ileri sürülen itırazlar da, karardan onlann hariç bıra kılmak suretile bertaraf edilmiş olması iki hakem sisteminin kabulü aleyhindeki cereyanlan büsbütün kuvvetten düşürmüş bulunmaktadır. Bakalım teklife beynel milel meclis ne cevab verecektir? Penaltt sahasındaki serbest vuruslar Geçen sene tadile uğrıyan kale vuruşlanndan sonra (yeni kaideye göre kale vuruşunda top bir vuruşta penaltı sahası haricine atılmak mecburiyeti vardır) İngiltere futbol federasyonu beynelmilel meclise bir teklif daha yaparak penaltı sahası dahilinde hasım tarafından yapılan ihlâl keyfiyetlerini tecziye için veri len serbest vuruşlann da penaltı sahası haricine atılmasının (yani eski kale vuruşlannda ve şimdi bu gibi serbest vu ruşlarda olduğu gibi, kaleciye pas vermek ve o da topu elile tutarak havaya atıp vurmak suretile değil) mecburî kılmasmı istemiştir. ingiltere futbol federasyonu bunda çok hakhdır. Çünkü her kale vuruşu da bir serbest vuruş olduğundan kaideyi sırf bir serbest vuruşa inhisar ettirmek ve diğer serbest vuruşlara teşmil etmemek büyük bir hata olurdu. Bu teklif kabul edildiği takdirde, penaltı sahası dahilinde hasım oyuncularuı yapmış olduklan favüllerin tecziyesi için verilecek serbest vuruşlann mutlak su rette penaltı sahası haricine atılmak suretile vuruş yapılması lâzımgelecektir. Bittabi kaleci penaltı sahasj haricine çıka rak topun kendisine vurulmasını bekler ve topu ayakla penaltı sahasına soktuk tan sonra eline alarak vurursa birşey lâ zımgelmiyecektir. Nitekim bugün kale vunışlannda bu usuî tatbik olunmakta dır. Fakat hasım oyuncular tarafından kalecinin marke edilmesi ve penaltı sa hası haricinde durduğu için kalecinin topuelleyememesi lâzımgeldiğinden her halde kalecinin çıkması son derece mahzurlu olacak ve yeni teklif maksadı te mine kifayet edecektir. Şehir eğlenceleri esnasında bir de Kraliçe seçilecek Bu sene şehrimizde yapılacak olan festival eğlenceleri esnasında ilk defa olarak bir de festival kraliçesi seçilmesine karar verilmiştir. Suadiye, Yeşilköy, Yeniköy ve İstanbul mıntakalannda başlı yacak ilk eğlenceler sırasmda birer güzel kız aynlacaktır. Bu kızlara Yıldız saraymda bir gardenparti verilecek ve gar denparti verilirken de dört kızdan biri festival kraliçesi olarak intihab edilecektir. Festival kraliçesi eğlenceler devam ettiği müddetçe ziyafetlere riyaset edecek; eğlencelerde bulunacak, eğlenceler sonunda mükâfatlan dağıtacaktır." Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz İnsanlığa az veya çok faydalı nice ihtiralarm sahibleri açlıktan ölmüş ve onlann yerine, bu ihtiraı, her hangi bir tesadüf neticesinde ele geçiren yabancılar alabil diğine para kazanmıştır. Canlı resim lerm mucidi, Cohl ismindeki Fransızın akibetı de, açlıktan ölme keyfiyeti müstesna, bu nevidendir. Kepçe kulaklı, çöp bacaklı, fmcan gözlü Mickey Mause'un ismini hatırlayınca, derhal Walt Disney'e intikal etmemek kabil midir? Sinema meraklıları, çapkın Mickey'le onu yaratan ressamı, birbirinden ayırd edemezler ve Walt Dısney'i canlı resimlerin mucidi diye bellerler. Halbuki, Walt Disney, bu işin mucidi değil, sadece mükemmilidir. Zekâsı, istidadı ve para kokusu duymak hususundaki yüksek kabiliyeti sayesinde, bugünkü şöhretine erişmiştir. Canlı resimleri ilk defa olarak yapan Emile Cohl isimli bir Fransızdır. İlk yaptığı filim 1908 ağustosunda Pariste gösterılmiş ve büyük bir muvaffakiyet kazanmıştır. Şimdi 80 yaşmda ve, bütün sinemacıhk hayatında yaptığı 300 filme rağmen muhtac bir vaziyettedir. Fransadaki millî sanayii teşvik cemiyeti, 1936 mükâfatını canlı resimlerin icadının otuzuncu senesi münasebetile Cohl'e vererek bir kadirşinaslık eseri göstermek istemiştir. Dört bin frank gibi cüz'î bir paradan ibaret olan bu mükâfat, bir köşede unutulup kalan bu san'atkârm maddî ihtiyacmı belki tehvin edecektir. Fakat, 30 senedenberi unutulmuş olmanm acısını her halde gideremiyecektir. UJUJJII Ganlı resimlerin ımıcidi Üç ayda tek bir serçe bile vuramıyan bir avcı Tam tetiği çekerken gözlerini yuman ve bittabi avı vuramıyan diger bir avcıya nasibat yıp açılıyor. Dedi. Av esnasında sol gözünü bir mendille bağlamasını tavsiye ettim. Arkadaşlarından utanıyor, onu da yapamıyormuş. Düşündüm. Bu kabil kimseler için hususî surette ve çarpık bir şekilde öyle kundaklar yapılır ki, tüfek, gene sağ omuza dayandığı halde sol göz, gez, arpacık, hedef bir hizaya gelebilir. Ve maksad dahi hasıl olur. Ancak, zavallı av meraklısının bulunduğu mevkideki tüfekçilerin, böyle gayet san'atkârane, iğri bir kundak değil, doğrusunu bile beceremiyeceklerine şımdiden yemin edebilirim. Nihayet şöyle bir cevab verdim: Kulaktan takma, numarasız, adi camh, yahud camsız, yalnız çerçeveli bir gözlük ahnız, dedim. Bunun sol tarafına bir siyah kâğıd yapıştırınız, veya camının üzerini siyah boya ile boyayınız. Ava nişsn ahnca gözlerinizi kapamayıruz. Şu halde sol göz kapalı gibi görmez, sağ da kapanmaz ve açık kalmış olur. Buna, henüz müspet veya menfi bir cevab gelmedi. Bir başkasmın da şöyle bir müşkülü var: Tüfeğini omuza dayayıp ta nişan ahnca tam tetiği çekerken iki gözünü de birden kapıyor ve pek tabiî olarak tüfek te inhiraf ederek av, gidiyormuş. Buna da şöyle bir çare gösterdim: Sağ gözünün üst kapağını, kaşm altındaki deriye zamkla yapıştır, kapanmaz. Cevab verdi: Yaptım, dedi. Güzel amma, bu sefer de tetiğe parmak attığun zaman, gayrühtiyarî başımı sola çeviriyorum. Bu, daha berbad... Artık, bir pastırma kadar sinirli, ve ayni zamanda meraklı heveskâra, av dan vazgeçmesini tavsiyeden başka çare bulamadım. Bunlar ,karşılaştığım ve âciz kaldığım suallerden, yalnız iki nümunedır. Sayın okuyuculanm, düştüğüm mevkii tayinde pek gücjük çekmezler sanıyorum. Edirnede bir hava bayramı yapılacak 23 nisanda Edirnede büyük bir hava bayramı yapılmasına karar verilmiştir. İzmir ve îstanbulda büyük muvaffa kiyetle gösterişler yapmış olan Türkkuşu talebeleri Edirnede yapılacak olan hava bayramına iştirak edeceklerdir. Türkkuşu muallimlerinden tayyareci Vecihi, Ankaradan Türkkuşu tayyare lerinden birile dün şehrimize gelmiştir. Paraşütçü Yıldız da bugün şehrimize gelecek ve yakında Türkkuşu filosu Edirneye hareket edecektir. Ereğli fabrikasının mamulâtı Ereğli fabrikasının yaptığı patiska. patis nümuneleri piyasaya gelmiş ve çok beğenilmiştir. Balıkçılığm inkişafı için İktısad Vekâleti, memleket balıkçılığının inkişafı ve deniz mahsullerinin gerek istihsal, gerek satışı için yeni ted birler almağa hazırlanırken büyük bir anket te açmıştır. Bu anketle deniz mahsulleri işine aid 40 muhtelif sual sorulmaktadır. İstanbul Ticaret Odası bu suallerin cevablarını hazırlamak için çaIışmaktadır. lerle kız ve erkek liseleri talebeleri de davet edilmişlerdir. Dinarlı Mehmed Bursada Bursa (Hususî) Dinarlı Mehmed Pehlivan şehrimize gelmiştir. Burada mayısın ikinci günü Atatürk stadyo munda Polonya, Romanya şampiyonlarile güreşecektir. NÜZHET ABBAS Askerî liseler spor bayramı Cuma giinü Taksim stadyomunda büyük merasim yapılacak 23 nisan cuma günü Askerî liseler arasında spor bayramı yapılacaktır. O gün, Maltepe, Deniz ve Kuleli liselerile Deniz Gedikli mektebi talebeleri kâmilen, bir örnek spor kıyafetinde ve önlerinde mızıkaları olduğu halde saat 2,30 da Taksimde toplanarak mera simle abideye çelenk koyacaklardır. İki bin kadar sporcu genc buradan gene mızıkalarla Taksim stadyomuna hareket edeceklerdir. Stadyomdaki merasime bandoların çalacağı İstiklâl marşile saat 3 te başlanacak ve talebenin yapacağı geçid resminden sonra merasime riyaset eden Maltepe Lisesi müdürü Kurmay albay Adil bir nutuk söyliyecek ve bu sene Askerî liseler arasında yapılan spor müsabakalarında kazananların kupaları, madalya ve şehadetnameleri dğıtılacaktır. Merasime talebenin oymyacağı hendbolla nihayet verilecektir. Pek mükemmel olacağı temin edilen bu spor bayramma şehrimizdeki bütün mülkî ve askerî rüesa davetlidirler. Ayrıca İstanbuldaki yüksek mekteb îsviçre: 2 Belçika: 1 Brükselde 20 binden fazla bir seyirci kütlesi önünde karşılaşan İsviçre Belçika millî futbol takımları arasındaki maçı İsviçreliler 21 kazanmışlardır. Bursada lik maçları Bursa (Hususî) Lik maçlarınm sonuncusu Acar İdman Yurdile Muradiye spor birinci takımları arasında bu hafta yapılmıştır. Maamafih havanın çok yağmurlu olmasından maç ikmal edilemiyerek sıfıra karşı üç sayı ile ve Acar İdmanlıların tefevvuku suretile gelecek haftaya tehir edümiştir. Muradiyesporla Acar ikinci takımları maçım sıfıra karşı 6 ile Acarlılar kazanmışlardır. Doraspor Akın ikincileri maçı da Akınsporlular sahaya gelmediklerinden Dorahların hükmen galebesi suretile neticelenmiştir. Bursada bisiklet müsabakaları Bursa (Hususî) Bisiklet ajanlığı mızın tertib ettiği müsabakaların üçüncüsü bu hafta Atatürk stadyomunda yapılmıştır. Bisiklet müsabakaları Bursada büyük bir alâka uyandırmıştır. Son müsabaka 40 kilometro üzerine 100 tur olarak stadyom pistinde muvaffakiyetle yapılmıştır. Birinciliği Acar İdmandan Bekir, ikinciliği Hikmet, üçüncülüğü Faruk kazanmışlardır. bu kadına, elektrikçi hakkındaki şüphe sini izhar etmekte bir mana bulamadı. Hayır, hiç... Diye cevab verdi. Zehra Hanım, kahvesini içerken: Ben korkuyorum, sizin geldiğinizi sezip bizi birkaç gün rahat bıraksmlar ve sonra gene musallat olmasmlar sakm?. Nuri başını salladı: Hayır, hayır... Dedim ya, bu herifler o derece cür'etkâr şeyler ki benim mevcudiyetimi bile hiçe sayacaklardır. Ya bir iki kişi ise bunlar? Olabilir... İhtiyar Tahir Efendi merakla sordu: Demek ki birkaç kişile birden mücadeleye hazırsınız? Nuri, onlarla bu bahis üzerinde mü nakaşa etmek istemiyordu. Salona çıktıklan zaman kısaca: Zannetmiyorum; dedi. Bütün bu bize çok esrarengiz, anlaşılmaz bir muamma gibi görünen hırsızlık bir tek kişinin de işi olabilir... Ondan sonra öteden beriden bahsettiler ve Nuri onlardan müsaade isterken yalnız Tahir Efendiye ve vekilharc Avniye: Sizden ricam şundan ibaret: Bir Yazılarımm arası uzadı. îrade ve ihtiyarımda olmıyan araya giren şu sekte, fasıla arasında, ben yatağımda inler, yaralı bir kuş acısile çırpınırken kıymetli, sayın okuyucularım, beni seven ve elindeki silâhı kadar kalemini de güzel kulla nan sevgili dostlanm, birer mektubla sanki beni sıkı bir yayhm ateşine, bir sorgu bombardımanına tuttular. Birçok sağnaklı suallerle, yatağunda beni topac gibi çevirdiler. Bunlann içınde, zaten birkaç atımlık kalan barutumun tükendığıni, atacak, yazacak sermayem kalmadığmı iddia edenler de bulundu. Halbuki, ben çok za mandanberi mühlik bir hastalığın, kahhar, muazzeb pençesinde inliyor, kıvranıp duruyordum. Talih, tesadüf dedikleri o meçhul, gayrimer'i kuvvet, beni en can alacak yerimden vurmuş, yaralamış, yatağa sermişti. Beni, mühim bir ameliyat için o, menhus masaya yatıran operatörüm doktor Hâmi: Oh! diyordu. Bu kadar avlarda can yaktın, kan döktün. Şimdi, biz de senın canını yakalım, kanını dökelım de şimdiye kadar vurduğun avlarla helâllaşabilesin... Ve hiç tereddüd etmeden bıçağı vurdular, bir litreden fazla kanımı döktüler. San'atkâr, mes Oldüresiye canımı yakarak beni muhakleğine .çten gelen kak bir ölümden kurtardılar. bir duygu ile bağlı Bu hastalığım zamanında ve ondan evolduğu için san'atvel, bazı av meraklılarından, birçok avkârdır. Fakat, bu cılardan aldığım pek teveccühkâr, mültebağlılık bazan hafit mektublardaki makul, mantıkî suallerika haline gele biliyor. re, bildiğim kadar, aklımın erdiği dereceİngilizlerin en de birer birer cevab vermeğe çalışacak büyük sahne artistlerinden Graham isem de bazılarından gelen sorgular karBrown birkaç gün evvel bir hastalık ne şısında hayli güclük çekriğimi de itiraf ticesinde öldü. Fakat, o gece, karısı Mary edeceğim. Tempert'le birlikte bir piyes temsil edeKarşılaştığım bu müşkül suallerden siceklerdi. Graham Brown, ölüm halinde ve karısı onun başucunda beklerken, ar ze birkaç nümune vereyim: tist, kendisinin bulunamıyacağı piyeste ismini, ikamet ettiği mahalle ile hüviyekarısınm da rolünü yapmamasmı doğru tini söylemiye lüzum görmediğim, ava ve bulmadığı için, Mary Tempst'e: avcılığa yeni heves eden, bu uğurda bir Bu akşam oynamalısın. Piyesin deçok paralar sarfile güzel, modern bir çifvam etmesi lâzım. Demiş ve karısmı tiyatroya, vazifesi te ile beraber bütün av levazımınm mü kemmelini tedarik eyliyen sayın bir oku,j başma göndermişti. Son nefesini vermeğe hazırlanan bu yucum, benden şunu soruyor: büyük artistin, o dakikada bile san'atını Herşeyim tamam ve mükemmel. düşünüşü, karısının, onu ölüm halinde iki tane de fevkalâde av köpeğim var. bırakıp, göz yaşlarını kalbine akıtarak, Ava karşı hevesim ise son derecededir. seyircilere matemini hissettirmeden Fakat, elliyı mütecavız fışek sarfettiğım sahnede rolüne devam edişi, san'at aşhalde şimdiye kadar tek bir serçe vura kının nelere kadir olduğuna bir misalmadım. Çünkü, ne yapsam, nekadar uğdir. Bu misali, ilk gösteren sahne artisti, raşsam, ne derece çabalasam, bir türlü Moliere'dir. Fransız sahnesinin bu dâ sol gözümü kapayıp sağını açmayı becehisi, kızının ölümüne rağmen sahneye remiyorum. Merakımın şiddetine, ifratıçıkmış ve kendisi de, bir piyesini ölüm na bakm ki, bu uğurda yemekten, içmekhalinde iken oynamış, temsil biter bit ten kesildim, geceleri bile gözlerimi kamez sahnede can vermiştir. pıyamıyorum. Uç aydır bu haldeyim. Aman, bana bir çare? Bu meraklı heveskârla aramızda şöyle Bir Viyanalı, sellüloidden kundura yap mış. Bu kundura, deri kunduradan da bir muhavere kapısı açıldı: ha hafif, daha kıvrak, daha dayanıklı ve Mademki sol gözünü kapayıp saen mühimmi, daha ucuzmuş. Fakat bu ğını açamıyorsun, tüfeği de sol at. Yani nu haber veren gazete, sellüloid kundu kundağı sol omzuna daya. raların, alâimi semanın tekmil renkle dedim. rine boyanabileceğini haber verdiğine Çok çalıştım, onu da yapamıyo göre, bu iş, daha ziyade kadınları alâ rum. kadar edecek gibi görünüyor. Diye cevab verdi. Yeni kunduraların bir meziyeti de sa O halde ava çıkarken sol gözünü dece su ile yıkanıp temizlenince pırıl pırıl olmasıdır. Boya külfeti ve boya zamkla, yapıştır. Gözüm sulanıyor. Zamk yumuşamasrafı yok. San'at aşkında misal derecesi Bedri Ziya AKTUNA Ekrem Zeki konseri Vermiş olduğu konserlerle bütün m u s i k iseverlerin takdirini kazanmış olan genc viyolo nist Ekrem Zeki bu ayın 22 nci perşembe günü akşamı Saray sinema smda bir konser verecektir. Genc san'atkâra piyanodo Verda San'atkâr Ekrem Kâzım refakat edeZeki cektir. Ekrem Zekiye şimdiden muvaffaki yetler dileriz. Sellüloidden kundura İki Bulgar askeri hududumuza iltica etti Bulgaristandan hududumuza iki Bulgar askeri iltica etmiştir. Mülteciler dün şehrimize getirilerek Vilâyete teslim edilmişlerdir. Kendileri hudud harici edileceklerdir. tince yatakta kaskatı kesilerek kaldı. Kapınm tokmağı yavaşça açılmıştı; odanm içine birisi girdi... ı Bunu Nuri de pekâlâ sezmişti. Fakat bu girenin mutlaka bir düşman olacağına nasıl hükmedebilirdi? Henüz pek erken sayılırdı, kapının açılışını duyurmuştu; kendisinnin henüz uyumadığı da muhakkaktı... O halde ne cesaretle bir düşman içeriye girmiş olabilirdi? Nuri kendini toplamağa çalıştı. Sakin ve tabiî: Kim o? Diye seslendi. Cevab yok... Odada da ses kesilmiş * ti. Acaba kulağına gelen sesler bir h>ssî hayalden mi ibaretti?.. Nasıl olur? Her an bir hücuma uğramak tehlikesî içinde bulunduğu şu anda, bir eline yast*ğının altındaki silâhım alarak düşündü: (Arkast var) \ Köşe minderinin esrarı j Zabıta romanı: 102 Vallahi, dedi, şirket yolladı. Sıra île bu üç köşkü yoklıyacağız. Bakalım, birşey bulabilir miyiz? İki gündür, çalışıyoruz. îçeriye girecek misin ? Dün girmiştim. Lâzım olursa bu gün de bakacağım. Nuri, dikkat ve hayretle meçhul elektrikçiye gözlerini dikti. Onun gözleri kendi gözlerıne takıldıkça içinden: görünmemesi... Yoksa Samoilof mıdır? hınzın Bu düşüncelerle Nuri, birkaç kere daha amelenin yanma gidip gelerek içeriye girdi, odasına çıktı ve ameleyi pencere sinden gözetlemeğe karar verdi. Fakat amele kaybolmuştu. Gitti mi? Belki... O akşam Zehra Hanım, ahçısını Nurinin odasına göndererek onu yemeğe da Ah yarabbi, bu adam kim? Bu vet etti. Sofrada Tahir Efendi, Zehra gözler bana tanıdık gibi geliyor?.. Yoksa Hanım ve Nuri. Üç kişi idiler. Hizmetçi bu, resimleri gazetelerde çıkan meşhur kadm servis yapıyordu. haydudlardan birisi olmasın?.. Acaba eTahir Efendi, yemek arasında şaka ' lektrikçi olarak buraya gelip hırsızlığı yaparak birçok hikâyeler anlattı. Tam yapan bu mu? yemekten kalkacaklan ve hizmetçi kadıfc Diyordu. Sonra bahçede biraz uzakla nın odada bulunmadığı bir sırada Nuri •parak mülâhazalanna devam etti: ye: ™ Fakat, daha dün bir, bugün iki.. Ey Kenan Beyefendi; dedi. Bu O halde seri ile hırsızlığı yapan bu olsa gün köşkte veya civarımızda epeyce do bile daha evvel usulü, elektrikçilik değil laştınız. Nazan dikkatinize çarpan bir di.. Kimbilir, belki aldanıyorum. Belki şey oldu mu? hakikaten saf bir elektrik amelesidir.. Be4 Nuri, kendisini Kenan olarak ve bir ni aldatan bu adamm bana yabancı gibi* polis memuru gibi tanıyan bu ihtiyara ve düdük sesi işitir işitmez imdada koşma bir müddet yatakta kalacaktı. Fakat çok yakınlardan hışırtı sesleri işitmeğe başlanız. Dedi. İkisi de müteyakkız olacaklannı yınca kulak kabarttı: Hayrola, dedi, başlıyor muyuz? söylediler ve Nuri odasına çekildi. OdaDaha pek erken değil mi? yı bir kere daha muayene ederek eşya Bu sesten başka ses işıtilmryordu. A nın yerlerini zihninde tesbit etti. Yata ğına uzandı. Kapısı açıktı ve oda zifir caba birisi mi geldi? Yoksa bir hayvan gibi karanlık içinde derin bir sessizliğe veya bir fare mi? boğulmuştu. Civarda da ses kesilmişti, Fakat ses tam oda kapısı tarafından yalnız uzaklardan köpek havlamalan du geliyor ve devam ediyordu. Yoksa birisi yuluyordu. Uyuyacağmdan emindi. Si kapıdan kendisini mi gözetliyordu? nirleri çok gergin olduğu için tehlikeli bir Birkaç dakika sonra bina içinde yürüuykunun tehdidinden uzaktı. Fakat hiç yen birisi olduğunu zannetti. Bu kim? bir ses duymıyarak bu geceyi boş geçir Hizmetçi veya ahçı olmasın?.. mekten korkuyordu. Maamafih biraz sonGarib bir tereddüd içindeydi. Hemen ra teftişe çıkacaktı. kalkıp bakınmak lâzım geldiğine kaniken Her dakika saatler değil, günler ka yerinden kımıldıyamıyor, bütün vücudüdar uzun gelmeğe başladı. Zihninden nün tam bir atalete mahkum kaldığına binbir ihtimal geçiriyor, her tehlikeyi dü hükmediyordu. Artık sofadan gizli yürümeğe çalışan şünüyor, nasıl mücadelelere maruz kal ması mümkün olduğunu hesaba katarak birinin dolaştığına emniyet getirdi. Du varda trrmanma sesleri, fısıltılar vardı. kendi kendine: Ah, eğer Samoilof burada ise bu Şüphe kalmadı: Sofada birkaç kişi dolaşıyordu. Nuri, mücadeleden mağlub çıkmayı bile goze bunlann yattığı odaya girmiyerek mü alabılirdım. Diyordu. Uzakta bir saat sesi on biri cevher veya para saklı yerlere gitmeleri muhtemel olduğunu düşündü, kalkmağa çaldı. Nuri hırsızlann geceyansmdan sonra karar verdi. Fakat tam bu sırada kapının geleceklerinden emia olduğu için daha önünde bir ayak sesi, bir hışırtı daha işi Hacı Reşit ve bir miras BHtnek üzere olan » Köşe minderi » romanımızın zeyli birkaç güne kadar başlıyacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle