Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 Mart 1937 CUMHURİYET Rüzgâr ve hava cereyan larından istifade ederek Plânör de, tayyare gibi tabiati kendine ram eden insan zekâsının bir eseridir 2 11 * Plânör nasıl uçar? Talihsiz kadın Gayrimeşru çocuğunu bir arsaya bırakıp kaçmış Nisancada oturan Binnaz isminde 25 yasında bir kız, halasının oğlundan hâ mile kalmış ve bunu uzun müddet sak lamıştır. Fakat vaziyet saklanmıyacak bir hale gelince, Binnaz, bir hafta evvel Haseki hastanesine giderek bir kız çocuğu dünyaya getirmiştir. Binnaz evvelki gün hastaneden çıkmış ve talihsiz çocuğu bir müddet kollarında taşıdıktan sonra utancmdan ne yapaca ğını şaşırmış ve Nisancada boş bir arsaya giderek yavrusunu ısırgan otlannm arasına bırakmış ve kimsenin görmemesi için de üzerine boş bir gaz tenekesi ka patarak oradan uzaklaşmıştır. Yedi günlük çocuk tenekenin altında feryada başlamış ve gelip geçenlerin nazarı dikkatini celbetmiştir. Nihayet geçenlerin biri tarafından teneke kaldırılmış ve keyfiyet zabîtaya haber verilmiştir. SONUNA KADAR HARB? Muharebe bizim veya hasmımızın tam galibiyetile bitecek» Valance Başvekilinin dikkate şayan sözleri Pariste intişar eden Temps gazetesinin su reti mahsusada Valence şehrine gönderdiği bir muhabiri, Valence hükumeti Başvekili Largo Caballero ile bir mü lâkat yapmıştır. U Dil başka, yürek başka! aima yazıyor: «Üçüncü Mehmedin Sadrazamlarından İbrahim Paşa garib bir adamdı, Avusturya hududunda harble meşgul olan Serdar Satırcı Mehmed Paşayı, Yeniçeri Ağasına sipariş etmek suretile Belgradda idam ettirmişti. Bu haber, kendisi Belgrad yolunda iken geldi ve etrafa yayıldı. Şu, bu, Sadrazamm yanında hâdiseyi dile alınca o, birden celâllandı, «yalan!» diye bağırdı ve haberi kimin getirdiğini sorup öğrendikten sonra muhbiri yanına getirtti: siz ve herhalde ikinci derecededir. Baş dü şüncem harbi kazan maktır. Ecnebi matbu at, mütemadiyen gelen Alman ve İtalyan kı Satırcı Paşanın, dedi, öldürüldütaatınm tazyikma üç ğünü kimden duydun? ay mukavemet edebil Ben orada hazırdım, gözümle görM. Caballero, son zadiğimiz takdirde, zafedüm. manlarda, Valence karin müemmen olduğuBinnaz, Polis tarafından yakalanarak binesinde bir buhran nu yazmıştır. Bu harb Gözünle mi gördün. Bre mel'un, dün cürmü meshud mahkemesine sevkebaşladığı yolunda çı mütalea edüdıği tak bu, olur iş mi? Hiçbir serdar, hünkârın dilmiştir. Bu talihsiz ana, hâdiseyi yu kan şayiaları tekzib e dirde çok şiddetli iki izni, ve benim haberim olmadan öldürükarıda yazdığımız şekilde anlatmış ve su derek, hükumetin her muharebe geçirdığimiz lür mü? Şimdi tahkik edeceğim, haberin çunu açıkça ikrar etmiştir. Mahkeme ba zamankinden daha kuv görülecektir. Las Ro ash çıkmayınca gör, ben sana niderim? zı hususatın tetkikini lüzumlu görerek vetli bir insicam ar zas'da son derece şidMotörlü tayyare, plânörü işte tbyle çeker Hem böyle söylüyor, hem herife gözi* Largo Caballaro davayı 22 marta talik etmiştir. zettiğini söyledikten detli hücumlara ikd le, kaşile: «Aldırma, işine bak» diyorsonra, îspanyamn ileride alacağı şekle hafta mukavemet ettik. Size şunu söyPlânör nasıl uçar? Plânörler, işte böyle kuvvetli cereyan sözü getirerek demiştir ki: liyebilirim ki, ecnebi kıtaatın vücudüne du. İşte bu Sadrazam, gene o gün sipaMotörü yok ki onun kuvvetile uçup ve rüzgârlardan istifade ederek uzun « Yarınki İspanyanın ileride ala rağmen dayanacağız ve üç ay geçme hiler ağasına Defterdar Ekmekçioğlunun müddet havada kalırlar ve sanki motörgjtsin? Motör ve denİ7 bu sefer biz taarruza geçeceğiz. hapse atılmasmı, malmın ve mülkünün cağı şekil hakkında birşey söylemek den, Balon gibi havadan hafif değil ki leri varmış gibi oradan oraya dolaşırlar. insaiye mütehassısı güçtür. Yalnız, bundan evvelki Ispanya Elimizde, asilerde bulunmıyan efrad musadere edilmesini gizlice emretti. rüzgânn önüne takılsın ve onun estiği is Meselâ, Afyonkarahisarındaki tabiî kaM. Asafın kızı Ley Defterdar, kendi kethüdasının dostuy olmıyacağı muhakkaktır. Kanşık bir vardır. yahk, tepeler veya bir ovada duvar gibi tikamete doğru yollansın? Fas meselesine gelince, bu hususta du. Hapse atılınca, kethüda Sadrazamm ıntikal devresi geçirmemiz ihtimali yok lâ vefat etmiştir. Kuş gibi kanadlan müteharrik ve has dimdik yükselen sıra dağlar nev'inden değildir; bununla beraber, hiç kimse uğradığımız mağlubiyetler ne olursa yanma geldi, şefaat edecek oldu. İbrahim Henüz yirmi yamânialara çarpan rüzgârlar, havaya doğsas değildir ki çırpa çırpa uçsun? nin bizi Bolşevizm veya anarşi tahak olsun oradaki mandamm terketmek ta Paşa, tıpkı serdar işinde olduğu gibi gePlânör için en mühim mesele, havaya ru yükselerek oralarda dolaşan bir plâ şına yeni girmiş o kümü altına sokmasına tahammül ede savvurunda değiliz. Harbden sonra, ne tegafül gösterdi: lan Leylâ iyi bir tahfırlıyabilmektir. Bir defa yerden kalktık nörü daha yükseklere çıkarırlar. meyiz. Esasen, bu ikiden birini veya di Fas arazisini kıymetlendirmek üzere Vallahi, dedi, haberim yok, bir tan ve havalandıktan sonra, ona yardım Geçen sene, böyle rüzgâr ve cereyan sil görmüştü; çolğerini bize zorla kabul ettirmeğe te Fransa ve İngiltere gibi dost devletlerin muzaheretini istiyeceğiz, fakat eko bölük ağası nedir ki senin haberin, benim eden bir sürü tabiî kuvvetler vardır. lardan istifade eden bir plânörcü Alp güzel piyano çalar şebbüs eden de yoktur. Hususî teşeb büslerin musadere edilmesi veya mu nomik elbirliği hududlarını aşmamak iznim olmadan bir defterdarı fuzulî hapdağlannı aşmağa muvaffak olmuştu. Bu dı. Muhitinde ve arPlânör, şu dört şekilde uçurulur. arasında Leylumn son re rakabe altına konulması, sadece mu şartile. se götüre. 1 Bir tepeden lâstik kablo ile çek muvaffakiyeti kazanan Peo Chavez is kadaşları s i m l e r i n d e n iri Bu harb ya bizim ya hasmımızın tam vakkat bir vaziyettir. Bu teşebbüsatm gösterdiği yüksek * mek suretile insan kuvvetile. 2 Geıtiş minde bir gencdi. Motörlü tayyare 23 Ve bununla da iktifa etmedi, Sipahiler çoğunun başında, muvazaa şeklinde işe galibiyetile bitecektir. Herhangi şekilde ağasını çağırttı: bir uçuş meydanında otomobille çekerek. eylul 1910 da, ilk defa Alplan aşmıştı. san'at kabiliyetile temayüz etmiştir. anlaşmağa kat'iyyen imkân yoktur. So3 Motörle çevrilen bir bobine sarıian Fakat talih onun bu zaferini kıskandı, Ölüm, genc yaşında, onu alıp götür devam eden sümmettedarik teşekküller nuna kadar mücadele edeceğiz. Dedi Bre küstah, dedi, sen Defterdan 1 vardır ve bunlarm asıl sahibleri mallabin metroluk bir telin çekmesile. 4 Alp an astıktan sonra îsviçrede yere iner meseydi, muhakkak ki çok kıymetli bir ğim gibi elimizde efrad var fakat silâh nice hapsedersin. Ben mi söyledim? Ketrını bırakıp kaçmışlardır. Bu müstesna ken tayyaresi taklak attı. Ağır yaralanan san'atkâr olacaktı. Kederli ailesine ta Motörlü tayyare yedeğinde olarak. vaziyet geçtikten sonra hükumet, işi e yoktur. Portekiz geçidi vasıtasile mün hüdam mı izin verdi?.. Bu işe el vururken En pratik usul bu sonuncusudur. Tay genc tayyareci altı gün sonra öldü. On ziyetlerimizi sunarız. konomik ve teknik bakımlardan idare hasıran asiler lehine yapılacak olan başından korkmadın mı?. Derine saman murakabe ile bizi mağlub etmek iddiayare, plânörü, münasıb hava cereyanlan dan tam 26 sene sonra da motörsüz tay Teşekkiir Henüz yirmi yaşında edecektir. doldurulacağını düşünmedin mi? sını boşa çıkaracağız. Ne olursa olsun, nın bulunduğu yüksekliğe çıkarınca, plâ yare Alplan aşmıştı. iken bir güzel bahar sabahı sam vurmuş îspanya hükumeti, ağlebi ihtimal, ih bütün silâhları memlekete ithal edeceSipahiler kâhyası, hayretten ne diye nörcü tayyarenin yedek halatını bırakır. bir çiçek gibi toprağa düşen kızımız Ley tilâlden evvelki siyasî şeklini muhafaza ceğini şaşınp yutkunurken Sadrazam yiiğiz. Bundan böyle, açıkdenizde îspanyol Evvel zaman içinde, Girid adasır.dan lânın gerek hastalığında ve gerek ölü Plânörün havadaki müvazenesini, SÎedecektir. Basque hükumetine ve Ka gemilerinin muayenesine müsaade et zünü, yanında bulunanlara çevirdi: yir ve irtifa istikametlerini tayyarelerdeki kanadlarla uçarak kaçan mahpusların münde bizleri ellerimizden tutan aziz aktalonyaya dahilî idareleri için geniş miyeceğiz. Bir dünya harbine sebebi Görüyorsunuz ya, dedi, ne günlegibi kanadlar ve dümenler idare eder. masalı, ahır zamanda hakikat olmuştur. raba ve dostlanmıza nihayetsiz minnet yet veremk istemiyorum, fakat, kendi re kaldık. Bir bölük ağası, i'rabda makolaylıklar bahşedilecek fakat tam Plânörü uçuran kuvvete gelince, bu da Dereleri, tepeleri, nehir'eri, ovaları, hatta tarhğımızı bildirir ve kanıyan kalbleri mizi müdafaa mecburiyetinde kaldığı halli yokken bir defterdan hapsediyor. muhtariyet yahud Birleşik Amerika rüzgârlar ve cereyanlardır. Arzın cazıb*" karlı dağları asan kanadlar karşısınday.z. mizin bütün şükranını sunarız. mız takdirde, akıbeti ne olursa olsun tarzında bir İspanyol federasyonu mev kendimizi koruyacağız. Mes'uliyet, bu Ben bu küstahı öldürmiyeyim de kimi ölkanununa tevfikan yere düşmesi lâzım Bu kanadların adı plânördür ve onunla Seniye Asaf M. Asaf. zuu bahsolmıyacaktır. Şunu da ilâve na sebebiyet verenlere aid olacaktır. düreyım? gelen plânörü havadan tutan ve yürüten yapılan uçuşlara da yelken uçuşu deniFakat bunlan söylerken sol elinin başBaşka türlü hareket, İspanyaya karşı edeyim ki bir tek ordu bulunacaktır. bizim gözlerimizle göremediğimiz, fakat lir. ihanettir.> parmağını sağ elinin içine almıştı, sıkıyorFakat bütün bu mülâhazalar mevsimKâinatın azameti yanında bir zerrekuşlarm kanadlarile hissederek onlardan [Baştarafı 1 inci sahifedel du. Bir yandan da: istifade ettikleri bu kuvvetlerdir. Bazan den daha kücük olan insanın zekâsı, tabi pora nazaran: Bana bak mel'un, bana bak hain! kanadlannı çırparak uçan bir kuşun son ati kendine râm eden i'âhî bir kuvvpttir! Sovyetler Birliğinin 7500 ra hiç kanadlannı oynatmadan uçtuğunu A. D. Diye Sipahiler ağasına parmağının Almanyanın 5500 görürsünüz. Bu uçuş şu üç şekilde olur: Plânörlerin uçuşları ve umumiyetle plâbu vaziyetini gösteriyordu. Maksadı: îralyanın 5000 Piyade, süvari, topçu gibi diğer sınıf temmuz sonunda bitmiş olacaktır. 1 Kuş dümdüz havada durur. 2 nörcülük hakkında daha fazla tafsilât alFransanın 4000 mak istiyenlere emekli tayyarecilerimizden lara ayrılmış olanlardan havacılık dersTürkkuşu filosu bu sabah «Defterdan muhkem tut, bırakma» de Aşağı doğru süzüierek iner. 3 Altın Mitat Tuncelin yeni nesrettiği Plânör ve mekti!.. Mahpusa şefaat eden kethüda, Ingilterenin 3500 lerini takib etmek istiyenler için de ayrıAnkaraya gidiyor dan itiliyormuş gibi havaya yükselir. Plânörcülük lsimli kitabmı tavsiye ederim. Sadrazamın samimî davrandığına inandı, tayyaresi vardır. Halihazırda Almanya ca kurslar açılmıştır. Cumartesi ve pazar İkinci şekil, arzın cazibesile vukua geiir. Çocuk Kitabevi tarafmdan basılmıstır. Fiatı yirmi kuruştur. ...A. D. da tayyare inşaatına çalışan amele ve Bir haftadanberi şehrimizde bulunan «öyleyse, ferman buyurun, ağa, zavallı Birinci şekille üçüncü şekil ise, rüzgârlagünleri bu kurslarda talim ve tatbikat yateknikçilerin miktarı 50,000 den fazla ve evvelki gün İstanbul halkına göster mahpusu bıraksın!» dedi ve bu sefer şu nn ve cereyanların eseridir. pılmaktadır. cevabı aldı: ŞEHİR İŞLERİ dır. diği meharetli uçuşlarla kendini bir kat Bulutlar, tepeler, dağlar, hatta ormanKurulmakta olan hava tesisatı Çirkin düşer. Mademki bir kere daha sevdiren Türk Kuşu filosu bu salar, göller, tarlalar, şehirler, fabrika ba Şehir bütçesi kabul edildi hapse girmiş. İki üç gün yatsm ki şu küsYugoslav konsolosu memle Ankara Pilot mektebi inşaatına bu yacaları havada bizim göremediğimiz biı bah saat 10 da Ankaraya hareket ede tahm da ırzı yıkılmasın! Şehir meclisi dün birinci reis vekili kınlarda başlanacağım bildirmiştim. Bunketimizden ayrıldı sürü cereyanlar hâsıl ederler. Bunlaıın Necib Serdengeçtinin riyasetinde top cektir. Filoyu Hava Kurumile Türk * * * Şehrimizde bulunan Yugoslav konso lardan başka, memleketin muhtelif tarafbazısı plânörü yukan iten, bazısı da aşa lanarak Vılâyet bütçesile Maarif büt Kuşu erkânı ve mensubları Yeşilköyde Akdeniz statükosunun muhafazası etğı çeken cereyanlardır. Bunlara tesirleri çesini ve Belediyeye mülhak Çocukları loslarından Radomir Morinkoviç İtal larında yeniden hangarlar inşasına d3 merasimle uğurlıyacaklardır. yamn Bari şehrine tayin edilmesi üzerafında yapılan son anlaşmalar ve şimdi ne göre çıkma ve inme cereyanları denılır. Kurtarma Yurdunun, Konservatuarın, teşebbüs olunmuştur. Türkkuşu tarafmDarülâcezenin ve Mezbaha ile soğukha rine dün şehrimizden ayrılmıştır. Şehbaşlıyan dedikodular bana bu Osmanh Hava Kurumunun teşekkürü Bu cereyanlar, geceleri baska, gündüz'eva depolarına aid varidat ve masarifat rimizdeki Yugoslav kolonisi kendisini dan, Ankarada Türkkuşu sahasında kuri başka türlü olurlar: Thermique (terSokoni Vakum petrol kumpanyası Vezirini hatırlattı. Dil başka, yürek başrulmakta olan yeni hangarın inşaatı bitbütçelerini tetkik ederek münakaşasız istasvonda tesvi etmiştir. mik) cereyanlar güneşin ısıttığı havanın kabul etmiştir. ka. Bakalım sonu ne çıkar?.. mek üzeredir. Merzifonda da yeni ve bü hava bayramı münasebetile Türk Kuşu tesirile hâsıl olur ve şakulî bir şekilde Nakledilen mahkumlar M. TURHAN TAN 937 senesi Mezbaha varidat bütçesi yük bir hangar yapılacaktır. Diğer taraf filosuna 20 bidon benzin ve kâfi mik dimdik yükselirler. Bu nevi cereyanlar 1,607,000, masraf bütçesi de 1,607,000 Görülen lüzum üzerine Üsküdar ha tan Ankara ve İzmirde birer paraşüt tarda da yağ hediye etmiştir. Bu teber Çocuk Haftası fırtına bulutlarile de husule gelirler. olarak kabul edilmiştir. Konservatuarın pisanesindeki mahkumlardan bir kısmı 23 Nisanda başlıyor. kulesi de yapılmaktadır. İzmirdeki kule rudan dolayı Hava Kurumu bu kumpan[*] Birinci makale dünkü nüshamızda varidatı 84,381, masraf bütçesi 84,381 li dün Kocaeli hapisanesine nakledilmiş ra olarak kabul edilmiştir. tir. nin inşaatı 1 1 ağustosta, Ankaradaki de yaya teşekkür etmektedir. çıkmıştır. Bir genç kı^n ölümü Miithiş rakamlar Hava ordumuz genc unsurlar kazanıyor Orhan, onun başka hiçbir nevi elbise istedi. Odadan içeriye giren üç muallim tek bir madde içine sıkıştırılarak teksif yere bakan Hüsnü Bey isminde bir giymediği için, yaz kış üstünden çıkar den ikisi onlara doğru yaklaşmıştı. Ara edilmiş ruhudur; elinden herşeyi alınrnış adam, bir koltuğa oturarak, dirseklerini madığı rivayet edilen, yakası ağarmış larında edebiyat muallimi Necati de var bir halkın son silâhıdır; gözleri dönmüş dizlerine koyduktan sonra başmı avuclan caketatayına ve ensesini kapatan uzun, dı. Orhan onu görünce, tanışmalarının bir ümidsizin yere iğilir iğilmez kaptığı içine alırken, yere hitab ediyormuş gibi yağlı saçlarına baktı. Bu adamı tıraş ol bir aydan fazla mazisi olmadığı halde, ilk tabiat kuvvetidir. Bu çocuğu kim mırıldandı: muş gördüğü pek nadirdi. Yorgun bakış aralarında pek çabuk inkişaf eden yeni kovmak ister? Anlıyamıyorum ki... Böy Edebiyat bunlar, edebiyat... ları ve başını önüne iğerek daima kam bir dostluktan aldığı cesaretle, vak'ayı le bir namussuzjuğa reyini verecek adaNecati, başını biraz daha öne sarkıtan Muid içeride kalmıştı. Senebaşmda bu merdivenlerinden ağır ağır inerek tam bur duruşu, Orhana, derslerinden başka yüksek sesle ortaya anlattı. Müdürün ve mı bir elbirliğile buradan kovarız; ya ve sözüne devam etmiyen ihtiyara bakamekteb tesis edildiği gündenberi, evvelce karşısına gelen muallim odasma doğru her medenî vazifesini ihmal eden çalış muavinin bu hâdise bahanesile ona karşı hud hepimiz bahçede birer taşa yapışarak rak, ilâve edeceği birşey olup olmadığım içyağına benzer bir madde ile cilâlanmış yürüdü, parkelerin kokusu onu arkasın kan ve derbeder eski muallim tiplerini aldıkları vaziyeti kapalı geçerek, o gün, onun kafasmı patlatırız; olmazsa toptan anlamak için bekledikten sonra, ondan parkelerden hâlâ yükselen ağır bir koku, dan iterek bu binadan koğmak istiyen hatırlatıyordu. Darülmuallimindeki hoca öğle teneffüsünde inzıbat meclisinin top istifamızı dayarız. Öyle değil mi? bir ses çıkmayınca, sordu: Orhanın o andaki sıkmtısmın ve nefreti göze görünmez bir kuvvet gibi peşinden larından birkaçı da böyle idi. Fazlı Be lanacağını, belki de Tahsini mektebden «Eşek Türk» sözlerini bir araya getiren Edebiyat ne demek? nin en derin tabakalan altına öyle bir ge geliyor, burnuna dolup dolup boşanı yin milli harekâta verdiği ehemmiyet, kovmağa kadar varacağını söyledi. Bu bir piçkurusunun ağzını yırtmak dururHüsnü Bey gözlerini yerden ayırmıçiş geçti ki, yüzünü buruşturan başmu yordu. Masanın üstüne muallimlerden Orhanda, henüz projesini yaptığı son hâdiseye sebeb olan kinin babadan ve ken, aramızda onu müdafaaya kalkacak yordu. Ömrünün bütün derdlerile kan allim, bu taaffünün, istikbalde bazı bü birinin bıraktığı gazeteye sanldı. Ana bir mücadelenin polıtıkasını hazırlamak anadan her iki çocuğa nasıl intikal ettiği olan bulunursa onun eşekliğini kabul şan bir mevzua dalmış gibi boğuk, sinik ederiz aırana Türklüğünü asla kabul ede ve korkak bir sesle: yük hatıralarımızm önüne geçerek onları dolu ve Yunan tebliği resmilerinde yeni ihtiyacını da uyandırmışh. Tarih mual ni de kısaca anlatmıştı. limine yaklaştı ve kapıdan içeriye giren meyiz. hafızanm karanlıklarmdan şuurun mey birşey yoktu. Sahifeyi çevirirken teneffüs Necati hemen meseleyi kavradı ve söz Ne demek olacak? dedi, hulya... danına çıkan kılavuz işaretlerden biri çanı çaldı. On beş dakika daha serbest ulumu diniye muallimine duyurmıyacak aldı. Orhanın sesinde batıp çıkan endişeDört tarafına bakarak tekrarladı: Yeşil bulutlar, pembe ufuklar, mavi şaolacağını ve ileride buna benzer bir ko olduğu halde, Orhan, bu çanın her ça bir surette: lerden, genc edebiyat muallimi, vücud Değil mi öyle? faklar... ku duydukça bu mektebi ve bu anı halışında uyandırdığı anî mes'uliyet korku Galiba siz inzıbat meclisinde aza lerini sezdiği, fakat hüvıyetlerini tahmin Tarih muallimi bağırdı: Ulumu diniye muallimi güldü. Fakat tırlıyacağını düşündü. Celâlin «şimdi sunun yeri olmadığım düşünecek kadar sınız... dedi. edemediği meçhul düşmanlara karşı bir Benden de al o kadar. Necati Hüsnü Beye doğru bir adım atalik» sözünden bu son kararın kendisini inzıbat vazifesinden affedildiğini hatır Tarih muallimi elinin tersini burnunun mücadele provası yapıyormuş gibi, heOrhan, fikirlerine ve heyecanlarının rak: mektebden uzaklaştırmağa doğru ilk lamağa alışmadığı için sıçramış ve gaze tek kanadına yapıştırarak bir yana doğ men kıpkırmızı kesilerek, atıldı: nev'ine daima iştirak ettiği Necatinin, is Ben pembe ufuklardan mı bahsedimerhale olduğunu, hatta onu istifaya da teyi elinden bırakmıştı. ru şiddetle çekti ve gazetesine göz atma İmkânı yok! dedi, şu odanın içinde yanlarını boşaltmaktaki cesaretile kendi yorum? diye sordu. vet için düşünülmüş bir istiskal telâkki İçeri giren tarih muallimi Fazlı Bey ğa devam ederek sordu: millî namusuna sahib tek bir adam göste sinden ayrıhşına gıpta ile bakarak: Hayvanat muallimi başını bir kaldınp edilmek icab ettiğini anlamıştı. Müdürle ona doğru koşarak: Bu mektebin inzıbah var mı ki remezsiniz ki milliyetini müdafaa eden Çok doğru! dedi. ındırmısti: dosdoğru temas ederek onunla istifaya Aman gazetem, dedi, kolleksiyon meclisi olsun? Geldim geleli bir defa ya bir çocuk aleyhıne, Fransız bayrağına Fakat hayvanat muallimi, alrmışını Öyle ya, dedi, o taş Anadolunun kadar gidecek açık bir konuşma zaruri yapıyorum. toplandık, ya toplanmadık. sığınarak bütün milletine küfür eden bir geçkin, maariften yeni tekaüd edilmiş, ruhunu teksif ediyormuş, yere bir iğilinolduğuna karar verdi. Fakat müdür o Orhanın elinden gazeteyi alarak ilk Bugün öğleyin toplanacağız. soysuz piçi himaye için reyini versin. tepeden tırnağa kadar her parçası, başı, ce tabiatin bahşettiği silâh imiş. Hep edesaatte evinden çıkmadığı için bir ders sahifes'ne göz gezdirdi: Sebeb? Neydi adı taş atanın? Hüseyin mi, Tah yüzünün çizgileri, bıyıkları, omuzları, el biyat bulnar... Tabiat hiç birşey bahşetdaha beklemek lâzım geldiğini düşündü, İki gündür harekât durdu, dedi, Orhan Fazlı Beyi bir kenara çekti ve sin mi? Onun attığı taş, bugün, bu saatte leri tam bir teslimiyet gevşekliğile aşağı mez adama... eski binanın geniş ve sola doğru mail havalarclan olacak, yağış var galiba... kulağına taş hâdisesini kısaca anlatmak Anadoluda harbeden bütün Türklerin ya doğru sarkmış, bedbin gözleri daima (Arkası var) Cumhuriyetin edebî tefrikası: 19 BİZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa