20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 Birinciteşrîn 1937 CUMHURlYET Filistin Lübnan Erdün Suriye Hatay f İküsadî hareketler Senenin sekizinci ayında ticaret muvazenemiz NİCÎN BOSANIYORLAR? Maa nda Ebülâlem Anketin neticesî Sayın bir hâkimin doğru sözü «Dünyada ne kadar boşanma vak'ası varsa, o kadar da sebebi vardır» Anketi yapan: Salâhaddin Güngör 14 Çok şükür ki: îhanet faslının, boşanCumhuriyet sütunlannda, günlerdenmalarda pek geniş bir yeri yok. Ufakteberi devam eden «Niçin boşanıyorlar?» Yazan: KANDEMÎR anketini bir neticeye bağlamak zamanı fek, bazı vak'alar görülmüyor değil. Fa 16 kat, bunlar umumî boşanma sebebleri ageldi. rasında birinci plânda gelmiyor. Kadınla îkindiye doğru; , Her kıssanın bir hissesi olduğuna göşu Maanı da bir [ re, boşananların hıkâyesınden de bir ıb rkek, daha çok birbirlerile anlaşamadıkgörelim, diye soka \ ret hissesi çıkarmak lâzım. Geçende sa arı ve kaynaşamadıklan için ayrılma kağa fırladım. | yın bir hâkimimizin, bana hususî bir ko arı veriyorlar. Kadının israfına tahammül edemiyen Tek katlı, yüz nuşma sırasında söylediği gibi: «Dünyakocanın, bütçe müsaadesizlıği yüzünden leri çamur sıvalı, ( da nekadar boşanma vak'ası varsa, bir o müşkül vaziyete düşmesini de, geçimsizbazılan beyaz bakadar da boşanma sebebi vardır!» Kudretli üstad Halil Nihadın şöhredanalı yamrıyum Uzerınde durulan noktaları bir araya iğin bellibaşh amillerinden sayabiliriz. ti dillerde dolaşan «Ağac kaside» sinden Görenek, ve moda; kadını bir mıhlaru evler ve yirmişer getirince şu kanaati açıkça ileri sürebilibir parça olup o kasidenin yemişler fasdız gibi kendine çekiyor. Yuvasma olan otuzar metro fasıla lına dahil bulunan «Kavun» başlıklı şu rız: ile bedeviye lâzım Kadınla erkek, hayat yolunda, birbir bağlılığı bile, bu iki kuvvetli cazibenin te manzume, işte ömeklerine artık tesadüf olan amerikanbezi, \ lerini ya çok erken, yahud da çok geç irinden onu uzaklaştıramıyor. olunamıyan o zarif yazılardan biridir ve basma, çay, şeker i Erkek, kazandığı para ile evini güç buluyorlar. okuyucularımızı neş'elendireceğine emin gibi öteberi satan Erken bulanlar, tecrübesizlikleri, geç ükle geçindirirken, bir takım kadın kap bulunduğumuz için bu sütuna geçirilmişdükkânlarla dolu raslaşanlar, gafletlerile ayrılmağa mec risleri de ortaya çıkınca, haklı olarak bo tir: Lr geniş, upuzun, kalSonra geçen senenin ilk 8 ayındaki ih bur kalıyorlar. Evlenme kararını verme calamağa başlıyor. KAVUN Çölde muharrimizle konuşan bir bedevî kızı dırımsız bir cadde.. Gergin sinirler, kolaylıkla isyana müracat miktan 59 küsur milyon lira iken den evvel; ciddî surette düşünmek lüzu İsparta meb'usu Bay Mükerreme • Kıyıdan, duvarlara sürtüne sürtü rılmış, beni, Emirin misafirini iyice göre bu sene 69 küsur milyon liraya çıkmıştır. muna kani olanlarımız az. Denilebilir ki: temayildir. Ufak bir vak'a; beklenmedik ne, gölge avlıya avlıya yürüyorum. Bu bılmek için yüzünü de onlara yapıştırmış Bu suretle ihracatımızda 10 milyon lira Gelişigüzel evleniyoruz. Bütün bir ömür hâdıseler doğurabılir. Karısının canlı bir Bakıp da ayvaya ibretle, bir düşün kavunul Tabiatin ne acayib nizamı, kanunu: rada güneşi çiğnemeğe yeltenmek kimin bir bedevî yalvarıyordu: lık bir artış olduğu görülmektedir ki müddetini başbaşa geçireceğimiz arkadaşı manken gibi karşısında dolaşmasından Butun tezad ile mali... Demek, müsavattnf Söyle, affetsin bizi.. Şefaat et Al bunu memnuniyetle kaydetmek lâzımdır. memnun kalmıyar kocalar pek çoktur. Cıhanda ismi var ancak... O ismi dilden haddine düşmüş. Ona meydan okuyup seçmekte hususî bir ölçümüz yok. Kulak lahaşkına... Muhakkak ki kadının ifrat derecede süsda kabadayılık etmeğe kalksam, teşem Hiç şüphe yoktur ki bundan sonraki Olmıyacak birşey dileyene teselli ve ihrac aylarında aradaki küçük fark ka dolgunluğu ile, ve çok kere bizi aldatan lenmesi; erkeği kıskanclığa sevkediyor. müsten vefat haberımi önceden kendi elgözlerimizin hatalı görüşlerine kurban oTabiatin eli binbir çiçekten almtş tad ceğizimle telgrafhaneye bırakmam lâ rilir: pandıktan maada her sene olduğu gibi larak, evleniyoruz. Görücü usulü çoktan Ve sahneler, biribirini takib etmeğe başlı Karıştınnca bir olmuş... Kavun verilmtş Burada rahatsınız.. Kanunun em ihracatımız lehine mühim bir fark hâsıl ad zım. iflâs etti. Fakat onun yerini alabilecek yor. Güzel gelir bana bin kerre en güzel kokudai\ rini yerine getirinciye kadar oturun.. Dı olacaktır. Uzaktan içi belli olmıyan, tül bir perBoşanmalarda, kadının ve erkeğin Bir ıhlamurla müsavi gözümde bir tTopa* meşru bir tanışma ve anlaşma vasıtası butekbaşına amil sayılacağı, ve ayrı ayrı de ile örtülmüş kapıya yaklaştım. Bir şarı çıkıp da ne yapacaksın? F. G. tan» lamadık. Gencler, çabuk kapılıyorlar. Yarı döndü, bir elile arka pencereden ikisinin de mes'ul tutulabilecekleri vak'aberber dükkânı imış. Ortayaşlılara gelince: Bunlar da icab lar vardır. Kadın, eğlenceye ve sefahete Ağac demiş ki: «Kavun! Hasretin kuruttu Başımın da, yüzümün de makas ve görünen ve alevile uzaktan bile gözler beni. ADLIYEDE ettiği kadar ağırbaşlı davranamıyorlar. düşkünlüğü, erkek lâkaydisile, neticeyi yakan ucsuz bucaksız çölü gösterdi.. usturaya ihtiyacı yoktu. Öyle iken bu Sağlam kurulmıyan aile yuvalannın, Niçin yaratmadı hilkat benim dahmda tesri ediyorlar. Daha ilk günden, aradaki ateş gibi yolda, tirden rasladığım, içe fe Ah... Oraya... Oraya hasretim. sent? Fahiş hata tabirinden bir küçük haykırışta temelinden sarsıla Kimin var orada. uçurumun farkına varılmıyor. Zaman Bulur muyum diye sinende saklanan şekeri rahlık veren kolonya kokusile meşbu bu bileceği hesaba katılmıyor. Bina yıkıldığı çıkan netice Hiç kimsem... Ne canlı, ne cansız ^ geçtikçe, bu uçurum genişliyor ve günün Araştırvr dururum şimdi köklerinle yerü* serin gölgeye dalmaktan kendimi alamaDün, altmcı hukuk mahkemesinde gün; iki taraf da kabahati birbirlerine birinde, kan koca, ortasından ayrılan bir hiç birşeyim yok.. Bir hurma ağacım bi dım. \ Melâhat adlı bir kadının davasma ba yüklüyorlar. Fakat kabahatin erkek ve köprünün iki başında kalan zavallıların Düşün ağac bile âşık, ağac da duymuş elem Meğer, hayır.. Beni, dudaklan susuz le. Benim de za'fıma bak, titriyor elimde kaya kadında oluşu mukadder neticeyi dekıldığı sırada bir hâdise olmuştur. O halde?.. Bak burada arkadaş vaziyetine düşüyorlar! lem! luktan çatlamış bir bedevinin ilk buldu Melâhatin kocası Cevad, Melâhatten ğıştırmiyor. Bu meyva benzemiyor çünkü başka meyıağu pmara atılışı gibi buraya sürükliyen, ların da var. Boşanma sebeblerinir. genişletilmesine olma çocuğunun velâyet hakkı, kendisiGörüştüğüm avukatlardan bazılan, lara buraya çeken... Hayır, hayır... Yemin e Arkadaş... diye omuzlarını kaldı ne devredilmesini istemektedir. Bu estaraftarlık eden avukatlarımız da oldu. Bir ehlt dilden işittimdi şöyle bir ftkra: boşanmalarda, kadının rolünü daha ağır derim ki bunu tahmin edemezsiniz. rarak dudaklarını büktü arkadaşı ney nada, Cevadın vekili avukat Sıtkı, <fa buldular. Diğer birkaç avukat da bilâkis, Bunlar; uzun süren davaların, iki tarafı Karşımda, aynanın üstünde, yeşil dal leyım hürriyet olmayınca? hiş hata> diye bir söz sarfetmiş, Melâ bütün günahı erkeklerin omuzlarına yük da hem çok müşkül, hem de bazan çok Hanımda ağnlar artmıştı: Yolcu var pelecek! lar ve kızıl gölgelerle süslü kalın yaldızlı Ve tekrar döndü, o cansız cehennem' hat ise bu sözü fena bir manaya çeke gülünc vaziyetlere düşürdüğünden bah Eiendt derrlenirim, der çocuk gelinciyedele lediIefV çerçevenın içinde (O) nun gök gıbı te baktı, ve derin derin içini çekerek iniedı rek. mahkemeden çıkar çıkmaz düşüp Ve emreder: «Rakı gelsin!*... Hazvrlantr Bu iki muhtelif kanaatten çıkarıla settiler. miz, güneş gibi aydınlık bakışlarını bul Ahhh... Hürriyet! bayılmıştır. tepst Aksi noktai nazarı müdafaa edenler cak hükümle ne erkek, ne de kadın TT Sönüktü çehresi pek... Belli vardt bir ye'si dum. •'•«•'•• •"•K \ Kadmcağız. Adliye hekimihin 'yardıKumandan dayanamadı, çıkışır gibl ise, boşanmaların kolaylaştınlması halinmile ve küçlük çekilerek ayıltılabilmiş mes'uliyetten kurtulamazlar. Gözgöze geldik. sordu: Müşterek yuvanm muhafazasma, ka de, içtimaî bünyemizin sarsıntıya uğrıya Sebeb ne ye'sine? Dersen... Önünde yoktu Uzun uzun, doya doya, kana kana Aç, susuz, güneşin alnında yan tir. kavun dm erkek kadar, erkek de kadın kadar cağı endişesini ileri sürdüler. Gider mi hiç rakı onsuz? Giderse zift olmak için mi buradan çıkmak ıstıyorsun? Bursa haDisanesinden kaçan baktım. Bu iki kanaati telif etmek imkânı olup mecburdur. Bu karşılıkh mecburiyete sun! Onun gözleri gene çölde. Kimseyi bir maznun Hiçbir kaynak bu kadar berrak, böyle olmadığını tayin edecek kanunun vazii Bilen bilir o ezel bezmi âşınalanm: taraflardan hangisi daha az riayet edi işitmemiş gibi kendi kendine söylüyordu: İhtilâs yapmaktan suçlu Cevad ismin yor? Bir rivayete göre kadın.. Diğer bi dir!. şifa dolu olamazdı. Kavunla iç rakı, dünyada anmayıp yarınıl Bıraksınlar beni.. Alıp başımı ko de birinin bir müddettenberi mevkuf İçinde şüphesi yok, doğru müslümansan Yanıbaşımda, sessiz duran berbere rivayete göre de erkek! SALÂHADDİN GÜNGÖR inanz şayım.. Ve güneşin alnında yana yana, bulunduğu Bursa hapisanesinden kaçadöndüm: Şehid olur şu kavundan ölürse bir insan! * ' susuzluktan çatlıya çatlıya, aç... fakat rak İstanbula geldiği öğrenilmiş ve suç Kim bu? Kavun muhabbeti altınct şartı islâmın! hür öleyim. lu yapılan takib neticesinde ele geç O şarta hürmeti bilmekle geçsin eyyamın! Bu mu?... dedi, ona Atatürk di Ertesi gün Akabe yoluna çıkmıştık.. mistir. Efendi, şarta müraat eden bir insanmış yenler de var... Fakat biz ona EbulâEfendi, sıtkı bütün kulmuş, ehli imanmıs! Cevad, aklmda bozukluk olup olmadıGene bir uçan kuşa rasgelmeden kilolem [*] diyoruz. ğı tesbit edilmek üzere dün, Adliye hemetrolarla gitmiştik ki, uzaktan merkebiVakit ilerledi. bir hayli içtl... Oldu gece Neden böyle diyorsunuz? nin üstünde ağır ağır yol alan bir bedevî kimliğine gönderilmiştir. Gözünde tüttu kavun, tüttü.. İçti tüttükçe! Neden öyle diyorlar?.. Ne hakla Adliye hekimi Enver Karan, suçlu ?ocuk da doSdu nihayet... kızı gördük. Otomobili durdurduk, yalöyle diyorlar. Türk soyundan geldiği için nız ben aşağı indim. Alnı, şakakları bi nun tam şuurlu bir adam olduğuna daKoşup gelir bir uşak: ir bir rapor vererek, Bursava sevkinde Efendi, müjde!» der amma top atsa yok mi? Arab genci bu kadarcıkla hızını ala zim eski onluklardan yapılmış dizilerle duyacak! hiçbir sıhhî mahzur olmadığını bildir madı, bakışları Onda, kalbi Onda, de süslü, burnu halkalı kızla konuştum: Efendi mecnune dönmüş kavun hayalile mistir. Nereye gidıyorsun?. Yarım düim Topatanmış niyazı AVnhtanl vam etti: Cevad. Bursa hapisanesinde kendisini Ne cennet istivor ondan, ne istiyor gtlman! Kimbilir... diye gülümsedi, belki O, yalnız Türkleri, Türkiyeyi mi öldürmek istediklerini ve ölüm korkuUsak biraz daha kuvvetle: Müjde! der kurtardı ki sade Türklerin Atası olu Vadii Musâ'ya, belki başka bir tarafa? tekrar. sile hapisaneden kaçtığmı söylemek Belki bir kasabaya... Efendi doğrularak der: yor? Türkler eğer hâlâ böyle zannedi tedir. Kavun mu çıktı, ne var?.. Allah göstermesin, diye silkindi, yorlarsa sevmem onları. Sultanahmedde bulunan Sonra bana döndü, sinirli bir halle Allah etmesin.. Ben deli olmadım ki kaM. TURHAN TAN altınlar ranlık odalarda, dar sokaklarda yaşıya adeta bağırdı: Sultanahmedde, bundan iki ay kadar Kim güneşe sahib çıkabilir, kim, yım.. evevl yapılan hafriyatta arabacılardan Bir amele yaralandı Fakat oralarda eğlence var... O, sade benimdir, diyebilir? Nuri, toprakları kazdığı sırada İkinci Sözümü kesti: Samatyada Ramazamn fırınında haSendeliye sendeliye dükkândan çık murkâr Mehmed, dün makine başında Eğlence mı?.. O benim içimde var.. Mahmud devrine aid çifte sandıklı 70 tane eski altm bulmuş ve bunları sar tım. çalışırken göğüslüğünün eteği makineKonservelerin hazırlamş ve yapıhşı Artık gölge aramıyordum.. Tepemde Canım sıkılsa avaz avaz şarkı söylerım, raf Serkisle kuyumcu Sabriye bozdurkimse gelip de sus demez. Sılâhımı çeker Bursa (Hususî muhabirimizden) kerin de bu suretle muameleye tâbi tu ye sıkışmıştır. Mehmed, kendini knrtarki güneşe, pervasız, kafa tutan bir adammuştur. dıledığım yana ateş ederım, kimse gelip Bu sene Bursa meyvacıhğı geçen sene tulması beklenmektedir. Fakat bunlar mak için uğraşırken bir ayağı makinedım. Fakat Nurinin arkadaşlarmdan Ha ye nisbetle çok iyidir. Bilhassa şeftali Avrupaya ihracat yapıldığı takdirde tat ye girmiş ve zavallı tehlikeli surette yade ne yaptın demez, beğendiğim yere Nereye böyle beyefendi? san, aralarında çıkan ihtilâf üzerine. ralanmıştır. Yaralı tedavi a'ltma alın çökerim, kimse gelip de mülkümü aldın işi polise haber vermiş, sarraf ve ku ile elma geçen sene yok denecek kadar bık olunan kolaylıklardır. Memleket Türkçe!.. mıştır. azdı. Bu sene ise pek mebzuldür. içinde bunu daha ucuz yedirmenin imBu sıcak sese başımı kaldırdım: Ma demez... Söyle senın kasabanda bu var vumcuda araştırma yapüarak paralarBursa meyvalarını işliyen konserve kânları henüz araştırılmamıstır. Hulâsa mı?.. dan bir kısmı ele geçirilmiştir. an Kumandanı. fabrikası geçen sene yalnız 1000 kutu Bursa fabrikasımn sipesyalitesi olan Kış yaklaştı, fakir çocuklarî Ve merkebine bir topuk vurdu, bir ci Dün, birinci sulh ceza mahkemesi, bu Güneş çarpar... Gölgeye buyurun. şeftali kompostosu yapmıştı. Bu sene şeftali ve kompostolarını olsun daha udüşünmeli hangir kurumile uzaklaşırken güldü: davaya bakmış, suçlu Nurinin ErzuruIçim, bütün benliğim bir başka güneşle 17 bin kutu imal etmiştir ki. bu da Bur cuza mal etmek ve halka daha ucuz; Çocuk Esirgeme Kurumundan: Senin Emirin bile benim kadar hür ma gittiği anlaşılmış, arkadaşı Hasanla sa şeftali'sinin bu sene çoğaldığını gös yedirmek lâzımdır. öyle dolu ki... Kış yaklaştı. Geçen seneler olduğu gibi, sarraf Serkis ve kuvumcu Sabri şahid değildir! termektedir. Konserve fabrikası daha Yürüyoruz. Bu sene bu fabrika 50 bin kutu sebze bu sene de Çocuk Esirgeme Kurumu, ihtiAltes Abdullah da otomobilde gülü olarak dinlenmişlerdir. çok şeftali işlemek istemiştir. 40 bin ku işlemiştir. Halbuki Bursa sebzeleri de yacı olan çocukların giyinmesine, mekteb Yol bitti. Demirparmaklıklı kapısm Muhakeme. suçlu Nurinin celbi için tu talebe karşı fabrikanm yaptığı bu kitablarınm tedarikine başladı. Evinizdeö yordu: meyvaları gibi yüz binlerce kutu işle eski çamaşırları, elbiseleri, çocuklarmızm da, ceketsiz, kolları sıvalı iki süngülünün Kimbilir, belki kızcağızın hakkı başka güne bırakıldı. miktar azdır. Halbuki Bursa meyvaları nebilecek kadar mabzuldür. Fakat m eski mekteb kitablarım Kuruma vermeniz nöbet beklediği taş yapının önünde durhitecek Burada var... diye. Gayrimübadiller cemiyetinin işlemekle konserve gibi değildir.dahi olsa vapalım ki, sahsî sermave ve teşebbüs birçok yavruların ihtiyaclarmı temin ededuk. beş, altı fabrikası KANDEMlR cektir. ler bizde nihayet bu kadar çalışabil Hapisanemizi görmek ister misiniz? kongresi mahsul hepsine kâfi gelecektir. Yalnız mektedir Binaenaleyh Bursanm güze Kuruma telefonla haber vermeniz kâfi[*] Dünyanın babası. Büyük bir avluya girdık Bir dar meryapılan konserveler pahalıdır. Bunları lim mevvaları ve nefis sebzeleri va top dir. Eşya evinizden vesikalı bir memur taGayrimübadiller Cemiyetinin senelik diven çıktık. C. H. PARTİSINDE kongresi dün öğleden sonra Eminönü daha ucuza mal etmek ve memleketin rak üstünde cürüverek veya yok pa raf ınd an aldırılır. her tarafmda harcı âlem olarak sarfe hasına satılmak akibetinden henüz krur Burası eski bir kaledir. Halkevinde toplanmıştır. dilmesini temin etmek çareleri araştı tulamıyacak demektir. Parti ocak kongreleri Onun için çöle bakıyor. Kongre riyasetine Celâl Nuri seçildik rılmalıdır. İşte o zaman meyvalarımızı Parti ocak kongreleri ikinciteşrinin Kapıları avluya nazır mahkumlarla MUSA ATAŞ ten sonra idare heyeti raporu okunmuş ve yalnız yaş halde yazın değil, ayni za Elli güzel hikâye. Elli nefis ma • dolu odaların pencerelerı, ufka kadar u beşinde toplanmağa başlıyacak ve ay birçok münakaşalardan sonra aynen ka manda kışm komposto olarak da bol bol kale. Tarihin her kısmından seçil zanan kum deryasından başka birşey sonuna kadar devam edecektir. On beş Boluda odun ve kömür yiyebileceğiz demektir. Fabrika müdümiş ayn ayrı renkte elli yaprak. günlük bir fasıladan sonra da nahiye bul edılmıştır. görmüyor. buhranı hallediliyor rü İhsan Celâlden öğrendiğime göre, kongrelerinin toplantısı başlıyacaktır. Bundan sonra seçime geçilerek yeni (Tarihî Musahabeler) işte budur Bana öyle geldi ki; bütün bir ömrü gebunun sebebleri muhteliftir. Bir defa Bolu Halktan DENİZ İŞLERİ azalar seçilmiş ve kongreye son verilmiş konserve ve kompostolarm tenekeleri kimseler (Hususî) gelen Ziraatpek çok ve her biri ayrı bir mevzua temas çirmek için giren bahtsız bile, bu serin ve' şehrimize Müsteeden bu musahabeler M. Turhan tir. temiz odada, bir an bile, alev alev yanan Avrupadan getirilmektedir. Bittabi pa şarına müracaat ederek yeni orman kaTan'ın kudretli kaleminden çık • Sirkeci rıhtımı tamir Yeni heyette şu zevat vardır: halıya mal olmaktadır. Bereket versin nununun lâyıkile tatbik edilmemesin dışanya çıkmak arzusunu duyamaz. mıştır. Tarihci edibimizin bu yeni ediliyor Makedonya: Osman Faiz, Rauf, son zamanlarda Vekâlet. ihracat yapıl den husule gelen odun ve kömür buh eseri de bütün öbür eserlerî gibi Susuz, gölgesiz, bomboş toprak insanı Liman idaresi, Galata rıhtımınm ta Adalar: Hasan Vafi, Cafer Tayyar. dığı takdirde teneke resminin ihrac a ranmdan şikâyet etmişleredi. Müsteşar gercekten okunmaya ve kütübha kendine çekebilir mi? Hele bu insan sumiri hafiflediğinden Sirkeci rıhtımınm nelerde saklanmıya lâyıktır. nmda iadesini kabul etmiş de bir mik bu şikâyetleri nazarı itibara alarak yu buz gibi bir kuyunun başında, püfür tamirine başlamıştır. Rıhtımm ilk defa Tisalya: Ismail Müştak Mayakon, Şe Fiatı yetmiş beş kuruştur. tar konserve Avrupaya gönderilmiştir maktaları göstermek üzere Ankaradan püfür esen bir kalabalık odanın içinde Köprü tarafma gelen kısmı tamir edil hab. Tirilya: Cemal, Sadi Galib. Epir: Şimdi gene Avrupa sevkiyatı için şe bir ziraat mühendisi göndermiştir. Hasan, Cevad, Hilmi, Kadri. olursa... mektedir. Kapının demir çubuklarına sımsıkı sa Arab genci, gözü ve kalbi onda söyleniyordu «0 yalnız Türkleri, Türkiyeyi mi kurtardı ki sade Türklerin Atası olııyor ? » Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlü, bu senenin 8 ayına aid ticaret muvazenemizi gösterir istatistikleri de neşretti. Bu istatistikte bu senenin birinci ayının lk gününden sekizinci ayın son gününe adar geçen müddet zarfında ihracat ve thalâtımızın maddeler ve memleketlere göre tevzi şekilleri görülmektedir. Biz bu noktada değil, istatistiğin zâhiren göserdiği vaziyetle bunun delâlet ettiği manaya işaret edeceğiz. Bu istatistiklere göre senenin ilk sekiz ayı zarfında ihracatımız 66,810,265, ithalâtımız ise 69,616,656 liralıktır. Bu rakamlar, 8 ay zarfında ticaret muvazenemizin 2,806,391 liralık bir farkla aleyhimize kapandığını gösteriyor. Fakat şunu da ilâve etmek lâzımdır ki geçen 8 ylık müddet, ihracat itibarile ekserisi ölü, fakat ithalât bakımından en hararetli ve hareketli aylardır. Bundan dolayıdır ki 935 senesinde dahi sekizinci ayda ithalât, ihracattan tam 7,705,796 liralık bir fazlalık göstermişti. Geçen seneki farkla bu seneki fark karşılaştırılırsa aradaki açıktan 5 milyon liraya yakın bir miktarının kapatılmış olduğu görülür. Kavun ef'înin atlar hakkındaki kasidesi, Kâni'nin «Baş» mevzuu üzerindeki mensuresi ve hürrenamesi, Pertev Paşanm av'aviyyesi meşhurdur. Eskiden çiçekleri, kuşlan intak ederek manzum ve mensur eser yazanlar çokru ve bunlar her kalem sahibinin başarabileceği işlerden olmadığı için hünerverlik nümunesi sayılırdı. Kolay şöhretin kıymet buldugu devirlerde entipüften yazılar revaç bulduğu cihetle yazılması güç mevzulara uzaktan dahi merhaba diyen kalmadı. Halbuki edebiyatm daha ziyade mizahî kısmına temas eden bu gibi yazılar okuyuculann bediî heyecan ihtiyacını tatmin etmekle kalmaz, yüreklere tebessüm de getirir. İ Bursada meyvacıhk Geçen sene yalnız bin kutu şeftali yapan konserve fabrikası bu sene 17 bin kutu çıkardı Tarihî Musahabeler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle