18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 23 Ağustos 1936 Kurultayda üç mühim tez [Baştarafı 1 inci sahifedei zat j^lTrak edemedik. Fakat oradaki se faretimizin başkâtibi Behçet Özdogancı kurumumuzu temsil edecektir. Mes lektaş kongreye Kurultayımız adma bir tebrik telgrafı gönderilmesini tekli; edıyorvnn.» îbrahim Necminin bu teklifi başkanhk tarafından reye konarak ittifakla kabul edildi. Bundan sonra başkan ilmî çalış malara ve tezlerin okunmasma devam edileceğini söyliyerek profesör Naim Onata söz verdi. Serbest Sütun ") Yirminci Galatasaray sergisi ve bir usuliin iflâsı Ihtilâlciler Malaga kapılarında Naioı Onatın tezi € Türk dilinin Arab dilile olan münasebeti yeni tanıklara ve yeni e?as!ara dayanılarak isbat edilmiştir. Eski büyük Türk medeniyeti biitün dünya mede niyetlerine kaynak olduğu gibi Türk c*ı!i d« bütün dillere kaynak olmuştır. Güne§ Dil teorisi beşerin yalnız dil tarihini değil bütün tefekkür tarihini de aydınlatacak köksel bir ışıkhr. Bu tezle güneşin veya ondan görülen vasıfların uzakJaşıp kaybolmasından çıkan anlam larla bunlara verilen adların gerek Fürk gerek Arab dilindeki birlik ve benzerliğini göstererek yeni Türk teorisinin hakikati ne derin bir görüşle kavradığı tesbit edümiştir. Güneşin uzaklaşıp batma?mdan doğan mefhumlar sayılmıyacak ka^ar çoktur. Bu teze mevzu yapılanlar şun lardır: Akşam. gece, karanlık, karahk. Her göneşin uzaklaşmasından ve batmasmdan doğan bu anlamlarla beraber karanhğın insanlığa lham ettiği fikirlerden övle'eri vardır ki ilk düşünüşte bunların arasm daki birlik ve yakınlığa aklımız b;"den bire varmaz. Bu anlamlann akşati rnefhumlarile birliğini anlatmak için Güneş DH metodile yaptığımız karşılaştırmaîar tahtada izah edilerek anlatılmıştır. Türkçede akşam kelimesindekinin yanmdaki arapça akşam ve gece anlamlaıma ge len kelimelerin uygunluklan gösterilmiş tir.» Ahmed Cevad Emre ve Abdülkadir İnan kürsüde isbat etti ve bu suretle Avrupa alimlerir.ee etimolojisi karanlık olan bu keliemlerin apaydın özü arık türkçe olduğunu meydana koydu ve terminolojide kullanılan daha birçok tabirlerin halis türkçe olduklarını ilâve etti. Bu araştırma sonunda kültür âleminde kullanılan terimlerin (ıstılahların) esas • ları (grek lâtindir, türkçe olamaz).. gibi bir iddia yapmakta devam edebilir miyiz? diye sordu. Avrupa lengüistiğine de şu suali sor du: « En makbul ve en muteber eserlerinizce meçhul ve karanlık kalan nice nice sözleri aydınlatan lehçelere karşı hâlâ lâkayd kalabilir misiniz?» Ahmed Cevad Emre ana dili, orijinali kaybolmuş, yalnız yazma nüshaları dünyanın her tarafına yayılmış bir kitaba benzetti. Bu kitabm en orijinal ve sahih kalmış nüshalan Pasifikten Atlantiğe kadar yayılan saha üzerinde konuşulan Türk lehçeleri olduğunu; bu leh çelerin bizimle beraber Güneş Dil Teorisinin tahlil metodlarile mütaleasına Avrupa dilcilerinin iştirakini temenni ettiğini söyledi ve sözlerini Türkün güne şine bir şairimizin iki mısraile hitab ederek bitiriyorum, dedi: Atatürk Atatürk andhyız sana Güneşinden içtik biz kana kana biter. Yani vokal ek olmaz. Bu gibi görünen kelimelerin sonunda «ğ» konsonu bulunmuş ve mürur zamanla aşınmıştar. Birçok kelimeler bu «ğ» konsonu «h, k, g, y. v» konsonlarına dönmüştür. Türkçede sarı, kuru, ulu, dan gibi kelimelerde «ğ» nin düştüğü, «tav, bav» gibi kelimelerde «ğ» nin «v» ye ve Bay, Sağış gibi kelimelerde «g» nin «ye» ye döndüğü klâsik ekole mensub bilginlere de malumdur. Fakat baba, aba, ata gibi kelimelerin sonunda bir konson olacağını klâsik ekol hatınna bile getirmemiştir. Türk dilindeki bu konsonu Güneş Dil Teorisi keşfetti. Bu keşif etimoloji bakımından çok önemlidir. Birçok kelimelerin etimolojisi ve birçok kelimelerin ayni kökten geldiğini ancak bu «V. + K.» eki kanunile tayin edebiliriz. Meselâ hüma, umay, oymak, omak, aba, oba ve burak, ba rak, bura ve sair kelimelerin ayni kökten geldiğini biz ancak bu «V. + K.» eki kanunile tayin ediyoruz. «V. + K.» eki kanunu Türk dilinde genel bir kanun olduğu (K. ) V.) son eki ile biten yüzlerce kelimenin tetkikile tahakkuk etmiştir. Bunun ispatı için bu tezde beş kelimenin (I inci, sula sulu, çana sanı, alaşa, bala) kelimelerinin sonunda «g» nin düştüğü muhtelif lehçe ve dillerdeki ayni kelimelerin sonunda bir «g, k, y» konsonlannın hâlâ yaşadığı gösterilmiştir. «İkinci» kelimejânin eski şekli «cinçu» dur. Bu kelıme Rus diline «yemçug» şeklinde geçmiştir. «Sula» kelimesinin son konsonu garb türkçesindeki «yulaf» kelimesinde, «çana» ve sani kelımelerindeki son konson Altay lehçelerindeki Şanak ve Çagataycadaki «çanak» kelimesinde görülür. «Alaça» kelimesinin son konsonu ıslavcadaki Losad ve Loşak kelimelerin de, «Bala» kelimesinin son konsonu A nadolu türkçesindeki «malak» kelimesinde yaşamaktadır.» Bundan sonra Kurultay bugün saat 14 te toplanmak üzere tatil edildi. Naim Onat bundan sonra bu kelimeIsmail Müştak Mayakonun tezi lerden başka arabcada gece ve geceye Müteakıben kürsüye meb'us ve Ku aid birçok kelimelerin ve bunlara b*ğlı rultay Sekreteri îsmail Müştak Maya yirmi anlam sersinin nasıl güneştekı va kon gelerek çok şayanı dikkat olan şu sıflarla uzaklaşmasından çıktığını an'.at tezini müdafaa etti: mışür. «Benden evvel söz söyliyen değerli tkinci celsede bilginler, dil tetkik ve araştırma yollarını Naim Onatm tezi iki saat kadar sürdü. yeni, zengin ve feyizli bir ışıkla aydın Arada 15 dakikahk bir dinlenme yapil latan Güneş Dil teorisini vazih dillere dıktan sonra ikinci celseye başlandı. Bu dayanarak müspet ve ilmî bir şekilde sefer de Ahmed Cevad Emre Kü'siye izah ettiler. gelerek bütün Kurultayda bulunanlarca Etimoloji ilmine kuvvetli ve emniyet'i takdir edilen ve Güneş Dil teorisini müc bir iddia ile giren Türk jenisinin bu gürtemian canlandıran ve izah eden tezini büz buluşu yüce Kurultayınız yolile ar müdafaa etti. tık dünya lengüstik âlemine de ilân edilAhmed Cevadın tezi miş bulunuyor. Uç gündenberi zevk ve Ahmed Cevad Emrenin müdafaa *tıi alâka ile dinlenen tezlerden sonra benim ği tezin konusu terminoloji meseîes: idı. de söz alışım teorik reel ışıklarmdan fayBundan dört yıl evvel Türk Dih Kuru dalanarak bazı kısa etüdlerin aydınlatıcı munun ıslah kolu tarafından verilmiş olan ve öğretici neticelerini göstermek içindi. kararda yabancı dillerde kullanılan te Bu etüdleT teorinin tatbikata tam sahih ve rimlerin atılması ve yelerine türkçelernin istisnasız surette mutabakatını gösteren konulması program olarak çizilmişti. terimler mahiyetinde olacaktır.» Ahmed Cevad Emre bu kararı prioria Ismail Müştak Mayakon ilkönce (il) verilmiş bir hükme dayandığını ve siyankelimesini ele alarak ihticac ve itimada tifik bir araştırma yapmadan böyle bir kararla hareket etmenin doğru olmadığını salih mehazlerin bu kelimenin birbirinden çok farklı geldiğini söyledi ve muhtelif söyledi. Tezmi izah için filozof sözünü ve Lu lehçelerdeki mana farklannı izah etti. Gerek bu kelimenin, gerek (ilki) kelinua filozofu ve filozofik şekillerim seç mesınin tahlillerini yapan îsmail Müştak. h ve: «Bunlan seçişimin sebebi herkesçe bazı etimologların türkçe kelimeleri tahlil grefcçe olduklanna tam bir iman taşınma ederken anaköke yanlış mana vermek dolayısile kelimenin de manasını tayinde sıdır» dedi. hataya düştüklerini söyledi ve dedi ki: Bundan sonra bu kelimenin iki nsuru « Türk dilinin dünya dillerine nasıl olan filo ve sofia sözlerinin tahkikine haşkaynak vazifesini gördüğünü izah ve keladı. Yürüttüğü araştırmada mehaz olarak Avrupanın en meşhur lugatlerine lime unsurlannm manayı tayinde ne gibi baş vurdu. Lugatler, Boisacqin grekçe roller oynadığını tesbit etmeğe muvaffak etimolojik lugati gibi eserlerdi. Bunlann olan Güneş Dil teorisi bir taraftan bu hepsinde gerek filos ve gerek sofia söz vazifeyi yaparken, diğer taraftan Türk lerinin etimolojisi karanlık ve şüpheîi o kelimelerine yanlış mana veren yanlış metodlarla mücadele etmeği de kendisi larak gösterilmektedir. için bir zaruret telâkki eder. Bu, hem kenAhmed Cevad Emre bir kelimenin etimolojisinin karanlık olmasmın ne de di vazifesinin selâmeti, hem de ilmin iffeti mek olduğunu izah etti. Bu kelimelerin ve asaleti namına ihmali caiz olmıyan bir | grekçeye nereden geçtikleri Avrupa a vazifedir.» Ismail Müştak Mayakon, Arab alim[ limlerince malum değildir ve Hind Avlerinin yanlış mana verdikleri bazı ana [rupa sözleri oldugu da tahakkuk etme kökleri zikrederek tashihlerini yaptı ve |miş demektir, dedi. Bu ciheti bugün ilmin şeraitine muva ilk insanlann ateşi nasıl keşfettiklerini fık bir şekilde tesis ettikten sonra kelime izah eden bir Türk mitololojisini anlattı. Hatib elektrik ve yaltnk kelimelerinin nin Güneş Dil teorisine göre analizine köklerini araştırıp bunlann morfolojik geçti ve dedi ki: « Güneş Dil teorisinin tahlillerin bakımdan birbirlerinin ayni olduğunu de her ameliyenin bir (niçin) i ve her izahtan sonra (otlamak) sözüne geçti ve (niçin) in bir (çünkü) sü vardır. Büyük ilmî izahlannı şu cümlelerle tamamladı: « Türke ve Türklüğe güneş altında bir titizlikle bu (niçin ) leri sormuş ve bunlann (çünkü) lerini bulmuş kabul et her hakkı lâyık olduğu her feyzi, her nimiş bir adamım. Burada da bu anaüzı meti, her kemali vermek azmile uğraşan Büyük Baş, Türkün medeniyet, ilim ve ayni surette yürütelim.» Bunun üzerine Ahmed Cevad Güneş irfan yollannda muhtac olduğu vasıtaları Dil tahlilinin başlıca ameliyeleri olan ana da gafletin ve o haletin tahakkümünden kökü ve düşmüş vokali iade işlerinin ne kurtarmağa ahdetmiştir. Bu ahd bizim için en büyük müjde ve gibi ilmî esaslara istinad ettiğini izah etti. Ve birer birer kelimelerin elemaniarını en büyük inan kaynağıdır.» Abdülkadir Inamn tezi yazarak, türkçe ve yakutça lugatlere müracaat ederek manalarmı tesbit etti. Bu Ismail Müştaktan sonra Abdülka suretle gerek filos ve gerekse sofia keli dir İnan ( V . + K . ) eki kanununa dair omclerinin türlcçe ( raisor = ep ) ve bun lan tezini izah etti. Bunun esaslarını şu dan çıkan (pil, bil = ilim), (sap, sav = suretle teşrih etmek kabildir: söz) ve ( s a v a k = ders) sözlerinden çıkGüneş Dil Teorisine göre hiçbir kemış olduğunu itiraz kabul etmez surette lime vokalle bitmez, mutlak bir konsonla Türk Dil Kurultayında Sovyet ilim adamları Tas Ajansı Lçüncü Dil Kurultayına iştirak eden Sovyet âlimleri hakkında aşağıdaki malumatı vermektedir: Akademi azasından A. N. Samoylo viç, Sovyet İlim Akademisine merbut Şark:yat Enstitüsü direktörüdür. Bu yüksek şarkiyat alimi, otuz senedenberi Türk milliyetleri lisan ve edebiyatı üzennde tetkikat yapmaktadır. 1929 da İlim Akademesine aza seçilen Samoyloviç, ayni zamanda Türkiye ile ilmî münasebetler komısyonunun reisliğı vazifesini görmekte ve «Türkiye Sovyetler Birliği» mecmuasmın başmuharrirliğıni yapmaktadır. Kendisi, şimdiye kadar Türk kavimleri lisan ve edebiyatile bunların folkloru hakkında 200 kadar ilmî eser yazmıştır. Halen Sovyetler Birliği dahilindeki şark cumhurıyetleri kavimleri için lâtin esash yeni bir alfabe vücude getirmek ışile meşguldür. Akademi azasından Meşçaninov ise yüksek bir dilci, şarkiyatçı ve arkeologdur. İskit antikitelerile Anadolunun eski abidelerini çok iyi tanıyan mumaileyh, Kafkasyanın en eski lisanı olan Gildanî dilini de çok iyi bilmektedir. Meşçaninov, Akademi azasından Marnn şakirdi ve dilcilikte japhetik teorinin en yüksek mümessilerinden biri bulunmaktadır. Meşçaninov, halen, Etnografi ve Antropoloji Enstitüsü ile Marr dil ve fikriyat Enstitüsünün direktörüdür. Türk tarihi mütehassıslanndan olan profesör H. Z . Gabidulin de Türkiye ile ilmî münasebetler komisyonunda ve «Türkiye Sovyetler Birliği» mecmuasında Samoyloviçin muavinliğini yapmaktadır. Kurultay azalarma Türk Dili Kurumundan bildir:!dit;ine göre Kurultay azalarından bazılannın adresine mektub, telgraf, havale gelmiş ve bunlar sahibleri bulunmadığı için Dolmabahçe postanesinde kalmıştır. Adreslerine mektub, telgraf veya havale bekliyenlerin Dolmabahçe postanesine müracaatleri bildırilmektedır. Fransız âlimleri şerefine verilen ziyafet Dün Ünyon Fransez Cemiyeti tarafından Dil Kurultayına iştirak etmekte olan Fransız âlimleri şerefine bir öğle zivafetı verilmiştir. Ziyafette İstanbuldaki Fransız kolonisi de hazır bulunmuştur Sergl antresinde satışa konmuş kataloğlardan bir tane de ben aklım. Yirminci sergi münasebetile hazırlanmış dört sahifelik bir mukaddemesi vardı. San'at mu IBaştaraft 1 Inct safHfedel Madenlerin işlemesi bu işgal yüzünden hiblerini veya amatörlerini alâkalandıra İhtilâlcilerin Guadamarra cephesinde hiçbir veçhile müessir olmamıştır. cak ve müteessir edecek kadar da mahirane yazılmıştı. Fakat, san'at cereyanlarımızı püskürtülmüş olduklanna dair Madrid Teknik direktör muavini M. Lavrence yirmi senedir içinden takib edenler bu muden verilen haber tekzib edilmektedir. Hills, Nenada kalmış yegâne İngilizcL»T kaddeme ile, malı çok tecrübe edilmiş bir General Llano, hükumet tayyareleri markanın beyhude reklâmım hatırlıya Rio Tinto kumpanyasının malik olJucaklardır. Bazı eümlelerini naklediyorum. nin bazı bitaraf şehirleri bombardıman ğu arazinin kıymeti 10 milyon İngiliz li" «Galatasaray sergisinin 1916 danlperi devam edişi memlekette san'at aşkile yaşı etmelerini radyo ile protesto etmiştir. Bu rası tahmin edilmektedir. yan bir varlığın gayret ve sebatını ifade şehirler meyanında Cordoba da vardır. Japonyadaki İspanyol elçisi de ettiğinde şüphe yokmus.> > Burada 22 kişi yaralanmıştır. ihtilâlci . Neden yok olsun. Her meslek ve san'at General, Marksistlerin kafile kafile' Tokyo 27 (A.A.) Japon Domei erbabı içinde hakikî âşıklar yüzde onu geçmez. Mütebakisinin gayret ve sebatı insanlan idam etmelerini de protesto et ajansının bildirdiğine göre, îspanyanın ancak maişetlerini temin içindir. Bundan mektedir. Tokyo elçisi Madrid hükumetile her türbaşka san'atkârın hakikî vasıflarını haiz Luzs cephesinde kanlı harbler lü alâkasını kestiğini ve milliyetperver geressam ve heykeltraşlarımızın onda dokuBiriatou 27 (A.A.) Dün öğleden nerallerle birleştiğini Japon hükumetine zu da Güzel San'atlar Birliği ve Galatasaray sergisi haricinde devam eden müsta sonra Luzse durmadan hücumlar ya haber vermiştr. kil varlıklar kurmuslardır. pılmıştır. Saat 16 ya doğru asiler En Fransa ademi müdahale için bey Zanmma göre «1916 danberi Galatasaray sergisini gayret ve sebatla devam ettiren derlazadan imdad kuvveti almışlar ve nelmilel bir konferans toplanmaGüzel San'atlar Birlığinin memlekette derhal yeniden harekete geçmişlerdir. sını istiyor san'at askile yaşıyan varlıklardan biri ol Hükumetçiler, ileri hatlarda ellerinde Londra 27 (A.A.) Deyli Telgraf dugunda şüphe yoktur> cümlesini kullan. bulundurdukları üç mevzii terketmişlerse mak daha muvafık olacaktı. gazetesinm diplomatik muhabirinin bil • » «Galatasaray sergisi yetişen kudretleri de arkada tutmuş oldukları mevzilerde tanıtmak, yetisecek istidadları tesvik ve müdafaada bulunmuşlar ve orada kal dirdiğine göre, Fransa hükumeti, İspan>a işlerine ademi müdahale hakkında umuhimaye etmek maksadını gözetir ve yalnız mışlardır. o gayede birleşir bir teşekkülün sregisl mî bir anlaşma temini için pek yakınca İki taraf tayyare kuvvetleri, Ledienaimiş > bir beynelmılel konferans toplamak ni İşte süphe götürmiyen nokta! Galata yı, Lapunchayı ve Turiate dağı üzerin saray sergisi yalnız «yetişen kudretler» i deki mevzileri bombardıman etmişlerdir. yetindedir. Handayeye iltica etmiş olan elçıler tanıtır. Yirmi senedir hep yetisecek olan İki tayyare bombası, Bidassoa nehrinin heyetinin, dahilî harbi daha ziyade in istidadların himaye ve tesvikine gelince: Fransız sahiline düşmüştür. Uzun münakaşalara yol açılır, ki burada sanıleştirmek hakkındaki projesine gelinZayiat hakkında hiçbir sarih malumat imkân olmadığı gibi lüzum da yoktur. İdce, İngiltere, bütün devletlerin her iki tadia sarihtir. Yetisecek istidadın sergide ye mevcud değilse de her iki tarafm fazlaca rafa da bu hususta müracaatte bulunmarl olamaz. Oraya, serği jürisine eserini ka ölü verdiği sanılmaktadır. larını istemektedir. bul ettiren ve azçok yetişenler İştirak e Asi tayyareler, Luzs şehrine beyan Deyli Meyl gazetesinin diplomalik derler. Binaenaleyh, teşvik ve himaye mev nameler atarak geceden evvel teslim olzuubahs değildir. Sade, tanıtmak gayesi mazlarsa şehrin yakılacağını bildirmiş muhabirinin fikri ise Hendayede buluran vardır. Bu da yetişen kudretleri gözetir. elçilerin bir kontrol komitesi teşkil eyliyeFakat, sergiye her iştirak edenin müsavi lerdir. cekleri ve bu komitenin ademi müdahale Gecenin başlaması muhariblerinin hakudret göstermesi de muhaldir. Yetisecekanlaşması hilâfına yapılacak hareketleri lerle yetişenler arasında bir zümre daha reketlerine bir nihayet vermemiş, çarpıştetkik edeceği merkezindedir. bulunması lâzımdır, ki onlar daima yutul malar ayni şiddetle devam eylemiştir. San Sebastiyende tifo mağa mahkumdurlar. SenSebastinede tam bir sükun hüküm Paris 26 (Hususî) Burgostan bil«Galatasaray sergisi uzun senelerdenberi surmektedir. dirildiğine göre Sen Sebastienden kaça san'at dedikodularına kemali sükunetle Ihtilâlciler Burgottan takviye mukabele etmeği prensip ittihaz etmiş ve rak gelen bir adam şehirde tifo hastaiığıkıt'aları alıyorlar yalnız şahıstan ziyade esere hürmeti va nın çıkmış olduğunu ve bir günde bu haszife bilerek devam etmemismiş.> Biriatour 27 (A.A.) Reuter a talık yüzünden 8 kişinin öldüğünü haKer San'at dedikodulannın hududu natnüte. nahidir. Bazan amiyane olabilirler. Fakat, jansından: vermiştir. ihtilâlcilerin Irun yolu üzerindeki tamuayyen bir fikir terbiyesine istinad et tikleri için ekseriya, teknik, felsefî, bedil arruz istikametini terketmiş oldukları an Primo dö Riveranın oğlu da ölüme münakaşa veya tenkid şeklini alırlar. Bu mahkum edildi takdirde (san'at dedikodusu) tabiri bana laşılmaktadır. Hükumet kuvvetleri, bu Andey 26 (Hususî) Sen Sebas hafif gibi gelir. Kemali sükunetle muka yol üzerinde kuvvetli siperler vücude getienden bildirildiğine göre orada bulunan beleyi prensip ittihaz eden Galatasaray tirmişlerdir. sergisinin ağırbaslı mezhebi, san'at de eski İspanya Başvekili Primo dö RiveraOğle vakti vaziyette bir guna tebeddül dikodusu tabirile gelişigüzel bir söz atmağa nin oğlu ölüme mahkum edilmiştir. müsaid değildir. Herhalde, amiyane tarzı vukua gelmemiş olduğu görülmüştür. kasdetmiştir. Lâkin, buna da sükunetle Burgosdan ihtilâlcilere takviye kıt'a değil sükutla mukabele etmek çok daha ları gelmektedir. asilâne olurdu kanaatindeyim. IBastaraft l inct sahifede] Madrid Harbiye Naztrımn (San'at dedikodusu) nun ciddi münakator Hafız Emin generalliğe terfi etmişşa veya tenkid manasında kullanıldığını beyanatı kabuf edersek: Bu sefer de, kataloğun muMadrid 27 (A.A.) Harbiye Na lerdir. kaddemesindeki patırdı ile sükunet prenBundan başka Millî Müdfaa Vekâleti sipinin telifi mümkün olamıyacak gibi gö zırı, bugün İruna karşı yapılan taarruz Kanun şubesi müdürü Cemil, Zat İş züküyor. Bir de sükunet prensipile (şa . hakkında ilk defa olarak resmen beya leri muamelât müdürü Şehabeddin. İnhıstan çok esere hürmeti vazife bilmenin) arasındaki münasebeti sezemedim. Hatırı natta bulunmuş ve asilerin püskürtülmüş şaat şubesinden Şeref te birinci sınıf ma gelen ihtimalleri bırakarak geciyorum. ve onlara 200 telefat verdirilmiş olduğu miralayhğa. Askerî Temyiz heyetinden «Galatasaray sergisi bütün vatandaşla nu söylemiştir. Mumaileyh, hükumet Şakir, üçüncü dereceden ikinci dere rm, Türkiyede bulunan bütün artistlerln eserlerini teşhir eden bir sergi a>ni za kuvvetlerinin Guadarrama cephesinde ceye, Seferberlik şubesinden İsmail, manda san'atın umumi bir imtihan mah Estramadurede ilerlemekte olduklarını da Hava Müsteşarlığından Nuri beşinci fili imiş, ibdaatmm yüksekliğini ispat et beyan etmiştir. Hükumet tayyareleri, O dereceden dördüncü dereceye, doktor mek istiyenlere daima açıkmış.> vüzbaşı Asaf, Galib, İsmail, Ahmed, Her san'at tesekkülü hususi sergiler a . viedoyu bombardıman ederek telsiz is Sabri, İsmail Tevfik, Nuri Ömer, Müsçar. Haricdekilere de istirak hakkı verir. tasyonunu tahrib etmişlerdir. Diğer iki teşarlık mahkemesinden Tevfik binbaYalnız, teşekkülün jürisi grupunun nesre tayyare, tam asi kuvvetleri geçid resmi şılığa. İstanbul Kumandanlığı hâkim deceği fikir ve iddialara uyan eserleri teşyaparlarken Ceutayı da bombardıman lerinden Necdet te yüzbaşılığa terfi ethir, uymıyanları reddeder. Galatasaray sergisi de aynen bir teşekkülün hususi bir etmis ve telefata sebebiyet vermiştir. mişlerdir. sergisidir. Orada muhtelif iddialar yanyaIrun önündeki büyük harb na gelemezler. Orası bütün vatandaş sanHendaye 27 (A.A.) Dün İrun atkârların imtihan mahfili olamaz. Filvaki, ibdaatmın yüksekliğini ispat et önünde vukua gelen muharebenin so mek istiyenlere daima açık olan Ideal bir nunda Halkçılar cephesi komitesi, aşa sergi mevcuddur. Kayidsiz, sartsız herkes ğıdaki teblığı vermiştir: eser teshir edebilir. Jürisi yoktur. Bu ser. Kars 27 (A.A.) Diger ve köylerin Ihtilâlciler İrun ile Gainchurizqueta aginin adı (İnkılâb sergisi) dir. Cumhuriyede şiddetli ve zorlu yer depremi başlatin onuncu yıldönümündenberi her sene rasındaki üç kilometroluk cepheye şiddetAnkarada. devlet himayesinde açılır. Fa le hücum etmişlerse de 10 saat devam mıştır. Şimdilik öğrenildiğine göre sekiz ev yıkılmıştır. İnsanca zayiat yok kat, Galatasaray sergisinin (yetişen kud eden bir muharebeden sonra püskürtül tur. retler) i İnkılâb sergilerinin daha birin cisinde hezimete uğradılar. Onların, hu müşlerdir. susî kılıflarmdan çıktıklarını bir daha göIhtilâlciler, muharebe meydanında ren olmadı. 200 ölü bırakmışladır. Hükumet kuvvet«Galatasaray sergisi metnleket gencliğine san'at hevesi asılamak hususunda feyizli lerinden yalnız bir kişi ölmüş ve 3 kişi tesirini göstermiş ve bugünün san'at ce yaralanmıştır. Dün gece Şehremininde Ereğli mahalreyanma memba vazifesini görmüşmüş.> Kurşuna dizilen Faşist generali lesi, Günaydın sokağında saat 21,16 da Bu serginin gayesini ifade eden en tipik Hendaye 27 (A.A.) San Sebas yangın çıkmış ve İbiş adında bir adanr cümle budur. Bahsedilen feyizli memba Galatasaray sergisi içinde veya dısmda bu tiende çıkan «Frente Popular» gazete la yanında bulunan kızının ikişer kath lunan gencleri değil ancak onların hepsine birden hocalık etmis olan (yetişen kud sinin bildirdiğine göre, hükumet kuvvet ahşab evleri tamamile yandığı halde sönretler) i kasdeder. Evet bu kudretler bir leri divanı harbi, son zamanlarda yaka dürülmüştür. zamanlar gencliğe hocalık ettiler. Fakat, lanan asi zabitlerden General Muslera onlara san'at havesini ilk asılıyan rüştüye hocalarıdır. Asıl feyizli tesiri yapan da ile miralay Baselgayı idama mahkum Hofman, Loth, Simon, Laurens gibi bey etmiştir. İdam hükmü bu sabah infaz o[Baştarafı 1 inct sahifedel nelmilel hocalar ve Avrupanın şaheserlerle lunmuştur. lemiş olduklarını tekzib etmekte oldudolu müzeleridir. Ayni gazete, Madridde de 15 asi za ğu bildirilmektedir. Bugünün san'at cereyanma gelince: Bir Moskovada hiç kimsenin böyle bir bitin muhakeme neticesinde kurçuna dizamanlar dinî akidelerimiz, daha sonraları şeyden haberi yoktur. siyası ve iktısadî buhranlarımız dolayısile zildiklerini bildirmektedir. Moskova 27 (A.A.) Evening News resim ve heykel san'atlanmız asırlarca ge. Ihtilâlciler muhakeme ediliyor ri kalmıştır. Yanıbaşımızda ise, Avrupa İngiliz gazetesi, 26 ağustosta bir haber Barselon 27 (A.A.) Katalonyasan'atı bütün hızile ilerlemistir. Bundan neşrederek Stalinin radyo ile Sovyet elli bes sene evvel, ihtiyac duyulup ta Gü nm muhtelif şehirlerinde ihtilâlcileri muzel San'atlar mektebimiz kurulduğu vakit hakeme edecek olan halk mahkemeleri, ordulanna hitaben bir nutuk söyledi ğini ve bu nutkunda «harb, önüne gesan'atın bütün malzeme, fikir ve tekniği çilmez bir hale gelmiştir. beklediğiniz garbden alınmıştır. Günümüze kadar de işe başlamıştır. vam eden sıkı temaslarla da bu san'atın Leridada halk mahkemesi, faşist ha zaman işte, bu zamandır. Bugün vatan, seyri yakından takib edilmiştir. Memba ye reketine iştirak etmiş ve silâh saklamış vazifenizi yapmanızı iistiyor> tarzında ri şaşırılmıyacak kadar asikârdır. Bu ha kikatleri gizli tutarak gencliğin kudretin. olmakla itham edilen Krallık taraftan ifadelerde bulunduğunu bildirmekte den ve günümüzün san'atından şeref çı meb'uslardan Casimir Sangenisi idama dir. Evening News, bu haberinde Vo roşilof, Tukaşevski ve Alksnisin de ayni karmak (sükunet prensipi) ni olduğu ka mahkum etmiştir. dar ı şahıstan çok esere hürmet bilgisi) ni tarzda hitabelerde bulunduklarını ilâve Faşist bir talebe de idama mahkum e eylemektedir. de harab eden bir tesebbüstür. Başlangıcda söylediğim gibi: San'at a dilmiştir. Tas Ajansı, Evening Newsin bu ha matörleri ve muhibleri için düzülen mu thtilâlciler Nerva sehrini berinin baştan aşağı asılsız olduğunu kaddeme (yetişen kudretler) in propaganzaptettiler bildirmeğe salâhiyettardır. da usulüdür, İçtimaî bir nakise eseri olarak san'at terbiyesi alamamış. güzele karLondra 27 (A.A.) Rio Tinto Stalin, radyo ile ne böyle bir nutuk şı duyduğu fıtrî meyli kafi hüküm ve ku kumpanyasının merkezi, ihtilâlcilerin ce söylemiş, ne de böyle emirnameler neşyaslara istinad ettirememis mutevazı inve sanları çelme ve cekme usulüdür. Bu usul nubî İspanyada kâin Nerva şehrini ve bu retmiştir. Voroşilof, Tukaşevski şehrin etrafmdaki arazi ile madenleri zap Alksnis te hiçbir nutuk söylememiş. artık iflâs etmiştir. lerdir. tetmiş olduklarını tasrih etmektedir. M. CUDA Ispanyadaki harb bütün şiddetile devam ediyor Terfi eden kumandanlar Kars köylerinde şiddetli zelzeleler Dün gece Şehrernininde iki ev yandı Yalan bir haber
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle