Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYEl 29 Haziran 1936 VI YANA OONUŞU Tarihi teirifcac77 M. TURHAN TAN / / / / / #/ ( Şehlr ve Memleket HaberlerT"! Üsküdar köylerine dikilen abideler Doğru değil mi? Kır kazinolarının ve plâjlarııı tarifesi bir ihtikârdır Yaz münasebetile sayfiye mahallerinde, deniz kenarlarında birçok kır kahveleri, kazinolar açılmış, plâjlarda faaliyet başlamıştır. T a til günlerini temiz hava alarak ge çirmek istiyenler iyi havalı günlerde buralara rağbet göstermektedirler. Yalnız bu gibi yerlerdeki ta rifeler insafın kabul edemiyeceği kadar yüksektir. Maliyet fiatı bir kuruşu geçmiyen bir fincan kahve nin fiatı orta halli bir ailenin bir günlük geçim parası kadardır. Plâjlarda, en ucuz olarak bir deniz banyosu yapmak için 25 kuruş alınmaktadır. Şehirden bir denizhamamına gitmek, bir plâjda banyo yapmak, bir kır kahvesinde beş dakika istirahat etmek istiyen bir kimse bu sade gezinti ve eğlence için en aşağı 100, 150 kuruş sar fetmek mecburiyetindedir. Hayat pahalılığı, ve kazanc azlığı gözö nünde tutulacak olursa îstanbullu lardan hemen yüzde yetmiş beşinin şehirlerinin bu tabiî güzelliklerin den istifade edememeğe mahkum bulundukları kolayca anlaşılır. Bilhassa bu sene, plâj fiatlan, geçen seneki fiatlardan vasatî ola rak yüzde yirmi beş nisbetinde faz* ladır. Diğer taraftan cumartesi ve pazar günleri BTnlerce halkın tehacüm ettiği bu yerlerde sıhhî şart lara da hiç riayet edilmemektedir. Kendilerine bu tarzda şikâyetler yapılan alâkadar zevat bu gibi yer lerin senede yalnız dört beş ay çalıştıklannı ileri sürerek böyle yük sek tarife tatbikma zaruret bulun duğunu söylemektedirler. Bu mantıkla hareket edenlere verilecek cevab şundan ibarettir: «Mevzuu bahsolan kahve, kazino ve plâjları senenin dört beş a ymda çalıştıranlar mütebaki za manlannı da başka bir işe tahsis edebilirler. Masraflan bu kadar müddete münhasır olduğuna göre kârlan da o müddet için olmak ge« rektir. Eğer onlar, <am bir senelik masraf ve kârlarını töyle birkaç aylık faaliyetten çıkarmak için yük sek tarife tatbik ediyorlarsa ki hakikatte de böyledir buna düpedüz ihtikâr derler. Iş adamları, kâr, zarar ve masraflarını bir senelik fa aliyete göre taksim ve tesbit ederler. Bizim kazinocu ve plâjcılanmızın bu kaide haricinde kalmasım tabiî görmek te sakat bir görüştür.» diyoruz. Siyasî icmal Aç ve tok devletler mumî Harbden mafllub çıktık • lanndan dolayı birçok yerlerirw den ve müstemlekelerinden mah* rum edilen devletlerle galib devletlerden harbin sonunda umduklan menfaatleri va geniş araziyi elde edemiyen devletler mütemadiyen sızlandıklanndan devletler arasında yeni bir sınıf peyda olmuştu. Bu devletlere (gayrimemnunlar) denildi. Umumî Harbden arazi ve siyasî, iktısadî büyük menfaatler temin eden devleterq de (memnunlar) adı verildi. de (memnunlar) adı verildi. Fakab şimdi (gayrimemnun) ve (memnun)' kelimeleri yerine (açlar) ve (toklar), tabirleri kullanılmağa başladı. 1929 senesinde başlıyan ve bütün dünyayı istilâ eden iktısadî buhranın doğurduğu kambiyo tahdidatı ve kontenjan yüzünden gayrimemnun memleketlerin sekenesini doyurmak ve sanayiini yaşatmak için eı> zak ve ham madde tedarikinde çok zorluk çekmeleri memnuniyet ve ademi mem>« nuniyet duygularını duymamak ve aç kaU mak gibi ıstırablara tahvil etmiş ve bu yeni adların taammümüne bais olmuştur. Bidayette gayrimemnun ve yeni tabirile aç devletlerin miktan gayet mahdud olup Almanya ile Macaristan ve Avusturyaya münhasırdı. Daha sonra bu zümreye İtalya ve Japonya gibi iki büyük devlet dahil oldu. Her iki devlet muahedeleri ve Milletler Cemiyetini hiçe sayarak başkalannın arazisini zaptederek genişlemelerine dar arazideki nüfusu beslemek ve sanayieri için ham madde tedarik etmek ihtiyaclannı mazeret gösterdiler. Soy adı için verilen mühlet bitiyor Şimdiye kadar 100 bin aile soy adı aldı Şehrimizde soy adı kaydine devam edilmektedir. Birçok kimselerin ihmal yüzünden nüfus şubelerine müracaat ederek soy adlanm tesçil ettirmemeleri hem kendilerini hem de nüfus memurlannı müşkülâta sevketmiştir. Son günlerde nüfus, belediye memurları, tahrirat kâtibleri, muallımler ve mahalle mümessillerinin çalışmalarma rağmen müracaat ve izdi hamm önü alınamamıştır. Şimdi memurlar müracaat edenlere yalnız birer nu mara vermekle iktifa etmektedirler. Kayid muamelesi ileride yapılarak 2 tem muzdan sonra nüfus kâğıdları kendilerine iade edilecek ve bu suretle cezadan kurtulacaklardır. Padişah gazaba gelerek Kara Mehraed Paşanm Dün Çekme köyünde keÜesinin uçurulmasını emretmiş, fakat Kara iiçüncü abide açıldı Mehmed yiğitçe müdahale&ile adaşını kurtarmıştı Üsküdar kaymakamlığınm kendi mınFakat yalancı peMivan gıbi gösteriş yapmayı da ihmal etmiyordu. Belgrada, o büyük kalenrn fatihleri tarafm<Iaa ya pılmryan, debdebeli bnr mimayiştc gir mişti, ordunun toplanması tekemmül «Knceye kadar da hergün zırhlar giyerek, harb silâhlan kuşanarak halka boy gösteriyordu. Sava ve Tuna 4ulan onua eğlence yeriydi. Sık sık kayıkla balık avına çıkıyordu. Başında miğfer, üstünde zırh, clinde kalka olarak kayığa oturuşu gü lüncdü. Lâkin o, üç balık tutmak ve tuttunnak zevki uğrunda gülünc olmağa tahammül ediyordu. Bununla beraber ordunun yanıbaşm da bulunmaktan huylanıyordu, titizlenr yordu. Çünkü ocaklının ansızm galc yana gelerek kendisini de harbe sürük lemesinden korkuyordu. Onun için kü çük zekâsını seferber ederek orduvu bir an evvel Savanın orta yakasına aşırma ğa, kendinden uzaklaştımağa çahşıyor du. Bu maksadla Anadoludan,ve Rum eliden gelen taze kuvvetleri Belgradda bıraktırmıyarak ayaklannın tozile Zi mon (Zemlin) ovasına geçirtiyordu. Bu arada bütün zahire yükleri, cepane ve on dokuzu Balyemez, kırkı Şahi olmak üzere elde mevcud toplar da yüz elli p a r ça gemiden mürekeb ince filoya yükle tilip Tuna yolile Budine yollanmıştı. Ordunun Savayı geçip Zimon ova sına konması ve Nemse sınınna doğru yollanması için Diyarbekir valisi Kara Mehmed Paşanm gelmesi bekleniyordu. Bu ünlü vezirin gelmesile askerin toplanma işi tamamlanmamış olacaktı. Nihayet p da parlak bir fırkanın başında olduğu halde Belgrada geldi. Fakat bu geliş bir mesele oldu. Çünkü Kara Mehmed Paşadan önce başlarına yeşil sannmış dört yür kadar adam gelerek bir balık avı dönüşünde parişahın yolu üzerine sıralan mışlar, Diyarbekir valisinden yaman bir gürültü ile şikâyete koyulmuşlardı. Bu adamlann hemen hepsi birer kirli bez taşıyorlardı ve kana mı, kızıl suya mı bulaştınldığı pek te belli olmıyan bu ça putları birer yırtık bayrak gibi başları üzerinde sallıyarak adalet istiyorlardı. Hünkâr, bu gibi gürültülü şikâyetlerde davacılarm Sadırazama gitmelerini söy liyegelirken bu sefer nedense şahsan alâka gösterdi, yeşil sanklı kalabalığı uzun uzun söyletip dinledi. Bunlar, Kara Mehmed Paşa levend lerinin Diyarbekir sınırı içinde dört yüz genc kızın ırzına taarruz ettiklerini iddia ediyorlar ve ellerindeki lekeli bezlerle de bu iddiayı tevsik etmek istiyorlardı. Padişah enikonu hiddetlenmiş ve on bin kişilik muntazam bir fırkanın başında harbe gelen ünlü vezirin öldürülmesine emir vermeğe hazırlanmıştı. Tam o sırada manzarayı seyir için kümelenen çeşid çeşid halk arasından gür ve çok gür bir ses yükseldi: İnanma bu heriflere. Ve haykırmak istediğuölüm emri boğazında kalan hünkâr, bön bön sesin belirdiği yana bakarken Sipahi Kara Mehmedin heybetli endamı göründü. Paşa adaşının tehlikeye düştüğünü sezmiş olan yiğit asker, kalabalığı yararak padişaha doğru ilerliyordu. Yeşil sanklı davacı lar, kendilerini uluorta yalanhyan, hünkârı da susturan korkunc Sipahiyi endişe ile süzüyorlardı ve onun kendilerini bir süle yağmunma tutarak süriip çıkaracağı korkusile titreşiyorlardı. Padişah ta garib bir şaşkmlık içindeydi, dilsiz bir merakla heybetli Stpahinin yanına yaklaşma ~ 5inı bekh'yordu. Kara Mehmed, sanki bir bayrak ağasüt karşılaşıyormuş gibi pervasız adım rarla yiirüdü, hünkân çevreliyen Solaklarm, Şatırlann arasına girdi: Bunlar, dedi, yalan söylüyorlar. Çünkü paşa adaşunın levendleri şeytana uyup günah işlemek istemiş olsalar bile hep yeşil sannmış adamlann kızlarını seçmiş olamazlar, belli ki bunlarda kuyruk acısı var, adaşıma iftira ediyorlar. Hünkâr, Diyarbekir valisini adaşım diye anan Sipahinin bu saffetli konuşu şunu beğendi ve mevzuu incelemeden önce sordu: Kara Mehmed Paşa ile adaş mısın sen? Evet. Benim de adım Kara Meh meddir. Yirmi yıl evvel Böf azda Vene dık kalyonlarını ben ateşledim. Avcı hünkâr, gözlerini bir lâhza ka padı, hafızasmı harekete getirdi ve yiğit Sipahiyi bütün hal tercümesile hatırladı: Şu benim kafasını kestirdiğim Deli Muradın yoldaşı Kara Mehmed, değil mi?.. Senin Hotinden Bendere yüzerek geldiğini duymuştum. Sahih mi bu yü züş? Yüzüş değil, akış. Çöpü de Tur laya atsan yuvarlanır, gider. Ve elile Savayı, Tunayı gösterir gibi yaptı: Bak, dedi, bu sular neler taşryor? Peki. Bunu anladık Şimdi ne demek istiyorsun? Bu adamlara kulak asma demek istiyorum. Yalancılıklan hep yeşil sannmalanndan belli. Çekmece gölünde bu kadar çok yeşilbaş ördek olmaz. Nerede kaldı ki bir vilâyette bu bollukta Seyyid bulunsun. Hünkâr gülümsedi. Çünkü Kara Mehmedin gerçekten iğrenc bir sahtekârhğa parmak koyduğunu görüyordu. O devirlerde bir takım düzenbazlar, devlete vergi vermemek, her işte müstesna muame le görmek için başlarına birer yeşil bez sarıyorlar, koyunlarına uydurma birer şecere sokuyorlar ve Peygamber soyundan geldiklerini süyleyip külfetsiz bir hayat sürüyorlardı. Diyarbekirden geldiklerini iddia ederek namus davası açan bu he rifler de şüphe yok ki o düzenbazlardan bir takımdı. Fakat ortada bir dava vardı, onu yüzüstü bırakmak doğru olamazdı. Hünkâr bu mülâhaza ile Kara Mehmedi haksız çıkarmak istedi: Kaziyye, dedi, Seyyidlik değil, ırz maslahatıdır. Paşa adaşın suçlu gö rünüyor. Dört yüz kişi kendinden da takasına dahil köylerde yaptırdığı înkılâb abidelerinden üçüncüsü, dün, Çekme köyünde merasimle açılmıştır. Abidenin açılış merasimine saat 12 de Üsküdardan ve civar köylerden gelen büyük bir kalabalık önünde îstiklâl marşile başlanmıştır. Marştan sonra, köy muh tarı Cemal, Atatürkün vatanı ve köylüyü nasıl kurtardığından bahseden ve o; minnet ve şükranlarını anlatan bir nutuk söyliyerek köylünün hissiyatına tercüman olmuştur. Bundan sonra, kürsüye gelen kaymakam Lutfi, bu inkılâbdan bahsetmiş ve: « Türk köylüsünün kadirşinaslığma delâlet eden bu eserin ifadesi çok yük sektir. Türk köylüsü hain sultanlar zamanında bir çamur deryası gibi dört tarafa atıldığı zamanları unutmamıştır. Arkadaşlar Türk köylüsü civanmerddir. Kadirşinastır. Kendisine yardım edip yükseltenleri çok iyi bilir ve tanır. îşte, bugün de biz buraya vatanı ve bu âlicenab kütleyi kurtaran en büyüğümüze, Atatürkümüze şükranlanmızı arz için toplandık» demiş ye kordelâyı kesmiştir. Bundan sonra Üsküdar Halkevi namına muallim Hakkı, Çekme köyü muallimi Vesıle, Kısıkh Parti Başkanı Said de birer hitabe ile köylünün hissiyatını an latmıs ve köy mektebi talebelerinden küçük Ayşe ile Nedime ve Halid birer şiir okumuşlardır. Bu aralık abideye civar köylerden gelen çelenkler konulmuş ve bandonun 10 uncu yıl marşı arasında merasime son verilmiştir. U KÜLTÜR İŞLERÎ Üsküdar Kız San'at mektebinde konser Üsküdar Kız San'at mektebinin 56 ncı ders yılınin sonu münasebetile dün saat 16 da mektebde bir konser verilmiştir. • Kalabalık bir Tdavetli kütlesinin hazır bulunduğu konserde Ulvi Cemal ve Nuri Satni tarafından güzel parçalar çalın mıştır. Konserden sonra mektebin bu seneki sergisi gezilmiştir. 8 paviyona aynlan sergide 6 binden fazla eser teşhir edilmek tedir. Sergide satış ta yapıldığından ta lebenin dıktiği ^apka ve roblar çok beğenilmis ve yüzlerce liralık satış olmuştur. Mekteb idaresi haricden birçok si pariş te almıstır. Sergi dün aksam kapanmıştır. Bütün nüfus muamelesini iki temmuza kadar bırakmış olan memurlar soy adı için müracaat edenlere numara vermeğe bile yetişememektedirler. En ziyade kalabalık Beyoğlu, Fatih, Şişli, Fener ve Üsküdar nahiyelerindedir. Mücavir köy ve kazalarda esasen soy adlan muntazam Burette kayidli olduğundan bu işin ya pılmasmda müşkülât çekilmemiştir. İstanbul, Ankara vilâyetlerinin soy adı kaydinde diğerlerinden geri kaldıkları anlaşılmaktadır. İstanbulda bugüne kadar 155,000 aile soy adı almıstır. Arada daha bir iki gün kaldığına göre şehir dahilinde soy adı almamış olanların sayısı bir hayli azalmış olacaktır. Perşembe sabahından itibaren soy adı almamış olanlar Son zamanlarda Almanya dahi aynî kanunen tayin edilen cezayı vermeğe sebebleri ileri sürerek eski müstemlekelerimecburdurlar. Bunlara valiler ve kay nin iadesini istemektedir. Almanyada makamlar birer soy adı vereceklerdir. müstemlekelerin iadesine aid propaganda Nüfus memurlan ellerindeki işleri bi yapan ve müstemlekelerin döviz yani tirdikten sonra kütüklerde soy adı alma ecnebi parası tedarikine hacet kalmaksımış olanların listelerini çıkararak takib e zın Almanyanın, yiyeceğini ve ham mad< dilmek üzere alâkadar memurlara vere desini temin hususunda büyük menfaatler peklerdir. Bunlar da soy adı almamış temin edeceğini dahile ve harice anlatan olanlan nüfus şubelerine sevkedecekler cemiyet ve müesseseleri, ahiren birleştiridir. lerek devlet idaresi altına alındı. Nüfus kayidleri taşrada olanların bu* Almanya hükumeti Ren mıntakasmın radaki müracaatleri kayidli bulundukları askerî işgal altına ahnması üzerine devubelere gönderilmekte olduğundan ni letler arasında cereyan eden müzakere » » hayçt üç ay zarfuıda bu kayid muame lerde müsiçmlekelere olan «ifciiyacım her "eUrS tanjamiie taefjjnr eâSmlş Â l U İ r i zaman ileri surmüş ve Milletler Cemiyeti • VtLÂYETTE ne dönmesi için müstemlekelere aid taleb ve ihtiyacının tervic edilmesini bile şart koymuştu. Hulâsa Japonya, İtalya ve Eyüb kaymakamlığı Almanya, halklarına yiyecek ve fabrikaBir kanunla teşkiline karar verilen Eyüb kazası kadrosu bugün Vilâyete ge lanna ham madde tedarikini temin için lecektir. Bu kaza kaymakamlığına Çınar genişlemenin hayatî bir zaruret olduğukaymakamı Ahmedin tayini söylenmek nu ileri sürmektedirler. tedir. ECNEBÎ MEHAFÎLDE Ingiliz sefiri geldi Bir aydanberi mezunen memleketinde bulunmakta olan îngiliz sefiri Sir Persi Loren dün karısile beraber Londradan çehrimize gelmiştir. SOSYETELERDE Sağır ve dilsizler kongresi yapılamadı Doğru değil mi?< Yaramaz çocuk Necatibey Enstitüsünün senelik sergisi Dilsiz ve Sağırlar Cemiyeti kongresi dün Şehzadebaşında Letafet apartıma nında toplanacaktı. Fakat, ekseriyet olmadığından toplantı önümüzdeki pazar vacı. Yiğit Sipahi ayak diremekten ve man gününe bırakıldı. Yedikulede Imrahor caddesinde otutığa uygun cevablar vermekten çekinmeMÜTEFERRİK ran Yorginin kızı Eftime, dün sabah, di: ekmek almak için Süleymanın fırınma Filâtelik kulübü açıldı lyi düşün, boş yere vebale girme. gitmiştir. Ankarada (Türkiye Filâtelik kulübü) Bu adamlar adaşımdan değil levendlerFırında bulunan 12 yaşlarında Etem den şikâyetçi. Her koyun kendi baca adında bir kulüb kurulmuştur. Eftimeyi görünce ocaktan bir parça ateş Bu kulüb posta pulu kolleksiyonu yağından asıladururken sen levendlerin sualarak kızm üzerine atmıştır. Eftime üçu için Kara Mehmed Paşayı mı asa pan meraklıların pul değiştirme işlerini caksm?.. Günah işliyenleri buldur, ce kolaylaştıracak ve Türk pullan için ge zerine atılan ateşten yanmış ve ağlaya rekli tedbirleri alarak pullarımızın değer ağlaya gitmiştir. Kızm akrabasından Sizalandır lArkası carl lerini koruyacak ve memleketin güzellil mon ve Lâmbo Eftimeden işi anlayınca lerini dünyaya tanıtmağa çalışacaktır. koşarak fınna gitmişler ve yaramaz ço Istanbuldaki Eğelilerin cuğu dövmeğe başlamışlardır. Fınncı {hgezintisi sanla pişirici Hâşim tezgâh üstünde bı tzmir Lisesinden Yetişenler Cemiyeti, çaklardan birer tane alarak küçük Ete îstanbulda bir Ege Yurdu binası yaptır min imdadına koşmuşlar ve Lâmbo ile mağa karar vermiş ve bu binaya lâzım Simonu yaralamışlardır. Yaralılar tedaolan parayı tedarik etmek üzere dün, bir vi altma alınmıştır. Polis hâdise hakkınvapur gezintisi tertib etmiştir. da tahkikat yapmaktadır. Cemiyet mensublan, vapurla Yalovaya kadar gitmişler ve akşama kadar hoş bir vakit geçirmişlerdir. M ALİYEDE Iki kişinin yaralanma Maliye teşkilât nizamnamesi Maliye teşkilât kanununa göre tanzim sına sebebiyet verdi edilmiş olan nizamname Devlet Şurasından çıkmış ve Başvekâlete gönderilmiş tir. Nizamnamenin yakında İstanbul Vilâyetine tebliğ edilerek İstanbul Defterdarlık teşkilâtınm bu kanun ahkâmına tevfikan yapılması beklenilmektedir. POLÎSTE TRAMVAYLA KAMYON ÇARPIŞ XI Şoför Niyazinin idaresindeki 2008 numaralı kamyon Galatadan ge çerken vatman Mehmedin idaresindeki ;ramvayla çarpışmıştır. Çarpışma ne ;icesinde her iki araba hasara uğramış:ır. Kamyon ve tramvaydakilere birşey olmamıştır. TAŞLA BAŞINDAN YARALAN IVIIŞ Balatta oturan Esterin bir buuk yaşındaki kızı Nelli, dün evin bah•esinde otururken duvarda yürüyen bir kedi tarafından düşürülen taşla başmdan yaralanmıştır. Bu devletlerin ham maddeye ihtiyac» ları bütün dünyadaki ham madde membalarının yeni baştan taksimi gibi bir cereyan uyandırmıştır. îngilterede, Amerikada, cihanın sulh ve huzurunun esash surette temini için ham madde mamba « lannın yeniden taksimini istiyen zümreler ve cereyanlar peyda olmuştur. Gayrimemnunlar yani açlar sınıfına ahiren mühim bir devlet daha girmiştir. Milletler Cemiyetinin ıslah ve tensiki, İtalyan Habeş ihtilâfında bu müessesenin iflâsı yüzünden bilhassa İngiltere ile Fransa tarafından halihazırın en büyük bir meselesi sayılması münasebetile Lehistan dahi vaziyetini tayin etmiştir. Bu devletin naşiri efkân Kurjier Poranny mezkur müessesenin ıslahı hakkında Lehis <* tanm nasıl düşündüğünü şu suretle izah ediyor: Kömür depoları işi inhisar altına alınıyor I Enstitünün sergisinı hazırhyantar ve bu senenin mezunlart bigki muallimleri Behıye ile beraber * Bursa (Hususî) Necatjbey Kız I yetiştirilmesile mümkün olabileceğini ve Enstitüsünün senelik sergisi açıldı. Açıl bu müessesenin kızlanmızı bu şekilde hama merasiminde Valımiz Şefik Soyerle zırladığını anlattı. Sözlerini bitirirken müaskerî kumandan General Salim Cevad essesenin ismini taşıdığı merhum Necatiyi ve birçok davetli bulundu, evvelâ Enstitü hürmetle anarak kordelâyı kesti. Davetmuallimlerinden Fahri Dalsar mektebin liler; Enstitü talebesinin bir sene zarfıntarihçesinden ve aile hayatımızda yaptıda hazırladıkları güzel ve zarif muhtelif • ğı mühim değişikliklerden bahsetti. Biliture Valimiz Şefik Soyer, bir millet islerin teşhir edildiği bu serginin bütün vafMnm IılİBİ taşkil «clca aile Haya dairelerini büyük bir zevkle gezdıler. Sertının sağlamhğı kadınlığın bu vadi4e iyi gi beş gün halka açık kalacaktır. Liman İşleri İdaresi, İktısad Vekâlctinden aldığı bir emir üzerine, kömür depolarınm yeri ve tesisatı hakkında bir proje hazırlıyacaktır. Yakmda hazırla narak Vekâlete gönderilecek olan bu proje ile kömür depolan işi kat'î surette halledilmiş olacaktır. Bulunan şekle göre, îstanbulda ma den kömürü depoları tesis ve idaresi inhisar altına alınacak ve bu iş Liman Iş letmesine bırakılacaktır. Liman İşletmesi depo işlerini ele al dıktan sonra, İktısad Vekâleti lüzum görürse îstanbulda kömür satışile de meşgul olabilecektir. Depoların yerlerini Heyeti Vekile tayin edecektir. «Milletler Cemiyeti vasdasile beynel' milel teşriki mesai, ancak aza devletlerin munık taleblerini ileri sürmelerine meydan verilmesi ve mümkün mertebe tatmin edilmesile kabildir. Bunun için bugünkii (tok) devletler (aç) devletlerin nef'inc fedakârlıklarda bulunmalıdırlar. Hethalde bu fedakârlıklar, yeni bir umumî harb' de uğrıyacakları zarar ve ziyanlar kadar büyük olmıyacaktır. Bu aç devletlere Lehistan da dahildir. Almanyadan sonra halinden en az memnun olan devlet Lehislandır. Lehistan, süralle arlan nüfusuna mah' ec bulamıyor. Sanayiinin zarurî havayici olan ham maddeleri tedarik edemiyor. Tok devletler aç devletlerin Ve bu cümleden Lehisianm refah Ve saadetine çok ehemmiyet vermelidirler. Beynelmilel samimî teşriki mesainin ilk şartı lâzımı budur.» Varşovadaki ecnebi gazete muhabirleri de Lehistanın ham madde ihtiyacı artık' haricî politikası üzerinde fevkalâde tesir ve nüfuz yaptığını teyid ediyorlar. Böyece Lehistanın Almanya, îtalya ve Japonya gibi devletlerin sıkı münasebetlerde ulunmasmm bir sırn daha meydana çıktığı gibi Sovyet Rusyanm Lehistana karsı ademi itırjaadının sebebi de anlaşılıycr Hulâsa mevcud siyasî nizamın değiştirilmesini zorlıyan amiller bir kat daha artDün akşam, Büyükadada bir eşek ya rışı yapılmıştır. 18 eşeğin iştirak ettiği bv mıştır. yarış çok zevkli ve meraklı olmuştur. Ka zanan eşeklere mükâfatlar verilmiştir. Muharrem Feyzi Togay Yukanki resim bu müsabakaya giren lerden bir kısmım göstermektedir. Dün Adada eşek yarışı yapıldı