22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 23 Haziran 1936 VIYANA DONUŞU Tarihî tefrika: 71 M. TURHAN TAN ( Şehir ve Memleket Haberleri 1 Somada yapılan Manisada bulunan tarihî eserler büyük kır eğlencesi Yağmur, on bin kişinin bulunduğu eğlencenin tadını kaçırdı Soma (Hususî) Buradan beş kilometro uzakta iki, üç bin dönümlük bü yükçe bir çam ormanı vardır. Bu or manı Öveçli köyünde oturanlann kur dukları herkesçe malumdur. Köylü bazı hurafelere inanarak or mandan bir kuru dal bile kesmemekte ve hatta otlatmak için hayvanını bile oralara yanaştırmamaktadır. Bu yüz den orman tahribden kurtulmuş ve gelişip şimdiki vaziyetini almıştır. Çok eski zamanlardanberi mayıs ayı içinde bir gün Soma, Kırkağaç ve sair kazalardaki halk buraya toplamr ve Hıdırellez günü yaşarlar ve iceriye kurulan kazinomsu yerlere hayli para bırakırlar. Şimdiye kadar bu paradan ormanın yetiştiricisi Öveçli köyündekiler istifade ederlerdi. Fakat bu varidat membaına Kırkağaç Belediyesi de göz koymuş olacak ki zavallı köylülerle bu Belediye arasmda bir çekişme oldu ve orman Kırkağaca intikal etti. Siyasî icmal Devletlerin coğrafi mevkiine göre emniyet ecrî tedbirlerin kaldırılması lehinde İngiltere kabinesinin verdiği karardan sonra Fransa kabinesi de ayni yolda karar verdi. Gerçi bu kararlarla zecrî tedbirler şimdiden kaldırılmış olmuyor. Milletler Cemiyeti büyük meclisinin de buna karar vermesi lâzımdır. Fakat bu müessesenin teşebbüs ve kararlarında şimdiye kadar yalnız îngiltere ile Fransanm önayak olduklarına göre zecrî tedbirlerin kaldırılmasına Cenevrede dahi karar verileceği beklenebilir. îtalyaya karşı zecrî tedbirlerin kulla nılmasından harbin önünü almak ve başladıktan sonra durdurmak gibi beklenilen faidelerin husule gelmemesi ve bilhassa hiçbir devletin bu uğurda harbe girişmeği gözüne aldırmamasından dolayı askerî tedbirlere müracaate imkân bulunmaması yalnız mevcud zecrî tedbirlerin kaldınl ması değil, Milletler Cemiyeti misakının on altıncı maddesinin ihtiva ettiği bütün umumî zecrî tedbirlerin tay ve ilgası me* selesini ortaya çıkarmıştır. İngiltere, bir defa tecrübesi hezimet vc iflâsla neticelenen bir şeyin ileride bir daha tecrübe edilmesine kat'iyyen taraftar değildir. Çünkü ikinci defa tecrübesinde birincisinde görülen tehlikelerin daha büyüğüne tesadüf olunacağına emin bulunuyor. Meselâ Almanyaya karşı askerî tedbirler şöyle dursun, hatta îtalyaya karşı tatbik olunan iktısadî ve malî tedbirlerin bile Berlin hükumeti tarafından sebebi harb sayılacağı şüphesizdir. Çünkü Almanyanm malî ve iktısadî vaziyeti bunlara uzun müddet gayrimüteaddî (pasif) surette mukavemet ve tahammül göstermesine asla müsaid değildir. Al • * manya bu tedbirlere derhal harble mu " kabelede bulunacaktır. Bunun için îngiltere Habeş mesele sinde tatbik kabiliyeti görülmiyen Mil letler Cemiyeti misakının ahkâmından başlıca zecrî tedbirlere aid maddenin ilga suretile ıslah edilmesini şiddetle iltizam ediyor. Zezrî tedbirlerin kaldırıl ması ile cihanşümul müşterek emniyet esası dahi bozulmuş oluyor. Bunun yerine İngiltere devletlerin coğrafî mevkilerine göre mevziî müşterek emniyet usulünün vaz'ını istiyor. Bu mevziî emniyet için Küçük îtilâf küçük bir örnek sayılmaktadır. Küçük İtilâfa Macaristanla Avusturyanın da dahil olduğu farzedilecek olsa îngilterenin istediği mevziî müşterek emniyet manzumelerinden biri kurulmuş olacaktır. İngilterenin tasavvuruna göre dünyanın ve Avrupanın her hangi bir yerinde tecavüz vuku bulup sulh bozulacak olursa o yerin dahil bulunduğu mevzi ve mm takada bulunan ve aralarında mevziî müşterek emniyet anlaşması yapan devletler askerî tedbirlere vanncıya kadar her türlü zecrî tedbirleri mütecavize karşı tatbik etmelidirler. Milletler Cemiyeti bu mevziî emniyetin tatbikine surî bir ne* zarette bulunmakla iktifa etmelidir. Böyle manzumeler kurulduğu zaman İngiltere kendisinin nasıl bir manzumeye gireceğini dahi gizlememektedir. Ingil terenin Avrupanın şimali garbisinde Almanya, Fransa, Belçika ve Holanda arasında mevziî bir emniyet anlaşması yapılıp kendisinin de buna girmesine taraf" tar bulunuyor. îtalyaya karşı konulari zecrî tedbirlerin kaldırılmasına Fransa ve Sovyet Rusya taraftar olmakla beraber îngilterenin mevziî emniyet tasavvuruna muhaliftirler. Bunlar gene cihanşümul umumî müşterek emniyet usulü esasınm muhafaza edilmesini istiyorlar. îngilterenin tasavvuru kabul edilecek olsa Fransanın Sovyet Rusyası ve Çekoslovakya ile yaptığı ittifaklardan ayni ması ve Almanyanm muhtemel tecavü » züne karşı yalnız İngiltere ile iki küçük' devlete bel bağlaması lâzım geliyor. Fakat İngiliz efkârı umumiyesi bilhassa îtalyaya karşı umumî müşterek emniyetin tatbik edilmesi iflâs ettikten sonra Avrupada yalnız İngilterenin deniz ve hava ve askerî emniyetile doğrudan doğruya alâkadar devletlerle taahhüdde bulunmasınî istediğinden bu devlet bir daha umum Avrupaya şamil müşterek emniyet tasavvuruna hiçbir zaman yaklaşmıyacaktır. Bir günde üç feci kaza oldu îki çocuk tramvay, bir çocuk ta otomobil altında kaldı Dün şehrimizde 3 tramvay ve otomobil kazası olmuştur. İkisi çocuk olmak üzere 3 kişi yaralanmıştır. Kadıköyden Fenerbahçeye giden vatman Hüseynin idaresindeki 26 nu maralı tramvay, Kalamış durak yerine geldiği sırada cadde üzerinde oyna makta olan Gavsi admda dört yaşla rında bir çocuğun topu tramvay yolunun üstüne gitmiştir. Çocuk, topu al mak üzere birdenbire yola çıkmca tramvayla karşılaşmış, ve tramvayın altına düşmüştür. Çocuk dört metro kadar sürüklendikten sonra tramvay durdurulmuştur. Ağır surette yaralanan çocuk Nümune hastanesine kaldırılmıştır. *** Kuruçeşmede oturan kömür amele sinden Dursunun dört yaşındaki oğlu Kadir, Kuruçeşme Neft Sandikat gaz deposu önünde caddenin bir tarafından diğer yanına geçmek isterken vatman Hüsnünün idaresindeki 235 numaralı tramvayın çarpmasına maruz kalmış, birçok yerlerinden yaralanmıştır. Ya ralı çocuk kanlar içinde hastaneye kaldırılmıştır. *** Şoför Vartanın idaresindeki 2579 numaralı otomobil, Moda caddesinden geçerken Anastasiya adında bir kadına çarparak yaralamıştır. Yaralı Nümune hastanasine kaldınlmış, şoför yakalanmıştır. Bekri Mustafa Paşa bağırdı: «Bre Elçi! kanad kuşta, kırıcı pençe aslanda bulunduğu gibi şeref dediğin nesne de güçlü olanlarda bulunur» Hakikati tamamile göstermiş olmak için hemen ilâve edelim ki tarihin en yüksek şahsiyetlerinden biri olmak, hazineler ele geçirmek hırsile yaman bir işe bel bağlamış olan Kara Mustafa Paşa Türk silâhmı eşsiz zaferlerle yeni baştan şereflendirmek kaygusunu da gütmüyor değildi. O silâhm yenilmez olduğuna gerçekten kanaati vardı ve bu kanaatle kâinata pek yüksekten bakıyordu. Ona sorulsa, sorulabilse Kanunî Sultan Süleymanın alamadığı Viyanayı devirmenin bir tarih borcu olduğunu söyliyecekti ve o borcu öderken para hırsına mağlub oluşunu beiki hissetmez görünecekti. Kont dö Kaprara, Kızlarağasile Başimrahorun Sadırazamdan üstün çıkama dıklannı sezmekte gecikmedi, doğmaması için bu kadar çalıştığı felâketin yüz gösterraek üzere bulunduğunu anladı ve hakikati Imparatora bildirdi. Hamiyetli elçinin tstanbuldan Viyanaya gönderdiği mektublar, raporlar, yurdseverliğin olduğtı kadar işsezerliğin de şaheserleridir. O, içten gelen bir telâş ve teessürle yazdığı bu mektubların birinde ilkbahann gel mesilc beraber müthiş bir ordunun Avusturya topraklarına saldıracağını, bu ya man âfete karşı vakit kaybetmeden müdafaa tedbirleri alınmasını söyledıkten sonra: «Haşmetpenah!.. Türkler bizi mühimsemiyor, hiç mühimsemiyor. Kara Mustafa Paşa kendine pek güveniyor» diyordu. Başka bir mektubunda şu yanık sözler vardı: «Yüz elim bulunsa ve damarlanmın her birile yazmak kabil olsa size hep bu sözü tekrar edeceğim: Kılıca sanlmaktan, hıristiyanlığı Türklere karşı müdafaadan başka çare yoktur. Sulh ümidleri mahvoldu. Biz felâ ketle yüzyüze geliyoruz. Ezilmemek, mahvolmamak için onu ezmeğe çalışmahyız.» Imparatora tehlike arifesinde hangi kapıya başvurmak, hangi ele sanlmak iâzım geleceğini öğreten de oydu. Istan buldan haykırarak Romayı gösteriyordu. «Papanın eteğine sarıhnız» diye yalvarıyordu. Birinci Leopold, gerçekten yurdsever bir diplomat olan Kont dö Kapraranın bütün öğüdlerinı dınlcdi, askerî hazırlıklara genni vermekle beraber Romaya elçiler yolladı, Papa Onbirinci lnosandan din namına yardım istedi. Lutherin ümmeti olan protestanlan yıllardanberi kan ve ateş içinde boğarak katolikliğe bağlı lığmı gösteren, yarı Macaristanı Sen Piyer kilisesine çiftlik olarak bağışlıyan lmparatorun bu dileğine Papanm kulak asmaması mümkün değildi. O sebeble Romadan her yana vaizler çıkanlmış, beyannameler dağıtılmış ve bütün hıristiyan âlemi Türkler aleyhine mukaddes cihada davet olunmuştu. Fransa Kralı Ondördüncü Lui, Ro mada hazırlanmak istenilen fırtınalan Babıaliye bildirmekte kusur etmiyordu. Fakat Kara Mustafa Paşa küçük bir telâş değil, bu korkunc haberlere minimini bir alâka dahi göstermiyordu. Hatta Parisli elçinin bir gün cür'et gösterip: «Gözünüzü açınız. Polonya ile Avusturya birleşiyor» demesi üzerine bir sinek vı zıltısı duymuş gibi yüzünü ekşitmiş, «İsterse Kralınız da Çasarla birleşsin. Biz kimseden korkmayız» demişti. Vaziyet bu biçime girince ric'at ihtimali ortadan kalkmış oluyordu. Kara Mustafa Paşa için de işi artık hızlan dırmak gerekti. Zaten orta Macar elçileri ve Kont dö Kaprara son damlaya kadar sızdmlmıştı, pazarhğın uzatılmasına sebeb kalmamıştı. Bundan ötürü ve zir, son hamleyi yaptı, Tökeli İmrenin Babıali tarafından orta Macar Kralı ve Valisi tayin olunduğunu Viyana hüku merine bildirdi. Ayni zamanda onun elçilerile 14 maddelik bir muahedename imzaladı. Muahedeye göre Tökeli Macaristan Kralı oluyordu. Çocuğu olmadan ölürse karısı İlonayı Babıâli himaye edecekti. Macarların yeni bir kral seçmeleri için Istanbulun nzasını tahsil etmeleri lâzımdı. Macaristan, Türk silâhile müdafaa olunacaktı ve buna mukabil her yıl îs tanbula kırk bin talerlik bir vergi verilecekti. Orta Macar elçileri bu kıymetli vesikayı alır almaz yurdlanna dönmek üzcre yola çıkmışlardı. Kont dö Kaprara ümıdsizlik içinde Sadırazamın insafa gelme sini ve işi bir muahede ile bırakıp silâha sarılmamaya söz vermesini bekliyordu. Kara Mustafa Paşa onun bu ümid siz bekleyişini de boşa çıkardı, bir gün Babıaliye çağırdı: Türk tarihini aydınlatacak kadar kıymetlidir Manisa (Hususî) Pek yakın zamanlara kadar ancak Yunan, Roma, Selçuk eserlerini ihtiva ettiği zannedilen Ma nisanın, bugün. çok eski ve zengin bir Türk medeniyetini içinde yaşatmış ehemmiyetli bir şehir olduğu anlaşıl mıştır. İlbayımızın kuvvetli görüş ve değerli alâkalarile Manisa çok zengin ve em salsiz bir müzeye kavuşmaktadır. Şimdiye kadar bu hususa lâzım olan ehemmiyetin verilmemesi yüzünden şurada burada atılmakta ve harabiye uğratıl makta olan tarihî eserler, muntazam ve esaslı bir mesai programı içinde toplanılmaktadır. Koca Mımar Sinanın eseri olan ve memleket müzesi ittihaz edilen Muradiye medresesinde, kısmen res törize işleri yapılan bu eserlerden ba zılarınm Mılâddan evvel çok eski devirlere aid olup pek zengin bir mahiyet arzettikleri mütehassısları tarafından kat'iyetle söylenmektedir. Diğer taraftan Halkevi de, kendi faliyet çerçevesi içinde, halka, tarihî eserlerin kıymetlerini belirtmek, bunları tahribden kurtarmak ve onlara karşı sevgi uyandırmak için konferanslar verdirmekte, tarihî inceleme gezileri tertib etmektedir. Geçen pazar günü 60 tan fazla Halkevi üyesinin iştirakile yapı lan gezi çok faydalı olmuş, tarihî bil gilerimizi yepyeni bir yola sokan em salsiz eserler görülmüştür. Bilhassa şimdiye kadar Pazar diye anılan, halbuki yanında bulunan Eti hiyeroğlifile yazıh kitabeden (Eti ana bereket ilâvesi) olduğu anlaşılan Akpınar mevkiindeki kabartma heykel çok ilgi uyandırmıştır. Bu kabartma heykel 11 metro uzun luğunda, 8 metro genişliğinde olup, kaya oyularak yapılmıştır. Elleri meme lerinin üzerine kavuşmuş, oturmakta olan bir ilâheyi göstermektedir. Tam baş hizasında beş metro solda mustatil bir şekilde, kayaya kabartma olarak işlen miş Eti hiyeroğlifile yazılı kitabe mevcuddur. Bu emsalsiz eser başlı başına Manisanın tarihî veçhesini değiştirecek bir mahiyettedir. Eti ananın iki kilometro şarkmda ve ayni Sipil dağının eteklerinde kaya ü zerine oyulmuş Fîrik karaftolu denen bir askerî nöbet mahallî vardır. Bu mahal çevresinde ötedenberi küp, mezarlar, eski toprak kaplar bulunmakta idi. Bu kere yolun kenarında iki küp daha meydana çıkmıştır. Ağızları kırık, içleri toprakla dolmuş olan bu küplerin pek yakın bir ihtimalle Etilere aid ol duğu düşünülebilir. Gene bu civarda kayaya oyulmuş geniş merdivenlerle çıkılan içiçe iki taş oda mevcuddur. Merdivenler de, oda da taş oyularak yekpare bir şekilde yapılmıştır. Manisa kafilesi Turgudlu Halkevinin kırkı aşkm üyesile birleşilerek Sancakh Bozköy eteklerinde bulunan höyük lere gidildi. Burası Manisaya 27 kilo metro uzaklıkta ve hiç ilişilmemiş ba kir bir tarih hazinesidir. Birbirlerine 50 ilâ 400 metro uzaklıkta on, on bir hö yük mevcuddur. Bunlardan yalnız bir tanesi 30 yıl evvel meçhul eller tara fmdan açılmış, höyüğün merkezine doğru cenub istikametinden uzanan ve ikişer metro ara ile üç hücreyi ihtiva eden dehliz ve hücreler bozularak taşları köyün minaresinde kullanılmıştır. O vakit asıl mezarı teşkil eden merkezdeki büyük hücre açılmamış ve zamanla açılan delik kapanmıştır. Aradan 30 sene geçtikten sonra hava tesiratile asıl me zarın bulunduğu mahalle bakan yarım metro genişliğinde bir methal açılmış tır. Buradan mezarın içine girilmektedir. Mezar çok şayani dikkattir. Yarıdan fazla kısmı toprakla dolmuş bir halde dir. Sarı mermerden murabba şeklinde yapılmıştır. Bilhassa kubbe yepyeni bir tarzı göstermektedir. Bir buçuk metro uzunluğunda 70 santim genişliğinde taşlarla harçsız olarak ve kademe kademe birbirini kateden istikametlerde mu rabbalar teşkil edilerek konmuş ve bu suretle gayet muntazam bir kubbe or taya çıkmıştır. Taşlarm iç tarafları yontularak işlenmiş, hariç kısımları tabiî halde bırakılmıştır. Öyle ki, mezarın üzerindeki toprak kaldırılırsa gözlere yekpare bir taş yığmından başka bir şey gözükmiyecektir. Gezi kafilesi arasında bulunan mühen disler şimdiye kadar böyle bir kubbe görmediklerini ve bu kubbenin çok ince hesablar neticesinde yapılabileceğini söylemişlerdir. Henüz 3500 yıl evveline aid olan bu emsalsiz eserin değeri hak kında hayretlere düşmemek kabil de ğildir. Bu höyüklerin dağmık olarak serpili bulunan mıntakadan takriben bir ki lometro şimalde 10 dönümlük bir sa hayı kaplıyan küp ve kalın tuğladan lâhidlerle dolu bir mezarlık ta mev cuddur. Bütün bu eserlerden Manisanın, dolayısile garbî Anadolunun tarihî duru mu yepyeni bir yola girmiştir. Yakın bir zamanda değerli mütehassısların incelemeleri bizi eski Türk medeniyeti nin parlak eserlerile karşılaştıracaktır. Seni, dedi, beklettik, aylardanberi yurdundan cüda yaşattık. Fakat kabahat gene sende. Elçi dediğin leb demeden leblebi deneceğini anlamalı. Sen işi vurdumduymazlığa vurdun, tegafül yoluna Çam ormanının bayramı bu sene de girdin. Simdi gözündeki gaflet perdesini yapıldı ve Devlet Demiryolları her yıl yırtmak gene bize düştü. Kulağını iyi aç, gibi îzmirden tenezzüh katarı tahrik etmediği için evvelki senelere nisebtle dinle!.. Halk azdı. Fakat sayısı gene on bine yaVe Viyanaya sulh ihsan olunmak için kındı. Bilhassa Kırkağaç ve Somanın İmparatorun münakaşasız kabul etmeğe yarı halkı bir gün evvelden giderek çamecbur olduğu şartları saydı: dırlarını kurmuşlar ve tencerelerini de Çasar her yıl beş yüz bin florin bir köşede kaynatmağa başlamışlardı. vergi verecek. Sonradan yapılan Leo Yüzlerce gramofonun şarkılarına dapol dö Pol ve Gon kalelerini yıkacak. vul zurnaların da seslerini ilâve eder Tuna üzerindeki Schutt adasını, Morani seniz gürültünün ne dereceyi bulduğukalesini Tökeli İmreye teslim edecek. Bi nu tahmin edersiniz. Çam altında belini ayıya çiğneten bir zim valimiz olan Tökeliyi Kral tanıyıp saygı gösterecek, son on yıl içinde Ma yıl bel ağrısı çekmezmiş sözü burada carlardan alınıp papazlara verilen mal revacdadır. Bu gürültü patırdı arasında kılığı kıyafeti. düzgün birçok kimsele ları sahiblerine iade eyliyecek!... rin de yüzükoyun yere yatarak sırtla Kont dö Kaprara sapsarı kesilen yü rına ayıyı çıkartıp gezdirdikleri görü zünü önüne eğerek düşünüyordu. Meclis lüyordu. kalabalıktı. Reisülküttab ve Yeniçeri AHerkes öğle yemeğini yeyip yer yer ğası başta olmak üzere bütün orada bulu kurulan çadırlarda birbirlerini ziyarenanlar bu düşünüşte Almanya împara te başladığı esnada dolu ile karışık müttorunun Sadırazama karşı boyun eğişini hiş bir yağmur başladı ve eğlencenin sezerek kıskıs gülüşüyorlardı. Merzifon bütün zevki kaçmış oldu. Herkes çadırIu vezir işte Beç Çasarına, yedi ejderha lara, oturduğu seccadenin altma barı resmi taşıyan Nuşirevan tacının sahibine narak otobüslerin kendilerini taşımaları için sıra bekledi ve bu yüzden geceya diz çöktürmüştü. «Ya vergiyi verir bir sırısma kadar devamı âdet olan bu bay ğıntım olursun, ya belânı bulursun» di ram öğleden sonra saat ikide nihayet yordu ! buldu. Kont dö Kaprara uzun ve acıklı bir Öveçli köyüne aid olan bu çam or mülâhazadan sonra başını kaldırdı, nem manım Kırkağaç Belediyesinin hudu du içine sokanlar, «köylü buraya bakali gözlerini Sadırazama çevirdi: mıyor, bu işi Belediye başarabilir> de Hayır asaletpenah, dedi, kabul edikleri halde orman şimdi eskisinden demem. Haşmetlu efendimin şerefi bu daha bakımsız bir haldedir. şartlar üzerinde konuşulmaya dahi ta Buraya iyi bakacağım diyen Belediye hammül edemez. hiçbir şey yapmamıştır. Yıllarca evvel Kara Mustafa Paşa, bir çok elçilere kurulmuş kahvenin yamna halkın böyyaptığı gibi, belki onu da dövdüre sövdü le sağnaklı bir zamanda sığınması için re kapı dışarı attıracaktı. Yahud boğa tertibat yapmak şöyle dursun, bol suzına bir ip taktırıp Yedikule zindanına dan istifade edip iki çiçek dikerek parka benzer bir toprak tesviyesi bile ya gönderecekti. Fakat Yeniçeri Ağası Bekpılmamıştır. Bu ihmalin ise seneden seri Mustafa Paşa, adaşı olan Sadırazam neye çam meraklılarını azaltacağı şüpdan daha çabuk celâllandı ve daha ça hesizdir. buk davrandı, korkunç bir hiddetle ye rinden fırladı: MÜTEFERRİK Bre elçi, dedi, sen gör müsün. Nerede ve kimin huzurunda bulunduğunu görüp anlamıyor musun? Burası Sadıra zam odası. Sen ne zühre ile Çasann şerefini dile alırsın?.. Kanad kuşta, kırıcı pençe aslanda bulunduğu gibi şeref de diğin nesne de güçlü olanlarda bulunur. Senin Çasar Beyin cürmü nedir ki gücü olsun, şerefi bulunsun. Aklını başına devşir de devletlu vezirin eteğine düş, ne diyorsa kabul et. KÜLTÜR İŞLERI Ekalliyet mekteblerindeki imtihanlar bitti Ekalliyet ve ecnebi mekteblerinin im tihanlan bitmiştir. Bu sene imtihanların hemen hepsinde resmî liseler muallimleri mümeyyiz olarak bulunmuşlardır. Bu mekteblerdeki türkçe tedrisatm gittikçe yoluna girdiği ve bazı muallimlerin bunda çok muvaffak olduklan görülmüştür. Eskişehir meb'usu Istemat Zihni bil hassa Rum azhğı mekteblerinin imtihanIarında bulunmuş ve bu çocuklann türkçeyi öğrenmek hususundaki çalışmalarile yakından alâkadar olmuştur. Çalışkan bir muallim Bu sene Hırkaişerifte 19 uncu mekteb son sınıf muallimi Hikmetin idaresinde bulunan 56 talebeden beş altısı müstesna olmak üzere diğerleri, muallımlerinin canını feda edercesine çalıştırması neticesi olarak şehadetname almağa muvaffak olmuşlardır. Kendisini tebrik ve takdir ederiz. DENlZ İŞLERÎ Lİmanı bastıran sis Dün sabah limanı kesif bir sis kaplamıştı. Bu yüzden Köprü açılamamış, Şirket vapurlarınm ilk postalan muntazam yapılamamıştır. Boğaziçi vapurlan ilk seferlerini ancak bir buçuk saatlik bir te ahhurla yapabilmişlerdir. Akay ve Halic vapurlarınm seferlerinde de intizamsız lıklar olmuştur. Sis saat sekizden sonra azalmış, sekiz buçukta tamamen çekilmiştir. Nüfus Umum Müdürü gitti Afişaj ve soy adı işlerini tetkik için şehrimize gelmiş olan Dahiliye Vekâleti Nüfus İşleri Umum Müdürü ve Mahallî idareler müdür vekili Faik Ankaraya dönmüstür. Akayın yaz tarifesi Akay İdaresinin yaz tarifesi temmu zun birinde başlıyacaktır. İdare, yeni tarife ile bilhassa Anadolu yakası ve Adalara yeni postalar ilâve etmiştir. Yeni bayrak talimatnamesi Deniz Ticaret müdürlüğü yeni bay rak talimatnamesini bütün deniz vasıtalarına tebliğ ederek bayraklann tesbit ediKont dö Kapraranm biraz daha nem len evsafa göre hazırlanmasını ve gemilelenen gözleri bir lâhza Yeniçeri Ağası re şimden sonra talimatnameye mugayir nın yüzüne dikildi ve dudaklarından bir bayrak asılmamasını tamim etmiştir. Uç aylık eşya fiatları son nefes aczile tek bir kelime döküldü: Hayır!. endeksi Ticaret Odası bu senenin ilk üç ayma Bekrî Mustafa Paşa bu inad üzerine aid toptan eşya fiatlan endeksini neşretbiraz daha köpürdü: Öyleyse, dedi, yıkıl, git. Efendin miştir. Bu endekse göre toptan eşya fiatları bu senenin ilk ayına nazaran üçüncü için kara bağlan, yasa gir. Biz Beçe doğay sonuna kadar biraz yükselmiştir. Fa ru yola çıkıyoruz. Efendinin tahtmı başı kat buna rağmen toptan eşyanın umumî na geçireceğiz, tacını alıp Tökeli İmre endeksi 935 senesi vasatisine nazaran düye giydireceğiz. şüktür. lArkast »arl Maliye Vekili Ankaraya Maaşlarını alamıyan tayfalar VtLÂYETTE Dün Vilâyette bir toplantı yapıldı Dün Vilâyette Vali Muhiddin Üstündağm yanında Emniyet Müdürü Salih Kılıc, Belediye teftiş heyeti reisi Tevfik ile Vilâyet dahilindeki kaymakamlar toplanarak zabıtai belediye işlerinin ıslahı hakkında uzun müzakerelerde bulunmuşlardır. Bu müzakere neticesinde polisin Belediye işlerini takibde daha sıkı bir mesai sarfetmesi karar altına alınmıştır. ŞEHÎR IŞLERt Sebze halinde kavun karpuz salonu döndü Evvelki gün şehrimize gelen Maliye Vekili Fuad Ağralı bujrada bir gün kaldıktan sonra Ankaraya dönmüstür. Kızılırmak, Zonguldak ve Galata vapurlarında çahşan tayfalar dün toplu bir halde Liman reisliğine müracaat ederek vapur sahiblerinin maaşlarını vermediğinden şikâyette bulunmuşlardır. Otuz kişi kadar olan bu tayfalar paralarını alamadıklan için işlerini bırakma ğa mecbur kaldıklarını söylemektedirler. Mürettebatm iddiasına bakıhrsa her birinin gemi sahiblerinden 80100 lira alacakları vardır. Bunlar mahkemeye mü racaatle birer alacak davası açacaklar dır. Liman reisliği de hâdiseyi tahkike başlamıştır. Belediye sebze halinde, bu sene AnaM. Brosens gitti doludan gelecek kavun karpuz için bir Elektrik, Tramvay ve Tünel şirket salon hazırlamıştır. Adanadan gelen ilk lerinin işletmelerine aid muhtelif mese parti karpuz bu salonda çarşamba günü satılacaktır. Kavun karpuzun tonundan, leleri tetkik etmek üzere îstanbula gel miş olan, bu şirketlerin idare meclisleri 40 kuruş resim almacaktır. azasından M. Brosens Brüksele avdet Belediye bütçesi etmiştir. Belediyenin 936 senesi bütçesi henüz Terziler cemiyeti intihabatı Valimiz E^dirneye gidecek tas'dik edilmediğinden mühim bazı Bele Ticaret Odası tarafından görülen lüVali ve Belediye Reisi Muhiddin Üs diye işleri de gecikmektedir. Bütçe daha zum üzerine intihabları usule aykın butündai yakmda Edirneye gidecek, orada fazla geciktiği takdirde muvakkat bir lunduğundan feshedilen Terziler Cemi bütçe yapılacaktır. yeti seçimi cuma günü tekrar edilecektir. Parti işlerini tetkik edecektir. SOSYETELERDE Yalovaya rağbeti artırmak için.. Akay îdaresi Yalovaya ve Yalova yolile Bursaya gidecekler için bazı ko layhklar göstermeğe karar vermiştir. Bu karara göre, Köprü Yalova arasında gidip gelme biletler bundan sonra 48 saat muteber sayılacaktır. Yolculann bera berlerinde götürecekleri bavul, sepet gibi eşyadan da şimden sonra ücret almmıyacaktır. Bundan başka Yalova ile Bursa arasında işliyen otobüslerin fiatı da yüz kuruştan 75 kuruşa indirilmiştir. Bu suretle Yalova kazasının IstanbulBursa yolu üzerinde bir transit merkezi haline gelmesine çalışılacaktır. Muharrem Feyzi Togay Cumhuriyet Nushası S Kuruftur Senelik 1400 Kr Altı aylık 750 Oç ayltk 400 Bir ayiık 150 şeraiti * ^ JTürkiye İD Hariç 1700 Kr. 1450 800 yoktur *"•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle