Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHUBtYET 24Mayıs 1936 KUçUk Hikfiye Catherine Anne Andre de Lorde'dan rine benzerler. Hele anası babası bu kadar aydanberi görmeyince... Mösyö Herrouet bana şu sözleri söylediği zaman soğuk terler döktüm: Catherine anne, yavrumuza bu ka dar iyi baktığın için sana nesıl teşekkü edeceğimizi bilemiyoruz... Bunu ölünc ye kadar unutamayız. Fakat artık Poi tiersye yerleştik, Yavrumuza kendimı bakacağız. Bundan sonra ondan ayrıla mayız ki zaten! Birşey söyliyemedim, yerimde mıh landım kaldmım. Madam Herrouet ço • cukla bir köşede oynarken kocası adeta kulağıma fısıldarcasma: Aman Catherine anne, dedi. Kanm gülüyor diye o kadar seviniyorum ki, ah bilsen, son zamanlarda o kadar hasta oldu o kadar çekti ki hiç fazla heyecana gelemiyor. Yüzüm öyle bir keder ifade ediyordu ki Mösyö Herrouet: Bu çocuk senin için kaybolmuş demek değildir, dedi. Anhyorum ki ondan ayrılmak seni üzüyor, lâkin gelip sık sık görürsün. Hem korkma, ona o kadar iyi bakacağız ki. Işte, bu son cümle bütün felâketin sebebi oldu. Muhakkak ki iyi bakacaklardı, hele benim gibi fakir bir köylüden daha iyi bakacaklardı... Yavrum bu zengin insanlar yanında daha mes'ud olabilecekti. Birdenbire babasını hatırla dım, bir gün tarlada, yorgunluktan öl müş, cansız bulunmuştu. Burada yavnr mun akıbeti de bundan başka ne olabilirdi? Onu bu zengin adamlara vermekle birşey kaybetmiyordum ki, istediğim zaman göremiyecek mi idim? Sustum.. Onlar da yavrumu aldılar! Bir gün Pommeray şatosu cinayetini bana gazeteden okudular. Katil Jacques idi. «Bu ismi duyunca azkaldı ölüyordum. Bütün gün karlarda dolaştım. Nihayet papaza giderek itirafta bulundum. Ve şimdi de sizin huzurunuza çıkarak yal varıyorum: Yavrumu, Catherine annenin yavrusunu affedin! Söylediğimin doğru olduğunu ispat etmek kolaydır. Köydeki mezarlıkta bir taşta şunlar yazılıdır, gidip görebilirsiniz: «On altı aylıkken hayata gözlerini yuman Jacques Herrouet burada gömülüdür.» lhtiyar kadın hıçkınktan boğularak haykırdı: Pierre, yavrum, bağışla bana, bunu senin iyiliğin için yapmıştım. Catherine anne düşüp bayıldı. Müddeiumumî, ithamnamesinde maznunun idamını taleb etti. Katilin avukatı müdafaasını yaptıktan sonra reis Pierree: Bir söyliyeceğin var mı? diye sordu. Affedilmemi dilerim... Jüri heyeti müzakereye çekildi. Pierre Thomeret ebedî kürek cezasma mahkum edilmişti. * * * Mahkumları Afrikaya götüren vapur soğuk bir kış günü, fırtınalı bir havada hareket ediyordu. Rıhtunda hiç kimse yoktu. Yalnız ihtiyar bir kadın hüngür hüngür ağlıyor ve vapur uzaklaştıkça denize yaklaşıyordu. Nihayet siyah dalgalara siyah bir şekil karıştı. Ağzından sadece şu feryadlar çıkıyordu: « Yavrum!... Yavrum!!!...» Bina vergileri Birhafta sonra Muhasebei Hususiyelere geçiyor 935 malî yilı bu hafta sonunda bite cektir. Bu münasebetle tahsil müdürlüklerince şubelere verilen emirde bu birkaç öin içinde bakaya vergilerin tamamile hsili lüzumu bildirilmiştir. Istanbulda bina vergisi tahsilâtı 20 ıilyon lirayı geçmektedir. Evvelce bina vergilerine mühim miktarda zam yapıl mıştı. Bu sebebden birçsk kimseler mü sakkafat vergisini vaktinde veremiyor, bir çok haciz kararlan almak zarureti hasıl oluyordu. Bina tahriri yapılmış olan yerlere konulan krymetlerin yüzde yirmi beş nisbetinde indirilmesi geçenlerde Büyük Millet Meclisinden çıkan bir kanunla kararlaşmıştı. Bina vergisinden yüzde yirmi beş nisbetinde tenzilât yapılması mükelleflere vergilerini vaktü zamanında ödemek imkânını vermiş, tahsilât kolaylaş mıştır. Bina tahriri yapılan mıntakalardaki bina sahiblerinden evvelki kanuna göre almmış olan vergilerin yüzde yirmi beşi son kanuna istinaden iade edilmekte dir. Çaldarisin cenazesi büyük törenle kaldırıldı RADYO Ç Bu akşamki program J İSTANBUL: 12,30 muhtelif plâklar ve halk musikisi 18 dans musikisi (plâk) 18,30 «Ambassadör» den nakil. Varyete musikisi 19,45 haberler 20 muhtelif sololar (plâk) 20,30 stüdyo orfcestraları 21,30 son ha berler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile cektir VİYANA: 18,45 eğlenceli musiki . 20,05 spor ve saire . 20,15 konserin devamı 21 edebî yayın 21,05 Deniz kızi: Ibsenin beş perdelik faciası . 23,05 haberler, spor 23,25 Viyana havaları ve gramofon 24,20 konuşma 24,35 cazband takımı. BERIİN: 17,05 konser 19,05 musikili ve eğlenceli konuşma 20,05 küçük konser 20,45 spor haberleri 21,05 orkestra konseri 23,05 hava, havadis, spor 23,35 gece musikisi . 24.05 gramofon. BUDAPEŞTE: 18,05 piyano fconseri 18,35 üç yüz sene evvelki bir mekteb 19,20 Macar şarkıları. 20,15 konuşma 20,45 saksofon konseri 21,05 komedi 23,25 salon orkestrası 24,35 cazband takımı 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 17,05 Bulgar Rumen futbol maçı . 18,05 halk musikisi 19,05 köylu yaymı 19,25 dans musikisi 20,10 konferans 20,30 dans musikLsi 21,15 piyes 22,05 orkestra leonseri . 22,35 haberler . 22,45 spor ha berleri 23 konser. LONDRA: 17,35 eğlenceli musiki 18,25 oda musikisi . 19,35 orkestra konseri . 21 dinî ya yın 21,50 National istasyonu 21,55 havadis 22,05 eğlenceli musiki . 22,35 or kestra konseri 23,50 son. PARİS [p. T. T.]: 19,35 havadis 20,40 konuşma 20,50 eğlenceli yayın 21.20 spor 21,35 opera ko mik: Zoraki doktor 23,35 havadis 23,50 dans musikisi. ROMA: 18,05 eğlenceli musiki . 19,50 spor 21,10 konuşma 21,20 havadis, spor röportajı 21,40 ulusal marşlar 21,45 opera yayını. Ona bu ismi verirlerdi. Çünkü eski den, Poitiers ve civan halkının birçok çocuğunu büyütmüştü. Karda beş kilometro yürümüş ve şimdi köy papazının karşısında, ocağın yanmda ısınıyordu. Kendini biraz topladıktan sonra pa paza: Hatırlıyor musunuz, dedi. Kocam öldükten sonra, iki üç aylık olan küçük Pierreimi büyütmek için evime çocuklar ahr, onlara bakardım. Bana ilk teslim edilen çocuklardan biri doktor Herrouetnin yavrusu olmuşru. Papaz bu ismi hatırladı. Baron Se illard Pomsueray şatosunda, oğlunun arkadaşı Jacques Herrouet tarafından öldüriilmüştü. Cinayet para çalmak için yapılmıştı. Katil delikanhyı, kumar ve kadın mahvetmişti. Papaz, çocuğun Catherine annenin yanında olduğu zamanı da hatırlıyordu. Sanki kendi kendıne konuşur gibi: Ne korkunç şey! dedi. Büyüttü ğüniiz çocuğa acımanızı anhyorum. Bilhassa gazeteler, ağırceza mahkemesine verileceğini yazıyorlar... Hayır, mahkemeye verilecek Jacques Herrouet değildir. Çünkü Jacques ölmüştür. Papaz kadının aklını kaçırdığına hükmetti. Fakat ihtiyar kadm daha acı bir sesle itiraflarına başladı. Catherine anne ayağa kalktığı zaman papaz: Avukatına yazarım, dedi. Hâkinv lerin sizi dinlemesini temin etsin. Bu sırn daha fazla saklıyamazsınız. Ağırceza mahkemesine sizinle beraber giderim. • • * Mahkeme salonu hincahınç dolmuştu. Herkes maznunla hâkime ve jürilere bakıyor, bir köşeye büzülen bir papazla ihtiyar bir kadmı görmüyordu. Birkaç şahid dinlendikten sonra mü başir papaz Sondryyi çağırdı. Sondry: Bana bir itirafta bulundular. Jüri heyetinin çocuğu büyüten kadını da dinlemesini isterim, dedi. İhtiyar bir kadın yaklaştı. Reis: Çocuğu siz mi büyüttünüz? diye sordu. Evet. Size verdikleri çocuk bir yaşında idi. Değil mi? Evet yavruyu o kadar severdim kı lâkin sizin muhakeme edeceğiniz delı kanh Jacques Herrouet değildir... K a r şınızda duran genc benim oğlum Pıerre Thomemeretdir!. Mösyö ve Madam Herrouet, uzun bir seyahate çıkarken yavrulannı bana bırakmışlardı. Çocuğun sıh hati pek iyi değildi. Renksizdi ve daima öksürürdü. Köy havasmın iyi geleceğinı sanmıştım. Ona hakikî bir anne gibi bakardım. öksürüğü gündengüne arttınyordu. Bir akşam onu kucağıma aldığım vakıt ateşten yanan başını omzuma dayadı. nefesini duymaz oldum. Uyudu sandım. Fakat hayır... Kalbi artık atmıyordu... Yavru ölmüştü! Aklımı kaçıracağım sandım. Anasına, babasma ne diyecektim? Kendilerine haber de verememiştim. Zaten nerede olduklannı da bilmiyordum ki •• • Her sabah mezarhğa gider, yavru için dua ederdim. Bir sabah gene me zarlıktan dönüyordum. Yolun üstünde durmuş bir araba gördüm. Kalbım at mağa başladı. Adımlarımı sıklaşnrdım. Bahçeye geldiğim vakit ne göreyim? Mösyö ve Madam Herrouet küçük Pi erreimi paylaşamıyorlar, öpüp sevıp duruyorlardı. Madam Herrouet bazan gülerek bazan da ağlıyarak kocasına: Bak, diyordu. Yavrumuz Jocques ne güzel ve ne sıhhatli olmuş? Heyecandan öleceğim sandım. Pıerrei kendi çocuklan zannediyorlardı! O yaşta bu küçük mahluklar hep birbirle Atina (Hususî) Çaldarise yapılan cenaze merasimi çok parlak olmuştur Cenazeye yüz bin kişiden fazla bir insan kütlesi refakat etmiş ve cenazenin geçtiği bütün yollar halkla dolmuştu. Atinada hiçbir çiçekçi dükkânmda çi çek kalmamıştır. Çaldarisin cenazesine beş yüze yakın çelenk konulmuştur. Gönderdiğım resim cenaze merasiminden bir safhayı göstermektedir. Ö L ÜM Göz tabibi Dr. Bay Ziyanın hemşiresi ve Türkiye Ziraat Bankası başkontrolörü Bay Salâhaddin Şakarcan ile biraderi Seyfeddin Şakarcanın annesi salihatı nisvandan Hatice Şakarcan eceli mevudiyle rahmeti rahmana kavuşmuştur. Cenazesi 24/5/936 pazar günü saat takriben dokuzda Sultanahmedde Yüksek Ticaret mektebi civarındaki hane sinden kaldırılarak Eminönünde Köprüden istimbotla Eyübsultanda ailesi hatiresine defnolunacaktır. Mevlâ gariki rahmet eyliye AÇIK TEŞEKKÜR t)ç senedenberi müptelâ bulunduğu karnındaki büyük kiseli urdan dolayı hayatı tehlikeye girmiş olan hemşirem Bayan Fatmanın hastalığını vaktinde ve isabetli teşhisle ameliyat için has taneye sevkeden Lâlelideki dahiliye mütehassısı doktor Hüseyin Usmana. ameliyatını büyük bir hazakat ve mu vaffakiyetle yaparak kendisini yeniden hayata kavuşturan Haseki hastanesinde Tıb fakültesi hariciye profesörü o peratör doktor A. Kemal Ataya ve rauhterem doçentleri operatör Kâzrm İsmaH ve Şinasiye sevitnli alâkalannı gösteren asistan beylere ve hemşirelere alenen teşekkürü vecibe addederim. Tevfik Konuk Kadirga Dikiş Yurdunun yeni mezunları Kadirgalı Eleni Çorbacıoğlu Dikiş Biçki Yurdundan bu devrede Mira Mehmed, Celi Noemi Ohanis, Semahat Sa mi, Melâhat Mehmed Naci. Behice Halil, Kadriye Sami mezun olmuşlar ve Beyoğlu Kız Akşam San'at mektebinde Maarif müdürlüğünden gönderilmiş mümeyyizler huzurunda imtihan ola rak muvaffakiyet kazanmışlardır. Imtihanlar 11 mayısta başlayıp 14 te bitmiştir. Mektebde üç aylık ve 6 aylık tedrisat yapılmaktadır. Fikir Hareketleri Hüseyin Cahid Yalçın tarafıodan çıkarılan Fikir hareketleri mecmuasının 135 rci sayısı çıktnıştır. Bu sayıda: Proleteryanın grevi, Zulfim altındaki kardeşler, < eşrutiyet haV tıraları, pamuk için jfizli harp. proleteryaya dair koouşmalar, bugünün sahipleri baş ıkl> makaleler vardır. Açık gözlük bu kadar olur! Nişantaşında oturan muallim îbrahim dün Haseki hastanesine gitmiş, hasta nede yatan refikasını görmek istemiştir Fakat hastanenin ziyaret günü olma dığı kendisine söylenince İbrahim bir kolayım bularak hastaneye girmiştir. tbrahim bir odada asılı bulunan doktorlara aid beyaz gömleklerden birini giyraiş ve kendine doktor süsü vererek refikasının yattığı koğuşa girmiştir. Muallimin refikası, kocasım beyaz gömlekle görünce birdenbire şa,şırnvış. îbrahim, elile susmasını işaret ederek yatağm kenarına oturarak konuşmağa başlamıştır. Bu sırada koğuşları gezen nöbetçi doktor İbrahimi görmüş ve bir polis çağırarak kendisini polise teslim etmiştir. Meşhur Plütarkın Haydar Rifatın kalemile tercüme edümiştir. 40 kuruş. S EZ A R Yeni çıktı Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar . dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (E sad), Bakırkoyde (Istepan), Beyazıdda (Sıtkı), Eminönünde (Mehmed Kâzım), Fenerde (Arif), Karagümrükte (Arif), Kü çükpazarda (Hikmet Cemil), Samatyada (Teofilos), Şehreminin (Nazım), Şehzadebaşında (Hamdi). Beyoğlu cihetindekiler: Oalatada (Hllâl), Hasköyde (Yeni Tür. kiye), Kasımpaşada (Turan), Sarıyerde (Asaf), Şişlide (Şişli), Taksimde (Oalatasaray), (Vinikopulo). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyukadada (Merkez), Heybelide (Yu suf), Kadıkoy Altıyolda (Merkez), Modada (Moda), Usküdar Selimiyede (Selimiye). SAADET Yaz Bugün T U R K Sinemasında 2 sUperfilm birden Charles Boyer, Gaby Morlay fiatları : 20 25 35 kuruştur Clark Gable Claudette Colbert iki Gönül BiR OLUNCA Şehzadebaşı H İ L A L sinemasında 1HUCUM Bugün bu gece : iki büyük filim birden 2SEVDA MACERALARI "Albert Perjean Mary Glory,, " Jak Holt „ FİLOSU Alenî teşekkür Uzun seneler çektiğim rahatsızlıfın gerek teşhisinde, gerek ameliyat yapmz. suretile gösterdiği yüksek hazakatilo beni ve bütün taallukatunı minnettar eden profesör doktor General Cemil Topuzluya, borçlu olduğumuz Şükrana, ve tedavim sırasında içinde şifa bulduğum Teşvikiye Sağlık Evi sahibi doktor İbrahim ve Ali Rıza Baylara husu sile en mustarib zamanlarımda ciddî ve hakikî şefkatlerine şahid olduğum hemşirelere şükranlarımın iblâğına muhterem gazetenizin yüksek delâletini diliyorum. Ziya Sabuncu oğlu Zati Sungurun yeni programı Fransız Tiyatrosunda 26 mayıs pa zartesi gecesinden itibaren profesör Zati Sungur son hafta programına başhyacaktır. Bu programda gösterilecek şa yani hayret numaralar arasında ilk defa olarak bir kız, halkın önünde iskelet kesilecektir. Fiatlarda değişiklik yoktur. Biletlennizi ev\'elce temin edebilirsiniz. İstanbul Millı Emlâk Müdürlüğünden: Beşiktaşta eski Kılıçali, yeni Yıldız mahallesinin Salkım sokağında eski 6 yeni 8 numaralı ev bir yıl müddet ve yılda yüz yirmi lira üzerinden bir ay içinde pazarlıkla kiraya verilecektir. tsteklilerin ve şeraitini öğrenmek istiyenlerin 18/6/936 persembe günü saat 14 e kadar % 7,5 pey akçelerile müracaatleri. «M.» (2806) I C 10 Emlâk ve Eytam Bankası Ilânları Bugün F. VARAL M E L l l ı K . Siuemasında Taksitle satılık apartıman Esas No. n Mevkii ve nev'i Depozito Lira Beyoğlunda Bedreddin mahallesinde Ortasimal sokağında 5,7 numaralı on bir daireyi müştemil apartıman. 4000 Tafsilâtı yukarıda yazıh apartıman bedelinin birinci taksiti peşin ve geri kalan üç taksiti % 9 i f aize tâbi olmak üzere üç senede ve üç müsavî kısımda ve şu suretle tamamı dört müsavî taksitte ödenmek şartile kapalı zarfla arttırmağa konulmustur. Ihale 10 haziraa 1936 tarihine tesadüf eden çarşamba günü saat 10 da şubemizde yapıla • caktır. İsteklilerin şubemize müracaatle tahsilât ve bir lira mukabilinde birer şartname alarak şartnamede yazıh hükümler dairesinde teklif mektublarını o gün saat ona kadar şubemize vermeleri. «358» (2821) ikisi ölmüştü. Şunlar: Henry Marcus, Templeton ile İsaac Levinsteindi. Simdiki vak'a meydana gelmişti, Roterdam gününün Stanının Sir Walter Stanleyden başka birşey olmadığı, yanılmaktan korkmaksızın söylenebilirdi. Evet, bütün Londranm tanımış olduğu ve nihayet kendisinin de eski borcunu ödediği Sir Walter Stanley. O halde, sanki hatırasının izinin bile yok edilmesı istenılen ve ismi silinmiş olan bu dördüncünün adı ne olabilirdi acaba? Cedric Lacy, karnesine çizdiği şema önünde alnını buruşturarak düşünüyor, kafasınm bütün menabiini bir araya toplıyarak hakikati gizliyen perdeyi kaldırmağa çalışıyordu. Muhakkak olan birşey vardı: Bu son üç cürmün nihayetini işaret ettiği dram Holandada vukua gelmişti. Bu dram, yazının bahsettiği mes'ud günden başlıyordu, burası aşikârdı. Bu dram hakikaten pek iğrenc olmalıydı ki hemen hemen bir çocuk olan, sıhhatli ve tamamen muvazenesine sahib bir genc kız, üç insan hayatına kıyarak bizzat adalet aramağı kendisine vazife bilsin. Bu hareket ancak bir aile dramile izah edilebilirdi. Fakat mademki dramın bellibaşlı aktörleri ağızlannı kapıyarak aşıl maz bir kale gerisine çekiliyorlardı, kime başvurmak lâzımdı? Cedric Lacy ne tarafa dönse kesif bir karanlıkla kar$ılaşıyordu. Önünde gayrişeffaf bir duvar vardı. Gözünün önünde de daima boynuna bir ilmik çeçirilen bir genc kızın hayali canlanıyordu. SÜMER Sinemasında Gorülmemiş pek muhteşem Bugiln KIRMIZI ALEV filmi ile senenin muvaffakiyeti olan ve SiMONE SiMON ve JEAN PiERRE AUMONT tarafından temsil edilen Fiatlar : 20 Robert Taylor Eleonor Powe 1 Broadvay Melody 2MONTE KRiSTO KONTESi 2 büyük film birden ME VLID Kadınlar Gölü 25 35 kurus Hfemiş: Kuponlar yarırı akşam IPEK sinemasında çekilecektir. BR1GITTE HELM Yaz fiatları 202535 Kr Ölü Mareşal Abdi torunu, süvari generallerinden ölü Hüsrev kızı, Gülhane tatbikat mekteb ve hastanesi baş eczacı vekili Yarbay Ömer Saygın eşi, askerî Tıbbiye okulu dördüncü sınıf talebesin. den Rauf Saygının annesi Bayan Ayşe Heybetullah Saygının ruhuna ithaf edilmek üzere Bay Hafız Sadeddin tarafından Valide camisinde mayısın yirmi altıncı salı günü öğle namazmdan sonra Mevlidi Nebevî okunacağından arzu eden akraba ve taallukatınm teşrifleri rica olunur. zıhanesini başladı. enine boyuna adımlamağa i kırk iki srece «Camhnriyet» in zabüa romanı.*60 Yazan: Charles de Richter Bazı yazılar müstesna, gazeteler genc kızı itham etmekten çekiniyor du. Küçük bir mazeretin mevcud bu lunduğu ispat edilirse, eğer beraet karan kazamlamazsa bile, idam cezasını bertaraf etmek imkânı bulunmuş olurdu. Mazaunun aklî vaziyetinin tetkikini istiyen mektublar, istidalar, her gün Holloway hapisanesine gönderilen küçük hediye ler ve çiçeklerle tezahür eden bu sempati ne olursa olsun, iş bugünkü vaziyetile kendisine arzedildiği takdirde iüri mücrimi mahkum etmek zaruretinde kalacakKanun noktai nazanndan bir erkekle bir kadın arasında hiçbir fark görmiyen ve müsavat titizliğini cellâdm ipine isal edacrjre kadar ileri götüren bir memle kette mahkum etmenin ne demek olduğu nu herkes bilirdi. Cedric Lacy bunlan düşündükçe gözleri doluyordu. Aman yarabbi! Bütün mevcudiyetile tanıdığı kadın son gecesini tamamen yalnız geçiremiyeceği bu hücrede fecir vakti uyandırılacaktı. Bir vakit kollarmda taşımış olduğu kadın ölüm odasına götürülecek, üzerine bir torba geçirilecek ve bu torbaya bir de ilmik takılacaktı! Narin genc kız, aman bilmez protestan papazı tarafından okunacak ölüm duasmı dinliyecek ve birdenbire gizli ölüm makinesi harekete gelecek, ondan sonra bir sukut, ölüme varan bir sukut! Bu hayalleri kafasından çıkanp atmak için Cedric Lacy alnını buruştururken kalbi şiddetle atıyordu. Lâkin, tehdid edici ve imkân dolu bir cümle beyninin içinde çın çın çmhyordu: «Şafak vakt: infaz edilen idam hükmü». Cedric Lacy halecan anlannda: Olamaz, olamaz! diye haykınyordu. Thaisaya ve bütün cihana rağmen esrarm künhüne erişecek ve genc kızı kurtaracağım. İhtiyar Yahudinin Greenvvichdeki evinde nöbet beklerken, hahrlardadır ki, genc polis âmirinin son derecede merakını uyandıran bir şey olmuştu; bu da, porselen üzerine tersim edilmiş bir Holanda manzarası ve bunun arkasmdaki yazı idi. O anda bunun bir şemasını defterine çizmiş ve vakıaların fırtınasında bu şe mayı okutmuşsa da, bunu bulmak deli kanlı için güç bir şey olmamıştı. Manzara, seyyahlara satılmak için resmedilen sahnelerin ekserisi gibi, bir deniz manzarası idi. Fakat vesikanın ehemmiyeti burasında değildi. Genc polis âmirinin merakını mucib olan ve bir hakikat zerresi sakladığını zannettiği şey, mürekkebinin bile solmuş bulunduğu yazı idi. Bu yazıda şu vardı: «Dört a d ^ ı n bir dostluk ahdini mühürledikleri güzel bir günün hatırası.» Bundan sonra iyice okunabilen üç imza, diğer bir silik imza daha ve 17 mart 1917 tarihi geliyordu. Söyledikleri gibi, mes'ud bir günün ebedileşmesini temenni eden üç adamdan Çıldıracağım, diye bağırdı. Ha yatî noktanın orada bulunduğunu bütün benliğim bana haykırıyor. Fakat bir ipucu elde etmek için boşuboşuna çalışıyo rum. Nereye tutunacağımı ben de bilmiyorum. Dakikalarca, piposunu sinirli sinirli çeke çeke dolaştıktan sonra kendisini bir koltuğa attı. Elini, etajer üstündeki en yakın kitaba uzatarak bunu aldı. Tesa düf, elinin altına düşen bir Hamlet pi yesi olmuştu. Delikanlı bu kitaba bir göz gezdirdi, tam gene yerine atacağı sırada Tuhaf değil mi? Cedric Lasy, kendiaklına Thaisa Straffordun cümlesi geldi. sini hedefe isal edecek ilk aydınlığı geceGenc kız bir gün nişanlısına Hyde nin karanlığında sezmişti. Delikanlınm gözüne bir türlü uyku gir Parkta rasgelmişti. O anda delikanlı aymiyor, saatlerdenberi düşünüp duruyor ni kitabı okuyordu. Thaisa müstehzi müV du. Buna rağmen bu heyecanlı mesele tehzi: 13 nin halline muvaffak olmak şöyle dur sun, buna yaklaşarmyordu bile. Zavallı genc polis âmiri sonunda ümidsiz düşerek elindeki karneyi karşıya fırlatıp ya « Nekadar haklısınız, Cedric. Her • Hamlettcdirl Her§ey!» demişti. y lArkast vari