Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Nisan 1936 CUMHURİYET f SAGLIK BAHİSLERİ Dün bu sütunda bazı müesseselerimizin, işçilerine karşı tatbik ettikleri yakışık almıyan, çirkin bir usulden bahsetmiştim. Kendi fabrikasında parmakları kesilen Şiir valizleri demekle çanta çanta, babir işçiyi sakatlığından istifade ederek den uğraşma haline geçişte birdenbire avul bavul Istanbuldan Anadoluya götüHekimlikte olduğu kadar halk ara gündeliğini azaltmak suretile istismara rülen şiirleri anlatmak istiyorum. Matbaa, sînda da iyi kullanılmıyan bir bilgi var dapte olamaz. Bunun sonucu olarak ne kalkmak, seviyesi yüksek bir cemıyete şimendifer, vapur yokken, postalar yalnız dır: «Kalb diğerlerine görc en az yoru fes darlığı göze çarpar. Hasta nefes alış şüphesiz yakışmaz. devlet muhaberesini temin ederken bir ülvaziyetine geçinciye kadar birçok defa lan ve en çok dayanan bir uzuvdur!» keden öbür ülkeye şiir, kervanlarla ve lar dinlenmek ve geniş nefes almak ih Işçinin hakkını müdafaa eden kanun Belki de doğru olan bu bilgi birçok kimhenüz tatbik sahasına konulmamış olsa kervan eşyası arasında taşmırdı. O d e selerin, kalbin yüklendiği ağır ve ehem tiyacını duyar. bile, insanî vazife duygusu ekonomik envirlerde bir Fransız şiirınin meselâ MosE Yemeklerden sonra gelen nefes miyetli yükün önemini kavramadan o dişelerle boy ölçüşemiyecek kadar geride kovaya nasıl gittığini bilemezsem de Henun hastalığından ötürü ilk alâmetleri darhklan: Kalbin hastalığı için tama bulunsa bile, işçiden, onun sakatlanmasınratta oturan Ali Şirın, Caminin, Delhi sabenimsememek ve yapılması kolay ve mile özel sayılmıyan bu gibi nefes dar dan evvelkı verımi elde eden müessese rayında kalemile inci işliyen Feyzinin, lıkları çok defa aşın derecede yemek yedoğru olan ilk bakıların gecikmesine ve sahibinin bu hareketine en hafif tâbirile Isfahanda yaşıyan Selmanın, Şirazlı Urbu suretle de ilkönce tedavisi mümkün dikten sonra göze çarpar. hayret ederiz. fini nşiirleri tıpkı Horasan kılıcı, Hind olan hastahğın tedavisini imkânsız ve so F Heyecandan ötürü nefes darlık;ah, Acem halısı gibi kervanlarla Istannu tehlikeli bir kalb hastalığı haline geç ları: Adından da anlaşıldığı gibi sinirler Dün, bu mesele ile münasebeti olmıyan >ula gelirdi, İstanbul şairlerinin gazelleri, mesine sebeb olunmaktadır. cümlesinin bir mekanizması altında mey baska bir hikâye dinledim. mesnevıleri, kasideleri filân da Bursa Kalbin normal çahşmasmm bozulma dana gelir. Bir gazeteci çocuk köprü iskelesinde peklisi, Bekoz fincanı, Edırne Devaımisğa başladığını bildiren alâmetleri bil Anlattığımız dereceye kadar nefes bağıra bağıra gazete satıyormuş: ki gibi gene kervanlarla îrana, Horasamek, sıhhatini seven herkes için çok fay darhklan koruyucu tedavilerle iyi edile Havadis! Akşam, Son Posta, na, Hındıstana gıderdı. dalıdır. Birçoklarımızm duyduklan hal bilir. Fakat hastanm bu alâmetleri be Maymunlar, ne arslanlar gibi pasta, ne yılanlar gibi mayonezli Cumhuriyet, Tan, Zaman, Kurun! Matbaacılık şarkta kurulup yayıldıkde tldınş etmedikleri bu küçük değişik nimsememek suretile hastalığınm ilerle balık severler. Onların bayıldıkları taze yemişlerdir Biri seslenmiş: tan, postalar beynelmilel muhabere vasıtaliklerin, hekimlikte ve sağlığın bu bakım mesine sebeb olduğu ilerlemiş şeklinde Bir köpeğin yaş ve kuru yemişi hoşla rr.umiyet itibarile sebze ve nebat yerlerse Şşıt.. Küçük, bir gazete ver.. sı halini aldıktan, dünyayı gezip dolaşdaki durumunda büyük ve sonsuz değeri koruyucu tedavilerin tesiri yoktur. Hasna hoşlana, seve seve yediğini gördüğü de orangotanlarm bazıları tavuk eti ve Hangisini efendim? mak kolaylaştıktan sonra kervanlar kalkvardır. Kalb hastalığınm karakteristik o talık ilerledikçe nefes darhklan sıklaşır nüz zaman buna hiç te şaşmayınız. Ya kemiği çiğnedıkleri vakit bunların akraba Hangisinin sahifesi çoksa onu.. tı, onların vazifesıni asrî münakale vasıIan ilk alâmetlerinin en önemlileri şunlar ve yerleşir. Hasta ancak bir koltukta dinbani köpeklerin, hatta kurtların zaman ve taallukatı onların bu hallerinden iğre*** alan görmeğe başladı. Bugün Amerikadır: Nefes darhğı, ayaklardaki ve vü lendiği zamanda nefes darlıklarından Hikâyeyi dinledikten sonra, hiç müna zaman böğürtlen, üvez ve saire gibi ya nerek, hatta utanarak öteye beriye ka da yazılan bir şiıri sıcağı sıcağına İstancudün diğer kısımlanndaki şişlikler, kalb biraz olsun kurtularak rahat edebilir. Bu bani yemişler, bazan da çalı köklermi bulda dinlemek mümkün. nahiyesindeki ağrılar, çarpıntı ve kalb kerteden sonra hekimin titiz ve dikkatli sebeti olmadığı halde gayriihtiyarî yuka yiyerek et yerine nebat yemek sureti'e çışmakfadırlar. rıda bahsettiğim acıklı hâdiseyi hatırla Öyle iken buradan Anadoluya valizGorillerden Mok ve Moina aşağı yuritmasınm bozulması... Bunlan kısaca tedavisile rahat edebilir. Fakat şans nisgıdalarını değiştirdikleri çok görülmüştür. dım. kan ne bulurlarsa yiyen kanaatkâr in lerle şiir taşındığını duydum. Bu iş ömrügözden geçirelim. beti çok azdır. Afrikada bir nevi tilki vardır ki sade ot Artık dünkü hayretimi manasız ve hasanlara benzerler. Bunlar yemiş, sebze nü şiire, yüreğini şairlere vermiş olan Nefes darlığı ^ ve nebatla geçinir. Şisler zin buluyorum. vat, balık, tavuk ve bifteğe vanncıya ka Emrah ruhlu, Gevherî meşrebli, KaracaBunu hekimliğin anlattığı gibi değil de Av köpeği bile bazan lâhana ve sair dar herşeyi seve seve yerler. Küçük mav Hekim dilinde ödem dediğimiz şişler Fikirlerin gramla satıldığı bir memle oğlan tabiatli bir yurddaş tarafından yatam bir hasta dilile söylemek lâzım ge deri altındaki oyuklarda ince damarlar sebzeleri yer. Köpeklerin ot yediğini gör munların küçük kuşlan, bilhassa serçekette, işçilerin okka ile kiralanması, haypıhyormuş. Fakat eski saz şairleri gibi dilirse: «Oturan veya yatan bir kimsenin dan, deveran zorluğu dolayısile süzülen düğümüz zaman karnı ağrıyor, diye bir leri avhyarak yuttuklan çok defa görülret edilecek birşey değildir. yar diyar dolaşan o yurddaş, kendi şiirnormal surette nefes alıp verirken bir kanın su, yani serom kısmının toplanmatevilde bulunuruz. Ot yedikten sonra ni müş bir hâdisedir. lerini okumak için seyahat etmıyor. ElinN. denbire sanki hava yetmiyormuş duygu sından ötürüdür. Nefes darlığında olduçin yemiş yemesin? Suaygırının esas itibarile nebat yiyen de saz da yok. Yalnız valizler var ve bu suna kapılarak eksik havayı tamamla ğu gibi hastahğın ilk zamanlarında ayak Köpeklerde yemiş yeme meselesi humak için solumasını sıklaştırmak zorun ve bilek kısımlarmda göze çarpacak ker Tütün kanununun tatbikı hak susî zevk işidir. Bazıları hangi yemiş o bir hayvan olmasına rağmen içlerinden valizlerde «Edebî Abideler» adını verbazılarının köfte gibi hafif etleri yedik diği rengârenk kaplı kitabcıklar dolu. 4 da kalması» halile anlatılabilir. Alâme tede toplanır. Sabahleyin kolayca giyi lursa olsun yerler; bazıları da ağızlanna kında istenen malumat Kurduğu şiir kervanını vapurla, trenleri vakidir. Buna mukabil, fil, sebze ve lin büyük bir manası vardır. Ayni nefes lebilen fotin veya iskarpin akşamüstü a hiç yemiş koymazlar. Srrf bir nevi yemişe îzmir (Hususî) İktısad Vekâleti, düşkün köpekler de vardır ki muz, elma, nebat yemek hususunda o kadar titizdir le, yerine göre otobüsle, otomobille yürüdarlıkları, ciğerlerinden hasta olan in yağı gittikçe sıkmağa başlar. Böbrekle ki köpeklere mahsus bisküvilerin içinde ten asrî şiir taciri, matbaalarda dokuttuğu sanlarda da görülebilir. Yalnız şu fark rin iyi süzmemesi hali de ödem yapabi tütün kanununun tatbikından doğan ne şeftali yahud kavuna düşkündürler. ticeler hakkında Ticaret Odamızdan hafif et suyu kokusunu sezerek ağzma al «edebî abideler» kumaşının ipini, ipliğini, la ki ciğerlerinden hasta olanlardaki ne lir. «İdrarın tahlili» ile bu iş anlaşılaOt yiyen yaban kedileri mütalea ve malumat istemiş, Oda da cedığı halde hemen tükürmektedir. ipeğini genc, ihtıyar; sağ, ölü; malum ve fes darlığı devamlıdır. Halbuki kalbin bilir. vabını hazırlamağa başlamıştır. Bu ta Kediler arasında da yemiş yiyenleı Maalesef hayvanlann birçoğu hiçbir meçhul bütün şaırlerin eserlerinden seçideki hastalıktan ötürü olanlarda ise, hasKalbin yetişmemesinden ötürü ödemle leb, önümüzdeki aylar içinde toplana çoktur. Bazılarının ot yedikten sonra has zaman v hazmedemiyecekleri yiyecekleri yor. Bu suretle onun edebî abideleri birer tahğın seyrine uyan bellibaşlı bir dev rin bu ilk şekillerine aldırış etmiyen has cağı söylenen yeni tütün kongresi mü talandıkları görülürse de, buna sebeb ye tecrübe ederek hastalanmaktadırlar. küçük ontoloji oluyor ve bu antolojiler, resine kadar arada sırada gözüken de * zakerelerile alâkadar olsa gerektir. Çun talarda hastalık gittikçe ilerler. O za dikleri ot değildir. Londra hayvanal Meselâ zurafalar çikolatayı pek çok mucidi tarafından valizler içinde Anadovamsız nefes darlıkları göze çarpar. Bu kü, hükumet, tütün ihracatımızı artırman karaciğer ve kalb büyüdüğü gibi mak çarelerini araştırmakta ve bu mev bahçesine yeni getirilen yaban kedilerinin sevdikleri halde çikolata onlann midesi doluya, arasıra da Trakyaya taşınıp dağınefes darlıkları nöbetleri gitgide sıklaşır çok çabuk öldüklerini gören bahçe mü ne zarar vermektedir. bütün vücud şişmeğe ve sonunda kalb zu üzerinde tetkikler yapmaktadır. tıhyor. Hediyesi: Teşekkür!.. ve nihayet yerleşir. Nöbet tipleri birkaç dürü, bunlara ot verdirerek hayatlarını zayıflamağa başlar. Bazı kimselerde *** türlüdür. Müşkülpesend deniz aygırları Bursada canavar düdüğü kurtarmağa muvaffak olmuştur. Ot ve kalble hiçbir ilgisi olmıyan mevziî ve sıBana bu kitablardan bir nüshasını BaDenizaygırları, kendilerine verilen baA Kuvvet harcamadan ötürü ne nın küçük olan ödemler vardır. (Varis, Bursa (Hususî) Belediyemiz, Bur rildikten sonra yaban kedileri arasında öhkesirden, bir nüshasını da Çanakkale lıkların son derece taze olmasına çck fes darlıkları: İlkönce meydana gelebi flebit) bu hal siyah kan damarlarının bo sa şehri için bir canavar düdüğü yap lüm nisbeti tabiî şekle avdet etmiştir. den gönderdiler. Adını duymadığım yeni dikkat ederler. Bahklar biraz kokulu olen nöbetlerdir. Bu cins nöbetler daha zi zukluğundan ötürüdür. tırmıya karar vermiş ve muhtelif fir Hayvanat bahçelerindeki aslan ve kapbıçim antoloji ile alâkalanmaklığımı isti malarm tekliflerinden birini kabul ede lanlara da yazları günde bir miktar ot lursa kat'iyyen yemezler. Fakat buna yade yaşça genc olan insanlarda meydayen Bahkesirli ve Çanakkaleli okuyuculaKalb nahiyesindeki ağrtlar rek düdüğün yapılmasmı müteahhidine rağmen Londra hayvanat bahçesindeki na gelir. Hiçbir zoru ve şikâyeti olmı Bunları üç grup içerisinde gözden ge ihale etmiştir. Canavar düdüğü bir ay verilmektedir. Söylendiğine göre bu ot ikı deniz aygırı seyirciler tarafından ka rıma ihtiyar ettikleri zahmetten dolayı teyan bir kimse günün birinde meselâ bir çirelim: sonra yapılmış ve bitmiş bulunacaktır. lar, onlar için çok faydalıdır. zara düşürülen mendilleri yemek budala şekkür ederim. Fakat asıl şükran borcu, merdiven veya yokuş çıkarken göğsüne Londra hayvanat bahçesinde bir as • bu antolojiye adları ve eserleri giren şair1 Düzenli olmıyan aralarla bir lığında bulunarak ölmüşlerdir. birden gelen bir sıkıntı ve ağırlığın tesirilan, son günlerde yemek listesine çok rulerindir. Ne Köprülü oğlu, ne Vedad Hayvanlardan bazılan yiyecek husuIe yoluna devam edemez; birkaç daki denbire meydana gelen kalb ağrılan: dikkatli muayenelerini zorağlı kılar. haf birşey ilâve ederek herkesi şaşırtmışNedim, ne Mehmed Behçet Yazar, ne ka dinlenmek ihtiyacını duyar. Bu sı Bunların çok defa kalble ilişiği yoktur. Kalb çarpıntıları ve kalb tır. Bu aslana ziyaretçiler kurabiye ge sunda son derece titiz ve muhafazakâr Sadettin Nüzhet, bugünün edebiyatında kmtı ilkönce belirsiz gibidir, az sürer, ça Sakinlik halinde iken gözükür. Düşün tirmişler, fakat o bunlara hiç rağbet gÖ3 dırlar. İstedıkleri ve beğendikleri yemek kımlerin yaşadığmı lâyıkile öğrenememiş ritmasujin bozuklukları meden ötürü sinir ağnlarıdır. (Nevralji). olmazsa kat'iyyen ağızlarını sürmezler. buk geçer. Çünkü bu devrede kalbdeki Çarpıntıların da, kalb ağrılarında ol termemiştir. Bir gün biri aslanın kafesitte lstemediklerini yemektense açhktan öl lerdir. Çünkü mimar Hafız Numanın İsFakat bu biçim ağnların yanında çok öhastalık çok zayıf ve ehemmiyetsiz bir tanbulda bastınp kendi ayağile taşıyarak duğu gibi ayırd edilmesi hastaca çok güc güzel bir pasta atmış. Aslan bunu da ku meği tercih ederler. kertededir. Küçük bir benimseme ve ba nemli ve en ufak bir cehdle meydana gerabiye zannederek evvelâ aldırmamış fadört tarafa dağıttığı edebî abidelerdeki len kalb ağrılan vardır ki ağrı ile birlik dür. Bununla beraber sebeblerini kısaca Denizde yaşıyan hayvanlardan hemen kımla önüne geçilerek iyi olabilir. kat, biraz sonra pastanın yanına giderek şairlerden çoğunun adı, bu edebiyat üs te nefes darlığı göze çarpar. Bunların anlatahm: Çarpıntı, mide ve barsak sahepsi de bu hususta titizdirler. Yosun ve B Sırtüstü yatışlarda göze çarpan vaşlarile sıkı bir ilişiği vardır. (Kabızlık, uzun uzun kokladıktan sonra beğenerek denizin dibinde bulunan sazlardan ol tadlarınm çıkardıkları antolojilerde yok kökü çok defa kalb adalesi elyafının ve hapur hupur yutuvermiştir. soluma güçlükleri: Birinci tip nefes dartur. Şu halde onlann da Hafız Numana onu besliyen damarların ispazmozundan hazimsizlik..) kadınlann tenasül uzuv mazsa, başka hiçbir şey yemezler. Bunlıklannın yanında yer bulan bu nevi nePasta yiyen kertenkeleler teşekkür etmeleri icab eder. ve tamam olmamasından ötürüdür. Bir lannın fizyolojik mücadelelerle de bağların haftalarca oruç tuttuklan görülmüsfes darlıkları karakteristiktir. Hasta, akTimsah ve buna benzer hayvanlar da Ne yazık ki edebî abideler İstanbulda çok kalb uzmanlan bunlara anjin ağrı hlığı göze çarpar. (Gebelik, âdet kesi tür. Bir nevi timsah vardır ki yegâne gışamüstü yatağına yatmak üzere uzanırlan adını verirler. O zaman kalb ağrısı mi..) sinirleri bozuk olan insanlarda da bazan yemeklerini değiştirmektedirler. dasını kabuksuz sümüklüböcek teşkil et satılmyıor ve sahibi onlan kitabci vitrinleken birdenbire meydana gelir, kısa ve yalnız kalb nahiyesinde kalmaz, sol ko gene çarpıntı vardır. İçki, kahve ve faz Fakat bunlar tatlılı yemekleri beğenme mektedir. Bir yaz Londrada sümüklübö rine lâyık görmeyip kendi valizlerinde güççe bir nefes alma halinde arkasından la sigara içmek çarpıntıyı doğurur. Bun rnekte ve kazara ağızlanna alsalar da cek kıtlığı esnasında h,u timsaha hafta dolaştınyor. la doğru azçok yayıldığı görülür. boğucu bir öksürük hastayı yatırmaz. sonradan püskürmektedirler. Buna rağ M. TURHAN TA» larca kabuksuz sümüklüböcek bulunama2 Anî ve devamlı olan kalb nahi ların dışmda kalan çarpıntılar kalbin Hasta ancak yatış vaziyetinden oturuş men, Londra hayvanat bahçesindeki ih hastalığile ilgilidir. Barsakta raslanan vaziyetine geçer geçmez bu gıcık ve ök yesi ağrılan: Kalbin dış zarı, Anevris solucanlar, iç ifraz guddeleri savaşları tiyar bir timsah bu kaidenin * istisnasını dığı ve bunun yerine kabuklu sümüklü böceklerin kabuklarından çıkarılarak ve Zabıta mimurlarına teşekkür ma, Aortite ve kalb desamlarının da tam sürük kaybolur. çarpıntı yaptıkları gibi kalbin ritmasım teşkil etmekte ve, verilen pastalan bayıla rildiği halde açhğı tercih ederek bunları Geçenlerde Kadıköyünde Moda cadolmaması halleri gibi hastahkların sebeb C Uykuda iken meydana gelen da bozabilirler. Görülüyor ki bütün bun bayıla yemektedir. desinde Celiloğlu apartımanmda mü yememiştir. olduklan ağrılardır. Bu cins ağnların nefes darhklan: Hasta uyuduktan üç Kertenkeleler ise kurabiye ve şeker hendis Hıfzı Celiloğlunun refikasma aid lan ayırdetmek hasta için çok gücdür. hep örgen olarak kalb nahiyesidir. elmasların çalındığını, hırsızların he dört saat sonra boğuluyormuş duygusıîe Çarpmtısı olan bir kimse bunun sebebini lemeleri obur bir çocuktan fazla sevmek3 Tansiyon yüksekliği, zatülcenb yatağmdan fırlar, nefes darlaşır ve ağırlatedirler. Hele kremalı pastalan çiğne Darendede bağcılığa ehemmi men o akşam yakalanarak elmasların bilmesi gönlünün rahatlığı için lüzumluistirdad ve sahibine iade edildiğini yazşır. Kriz birkaç dakika sürer, kaybolur. gibi kalb yakını hastahkların yaptıklan dur. Kalbin hastalanmağa başladığını meden yutmaktadırlar. yet veriliyor mıştık. ağrılar vardır ki gerek bu cins ve gerek D Sabah uyanışlannda gözüken Londra hayvanat bahçesindeki yılan bildiren çarpıntı ve diğer alâmetleri bu Darende (Hususî) İklim ve muhi Mühendis Hıfzı Celiloğlunun refikası az yukarıda anlattığımız iki cins kalb nefes darlıkları: Normal olarak uyku suretle anlatmış oluyoruz. Bu alâmetleri lar da yemek hususunda son derece me tin daha ziyade bağcılığa müsaid ol Bayan Melâhatten aldığımız bir mek esnasında kalbin nabız sayısı ağırlaşır ve ağrılannın bildirdikleri hastalık tiplerini vaktinde benimsiyen bir kimse kalbinde raklıdırlar. Bunların mayonezli balıktan duğunu gören Belediye ile Kaymakamtubda hırsızları, hâdisenin ihbarından ayırd ve teşhis etmek hastanın kendisi ta başlıyan bir hastalığı vaktinde hekimine son derece hoşlandıklan birçok defalar azalır. Normal bir insanda uyku halinlık her köylünün bir hektarlık arazıde bir saat sonra gibi kısa bir zamanda buden uyanış haline geçişin verdiği fizyo rafından kabil değildir. Gördüğümüz gi baktırarak sıhhatini koruyabileceğine e tecrübe edilmiştir. üzüm bağı tesisini mecburî kılmışlardır lup meydana çıkaran Kadıköy merkez lojik değişmede normal olmıyan bir hal bi bunlar birbirine o kadar yakındırlar min olmalıdır... Londra hayvanat bahçesindeki şam Bugün Aşidi ve Şabik köylerinde 800 memuru Mehmed, birinci komiser Vayoktur. Kalbinden hasta olanlarda ise ki sebeblerini iyice anlamak ve cinslerini panze, orangotan ve gorillerin yemekleri bin kökten fazla asma yetişmiş vazi sıf ve sivil memur Lutfiye teşekkür eAnkara dılmektedır. vaziyet tersinedir. Kalb dinlenme halin ayırd etmek için hekimin aletlerle çok ayn ayn gibi birşeydir. Şampanzeler u vettedir. Dr. BAHA ARKAN Kalb hastalığı Biz bize ) Artık hayret etmiyorum! Hayvanlar neleri sever? Şiir valizleri! Çikolata yiyen zurafalar, mayonezli balığa bayılan yılanlar, pastayı seven aslanlar çoktur Nasıl başlar, nasıl kendini belli eder? Aşk ve macera romant 'akıd.'HüMh Yazan: MAHMUD YESARt 6 4 Aman beyefendi... Eğer öyle bir vaziyet olsaydı, zatıâlinize, müracaate cesaret edebilir miydim? Ali Tunc, bir kahkaha atmamak için kendini güç tutmuştu. Içinden: Elbette cesaret edemezsin... diyordu. " Zülfü Şahin, sigarasını tablaya bastırmış, ellerini uğuşturuyordu: Bendeniz, bütün esyalann kurtul masmı da istemiyorum. Kendime lüzumu olan bazı ufaktefek ve bazı hususî evrak!tnm var. Onlan alayım, diğerleri, iste diği kadar kalsın. Hatta icab ederse, evın kirasını da veririm, kefil de gösterebilirim. Ali Tunc, zihninden tasarladığı plânı, ona hissettirmeden tatbika başhyordu: Ben, icab ettiği şekilde, ehmden geldiği kadar yardım etmek isterim. Kat'î bir netice alıp alınmıyacağını bilemem. Ben, ne dereceye kadar müessir olabilirim, bunu, biz burada kestiremeyiz. Yalnız, benim bildiğim, daha doğrusu, kulağıma çalınan, bu kabil evlerin zabıtaca kapatıldıktan sonra açılması, mahkeme karanna baglıdır. Belki, idareten açılabi Ali Tunc, gözlerini, Zülfü Şahinin lir, açılanlar da vardır. Fakat, bu nasıl, ne suretle oluyor? bilmiyorum! Bunun bir gözlerinden ayırmıyordu: usulü, nizamı olacağı muhakkaktır. Bun Nilüfer Hanım... Hani bir gece... ları, etrafile sormak, araştırmak ta icab Sözüne devam edemedi, sustu; Zülfü eder. Sizin eşyalarınız da, öyle gözden Şahinin, birden rengi değişmişti, boğuk çıkanlıverecek, köhne, külüstür şeyler de bir sesle: ğildi. Nilüfer Hanım mı? dedi. Zülfü Şahin, malile öğünen bir sonraAli Tunc, onun değişişini farketmemiş dan görme gururile göğsünü kabarttı: göründü: Ağır eşyalardır, beyefendi, az pa Evet... Nilüfer Hanım, size yardım ra vermedim. edebilir. Gözümle gördüğüm için tasdik eZülfü Şahin, kekeledi: debilirim. Beyoğlunda, birçok gizli ku Ne gibi? marhanelere girdim, çıktım. Sizinki, haAli Tunc ta duralamıştı: kikaten şık, lüks ve moderndi. Ve gelen Meselâ... Esyalann kendisine aid ler de... olduğunu iddia edebilir. Hafif hafif güldü: Zülfü Şahin, zemberek gibi yerinden Kendime de pay çıkanyor muyum, fırladı: bilmem!.. Gelenler de, hep, temiz, kibar, Aman beyefendi, nasıl olur? Nilüsık, zengin insanlardı. fer Hanımefendi, bir gizli kumarhanenin Birdenbire hatırlamış gibi doğruldu: eşyalannı, nasıl kendisinin olduğunu iddia Azizim, sen, benden daha kuvvetli edebilir? Ali Tunc, sözün tam manasile «ham» bir sefaatçi bulabilirsin. olduğunu biliyordu ve Zülfü Şahini söyZülfü Şahin de doğrulmuştu: letmek için mahsus soylemişti; ayni Kim efendim? «hamlıkla» devam etti: Ali Tunc, Zülfü Şahine bir sigara u Size gelip gidiyordu... Sizin dos zatmıştı: tunuzdu... Siz, ondan bu esyaları taksitle Demek, Nilüfer Hanımı iyi tanıve yahud iğreti almış olabihrsiniz! yorsunuz! Çok kibar, zengin bir kadın olZülfü Şahin, renkten renge giriyordu: duğu muhakkak... Yok beyefendi... Nilüfer HanımefenZülfü Şahin, başını geriye iterek sigadiyi, zatıâliniz tanımıyorsunuz... Hayır... rayı almadı: Onun yanında lâkırdısını etmek; onun is Teşekkür ederim, muladım deil mini karıştırmak... Tövbe, istiğfar eden dir, çok sigara icemem. bir kesis gibi başmı iki yana sallıyarak, Siz bilirsinız. kekeliyordu: Ali Tunc, kendi bir sigara almıstı: Bu, olacak şey mi?... Olacak şey Evet... Nilüfer Hanım, kimm nemi? si? Ali Tunc, gülümsedi: Zülfü Şahinin yüzü, bir heykel başı Pardon... Ne bileyim?.. Öyle aklı gibi, birden taşlaşmıştı; gözbebekleri, sanma geldi de... ki birden oyuluvermişti, boş boş bakıyor Elıle, oturmasını işaret ediyordu: du. Oturun... Heyecanlanmayın... Her Ali Tuncun içi burkulmuştu. Zülfü seyi açık ve etraflı konuşuyoruz da onun Şahin, tereddüd mü geçiriyordu?.. Söyiçin, aklıma gelen ihtimalleri ortaya dök Hyecek miydi? Ne söyliyecekti ? tüm. Eğer birşey biliyorsa, söylerdi. O da, Zülfü Şahin, oturmuştu; yorgun yor biliyorsa!.. Fakat, yüzünün birden taş gun yutkunuyordu: laşması, onun, bilmediğini degil, bildiğini, Nilüfer Hanımefendiye, bu bahsi hem çok bildiğini, gösteriyordu. O halde, söyler miydi? (Arkan var) açmağa dilim vanr mı?