Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 Nisan 1936 CUMHURtYET ( TERBİYE BAHİSLERİ j Biz bize Yoklama notlarî TRAKYA MEKTUBLAR! I Cumhuriyet kuruldu kurulah, maarif sistemimiz bir türlü düzeltilemedi. Hemen her sene yeni bir talimatname çıkanlır, imtihan usulleri değiştirilir, ders programları yenileştirilir. Ve hemen her sene talebeler, bilhassa mdıklıh Mehmed Ağa tarafınmuallimler ne yapacaklarım şaşırarak dan iki yüz küsur yıl evvel yaYazan: Selim Sırrı Tarcan içinden çıkılması kolay olmıyan vaziyetzılmış, Silâhtarağa tarihi adile lere düşerler. anılabilen ve sekiz'yıl önce basılabümiş Beden terbiyesinîn erişmek istediği baş Halbuki enerji sahibi ve £ z ü pek însanMaarif sistemimiz en ufak çivisine kaolan eserin birinci cildinden şu fıkrayı ]ıca gayelerden biri de ferdin kendi nef lar bu ölüm saçan hava sandalına bindidar, mütemadiyen yerinden oynıyan bir iktıbas ediyorum: Ier, tehlikeye göğüs verdiler. Nihayet bir sine karşı zaferidir. kervansaraydır. «Mukaddema Hünkâr Edirnede iken Bu zaferdir ki insanı önce bedenen, çok kurbanlar verdikten sonra zaferi elBu sistemin içinde yorulmak bilmiyen bir sevdavî terzj Filibeye üç saatlik yersonra da ahlâkan düşmeden korur. Faz de ettiler. Uçtular. Havalara, rüzgârla bir gayretle yapılan değişiklikler o kadar de Çobanpmarı nam mahalde define v a r ]a rahat, tenbellik, gevşeklik, işine vazi ra, fırtınalara boyun eğdiler. sık olarak birbirlerini takib ederler ki, dır diye iki defa arzuhal sunup üçüncü İşte bu iradeyi, bu enerjiyi elde etmek meselâ ben, liseyi bitireli henüz altı sene fesine karşı, kayidsizlik sevki tabiî ile defa da o yere bir usta ve bir çavuş tayin için boks, eskrim, güreş, yanş, futbol, ho olmadığı halde o zamanla bugün arasuıda işlediğimiz kusurlardır. olunup yirmi gün beş yüz nefer ırgad taHer millet ferdlerinin becerikli ve kuv key, ragbi gibi insanla yapılan dağcı en ufak bir benzerlik bulamıyorum. rafından Çobanpınarı altüst edilmiş ve vetli olduğunu ister. Bu iki mühim vasıf lık, yüzme, kürek çekme, vaterpolo, tay Altı senedenberi maarif sistemimiz cevfi gayyaya döndürülmüş ise de defiruh ile bedenin birlikte çolışmasından do yare gibi tabiatle yapılan savaş sporlan yoklama notlarına varıncıya kadar bir inneden bir eser zuhur etmedi. Sevdalı terinsanın kudret, dayanıklılık, sağlamlık, kılâb, bir ihtilâl, bir kasırga, bir tayfun gar. zi bu yalanından dolayı iki sene küreğe göz pekliği gibi maddî ve manevî vasıfla geçirmiş, o zamanki ahenk ( ! ) altüst olŞimdi beden terbiyesi ve onun tamamemrolundu. Hebennekanın birisi dahi nnı kuvvetlendirdiği gibi, serin kanlıhk, muş, tanınmaz bir hale gelmiş. Iayıcı olan sporlarm ahlâk ve vücudün o mahalde define olduğunu ben bilirim, itidal, sabır gibi nefse hâkimiyeti de koBen lise talebesi iken, üç ayda bir yokgüzelleşmesi için ne rol oynadıklarına bir vakit şeyhimle birlikte girip gördüm laylaştırır. ama yapılır, beş üzerine verilen notlar bakalım. Şüphe yok ki bedene aid faalidiye şehadet iddiasında olmağın aklı baBu sıfatları elde eden sporcu tam ma cemedilirdi. Sınıf geçebilmek için, 1 1 oyetler tıpkı fikre aid olanlar gibi ilmin, şına gelmek için ona da yüz kırk değnek nasile ahlâk sahibi bir (centilmen) olur. arak tesbit edilen vasatiyi doldurmak tecrübenin gösterdiği şekilde ferdlerin vuruldu.» Edirnedeki nefis Türk asarından: Vçşerifeli caminin uzaktan görünüşü kudret ve kabiliyetleri gözönünde tutu O yarıştığı, boy ölçtüğü, savaştığı ferd şarttı. Gazetemizin dört gün evvelki nüsha Edirne Edirneyi tanımak için boş plânının Bursadaki eserlerle olan yakmlarak yapılırsa yalnız adalelerin iyi te lere bir düşman gözile bakmaz. Yendiği, Birinci yoklamada 2, ikincide 3 alan sından da şu satırları alıyorum: şekkül etmesine yardım etmekle kalmaz, âlet ettiği, geçtiği rakibe dostluk elini u bir çocuk üçüncü devrede nekadar büyük vakitlerden faydalanıyorum. Elde mev lığı üzerinde muhakemeler, mukayeseler «Umumî Harbin sonunda, 1918 seneseciyeyi ve iradeyi tavlandırır. Bunun zatır. Onun savaş kudretini hakir gör bir gayret sarfederse etsin sene sonunda cud bir kaç kitabı okumakla şehrin dünkü yapıyorum. Müstatil şeklindeki hariminin sinde idi. Alaman Generali von Sanders arlığmı öğrenmek kabil değildir. Bunu üstünü örten tek kubbesinin dayandığı kaiçindir ki vücud meleke (exercice) leri mez. Yenildiği zaman da yenenleri al muvaffak olamazdı. Filistini terkediyordu. Berlinden aldığı iradenin devamlı bir mümaresesi olmalı kışlar. İşte bir sporcuda aranılan vasıf Bilmem talebeleri tembelliğe teşvik için evvelce de söylemiştim. Böyle olunca, bu lın, pilpayelerin, pencere kenarlarındaki bir emir üzerine, yanmda bulunan bir dır. Öyle olursa enerji, sabır ve daya lar. İşte hakikî spordan beklenen neti Dundan daha müessir bir vasıta bulunabi ün hâlâ yaşıyan tarihî eserleri tetkik et motiflerin, silmelerin ve sivri kemerlerin milyon îngiliz lirasmı Lübnan dağlarınmek, anlamak gerekiyor. Bunun için de Bursaya gelmeden önce Orta Anadolu nıklılık kudreti elde edilir. Her gün sii celer. ir miydi? daki mağaralardan birine gömdürdü. Paok gezmek, dikkatli davranmak lâzım.. nun Selçuk eserlerile olan yakın benzerrekli idmanlar gencleri kendilerine gü Fikir ve ruh terbiyesi bize âlicenablı Şimdi vaziyet, böyle değildir. ranm gömülmesi işine iştirak edenlerden Neden bilmem, ben bir şehrin mazisi liklerini görüyorum. Batı tarafmdaki kavenir bir hale koyduğu gibi, sevki tabiî ğın, merhametin, nezaketin, fedakârlı Bugün sınıf geçmek için vasatî olarak bugün bir tek kişi hayatta kalmıştır. Pahakkında etüdler yaparken çok defa sos pınm cephesinde Orta Asya Türk san'a(instinct) nin kaprislerini de susturur. ğın, cesaretin, disipline riayetin, insanlı sekizi doldurmak lâzım. ranm yerini ondan başka bilen yoktur. îşte bu alışkınlıktan serin kanlıhk ve ar ğın, erliğin birer kıymetli vasıfları olduFakat bu sefer de şöyle komik bir ne yal hâdiselere takılır kalırım. Meselâ, ını hatırlatan oymalan, kapının üstünde Alman hükumeti, şimdi icab edenlerle dından cesaret ve göz pekliği vasıfları ğunu öğretiyor. Bu yüksek sıfatların bir tice ile karşılaşıyoruz: Birinci yoklamada Ankarada iken Ankaranın tarihî eserleri /e dışlarındaki istitaleleri, hatta Hind iluyuşarak definenin çıkanlmasına teşeb doğar. centilmen için kazanılması lâzım olduğu beş, ikinci yoklamada üç alarak vasatiyi üzerinde çalışmayı tasarlamış ve işe baş lerine kadar giden Türk kabartmacılığı büs etmiştir. Lübnan mandateri olan devVücudün kudret ve tahammülü nisbe nu söylüyor. İşte ben de size bu vasıflan dolduran bir çocuk, tahsil yılının en mü amıştım. Fakat bir caminin, bir kale du nın bazı izlerini bile seziyorum. Sonra, letle Alamanya, definenin bulunması taktinde her gün yapılan fiziyoloji kaide kazandıran vasıta beden terbiyesidir ve him zamanı olan son aylarda nekadar az vannın, bir eski evin tarih ve san'at değe birbirine uymamış, adeta umumî ahengi dirinde bir milyon lirayı paylaşacaklarçalışırsa çalışsın, hatta isterse hiç çalış rini anlamağa çalıştığım sırada bu eserle bozan minarelerin sonradan yapıldığını lerine uygun idmanlarla gencler bir yan spordur diyorum. dır.» Spor, genclerin zekâ ve bilgilerile ce masın, sınıfmı geçmiş, muvaffak olmuş rin etrafında yaşıyan, canlı hâdiseler be ınlıyorum. Bilhassa iç kubbelerle revakdan sıhhatlerini, öbür yandan hayatta Von Liman Sandersin Filibeli sevdavî ni zorla kendine çeker, bana sanki şöyle lardaki kubbelerin guya Barok nakışlanbaşancılığın anahtarları olan enerji, se saret ve göz pekliklerile, vücudlerinin demektir. terzi olmadığına ve Lübnan mandateri derlerdi: nı gördükçe içimde bir sızı duyuyorum. Ben, bu vasıtayı, talebeleri tembelliğe bat, cehd, cesaret gibi vasıflan da elde kudret ve tahammülü ile hayat savaşına devletin de o terzinin rüyasına veya hulen yeni silâhları kullanmasını bilen bir teşvik hususunda ötekini gölgede bıraka«Canım, şu her parçası üstüne iğilerek Zira, bunların son asır içinde bozulmağa ederler. yasına şahidlik yapıp ta yüz kırk değnek cak kadar kuvvetli buluyorum. saatlerce incelediğin eserler, nihayet bir yüz tutan bir zevkin mahsulü olduğunu Beden terbiyesi ve sporlar sayesinde asker gibi atıldıklarını istiyor. Hayat saMaamafih bir iki ay evvel değiştiril devrini yaşamış, vazifesini yapmış, artjk biliyorum. Ve şimdi camiyi tamire çalışan yiyen kimseyle kıyas edilemiyeceğine nefsine hâkim olmıya, zararlı isteklerini vaşını nefsine söz geçirmesini bilen in şüphe yoksa da Lübnan dağında yapıladiği bildirilen imtihan talimatnamesinin arihin cansız koynuna çekilmiş varlıklar taşçı ustalarının eski san'atı taklid edecesusturmıya alışan bir genc için korkaklık, sanlar kazanabilir. ğim diye uğraşmalanna bakarak onlara cak araştırmaların vaktile ÇobanpınarmSpor yapanlar içinde kıskanc, atak, yenisi henüz mekteblere gönderilmedi. dır. Bunlara bugün can, kan veriyorsu çekingenlik, pısınklığın artık yeri yoktur. da yapılan araştırmaya benziyeceğine ben Sene sonuna bir hafta kala, şimdiye ka nuz. Amma, bunlan tamamile yaşatabi da acıyorum. Bu sahalar onlar için çok daralmıştır. El kavgacı, serkeş, geçimsiz, tembel, kendieminim. Çünkü defineleri ancak tesadüfBöylece dünden bugüne gelerek ve de ettiği cesareti, serin kanlılığı, sabır ve ni beğenmiş kimselere rasgelirseniz, bu dar olduğu gibi, şaşırtıcı bir vaziyetle iyor musunuz? Halbuki bir kere de bize ler meydana çıkanr. İnsanlann burnu bak, şu dar sokakların yalmzhğı içinde dün, çok sağlam eserleri yapan insanlann sebatı hayat savaşında göstermek için her fenahklan, bu ahlâk düşkünlüklerini spo karşılaşmamız çok muhtemeldir. para kokusu almıya başladığı gündenbeBizim maarif sistemimiz, en küçük yaşıyan insanlara bak.. Şu kaldınm taş dünya görüşile bizimki arasındaki derin gün karşılarına bin fırsat çıkacaktır. Ve ra değil, o genclerin ehline, sporu anlari ise bu tesadüfler görülmez olmuştur. nefislerine hâkim oldukça her savaşta za mıyarak yaptıklanna hükmediniz. BaA çivilerine kadar zangır zangır titriyen an, şu damlan birbirile öpüşen evler, şu yrılığı görünce şimdiki iğreti zevkin, Ben bu gürültülü teşebbüse karşı sade iğreti bir müessesedir. "" * çocuklar ve bu sokaklar kenarına dizili yapma bir güzelliğin doğduğu sosyal mufer onlara güler yüzünü gösterecektir. ilâçlar vardır ki doktorlann tavsiyesi üce «atı alan Üsküdan geçti» derim ve N. yüzlerce evin içindeki hayat... Ya bu ha hiti anlamak merakına düşüyorum. zerinc muayyen zamanlarda ve muayyen Çünkü hepsinin gözleri pek olacaktır. gülüp geçerim. yat!. Acaba bir mahalle halkının yaşaKoca Sinanın Selimiyesinden başlıyamiktarda alınırsa şifalıdır. Bir ilâçtan her Lâtinlerin büyük bir şairi: M. TURHAN TAN yışını incelemek bir tarihî mezarlıkta ya rak birçok camilerde, hanlarda, hamam«Audentes fortuna juvat» Talih gözü gün bir kahve kaşığı içilecek yerde bir pılan incelemeden daha mı değersizdir?» larda, köprülerde, medreselerde, zama pek olanları korur, diyor. Yalnız fikir a bardak içerseniz sizi öldürebilir. Bunu Bu hitablar bana tarihin rolünü, tarih nın değil, belki irjsan elinin açtığı yara cihangir olur, diye düşünüyor. damı olmak yetişmez. İş adamı olmak ilâcın fenalığından değil, kendi ihtiyat okumadan maksadı hatırlatırdı. Düşü lan gördükçe imparatorlukla birlikte sosAnadoluhisarınlâzımdır. Bunu ancak yolile yapılan sızlığmızdan bilmeniz lâzımdır. Bugün ömrümüzü bir yıl daha uzatmak nürdüm: yal zevkin ve sosyal kültür seviyesinin de da oturan porta işte bedene aid faaliyetler de böyledir. sporlar temin edebilir. için çok hodbin ve çok mağrur düşüncekal tüccarı İbrahi «Yurdumuzu niçin tetkik ediyoruz. nekadar çökmüş olduğunu içim sızlıya lerle dolu yaşarken, daha doğrusu ölümŞu akıllan durduran uçakların haline Yolile yapılırsa gencleri ahlâkan yük min evlâdlığı Se Bir tarihçi, bir ziraatçi, bir doktor veya rak bir kere daha düşünüyorum. den ödümüz patlarken, haberimiz olma seltir. Rastgele, kitabsız yapılırsa hem be her, bundan bir bakalım. Çok değil bundan kırk yıl önce herhangi bir uzman için bu topraklar üsEbedî yaşıyacağına inanan insanlann dan beşerî inceliklerimizden, manevî dedenen, hem ahlâkan düşürür ve bu düş müddet evvel kaybir adamın kendisinden ağır bir maki tünde ve bu sosyete içinde binbir çeşid a mezar taşlan üstüne döktükleri iman ateşğerlerimizden neler, neler feda ediyoruz!. künlüğün bütün millete zararı dokunur. bolmuş, çorab ve raştırma yapmak niçin?.. Bu yolda har lerinin donmuş ve hakikaten ebedileşmiş neye binip havalarda uçacağını işitseydik ayakkabıları Kur Sanıyoruz ki çok ve ebedî yaşamak için canan emekler manevî bir haz almak, ya tezahürlerini görmek isterseniz Edirne söyleyenin çıldırdığına hükmederdik. Selim Strrı Tarcan bağalıdere kenarın yalnız etimizi taş gibi yapmak kâfidir. hud saf ilim yapmak endişesile midir? da bulunmuştu. Kımezarlıklannı geziniz. Bir tarafta gökleİşte son devirle dünkü devirlerin farkı Eğer böyle ise, ya bizim sosyal benliği zın dereye düşerek Dereden ölüsu çıre yükselmek istiyen Türk ruhunun san'at ve işte tarihçi ile edebiyatçının rolü, ve miz, sosyal vazifemiz nerede kalıyor? boğulmuş olması karılan Seher dehası, öte tarafta dünyasına doymamış gene işte beni tarihî eserler karşısında meYaşıyan hayata hayat katmıyan bir zevk, ihtimali üzerine bu derede araştırma ruhlann beşerî ihtiraslannı çiçeklemiş, lânkoliye kadar sürükliyen ruhî amiller lara başlanmış, hatta bir aralık derenin bir ilim kendini inkâr etmiş olmaz mı? tabiate rağmen eşsiz bedialar yaratmıştır. buradadır. Okuyuculanm beni mazur tamamen boşaltılması bile mevzuu bahOkuyucularım takdir ederler ki, bu türsolmuştu. Fakat derenin boşaltılması Fakat bu mezarlıkların şimdiki bakımsız görsünler, onlara Edirnenin tarihi hakkınaylara muhtaç olduğundan bundan vaz lü düşünceler bir tarihçide değil, olsa olsa hali ve son nesillerin artık dünya üstünde da bazı şeyler yazmak isterken dünle bugeçilmiş, derede bahkçılar marifetile bir edebiyatçıda, bir sosyologda bulunur. hiçbir iz bırakmamak arzusundan doğan günün karışüğı engin suların anaforlanna taharriyat yapılmasına karar verilmiş Fakat bir tarihçinin vazifesi sadece geç silik yaşayışlarile bütün bu yüksek eser düşüyorum. ti. Dün sabah arama yapılırken bir bamişteki hâdiseleri sıralamak, tarihî eserle ler arasındaki tezadlar... Ah bu tezad Bu benim kabahatim değil, beni sürüklıkçmın kancasma çamurlar içinde bir liyen büyük dalgalanndır. lar!... cesed takılmış, cesed dereden çıkarı rin kopyasını bize vermek midir? Bir aralık aklıma son edebiyat ve edelınca bunun Seher olduğu anlaşılmıştır Böyle binbir çeşid şeyler düşünülerek Bu türlü duygu ve düşüncelere kapı yapılan tetkikat neticeteinde kızm bir lınca bir tarihçinin işi milletin dünkü var Ayşekadın, Kirişhane, Kıyık semtlerini biyatçılar münakaşalan geliyor. Toprağı kaza eseri olarak dereye düşerek boğulkabuklaşmış şehirde yaşıya yaşıya tabiati lığile bugünkü varlığı arasındaki bağlan geziyorum. Her adımda bir tarihî eserle duğu anlaşılmış ve defnine Müddeiu unutan, yurdun dört bucağında kaynaşan tıyı bulmak, hayat zincirinin halkalann karşılaşiyorum. Bunlar arasında en çok asırlar dolusu sonsuz hayatı uzaktan bile mumilikçe izin verilmiştir. 750 tonluk U. 25 numaralt denizaltt gemisi tuta tuta önünde o anda yaşamakta olan mezarlıklara raslıyorum. Buralarda pek göremiyen bir çok münevverlerimizin niHalk Operetinin Ankarada canlı hakikate kadar gelmek değil midir? çoğu gömülü, yere yatmış, veya kınlmış çin bu kadar hodbin ve neden bu kadar Almanya silâhlanmağa başladığından veriyorlar. beri şimdiye kadar yalnız 250 tonluk Almanya, Londrada Ingiltere ile akilk temsili İşte Üçşerefeli caminin önündeyim mezar taşlan arasında yazı, şekil, üslub «kitabcı» olduklarını kendi kendime sodenizaltı gemileri yaptırmıştı. Son posta dettiği deniz anlaşması mukavelesi mu Ankara 21 (Telefonla) Halk Ope Her tarafını dikkatle süzüyorum. Mabe bakımlarından o kadar güzel ve eşsiz ör ruyorum ve şöyle düşünüyorum: ile gelen Berlin gazeteleri Almanyanın cibince sahil müdafaası için 750 tonluk reti san'atkârları bugün geldiler. Bu Bize yurdun her karı'ş toprağında yanekler vardır ki, insan bunlara baktıkça: 750 tonluk ilk denizaltı gemisinin dahi iki denizaltı gemisi inşa etmek salâhiye akşam ilk temsillerini Yeni sinemada din maddî manevî yapılış saiklerini araş tan tarihî eserleri küçük bir zümrenin tınyorum. Bir mimar olmadığım haldı Ölümü bu kadar seven bir millet elbet verdiler. Kiel limanmda denize indirildiğini haber tini haizdir. yapmış olduğuna kaniiz. Tarihî müesseselere bu gözle bakınca onların sosyal hü İnsan, sevdiği şeye karşı titiz olu tör, tam yolla, Marmaraya dümen kırdı. tihanını geçiriyordu; susacak mıydı? Ya viyetini anlamak güçleşiyor. Bundan başlan mı söyliyecekti? Yoksa hakikati mi Kaptan bağırdı: yor... Sevdiğin, üzerine titrediğin kıyka bu türlü görüş halka doğru, sosyeteye Ali Tunc Usta, sen, şimdi yanşı itiraf edecekti? Yalan söyliyemezdi! Sus doğru inme temayüllerini de kınyor. Hâmetli bir şeyi, gözünü yumup, bir boşluromant mak ta yalan sayılırdı. seyret! ğa, karanlığa atabilir mîsin? diseler, karşımızda mücerredleşiyor. CanCeketinin üst yan cebinden ucu sarSolmaz da bağırdı: Ali Tunc, zaman zaman kırmızı mo sız birer bilgi haline giriyor. Adeta süs kan mendilini çekti, elini cebine soktu: Bravo, kaptan..^ töre bakıyor, sonra nişanlısının saçlannı oluyor. Evet, kalem, saat değil... Bir yüGenc kız, kaptana bağırırken başım, öpüyordu: ' Akşamüstü, yorgun argın evime dö Ali Tuncun göğsüne iyice dayamıştı; zük... Sen, çok iyi kızsın, Solmaz! nerken «kapılığın» arasından geçivorum. Ve hiç yanından ayırmadağı «Yakut Birdenbire canı acımış gibi: Solmaz, gözlerini kapamış, güneşlenen Mezarlıktan çıktıktan sonra kapılığa Yüzük» ü çıkararak genc kıza uzattı: bir kedi yavrusu gibi, Ali Tuncun göğsü Uf! dedi, doğruldu. girmek beni biraz neşelendiriyor. Etrafı Işete bu!.. üzerinde büzülmüştü. Ali Tunc, genc kıAli Tunc, sordu: Yazan: MAHMUD YESAR1 Genc kızm gözleri açılmıştı; yüzüğü mı saran canlı akış Edirne tarihinin bir zın kalbinin çarpışını, kendi içinde duyu Ne var! Ne oldu? 79 ağır ağır aldı, parmaklan arasında evi fash olarak seyrediyorum. Bana her yordu: Solmaz, elini başına götürmüştü: kes şöyle diyor: Ali Tunc, ellerini çekti ve genc kızı Dönelim... Kırmızı motör, yoluna Ali Tuncla alay edilmez... Ali Tuncun Başım, küçük, sert bir şeye dokun rip çeviriyordu: «Bütün bunlan bizim işitilmiyen sesi * Bu, yüzük, senin m?.. gitsin... Yeşil gözlü kadının peşini bıra du, acıdı. burnuna gülünmez... Ali Tuncun nişan kolları arasına aldı: Kendi kendine konuşuyormuş gibi miz, görünmiyen ruhumuz yaptı. «Kitab Sen, çok iyi, çok kuvvetli kızsın, kalım... Bu yol, bizim yolumuz değil, hsı ile de alay edilemiyeceğini görsün, Ali Tunc, sarardı, dişlerini sıktı, ceSolmaz. Solmaz! Seninle, başka enginlere açıla vab vermedi. Genc kız, nişanlısının ceke söylüyordu: cı» lar nasıl düşünürse düşünsünler, tarih anlasın... Ali Tuncu, benim elimden al Bu, erkek yüzüğü değil... Kadın, bizim eserimizdir, bizim eserimiz olarak Solmaz, başmı, Ali Tuncun omzuna lım... Öyle bir yola çıkalım ki, Ne «Si tinin üst yan cebini gösterdi: mak mı istiyor? Hile ile, manevralarla mı yüzüğü... Hem çok ağır, çok kıymetli... yürüyecektir. San'at, heyecan, ebedilik yah otomobil», ne «kırmızı motör», önüdayamıştı: alacak? Cebinde ne var? Kaleme, saate Sana, bunu kim verdi? Bir yadigâr mı?.. Sana Iâyık olmağa çalışıyourm... müze, hiç hiç birşey çıkmasın! Ali Tuncun ellerini tutmuştu: benzemıyor. halktadır. Bizi dinlemiyertr bizi anlamı Onun kuvveti, burada değil mi?.. Seni, ona, hediye edebilirim. Fakat, kö Diyecekti. Fakat, öndc; denize düş Ali Tunc, cevab vermek istedi, yut Yoksa emanet mi? Sen, başkalannın sır yan san'atkâr; «debiyatçı, tarihçi devrilen larile alâkadr olmazsm... Sana, ne diye Ne cılız, ne âciz, ne zavalh kuvvet... Ali rükörüne değil... Onun, kim olduğun müş bir alev parçası gibi uçan, kayan kırkundu. beklemekten emanet edecekler?.. Bir borç karşılığı imparatorluğun mezannı bilmeli, anlamalı; çok yakından, içten ta mızı motör, büyülüyor; ellerini tutuyor, Tuncun nişanlısı, hileye, manevraya te Solmaz, merakla bakıyordu: bile olsa, kabul etmezsin!.. Elini alnına başka birşey yapmıyacaktır. ağzını kilidliyordu. nezzül etmez. Ben, Ali Tuncu, elimle, nımalıyım. Neye sarardın? göturdü, gözlerini kapadı: İki motör, Boğazm ortasından KızkuGözlerini Ali Tuncun, gözlerüıe dik ona, hediye edebilinm. İşte, benim kuvveS. KANDEMtR [ArJcast varl Ali Tunc, bclki hayatının en çetm imlesi açıklanna gelmişlerdi. Kırmızı mo tîm Spor psikolojisi Spor ve Ahlâk Olümü bu kadar seven bir millet cihangir olur İki iktîbas Ebedî yaşıyacağına inanmış insanların dondurulmuş, temessül etmiş iman ateşlerinî görmek isterseniz Edirne mezarlıklarını geziniz! Zavalh kızın ölüsü bulundu tonluk ilk Alman denizaltı gemisi