02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ŞuBat 193? CUMHURÎYET Suikasd maznunları beraet ettiler Dün Dahiliye müsteşarı, Umum Emniyet Müdürü ve Ankara Valisi şahid olarak dinlendiler (Baştarafı 1 inci sahifede) raî sahnesini uzunuzadıya anlattı. Yahyanm Aman isyasyon müdürü îzzetin evinde yapıldığını iddia ettiği yemini nasıl tckrarladığını da anlatan şahid bu yeminin arasında şayed yakalanırlarsa meb'us Ali Saib ismini haber vermiye ceklerine dair ifadede bulunduğunu tasrih etti. Vehbi Demirel, Yahyanın Ali Saib ismini söylediği sırada hasıl olan hayreti anlatarak keyfiyet îstanbulda bulunan Dahiliye Vekiline bildirirken de bu hayretin kaydedildiğini, Yahyanın umumî vaziyetinde döğülmüş vc tazyik edilmiş bir kimsenin halini ve eserlerini görmediğini, kendisi de bu yolda bir şikâyette bulunmadığını; ifadelerinde samimî bir hal bulunduğunu kaydetti. Müddeiumuminin iki suali Baha Arıkan Yahya, Ali Saib ismini verince hasıl olan hayretin sonradan zeval bulup bulmadığmın da şahidden so rulmasını rica etti. Şahid; yalnız Yahyanın ifadesini dinlediğini; diğerlerinin ifadesinde bulunmadığını; Yahya, Ali Saibi tanımadığını söylemiş ise de, Ali Saibi tanıyan Arif ve Üzeyrin de itiraflarda bulunduklannı işittikten sonra hayreti nin devam ettiğini beyan etti. Baha Arıkan: «Hayretlerim yaşıyor, dediler. Bu yasıyan hayretler Ali Saib bu işi yapa maz kanaatile mi. Yoksa nasıl yaptı? şeklinde miydi?» dedi. Şahid «Söylediklerimden fazla birşey söyliyemem» cevabını verdi. Müdafaa vekilinin sözleri Müdafaa avukah Hâmid Şevket te söz alarak Valinin evinde yapılan toplantı ile Yahyanın zabıtadaki ifadesinin temsilî şekilde tekrarlanmış olduğunu kaydederek: « Hayret değil, dehset!» dedi ve şahidden bazı noktaların tavzih edilmesini istedi ve «ben Bay Vehbiden şah san beklerdim ki; bu kadar dehşetnak bir haberi duyunca derhal faaliyete geçip bütün kudretlerile bu isin tahkikatını bizzat yapsınlar.» dedi ve bazı müta lealarda bulundu. Şahid buna ce vablar verdi. Emniyet Müdürü Sad rinin dürüst ve namuslu bir memur olup i.«ın içıne bir meb'us ismi kanşması üzerine Emniyetiumumiye Müdüründen direktif istediğini ve tahkikatm mercii orası olup müsteşarlığa taalluk etmediği cihetle icab eden hususlar hakkında talimat verilmek üzere tahkikata Emniyet Müdürü tara fından devam edildiğini ve ayni zamanda ifadesinin de dindisince dinlendiğini; Ali Saibi 929 senesindenberi tanıdığmı ve millî mücadelede Atatürk tarafından verilen vazifeleri yapmış ve onun arkasından yürümekte bulunmuş bir arkadaş bildiği icin Yahyanın ifadesini hayretle karşıla dığını; ve Ali Saibin maiyetinde bulunan Azizle Arifin dahi bazı ifşaatta bulun duklarını işitmesi üzerine bu kanaatinde değişiklik vuku bulduğunu ve fakat gene kat'î olarak birşey diyemiyeceğini söy ledi. Maznunlar cevab veriyorlar Ali Saib Ayağa kalkarak Yahyanın kendisine yapılan tazyikı hapishanede de anlatmış olduğunu söyledi. Yahya; valinin evindeki ikrarlarının doğru olma dığmı tekrarlıyarak kendisi gibi başında bir aşk meselesi olanın suikasdcı olamıyacağını; Uzeyir, Ali Saibin ismini maal iftihar bir itiraf olarak değil tazyik ne ticelerile ortaya koyduğunu söylediler. Nahiye müdürü Şemsettin kendisinin ismi yeminden geçtiği ileri sürülerek zan al tma alınmış olduğunu; halbuki Dahiliye Müsteşarınm şeklini tekrarladığı yeminde kendi ismi olmadığım ve bu hususun tavzih ettirilmesini ifade etti. îdris tanımadığı bir yere getirilip kendisine çay veirldiğini, neresi olduğunu kestiremediği cihetle çıkarıp on kuruş ta çay parası verdiğini ve orada bulunanların garibliğine işaret ettiklerini ve sonra Yahya denilen bu adamm kendisini (bu İdristir) diye gösterdiğini ve Yahyayı da hiç tanımadığını; götürüldüğü yerin de vali konağı olduğunu sonradan öğrendiğini ifade etti. Şaban ve îsmail şahidin sözüne karşı bir diyecekleri olmadığım söy lediler. yanın maddî ve manevî hiçbir tesirin altında kalmamış olması dolayısile sami miyet ve sıhhatine itimad ettiğini söyledi. Ve suçlulardan herhangi birinin işken ceye maruz kaldıklanna ıttıla peyda etseydi bir zabıta âmiri sıfatile derhal kanunî muameleye tevessül edeceğine mahkemenin itimad göstermesini rica etti. Avukat Hâmid Şevketin valinin şahsî kanaati hakkındaki sualine cevaben de: Kanaat mahkemeye terettüb eden bir husus olduğu cihetle bu babda hiçbir şey diyemiyeceğiz; adliyeyi haberdar ede cek bir mahiyet olmasaydı bu davanın vücud bulamıyacağını.ve iddia makamının tahrik edileceğini söyliyerek bu beyanatını vazifesini yapmış bir memur sıfatile ve büyük bir huzuru kalble dermeyan ettiğini sözlerine ilâve etti. Şahid Nevzad Tandoğan yemin şeklinden bahsederken bunu aynen tekrar edemiyece ğini, fakat hatırladığına göre: «Bu işten kaçmıyacağımıza ve n^eşru hile yollarına sapmıyacağımıza» mah'ıyetinde 'olduğunu ve yeminin suıkasdın şekli umumisi üzerine tertıb edılmış olduğunu söyledi. Yahya, Uzeyir, Arif, Şaban ve îsmail şahidin beyanatında itiraz ettikleri noktaları söylediler. Bundan sonra Reis Osman Talât İltekin; Nevzad Tandoğandan evvel dinlenmiş olan müsteşar Vehbiyi tekrar çağırarak Ali Saib ismınin ne suretle geçtiğini istizah etti. Vehbi Demirel, yemin sırasında söylendiğini hatırladığını tek rar etti. Nevzad Tandoğan ise hatırında kaldığına göre yeminin suikasdin hututu umumiyesi içinde kaldığını beyan etti. Emniyeti Umumiye Müdürünün ifadesi Bundan sonra Emniyet Umum Mü dürü Şükrü sahid olarak dinlendi. Şükrü; suikasd hâdisesine aid istitlâ atın 935 senesi iptidalarında vuku bulduğunu kaydederek fevkalâde hassasiyetle takib edilen bütün safhaları uzun uzadıya anlattı. Şükrü sözüne şöyle devam etti. «Yahya Kümbedire gittikten sonra kendilerini Ali Saıble temas ettırmeğe, saklamağa ve iaşeye memur edilen Üzeyrin kendi elemanlarından biri olan Yahyayı zabıtaya teslim etmesi nazarı dıkkatimizi celbetmiştir. Bu noktayı da şöyle mütalea ettim. Uzeyir suikasdcilerın hükumet tarafından hatta ısmen çok sıkı bir surette takib edildiğiini, ve bu hususta mütemadî aramalar yapıldığını duymuştu. Bu duyuşla atiyen kendisini ağır mes'uliyete sokabilecek bir akıbetten kurtulmak için bir taraftan mahkemeye müracaat etmiş; jandarma karakol kumandanının da köye gelişınden ürkerek zabıta kuvvetile kendi evinde bir yakalanmağa meydan vermemek için Yahyayı bizzat teslıme mecbur olmuştur. Bütün bu mütalealar neticesinde her türlü ihtimalleri göze aldık. O sırada kaçakçılık gibi işlerin de mevcud olduğunu düşünerek Ali Saibin böyle bir sebeble isnada maruz kalması ihtimalini de göze aldık. Bu nokta üzerinde yaptığımız tetkikatta Ali Saib isminin verilmesinin kaçakçılık gibi bir sebeble de ajâkalı olmadığım gördük. Yahyanın Vali Tandoğanın evinde ifadesini dinledikten sonra işittiklerimizi olduğu gibi o sırada îstanbulda bulunan Dahiliye Vekili Şükrü Kayaya arza karar verdik. Fakat Ali Saibin lehinde bir hareket olmak üzere çiftliğinin aranması muvafık olacağını da Vekilin tensibine arzettik. Yahya ile yaptığımız bu temasın bendeki intıbalan şudur: Yahya nasihatlerimiz karşısında insana inan verici bir hulus ve safiyetle aldığı vazifeyi hikâye eylemişti. Kendisine hiçbir tazyik, hiçbir telkin yapılmaksızın bu itirafı yaptığına vicdanen kanaat hâsıl ettim.» nu hiçbir zaman veremiyeceğini, manevî delile gelince; hiçbir tazyik görmiyen Yahya ve arkadaşlarının birbirini teyid eden ikrarlarının Yahyanın gerek sorgu hâkimliğindeki rücuunun, gerek mah kemedeki müdafaalarmın sebebi araşhrıldığı zaman bunların bir telkin neticesi olduğu görülebıleceğini söyledi ve bir misal olarak suçlulara müdafaa hakkı verildiği günden sonra dolaşan propaganda mahiyetınde bulunan bir şayiadan ken disinin emniyet ajanlarından îzzete bin lira vererek Suriyeye gönderdiği zikredildığini, Yahyanın müdafaanamesinde de bu şayianm aynen ifade edilmiş bulunduğunu söyliyerek maddî ve manevî sebeblerin ancak bu suretle izah edile bileceğini ifade etti. Valiye sorulan bir sual Reis; Tandoğanı çağırıp mazbut ifadesinde Ali Saib isminin sonradan geçtiğıni söylediğini, Vehbi ile müvacehesinde de ısrar ettiğini, şimdi ise Emniyet Umum Müdürü Şükrünün de Ali Saib isminin yemınde geçtiği yolunda şeha dette bulunduğunu kaydetti. Nevzad Tandoğan esasen yemin şeklini tamamen hatırhyamadığını evvelce kaydettiğini söyliyerek Şükrü ve Vehbi Demirelin bu husustaki şehadetlerine iştirak etti. Bundan sonra suçlulardan Yahya, Uzeyir tekrar kendilerini müdafaa ettiler. Çerkes Reşidin yolladığı kartlar Baha Arıkan söz aldı. îddianamesine ilâve edecek kısımları söyledi ve mahkemeye Çerkez Reşid tarafından Riyaseticumhura ve gene ayni şahıs tarafından başmuharririmiz Yunus Nadiye Amandan gönderilmiş iki kartla Çerkes Reşidin 935 tarihini taşıyan ve (arizai ikaziye) namını verdiği bir hezeyannameyi mahkemeye bir vesıka olarak tevdı edeceğini söyliyerek dedi kı: « Bunlan takdimden maksadımız bu süflî ruhların; hatta mahkeme devam ederken dahi bu iğrenç işlerle meşgul olduklarını göstermektir. Dışarıda hâ lâ bir kazan kaynıyor, homurtulan şu kartlardan anlasılıyor.» İki hâkimin ifadesi Baha Arıkan müstantik Hıkmetin bir evvelki celsedeki şahidliğindeki ifadelerini de tahlil ederek istintak hâkiminin ağzmdan böyle sözler beklemediğini; kendisinin bir hâkim gibi değil de adeta o celsede bulunamıyan avukat Hâmid Şevketin yerine maznun avukathğı yaparcasına beyanatta bulunduğunu; hâkim Fethiye sçeHnce; sözlerinin yerinde olduğunu beyan etti. Davanın modern bir rejim davası olduğunu; masum bir takım adamlan mahkum etmenin adaletsiz olacağı kadar, hakikî failleri beraet ettirmenin de suikasdcileri tesvik etmek demek olacağını izahla sözlerini söyle bitirdi: « Ehm vicdanımda, gözlerim semada bu adamların suiniyetine inanarak haykırıyor ve ceza görmelerini istiyo rum.» Parisde 100 bin klşinin yaptığı büyük nümayiş (Baştarafı 1 inci sahifede) yonal ve Marseyyez marşları söyleniyor ve «her taraf Sovyetlerindir» diye haykırıhyordu. Tezahüratçılar 100,000 kişi tahmin edilıyordu. Paris 17 (A.A.) Sol cenah gazeteler, Blume karşı yapılan tecavüzü tel'in etmek üzere tertib edilen dünkü tezahürün çok parlak cereyan ettiğini yazmaktadırlar. Sağ cenah gazeteleri bu teza hürün genişliğini inkâr etmemekle bera ber, hükumetı buna müsaade etmiş ol maktan dolayı kabahatli buluyorlar. Petit Journal diyor ki: «Ateşli bir kalabalık vardı. Fakat bu kalabalık, ancak, içtimaiyat mütehassıs larının «kindar kalabalık» dediği nevi dendi. Bu tezahür, demokratların millî hayatımızı bulandıracak şiddetli hare ketlere asla tahammül edemiyeceklerini parlak bir surette ispat etmektedir.» Populaire şöyle yazıyor: Blume karşı yapılan çirkin tecavüzün bütün memlekette uyandırdığı nefret çok derindi, Paris halkı, partimizin davetine ıcabet etmemezlik edemezdi.» Humanite de diyor ki: «Paris dün yeniden, milletin düşmanı olan faşistleri ciddî düşüncelere ilka edecek olan parlak bir gün yaşadı.» Fıgaro şöyle yazmaktadır: «Bu hâdisenin, seçim mücadelesinin filen basladığı bir devrede vukubulduğunu ve seçım havasının bu hâdisenin tesirine kapılacağını hatırlatmak lâzımdır. M. Sarraut için ne mes'«liyet!» Echo de Parisden: «M. Sarrautnun, durdurmuş olmakla ftıhar ettiği şiddetli cereyanlara kapılıp sürüklenmesi için ancak birkaç gün, ancak müessif ve yabancı bir sokak hâdisesi kâfi gelmiştir. Bu sebeble, memleketin duyacağı teessür, endişe ve ıstırab çok şiddetli olacaktır.» Ami de Peuple diyor ki: «Hükumet dünkü tezahüre, gayrimeşru olmasına rağmen tahammül etmiştir. M. Sarrautnun vazıyeti, vazifemizi ve harekâtımızı muhik kılmaktadır.» Ortaavrupada siyasî vaziyet M. Valdeneg Italyaya, Kral Boris Belgrada gitti San Remoda mühim müzakereler oluyor, Kral Karol mühim beyanatta bulundu, Rusya iki muahede daha yapıyor (Baştarafı 1 inci sahifede) seyahati hususî mahiyette olmakla beraber, M. Suvichle bir mülâkat yapması ihtimalinden bahsedilmektedir. Bulgar Kralı Belgradda Belgrad 17 (Telefonla) Bulgar Kralı Boris bu sabah Almanyadan buraya gelmiştir. Kral Borisi, Belgradın karşısında Zemun istasyonunda Prens Polun yaverlerinden bir miralay karşılamıştır. Kral Boris, rükubuna tahsis edilen hususî bir trenle Zemundan Belgraddaki Kral istasyonuna gelmiş ve burada, Prens Pol, maiyeti erkânı, Yugoslav Demiryolları Umum Müdürü, Bulgar sefareti erkânı karşılamıştır. Kral Boris, Prens Pola Dedine sarayında misafir olmuş ve bugün müteveffa Kral Aleksandrın mezanna bir çelenk koymuştur. Kral Boris, Belgradda iki gün kalacaktır. Kral Borısın bu ziyaretine ehemmiyet atfedilmekte ve Pariste başlanan müzakeratın devamı olarak telâkki edilmektedir. San Remoda müzakereler Viyana 17 (A.A.) Amtliche Nachrichten Stelle gazetesi, San Remodan aldığı şu haberi neşrediyor: Son günlerde, San Remoda Avusturya îtalyan ve îtalyan Macar komiteleri top'nmıştır. Bu komiteler, Roma protokol jrı esası mucibince, Triyeste ve Fiyome limanlan vasıtasile ticaretin in kişafını kolaylaştırmak vazifesile mükeleftirler. Komiteler, her iki İtalyan limanını, şimal limanlarının rekabetine karşı koru mağa elverişli müteaddid meseleleri şa yani memnuniyet bir şekilde neticelendirmişlerdir. Sovyetlerin komşularile yapacağı muahedeler Londra 17 (A.A.) Röyter ajansının Moskova muhabiri bildiriyor: Salâhiyetli ecnebî müşahidlerin ifadesine göre, M. Titüleskonun, bir karşılıklı yardım andlaşması imzalamak üzere Moskovayı ziyaretini, yakında, FransızSovyet Andlaşmasının tasdikı takib edecektir. Bu ziyaretin mart ayında olacağı tahmin edilmektedir. Sovyet Romanya Andlasması, Fransız Sovyet ve Çekoslovak Sovyet Andlaşmalarmin umumî prensiplerine göre yapılacaktır. Sovyet Rusyanın Küçük îtilâfa karşı olan durumunu da konuşacağı zannolunmaktadır. Romanya Sovyet ticaret anlaşması Bükreş 17 (A.A.) Romanya Sovyet ticaret andlaşması imzalanmıştır. Andlaşmada en fazla imtiyaza mazhar millet maddesi ile her iki memleket arasında ticarî mübadeleler müvazenesine müstenid tediyat andlaşması maddesî vardır. Kral Karolun mühim beyanatt Londra 17 (A.A.) Kral Karol Deyli Telgraf gazetesi muhabirine verdiği beyanatta ezcümle demiştir ki: « Romanyanın siyaseti müşterek emniyet olmalıdır. Küçük Antant Avusturyanın istiklâli için, Fransa ile bir safta mücadele etmeğe hazırdır. Orta Avrupa devletleri arasında ekonomik bir el birliği çok hayatî bir zarurettir. Kü çük Antant hududların bir tashih mua melesine tâbi tutulmasını kabul edemez. Romanya, Macaristanla, ekonomik esası üzerinden bir anlaşma yapabilir.» Fransız istikrazt Paris 17 (A.A.) Londra piyasasından 40 milyon sterlinglik bir istikraz akdi için Fransız maliyesince girişilen pazarlıklar bir anlaşma ile neticelenmiş tir. Macaristanın vaziyeti Peşte 17 (A.A.) «Pester Lloyd» gazetesi, mülhem olduğuna şüphe olmıyan başmakalesinde, Macaristamn mer kezî Avrupa meselelerile Çekoslovakyanın Paris müzakerelerinde oytaya attı ğı meseleler hakkındaki tezini tasrih ederek diyor ki: «Ekonomik sahada Macar hükumeti Tuna havzası memleketleri arasındaki normal münasebetlerin takviyesine gü cü yettiği mertebe yardım etmeğe ama dedir. Siyasî sahada ise Macaristan ancak tam bir hukuk müsavatına istinad eden ve sulh muahedesine nisbetle vaziyeti ni vahimleştirecek unsurları ihtiva etmiyen bir plân kabul edebilir. Macaristan, vaziyetin müslihane bir şekilde istihsali uğrunda ileride de mücadele etmek hakkından vazgeçemez. Macaristamn münhasıran müslihane vasıtalarla tahakkuk ettirmeğe çahştığı bu fikir Milletler C^miyeti Paktmın ruh ve metnine istinad e nektedır. Macaristan, diğer devletlere geçen Macar ekalliyetleri davası uğrundaki mücadele hakkından da vazgeçemez. Macaristan, kendi zaranna olarak topraklarını genişletmiş olan devletlerin toprak statükosunun karşılıklı bir askerî anlaşma ile temin edemez. Çünkü bu, Macaristamn sulh muahedesine nisbetle vaziyetini daha ziyade vahimleştirir ve bugünkü vaziyeti müslihane bir tarzda değiştirmek için Macaristanı çalışmak imkânlarından mahrum eder. Umumiyet itibarile de Macaristan, harbe mâni olacak maddelerin tatbikı imkânlan takviye edilmeden zecrî ted birlere aid maddeleri daha müessir kıl makla iktifa edecek bir sureti tesviyeyi kabul edemez. Amerika bitaraf lık kanununu temdid edecek Londra 17 (Hususî) Bu gece geç akit Vaşingtondan bildirildiğine göre, Amerika parlamentosu bugünkü top tısında bitaraflık kanununu temdide karar vermiştir. Suriyede yeni tevkifler Şam 17 (A.A.) Askerî idare, Suriye nasvonalist şeflerinden üç kişiyi daha tevkif etmiştir. Gerek bunlar, gerek daha evvel tevkif edilmiş olan milliyetçiler, umumî grevin nihayetlenmesine kadar mevkuf kalacaklardır. leyhinde hiçbir delil ve hiçbir karine buunmadığını kaydederek sözlerini şöyle sitirdi: « Insafın makamı iddiada namı yok mu?» Maznunların son sözleri Reis «son söz sizlerindir» diyerek maznunlara hitab etti. Maznunlar da son sözlerini söylediler. Bu arada Arif «kahrolsun Etem de, Reşid de! Ben, Çerkes değil esas itibarile Türk oğlu Türküm!» dedi. Nahiye müdürü Şem settin uzun uzadıya müdafaalarda bu lundu. İdris sakalını sıvazlıyarak «ben bu yaştan sonra vali mi olacağım, kay makam mı olacağım? Bir suikasd tak dılar, geldik buraya.» dedi. Şaban da suçlu olmadığım söyledi. îsmail «ismimi bellemişler; başka delil yok.» dedi. Mahkemenin kar an Reis muhakemenin bittiğini; heyetin kararı hazırlamak üzere müzakereye çeki leceğini bildirdi. Bu sırada saat dörde çeyrek vardı. İkinci celse saat dokuzu çeyrek geçe açıldı. Heyeti hâkime yerlerine geçti. Reis Osman Talât îltekin davanın gerek mahkeme, gerek efkârı umumiyeyi uzun zamandanberi hakkile ve şiddetle alâkadar ettiğini, mahke menin inceden inceye tetkikat yaptığını kaydederek ittihaz edilen kararm hulâ satan bıldirileceğını; tafsilâtlı esbabı mucibesinin de aynca hazırlanacağını beyan etti. Kararm okunması bir saat kadar sürdü. Bu karara göre, ikrar delâili maddiye ile tevsik edilmedikçe bir kanaat tevlid edemiyeceğinden ve suçluların ikrarları da maddî delillerle tevsik edilemediğinden ve esasen suçlular zarurî ahval tahtında itiraf ettiklerini söyledikleri ve bunun iksinin de sabit olmadığı ve bundan başka mantıkî seyir de suçluların ıtiraflarının doğru olmadığım gösterdiği cihetle ifadeler arasındaki mübayenet mah kemenın kanaatini temin ve kanaati vicdaniye tehassul ettirmemiş olduğundan bütün suçluların beraetlerine karar verilmistir. Baha Arıkanın, bu kararı pek yakında tamyiz edeceği anlaşılmaktadır. Avukatın müdafaası Şükrü silâh meselesine ve Yahyaya verildiği iddia edilen paralara aid bildikIerini de uzun uzadıya söyledikten sonra bu mesele hakkındaki intıbalarını anlattı. Türk Cumhuriyeti devletine ve onun Yüksek Reisine bir suikasd hazırlandığının muhakkak olduğuna göre, Yahyanın gerek ifadeleri ve gerek tipi doğrudan doğruya bu işle alâkadar olduğu kanaatini verdiğini, suçluların tazyik görmek şöyle dursun, Türk polisinin cihan Şemsettinin talebi üzerine şahid Veh polisine ibret olacak yüksek şefkatlerine bi Yahyanın Çerkes Eteme atfen «bize mazhar olduklarını izah etti. yardım edecekler arasında Tokat mü Müdafaa vekilinin izahını dürü Şemsettin de vardır» dediğini ha istediği nokta tırladığını, fakat yemin içinde yalnız Müdafaa vekili Hâmid Şevket söz aAli Saibin ismini ifade ettiğini söyledi. larak müekkili hakkında Dahiliye Ve Valinin ifadesi Bundan sonra Ankara valisi Nevzad kiline yazılan tezkerede onun lehine Tandoğan şahid olarak dinlendi. Nevzad bir kanaat izhar edildiği halde son Tandoğana da ayni suretle yemin etti radan makus bir kanaate saik olan madrildi. Tandoğan Yahyanın Ankaraya dî ve manevî delılleri ızah etmesını şa sevkedilmesi üzerine Andrinde vermiş ol hidden istedi. Emniyet Umum Müdürü bu maddî duğu ifade nazan dikkati celbettiğinden ve o sırada rahatsız olup yatmakta bu delil tabirinden birşey anlamadığını ve lunduğundan Yahyayı müteaddid de eğer maddî delil silâh ve bombalarla falar nezdine celbederek dinlediğini ve Atatürkün kanlar içinde mahkeme kar maznunun itiraflannı tekrar ettiğini, Yah şısına getirilmesi ise Türk milletinin bu Avukat Hâmid Şevket te şu yolda müdafaada bulundu: « Bu dava müddeiumumilik makamını işgal eden Baha Arıkanm elile mihrakmı, şirazesini kaybetmiştir. Bir kart postal gösterdiler ve bir daha takdim edeceklerini söylediler, yazısını yazanla altına imza atanın Reşid olduğundan bahsettiler. Acaba kendisi Reşidden sureti hususiyede bir mektub daha mı aldılar? Ve Reşid bu mektubunda «işte el yazımla imzam budur. Aman noterinden de tasdik ettirdim» mi diyor ki kendisi aynen fiha kabul etmişler? Yeminle temin ederim ki Baha Arıkanm mütaleası bu memlekette revac bulduğu gün hakkı teneffüs kalmıyacaktır. Bir dilek, sadece bir dilek, bir adem olacak, bütün evler yıkılacaktır. Baha Ankan bir tek delil gösterme miştir. bize; Türk ordusuna (ordum) diyen Reşidin hezeyanlarından parçalar okuyor. Lânet olsun hainlere! Bir tek Türk zabitinin değil, bir tek Türk nefe sinin Reşidin ifadesi peşine takılacağını tahmin etmek deliliktir!» Hâmid Şevket uzun uzadıya mütalealarda bulunduktan sonra Baha Ankanın hâlâ bir kürsii kazada olan müstantik Hikmetin şehadeti münasebetile söylediklerini de doğru bulmıyarak: « Demek oluyor ki Baha Ankanın arzulan hilâfına izhan mütalea eden adam ademi abada gitmelidir. Fakat cumhuriyetin ruhuna giren Atatürk devrinin kanunlarından kuvvet alan her vatandaş müsterihtir. Bay Baskan! Adaletin bağn sizin elIerinizde delinmiyecek, adaletin göksü şişirilecek, Türkiye Cumhuriyetinin; A tatürk memleketinin; Atatürk kanunlarının hükmü yaşıyacaktır.» Müdafaa vekili iddia makamının miitalealarının kendisine adaletin beynine kurşun sıkar gibi geldiğini; müekkilleri a Uzakşarkta yeni hâdiseler Şanghay 17 (A.A.) Hükumet kuv vetleri, Seçuen ve Sikiang vilâyetleri arasında bulunan Tienşyuan şehrini komünistlerden istirdad etmişlerdir. Hü kumet kuvvetlerinden iki yüz, Kızıl lardan üç yüz ölü vardır. Hükumet kuvvetleri 800 esir almışlardır. Sovyet hududunda uçan Japon tayyarecileri Moskova 17 (A.A.) 9 ikincikânun da Sovyet hududunda uçan Japon tayyaresile içindeki iki tayyareci bu ayın 13 ünde Grodivoko istasyonunda Ja ponlara iade edilmiştir. Yunan parti liderleri anlaşamıyorlar Atina 17 (Hususî) Hürriyetper ver ve Ahali partilerinin birleşerek bir kabine kurmaları hakkmdaki müzakerelere dün bu iki partinin liderleri Sofulisle Çaldaris arasında başlanmıştır. Çaldaris, Ahali partisi namına Hürriyetperverle rin sebebiyet verdikleri geçen marttaki isyanın daha kanlan kurumadan, yeni kabinede Harbiye, Deniz, Hava ve Dahiliye Nazırlıklarının bu isyanı çıkaranla rın eline verilmesine razı olamıyacağım söylemiştir. Sofulis tarafından arkadaşlarına bildirilen Çaldarisin bu teklifi diğer tarafta fena bir tesir bırakmıştır. Bunla ra göre Çaldaris tekliflerini geri almadan tekrar müzakereye başlanmasına imkân görülmemektedir. Çaldarise mensub gazeteler mart isyanı maznunları arasında bulunmuş olan Sofulisin Başvekâlete getirilmesinin kabiL olmadığım yazmaktadırlar. Sofulis te bu] iddiaya itirazı olmadığım, fakat Hürriyetperver partisinden o zaman maznun j bulunmamış olan birisine Başvekâletin] pekâlâ verilebileceğini ve Çaldarisin de] vaziyeti tekrar gözden geçirip tekliflerini ı değiştireceğini ümid etmekte olduğunu j söylemiştir. Kralın siyasî kalem müdürü dün ak ] şam Çaldarisle Sofulisi ziyaret ederekj müzakerelerin neticesinden haberdar e j dilmiştir. Başvekil Demircis intihabatın] kat'î neticesini alır almaz bu hafta par j lamentoyu toplantıya çağıracağmı gazej te'pre tekrar bildirmiştir. Asılsız bir haber Moskova 17 (A.A.) Tas ajansmm aldığı malumata göre, Viladivustokta ki bütün Japonların tardedildiğine dair Japon kaynaklarından çıkan haberler hakikate uvgun değildir. Amerika, Mançukoya açık kapı siyaseti takib edecek Nevyork 17 (A.A.) Bakan muavini M. Filips, burada dış münasebetler meclisi önünde yaptığı beyanatında, Amerikanm Mançukovda açık kapı si yasasından vazgeçmiveceğini ve bunu en iyi bir prensip addetmekte olduğu nu söylemiştir. Avrupa seyahatinden henüz dönmüş olan M. Filipsin, Uzak doğuda beynelmilel işlerin halli için mevcud muahedelerin müessir olabileceğine inanı vardır. Muavin. «beynelmilel taahhüdle rimizi ifada olan gayretimiz millî prensipimizi muhafazadan ibarettir» d i tir. Paris 17 (A.A.) Eski Rus Başbaka Maltaya gelen İngiliz askeri Valleta 17 (A.A.) Tuscania gemisi^ nı Guçkef 73 yaşmda olduğu halde burada ölmüştür. Çar Nikolayı istifaya da İngiltereden bir tabur asker getirmiş tir. vet eden bu Başbakan olmuştur. Eski Rus Başbakanı öldü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle