17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET îkînrfkftınm 19M KUçük Hikfiye Bu başka bir iyilik ma mürebbiye altın gibi parlıyan bukle lerini sallıyarak yetişti. Nereye gidiyorsunuz mösyö? E min olun bu akşam kayınvaldenizin evine giderseniz çok fena karşılanırsınız. Sonra belki de unutulmıyacak sözler söylenir, hareketler olur. îyisi mi bırakm biraz sakinleşsinler, ilk sinirler, ilk he yecanlar biraz geçsin. Daha muvazene ile düşünmiye başlasınlar. Ozaman an laşması kolay olur. Amma şimdi gitmezsem bütün kabahatlerimin üstüne bir de lâkayd dav ranmış olmaz mıyım? Ne münasebet? Siz kabahat işle mediniz ki.. Siz madama hiyanet etme diniz, bunlan gizli bir düşman uydurdu... Sizin kızmağa hakkınız var. Madam bu kadar çabuk inanıp gitmemeliydi. De mek sizi sevmiyor... Sevmiş olsa kolay, kolay inanmaz, hiç olmazsa bekler, bir kere sizinle konuşurdu. Renkli gözlerinden birini kırparak güzel bir şeytan gibi gülümsedi. İşte birkaç gün sonra kendisine böyle söylersiniz... Hem isterseniz daha da üste çıkm. Onun kıskanclığına vakit bırakmadan siz kıskanclık gösterin. Sen güzelsin, zaten böyle güzel kansı olmak belâlı şeydir. Kimbilir sana âşık olan hangi erkek yazdı? Belki de şudur.. Budur. Hayır muhakkak kimdir deyin; yerini bulup gidip, dayak atacağınız, öl düreceğinizi söyleyin. Peki, niye kaç gündür gelmedin derse? Bu yaptığmdan sonra hiç gelmemem lâzımdı, amma seni fazla seviyo rum... Dayanamadım. Bilsen neler çektim neler. Bak bir iki gün içinde ihtiyarladım dersiniz. Görürsünüz nasıl çabuk banşır. İyi amma birkaç gün içinde nasıl ihtiyarlanm? Kızın dudaklan adamm yüzüne değecek kadar yaklaştı. Orasını bana bırakın, dedi. Kolundan çekerek yemek odasında hazırladığı içki masasını gösterdi ve ilâve etti: Bir erkeği gencleştirmek te, ihti yarlatmak ta kadının elindedir. Uykusuz, coşkun eğlencelerle geçirilen bir hafta da, ıstırabla geçirilen kadar insanı yorabilir. Derdini unutup şen bir tebessümle gülümsiyen adamm boynuna pembe kollannı dolarken berrak kahkalarla: Bütün bunlar karınızla banşmanız için, başka birşey zannetmeyin!.. dedi. PERlHAN ÖMER Kerim Nami ilk defa olarak, süslü yazıhanesinde karısını düşünüyordu. Hem de gayet iyi bir niyetle... Belki o gün biraz boş, düşünceye fazla müsaid geçtiği, ihtimal saçlanm tararken beyazlann başladığını gördüğü ve yahud vücudünde yorgunluk, kırgmlık hissettiği için; ilk gündenberi aldattığı kadmı merhametle düşünürken adeta vicdan azabı hissetmiş, kendi kendine: Zavallı kancığım, zavallı kancığım. Hiç te farkına varmaz, bir gün de şikâyet etmez, demişti. Evine sabahlara karşı gittiği gezme lerden sarhoş döndüğü olurdu. Lâkin kadının ağzmda: «Kendini hasta ede ceksin» den başka bir şikâyet duymaz; her sÖylediği yalan, inanılmıyormuş gibi, kabul edilirdi. İşte merak ettiği nokta da buydu. Ve bunu hiçbir zaman anlıyamamıştı. Acaba hakikaten inanıyor muydu? Yoksa kendisini fazla sevdiği, ayrılamıyacağı için inanıyor gibi göriinmek mecburiyetinde mi kalıyordu? Adam tekrar «zavallı kancığım, za vallı kancığım» dedi ve büyük bir emniyetle ilâve etti: «Bütün mukaddes tanıdığım şeyler üzerine yemin ediyorum; seni bir daha aldatmıyacağım.» Akşam, bu kat'î kararla, apartımanra kapısını çalarken çok neş'eliydi. Kapıyı iiç yaşmdaki çocuğuna bakan Alman kızı açtı. Sarı, pembe, taze bir kadındı. Kerim Nami evine gelen, giden kadmlara nezaketen başka birşey yapmazdı. Aile hayatına bu suretle biraz hürmet etmiş olurdu. Mürebbiyeye pek te dikkat etmeden. tebessüm ederek, bir selâm verdi ve ileriledi. Lâkin nereye gitse kız peşini bırakmıyor; birşey söylemek istiyormuş gibi kızararak yüzüne bakıyordu. Nihayet dayanamadı: «Mösyö; dedi, size çok mühim, daha doğrusu çok fena bir haberim var... Böyle bir haber vermeğe mecbur olduğumdan dolayı müteessirim.» Adam merakla başını kaldırdı. Lâkin kızın yiizünü görünce gülümsedi. Bu yüz teessürden ziyade memnuniyet gösteri yordu. Mavi gözleri o derece parlamıştı ki, adeta renkleri değişmişti. Yanaklan da dalgah bir pembehk almış, hele ağzı iri bir yakut parçasına benzemişti. Nami, sinsi giilüşile: «Matmazel, yüzünüzden hiç te fena bir haber vereceğiniz belli değil, tersine bir müjdeniz var» dedi. Mümkün olduğu kadar mahzunlaşmaga uğraşan bir ses cevab verdi: Hayır, müjde değil, çok fena bir haber... Madam bugün çocuğunu alarak gitti. Adam bağırdı: Nereye gitti, niçin?.. Nasıl?.. Anlıyamadım. Madam bugün bir mektub aldı... Imz&sız bir mektub. Sizin aleyhinizde bir çok şeyler yazmışlar. Evlendiğiniz gündenberi karınızı aldattıgınızı söylemişler. Böyle kendini gizliyen düşmanlara inanılmaz, fakat öyle ispatlar var ki... Nasıl söyliyeyim, işte o kadar iyi anlatmışlar i i madam inanmak mecburiyetinde kaldı. Nermini alarak gitti. Bana da: «Kendisine anlatırsın, bundan sonra beraber yaşamamız imkânsız» dedi. Acele eden bahar mı, seyrini unutan kış mı? (Baçtaraft 1 inci gahifede) Sırtlarda pardesü ve paltoyu, sabah leyin yanm saat, bir saat için görüyorcunuz. Biraz gonra bunlar da atıhyor.. Ihtiyarlar diyorlar ki: Tam 45 sene oldu. Gene böyle, gayritabiî denebilecek bir kı; geçirdik. O yıldanberi, böyle, bahardan artakal mış bir hava görmemiştikf Bir rivayete göre de, koyunlann çift leşmeleri başladığı günlerde, bazı çobanlar, tecrübelerine istinad ederek, bu kışı bir yaz gibi geçireceğimizi haber vermişler. Hayvanlann çiftleşmesinden bu hüküm nasıl çıkanlır, orasını bilmiyorum. Sordum, anlıyamadım. Izmire gelen haberler gösteriyor ki: Mülhakatta, ovalar, dağlar yemyeşildir. Çimenler boyluboyuna yeşil bir satıh halinde kırlan doldurmaktadır. Ağaclar kâmilen çiçek açmıştır. Yeniden doğan elmalar, erikler o kadar büyüktür ki, bazı yerlerde toplanmakta ve komposto, hoşaf bile yapılmaktadır. Sebze bahçelerinde, suyunu almış, hararetini de bulmuş olan sebzeler birdenbire fışkınr gibi yetişmeğe başlamıştır. Bergamada bol domates ve biber istihsalâtı bile başlamıştır. Fakat bu hal, böyle devam edip gidecek mi, kestirilemez. Şiddetli bir soğuk ve don başlarsa, yeşillikler, meyvalıklar, sebze bahçeleri baştanaşağı harab ola cak, deniliyor. Fakat bugünlere bakarsak, çifte bir bahar geçireceğe benziyoruz. Dün yapılan kongre ve toplantılar RADVO Bu akşamki program J ÎSTANBUL: 18 dans musikisl 19 haberler . 19,15 türkçe sözlü plâklar ve hafif musiki e« •serleri 20 gitar ve mandolin, (plâk) ,20 30 stüdvo caz tango ve orkestra gruplan 21,35 son haberler, saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir, Askerî mütekaidler kongreden sonra hep bir arada... Dün askerî mütekaidler yıllık kon grelerini yapmışlardır. Kongre başkan lığına General Ferid seçilmişti, yıllık raporda hükumetin asker mütekaidlerine gösterdiği teveccühten bahsedilerek na kil vasıtalanndan da istifadelerinin te mini rica olunmaktaydı. Kurum muhtac olan azalannm ailelerine yardımda bulunmuş, bilhassa vata teşrihi marazî profesörü Hamdi Suadin hatırınm sorulması kararlaştınlmıştır. îstanbula çok yakın bir yerden 100 lira ücretle üç doktor ve 80 lira ücretle bir eczacı istenmişti. Kunun bu dört kişiyi ayırarak oraya gönderecektir. Erzurumlu talebenin içtimat Erzurum Lisesinden Yetişenler kurumu dün Halkevinde bir toplantı yapmış VÎYANA: 17,10 gramofon 18.05 şarkılar 18,25 opera şarkılan 18,45 org konseri 18.55 konuşma 19,15 kanşık yayın, ingilizce ders, haberler, hava raporu ve saire 20.35 gramofon 21,05 Linzden nakil 22.05 orkestra konseri 23,05 haberler 23,15 kış sporları 23,25 eğlenceli kon ser 24.05 konuşma 24.20 konserin de vamı 24,50 cazband takımı. BERLÎN: 17,05 futbol 17,35 halk danslan 18,05"* çifte piyano ile musiki . 18,35 kitablara dair 18,55 edebî yayın 19,05 Ştut garttan 20,50 günün akisleri 21,05 ha« berler 21.15 Frankfurttan 22,05 Laypzigden 23.05 haberler ve saire 23,45 oda musikisi. BUDAPEŞTE: 18,05 Çingene orkestrası 19,25 gramofon 20.45 filârmonik konser 22,55 haberler 2ÎS.10 salon orkestrası 24,05 ingilizce konferans 24,25 Cinaena orkestrası 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18.20 radvo orkestrası 19.05 konfe • rans 20.05 haberler 20.20 gramofon 21.15 konferans . 21.45 oda musikisi 22,10 şan konseri 22.35 haberler 22,50 , Harpa konseri 23,20 eğlenceli kon • ser 23,50 fransızca ve almanca haber « ler 24 haberler. Bursa ve Gemlikte Bursa (Özel) Bursada bu sene kışın ortasında vakitsiz bir bahar hüküm sürmektedir. Havalann aylardanberi ılık ve kurak gitmesi; ağaclann vaktinden evvel tomurcuklanmasını ve hatta çiçek açmasını intaç etmiştir. Şehirde ve civarda bazı ağadar tamamen çiçek açmıj lardır. Ekseriyet olmadığı için dün kongrelerini yapamıyan Dağcılar kulübü azaları Hazer denizinde bulunan kazazedeler Moskova 26 (A.A.) Hazer denizi üzerinde kâin Goumiefften bildirildiğine göre, sahile 250 kilometro mesafe üzerinde 1800 balıkçı ile 1400 beygir bey gir bulunan bir bangiz bulunmuştur. Üzerinde 40 kadar balıkçı bulunan bangiz henüz bulunamamıştır. Üç uçak, araştırmalara devam etmektedir. «Siyah cephe» azasından 8 kişi mahkum oldu Berlin 26 (A.A.) Halk mahkemesi, «Siyah cephe» azasından sekiz kişiyi devletin emniyetini ihlâle maruf hareketlerde bulunmuş olduklarından dolayı iki sene ile altı sene arasında değişen ağır hizmetlere mahkum etmiştir. «Siyah cephe» nasyonal sosyalistlerden ayrıl mış bir grup olup reisi Ott Strasserdır. Kendisi, şimdi Pragda bulunmaktadır. Kardesi saylavlardan Gregor Strasser ise 30 haziran 1934 te idam edilmiştir. nın emektar evlâdlarının halkça tanm ması için bir de rozet yaptırmışür. Rapor çoklukla kabul edildikten sonra yeni idare heyetine şu zevat seçilmiştir: General Ferid, General Demir, Albay Ali, Hâmid, îsmail Hakkı, yarbay Rifat, Azmi, Hüsnü, Cemil, binbaşı Rüş Sokaklarda bazan ellerinde bir mey tü, Muzaffer, Hakkı kaptan, yüzbaşı va ağacınm çiçek açmış dalını taşıyan Lutfi, Hüseyin Nuri. Yedek üyeliğe yarlara bile raslanmaktadır. Kestel köyü bay Esad. civanndaki çilek tarlalarından yeni mahHekimlerin toplantısı sul almmıştır. Gemlikte kiraz ağaclann Türk Hekimleri Dostluk ve Yardım dan bir kısmı kiraz vermişlerdir. kurumu dün aylık toplantısını yapmıştır. Gemlikten bu kirazlar toplanarak b'r Bu toplantıda kunrm azalanndan dok sepet yapılmış ve îstanbula gönderilmij tor Haydann vefatı dolayısile ailesine tir. İstanbulda meyvacılar kirazı götüre yardımda bulunularak halen kasada ne !0 lira bahşiş vermişlerdir. Hâsılı bu mevcud 600 küsur liranın verilmesi ve radaki havaya bakarak ikincikânun son Erenköy sanatoryomunda hasta bulunan larmda olduğumuzu unuruyonız da bir nisan gününü yaşadığımızı sanıyoruz. Vefat Maamafih, yann öbürgün bir karakış Antikacı Pavli Köseoğlu vefat etmişbastınp bu güzelim çiçekleri vaktinden tir. Cenaze merasimi bugün saat 15 te evvel silip süpürmiyeceğini kim temin e Kumkapıda Merdivenli Aya Kirkyaki kilisesinde yapüacak ve Balıklı mezardebilir? lığma defnedılecektir. Akraba ve ah îneboluda bahar gibi havalar bablarımn merasimde hazır bulunma înebolu (Hususi) Kışın ortasın ları rica olunur. da bulunduğumuz ve Güre ilçesi gibi 40 Ailesi: Kalyopi Köseoğlu kilometro kadar uzak yerlerde yağan kaFransız Tiyatrosu rın iki karış kadar yükselmiş olduğu buHalk Opereti günlerde Ineboluya gelenler; güne Bu akşam saat şin tamamile kendisini gösterdiği çok ılık 20,30 da bir bahar havasile karşılaşmaktadırlar. LONDRA (Regional): 20.05 haberler 20,35 askerî konser 23,05 musiki 24,05 haberler . 24,15 dans tır. Toplantıda başkan Zekeriyya Tan orkestrası 1.05 gramofonla dans musi« sel kuruma Çemberlitaşta Millî Türk kisi 1,20 Droitwich» Talebe Birliğinin eski binasım bulduğu PARÎS (P. T. T.): nu söyliyerek Erzurum Umum Müfettişi 19,05 senfonik musiki 19,35 konfeTahsin Üzerle kunımun genişletilmesi ve rans 20.05 Fransız musikisi 20,35 haîstanbulda bir Yurd açılması hakkında berler 21.40 musiki 22,05 konferans yapılan konuşmalardan umumî heyeti 22,25 şarkılar 22,35 piyes 24,35 haberhaberdar etmiştir. Bundans onra 11 mar ler. ta tesadüf eden Erzurum kurtuluş günüROMA: nün kutlulanması için hazırlığa başlan18,20 gramofonla dans musikisi 19,30 masına ve kurumun kütübhanesine bırçok yabancı dülerde yayın 20,05 haberlerkitablar armağan eden Konservatuar direktörü Yusuf Ziyaya resmen teşekkür 20.25 ingilizce haberler 20,50 fransızca haberler 20,55 Yunanistan için yayınedilmesine karar verilmiştir. 21.10 havadis 21,20 haberler 21,40 Kurum ayrıca yaz tatilinden istifade akşam konseri 22,55 haberler 23,05 ederek Erzuruma ve doğu illerine bir kanşık yayın ve dans orkestrası . 23,50 gezi tertibini ve Balkan festivallerinde haberler. Erzurum oyunlarınm da oynanması için teşebbüslere geçilmesini düşünmektedir. Nöbetci eczaneler Irtihal Beyazıd dersiâm mücizlerinden Ak saray Valide camii şerifi ikinci imamı Vehbi dün gece irtihal eylemiştir. Namazı bugünkü pazartesi günü oğ leyin Aksaray Valide camisinde kılın dıktan sonra Üsküdarda Karacaahmeddeki aile kabristanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eylive. | Bu n Kerim Nami çılgınca bir telâşla ye rinden fırladı. Altı senedir beraber yaşadığı insandan ayrılmak tehlikesi mu vazenesini sarsmıştı. Odada dolaşarak söyleniyordu: Şimdi ne yapmalı? Bak gördün mü başıma gelenleri... Muhakkak bunlan yazan şu menhus Fikriyedir. Başımdan attım, diye kızdı... Gösteririm ben ona... Ama şimdi ne yapmalı?... Nereye gitti Bir Fransız elçisi öldü acaba?... Nereye gider?.. Muhakkak anasınadır. Değil mi ya? Öyle değil mi Paris 26 (A.A.) Fransız Büyük matmazel?.. Elçilerinden Albert de France, 76 ya Evet, mösyö. şında olduğu halde ölmüştür. Adam kapıya doğru koştu. Vestiyer Müteveffa İstanbulda sefaret kâtib den şapkasını yakalıyarak çıkacaktı. Am, liğinde bulunmuştu. DENlZ Ağaclar tomurcuklanmış ve aralannda beyaz çiçeklerile bahan kendi üzerlerinHAVASI FERNAND GRAVEY'in de toplıyanlar çoğalmıştır. Büyük operet en güzel filmi. Geçen yıl daha bundan bir ay önce Perşembe akşamı: yağan kar metrolarca yükselerek yollan llâveten: Almanya'da OUMPiYAT Dost Yunan artistlerinden Zozo Dalkapamıs bir halde iken, bu yılki dunjm mas ve Kofmyotisin iştirakile: HAZIRLIKLARI, büyuk «por filmi ÇADAŞ FÜRSTİN tamamile anomal görülmektedir. Deniz de toprağın bahanna eş olacak kadar E D D I E C A N T O R ' u n sakindir. Yunanistanda da öyle! Atina 26 (A.A.) Senenin bu mevsiminde son derece sitisnaî bir hararet derecesi kaydedilmiştir. Son günlerde en yüksek hararet derecesi 2 ! olup 78 senedenberi görülmüş birşey değildir. dim AŞKBANDOSU Sinemasında SIR ESRAR Yeni ve eğlenceli filmi Bu gece nobetçi olan eczaneler şun • lardır: Aksaray cihetindekiler: Aksarayda (Sarim), Alemdarda (Su> n Rasim), Bakırköyünde (Hilâl), Be * yazıdda (Cemil), Eminönünde (Bena • son), Fenerde (Vitali), Karagümrükte (M. Fuad), Küçükpazarda (Yorgi), Samatyada (Erofilos), Şehremininde (A. Hamdi), Şehzadebaşında (îsmail Hak • kı). Beyoğlu cihetindekiler: Beşiktaşta (Receb), Galata Doğruyolda (Merkez), Hasköyde (Halk), Istik lâl caddesinde (Kemal Rebul), Kasım paşada (Merkez), Şişlide (Şark Mer kez), Tünelde (Matkoviç). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Tanaş), Kadıköy eski Iskele caddesinde (Büyük), Kadıköy Yeldeğirmeninde (Üçler), Üsküdar Ahmediyede (Ahmediye). Üsküdar Hâle Sinemasa ROBERTA Her gece paydosta sinema Snunden Doğancılar, Nuhkuyusu, Bağlarbaşı, Kısıklıya hususî tramvay vardır. rülüyordu. Bu resimden çehresi büyültülerek çıkanlmış ve teksir edilmişti. Bu resim bütün gazetelerde çıkmıştı. Aynca polis karakollanna da birer tane yollanmıştı. Bu işte Valtersin talihi daha kötîj gitmişti. Evvelce hapisanede yattığı için» zabıtanın elinde mükemmel resimleri vardı. Bunlan istenildiği kadar teksir etmek hiç te güç olmamıştı. Fakat bu resimlerle acaba Valtersi tanımak kabil olacak mıydı? Yüksek bir binanın en üst katına sığman bu adam korkudan hergün biraz daha fazla eriye eriye tanmmaz bir hale gelmişti. Sakal bırakmış, çukura bataa gözleri ve çöken yanakları onun çehresini büsbütün değiştirmişti. Zabıtanın kendisini katil olarak bildiği muhakkaktı. Bütün deliller aleyhinde idi. Bılhassa firari bunlann üstüne tüjr dikiyordu. Yalnız geceleri sokağa çıkı yor, buna rağmen takib olunduğunu zannederek pek az zaman lonra nefeı wti+ se geri dönüyorda Fransızca sözlU Yeni zabıta romanımız : 24 Kanlı Bilmece Yazan: Edgar VVallace Ben mücevherlerimin mahzende bu lunduğunu biliyordum. Anlıyorsunuz ya bunların nasıl olup ta mahzende bulun duğunu zabıtaya anlatmaklığım lâzım geliyordu. Bu mücevherler nasıl oluyor da mahzende bulunuyorlardı ? Bu da başka bir hikâyedir. Şimdilik anlatılması caiz olmıyan hikâyeler den. Bana inanıyor musunuz? înanmamın sîzce bir ehemmiyeti var mı? Kadın gözlerile Tab Hollandın gözlerinin içine bakb. Sonra neşeli bir tavırla devam etti: Bana yardım etmeniz lâzımdır. Fakat bu konuşmakta olduğumuz hâdise için değil. O yalnız benim şahsıma aid dir ve bence zerre kadar ehemmiyeti yok bu memur... Tab Holland atıldı: Ben miyim zannediyorsunuz, hayır, ben değilim. Böyle birşeyden kat'iyyen haberim yok. Memnun oldum. Onun arzusuna muvafık bir cevab vermezsem bana gü cenmezsiniz ya! Ne münasebet? Ben bu işe ne karışırım? Gazete ile cevab verecek misi niz? Evet bir cevab yazıp gazeteye götürdüm. İşte o cevabm kopyası. Aktris yazı masasına doğru gitti, oradan bir kâğıd alarak Hollanda uzattı. Kâeıdda şu cümleler yazılıydı: Misier Rekse: Benden istediğiniz şeye muvafakat et Evet, Reks! Size onun mektubunu tnemc imkân uoktur. Son ccüabım bu göstermek istemiyorum. Bu doğru bir dur.» hareket ©lmaz. Benden Megafon gaze U.A. tesinin ilân sütununda kendisine bir cevab Genc kız: vermemi istiyor. Londrada bulunan bir Biz böyle mektublan haftada bir memurunun telgrafla bu cevabı derhal kaç defa almz, dedi. Artık alıstık. Eğer kendisine bildireceğini söylü}'or. Acaba onun sizin dostunuz olduğunu bilmesey Size yardım etmeyi isterim. Ben de öyle zannederim. Maamafih şimdilik yardıma ihtiyacım yok. Başka şey konuşalım. Siz bana bir dostunuzdan bahsetmiştiniz. Tab Hayretle sordu: Reskten mi? Evet. O Napoliye gitti değil mi? Ben kendisinden bir mektub aldım. Tab Holland ^üldü: Vah zavallı Reks, sizden ne isti yor, fotoğrafınızı mı? Hayır... Benimle evlenmeyi isti yor ve ben de sizden işte bunun için yardımızınT bekliyordum. Sizinle evlenmeyi mi istiyor? Reks, ha! tur. bu cevabı dahi vermezdim. Zavallı Reks, ben onun güzel güzel seyahat ettiğini zannediyordum.. Tab Holland bu sözleri söyliyerek kalktı. Şapkasını alırken ilâve etti: Mis Ardfren, demin söylenmesi zamanı gelmediğini anlathğınız şeyleri ne zaman söylemek isterseniz emrinize amadeyim! Yalnız zabıtanın sizi bulmakta güçlük çekmiyeceğini zannederim. Bunu aklınızdan çıkarmayınız. Ben şimdilik sizin lehinizde olan bir seyirci vaziyetindeyim. Tab Holland mütebessim bir eda ile elini uzattı. Aktris delikanlınm elini hararetle sıktı. Sonra: Geçen on iki sene zarfında bir kâbus içinde yaşadım, dedi. Bir kibir ve azamet kâbusu... Fakat artık uyandım. Holland sordu: Söyledığiniz sebeblerden biri bu olmasın ? Evet, sebeblerden biri budur. Zabıta beni bulursa bundan memnun olacağım. Çünkü o zamana kadar alelâde bir kadm olmaktan başka hüviyetim kalmıyacak. Tab Holland kapıdan çıkarken son bir sual sordu: Şömineden çıkanlan tuğlaya benzer çelik kutuda ne vardı? Bir takım evrak... Çince yazılmış evrak. Fakat neler yazılı olduğunu henüz bilmiyorum. Acaba bunlar cinayet hakkında zabıtayı avdınlatabilecek şeyler mi? Hiç zannetmem. Tab Holland başka birşey söyleme den otelden aynldı. Genc kız hakkında hâsıl olan şüpheleri dağılmışü. Ona da bu lâzımdı. , *** Ikisi de Londrada bulunduklan halde henüz ne Valters, ne de Vellington ele geçmişlerdi. Zabıtada Vellingtonun sarih bir resmi yoktu. Çinden onunla beraber ayni vapurda gelmiş olan bir yolcu gü vertede çekilmiş bir resim yollamışh. Bunda Vellington ohız kırk kişinin içinde pek küçük ve müphem bir şekılde gö (Arkan var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle