19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 Nisan 1 ^ 5 ^ = Cumlıuriyet Makdonaldın makalesi Ingilizleri telaşiandırdı Gazeteler «Bunun manası umumî emniyet fikrinin yerini ittifaklar sistemine bıraktığıdır» diyorlar Londra 26 (A.A.) Nevvs Kronikle gazetesi, M. Makdonald tara fından «New Lettep> mecmuasında neşrolunan makalenin hakikî manasını anlamaktan âciz kaldığını yazmakta ve mütaleasına şu suretle devam et mektedir: «Vakıâ hepimiz biliyoruz ki baş vekilimiz hiçbir vakit sarih değildir. Ne suretle hareket edeceğine hiçbir za man emniyet edilemez. Buna rağmen Almanyaya dair neşrettiği bu şayanı hayret makale bizi şaşırtmıştır. Ingiliz milleti, başvekilinin bu ifadelerle nereye doSru eittigini bilmek hakkmı haizdir. Herhalde sulh davası için fevka lâde ehemmiyeti haiz ve kat'î mahiyetteki müzakerelerin bu derece mühim bir noktasında resmen bu kadar kuvvetli mütalealar dermeyan etmek muhahakkak ki yerinde bir iş sayılamaz.» Daily Herald cazetesi, «Başvekilin garib bir hareketi başlığı altında neş rettiği bir makalede ezcümle ju mütalealan ileri sürmektedir: «Almanyanm yeniden silâhlanma sının umumî ve müşterek banş içinde emniyet fikrini muhakkak surette kaydırarak cok tehlikeli birşey olan askerî ittifaklar yoluna döneceğine dair olan cümleye karşı şiddetle protesto etmek lâzımdır. Bu fikir çok acib ve tehlikelerle dolu bir yoldur. Çünkü, eğer bir manası varsa şu olabilir ki umumî emniyet fikri, muhakkak surette yerini bir ittifak sistemine terkedecektir. Bu suretle belirmeğe başlıyan tehlike karşısında Ingiliz hükumetinin reyi hakikaten bu mudur? sualini sormağa herkesin hakkı vardır. Çünkü M. Mak donaldın bu sözleri herkeste bir korku ve zihinlerde bir kanşıklık tevlid edecek mahivettedir.» Daily Telegraph gazetesi, buna zıd bir fikir ileri sürmektedir. Bu gazeteye nazaran başvekil Stresa konferansından sonra fikrini kâğıd üzerine tespit etmek lüzumunu hissetmiştir. Bu fikirler yalnız ıngiltere hükumetinin değil, diğer bütün Avrupa hükumetlerinin de filf''erine uygundur. Fransız gazetelerinin neşriyatı Paris 26 (A.A.) Gazeteler. M. Makdonald tarafından neşrolunan makaleyi Ingiliz efkân umumiyesinde belirmeğe başlıyan derin değişikliğin bir delili addetmektedirler. tngiltere hü kumetinin de bu beyanattan çıkan neticelere göre hareket edip etmiyeceği suale lâyık görülmektedir. Ordr gazetesi büyük Britanya ka binesinin daha şimdiden, Almanya tarafından şiddetli bir hareket vukuu halinde buna maruz kalacak vaziyette olan Fransa ve ttalyanm ve diğer bütün memleketlerin yanıbaşında yer alacağını ilân etmesi lâzım geldiğini yazmaktadır. Maamafih bütün Ingiliz milIetinin bu yolda bir harekete tamamen hazır olup olmadığı cayi sualdir. TELGRAF UABERLERl' GUN DE Çocuklarımızın esenliğini koruyalım BİZDE ÇEVÎRME İŞİ Çanakkaleyi kîm müdafaa etti? Gayet güzel bir tesadüf olarak Çanakkale müdafaasına aid diinkü sayımıza kuyduğumuz makale mürettiphanede dizilirken tngiliz radyosu en ziyade tngilterenin emek ve kurban verdiği bu büyük sava şın destanını dünyaya terennüm ediyordu. Bu destanda Çanakkale müdafaasının Türkiye hesabına başyapıcısı sarahatle ve hürmetle açık ifade olunuyordu: Miralay Mustafa Kemal Bey. Mirliva Mustafa Kemal Paşa. Filhakika Atatürk miralay olarak girdiği Çanakkale müdafaa ' sından mirliva olarak çıkmış ve bu rütbeyi oradaki harikulâde yararlıklarımn mükâfatı olarak orada almıştı. Dün bu mevzua dair şu mektubu aldık: Çok saygt değer Bay Yunus Nadiye • On bej sene evvel Gelıbolu Valtti ğinde bulunduğum nrada, oradaki İngiliz mezarlarını ziyaret için bir İngiliz heyeti gelmişti. Başlarmda ihrac kuvvetlerinin kumandanı olan bir ge. neral vardt. Mezarliklan gezdiler, nutuklar söyledüer, dualar ettiler. Ev velce yaptlmış olan bir abideye çe lenkler koydular. Ben, hasbelvazife bu merasimde haztr bulundum. Merasimden sonra hususi olarak görüştüğüm mezkur ge neral bana ?u sözleri söyledi: € Maksadımız tstanbula karadan gitmekti. İste ancak bu tepeye kadar çıkabildik. Burada karştmıza Mustafa Kmal çıktı ve bir adım ilerlememize imkân btrakmadt.» (Cumhuriyet) te bugün intişar e den bir makaleyi görünce, vakttte harbi idare eden İngiliz generalinin bu sözlerini hatvladım. Saygı ve sevgüerimle arzederim. Dahilive Vekâleti esbak Memurin Vmum Müdürü MACİD GÖREN HAMİŞ: Mezkur tepe sahüe h&kim ve pek yakm bir yamactn üstündedir. Alman muharrirlerinin, bize aid şerefi gasbe yeltenmeleri hayrete sayandır. M. O B dur. rkımızın selâmen' namına, çocuklarımızın esenliğini (sıhhatini) korumak boynumuza katmerli bir borc nnnınıııııııııııınııınııniııııltınınnıııııımmıntnıuım».»... Bulgar Harbiye Nazırı yeni bir emirname nesretti Zab'tan ve efradı Krala sadakata davet edîyor Sofya 26 (Hususî muhabirimizden teîefonla) Bulgar Harbiye Nazırı General Satef yeni vazifesine başlaması dolayısile zabitan ve efrada yeni bir emir göndermiştir. Harbiye Nazın, bu emirde, vatanın geçirmekte olduğu bu buhranlı an larda zabitan ve efradm Krala ver dikleri sadakat yeminine ve kuman danlarınm verdikleri her emre bilerek ve severek itaat ve kumandanlarına tam bir surette itimad etmelerini ve onların her cihetce teveccühlerini kazanmalarını ve askerî inzıbat ve askerî nizamnameye tam bir su rette itaat etmelerini emretmektedir. Harbiye Nazırı, bütün zabitanın müsterih olarak vazifelerinde devam etmelerini, hiçbir şey düşünmeme lerini, hiçbir şeyden şüphelenmeme lerini ve ordunun her zaman kuvvetli bulunması için zabitan arasında tam bir vahdet ve itimad bulunması icab ettiğini söylemekte ve bu hususta her zabitin kendisine itimad ede bUeceğini bildirmektedir. Bundan iki gün evvel Harbiye Nazın, on gün sonra orduda bazı tebeddülât olacağını söylemişti. Herkes bunun Askerî Birliğe dahil zabitan arasmda olacağmı zannediyor ve Birliğe dahil birçok zabitin azli bek leniyordu. Fakat şimdi Harbiye Nazırı bu yeni emrile orduda kat'iyyen yeni aziller olmıyacağmı ve herkesin müsterih olmasını söylemektedir. Harbiye Nazırının bundan iki gün evvelki beyanatına bakarsak, bu yeni emri çok manidar'bulmak icab eder. Anlaşıbyor ki Harbiye Nazın Askerî Birliğe karşı tedabir almak isteme mektedir. Polis müdür muavini hakkmda yapılan tahkikat Polis müdürünün yüksek emirleri arasında bugünlerde tebeddülât o lacağı söylenmektedir. İlk zamanlarda resmî polislerin umum kumandanı olan polis müdür muavinine işten el çektirilecekmiş. Şimdi kendisi hakkmda hususî bir takibat yapılıyor muş. Yeni kabine teşekkül ettiği akşam polis müdür muavini yanında Askerî Birliğe dahil birkaç zabit bulunduğu halde Kralm beyannamesi nin basıldığı Devlet matbaasma git mişler ve orada matbaa müdürünü bulup bu beyannamenin basümasını menetmişlerdir. Devlet matbaası müdürü zâhiren bu emre itaat eder gibi görünmüşse de diğer taraftan hemen polis mü dürünü keyfiyetten haberdar etmiştir. Polis müdürü yanmda Sofya Polis kumandanı ve bir kısım sivil memurlar bulunduğu halde otomobille Devlet matbaasma gelmiş ve Kralın beyannamesi tabedilinciye kadar o rada kalmıştır. Şimdi bu hâdiseden Fransa ve Rusya Moskovada halk komiserleri konseyinin hararetli bir içtimaı Moskova 26 (A.A.) Hu susî membadan haber ahndığına göre Halk Komiserleri konseyi üç saat sürmüş ve çok hararetli olmuştur. M. Litvinof, Fransız Rus münasebetlerine aid muhtelif meseleleri izah etmiş ve her iki taraf için noktai nazarlanna uygun bir uzlaşma sahası bulmıya ya rayacak yeni tebliğlerde bulun mak müsaadesini almıştır. Yurdun temeli olduğunu söylediğimiz çocuğun gene bu yurdun içinde atacağı ilk adımlan koruyacak kurumIarın azlığından ve iptidailiğinden müşteki olmamız lâzım gelir. Ana mek teblerimiz azdır. İlkmekteklerimize de hekim uğramaz, yahud ki pek nadiren uğrar. Aile muhiti, ekseriya çocuğun sıhhatine lâkayddir. O hastalanmadan, sıhhatile alâkadar olmaz. Beden temizliği, beden terbiyesi, sıhhî gıda, birçok ailelerin, yavrulanna temin edemedikleri nimetlerdir. Mekteble aile arasındaki irhbat, hemen umumiyetle, ders karnelerinin muayyen vakitlerde teatisinden ibaret kalır. Halbuki mekteb, çocuğun sıhhî vaziyetile de, daha yakından alâkadar olmalı. müşahede edeceği en ufak bir aksaklığı ana ve babaya bildirmeli, onlann nazan dikkatini çekmekle de iktifa etmiyerek, tedavi yollan hakkında da tavsiyelerde bulunmahdır. Çocuklarımızın esenliğini korumakta, halkımıza da düşen vazifeler var dır. Itiraf edelim ki, başkalann sıh hatlerine karşı umumiyetle çok saygısız davranıyoruz. Geçeçnlerde, Divanyolundan, Türbeye doğru geliyordum. Hemen ensemin dibinde, çirkin, iğrendirici bir ses, bir hınltı, bir boğaz kazınması duy dum. Müteakıben, üç adım önüme bol bir tükürük fırladı. Döndüm, bakhm: Açık renk pardesülü, fötr şapkalı, şişman bir adamdı. Işlediği suçun ehemmiyetini asla müdrik olmıyarak, elleri cebinde, npıj üpış gidiyordu. O aralık, bakışlanm yere ilişti. Kaldırunm üzerinde, gene böyle sayuız tükürükler gördüm. Mevzuumun kabalığını, çirkinliğini mazur görmenizi dilerim. Fakat me • selenin esası çocuklarımızın ııhhatidir. Ve bu sıhhabn paha biçilmez değeri karşısında, hiçbir mevzu galiz ve mayub görülmemelidir. Bütün hekimler ayni noktada ittifak ederler. Memleketimizde meseli ve rem denilen afetin günden güne tah rib sahasını genişletmesinde, bu bizdeki yere tükürmek âdetinin pek büyük bir mes'uliyet hissesi vardır. Yerde kuruyan tükürük binlerce, milyonlarca mikrob banndınr. Bun lann, havaya kanşıp, körpe ciğerlere nüfuz etmesi işten bile değildir. Bizde kitab çe ( ^ edilmiş, a arnk ciYazam Halid Ziya j han kütüt könce düşünülen kütübhanesi Uşaklıgil I nin malt virmesinden bahsetjlı olmuş meğe baslarken il/ musannaf eserler şey ulusal kitab işinde faknn en son sebile bize ya nakiedilmeğe cesaret okisinde kalmış olmamızdır. Bunun selunamamış, yahud teşebbüs edilmiş bebini basın zorluklarında, satışm durte devama kuvvet bulunamamışh. gunluğunda, bir kitab almak için veMesel: Don Quichotte, meselâ Gil rilecek paranın halk gücünü geçmesinBlas... Ne zaman bunlann terceme de arayonız; bunlar belki doğnıdur; sine başlansa hemen terkedilmek mu fakat daha doğru olan bir cihet var kadderdi. Bilmem ki o zamandan sonki o da halkın olmıyacak yerlerde para nihayet bunlann sadık ve tam bir ra sarfedeceğine elinde kalabilecek otercemesi mümkün oldu mu? lanı kitab almakta kullanmasma yar Hele tiyatroda... O, daha acmacak dım edecek kadar rağbetini kazanmabir halde idi, fakat bu bahse tekrar ğa cahşılmamasıdır. avdet etmek üzere bugün susalım. YalFen. felsefe, tarih kitablannı bıranız Münci Fikri ile bu hasbıhalin dokalım; henüz yüksek tahsil genclerine ğurduğu garib neticeyi anlatmak isteders kitablan bile veremedik. Daha rim. başka bir zeminde misal almak için Münci Fikrinin zekâsı dümenden ziroman ve hikâye nev'ini ele alalım: yade herhangi bir tesadüf havasına Geçen gün bir mekteb çocuğu bauyarak mersası bilinmiyen bir deniz na gelmişti, yeni neslin böyle bir ömeüzerinde yüzer gibiydi. Gözüne ilişen ği elime geçince onu yokhyarak ge eşyayı nerelerde ve niçin istimal edecenel bir düşünce edinmek istedim. Pek ğini düşünmeden almağa teşebbüs euyanık olan bu çocukla şuradan buraden merak sahiblerine yakışır bir acedan, mekteb hayatmdan, hatta sine le ile önüne düşen fikirlerin üstüne atımalardan görüşrükten sonra sözü okulır, ve bunlan dağıtarak, yolunun üzemak alanına yönelttim. rinde serpe serpe taşıyarak muayyen Çok okurum! dedi. olmıyan bir semte doğru koşardı. Genc Ne okursun? diye sordum. Derliğinde farkolunan bu hilkati zamanın hal: «Roman, hikâye...» dedi. Bu da tecrübelerile itida! bulamıyarak onu birseydi, hiç okumamaktansa... hususî, içtimaî ve siyasî hayatında hep O zaman, son zamanlarda neler oku takib etmiş, isnbdad ve meşrutiyet zaduğunu söyletmek istedim. Saydı, ve manının, muharebe, mütareke ve işgal büyük bir esefle gördüm ki, terceme ya senelerinin muhtelif safhalannda dalhud telif, okuduklanmn hiçbirinde bir galann üzerinde yuvarlıya yuvarlıya mekteb çocuğunun heveslerini edebi nihayet son senelerde içinden çıkılamıyatla ısınmağa sebeb olacak tek bir yacak bir girdabın deveranına kaptınmeziyet yok. vermişti. Mevsimden mevsime tahav O vakit ben saydım, şunu bunu oku vül eden bu sergüzeşt sahifelerinin bu dun mu? diye anlamak istedim; hiçbiyazılarla bir sıkı alâkası olmadığmdan rini görmemiş, hatta isimlerini işitmeyalnız edebî hayatma taalluk eden bir mişti. vak'ayı hikâye etmek kâfidir: Çocuğun bunda bir kabahati yoktu. Bizde roman tercemelerine dair aelbette. Kabahat kitab işinin bütün ramızda cereyan eden hasbıhal esnabozukluğundan başka pek dağınık, sında birdenbire ayağa kalkarak: pek kanşık olmasmda, ve bu kargaşa«Hakkın var, azizim; dedi; ortada lıkta okumak istiyen gencliğe yol gös hep Fransız ediblerinden bahisler var terecek ellerin eksikliğindedir. da bunlardan tek bir terceme yok. Ben bütün ilim, fen, san'at kitablaHaniya ^alzac, haniya Zolâ, haniya nnda olduğu gibi edebiyatta da, ro Doudet?... Bunlann sade isimlerini man, hikâye ve tiyatroya aid eserlerde tekrar etmekle iktifa ediyoruz.» de herşeyden ziyade tercemeye muhMünci Fikri doğru söylüyordu. O tac olduğumuza inanınm. Hele bu son zaman cihan romancılığma hâkim olan zeminde hepimizin meşk edineceğimiz naturaliste mektebinin üstadlannı bize eserleri ancak dilimize çevrilecek örtanıtacak bir teşebbüs olmamışn. Seneklerde bulabileceğhnize, ve ancak zainin yanm kalan Jack, Ahmed onlan göre göre halkın zevkine inceIhsanın «Gene Froment ve Büyük lik, hepimizin san'atine de o incelmiş Risler» tercümeleri daha görünmemiş zevki memnun edebilecek seyler yazidi. Bugün bile tektük şeylerden başka mağa kabiliyet geleceğine ötedenberi eserleri dünyaya yayılan bu üstadlann kanaat ettim. san'atine nümune addedilebilecek kaç **• kitabı vardır ki Türk irfan kütübhanesinde yer bulmuş olsun? Münci Fikri adeta bir heyecan içinde başladığı nutkuna bir teklifle nihayet verdi: «Bana bir roman tavsiye et, bu üstadlardan bizde hiç tanılmamış olanlardan birinin bir kitabını... Sana on beş gün içinde tercemesini gctireyim...» Itiraf ederim ki onun ölçüsü vücudüne tetabuk edip etmiyeceğine ehemmiyet vermiyerek hemen bir hazır esvabcıdan elbise alırcasına bu cesareü bende bir şaka yapmak hevesi uyandırdı, bu hevesi şimdi bir edebî günah kabilinden addetmiyerek gene yaşıma bağışhyorum. Habnma derhal Gon caurt kardeşler geldi, ve bunlardan meselâ Madame Gervaisais ile Soeur Philomene kabilinden metni iyi anlaşıhrsa türkçeye nisbeten kolay nakledilebilecek olanlan unutarak ve şüpheli bir mana ile dudaklanmda beliren tebessümü gizliyerek Renee Mauperin romanını tavsiye ettim. Ben bunu okurken birçok kısımlannın lisana sade bir vukufla anlaşılamıyacaJına, hele türkçeye tercemesinde yenilemiyecek zorluklara uğranılacağma kanaat etmiş tim. On beş günden fazla olmıyan bir zaman içinde o bana bir yığın terceme müsveddesile geldi. Bu çetin kitab on beş gün içinde terceme edilmiş, bitirilmişti. Yalnız kalınca bu sürat harikasının karşısında bir tereddüd durgunluğu geçirdrm; sonra ta basmdan birkaç Filhakika İngilizler evvel ve ahir hakikatin bundan ibaret ol duğunu açıkça söylemekten geri kalmamışlardır ve kalmıyorlar. Nitekim birkaç sene once Çanak kale harbine dair bir kitabın In giliz hükumetınce gayet metedici hususî bir dedikasla resmen Ça nakkale müdafaasının başkahra manı Büyük Atatürke gönderil miş olduğu hatırlardadır. I «I I M ^ H M I ' Kuş gibi uçan adam Bir Sovyet tayyarecisi hayali bakikat yaptı Moskova 26 (A.A.) Kuş gibi u çan adam mefkuresi artık bir haki kat olmuştur. Paraşüt eksperi Kara korov, kollarına ve ayaklanna ka nadlar bağlıyarak Rostos üzerinde, üç bin metroluk bir yükseklikte uçarak bin iki yüz metroluk bir mesafe katetmiştir. Bu harikulâde uçuştan sonra paraşütünü açmış ve kanadlarına rağmen büyük bir kolaylıkla ye re inmiştir. Bu uçuş, Rusyada tecrü be edilen kanadlı uçuşlarm ikincisi ve bütün dünyada dördüncüsüdür. Bu iş hiç yeni değildir. Kırk sene Böylece, sokaktan geçen çocuğu evvele aid bir anıyı anlatacağım: ^f^^ ^j^^ ^^^fc ^m^ ^ ^ ^ nuzun maruz kaldığı zehirli mikroblarBir gün Münci Fikri ile biz de ro^ dan korunması için ne yapıyoruzî YeAtatürk kadın murahhaslan re tükürenlere karşı cezaî tedbirlerimiz mandan bahsediyorduk. Onun Fikri Paşazade Münci imzasile intişar etmiş kabul etti mi var?. Hayır, herkes, dilediği gibi, birkaç romanı vardı. Bilmem, bugün Ankara 26 (A.A.) Arsıulusal âlemi zehirlemekte serbesttir. Buna na onlan tanıyan var mıdır? Ben bizde Kadmlar kongresi murahhaslan ve sıl tahammül edilir? roman zemininde diğer zeminlerde de Balkan Antanu Ekonomik konseyi ütngilterede, Almanyada, îsviçrede, öyle idi ya garbden pek fena nümuyeleri bugün saat 16,30 da ReisicumBelçikada, sokağa tükürmeyi kanun neler verildiğinden şikâyet ediyordum. hur Atatürk tarafından kabul edilmişyasak etmiştir. O zamana göre bir kıymeti haiz ola ler ve Çankayada verilmekte olan çayrak telâkki edilebilecek roman terceBiz, hürriyetperverliği, herkese çoda bulunmuşlardır. melerine, ve aslına aid meziyetleri mucuklanmızı zehirlemek hakkmı verecek Murahhaslar geliyorlar hafaza etmek şartile, pfl; nadir tesakadar ileri götürüyonız, neden? Ankara 26 (A.A.) Balkan An düf olunurdu. Ahmed Mithat EfenBu fiilin çirkinliğinden, iğrencliğintantı ekonomik konseyi üyeleri bu di, o, koşarak giden ve koşarken taşıden vaz geçtik, katilliğini olsun na • akşamki ekspresle hareket etmişler dığınm yansmı yolda bırakan tercezan itibara almalıyız. Sokaklarda ekve durakta konsey Başkanı Hasan melerile Octave FeuiIIetten. Alxandre mek parası peşinde koşan fukarayı koSaka ve Türk murahhaslarile Dış tşDumasfilsten Bir Fakir Delikanhnın valıyan belediye memurlanmız, yer leri Bakanlığı namına selâmlanmış Hikâyesi, La Dame aux Camelias bir lere tükürenleri takib edip te ceza yazlardır. kadının Hikâyesi gibi romanlar verArsıulusal kadmlar kongresi mu salar. elde edilecek varidatla bir sanamisti. Fakat terceme seviyesi ne zaman toryom yapılırdı. rahhasları da, bu akşamki saat 20,10 yükselse roman ya yanda kalır, ya satrenile İstanbula hareket etmişlerdır. «Çocuk yurdun temeli!» pek gu • blamazdı. zel.. Lâkin onun ciğerleri nedir aca dolayı polis müdür muavini hakkın Alphonse Karrdan «Ihlamur Alb» ba? da tahkikat yapıhyormuş. Ercümend Ekrem TALU rağbet bulmamış, Victor Hügodan Sofyada çıkan heyecanh şayialar «Sefiller», Balzacdan «Bekârlar» yaBurgaz karşısında hayırsız bir a nm kalmışü. Bu fihrist böylece uzatıBursada idman şenlikleri daya sürgün edilen sabık başvekil lıp götürülebilirdi. Bursa 26 (A.A.) Bugün Ata lerden Çankof, Kimon Gorgiyef ve türk stadmda binlerce halkın önünde Château Brianddan «tbni Siraci Aarkadaşlannm Sofyaya avdet ettik bütün mektebler talebesi tarafından idhir» ve «Atala» Lamartineden «Gralerine dair bu sabah bir şayia çıkmışman şenlikleri yapıldı. Isb'klâl marşile ziella» öyle nadir şeylerdi ki gönüllerde tır. Bu şayia üzerine Çankofun evinin önüne kesif bir halk kütlesi toplan başlanan şenliklerde Vali, C H. F. ve bir tesliyet olmaktan uzak kalıyordu. mış, Çankofu görmek istemişlerdir. Belediye Başkanlarile bütün erkân haDaha fenası, yalnız garb ve şimal milEvde bulunanlar Çankofun avdet etzır bulundular. Mekteblilerin beden ha letlerinde değil bütün dünyanm her tamediğini söylemişlerse de halk bu reketleri çok beğenildi ve alkışlandı. rafında tanılmış, mükerreren terceme sözlere inanmamış ve evin önünde beklemiştir. Bunun üzerine Dahiliye Nazınna müracaat etmeğe mecbur kalan gazetecilere Dahiliye Nazın, böyle birşeyden haberi olmadığını ve böyle bir emir vermediğini söylemiştir. fc Selânikte mahkum edilen talebe Selânik 26 (Hususî) Bura Üniversitesinde yapılan tasfiye üzerine çıkanlan gürültülerin elebaşılanndan bir talebe aln ay diğeri de yirmi gün hapse mahkum edilmişlerdir. yaprağı süzerek çevirdim; pek sevilen bir san'at kâsesinin bir kaza eline uğnyarak parça parça olduğunu görünce enkazına el sürmeğe cesaret bulamıyanlara mahsus bir irkilişle bırakbm. Itiraf ederim ki tercemesinde görülen istical ile mütenasib bir süratle Ebüzziya matbaasında yanlışlarla dolu basılan bu tercemeyi, ilk müşahededen sonra, tekrar okumağa kuvvet bulamadım. Bilmem, bu terceme başka ellere düşmüş müdür, başka merak sahibleri onu aslile mukayese ederek bir san'at eserinin bir dilden başka bir dile çevrilirken ne kazalara uğnyabileceğirri görmüş müdür? Ve bugün hâlâ ondan kalmış bir nüsha var mıdır ki meselâ Nurullah Ata gibi kılı kırk yaran ve cidden bir lisan üstadı olan bir münekkidin tecessüsüsünü tahrik etsin? Fakat Münci Fikrinin ruhu müsterih olsun. Biz daha evvel Pierre Lotiden Japonaiseries tercemesini görmüştük, daha sonralan da terceme âleminâe ne natalar, ne kazalar görüldü! Münci Fikri ebedî uykusunda rahat rahat düşünebilir ki bu mesele de pek muteber ve mühim refikler arasındadır. Bu işin biraz daha söze değeri var. Halid Ziya UŞAKUCİL Yumurcağm muziblikleri Çankofun Sofyadan sürgün edil mesinden sonra onun muavini gibi kalan bugünkü Şimendifer, Posta ve Telgraf Nazırı, Çankof hemen ser best bırakılmadığı takdirde istifasını vereceğini Başvekile söylemiştir. Başvekilin emri üzerine Bulgar sansürü, Bulgar gazetelerine Çankof hakkın da hiçbir şey yazdırmamaktadır. Fakat burada kat'iyetle iddia edildiğine nazaran Çankof ve arkadaşları bugünlerde Sofvaya geleceklerdir. Mcmduh Talât TEZEL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle