Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarihî roman : 96 Yazan : M. TurhanTan Doğru değil mi? Böyle ticaret ve rekabet oİmaz! Dün bir okuyucumuzdan bir şikâyet mektubu aldık. Okuyucumuz bu mektubunda diyor ki: «Birkaç gün evvel Büyükdere den İstanbula gelmek için iskele yanında vapur bekliyordum. Birisi geldi, vapurun bozulduğunu, gelmiyeceğini söyledi ve benimle beraber orada vapur bekliyen birkaç kişiyi otobüse binmeğe çağırdı. Biz de inandık. Otobüs dolmak için bir kaç yolcu beklerken vapur geldi ve muayyen saatinde kalktı. Bizim otobüs hâlâ dolmak için bekliyordu. Sonradan birçok arkadaşlardan ayni hikâyeyi dinleyince anladım ki vapurlar aleyhinde bu kötü propa gandayı yapan otobüsçülermiş. Bu adamların kendi menfaatleri için ahaliyi kandırmağa hakları var mıdır?» Bu hâdisenin aynini birkaç kişiden daha dinlemiştik. Vapurların sevrüseferinde hiçbir arıza yokken son zamanlarda Boğaziçi iskelele rinde halkı yalan yere kandırarak otobüse binmeğe mecbur edenler çoğalıyormuş. Hâdise bizden daha ziyade zabıtavı ve bilhassa Şirketi Hayriyeyi alâkadar eder. Meşru olan ticarî rekabet böyle fena bir cereyan alırsa halk ızrar edildiği gibi bütün şehir işleri de nizamından çıkar, diyoruz. ı Içki Düşmanları Dün hararetli bir kongre yaptılar. Prof. Fahrettin Kerim bir konferans verdi ve yeni heyet seçiîdi Siyasî icmal Ingilterede seçim ve Habeş meselesi Nihayet sınır göründü, toprak yeni bir güzellik aldı. Hava sanki değişmişti, ciğerlerin aldığı zevk başkalaşmıştı! Akmcılar işte kartallann yanaşmadı ğı, ulaşmadığı bu kayalar üzerine atla tırmandılar, bir ordu kadar kalabalık olan tutsaklan da birlikte yürüttüler,. Arasıra dört yanı uçurumla çevrili bir kayaya tırmanarak oradan aşağı uzattıkları kolanlarla hem atlarını, hem esirlerini yukan çekiyorlardı. Hemen her bölük böyle güçlüklerle karşılaşmış ve gene her bölük önlerine çıkan bütün engelleri çiğniyerek ileriye doğru yürümekten geri kalmamıştı. Yüzlerce atı kayadan kayaya aşırmak ve binlcrce esiri onlara yoldaş yapmak kolay bir iş değildi. Bu işi başarmak için ko lan bulmak bile bir mesele idi. Yiğit Türkler bu zor meseleyi dileklerine göre kolaylaştırmak için esirlerin rubalanndan istifade etmeği düşünmüşlerdi. En tari, gömlek, manto gibi şeyleri uzun uzun keserek kolan yapıyorlardı, bunlann yardımile atlannı ve tutsaklannı kayadan kavaya geçiriyorlardı. (*) ğe ve kolaylığa kavuşmaktan doğma bir hâzla artık gülüyorlar, şakalaşıyorlar, türkü söylüyorlar, cirid oyunu yapıyorlar ve ovanın göğsüne binbir hatıra işliyor lardı. Nihayet sınır göründü, toprak yeni bir güzellik aldı. Hava sanki değişmişti, ciğerlerin aldığı zevk'başkalaşmıştı. Atlar bile bu değişikliği sezerek şen şen kişniyorlardı, burunlannı açarak yenile şen, güzelleşen, tatlılaşan havayı uzun uzun emiyorlardı. Yurda adım atılır atılmaz türeye göre davranıldı. Her akın dönüşünde ya pıldığı gibi sessiz Ijir saygı ile atlardan yere sıçranılıp secdeye kapanıldı, alınlar toprağa sürüle sürüle yurda karşı beslenen bağlılığm hazzı alındı ve bu ibadet bittikten sonra tutsaklann paylaşılmasına girişildi. Her akıncının koynunda, dağarcığında bulunan ganimet, kendinin malıydı. Fakat tutsaklar ortamalı sayıldığından kardeşçe pay edilmek gerekti. Başbuğlara beşte bir pay ayrılmak ta kanundu. He sabdan iyi anlıyan ve bu işlerle ötedenberi uğraşan sınanmış akıncılar, kol kol ayrılarak Friyoldan. Karinoladan, Ka rinitiyadan, Istiryadan derlenen tutsak lan, inanılmaz bir hızla ve aytışmaya yer vermiyen bir doğrulukla, pay ediyorlardı. Bu iş yapıhrken Turhan oğlu Ömer Bey de Mustafa ile konuşuyor ve tatlı tatlı anlatıyordu: Biz Istanbulu aldıktan sonra da böyle ganimet pay etmiştik. Tersane bahçesinde küme küme, öbek öbek yığı lan malın haddi, hesabı yoktu. O gani metten ilkin hekimlere, cerrahlara, sonra duacılara, mollalara, kadılara, daha sonra serdengeçtilere, onların ardından yeniçerilere, sipahilere, zaimlere, topçulara pay verildi. O gün pay alan Türkün na (3800) esir, yirmi bin altın tas do sayısı yüz yetmiş bindi. Hünkânn payılusu para düştü. Ben de hayli doyumluk almıştım. işte şu başıma sardığım şal da o günün yadigândır. ( * * * ) . İşte frenk tarihçilerine parmak ısırtan ve yazılanna sersem bir şive aşılıyan Friyol dönüşii böyle oldu, akıncılar tutsaklannı da beraber sürüyerek gösterilen yerd« toplandı, bölük bölük sayılıp akının bilânçosu yapıldı, Gerç köprüsü geçilelidenberi kaç şehid verildiği anlaşıldı, onların aziz ruhlan için mevlidler okundu ve gene o şerefe tut saklara bol ekmek dağıtıldı. Şimdi yurda döneceklerdi, başbuğlar Gerç üzerinden dönmektense Karinitya ve aşağı Istirya yolundan yürümeği doğru buldular, bölüklere de bu görüşe gö re emir verdiler. Maksadlan akın zevkini genişletmek, Avusturya bayrağı altında yaşıyan milyonlarca halka da Türk gücünü tanıtmak ve tattırmaktı. Bunun için Mansan tarafından geçilmiş, yeni baştan korkunç dağlar arasına girilmişti. Akmcılar, ancak Türk doğmuş, Türk sütü emmiş kahramanlara yakışan bir yürüyüşle bu ikinci yalçın zinciri de kırdı lar, sürgün avı yapar gibi önlerine gelen kütleleri süre süre ilerlediler. Venedik bölgesinde yaptıklannı buralarda da ya(Arkast var) pıyorlardı, atlarını ve tutsaklannı kaya (*) Akmcılar, sarp ve uçurumlarla dan kayaya kolanla aşmyorlardı. Kesme dolu kayalıkların tepelerinde yürüyorve dimdik bir kayalığı, üzerinde kuşla rın bile tutunmasına imkân olmıyan kor lardı. Atlarını, çıktıkları yüksek yer kunç bir dağ parçasını da bu biçimde lerden indirmek için çok güçlük çek aştılar, Karinola ile Karinitya arasında tiler. Nihayet bir çare buldular: Esirbiricik geçid yeri olan Levabel boğazına lerin rubalarım uzun uzun keserek kolan yaptılar. Atlarını karmlarmdan vardılar. Bu boğaz, parslann titriye tiyriye bunlara bağlıyarak ve kayadan kayaya geçtikleri, geyiklerin uzaktan bakıp sa götürerek ovaya kadar indiler.» Hamer on altıncı kitab vuştukları dar ve çok yaman bir geçid[**] Karinitya yaylaları üzerinde di. Venedik önünden gelen, binbir en gelle karşılaştıklan için yorgun düştük dolaştılar. Geçilmez yollardan şaşılacak leri sanılan akıncılan bu geçidde büyü bir cür'etle geçtiler. Yolları bir kaya lığa tesadüf edince atlarını kayadan kacek bir ordu bekliyordu. Fakat o ordu, yaya iple çekerlerdi. Amudî bir vazi yorgunluklanndan istifade ederek üzeri yette korkunç bir kayalığı ki üzerinde ne atılmak istediği Türklerin kuş kanadı ve iki yüz metro mesafede hiç kimse değmemiş kayalıklardan atla indiklerini sürünmeden ve çalılara tutunmadan gegörünce müşaveresiz, müzakeresiz, mü çememiştir bu suretle aştılar. Karinonakaşasız ve hatta muhaveresiz fikrin ladan Karinityaya açılan boğaza gel den hemen caydı, dağlara boyun iğdi • dikleri vakit orayı bir ordu tarafından < ren Türk gücüne karşı saygı gösterdi, işgal edilmiş buldular. Lâkin ordu, Türk darmadağın olarak boğazı açık bıraktı. lerin en sarp kayalardan nasıl aştıklarını görünce dağılarak memleketi akıncılann keyfine bıraktılar.> Bu suretle yurd yolu açılmış, dağlar Hamer on altıncı kitab geride kalmış, ovalar tabiatin geniş [ • ] Evliya Çelebi C: 1, S: 112. •• bir tebessümü gibi akıncılann önünde Hamiş: parlamağa başlamıştı. Haftalardanberi 95 numaralı tefrikamızda ve 38 inci, güçlükleri yenmekle uğraşan yiğit Türk 45 inci satırlardaki (Marya) Jozefin oler, şu veya bu millet gibi suyu, dağı, u lacaktır. Düzeltilmesini okuyucularım çurumu, fırtınayı da, yenmekten, düzlü dan dilerim. M.T. T. Doğru değil mi? Ilk okullar için yeni program Bütün dersler dil devrimine göre okutulacak Dünkü gazetelerden biri, ilk okutum okullannın son seneler zarfında iyi bir verim vermediği anlaşıldığından okullarda tatbik edilmekte olan tedris usullcrinin değiştirileceğini ve ilk okutum enspektörlerinin bu maksadlarla toplantılara başladıkiannı yazıyordu. Bu havadis doğru değildir. Mevcud tedris usullerinin hemen hepsi Kültür Bakanhğınca şimdi değil, evvelce ve salâhiyettar pedagog lar tarafından incelenerek alınmıştır. Yalnız dil devrimi dolayısile Kültür Bakanlığı, mevcud ilk ve orta okutum programlannı yenî"den gözden geçirtmek için bundan üç ay evvel her vilâyetten ikişer enspektörün iştirakile bir komisyon kurmuş ve gerek kitablan, gerekse müfredat* programlarını bu komisyonun incelemelerinden geçirrmişti. Komisyon, evvelâ kitab meselesini incelerken ilk okullarda şimdiye kadar okutulan gramerlerin hemen hiçbirisini muvafık görmiyerek isimlerini kitab listelerînden çıkartmıştı. Mevcud kıraat kitablarının da hiç birisini dil devrimine uygun bulamadıgı için onları da listeden çıkararak tek kitab kabul etmişti. Tarih, coğrafya, hesab, hendese, yurd bilgisi ve sair kitabların da bir çok bahislerini ve tabirlerini değiştirmeği gerekli saymıştı. Bütün bu işler yapılıncıya kadar da okulların açılma zamanı gelmiş ve komisyon bu yeni kitabların dil devrimine göre okutulması ve gramer derslerinin talebeye nasıl gösterilmesi gerek olduğu hakkında yeni bir müfredat programı yapmağa vakit bulmadan dağılmıştı. Bu durumdan dolayı nasıl yapılırsa tedrisatın dil devrimine daha uygun olacağı hakkında gerek okul direktörleri, gerekse öğretmenler tereddüde düşmüşler meseleyi Kültür Direktörlüğünden sormuşlardı. Yeni Kültür Direktörü Tevfik, Istanbul kültür işlerini eline aldıktan sonra tedrisatın programsız olarak yapılmasmın muvafık olamıyacağını gözönüne getirerek ilk okutum enspektörlerini toplamış ve tedrisatın dil devrimine uygun olarak yapılrnasına dair bir program tesbitine lüzum göstermişti. Bu lüzuma binaendir ki ens pektörler yaptıkları toplantıda hem gramer derslerinin tedrisi, hem de diğer derslerin dil devrimine göre yapılması hakkında bir program yapmışlardır. Her enspektör kendi bölgesindeki okul öğretmenlerile temas ederek bu yeni programı kendilerine izah etmek suretile verilen kararı bütün öğretmenlere yayacaktır. abeş meselesile Ingilterede ya*j pılacak yeni seçim arasında sıkt bağlılık vardır. M. Baldvinin başkanlığı altındaki Ingiliz millî kabinet si, Cenevrede takib edeceği polirikada, beynelmilel vaziyetten ve bunun icaba« tmdan ziyade îngilterede yapılacak seçimde çevireceği manevralara ehemmiyet veriyor. Zecrî tedbirlerden, Italyaya îcarşı ik< tısadî bir harbin açılmasına muadil olacak 3 ve 4 numaralı tedbirlerin tatbikından evvel, ltalya şerefile işin içinden çıkmak için bazı tekliflerde bulunmuştu. ltalya hükumeti son yaptığı teklifleri Akdenizde îngiliz donanmasının korku< sundan yapmamış olduğunu anlatmak için bu denizdeki Îngiliz harb gemilerinden bir ikisinin geri alınmasını istemiştu İngilterenin böyle bir harekette bulun masını kolaylaştırmak üzere de, Trablus* Dünkü toplantıda bulunanlardan bir grup garb ve Bingaziden bir fırka askerini derTürkiye Içki Aleyhtan Gencler kuru rumlan arasına girmesinin onlara ovuncîe hal geriye çektiği gibi, kalan üç fırkayi mu beşinci yıllık kurultayını dün Halke kanşık bir şevk verdiğini, uğraşma saha dahi geri alabileceğine işaret etmişti. ,inde büyük bir kalabalıkla saat 9,30 da larının daha genişlediğini, kuruma bir yıl Italyanın bu teklifleri Fransa tarafın* içinde 200 den fazla üye girdiğini, birtoplamıştır. çok yerlerde başanmlı sonuclar elde edi dan da iltizam edilmiştir. Fakat Baldvin Başkan profesör doktor Fahreddin Kerim kongreyi açarak sözü Genel Sek len konferanslar verildiğini, rozet dağıtı kabinesi, Italyanın geniş müsaadeleri mı dolayısile kurumun faaliyetmin gelecek mukabilinde olsa da, Akdenizden bir iki reter Mükib Kudatguya bırakmıştır. yılda daha verimli olacağını, kurum için Îngiliz harb gemisini geri çektiği takdirde Genel Sekreter raporunda bilhassa yılgene gelecek yıl daha müsaid bir bına seçim savaşında, muhalıf fırkanın eline lık çalışmalanna temas ederek birinciteştemin edileceğini ve kurumun Arsıulusa' kuvvetli bir silâh vermiş olacağ'ndan kor« rinde Ankarada toplanan Altıncı Türk Içki Düşmanlan îttihadına girdiğini işa karak bu işe yanaşmamıştır. Yalnız Fran» Tıb Kurultayında General îsmet Inö ret ederek raporunu bitirmiştir. sadan Akdenizde îngiliz donanmasınaî nünün açış söylevinde Türk bilginini ve Bundan sonra Fahreddin Kerim vâz aTürk doktorunu, Türk ulusunu toksiko ne suretle yardım edeceği hakkmda gemi larak içki düşmanlıgı mücadelesinin günmani ve uyuşturucu maddelere karşı müve rakam üzerinde bir taahhüdde bulunden güne inkişaf ettiğini, kurumun genel cadeleye çağırmasının bu kurumun amacçalışmasınm memleket büyüklerince tak masını istemiş ve ancak böyle bir taahhüd larına bir düstur, bir dayangaç olduğunu dir edildiğini bir milletin geleceğini idare karşısında seçimdeki mevkiine bir zarar söyliyerek gene ayni kurultay münasebeedecek olan gencliğin içki düşmanı olarak gelmeksizin Akdenizden bir iki gemiyi tile Yeşilhilâl Jjaşkanı Mazhar Osmanın yetiştirilmesinin ulusal faidelerini anlat geri almağı düşünebileceğini bildirrriştir* alkolizmden doğan hastahklar raporile mıştır. Fransa hükumeti 18 ve 26 teşrinievvel kurumun Genel Sekreteri ve Genclik Profesörün diyevinden sonra başkan tarihli notalannda Ingiltereye Mületler kısmının başkanı profesör Fahreddin KeFahreddin Kerimle beraber çalışacak o Cemiyeti misakının 16 ncı maddesinin rimin Türkiyedeki alkolizm problemi ve lan arkadaşlann aynlması için bir seçim Yeşilhilâl asbaşkanı doktor îbrahim Za yapılmış ve Gazanfer, Vecihi, Mükib, 3 üncü fıkrası ahkâmma tevfikan yardım tinin alkolün bir gıda olup olmadığı hak Bülend, Ihsan, Tarık Edib, Fehmi, Ce edeceğini taahhüd etmişse de bu yardıkındaki tebliğinin bu yılın içki düşmanlığı vad, Necmeddin merkez heyetine ayrıl mın nasıl olacağını ve Akdenizde Îngiliz faaliyetinde çok önemli bir yer tuttuğu mıştır. Genclere çalışmalannda muvaf donanmasına hangi Fransız gemileri vef üssübahrilerile yardım edeceğini tasıih, nu bilhassa içki düşmanlarının hayır ku fakiyetler dileriz. etmemişti. ', : Deniz yollarile ihrac teşkilâtı Hükumet yeni bir proje hazırlatıyor İkinci nevi ekmek gıda vermez,ı**iş! Fırıncılar buna müsaade edilmesini istiyorlar Son zamanlarda buğday ve un fiat lerinin yükselmesi üzerine ekmek ve francala fiatleri de epeyce yükselmiş bulu nuyor. Bazı gazeteler, ekmek fiatinin bu derece yükselmesinin fakir halk tabaka sını, zarurî ve »sgarî gıdasını bile temin den âciz bıraktığını v« bu yüzden behemehal kalorisi ve gluten miktan birinci nevi ekmeğe yakın, fakat biraz çavdarla kanşık ikinci nevi ekmek çıkarılmasmı ortaya atmaktadırlar. Ekmek fiatinin yükselmesi üzerine aylık kazancı pek ar olan fakir halk tabakasının gıdasını te min etmekte zorluk çektiği muhakkaktır. Bu gibi fakirler için ikinci nevi bir ek mek çıkarılmasının doğru olup olmadığı hakkında ilgili zevatla görüştük. Uray iktısad işlerile meşgul olan bir zat bu hususta diyor ki: « Gıdadan maksad, muayyen bir kalori ve gluten miktandır. Bu miktar tesbit edilinceye kadar uzun müddet emek sarfedilmiş, tecrü.beler, tahliller yapıl mış, aranılan kalorinin ancak bugünkü çeşni ile yapılan ekmekte mevcud oldu ğu hakkında kat'î sonuclar elde edilmiş ve zengini, fakiri birbirinden tefrik et meden Istanbul halkı için bir nevi ekmek kabul edilmiştir. Çıkanlması istenilen ekmek, muhakkak kalorisi ve gluteni az olması, fakat miktar itibarile gene bir ki lo olması icab eden bir çeşniye göre ya pılabilir. Böyle bir ekmekle halka matlub gıda değil, bir karın şişkinliği temin edilmiş olur.» Fmncılarin hemen hepsi ikinci nevi ekmek çıkarılmasında müttefiktirler. Uzun emeklerle meydana konduğu söylenen şimdiki ekmek çeşinisinin ekseriya ne hal aldığını Istanbul halkı gayet iyi bilir! Asıl mesele sadece bir formül bulmak değil, ona göre ekmek çıkarta bilmektir. Gıda bahsine gelince: İyi idare ve kontrol edilirse çeşnisi biraz daha aşağı olmakla beraber pekâlâ gıdalı ikinci nevi ekmek çıkartabiliriz. Maksad fakir tabakaya 810 kuruşa ekmek temin et mektir. Deniz yolile ihrac edilecek mallarımızın dış piyasalara daha ucuz ımledilmesi ve mallarımızın bozulmadın s;vki için Türkofis tarafından uzun zamîrdanberi yapılan incelemeler bazı sonuclar vermiş ve bunlara göre ihracatımızı takviye için gereken tedbirlerin alınmasına başlan mıştır. Ekonomi Bakanlığı Ihracatı Teşkilâtlandırma bürosu tarafından al'nan bu tedbirler arasında ambalâj işi birinci safta gelmektedir. İkinci mesele olarak mallanmızm kendi vapurlarımızla, daha ucuz bit navlunla, ve daha emin bir surette nak'i işi gelmektedir. Denizyollan idaresi bugünkii kadrosile şimdiki halde bu ihracat işini yapabilecek durumda değildir. Bu itibarla Denizyolları idaresi yalnız Mısır ve Yuranistana yaptığımız ihracat işinde bu yeni şekle göre ödev alacaktır. Köstence. Odesa, Hanya, Marsilya ve Hamburg Tmanla nna yaptığımız ihracat için şilebcüik yapan Türk armatörlerinin vesaitinden istifade edilmesi düşünülmekted'r. Yapılan bir projeye göre Türk şileb cileri yeni bir teşkilât altında birle^tirile cek ve bunlann dış denizlere sefer yapabilecek evsafta olan vapurlan ayrılarak bunlarla ihracat eşyamızın nakli işi te min edilecektir. Bu vapurlar ecncbi li manlarından başka limanlara ve İstan bul, Izmir limanlarına da mal alacaklardır. Büyük kabotajda çalışan ecnebi kumpanyaların mallarımız için tatbik ettiği tarifeden daha ucuz bir tarife yapılarak ecnebi denizlere yapılan nakliyat ücret leri indirilecek, bu suretle ihrac mallarımızın maliyetleri düşürülmüş olacaktır. Hükumetçe tasavvur edilen yeni teşkilât aktarma, transit, tahmil ve tahliye işlerıni de deruhde ederek ihracatçıları mıza bugün mahrum bulundukları türlü kolayhklar gösterecektir. Baldvin hükumeti Habeş meselesiniı^ Italyayı tatmin edecek şekilde nasıl haU Iolunabileceğine dair ltalya hükumetinin» ahiren yaptığı telkinleri dahi seçim dü^ şüncelerile kabul edemedi. îtalyanın yapi tığı bu teklifler Pariste Îngiliz Hariciyesi Nezareti mütehassısı M. Peterson vef Fransız hariciyesi mütehassısı Sen Kan< ten tarafından tetkik edilerek Beşler ko* mitesinin yaptığı tekliflere uydurulmuş « tu. Fakat Îngiliz kabinesi kendi mütehas» sısının bile iştirak ettiği tesviye suretinî kabule yanaşmamıştır. Hulâsa Baldviı* kabinesi 14 teşrinisanide umumî intihab» yapılıp neticesi anlaşılıncıya kadar Ak< deniz ve Habeş meselelerinde bir adırrt geri atmıyacak, ancak ondan sonra hen* Ingilizleri hem de Habeşlileri ve Millet* ler Cemiyetini tatmin edebilecek bir tes* viye suretine yanaşabilecektir. îngiliz ka« binesinin şimdilik politika sahasında ma* nevra serbestisi olmadığından iktısad» tedbirlerin tafbikı tarihinin Îngiliz seçi * minden yani 14 teşrinisaniden sonraya bw f rakılması ihtimali çok kuvvetlidir. Ingilterede yapılacak seçimde ameld fırkasının kendisini toplıyacağı beklenit yor. Feshedilen Avam Kamarasında a* mele fırkasının 58 meb'usu vardı. Yenî seçimde amele partisinin lâakal 150 meb'us çıkaracağı bekleniyor, 200 ve hatta 230 meb'us çıkaracaklannı dahî tahmin edenler vardır. Muhafazakârlanı» geçen mecliste 475 meb'usu rardı. Yeni seçimde 350 ve nihayet 370 meb'us çıkaracaklannı ümid ediyorlar. Ingilterede işler tekrar iki parti sistemine gidiyor. Eskiden muhafazakârlarla liberaller münavebe ile hükumefin başma geçerlerdi. Bundan sonra muhafazakârlarla amele fırkası, hükumeti ele geçirmek için savaşacaklardır. Bunun için muhafazakâr ^ lann lideri Mister Baldvin Habeş meselesinde cok ihtivath hareket ediyor. • Süvari zabitleri birincilikleri MUHARREM FEYZl TOGAY nnkarada yapılan Türkiye süvari zabitleri birinciliklerine iftirak eden zabitlerimiz ve Başbakan îsmet İnönü müaabakalara atlı olarak gelirken... Türkiye süvari zabitleri birinciliklerinin Ankarada Başbakan General îs met Inönünün de huzurile yapıldıgıru yazmıştık. Mükâfat kazananlar şunlardır: Yüksek kanlı atlarla: Birinci: Süvari Binicilik okulundan MUTEFERRih yıVbaşı Abdullah Önhon. Tüberlcüloz cemiyetinin Macar atlarile: Birinci: Harb okulu süvari grupundan toplanbsı Asteğmen Fahrettin. Istanbul Tüberküloz cemiyeti, 7 ikinikinci: Muhafız alayı süvari grupunciteşrin çarşamba günü saat 18,5 ta E dan teğmen Kudret. Yerli atlarile: Üçüncü: Muhafız alayı süvari grupun Birinci: Beşinci süvari alayından teğ tıbba Odasında bir toplantı yapacak, ildan asteğmen Cahid men Kâmil. mî meseleler üzerinde konuşulacaktır. Atatürkün Darüşşafakalılara iltifah Cumuriyet bayramı münasebetile Da» rüşşafaka talebesi tarafından Atatürke bir tebrik telgrafı çekilmiş ve Atatürk Darüşşafakalılann telgrafına cevab vermiştir. Bu telgraflan aşağıya yazıyomz:. Cumur Başkanı Ulu Öndcrimiz f Atatürk K Darüşşafakalı yavrulannız Cumuriyet bayramınızı yürekten kutlular ve uzun ömürler dilerler. Darüşşafakalı yavrulannız Darüşşafakalı okurlar /^ Ben de sizi kutlularım. ''AtalürH, ADLtYEDE Bir cinayet muhakemesi Beş ay evvel Sanyerde bir kır gezintisi esnasında nişanlısı, doktor Nuri Cankayanm kızı Belkisi vuran Ibrahimin mu hakemesine bugün saat ikide sulh ikinci ceza mahkemesinde devam edilecektir. Bir hırsız yakalandı Üsküdarda, İcadiye mahallesinde Servilik sokağında 13 sayılı Fethiyenin evine Emin adında bir hırsız girmiş, kadının kıymetli mücevherlerini çalarak kaçmıştır. Ise Üsküdv polisi el koymuş, hırsızı yakalamıştır.