22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
FAYDAÜ BTLGÎLER | HiKAYB. >D Kuşlar nekadar hızlı giderler Son yapılan tetkikat ve tecrübeler kuşlar arasında en hızlı u • MCMLCkETLCRU ' ÇOCUKLAR. |meraklı 16 mcı kattaki plâj Avustralyalılar spora karşı çok merak ve alâka gösteren bir millettir. Hele denizde yüzmeğo bayılırlar. Fakat ne yazık ki bütün sahillerinde köpek bahklan dolu olduğu için böyle bir teşebbüs onlar için mühim bir tehlike teşkil eder. Bilhassa Avustralya adası nın merkezi olan Sidney şehrin • de nhtımların üzerinde birçok levhalar vardır. Bu levhalarda de> nize düşülmekte iki tehlike mevcut olduğu bildirihnektedir. Biri boğulmak, diğeri köpek balıklan tarafından parçalanmak. Bunun için bazî yerlerde önle na v Bizim meşhur avcı Sadi Beyde meğerse daha ne harikulâde hi kâyeler varmış. Geçen gün kendisile buluştuğumuz zaman bunlardan birini, en müthiş ve korkuncunu anlattı. Ben de size naklediyorum. « Afrikaya ilk gittiğitn za manlardı. Uzun bir yürüyüşten sonra yerlilerin bir küçük kasa • basına vâsıl olduk. Rehberlerim orada uzun zamandır oturan Löklerk isminde bir Fransıza beni takdim ettikleri zaman memnun . Çünkü epeyce zaman göstermez, tekrar paket yapıp sandığa attı. Peki, diye sordum, sen bunları nasıl ele geçirdin? Bir tesadüf neticesi.. Ben de sizin gibi av meraklısıyım. Zaten böyle olmasa burada işim ne? Geceleyin bile avlanmadan duramam. Bir gece geç vakit ormandan dönerken ayağıma bir • şey ilişti. Baktıtn cansız bir ceset... Aniyotaslardan biri.. Cinayetrni icra etmeden veya ettik ten sonra bir kalp sektesindeır ölmiiş olacak.. Neyse bural • bi danberi beyaz bir msan yiizü görmemiştim. O akşam kendisile tatlı tatlı konuştuk. Yerliler uyumaya çe kilip te ikmiz yalmz kaMığımız zaman kulağıma iğilerek: Aman birader, dedi, burası çok tehlikeli bir mmtakadır, ih tiyatı elden bırakma! Ben heyecanla sordum: Vahşi hayvanlar meselesi mı: Hayır, onlardan daha berbat! Aniyotaslar... Bunlar da kimler? Şimdiye kadar hiç işitme din mi? Hayir.. Etrafına tereddütlü tereddütlü bakındıktan sonra agzını kula ğıma biraz daha yaklastırarak: Beyaz insanları öldürmek ten zevk alan yerli bir cemiyetin azaları. Sonra kapinîn dibindeki de mir sandığı göstererek ilâve et ti: Onlarîn kullandıklan es yadan bazısını ele geçirdim. Şu sandığm içine sakladım. Yalnız rica ederim kimseye birşey aç ma. Mahvolduğumuz şjündür. Çünkü sırlarma vâkıf oldugumuzu duyarlarsa bizi biraz daha evvel öldürmeğe kalkarlar. Ben Afrikaya giderken tabiî bütün tehlikeleri göze aldırmıs, yamyamlar arasma düsmeei da ni akhmdan ? eçirmis olmakla beraber böyle bir gizli cemiyetin kurbanı olacağrmı düşünmemiştim. Onun iein korkmadm der • sem yalan söylemi* olurum. Löklerk kapınm dışarısına cı km etrafı dinledikten sonra dönüp geldi. Kİmseler yok, dedi, dur sana eşyayı göstereyim! Sandıgın ba«ma çömeldim. Löklerkin birer birer çıkardıpı şeyleri hayretle temaşaya koyuldum. Işte, diyordu, bu ucu kap !an pençesi gibi demirle katil îzlerini kaybederek onlan bir vahsi hayvan avak izleri imiş gibi gösteriyor. Basına örttüğü şu kaplan postu ile gizli cemiyetin emirlerini ifa edenin kim olduŞu eizleniyor. Ellere takılan şu keskin 'demirler de kurbanlarıriı boğ yarıyor. Fransız eşyayı bana gösterir ze lâzım değil.. Şekil ve kıyafeti gördünüz ya.. Böyle birşey rü yanıza bile girse ondan sakının! Uykulanmız gelmişti. Ben yatacağım, karşıki odaya çekil • dim. Portatif karyolaya uzan • dım. Fakat imkânı varsa gözle • rini kapa.. Aniyotaslar fedaisi her an pencereden içeri giriyor zannediyordum. Nihayet bir aralık dalmışım. Boğazıma soğuk soğuk dokunan temaslar neticesi yavaş ya vaş gözlerimi açtım. Bir de ne göreyim. lki parlak göz yüzüme dikilmiş, keskin demirler boğa • zıma yaklaşmıştı. Tabiî kaplan postunun başında ve sırtında olduğunu da ilâveye hacet yok. Akşam Löklerkin anlattı ğı Aniyotas fedaisinin kurbanı ol mak üzere bulunduğumu anla makta gecikmedim. Fakat ne yapabilirdim. Yastığımm altın • daki tabancaya davranmağa imkân yoktu. öyle büyük bir hareket yapmak değil, azıcık kımıl dıyacak olsam yerlinin vaktin den daha çok evvel işimi bitireceğini biliyordum. Demir çember boğazunm etrafında gittikçe sıkışıyordu. Demir çember boğazımm etrafında gittikçe sıkışı yordu. Dünyada göçmekliğim artık bir saniye meselesi olmuş • tu. O anda zihnimde bir şimşek çaktı. Pantolonumla yatmıştım. Onun arka cebinde ihtiyat bir tabancam daha vardı. Eğer battaniyenin altmdan Aniyotasa hissettirmeden tabancayı yavaşça kavrıyabilecek olsam ölüm teh likesi yüzde elliye inecekti. Dimaçî bir kuvvetten ziyade sevki tabiinin teshi altında idim. Çünkü duyduğum dehfet ve he yecana payan yoktu. Bu hareketi nasıl yaptım, becerdim. Hâlâ hatırlıvamıyorum. Keskin demir ler boffazımm demirlerini ke« mişti ki tabanca üstüste patla • mış ve tepemdeki heyulâ birkaç yerinden yaralanıp yere düş müstü. Bu halecanla Löklerki çagır mak üzere kapıya koştum. Kapı kilitlediğim gibi duruyordu. O zaman pencereye baktım. Ka natlar ardına kadar açıkti. An ladım ki Aniyotasların fedaisi oradan girmiş. Anahtan cevirip kaoıyî aç tım. Dışarı fırladım. Arkadası çanın kırlangıç olduğunu mey dana çıkarmıştır. Bunlardan biri son zamanlar • da Belçikada Anversteki yuva • sından alınıp Fransada Kompi yen şehrine götürülmüş ve ora • dan salıverilmiştir. Bu kuş ora • dan bir saat sekiz dakikada yu • vasına dönmüştür. Aradaki me safenin uzaklığı malum olduğu • na göre saatte 210 kilometroluk bir mesafe katetmiş olduğu an • laşılmıştır. Hızlı uçmakta kırlangıçtan sonra gelen güvercindir. Amerikada terbiye edilerek yetiştirilmiş güvercinlerden bir kaçı geçenlerde 500 kilometro luk bir mesafeyi saatte munta zaman 114 kilometro uçmak suretile katetmislerdir. Görülüyor ki kuşlar karada giden dört ayaklı hayvanlerla mukayese edilemiyecek derecede hızh uçuyorlar. Çünkü dört ayaklı hayvanların en fazla koşanı olan geyik saatte ancak 80 kilo metro katedebilmektedir. l'IIMIIla • I.....I • . • • • ı •• • • • !•••..< Çocuk portreleri ri demir parmaklıklarla çevril miş havuz gibi banyo yerleri vücude getirilmiştir. Fakat bunlar da tehlikeden kurtulmak için çok emin birer vasıta değillerdîr. Çünkü paslanıp cürürae neti Küçük sinema artîsti Ceki Kuper artık büyüdü ve genç bir adam cesi kınlmakta ve köpek bahkolmağa yaklaştı. Fakat stüdyoda çalışırken okamayt yazmayt da ihları oralardan içeri girebilmektemal dmiyoT. Resmimiz onu stüdyonun küçük artistlere mahsut mekdirler. tebinden çıkarken gösteriyor. Bütün bunlar' "azarı dikkate alan akillı bir adam büyük bir binanm damının on altıncı katım üstünü deniz suyu ile beslenen boyu 40 ve eni 30 metrelik bir havuz haline koymuştur. Kenarlara kum dökülerek, maAfrika kıt'asının seyyahları, boylu adamları da İturi orman salar ve şemsiyeler de konarak okâşifleri en ziyade kendisine cel larında oturmaktadırlar. Dün • raya hakikî bir plâj manzarası beden noktası İturi ormanları yanın en kısa boylu adamları, verilmeğe çalışılmıştır. dır. Bu ormanlar Albert gölü • biliyors"r»uz, Pigmelerdir. Pig Yüzmeğe meraklı sDorcular nün garbinde, Nil nehrinin es • burada köpek balığı korkusu olrarlı membaları civarmdadur. madan mükemmel eğlenmekte İturi havalisi birçok r "vyah dirler. İturi ormanları içinde... Ç Mart bulmacası t l 1 r 4 Pigmeler ok atıyorlar Hyanetk gürbüzlerinden Mete Teoman Bey mın yattığı odanın kapısını vu • rarak avazım çıktığı kadar ba ğırıyordum. Cevap olarak hiç bir ses gebnedi. Yoksa onu da ha evvel öldürmüşler miydi? Kapıyı ittim açıldı. Elektrik fenerini yatağa tuttum. Kimse ler yoktu. Acayip! Sesime yerliler koşup geldi • ler. Odaya girdik. Vurduğum adam artık nefes almıyordu. Petrol lâmbasını yakıp üstünden kaplan postunu çektik. Bir de ne görelim? Bu Löklerkin kendisi degil mi? Mesele ancak birkaç gün sonra yakındaki Fransız karakolundan yaptığımiz tahkikatla anla • şıldı. Zavallı Löklerk deli imiş. Bunun içindir ki gelip yerlilerin arasında oturmağa karar ver • miş. Aniyotaslar da sırf onun hayalinde canlanmış birşeymiş. Neyse Afrika gibi okadar tehlikeli bir mıntakada alelâde bir delinin kurbanı gitmekten bir soğukkanlılık neticesi kurtulmuştum. Ya azizim bizim maceralar a • rasında böyle akla gelmiyecek kadar korkunç ve dehşetlileri de vardır.» tturi ormanlarında oturan yerlilerden bir grup ların oraya akın etmelerine rağ men en az tanınmış bir yerdir. Ta içerilerine kadar gitmek pek mümkün olmamıştır. Çünkü ze minin batakhk olması, güneşinin kızgınlığı, iklimini berbat bir hale getirmekte, beyaz insanların dayanamıyacaklan birçok teh likeli hastalıklara sebebiyet vermektedir. Bunun için tturi ormanları esrarını damla damla faşeden bir muhayyel peri kızı gibi hareket etmekte, onun derinliğinde her« gün yeni birşey keşfedilmekte • dir. Meselâ bundan on beş sene evvel tturi ormanlarında dünya üzerinde eşi bulunmıyan bir cms hayvana tesadüf olunmuştur. Adına Okapi denilen bu hayvan at boyunda, şekli zürafaya ben ziyen, derisi yabani eşeğinki gibi çizğili bir mahluktur. Keza bir müddet sonra da İturi or manlarında simdiye kadar bü tün dünya âlimîerince meçhul yeni bir cins goril maymunu da kesfedilmiştir. Dünyanın en kısa ve en uzun melerin boylarının mutavassıt uzunluğu 1 metre 20 santimetredir. Fakat vücutleri çok sağlam ve cesurlukları meşhurdur. Ze • hirli oklarla mükemmel avcılıkIar ve harpler yaparlar. Onlara komşu oturan uzun boylular ise koyu renkte Afrika zencileridir. Her birinin boyu i • ki metre ve daha fazladır. Ge rek Pigmerlerden, gerekse uzun boylulardan eski tarih kitapla 5 S T 1 incî sıra : Onunla jTİrünölür. 2 3 4 5 6 7 Ağn verir Yüzü renkli insanlardan biri Girilecek yerin cem'i Büyukçe bir askeri lot'a Elin içi Hint bükihndan Bu suretle haneler doldurulduktan •onra soldan sağa doğnı da 1 inciden yedinciye kadar her hane yukandan apağı oktmdağa vakit gene ayni keli • melerin hâsıl olduğunu göreceksiniz. Doğru cevap gönderenlerden birin ciye 5 lira, ik'nciye zarif bir cüz dan, üçüncüye Foto Etemde 6 kartpostal bir ağrandisman yap • brma hakkı, diğer yuz kifiye muhtelif hediyeler verilecek, fotoğraf yollıyanlann da resimleri basılacakt r. Cevaplar martm son gününe kadar «Cumhuriyet Çoeok sahifesi muharriria adresine grönderilmeli ve mutlâka gazetede çıkan rakamlı parça da kesiiip mektuba konmalıdır. Bu şartlara ria yet etmiyenler mükâfat kazanamazlar. Güveyin geline hediyeleri rında bahsedilmiş olmasına rağmen bunlarm mevcudiyeti ancak 1908 de Harry Jhonson isminde bir lngiliz seyyahının keşfile meydana çıkmıştır. Bunlann çok tuhaf bazı âdetleri vardır. Meselâ evlenecekleri zaman erkek hediye olarak ve recegi eşyayı pötürüp kızın evi nin kapısının önüne diker. Bunlar demir okla veya diğer âlet ler, yahut bir av köpeği olabilir. Diğer taraftan yekdiğerile evle necek delikanlıyı ve kızı kabile reisi seçer. Kendilerinin veya anne ve babalannın bu hususta muvafakatleri alınmaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle