Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kanse rın acııarını dindi ren ı la en müessir ilâç: Kobra zehiri Zehir tedariki için Hindistanda bir yılan çiftliği tesîs olundu Cumhariyet Bir kutuptan Oteki kutpa Ycnan t Hasan Cemil [Ba?makaleden mabaıt] ruhlan harekete getiren müşterek hasret ve müşterek şuur oklu. Dünyada her büyük kültür bu yoldan yürümüştür. Neşvürema kanunu bunu icap ettirir. Devlet ve millet te bir uzviyet ve bir hayattır. Hayat ise sükun değil durmıyan harekettir. Tarih dahi yeni hayat şekillerinin inkişafından başka birşey değildir. Türk devlet ve milletinin bu inkişafı eski, köhne bir kültür dairesini inkıraza sürüklüyor. Bu islâmî evrensel (3) kültür bize yabancı idi ve asırlarca bizi ezdi. Biz buna kaç asır inandık ve hiç değişmiyecek yegâne hakikat sandık?.. Şimdi kuvvetli bir el geçmişin karanhklarından kendi özümüzü büyüleyip çıkanyor, biz onun ışığında yürüyor, ve lâik ulusal (4) kültüre geçiyoruz. Bununla millî kültürün bütün imkânlarına hareketlilik geliyor. Bütün ulusça yapılan bu genel (5) hamle, kültürümüzü tabilikten, tebahklan, esirlikten kurtarma, ve kendi istiklâlini yeniden fethetme savaşıdır. Hayat genişleyip derinleştikçe, binlerce ve binlerce yeni kafalar ve koliar yeniyi yaratmak azmile çalıştıkça, 8ağlamı, kuvvetliyi ve yükseği başarmak mümkün olacaktır. Ortaçağdan sonra, önce ltalyada başhyan ve sonra bütün garp memleketlerini kaplıyan «Rönesans» hareketi bunun bir eşidir. Kayserlik ve papalık zâfa ve inkıraza doğru gidiyordu. Bütün garpte millî devletler kuruldu. Bunlar yalnız siyasa sahasında değil, kültür ve fikir alanında (6) da istiklâllerini aradılar. Her yerde lâtincenin önüne halk dilleri çıktı, ve bunların inkişafı bir debiyat yarattı. Millî kültürlerin ilk geniş temelleri bu edebiyat olacaktı. Millî diller her yerde ön safa geçti. Güzel edebiyatta, tarih yazmada, hatta ilimde, şehirlerın umumî hayatında, ticarî münasebetlerde, ve prenslerin siyasî muhaberelerinde, lâtince, gittiVçe ve gittikçe zâfa uğradı. Ve bu millî ruh kilisenin içine kadar girdi. Mistikler halk dillerini kullandılar. Ve İncil tercümeleri halk d:llerinde yapılmağa başladı. Garp milletleri hıristiyanî ünîversel kültürden lâik millî kültüre geçtikten ve kendi hususıyetlerine müstakil inkişaf verdikten sonradır ki büyük kültür eserleri yaratmağa muvaffak oldular. Yükselen yeni kültür yalrız klerikalliği atmakla kalmamış, anti klerikal bir ruh ta getirmişti. Garp milletleri şimdi artık antikiteyi nümune tutarak, kendi hususiyetlerini inkişaf ettirdiler. Fikirde ve san'atte müstakil eserler yarattılar. Gerçi antikite onlara nümune olmuştu; fakat onlar kendi mahiyetlerini, kendi tabiatlerini, kendilerini buldular. Ve bu şuur içinde millî eserler yarattılar. 12 nci asırdan önce, İta'ya, Ispanya, ve Fransada halk dilile yazılmış hemen hiç bir edebiyat bulunmadığı, ve Almanya ile îngilterede millî edebiyatın başlangıçlan henüz pek mütevazı bir derecede ve lâtincenin tahakkümü altında olduğu halde, 1 3 üncü asrın sonunda, her tarafta öyle kuvvetli inkişaf etmiş bir millî kültür vardı ki lâtin dili ve kilise kültürü meydanı boşaltmağa mecbur oldu. İtalyada, Rönesansm ilk "urdunda, bu vaziyet en şaşılarak derecede idi. 1200 senesinden önce, bu memleketin kendi dilinde vazılmış henüz hiç bir büyücek ebidesi yokken, yüz yıl içinde, Dantenin «İlâhî Komedya» sı halk dilinde çıktı. İtalya siyasette, san'atte ve içtimaî sahada derin bir dağırıklık ve parçalanma içinde bulunduğu halde, büyük bir hamle ile milliyetini buldu. Ve bütün vatarı halkm anlamadığı lâtinceyi atarak, müşterek halk dili etrafında birliğini kurdu. Memleket birçok leHçeler konuşuyordu. Bunlan yoğurarak bir halk dili yaptılar. Bu dil hâkim lâtincenin yanında edebiyat dili oldu. Bu, milletin kalbinden taşan dildi; yazı dili ve kültür dili oldu; ve kendine has şeklini, şemailini aldı Bu millî edebiyat başlangıçta tercümeyi andırıyordu. Kusurlu ve çelimsizdi; fakat yeni hayat pınarından fışkıran bir tazelik kuvveti içinde gönüllere sarıyordu. Bunlar milletin en derin duygusun Adanayı güzelleştirmek için verilen karariar Zengin ovalara pazar yeri olan Adana istenildiği gibi temiz tutulamıyor. Belediye bu işi kökünden hal için harekete geçmeğe karar verdi Adana (Hususî) Adana şehri, sayısı yirmivi grçen fabrikalanna, büyük ve muntazam caddelerine, bulvarlarına, modern evlerle süslü mahalle Ierine, işlek ve güzel çamsına rağmen asla temiz ve ileri bir sehir sayılamaz. Genis ve zengin ovaların bütün isüh salâtına bir pazar vazifesi gördüğü için, şehrin umumi bakımdan manzarası büyük bir çiftliği andınr.. tki tekerlekli ve bir buçuk tona ka dar yük tanyan kocaman manda ve ö küz arabalannın çok defa birbiri ar dmca teşkil ettiği katarlar, en genif caddelerde büe halkın gkli* ve geli sine mâni olacak dereceyi bulur ve ifte bu itibarla da Adanayı «tertemiz bir şehir» yapmak çok güçtür. Maamafih Belediye, imkânın en son haddine kadar çalısarak şehrin temizliği uğrunda gayret ve emek sarfından geri kalma maktadır. Kobra ytlamndan zehir alma ameliyesim gösterir Kobra yılanı kafesinden çıkarıldığı ilk anda Geçenlerde, insanlar için bü yuk bir felâket teşkil eden kanter hastalığının sebepleri hakkında yapılan tetkiklerle ona karşı tatbik edilmekte olan çarelere dair bir makale silsilesi neşretmiştik. Kansere karşı kullamlan ilâçlar arasında kobra yılantnın zehirinin de ismi geçiyordu. Bir Fransız muharriri son günlerde «Illustration» mecmuastnda bu meseleye dair bir makale neşretmiştir. Bu makale geçenlerde vefat eden en büyiik mütehassu • lardan profetör Calmette'in de tetkik ve tasvip gözünden geçirilmiştir. Makaleyi aynen naklediyoruz: Zehirden şifa Eskiler «zehirden şifa umulntaz» derlerdi. Bugün, bu atalar sözü bir hakikat olmaktan tamamile çıkmıştır. Kanser, yavaş yavaş ilerliyen ve musallat olduğu roahluku öldürmeden evvel ona haftalarca, bazan da aylarca ıztırap çektiren bir hastalıktır. Şimdiye kadar kanserin ıztıraplanm miimkün olduğu kadar hafifleten tek çarenin morfin ol duğu zannediliyordu. Fakat bunun arka arkaya kullanılması hastayı morfin müptelâsı yapıyordu. Haydi diyelim ki iyi olmıyacak bir kanser hastasmın morfin müptelâsı olmasıcıa ehemmiyet vermiyelim. Lâkin, bu uyuşturucu madde onun uzviyeti üzerinde gitgide tesir yapamıyacak bir hale geliyordu. Lâboratuar tetkiklerile bazı te • gadüfler, kanserin hastaya verdiği ıztırapları azaltacak yeni bir çare buldu. Bu ilâç, Çm Hindistanmda ve Hind'istanda yaşayan kobra yılanınin zehirieıden başka birşey değildir. Kobra yılanınıın zehiri bir gramı 165 insanı öldürecek kadar kuv • vetlidir. Doktor Calmette'in bu yılanların sokmasma karşı kullamlan serumu keşfinden evvel Hindistanda her sene 30 bin kisi ölüp gidi • yordu. Küba adasındaki cüzamlılardan sinirleri berbat olmuş bir hastayı bir gün zehirli bir örümcek sokmuş, bu vak'adan sonra hastanm ıztıraplarmin hiç beklenilmyien bir şekilde azaldığı görülmüştür. Bu müşahede Nevyorktaki doktor Monaeleaere bildirilmiş, profesör de o andan itibar«n sebebi ne olursa olsun bazı hastalıklarm ıztıraplarının azaltılmasında zehir kullanma tecrübeleri yapmaya başlamıştır. Biraz sonra Parise gelerek bu hususta Pastör Enstitüsü profesörlerinden doktor Calmette ile görüşmüş, onun da fikir ve mütaleası bu merkezde olduğundan, 1930 senesinden itibaren gerek Fransada, gerek Amerikada bu usulün tecrübelerine girişilmistir. Üç sene sonra 115 hasta üzerinde tecrübe yapılmıştır. Bu tecrübelerde hastaların kanserli höcerelerine 80 binde bir kobra zehiri şırınga edilmiştir. Neticede bu zehiria ıztı • rap hislerini azaltmakta iyi bir rol oynadığı görülmüştür. Bunun üze rme artık morfin kullaomaktan vazgeçilmiştir. Çünkü zehir, ıztırap hissini morfinden daha kuvvetle has taya duyurmamaya yaradığı gibi ayni zamanda ondan daha devamlı bir tesir göstermekted'ir. Hast&ya jki, üç günde bir zehir asısı ona duçar olduğu hastalığın acılarım hissettirmemeğe kâfi gelmektedir. Bu vaziyet, âlimleri, zehir zerkinio kansere karşı sade bir ıztırap azaltan vasıta gibi değil, ayni za • manda onu tedavi eden bir ilâç gibi Hintli asistan Kobranın kuyruğunu ve bcşını bastırıyor kullanabilmek çarelerini tetkike sevketmiştir. Galmette 17 temmuz 1933 te Fen Akademisine gerek kendisi, gerekse çalışma arkadaş • ları namına yaptığı bir tebliğde kobra yılanı zehirinin zerki netîcesi kanıser urlarmin erime alâmeti göstermekte olduklannı bildirmi», on iki zerk ameliyesinden sonra göze çarpan iyillk alâmetlerânden bahsetmiştir. Dîğer taraftan fare kanserleri, insan kanserlerinden büsbütün farklı olmakla beraber, onlar üzerinde de kobra yılanmm zehirinin iyileştirme vasıtası olduğu tecrübelerle meydana çıkmıstır. Şimdilik bu zehirin kanser için kat'î bîr deva olduğu söylenemez. Fakat Avrupa ve Amerikanın muhtelif mütehassıslan bu esası ele alarak tetkik ve araştırma ,eslmter Asistan yılant ensesinden yakalıyor uzun, zehir torbası büyük birine rastgelinir, yara da derin olursa o adamin ölmesi için bir çeyrek zaman kâfidir. Kobra yılanı, hiçbir tahrik sebebi olmaksızın, görür görmez insanin üzerine atılır. Saatte 12 kilometro bir süratle hareket eder. Fakat a tılması için ayağa kalkması lâzım geldiği cihetle bund'an dolayı süratinin bir kısmını kaybeder. Bunun için kobrayı zamanında gören bir adam onun hücumundan kaçabilir. Bu yılanm zehirinin tedariki için Pariste hususî bir müessese vücude getirilmiştir. Fakat yılanlann Hindistandan oraya nakli pek büyük müşkülâta sebep olmaktadır. Kobra, uzun zaman yemeksizliğe dayamyor ama, susuzluğa bir türlü tahammül edemiyor. Halbuki yolda ona yemek veya su vermek hemen hemen kabil olmuyor. Yemek yiyebilmesi, su içebilmesi için muhitînde evvelâ mu ayyen bir hararet derecesi hasıl etmek lâzım geliyor. 7 dereceden asağı hararette ölüyor, fazla sıcak ta da bunahyor, gevsiyor. Bonlar gözönüne getirilerek Hindistanda bir yılan çiftliği tesis olunmuştur. tngilizlerin ve Bombay Enstitüsünün yardımile orada mühim miktarda zehir tedarik olunabiliyor. Yerliler ve saire vasıtasile orman larda tutulan kobralar çiftliğe getirildikleri zaman tartılıyor, kaydediliyor ve tek başlarına çelik kafeslere konuyorlar. Zehir alma ameliyesi su suretle yapılıyor: Eli sopalı bir yerli hay • vanı dikkatle kafesinden çıkarıyor, yere bırakıyor, buna yılan miithiş kızıyor. Bereket versin kobranın gözü uzaktan pek görmez, hele zi yadan çok müteessir olur. Yerli bir fırsatını bularak sopasile yılanm kafasını bastırıyor, ayağile de kuyruğu nu hareketsiz bir hale koyuyor. Serbest elile onu ensesinden yakalıyor. Uzerine mumlu bir bez gerilmiş ayaklı bir bardak bu vaziyetteki vılamn ağzına dayamyor. Kobra, tabîî bezi ısırmaya çalışıyor. İğnesi bezi deliyor, zehiri bardağın içeri sine akıyor. Sarı renkte koyu bir mayi olan bu zehir, her defasında ancak yedi sekiz yüz miligıram olarak çıkıyor. Kurutulduğu zaman da yüzde altmışını kaybediyor. Fakat tekrar kafesine gönderilip on beş gün sun'î surette beslenen kobradan on bes gün sonra tekrar gene zehir almak kabil oluyor. Hali hazırda Hindistandaki yı lanlar çiftliğinin tam 400 sakini vardır. Yılantn ağzına üstü mumla bezle kapanmıt bir bardak dayanır ve bu ıtırtdır gayretlerini başka yollardan sarfa baslamıslardır. Hemen hepsi yakın zamanda bu hastalığın da diğerleri gibi insan zekâsına ve ilmine mağlup olacağından şüphe etmiyorlar. Zehirin tedariki Kobra yılanınm zehiri sade kanser liler üzerinde değil, saralılar, cüzamhlar ve diğer birçok hastaların üzerinde de şifalı tesirler gösterdiğine göre bunun çok miktarda ele geçirilmesi lâznn geliyor. Binaen aleyh bu is te tıbbın dikkatle uğrasması icap eden bir mesele halini ahyor. tSez delınir, zehir bardağın içine akar Yapılan sıkı tetkikler neticesi Hindistanda 320 çesit yılan mev • cut olduğu, bunlardan 67 cinsinin zehirli bulunduğu meydana çıkmıstır. Meselâ yalnız kobranın bile 9 cinsi vardır. Şimdilik yalnız kobranm zehirinden istafde edilmektedir. Kobra, yılanlann en tehlikelile rinden biridir. Isırdığı bir adam iki *a*t sonra ölmektedir. Eğer iğnesi Fakat bunlara esaret hayatmın hiç te yaramadığı görülmektedir. Birçoğu yemek yemiyor, zayıflıyor ve birden ölüyorlar. Bunun için zaman zaman yılan stokunu yenilemek icap ediyor. Şimdi, onlarm serbestçe dolaşmalarını bu suretle daha fazla yaşamalarım temtn edecek bir park yapılması düsünülüyor. Tabiî değil mi? Bese • riyete hizmet edenlerin istirahatini düşünmek lâzım! Kobra yılanının zehirlerile dplu sıra sıra dizilmis bardaklar Adana Belediye reisi Turhan Adanayı büyük bir çiftlik halinJen Cemal Bey kurtarıp şehir kıhğına sokmak için Bemakta istifade edilen tu deposu var • lediyenin bazı yeni tasavvurlan oldu dır. ğunu isirtim. Gerek bu tasavvurlaı» ve Elektrik tenviratı gerekse Cumhuriyet devrinde şehir Eskiden ehrin t'mviratı, petrol lâmbütçesile yapılan diğer isleri salâhi balarile yapılırdı. 929 yılındanberi şeyetli bir ağızdan dinlemek ve öğren • hir muntazam ve modern elektrik te mek maksadile Blediye Reisi Turhan sisah sayesinde bol ışıkla aydmlatıl • Cemal Beye rr. acaat ettim. Sekiz maktadır. yıldanberi Adana Belediye Reisliğini Yeni açılan caddeler büyük bir liyakatle çekip çeviren Be • lediye Reisimiz bana şunlan anlattı: Eskiden zaten eğri büğrü sokak ve caddelerde bir tek ağaca tesadfif edil« Bütün uğraşmamıza rağmen A mezken bugün muntazam ve genif dana şehrini ideal, temiz bir şehir ha caddekr; sayıst bin beş yüzü geçen line sokamıyoruz. Bunun sebebi köy çam, biber, ardıç, tesbih, akasya ve I<rden hergün şehire girip çıkan ve okalHpus ağaçlarile »üslenmiş bir hal • muhtelif mahsul getirip dönen binlerce dedir. Bu ağaçlar şehri güzelleştirme» arabadır. Caddeleri tahrip eden, kir ğe yaradığı kadar, güneşi keskin olan leten ve hatta halkın rahatça gidip gelmesine bile engel olan bu arabalan şe Adanada ferah verici gölğelikler de temin etmektedir. Maamafih sokaklan hire sokmamağa muvaffak olduğumuz ve caddeleri ağaçlama işi bitmiş değil, gün vaziyet tamamen değişecfktir. Bu belki yeni başlamıştır denebilir.. Çün hususta düşündüğümüz şudur: kü henüz ağaçlanamamış bulunan yolŞimdiki Karsiyaka mezaıiığını kal • lar için Belediye fidanlığında bugün dıracağız. Oraya büyük depolar :>ap • 8500 den fazla muhtelif fidan yetişti • mağa, Borsa ve pazarlan oraya nakle riknektedir. Bunlar sırası geldikçe yol • muvaffak olursak ovadan gelecek aralara diküecektir. baları şehire sokmamak tmkânı hâıü Kanalizasyon isleri olabilir. Ancak iş bununla da bitmi Şehirde kanalizasyon işi çok mö > yor; şehirdeki hemen büün fabrikalar, himdir. Eskiden mahdut ve kısmen üsovadan getirilen bu iptidaî maddeletü açık bir iki kanaldan başka hiçbir • ri işjemdk mefburiyetinde oldukları isey yokken bugün 1850 roetro uzunçin ikinci bir müşkiil kendisüıi göste * luğunda üstü kapalı yeniden kanal yarecektir. Maamafih bütün bu zorluk • pılmış, 6000 metro uzunluğunda östü Ian gözönüne getirerek bu işe behe açık agba kanalı ile 800 metro uzun • mehal bir çare bulmak karanndayız. .luğundaki Kuruköprü kanalı da tamir Cumhuriyet devrinin her sahada beve tathir edilmiştir. liren yüksek feyzinden bittabi Adana Mezbaha, soğuk hava deposu şehri de hissesini almıştır. Osmanlı Imparatorluğunun Adana şehrile Cum • ve buz fabrikası huriyet Türkiyesinin Adana şehri ara • tki yüz ytmiş bin lira harcanarak sında mukayese kabul etmiyccek kadar yaphnlan Belediye mezbahası, soğuk büyük bir fark vardır ve bu farkı şu hava mahzenleri ve buz fabrikası; şesekilde tebarüz ettirmek mümkündür: hir halkımn temiz ve sıhhî et yemesini, temiz buzdan istifadesini ve sıcak dola, Yeni yapılan asri halâlar yısile daima bozulmak istidadındaki gıAmele ve yabancı uğrağı olan Adada maddelerinin emniyetle muhafazanada, eskiden bir tek umumi halâ bisını temin etmektedir. le bulunmaması yüzünden her yrrde Belediye bahçesî çirkin ve müteaffin manzaralarla karŞfihir halkımn gezip istirahat etme«i şılaşılırdı. Bugün şehrin muhtelif semtiçin vücude getirilen Belediye bahçe lerinde beş tane umumî halâ yapılmts si, bugün en müşkülpesentleri bile imbulunuyor. Bunlardan üç tanesinde ayrendirecek şekilde tarh ve tanzim edilnca yangmlarda ve caddeleri sula mişrJr. dan çıkan tabiat sesleri idi.. \ e dil Gazi heykeli asıl iç şeklini bu öz seslerden ahMuhasebei Hususiye ile bîrliktc yapyordu. hrmakta olduğumuz Gazi heykeli; Adanaya cidden şeref ve iftihar v<reDante milliyet duygusunun en cek bir âbide olacaktır. Bu âbide, Gazi derin heyecanı içinde millî kültüHazretlermm heykellerinden başka beş rün en büyük fikirlerini kavradı, figür ve üç parça temsilî heykelden ve dünya edebiyatınm birkaç en mürekkeptir ve kırk bin liraya çıka büyük abidesinden birini Kalk dicaktn. Bu âbidenin etrafma da büyük linde yazdı. bir park yapılacaktır.» Almanya için vaziyet daha güçtü; çünkü orada da birçok lehçeler olduğu halde, bir anadil kaynağı yoktu. Öyle iken, gene mill* dillerini bu lehçelerden yarattılar IBrrınd sahifeden mdbaıt\ Tarihte ilk çağ, ortaçağ, Rönekuvvetli bir esası olacağına süphe sans, yeni çağ denilen devirler olmadığını, bu sene içinde banka nın lâakal 80 bin ton buğday ihraç «Conventionel» bir şemadan ibaettiğini söyledi. rettir. Her milletin bir rönepansı Recep B. buğday işinin yalnız basit olur. alun, sabm olmayıp memleketin mühim Türk milleti kendi kültür kahsiyasetlerinden biri olduğunu köyramanının büyük nefesinden allüden buğdayı alıp yalnız dışarıya dığı şuurlu hamle ile kend* rönesevkiyat işi telâkki edilmemesi lâ • sansını, yeni doğumunu yvşıyor. zım geldiğini, bol mahsul senele Büyük millet Önderinin (7) bize rinde buğdayın memleketimize fazla geldiğini, fakat kıtlık zaman • verdiği kendi hayat idealimi'i en larda kifayet etmediğini, buğday iyi kanımızda besliyor, ve onun siyasetinin gayelerinden biri de bol izinde yürüyoruz. Bugünün Türksenelerdeki fazla mansulü hem dar leri mutlu bir nesildir.. ve Ccthesenelere yetiştirmek hem de anî nin, Valmy meydan muharebesifevkalâde zamanda ihtiyacı temin nin akşamı, ordugâh ateşi önünde için stok bırakılmasının ve bakiyesöylediği söz bu kuvvetli nesle hisinin de satılması muvafık olduğutap eder gibidir: nu, binaenaleyh silo ve ambarlarm «Buradan ve bugün cihan tayalnız ihraç noktasından değil ihtiyaç stok bulundurmak hususunda rihinin yeni bir devri açılıyor Ve da en mühim vasıta teşkil ettiğini sizler diyebilirsiniz ki bunrla siz söyledi. Meclisi idare raporu ve hede vardınız.» • sap bilânçosu okundu ve tasdik HASAN CEMİL olundu. (1) Ulus = Millet Hakki Saffet ve thsan Abidin (2) Siyasa = Siyaset. Beylerin azalıkları tasdik edildi. (3) Evrensel = Ünıversel Eski azalardan Mümtaz Bey ipka (4) Ulusal = National = Mıllî. Hüseyin Beyin yerine de eski Saru(5) Genel = Umumi. han meb'usu Kemal Beyler, mura(6) Alan = Sâha kipliğe de Ziya ve tskender Beyler (7) Onder = Liyder. intihap edildiler. «Buğday işi memleketin mühim bir siyasetidir»