Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ağustos Ib33 lumknrtyet SON TELGRAFLAP Bana kaiırsa Uç boğucu sual u üç sual beni boğar: 1 Nasılsmız? 2 Ne var, ne yok? 3 Nereden böyle? (Yahut, nereye böyle?) Çoğu ayaküstü sorulan ve en kısa telgraf îbaresi kadar bfle azun bir cevaba tahammülü olmıyan bu sualler karşısmda basımin döndüçüpü cok defalar hissettim. Ne müteces«i*ler vardır ki «nasılsınız?» diye sorduklan valrit bir tetekkürden ibaret cevabmızla doy. mazlar ve sııallerini daha sıkıcı bir ısrarla tekrarlarlar: «Ne var, ne yok?» gibi soruslarmm «hayırlar...» tarzında bir cevap kendilerine Kr kayftsizlik veya ihmal kurbanı olduklan vehmJni verir; «nereye böyle?» dedüderi zaman ceves, «gaşeteye», «bir hastaya», «şByle bir gidiyorum» cevaplarî onlarda yeni tecessüsler uyandtnr. Halbuki o sırnasık «nasıUınız» m en kısa cevabı bile, sıhhatiniz hakkında birlcaç rapor, bütçeniz hakkında bîr muvazene cetveli, isinîz hakkmda bîr kaç sahife not, muhhra, aileniz hak . ktnda en asa^ı bw romanm son bebi kadar uzun bir zabıt varakası okumağa sizi çağırrm» demektir. O nefes hkayîci «ne var, ne yok?sa hakkile cevaD verebilmeniz îçm Ana dolu AJansnun bültenlerr™ ezbere okuduktan »ona, yamız «h*™ıa degil, muhitinÎTe ve bütün tanıdıklarmıza ait son vaziyetlerin raporunu hulâsa et meğe mecbursunuz. O lâübaü «nereden, nereye boy . le ?» ler kamsmda, arkasmdan bir «niçin?» e hrtulmamak icin. kâinatm nereden gelip nereve gittiğrini izah gay retinde bulunan bir nrvetafizik âlimi gibi mufassal bir konferansa baslatnak mecburiyetindesiniz. Bu üç saautıu soaK sorduktan sonra, cevap venmek için çektiğmiz guçlüğu, bir sırrm gizlentnesi içm gayret et . tiğinrze yoran mutecessîs nnAatabmı zm göderindeki sevtanî ısrar sizi ba zan yalan »öylemeae de mer^ur eder. «Biraz basun ağnyor», «Ün:versite Ankaraya taşınacaknMş», «acele va pura gidiyonım.» gibi. Ben «Nasılsmız?» diyenlere îyî bir crvan buldugumu sanmıçtım: «Her vakitki gibi!» diyordum. Fakat bu cevaptan sonra karFima ^»nî k; ^"al çıkma ğa başladı: «Yani?...» diye soru yorlar. Bir de bu üç suaiden biri karşismda, cevap vermeden, hemen müstantik vaziyetine geçmek var: «Siz nasılsımz?», «siz nereden böyle?..» filân. O vakît te, cevap bulmak güçlüğii yerme, verilen cevaplan dinlemek tahanunülünün azabı geliyor. Bu satırlen okuyan tanıdıklarima be. na günün bu cehennemî imtdhanmdan kurtarmalannı rica ederim. Cevabmu simdiden ve toptan veriyorum: «Teşekkikr ederim», «hayırlar...», «şoyk bir gidryorum.» îtalya Arnavutluk münasebatı Askerî hazırlıklar! Fransa, Almanya ve Belçikadan aynı gühde gelen üç şayani dikkat haber Paris 30 (A.A.) Dairesine gir mekte olduğu sırada kendisine sonı • lan bir suale cevaben M. Daladiye res. mî beyanatta bulunmaktan imtina et mekle beraber şarkta yapmış olduğu seyahatten pek ziyade memnun kalmış olduğunu gizlememiş ve ilâveten şu sözleri söylemistir: « Bilhassa hududumuzun mii daraa tertibatımn vücude getirilmes'ne tahsis edilmis olan kredilerin ne gibi cerait altmda kullanılmış olduğunu anlamak istedim. Bu teftiş seyahati, bu müdafaa ter . tibatının iyi düşünümüş ve iyî icra ve tatbik edilmiş olduğunu görüp anlamama medar oldu. Seyahatimin tamamiîe teknik mahiyetini muhafaza ehnek hususundaki arzuma rağmen halk her tarafta bana karşı teveccühkâr Utik baller yapti. Bundan çok mütehassis oldum. M. Daladiye sözüne nihayet verir. ken hudut mıntakasmdaki halktn sa kinane ve azimkârane hath hareke tîni takdir ile yadetmiştir. bir kale yapılmasma sarfedildiğini söylemiş ve demiştir ki: « Hudut için birbirinden ayn îki mesele vardın Birisi, Heme yayla • sında teskilât yapmak, ötekisi, mem . leket içinde bir muharebeye meydan verilmeden sefarberliği himaye ve müsellâh kuvvetlerin müdahelesini temin ve ari bir hücuma mâni olmak için ates altında bulundurulacak bir tahrip hattı tesis etmektir. Millî Müdafaa Nazın, 8 ay içinde daha fazlasını yapmak ihtimali olmadığını düşünmekte, müdafaa işlerinin bL tirilmesi için hükumetin yeniden krediler istememesi lüzumunu ileri sür mektedir. Bu işe tahsis ediiecek meblâğ, Iş • sizliğin azalmasına da sebep olacak tır. Nazır sözlerini şöyle bititmi«+ir: « Cehtimiz, tamamen tedafiî kaL malıdır.» Almanyada Berlin 3 0 (A.A.) Halkı hava taarruzlarma karşı himaye edecek olan nümune mahzenlerinin birincisi dün Berlinin merkezînde bir evde açılmıştır. Astl himaye mahzeni denîlen kıs ma gireceklerin zehirli gazlerin mah zene yayilması için başka bir oda da daha evvel elbiselerini değ?»tirmeleri lâzım gelmektedir. Himaye mahzeninin iki kompartimam olup biri ev halkı . na diğeri de yoidan geçenlere mah • sushır. Kompartimanlarda îkamet için lâ * znn olan her sey vardır. Musolini Arnavutluğa ültimatom mu verdi ? Birinci sahifeden tnabat [HEM NALİNA MIHINA Bir mukayesecik eçenlerde karilerime uzun uzadıya tasvir ettiğim ttalyanlann Oceania vapuru, limanımıza gene gelip gitti. Bu güzel gemiyi bir daha germeği ve geçen defa tanışbğım üçüncü kaptanile Spagetti denilen ttalyan makarnası yemeği ilk gelisinde kararlaştırmıştık. Fakat işlerimm çok lugu ve geminin bu defa Ihnanda pek az kalması, bu arzumun tahakkukuna mâni oldu. Bu defa dışmdan seyrettiğim bu gü zel vapura, adeta âşık oldum. Hele Başmuharririmiz Yunus Nadi Beyın, eski sistem bir vapurla yazm sıcakta seyaharin ne tatsız birşey olduğunu tasvir eden bir mektubunu okuduktart sonra... Ben, daha evvel, limanımıza gelen ve Oceaniadan bir mislîne yakın daha büyük olan muaz . zam gemileri de görmüştüm. On lar muhteşem bir saraydı, bu ise mo dero bir apartımandır. Bir sarayın dahilî ve haricî ihtisamı, gözlere hoş geL se bile yeni usulde yapılm» bir apar ttmanm konforunu, irtirahat esbabmı, kolaylıklannı elbette sarayda bulamazsmi2. Işığı, sicak suyu, soğuk suyu, kalöriferi, serin rüzgâr ve temiz hava veren tertibatı, banyosu, tuvaleti, tele . fonu, yataklan, tuvalet masası, yazıhanesi, salomı, dolaplan, hulâsa herşeyî eünizin altmda... Vakit kavbetmek, gidip gelmek, aramak, yorulmak yok! Yerli Mallar sersrisUsde teihir edilen Zingahn evmdeki gibi her lüzumlu şey, derlitoplu olarak bu kamarada var. Büvük bir sarayda bımların he^si tabiatile hayli dağmıktır. Ve nihayet, herkesin bir sarayı olamaz ama Oceania vapu runun hususî büyük kamaralarmdakl bütün i»tirahat esbabmı cami bir apar tunanda oturmak mumkündür. Fakat bu dempkrat vapur hsJıkmda »sıl .«Hvlem«k istediğim şey, bu değildir. 22000 tonluk bir tek vapurun bütün Türk Ücaret fîlosuna her noktadan faik oldoğunu gösteren bir mukayesecik yap . maktır. Oceanianın kamaralar^r»da 1800 yâtak varmış. Denizvollan tsletme îdaresmin ve yeni te*ekkül eden hususî vapurcular şnkerinin vapurlan da dahîl olmak ü^ere, bîrim bütüo lolcu \*BWlanmızdaki kamara, yatak miktan haydi havdi 1200 dür. tvi bilmiyorunı »ma galiba Beyoğiundaki bütün otel . lerde de 1800 yatak yoktur. Allaha sükür ki Oceanianm getirdiği sew?hlar. çıktp sehrin otdl««ind«vatmağa kalkısmıyorlar. Vallahi, sabahî sokakta ederlerdi. Krymet rtibarile mukayese daha colc aîevhhnizdedir. Büvük Hirük Vı"Hîı posta vapurlanmıza, takriben 1,300,000 lira kıymet biçilmektedir. Buna mukabil Oceanianm krymeti, gernivi gezer ken sorduğum suallere mukab? aldı grm 3d ayn cevaba göre, 6,750,000 yahut ta 8.550,000 lira imiş. Demek' oluyor ki bir tek ttalyan vapuru, bü . tün denizciiik servetimizin 5 veya 8 b v u k misli, fazla kıymettedir. Var kıyaı et 8yle ise... Belçikada Brüksel 30 (A.A.) MÎ1U MÜdafaa Nazın M. Deveze geçen mayısta verdiği ve sözlerinin mânaıını anlamıyan birisi tarafından neşredilmiş olan beyanatının inanılmıyacak bir şeküde «stismar edildiğini bildirmiştir. Nanr 1931 de verilen krediden ar. tan meblâğın Liege ve Namur kalelerinin tamirine ve Ebenemaelde yeni tir. (Kral Zogonun yeğeni ahiren bu Fransız mektebinden nes'et etmiş ve tahsilini ikmal için bir Fransız darülfünununa gönderilmişti.) Kral Zogo bu taleplerden birinci, üçüncü, beşrnci ve yedinci maddeleri kâmilen ve ikinci maddeyi kısmen red. detmiş ve dördüncü ve altmcı madde leri kabul evlemiştlr. tngiliz zabrtleri meselesinde Kral Zogo, Arnavut hükumetmnı bamuUa • vele taahhüdü o'duğunu söy'em^kle iktifa etmiştir. Belgrat mehafilmde, Harbi Umumiyi intac eden Avusturyanın Strbistana verdiğî ültimatomdanberi hiçbir Balkan hükumetinin istiklâli bu ltalyan ühfmatomile odugu kadar teh. dit edilmedigi söylenmektedir. Yugoslavya Hariciye Nezareti er • kânından birile bu vaziyet hakkında göruşttim. Mumaileyh dedi ki: « Vaziyeti dikkatle takip edivoruz. Çtinkiî ttalyanm plânı Adrivatik de rrizinin serbestisini tehdit ediyor. Ma ahaza Yugoslavya doğrudan doğruya hiçbk harekette bulunmryacaktır. Ce miy«t» Akvamın müdahale edeceğine emîniz. Çünkü Arnavutluğun himaye. sini Cemiyeti Akvam ttalyaya vermis tir.» Belgratta hâkim zan ve fikre göre Kral Zogo, ltalyan hakimiyetine karşı gayrimemnun olan Arnavut milletinm isyan eylemesi yahut, Arnavutluğun is. men değilse de hakikaten ttalyaya il • hakı stklarmdan biri karşısmda kala caktır. Kral Zogo İtalyaya karşı muhalefet. te ısrar eylediği takdirde ttalyanlaruı büyük malî muzaharetlerinden mah rum kalacaktır. ttalya simdiye kadar Arnavutluğa 2 milyon tngiliz Iiralık 1 sermaye yatırmıştn . Fakat Arnavutlar bu paralarm büyük bir kısmının sev külceyş yollanna deniz ve hava üsleri tesisine sarfedildiğini ve umuru nafıa için ancak 240,000 sterlm, para har • candığtm söylüyorlar. Arnavutluk Szermdeki ttalyan tahakkümünün rePini talep eden milliyet perverlerin Kral Zogoyu hali veya kendi fikirlerini kabule icbar etmeden mukaddem Sinyor Musolinmin Arnavutluk üzerinde ttalyan kontrolunu kat'î surette tesise azmeylediği zannolunuyor. Yİğit Ali Ağa abidesi yapılıyor Bursa soygununda şehit düşen kahraman Bursa (Hu susî) Bursa " ' """' soygununda se hit olan Çongı ralı Ali Ağa i çin küçük bir abide yapılacağına bildirmiş tun. Abidenin projesi tanzim edilmiş, fakat, so. seden bu köye inen geniş yol henüz bitmedi ği için bu küçük Yiğit Ali AÇV. abide daha dikilememiştir. Çongıra köjrünün adı «Yiğîtali» köyü olmuş ve hu ismin takılmast bütün halkı sevindlrmistir. Bu kahraman Türk köylüsünün nüfus tezkeresindeki resminden büyüteTek çıkarttığım fötoğrafı gönderiyo rum. Şimdiye kadar hiçbir resmi bulunamıyan bu kahramamn ilk resmi (Cusnhuriyet) t« çıkmış olacaktır. Millî ve metruk emlâk isleri Yeni müdür geldi, işe başlıyor tstanbul Mii Emlâk mü dürlüğüne tayin edilen Maliye Vekâleti Emlâ ki Milliye mü • diri umumî muavini Münir Bej dün sehrimîze gelmistir. Mu maileyh cumar tesi günü işe ba şlıyacaktır. Yunan Meclisinde gürültülü bir celse Plastras taraftarları ordudan çıkarılıyor Atina 3 0 (Hususî) Plastras vak'asma kanşmış olan zabhlerin ordudan ihracı hakkmdaki kanun Iâvihası, mecHsin dünkü celsesinde şiddetli gü . rültülere jtebetyyet vermistir. Mnhalif fırkalan reislerl urdunun tecriibeli xabitlerden mahrum edilmek istendiğinî, bu suretle milletin zarar göreceğ'ni söylemişler, Halk fırkasına mensup hatipler i$e bu zabftlere ve bilhassa cebin bir asker kaçağı olarak tavsif ettikleri Plastrasa şiddetli hücumlarda bulunmus . lardır. Münakasalar büHin gece devam et miş ve lâyiha hükumetm teklifi veç hile sabaha karsı muhaliflerin siddetli n'otesto'Ti arasında kabul edilrrmtir. Dünya Yahudî konferansı Almanyadaki yahudiler meselesi konuşulacak Cenevre 3 0 (A.A.) Salı gunu Cenevrede toplanacak olan dünya yahudi konferansı, Almanyadaki yahu ~ dilerin hukukunun iadesini temm maksadile sarfedilecek faaliyetht ana hatla • tmı tetkik edecektir. Paris 30 (A.A.) Sionlst kongre. sî faal komitesi, Arlosoffun katli mü nasebetile yeniden tetkik taraftarları aleyhine yapılacak ittihamnamelere dair kongreye yapılacak teklif hakkında henüz anlasamamıştır. Dünkü umumî celsede müzakereler siddetli olmuştur. Göze çarpan muahedelerden birisi, Viyanalı M. VValdmann tarafından yapılmıştır. M. Waldmann, Alman yahu . dilerinin akıbetinin Avusturya yahu dilermi de tehdit ettiğini söylemiş ve kongreyi Avusturyanın ırkçılık aley hindeki mücadelesine yardıma davet etmiştir. lî Aldığımız malumata naıaran on bef bin dosya Bu Munir Bey bulunmaktadır. tstatıbal Emlâki metruk e idaresinde dosyalann yenkfen tetkiki lü zumlu gorülntektedir. Al&kadarlar dosyalann teftkiki esnasmda met • riık emlâkten olduklan halde sırf emiâke muamelesinin intaç edilmemesi yüzünden vaziyet edilmemis de tesadüf olunacağını ümlt etarıek tedirler. tstanbul emlâki metrükesina füzulen işgal, hatta bunlann icar bedellerini tahsil etmiş kim*elerin de mevcut olduklan zannolunmak tadır. tdarede teşkilât tevsi edilmiş, mümeyyiz ve kâtip adedi arttml mıştır. Millî emlâke gelince hazine maktadır. Bu meyanda Galatasaray bunlann bir kıstnını peyderpey satpolis karakolu binası da satılmak • tadır. Sabık Avusturya kralının kardeşi tazminat istivor!.. Londra 30 (A.A.) Daily Mail, Viyanadan haber alıyor: tmparator Charlesin kardefî, Arşî • dük Maximilien de Habsbourg Viyanaya gelmiştîr. Arşidük avukatlarile be» raber, zamanımızın en büvük dava • sını hazırlıyacaktır. Arsidük kendi ve Habsbourg ailesmin S0 azası namma, Avusturya Macaristan hükumetinden aynlmif olan hükumetlerden, gayrika* nunî bir şekilde zaptedilmiş telâkki ettîği menkul ve gayrimenkul emlâkin iadeshıi veya bir mflyar tahmin ettiği tazminatm verilmesinî dava edecek . tir. Balatasaray ikinci ta^ımı Samsunda 41 galip Samsun 30 (Hususî) Samsun tdman Yurdu ile iki maç yapmak üzere Vamık Beyrâ riyasetinde buraya gelen Galatasaray ikinci takımı bugün ilk müsabakayı yapmışhr. Galatasaray ikinci takımı; Emm, Osman Faruk, Kadri, Muzaffer, Fahir, Emin Raşit, Salâhattin, Şinasi, Refii, Mustafa, Faruk Beylerden müteşekkildi. Müsabaka çok zevkli oldu. Galâ tasarayîlılar güzel bir oyundan sonra 1 . 4 galip geldiler. M. Heryonun Rusyadaki tetkikatı TchkhasSovyet Rusya 30 ( A . A . ) M. Heryo ve arkadaşlarile Fransız sefiri, dün Nieuroguesden buraya gel mişlerdir. Misafirler Diniper bendini, Hidro elektrik santraluıı gezmişlerdir. Bu santral, bes senelik plânm son eseridir. Müeakıben alamiyon fabrikalanni gezen misafir saat 19 da Rostofa hare. ket et mişlerdir. PEYAMİ SAFA Bir tavzih ecmuasınm son nushasmda «Türk sporu nasıl yükseîebilir?» serlevhası altmda ve beiim imzamla bir yazı çıktı. Rana Beyefen. dmin, Türkfye tdman Cemiyetleri tt • tifakı umumî merkezi reisi olduklan zaman, vald olan suaHerine Cevaben ve galiba üç sene evvel yazdığnn ba yazı, o zamana nazaran epey eskimi», spor hayatımızda bir hayli değîş3dikler olmuştur. Teşkilâtta bugun vazife alrmş olan zevattan ve arkadaslardan bu yazıyı kendilerine hüctım için yeni yazıkntf telâkki edecekler bulunabileceğinî düşünerek bu tavzihi yazmağa lüzum gör. düm. «Havaeıhk ve Spor» Amerikada miithiş bir tren kazası oldu Ananillo (Texas) 30 (A.A.) Yeni Meksikada Tucumacani civannda bir lüks tren yoldan çıkmıstır. Lo . komotif ile 7 vagon bir sele düşmüş lerdir. Bütün yolculann ve memurauı ölmüş oimalanndan korkuluyor. Tucumai 30 (A.A.) Tren kazaımın sebebî, trenin sellerin Vlsmen götürdüğü bir köpriî üzerinden geçmesidir. Ağır, ağır gitmekle beraber tren makinlsti tehlikeyi vaktinde göreme. miştir. Trende El Pasoya giden 43 yolvu vardı. Yeni memurlar işe başltyor Defterdarlığm yeni vazife alan memurlar teşkilâtmda vazifelerine Zafer kupası maçı Ankara 30 (A.A.) Bugün ya pılan Zafer kupası maçında Çankaya takımı sıhra karşı bir sayı ile Genç • ler Birliğini yenerek kupayı kazanmışhr. M. Venizelos siyasetten çekilmiyecek Atina 30 (Hususî) M. Venizelos Fransada tanmmış liberal meb'uslardan birine gönderdiği bir telgrafta, siya setten çekileceği haberinin *slı olmadığmı bildirmiştir. Bu haberi hükumet gazeteleri neşretmişlerdi. Almanyada yakalanan Fransız casusu Strasbourg 30 (A.A.) Evvelkî gün Metzde tevkif edilen casus Jacques isminde genç bir Fransız mühendisi dir. Tevkif edildiği zaman üzerinde bulunan bir istihkâm plânlannı mühen dis Sarrebruck ta bir kadm Alman casusuna verecekti. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur I Türkiye Fransada da bir kaza olda Paris 3 0 (A.A.) Paris Royau ekspresi dün 15/35 te yoldan çık mıştır. Tren kondöktöru ölmüştür. 25 yaralı vardır. fında, tepeden tırnağa kadar bir muamma kesllmişti: Bu paralar, bu sevinç, bu öfke, bu kan hikâyesi nedir? Hangi kan? Hangi karı?.. Biraz korku ile: Nasıl karı imis bu?.. diye mınldandı. Salih onun enayice kiskançlığını çakınca gülmekten kendini alama dı. Fofoya acımıştı. Anlatırım şimdi, dedi. Biraz meze yedi, etrafına baktı. Olduğu yerde iyice yerleşti, ceke tînin ve yeleğinin ön düğmelerini çözdü ve Fofoya olan biteni birer birer anlatmağa başladı. Dükkâna birkaç Rum palikaryası ile armonika çalan bir herif girmişti. Salih, hikâyesinin ortasında durarak onlara baktı ve içini çekti: Bu gece sözde eğlenecektik, dedi, bu havadis keyfimi kaçırdı. Salih anlattıkça diriliyor, ayılıyor ve ara vermeden içiyordu. Garson bile onun üstüste kadeh yuvarlayı sına şaşarak, durup durup yüzüne Bulgar Kralı Parisie Paris 30 (A.A.) Bulgar Krah Boris, saat 21,15 te buraya gelmis ve Riyaseticumhur dairesinde merbut bakıyordu. Fofo Sa'ihin anlattıklannı can kulağile diniın.'şti; o da içiyor ve gittikçe erkeğ ne rokuluyordu. Elini onun otnzuna da koymuştu. Meyhanede çalgi başladıktan sonra bir tek boş masa kalmadı. Çalınan eski Tatavla havlan milleti o kadar coşturmağa başlamıştı ki Fofo ile Salih bile dayanamadılar ve öteki masalarla beraber el çırpmağa, ayak vurmağa koyuldular. Salîh çalgıcılara birer rakı ısmarladı ve yirmi beşer kuruş bahşiş vererek bir oyun havası îstedi. Gitarla artnonikadan alevli sesler fışkmyordu. Fofo adamakıllı coştu ve çatlak, fakat yanık, tatlı sesile sarki okudu: A po ta po laacfa Pu mehis ha mo me naaaaa. . Meyhane halkı, aralannda bir kadmin bu coşkunluğuna o kadar bayıldılar ki alkışı basıyorlar, «Allah!», «yasu vire!» diye haykınyor, kıya meti kopanyorlardı. Salih te keyiflendi, yere bir ka Senelik 1400 Kr. 1700 Kr. Altıayhk 750 1450 Üç aylık 400 800. Bir aylık 150 yoktur deh atıp kırarak bağırdı: Iğri kulakla yosma kansını düşünenin yedi cet ervahına yuf olsun! Sonra Fofoyu omzundan itti: Kalk ulan çingene masası, bir oyna bakalım! Fofo yerinden fırladı, büyük bir iştahla oynamağa başladı. Meyha neci bile coşarak bütün müşterilere belesten birer kadeh yolladı. Salih ayağa kalkmış, el vuruşlarile Fofoyu hem coşturuyor, hem idare edi yor. bağınyordu: Vay köpoğlunun karısi! Ulan ben sende zemberek kırıldı sandımdı. Bir tabak fasulye pilâkisi ile kokmuş balık tavası gene seni canlan dırdı be... Bir palikarya Salıhin boynuna sarıldı, garson keyifle kahkahalan basmaktan yanlış hizmetler yapı yor, karafakileri birbirine karıstın yor, doıuîan götürüp boşlannı koyuyordu. Fakat millet oralarda değildi. Salihle Fofoyu başlanna çıkaracak oldular. <Yasu vire, yasu vire!» di şeraiti i için için Hariç Tefrika: 34 SERVER BEDt ye Sabahsız Geceler Fofo sesini çikaımadı. Salih onun koluna yapışmış, hızla yürüyerek, vücudünü boş bh* küfe gibi sürük üyordu. Dar sokaklardan birinde karanlık ve tenha bir meyhaneye girdiler. Salîh yumruğunu mermer masanın üstüne vurarak bağırdı: Usta barba, çabuk rakı! Bekletirsen dükkânı başına geçiririm. Ve mezeleri beklemeden önüne konan ilk kadeh içkiyi susuz olarak çekti. Kendi kendine söyleniyordu: Allahtan oldu be... tyi ki moruğa rastladık... Tüyecekler ha... Ve Fofoya dönerek: Pış! dedi, eğer ben bu karıyı förmeden şuradan şuraya bir adıtn atarsa bütün ervahıma yuf olsunl Fofo, şaçkın: Hangi karı? diye sordu. Salih ona cevap vermiyor, önündeki rakıyı alarak bir çekişte midesine indiriyor, söyleniyordu: Tevekkeli değil, kan beni atlatmak için bin dereden su getîri yordu. Nasıl da beni kandırdı yahu... Yakasını silkeledi: Aman Allah bu karı milletinden... Fofo kıskançlığı andınr sinirli bir ısrarla sordu: Hangi kan vire? Sus ulan, şimdi sen de benî sigaya çekme... Zaten kafam kız • gm, sürahiyi kafanda parçalarım ha... Fofo için Salih bîr iki saat zar haykırısıyorlardı. Salihin fiyakası arttı, itiban o kadar yerinde idi ki oturup bir esrarlı sigara sarmaktan korkmadı ve herkesin arasında içti. Gürültü, duman. içki ve kızarmış et, balık koirulan arasında kîmse onun nefes çektiğinin farkmda olmamıştı. Fakat esrar birdenbire Salihin neş'esini kesti. Akli meyhaneden başka yerlere gidiyordu. Zehir tesirini yaptıkça Salihin vücudünde hareketler azalıyor, omuzlan arkaya doğru kayarak aşağı düşüyor, gözleri donuklaşarak bir iki nok • taya saplanıp kalıyordu. Anasının apartmanı, babasi olacak herifin ren mi, kulağı, çenesi bu arada dü şUndüğü şeylerle hiç münasebeti olmıyan bir takım nayaller, kapı kadar büyüyen bir ağız, yalpa vu ran bir mavna, önünde lokomotif ye« rine beygir buîunan ve hayvanla yürüyen uzun, gayet uzun bir şimendifer gözlerinin önüne geliyordu. (Mabadi var)