Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çumhmivet '• SON TELGRAFLAO Avusturya İle Almanya Iki hükumetin birleştiril Muhalif lere karşı yeni bir beyanname neşretti mesî için yeni bir nutuk Fürkiye Avusturya Takas itilâfı uma günü nasılsa plâja, Süadiyeye gittim ve kazinosunda oturdum. Güneş, deniz, kum ve bütün çizgilerini teşhir eden yan çıplak insan bedeni, orada, yalnız an'anenin değil, zekânın da aleyhine bir ittifak yaDmışlar. Balık Paris 8 (A.A.) M. Litvinofun buyanın son muslihane teşebbüslerinin bir r»ya gelmesi münasebetile şerefine SoV' Franıada teveccühle karşılanmatınm bu kadar düşüncesiz ve kaygıaız gençlik, habire, denizden kumluğa, yet Rusyanm Paris sefiri M. Dogalevski anlaşmayı bilhassa ispat etmekte ol kumluktan denize kendisini atıyor, tarafmdan bir ziyafet verilrniştir. Zi duğunu söylemiştir. gayesi hareketten ibaret bir hareket yafette birçok nazıriar ve bilhassa M. Sovyet hariciye komiıeri sözüne desarhoşluğu içinde suların dibine daDaladive ile M. Pol Bonkur hazır bulun vamla demiştir ki: Iıyor, çıkıyor, naralar atıyor ve kum. muşlardır. * • « Halihazırda faaliyette buluların üstüne »erilince, hiç o'.mazsa Dövetliler meyanında Türkive Ha * nan veya faaliyetleri durmus olan beyinsiyakî hürriyetini tatarak ellerini, riciye Vekili de bulunmakta idi. nelmiiel konferanslann ancak metkuk kollarını geriyor, dizlerini açıp ka Ziyafetin tonunda M. Litvinof, Sovbir takım neticeler beklenileceği kan«apıyor, bacaklannı aallıyor, zekâya yet Rusyanın haricî »iyaıeti hakkmda tindeyim. Fakat bu konferanslara bağve insanlığa ait nekadar mefhum beyanatta bulunmuş ve «bu n'yasetin Ianılan iimit nekadar küçük i»e sulhun varsa hepsini tepiyor, tekmeliyordu. mihveri sulhtur, daima sulh olacaktır» ve asudeliğin muhafazasında alâkadar Oh!.. Londra konferansmın bizi fedemiştir. olan ve beynelmilel tergiişetlerin ö • na akıbetlerden kuşkulandırdıgı buM. Litvinof kendi memleketinin em nüne geçmek istiyen devletler arasın • günierde bir uskumru kadar beyin. liz, bir palamut kadar endişesiz yiipeıyaüst hiçbir emeli olmadığını, hudut da birlik vücude getirilmesini istihdaf eden mesai de o kadar büyük olımk i • zün dunr.ak fena değil. Un haricinde hiçbir araıide gözü bu Kazinoda bir cazbant. Müzisyeneap eder.» lunmadığını söylemiatir. Mumaileyh, lerden biri megafonla ingilizce sarM. Litvinof, Fransaya karfi şahsan Sovyetlerin mütecavizin tarifine dair kilar söylüyor ve her ba'de: «Buhmuhabbeti olduğundan bahsettikten olarak ban memleketlerin imzajamif ran var. Ustelik bir de Hitler mu • tonra nctice olarak şöyle demiştir: olduklan mukavelelere diğer devlet ahedeleri yirtmak istiyor. tssizler o« Rusyanm oe siyast, ve ne de lerin de iştirak edecekleri ümidini bestu^z tnüvonu buldu » gibi tatsıs a iktısadf menfaatleri dünyanın hiçbir lediklerini izhar etmiştir. jans haberleri okumuyor; belki de noktasmda Fransanm menfaatlerile M. Litvinof, Sovyet Rusya siyase günesten, denizden, kumiardan ve çarpışmamaktadır. Bu sebepten dolayı lüferlerin askından bahsediyor. tinia Franıada gitgide daha iyi anlaşgerek siyasî ve gerek iktısadt mukareHareket, hareket! BUtün kıyi bomakta olduğunu görmekle me*'ut oldunet »iyasetine devam etmemize mânl yunea insanlar yayan. otomobill«*rle ğunu beyan etmiş ve Fransıı Sovytt hiçbir tebep olmadığı mütaleasında veva bisikletlerle yürüyorlar, gidip misakmtn hnza edilmetinin ve Ru» • yız.» ge'îyorlar, kosup sıçnyorlar. mııiMüiııllllllllUlilUIIIHIIIIIIIIIÜUIIfllltlllllllllinnmnmı TemDs gazetesinde bir muharri rin sorduğu gibi «durup dinlenmiyecek miyiz?» Ve gene aynl mubarririn il&ve etti$i f\h\: *Dânya hârihulâde b!r harmhet hummatîl* canlandı. Nitic* Mçt Bu daima boyledir. *Buçiin, kenditertne başka bir meçgale bulabileeek olan gençler, b'sîkletle Fransanm etrafım devre diyorlar. Yürüyorlar, koşuyorlar, MAttna 8 (A.A.) Atma Ajanıı bilnüyorlar. Vadilerde vt ttpeJerd*. Berlm 8 (A.A.) Avusturyadan diriyor: Sei&nik intihabatinm netieesi Mcmzarava baktıklan yoh. Dunya •on günlerde çrfcanlmıg olan M. Habitt alındıktan sonra matbuatta baş güsteren tiyasetinin ehemmiyetli münakasa • bir mıtuk »SylemU, nutkunda Avusturmiicadele üzerine hukfimet bugün g*lanm da takip etmiyorlar. Hiçbir ya meselesinden bahsetmistir. zeteler vaMtaıil<> millete hitaken bir şey düşünmüvorlar. Hepm. bu fâni Hatip Sencermen muahedesi ile tes beyanname neşretmiştir. Bu beyannadünyamn gailelerinden (izade.* bit edilen hudutlarm artık hiçbir hik mede bilhas.'a Ceniyor ki: meti viicudü olmadıgım ve AvusturyaPeki? Bu gençler simdi Adanın «Hükumet, ntifuz ve kvrvetm! ııtn Almanyaya ilhakinm en iyî netice eamlıklannda serilip yatarlarksn, S mart intihabati netieesinde belircn oiaeağım upata çalısmıştır. yahut sulann eltnas koynuna dahp miUî hiikiim ve karardan aldıgmdan çıkarlark«n benim burada yan çırM. Habişt, tiddetli bir surette B«tmaîî vaziyeti düzeltmek, dahilde bir • pıştırmağa devam etmetnin hikmatî vekil M. Dolfüse hiicum etmiş, yakmda liğ< ve yükselişi temin etmek makıadıne? Müsaadenizle şuracıkta keseyim düseceğmi bildirmistir. nı güden gayretlere metanetle devam» ve bîr sigara yakarak, hiç olmazsa Sonra şımlart ilâve etmiştirı kat'î surette azmetmiştir. hayalen arlarm bu kaygısız, havat «HerAİRiamn gayeti tamamen Alve hayvant çoşkunluklarma iştirak Hükumet kendisine karşı irtieakâ • man olan bu memleketi kazanmak ve rane bir mücadeleye girişen hatta M. e^eyim. muhafaza etmek olacaktır.» Venîzelosa karsı yapılan ve herkesten PEYAMİ SAFA M, Habişt, Dolfüsün siyasetirji Avus•vvel bizzat hükumet tarafından tatbik turya aynlık slyaseti olarak tarif etmiş, olunan çılgınca suikaıti bu mücadele bugtin için Avusturyanm Almanyaya içir bir vasıta gibi kullanan piuhalefe*^=Jctnın maalesef kabîl olanuyacağmı tin ittihaz ettiği politika tabiyesinm doilâve ehmş, b u « mukabü ilhaka bedel ğurduğu yeni ve aykın hallerin tehlikedahili bir ahanek tavsiye etnristir. lerine dikkati celbeder. Muhalifler eenebi memleketlere karşı Yunanîstanm haytiyetini kırmak için bu suikastten Utifade etmekte hiçbir tereddüt gös • termemişierdir. Fakat ba hareket hö 8 (A.A.) Nazirlar Mee . kumetin kuvvetli, acimkâr tavur ve vaAnkara 8 (A.A.) Sıhhat ve tçtilisu Turkiye • Avusturya taka» itilâhnı ziyeti saycsmde akim kalmııtır. maî Muavenet Vekâktinm «tma mücatatvip ebnistu. dele teykilâUan tarafmdan muhtelif Mürteciler bu yolda d«vam edacek mıntakalarda birçok bataklıklar kum • olurlarsa hükumet cumhuriyet idaresiıu ve parlâmentarizm rejimİni koromak i tulmuftur. Her tarafta bat*kl*klarm kuçin gerek olan tedbirleri almaktan çe • nıtuhnaaı işine hararetle devam e d i kinmiyecektir.» mektedir. Bursa S (Huıusî) tstanbuldan Konya mıntakasmda Hgına 2500 metgelen 26 kişilik doktor kafilesi dün M mesafede bulunan 200 dönümlük ÇaUdim tedavisi hakkında tetkikat için yurpıaan il« Akaaray fthri kenaratda Uludağin zirvesine çıkmışlar ve geBülcük ve Aratol köyü dvanndaki 50 cey! orada geçirmişlerdir. Kendile * Şikapo 8 fA.A.) Şikagoda ttaldönümlük Aratol ve Beyfehir dahHinde rine bugün kaplıcacılar çemiyeti tayan başkonsoloşu birçok faşist aley • 20 dönümlük Pmarbası bataklıklan kurafmdan Çekirgede bir ziyafet vetarlanndan mektuplar aldığına ve ba rutulmuf, 15 bin dönüm vü«atindeki rilmiftir. mektuplardan birtnin Balbo heyetine Agdar bataklığınm da kurutalmasına Doktorlar yarın tstanbula dönü • Mişigan gölüne înerken bir suikast ya • baflanmıs ve 1200 metreük bir kana • yorlar. pılacağnu büdirdiğina dair çıkanlmif lm inşaatı bitmiştir. Dedemoğlu köyü • olan şayialan kat'î bir surette tekrip etn« bir kilometre nzaktaki Karatas bamişrir. taklıgımn kurutubnası içm de 12Q0 metBursa 8 (Hususi) Burta serrelâc bir kanal açümıştır. gîsi pazartesi günü (yarın) «aat 9,30 Kocaeli mıoUkasmda îzmitin sarionda büyük tnerasimle açılacaktır. da Gündoğdu, Çayırköy, Solaklar, TeMuhtelif şehirlerden yüzlerce müpeköy köylerme civar 300 dönümlük Moskova 8 (A.A.) Tas Ajansi essesenin iştirak ettiği sergide bir Altmcıoğlu batakhğı kurutuhnustur. Aybildiriyor: Ukranya icra vekilleri heyetek boş yer kalmaınıştır. dm mıntakasmda Nazilli çiftlik, Aksaz, ü reı» muavini, devlet iktısat plânlan Bu jnünasebetle sehri ve kaplı • Aacabat, Manisa mntakasmda 2000 komisyonu reisi ve Sovyet Rusya mer'ealart görmeğe gelenlerin kalabahğı dönümlülc Türkili bataklıklannm da kukeıî icra komitesi azası Skripnik ölü Bursaya müstesna bir manzara verrutulması işleri devam etmektedir. olarak bulunmuştur. mektedir. Rus Fransız anlaşması Bana kalırsa ** Hareket asrı İHEM Olümü mağlup eden ses! İstanbul musikisine Acem nağmeleri aşılıyan Şah Kulu, kellesini kılıçtan nasıl kurtarmıştı? Yavus Sultan Selim, 5 eylul 1514 te Tebrizc girdi. 7 eylul «Hoca Isfahanî» adile tanılan Acem şairinin biri acemce, diğeri çagatayca kaleme akfıği iki ka*ideyi, bizzat şairin agsından dinledi, beğenmedi. Fakat Sultan Yakup camitinde ayni adamın Kur'an okuman hoşuna gitti, kendisi oğlu Haıan Canla beraber Utanbula yolladı. Onlarla birlikte bin »an'atk&r da payitahtın yolu nu tutraustu. Şu hal« gör* Yavuz, isUtnbula 1randan güzel bir sas te yollamı» oluyordu. Likm Türk muıikisi Itfahanlı Hafısdan ne istifade etti, ne de feyzaldı. Şah tsmaiün •öhreli mUeızini ancak Topkapı sarayına seki bir musahip armağan btraktı, o armagandan da Türk âlimi «Hoca Sadettm» deniUn büyük müverrihi kasandı. Benim sezişime g8re Türk musi kisine tran nağmelerini kuvvetle a»ılıyan ve tstanbul musiki âleminde sazını dinlete», sesine kiymet ver diren ilk Aeent çalgıeısi «Şah Kulu» dir. Bu adamın Türk musikisine yaptığı tesir kadar Türk hayatına ka rışması da dikkate değer hâdiselerdendir. ÇUnkU o, ölümü sazile mag lup eden bir »an'atkârdır, bası ucuna dikilen cellâdı tan'atile yenen bir şahsiyettir. Kendisi aslen Iranh idi, Bağdatta oturuyordu. Oraya da s«hrin Şah Abbas tarafından saptolunması üzerine gelmişti. 1638 de Türkler, DördüncU Muradın kumandau altında gene Bağdat Snünde gHrünmii»lerdi, amansız bir muhasaraya girişmişlerdi. Tam Inrk gün »ehri almak iariyenlerl» vermemef* çalışanlar araaınd'a kanlı bir bo^uşma oldu, binlerce adam öldü. Kırk birinci gün, Bağdat Valisi Bektaf Han acBİni anladı, a mın diledi. Şimdi toplar susmuş, yaylar bîr tarafa bîrafcılmış, kıhçlar kımlara aekulmustu. Galiple. mağlup, kin lerini yüreklerinde saklıyarak, yüz yüze geleceklerdi. Dördünctt Mu rat, kıııl bir elbise giyerek otagmda tkbta oturmuştu. Başında levent biçimi sank vardı, elmaslı otağalar (sorguç) takmıştı, kılıcı dîzinde dHıru • yordu. Sağında, solunda hem güze], bem yiğit hizmetkârlar sıralanmıştr ve bunlann hepsi, altiB zırb giyinmişler, alfan kemer kuşanmıslardı. Bütün ordu, otağm önünde saf bağlamiftı. Yüz bîn baş, tek bir kafa gibi derin bir »essizlik içinde Bağdadın reımeo sukut etmesi sabne • sine gözlerini dikmişti. Işte be <Jekur içinde Bektaf Han, Sadrazam Kara Muatafa Paşanın delâletile Dördüncü Muradın bururuna getirildi, yer öptü, sğlıya ağlıya affmı diledi, Bağdadı müdafaa edenlere merhamet göst*rilm**ini îstedi. DBrdüncü Murat, mağlup kumandanın »ÖJİerini dmledikten sonra elile isaret «tti: Kalk, dedH, niyaz.ni kabul edi yorum, kaleyi bugün boşaltmak şartile sana ve askerlerine aman veriyorum! Bektaf Han, bir daha ve bir daha y«r öp«rken omzuna oeratere kaplı bir samur bil'at> kondu, basın* el ntaslı bir sorguç «okuldu, beline gene elmaslı bir hançer takıldı, huzurdan çıkanldı. Artık Bağdat, Osmanlılanndı, ordu bu güzel fehre girmeğe hazirlanıyordu. Fakat Bektaş Hanın kaleye girmesile beraber içeriden ateş başladı, birkaç Türk öldürüldü. Bunun üzerine yeni bir boğuşma yüz gosterdi, Yeniçeriler ve Sipabiler, dayanılmaz bir fiddetle istihkâmlara atıldı. Azaplar ve timarlıla; ka • le duvarlanna tırmandı, aman ile alınması kararlaştırılan Bağdat so kaklarında dereler gibi kan dökülmış. Lâkin nasıl farkına varmamı şım? Aman yarabbi ne ayıp!. Acaba gördü mü?.. Görtnez olur mu hiç? Tabiî gördü. Kim bilir ne demiştir? Utancımdan kızanyor, terliyorum. Hırsımdan bir şeyler kırmak, yırt mak koparmak istiyor, yapamıyor, oturup hüngür hüngür ağhyorum. Ah ahlâksız, hep kabahat onda. Ne vardı sabah karanlığı beni deli gibi yatağımdan fırlattıracak. 19 : Haziran öyle telâştayim ki.. Bu perşembe (...) eemiyeti namına bir balo ve • riliyor. Namık Beye davetiye yol lamışlar, anneme, ben gidemem ama isterseniz siz gidin demiş. Çünkü bazı işleri için dışarıya bilmem nere • lere gitmesi lâzım geliyormus. Her halde bir iki ay burada yok. Tabiî annemin canına minnet hiç fırsatı kaçınr mı? Olur, biz gideri* demis. Bu sabah ta Talha ile dertleşıyordu Meral kpca kız oldu. Artık gedü, lran ordusu mütemadiyen doğ ranmak tehlikesine dıiştü. Ne Bektaş Hanın müdahalesi, ne de Dördüncü Muradın emirleri bo ğaz boğaza gelen iki orduyu ayira • mıyordu. Hatta Rumeli askerlerin den genç bir deükanlı, bizzat Pa dişaha şu »özleri söylemiştit Sen aman verebilirsin, fakat biz vermeyiz, veremeyi*. Çünkü kaç yıldır bu uğursuı topraklara »efer aşıp duruyoruz. Telef olan paradan geçtim. Burada babam öldü, amcam öldü, kard'eslerim öldü. Şimdi fır • sat ele gecmişken öcümü almaz mıyım? Bununla beraber Padişah, fiddet gösterdi, adam üstüne adam göndererek »ehir içinde katlümın önünü aldırdı. Fakat «araan» ı çiğniyen elebasıları cezalandırmak karannı da verdi, elinde silâh olarak tutulan ları veya Türk ordusuna elle, d'ille hürntçtsizlik gö*terenleri ölüme mahkum etti. Şimdi bu hükraün icrasına baslanılmıştı. Elinde silâh görülenier veya ağızlannı bozanlar yakalanıyorIardı, iple bağlanjp küme küme Padisahın yanma gönderiliyorlardı. O da, kısa v« pek kısa bir sorgudan sonra onların kellelerini vurdunı • yordu. Işte bu ölen mahkum kafilelarin birinde bu «Şah Kulu» da vardı. Türk askerlerine hürmetsizlik göstermekle itham olunmustu, kafası kesile • cekti. Padişah, onun içinde bulun dağn kümeye de birkaç söz söylemiş ve «kesin!» emrini vermek üzere bulunmuştu. Bu ağır dakikada Şah Kulu, kıvrak ve cesur bir «esle bağırdı: öldür padiçahım, fakat dml»! Dördüncü Murat, bayretle ba karken o. yank, çok yanık bir b«*te okudu. Kaulı kılıclarını, ihtiyar sız, yanlanna bırakarak bu bestemn atesine yiireklerini açan cellâtlar gibi Padi^ab ta tath brr hayret ge çiriyordu. Şah Kulu, besteyi bhirir bitirmez ?ere kapandı ve şu sözleri haykırJi Ben ölümden korkmam. Çünkü ölüm, haktır. Ergeç, hepimize gele • cektir. Yalnız «an'atıma acınra. Ben ölürsem musikinin temeli yaralanacaktır, Onun icin size yalvan yorum, saza ve sazıma aciyınn, diyorum, tstanbul musikisine Acem nağmelerini asıhyan işte bu Şah KuludHnr. DördUncü Muradın kılıcmdan bir beste ile hayatmı kurtaran, şeştarile de payitahta uzun yıllar heyecan yaşatan adam!.. M. TURHAN TARİHÎ MUSAHABE NALINA MIHINA Spor mabedf M. Litvinofun Pariste Tevfik Rüştü Beyin de hazır bulunduğu bir ziyafette söylediği nutuk Yunan Kabinesi uma günü tdman Cemiyetlerl tttifakı İstanbul mıntakasuun kongresinde Altmordu kulübünün müessutlerinden Aydınoğlu Raşit Bey bir spor mabedi yapumasını U tedi. Spor, bilhassa harp sonrası medeniyetinin yeni ve beynelmilel dinî olduğuna göre, bir spor mabedi inşasmı istemek güzel ve şairane bir fikirdir. Fakat Raşit Beyden biraz evvel, Güreş heyeti reisi tsmail Hakkı Bey de, güresçilerimi» için güreşecek bir salon olmadığını, khrli ve tozlu minderlerde idman yapan v« güreşen gençlerimizin vücutlerî çıbanlar içinde kaldığim, hakem h*yetinin oturaeak iskemle bulamıyarak maç • ları ayakta seyir ve takip ettiğini sHyledî. Bir güref salonumuz olmazsa, gençlerimizin muntazam çalışa> mamak yüzünden, kazandıklan Balkan şampiyonluğunu, bu sene kaybetmeleri muhtemel bulunduğunu d» ilâve etti. Aydınoğlu Raşk Beym insasını l* tedJği spor mabedi, bilmem, najıi bir yerdir? Fakat, spor öyle bir dindir ki onun ibadet ve âyini stadyonv larda, sahası, pisti spor salonu, yüzme havuru gibi müştemilâtı da bu • lunan asr! stadyomlarda yapılır. Onun için, benim fikrhnce, en «rüzel spor mabedi, «stadyom» dur. Rasit Beyîn sairane bir Hsanla inşasını istediği spor mabedi de, belki, budur. Bu yeni dinin mubteşem mabet lerinden biri Ankarada kuruluyor, dansı tstanbulun başına, fakat mü* tacelen! Şehirde ağaç Dikmek için Muntazam bir teşkilât yapılması düşünülüyor tstanbulun tescirî Vıilyet ve Bele diyenin gavelermden biri olmakla be raber her iki dairenm de bu işle mesgul olması işlerin lâyıkile görülmesm* imkan bırakmamaktadır. Bunun tan rimi ve tmıntaıısm bir pregram dahflrade çahşılması için yakmda bazı mukarrerat îttîhaz edfleceği haber ahnmışhr. tlk iş olarak tstanbulun bütün sokak lanna ag*Ç dikilmesi, bilâhare sehir haric" hifa edilen yollartn kâmilen tes çiri di:,simülmektedir. Dikilen bir İn sım agaçlar ban yerlerde yaramaz ço cuklar tarafından sökülmektedir. Bunlann hü«ü muhafazası lcin ağaçlan s8ken çocuklarm velilerinden ceza alınması düşünülmektedir. Maamafih son zamanlarda bilhassa Fatih taraflannda ağaç istnden anlamıyan bazı Belediye meraurlarmın ağaçlan budamak maksa» dile bunlan kesip binnetice kurumala • rma sebebiyet verdikleri halkm müracaatlerinden ve memurlann tetktkatmdan anlaşılmıştır. Vilâyet ve Belediye memurlarmm iftiraklerile sehri «a * ğaçlandınna ve ağaçlan muhafaza et * me »teşkilâtı namile bir teşkilât vüeude getirilmesi muhtemeldir. Sıtma mücadelesi Anadolunun muhtelif şehirlerinde kurutulan bataklıklar Telef on ücretlerî Komisyon raporu Heyeti Vekilede... Ankara 8 (Telefonfo) tstanbul lelefon ücretleri meselesini tetkik eden hukuk raüşavirleri komisyonunun raporu Vekiller Heyetinde bu bir iki gün zarfında müzakere olunacaktır. Mukaveledeki tngiliı Hrası kaydin • den maksadın altm esası olduğu hak kındaki noktai nazar varit görülmemektedir. Çünkü mukavele mutlaktır. Telefon ücretleri evvelce tngiliz lirasmm te. mevvüçlerine göre tezayüt ettiği gibi şimdi de lngiliz lirasmm düşmesile in difilmelidir. Bursaya giden Gulhane doktorları Amerikaya giden italyaıt tayyareleri Cumhuriyet Niishası S Kuniftur | Tfirkiye Bursa sergisi yarın açılıyor Rusyada büyük bir devlet adamı ölö olarak bulundu şeraiti I * in Hariç içln Bağdat sefirimiz geldi Bağdat sefirimiz Tahir Lutfi Bey, kıjk gün mezuniyet alarak Bağdattan sehrimize hareket etmistir. zeçek, eğlenecek zamanı geldi ama zavallmın evden dışan cıktığı yok, hoş zatnane kızları gibi sabahtan gece yarılarına kadar sokaklarda tek başına gezdiğini istemem. tstemem ama... Biraz duruyor, gözlerini tavana kaldmyor. Sanki gayet güzel sev diği bir şeye bakarmış g'bi tath bir nazarla bakıyor. Annem herşeye böyle bakar. Galiba güzel gözleri ona herşeyi güzelleştirerek gösteri yor. Evet, hakkmız var, en müna sibi sizinle beraber gezmesidir. Meralin bu ilk balosu olacak değil mi? Başımı çeviriyorum, bunlan sinsi bir tebessümle Tafha söylüyor, Ta vandan gözlerini ayırmadan annem cevap veriyor: öyle, ilk.. Ne renk tuvalet yaptıracaksın Meral? Hemen Talha atılıyoi"! Söyle bakalım, diyor. Havai Senelik 1400 Kr. t7OO Kr. Altı aylık 750 1450 Üç aylık 400 800 Bir aylık 150 yoktur Büyük hikâyet 14 Yazan: Perihan ömer GSlge Çlçeğl Bu sırada yanıma pat diye birşey düşüyor. Korkarak yerimden sıç nyor, yere bakıyor, büsbütün şasınyorum. Halının üzeri erik dolmuş ve pencereden mütemadiyen erik yağıyor. Hiddetle yerimden fırlıyarak pencereye koşuyorum. Tabii bu ince sakayı yapan Talha Bey, erik ağacına dayanmış, yaptığı işten mem nun, başını önüne iğmis gülüyor. Sonra ciddileşmeğe çalışarak: Affedersiniz Meral Hanım.. Sizi erkenden rahatsız edip sabah aabah saygısızlık etmek istemez dim. Amma işte k&fir şeytana uy dum. Bonlan eoylerken başını bSsbütuiı önün» iğiyor, gülmemeğe çahjıyor. Fakat dayanamıyor. Kahkanalarla gülerek: Aman Meval, bu ne uykusu. Saat on bire geliyor. Denize gide cektim. T^Mki gelir diye seni bek • ledim. tstersen biraz daha bekle rim. Gelir misin? diye soruyor. Hiddetle: Hayır, diye bağırıyorum. Hayır, ben aklımı bozmadım. Bu gü • neşte çıkar mıyım?.. Sahi, unutmuştum. Hiç güneste sokağa çıkar mısın? sonra maa zallah kavrulursun. Değil mi Gölge Çiçeği?.. Başını kaldırmadan söylediği bu kelimeler beni rıldırt.yor. «Gölge Çiç,eği> bftbamın dah» doğ duğum gün koyduğu, daima mes'ut bir tebessümle tekrarladığı bu ismi o nereden biliyor? Nasıi hatırlıyor, ne hakla söylüyor? diye düşünüyor, bırsla dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum. Cevap vermediğimi görünce başını kaldırıyor. Gözlerini kısarak elini alnına siper ediyor. Biraz daha yaklaşıyor, elini indiriyor, bir kaç adım gerî gidiyor, acayip bir şey görmüş gibi gözlerini açıyor, birdenbire başını eçvirîyor, «Allaha ısmarladık» diye kosa koşa uzaklaşıyor. Ben de söylenerek çekiliyor, blrbirine karışan, yüzüme göeüme dökülen buklelerimi düzeiterek aynaya doğru yürüyor, müthiş bir çığlık atarak olduğum yerde donmuş gibi kalıyorum. Aynad» yan çıplak biri ban& bakıyor. Pembe pijemalarımla bu, benim. Yanbeüme kadar çıplak ola rak ben.. Büyük dekolteli küçük jaketin önü açılmış arkaya doğru k a y mavilere bürünüp periye, beyazlar giyinip meleğe, yoksa pembeler yapıp güle mi benziyeceksin? Annem gülüyor, o da bırndan cesaret alarak devam ediyor. tstersen gözlerinin renginde yesil bir elbise yap ta yeşillikUr ilâhesi desinler... Saçmalarını biraz daha fazia dinliyecek olursam dayanamayıp kavga edeceğim, terziye gitmeği bahaııe ederek odama çıkıp düşünmeğe başlıyorum.. Acaba elbisemı ne renk yaptırayım.. Tabiî onun söylediği renkleri yapraam.. Geriye na kalı yor? Şarı, istemem.. Ksndim san, elbisem sarı, bu sefer de samanhk • lar melikesi derler,. Başka?. Başka?» Buldum. Eflâtun,. H^ra güzel, hem kibar bir renk.. İyi ama, şimdi bu güneşin altında terziye gitmek pek fena.. Mabadi vor