15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 Mart K33 Cumhurivet ' Sahnede yirmi beş sene San'atkâr Behzat B. hayatını anlatıyor Amatör cambaz Belâlı bir mektep talebesi İlk temsil Behzat evinden kovuluyor Fotoğrametri Ve hîzmetleri Halit Ziya B. Ankara'da bir konferans verdi Ankara 19 mart (Hususî) Nafıa Vekilî Hilmi Beyin arzu ve tale^leri üzerine fotoğrametri ve istereo fotoçrametri hakkmda tapu ve kadastro heyeti fenniye müdürü mühendis Halit Ziya Bey tarafmdan Ankarada HaHcevi salonunda bir konferans verilmiştir. Fotoğrametrinin bütün ana hatlarile cihan devletlerinin bu prorode ile nerelerde ne gibi isler yaptıklan izah edilerek diğer harita ahzi usullerile bu yeni usulün mukayeseleri yapılmıatır. Halit Ziya Bey konferansının mukaddemesinde şu sözleri söyle mistir: < Şimendiferlerimizin yapıl ması, nehirlerimizin ıslahı için nasıl tabiati araziye ve hem de muhtelif tetkikata müsait olacak surette mufassal haritalara ihtiyaç varsa Fransa'nm bir buçuk misli cesametinde olan güzel memleketimizin nerele rinde orman var, sekli, cesameti, kıymeti nedir?.. Arazi işlerimiz ne haldedir. Arazi mesailini selâmeti fikirle mal sahiplerini kendi isle rinde çalıstıracak surette halletmek nasıl vazife ise» toprağa yatırılmı» olan bu azim serveti de mütedavil bir sermaye haline koymak için memleketin kadastrosunu yani plân parsellerini islemek lâzımdır. Bu . gün fennin kâmilen dairei şümulü hududuna dahli bu ev emsali ve ems'eleler muvacehesinde biz mü hendisler büyük hem de çok büyük vazifeler karşısındayız, memleke tin ümranını harita ve hesapla te min edeceğiz, araziye yatırılmış ve bugün topraklara gömülmüs olan serveti milliyeyi mütedavil bir hale koymağı gene fennin kudret ve kuvvetine istinat ederek yapacağız. Kanunu medeninin plân parsellerin yapılması hakkmdaki 917, 928, 645, 813, 819, 825, 876 numaralı maddelerini aynen okuyarak bu maddeler hepimize bu işlerin kâmilen ilmî ve fennî bir mahiyet iktisap eylediğini göstermektedir, demistir.» Bu mukftddemeden sonra fotoğra . metrnin esaslarından ve prensiple rinden bahsetmistir. Bundan sonra Avrupa'da staj yapan fen memuru fzzet Bey Avrupa, Asya ve Amerî . ka büvük devlet'eri tarafmdan nerelerde ve ne gibi isler yapıldığını izah etmis, Avrupa'd'a profesor Hügürsof'un nezdinde stajını ikmal etmis olan tstanbul heyeti fenniye sinden Necmettin Bey de bu konferans için bilhassa Avruoa'dan celbedilen kliselerin projeksiyonları üzerinden tekmil apareyler hak • kında malumat vermiştir. Projeksiyondan sonra bu usulle yapılmış bir çok ve muhtelif mik yasta etüt haritaları teşhir edümis v e Necmettin Bey tarafmdan Avusturya ve Almanya hükumetlerînin bu mes'ele üzerinde yaptıklan muazzam tecrübelerden ve bunların neticelerini takeometrik usullerle yapılan haritalarla elde edilen neticelerle mukayese etmis ve her iki usulü zaman, masraf ve teknik noktai nazarından karşılastırarak fo toğrametri usulünün bütün diğer harita ahzı usullerine olan faikıyetini izah eylemis ve fotoğrametrenin umumî surette diğer harita ahzı usullerile olan rüchanlarını izah ederek konfeansa nihayet veilmiş ve hazıruna meslekleri namına teşek kür etmiştir. Konferansta Nafıa Vekili, müs. teşarı, bilcümle Nafıa erkânile, tapu ve kadastro müdiri umumisi ve erkânı ve bir çok kıymetli zevat vardı. Konfersns, heyeti umumiyesi itibarile de çok parlak olmuştur. Nafıa Vekili Hilmi Bey, Halit Ziya Bey ile arkadaşlarma teşekkür ve beyanı memnuniyet etmiştir. Roma mülâkatlarının neticesi İtalyan Başvekili de bir plân teklif etti (Birind sahifeden mdbatt) letlere teminat verici sözlerini de kaydetmekle beraber bu dört büyük garp devlet arasında directoire teşkili projesinin Fransa'nın küçük itilâf ve Lehistan ile olan ittifaklarile gayrikabili telif olduğunu yazmaktadırlar. Matbuat M. MusoHni'nin asıl fikri Avrupa'da arazi değişiklikleri yapmak olduğunu ve silâh bırakımına müvazi yürüyecek olan değisikliklerin bu sulh kulübü içinde Fransa'yı tecrit etmek ve muahedelerin tadilini istiyen devletlerin matbuatına da vahim bir serbestlik vermek tehükesini gösterebileceğini ilâve etmektedir. M. Makdonald'in beyanatı Roma 20 ( A . A . ) M. Makdonald gazetecilere verdiği beyanatta Romadaki konuşmalarda hususî anlaşmalar veya ittifaklar vücude çetirilmesi maksadmın asla gözetilmediğini, bu göru<melerde umumî fikirler teatisi ve bu düşüncelerm birbirine ne dereceye kadar uygun olduğunun tetkiki gayelerinin takip edildiğini söylemiştir. M. Makdonald, sözüne şöyle devam etmiştir: « Bütün dünyanın itimada, milletler arasında çok geniş bir emek birliğine ihtiyaç duyduihı hususunda M. Musolini ile bir fikirde bulunduğumuzu anladım. Yalnız başına sürekli bir sulh programı vücude getirmeğe hiç bir mfllet muktedir olamaz. Böyle bir sulh ancak elbirliğile çalışmak suretile gerçekleşebilir. Yann M. Daladier ile görüşeceğiz. Kendisine her şeyi bildinp anlatacağız. Bu suretle M. Daladier, Roma'da neler konuştuğumuzu öğrenecek ve bir karar vermek için gerek olan bütün bilgileri elde etmis olacaktır. » M. Makdonald, Cenevre ve Romadaki mükâlemelerden dolayı her hangi bir milletin sinirlenmesi, yahut telâsa ve korkuya düşmesi için hiç bir sebep bulunamıyacağmı da ısrarla söylemiştir. Bu sözlerden sonra M. Makdonald, bütün dünyanın iştiraki ohnaksızm hiç bir nihaî anlaşma yapümıyacağı dü şüncesini ısrarla ileri sürmüs ve demistir ki: « Almanya'ya her şey eksiksiz bildirilip anlatılacaktır.» M. Makdonald ortada muayyen, kat'î ve değişmez her hangi bir plân mevcut bulunmadığını, büyük devletlerin ötekilere bütün dileklerini söyleyip yaptırmalan gibi bir seyin asla bahse mevzu olmadığmı açıktan açığa söyliyerek beyanatmı bitirmiştir. Almanya Fransa Berabere kaldı Her iki takım da üçer sayı yapabildiler Berlin 20 (A.A.) Fransız Almaı futbol maçı için bilhassa hazırlanmif olan locada Prusya martf komîseri M. Rust, Orudu ve hükumeti mümessiK M. Ponçen ve sefaret erkânı bulunu yordu. Hazır bulunanlarm hepsi ayakta olduk^uı halde Marseyyeri dinledikten sonra «Almanya her seyin üstünde< marşmı terennüm etmişlerdir. Birind haftaymm baslangKmda her 3d taraf smirK bir oyun oynuyor ve Almaniartn tereddüt içinde olduklan görulüyordu. Fakat hrnz sonra iki ta kımın da oynadıklan oyunda müsavat hâsıl oldu. Yahuz Alman'lann oyunu teknik itibarüe Fransız'lannkinden yüksek idi. Fran«z'lann ilk golünü Nncos Alman'Urm ilk golünü de limdener yaptıkr. Alman'larm ikinci golüni* Rohr kaydetti. Hakem, birind haftaymm bittiği bildiren düdüğünü çaldığı zaman AI mantar iki Fransıziar bir idi.. tkind haftaymm yirmi bessnd daki • kasmda Almaniar üçüncS bir gol daha attılar. Alman takırm bu dakikada maçı kazanacaklarmdan kat'iyyen emm go rünüyoriardı. Fakat kukutcı dakikada Fransız'lar topu hasımlarmm ağlanna taktuar. Ve iki dakika sonra sür'atli bir misle bir gol daha yaparak bera berliği temin ettHer. tkind haftayimde Ahnan'lar, Fransız'lara bilhassa cevik'ikte ve pas vermekte Fransız'lardan üstün olduklarmı isbat ethier. Yahnz son dakrkalarda Fransız'iar mütemadîyen Alman kale<»nî »ıkıstndılar. SehzaS'tn gençUIP Behzat Hakfnin aan'at hayatı .an 25 inci yılım tet'it etmeh üzere haztrlıklar yapıhyor. Türk tiyatrom için yirmi beş sene alın teri dSken, didinene, utırap çeken Behzat bizim htytnetli tatt'at adatnlartmızdan biridir. O Molyer'in klâtiklerinde hatta yalntz bizim değil, dünyanm da sayılı *an'atkârlan arasma ge " eer. Behzad'ın 25 senelik sahne hayatı bir fedakârlık, aabrü taham mül, feragati nefis destanıdır. Bu de» tan bizi kâh güldürür, kâh müteer rir eder, kâh düşündürür. Onun anlattıklarmı alelâde bir tercümei hal diye değil, Türk tiyatrosunun actklı maziri diye okumaltdır. Behzat anlatıyor: Çocukluğum Bursa'nın Karambey kazasında geçti. Babam Ha•l Haki Bey orada menfi idi. Bir i müddet gazetecilik yapmış, yazdığı yazılar padisahın hoşuna gitmediği için Karacabey'e sürülmüştü. Babamı küçiik yaşta kaybettim. Ona dair pek az sey bilirim. Antika meraklısı bir adammış. Sonra çok güzel hikâye anlatırmış. Hatta onun için kendtsine, yanlış ol»a dahi, Haki demisler. Çocukluğum yedi yaşma kadar tabiî serait içimle geçti. Hafızamda iz bırakmıs, büyiik tesirli bir hâdise bihniyorum. Karacabey'e Gavril Efendi kumpanyası isminde bir tiyatro kumpanyasının gelişine ait hatıra kafamda yer eden ilk heyecanli hatıradır. Gavril Efendi hem cambaz, hem de aktördü. Kantolar bittikten, müstehcen bir takım hareketlerden ibaret olan kamedi oynandıktan sonra kumpanya müdürü Gavril Efendi yere yatar, karnının üstiine büyiik bir kaya parçası koydurtur, adamları bu kayayı koca koca bal yozlarla parçalarlardı. Bu numara çok hoşuma gitmişti. Artık mahalle çocukları ile başka oyun oyna maz olmuştum. Hep sokakların çamurları üzerine yatıyoc, karnımm üstiine bir taş koydurtuyor ve çocuklardan bu taşı parçalamalarını istiyordum. Ne gariptir ki bana aktörlük bevesini aşılıyan bu balyoz yeme merakı bütün ömrüm müddetince bir illet olarak yerlesti kaldı. Felek 25 senelik sahne hayatımda hiç bos durmadı. Balyozunu kafaya, kalbe, ümide, arzuya nereye ras gelirse salladı, durdu. Babam ben on yaşmda iken bir gün ansızın ölüp gitti. Enistem Rifat Bey isminde bir zat vardı. Eski mutasamflardandı. İstanbul'da Hatekî N'SR civarında otururdu. AnnemIe ben pılıyı pırtıyı tophyarak onun yanına göçetti. 12 yaşına kadar evde hususî ders gördüm. 12 yaşında beni Mercan idadisine verdiler. Muhsin, Raşit Rıza, merhum Muvahhit te ayni mektepte idiler. Smıfımız 125 kisilik büyiik bir smıftı. Burada Mercan idadisinin çalış kan ve uslu bir talebesi olmadığı mı îtiraf etmeliyim. Her cuma izinsiz kalırdım. Fakat aldığım izinsizler o kadar çoktu ki sene nihayetinde 20 25 tanesi harcanmadan ar tar kalırdı. Bir sınıf ı bir senede geçmeği nedense âdet edinmemiştim. Yaptığım yaramazlıkların haddi hesabı yoktu. Smıfta yaramazlık elebaşısı bendim. Beş altı kadar da muavinim vardı. Bizi bir araya toplamıslar, muallimin gözü önünde bir sıraya oturtmuşlard*ı. Böyle i ken bir çok ders saatlerini sıranın altında taklit yapmak, sunun bunun ayağını çimdiklemek için geçirdiğimi bilirim. Bütün bunlar yetismezmis gibi bir gün sı mfta «Vatan yahut Silistre» yi o kurken yakalanmış, aynca mim * lenmiştim. Hiç unutmam bir başka gün de ırkadaşlardan biri müdüre gitmis, Behzad'ın son resml bende açık saçık resimler bulundugunu haber vennisti. O zaman bir çok çocuklar yanlannda ışığa tu tulunca içinde açık resimler gözüken iskarribil kâğıtlan taşırlardı. Ben de bunlardan bir deste almış bm. Bu iskambillerden bir tanesi eilmde, ötekiler cebimde olduğu halde müdürün huzuruna çıktım. Elimdeki iskambil kâğıdını te neffüshanede bulmustum. Bende bir taneden başka iskambil yoktu. Isterlerse anyabilirlerdi. Sözlerime kanan müdür üstümü aramadı. Yalnız bu kâğıtlardan bir destesine malik olduğumu iyice bildiği için: Sana 15 gün müsaade! dedi. Bu kâğıdın öteki eşlerini bulmayınca mektebe gelme! 15 gün mektebin semtine uğramadım. 16 ıncı gün boynum bükük bir halde mektebin kapısına gittim. Müdür çıkarken karsısına dikildim. Hayretle sordu: Ne var? İstediğiniz iskambil kâğıtlarıni bulamadım efendim. Kimse sat mıyor. Bütün acemleri aradım. Kime sorduytam beni tersledi. Adamcağız bir dakika gülmek mi, kızmak mı lâzım geleceğini kestiremeden dondu kaldı. Sonra: Yıkıl karşımdan! dedi. Ben senin gibi çocuk görmedim. Yarın sabahtan itibaren mektebe gel! Ne gariptir ki benim bütün bu yaramazlıklarımı affeden mektep idaresi bir gün cebimde hürriyet perver muharrirlerin çıkarttıklan haftalık bir mecmua bulunca bu büyük kabahati ( 1) affetmedi. Beni kovdu. Mektepte iken resime çok merak edecdim. Bir yandan Ticaret mektebine giderken öbür taraftan da ressam Muazzez Beyin atölyesine devama basladım. Sonra Sanayii nefiseye de girdim. Mektepte iken, Çallı, Ruhi Bey de san'at arkadaşlarımdılar. Bu sıralarda tiyatroyu da ihmal etmiyor, Kel Hasan'ın, Ali Rıza'nın, Hamdi Efendinin oyunlanna muntazaman gidiyordum. Bilhassa Hamdi Efendi çok hoşuma gidiyordu. 1908 senesi temmuzunun 9 uncu günü ressam Muazzez Beyin oğlv sünnet edildi. Bu münasebetle Mu azzez Beyin Yakacık sırtlarındaki evinde mutantan bir sünnet düğünü yapıldı. Düğünde ressam Muazzez Beyle arkadaşları orta oyunu oynadılar. İbninrefik Ahmet Nuri Bey pişekâr, ressam Muazzez Bey kavuklu, Nimet Bey zenne, Rıza Tevfik muhacir oldular. Muazzez Beye yalvardım, yakardım bu oyunda benim de kavuklu arkası olmama kendisini razı ettim. Kavuklu arkası elinde fener taşıyan bir nevi figürandı. İste benim sahne hayatımın başlangıcı bu oyundur. O gece sabaha karsı toplar atıldı. Karışıkhklar oldu. Hürriyet ilân e dildi, dediler. Ertesi gün Muazzez Beyle birlikte, Sorguççu hana, atölyeye döndük. Muazezz Bey ve arkadaşları amatör bir tîyatro kum panyası teşkiline karar verdüer. Şitndiki Millî sinemanın yanında buIunan bbıada tamirata başlandı, Sahnei heves tiyatro kumpanyası faaliyete geçti. Bu kumpanyaya ben de dahildim. O zamanlar püskülsüz fesle kimse sokağa çıkamazdı. Bıyıksız ge zenler yalnız hatnam tellâkları idi. Bir de aktörler bıyıklarını tıraş e derlerdi ki zaten onlar da halk nazarında ayni mevkide ve ayni iti barda idiler. Aktör olduğumu bir sene evim den gizli tuttum. Bir sene sonra mesele patlak verdi, evden kovul * dum.> Behzad'ın hayatını nakle devam edeceğim. CEVAT FEHMİ M. Makdonald'tn . Roma'dan döıtüşü Rama 20 (A. A) M. Makdonald saat 12,15 te Londra'ya hareket etmis ve istasyonda M. Mussolmi ile hükumet erkânı tarafmdan selâmlanmıstır Baro mes'elesi Tek kitap Bir barolar federasyonu Kitapçılar kooperatifi ilk içtimamı yaptı teşkılı duşunuluyor Londra camisini însa ettirerek bes sene imamlığını yapan Hindistan'lı Fahzan Ali Han Sahip Munski, İngilteredeki vazifesini bitirerek memleketine avdet etmek üzere şehrimize gelmiştir. Hint'Ii imam, Londra'daki faaliyeti etrafmda bir muharririmize şu izahalı vermiştir: « Memleketime dönerken Türki ye'yi de ziyarete koşmak benim için bir vazife idi. Burada henüz bir kac saattenberi bulunmanoa raemen asil lürk milletinin vücude getirdiği terakki ve tekâmül eserleri hakkında bir fikir hasıl ettim. îngiltere'de iken yurttaşlanmı alâkadar eden dini islerle uğraştıır. ve Londra'da yegâne lslâm mabedi ol»r« güzel bir câ" 1 ' inşa ettirdim. Londra'da sade Hint'Ii olarak de ğil, diğer muhtelif memleketler ahaü sinden de bine yakın müslüman vardır. Bunların bir kısmi talebe olmakla be • raber bir kısmı da hususî müessese lerde müstahdemdirler. îngiliz'ler müslümanhğa karşı çok alâka göstermektedirler. Ben Londra'da iken müslii • man olan tngiliz'lerin mecmuu 300 kadardı. tstanbul'a bir vazife ile gelmedim. Hususî olarak seyahat ediyorrm.» Londra camisinm imamı * ^ t ^ • Istanbul Barosunda 30 martta yaKitapçılar kooperatifi müessisleri dün pılacak yeni reis ve inzıbat meclisi aaksam bir içtima yapmışalrdtr. zaları intihabı avukatlar arasında Bu toplantıda, Maarif Vekâletmce kahararetli surette mevzuu bahsolmak bul edilen tek kitap usulü meselesi ile tadır. kitaplann hazırlanması için almacak Avukatları alâkadar eden ihti tedbfrler ve kooperatifm telap edeceği Fenerbahçe kuiöbü, kuruluşunun lâflı mes'eleler fu noktalarda top hattı hareket görüşülmüştür. 25 mci vddönümunn kurban bayra ianmaktadır: Kitapçılar cemiyeti reisi Sudi Bey şun rmnda büyük bir merasknle kutluhya1 Adliye Meslek mektebi melan söylemiştir: caktır. Yirmi beş senedenberi memle • zunları aıasında bes sene müstan Kooperatiruniı, Vekâletin tek ki ket sporuna bizmet eden ve çok kıy tiklik yepanların heyeti umumiyeye tap usulüne tamamen taraftardır. Bu metli sporcular yetistnren Fenerbahce «orulmadan baroya kaydedilmesi, esas dahilinde çalışacağız. Kooperatif kulübü, bu yddöniimu münasebeule bir Hukuk Fakültesi mezunlannın hakyalnız mektep kitapUrfle değil, memae nuıswmtt*e tcrtıp ebnistn*> Bo wwıı* m larıni ihlâl eder mahiyette görül lekete lâzırri ve halkm fstifade*i,ıi mucip mere hâ«dârile kdübün ve Fenerbahçe müstür. kitap neşriyatı da yapacaktır. Kooperastadyomunun nokşanlan ikmal edile • 2 Hiç bir cemiyette senelik atife Rİren kitapçdar kırka baliğ olmuş • cektir. Fener stadyomunda yirmi bm idet on ıki Krayı geçmediği halde, avukatlar;n baroya senede yirmi dört tur. Her halde tek kitap usulü sayesmde kişi alabilecek atrt trîb&nler yapılacaklira vermeğe mecbur tutulması bazı mektep kitaplarının fîatlan çok ucuzlahr. Yıldönümu için güzel bir prograra avukatlar tarafmdan muvafık gö • yacaktır.» hazırlanmıştır. O gün şehrimizdeki d> rülmemekte ve aidatın beş liraya inMaarif Vekili Reşit Galip Bey, Ki • ğer spor kulüpleri de bu merashne if dirilmesi istenilmektedir. tirak edeceklerdir. tapçtlar reisine bir mektup göndererek 3 Baro teşkilâtında fazla m«kooperatife muvaffakiyetler temenni etMacaristan'dan sureti mahsusada damur ve hademe istîhdam edildiği ve miş ve icap eden muzaherek ve hrma vet edilen kuvvetli bir profesyonel tatasarruf Jâzım geldiği ileri sürülü yeyi göstereceğini bildirmiştir. krnı Fenerbahçe takunı fle maç yapa yor. Kooperatif bir kaç güne kadar nizanv cakfır. 4 Muhtelif sebepler dolayısile name haznlıklarmı bitirerek işe başlabu^ünkü baroya muarız olan bir kıyacakhr. sım avukatların şimdiki barodan ayMaarif Vekâletinin tetkikatı rılmak suretile Üsküdar, Kadıköy, Türldye futbol lederasyonundan! Ankara 20 ( Telefonla ) MektepBeyoğlu ve hatta Eminönü'nde birer 1 . 6 ve 8 mayiB 1933 tarihlerlnde Soîlerde hangi kitaplarm okunacağı hak baro teşkilini istediklerinden bahseya'da yapılması takarrür eden Tiirkiye . kında Maarif Vekâleti pek yakında diliyor. Bulgarlstan mllll ve İstanbul . Sofya tem karar vererek kitapçılara bildirecektir. Baro re:si Halil Hilmi Bey, bu idsili maçlannda yer alacak futbolcutan . Bu kararda şimdi kütüpanelerde bulu • diaların hiç biri doğru olmadığmı mızdan ilk seçllenlerln Lsimleri sunlardıri nan stok kitaplar da nazarı itibare alısöylemis ve şu izahatı vermiştir: Avnl, Sadri, Hüsamettln ve Vasfl (An « Bunların nereden çıkarıldığını nacaktır. kara), Lutfl (İzmlr), Hfisnü, Süleyman, bilmiyoruz. Aza arasında baro işleri j Yasar ve Samih; Nlbat, Cevat, Fikret, hakkında roünakaşa olması tabüdir. ' Feyzi, Aziz, Bfilent ve Nazml (İzmlr); Zekl Fakat ihtilâf mevcut değildir. tnti • Eşref, Hakkı, Muzaffer, Niyazl, Rıdvan, habatta gösterilecek namzetler heReşat (İsf), Muhtesem, Salâhattln ve nüz takarrür etmemişir ve bu yolda bir teklif te vaki olmamıştır. Moskova 20 (A.A.) Reşat Şev Şeref Beyler. 2 Cemi ve ferdl çalışma progranunm Adliye Meslek tnektebi mezunlaket, Turgut ve Kâmil tbrahim Bey tanzlmi ve futbolculann hususî vaziyetrından beş sene hâkimlik edenlerin lerden mürekkep Türk sanayi he lerinin tesbiti için 22 mart çarşamba gübaroya kabulü heyeti umumiyeye so yeti SOVT •: Rusya Ticaret Odasını rulacak bir şey değildir. Bu iş meclisi ziyaret eUr.iştir. Kabulde, Türk sefa nü saat on yedi buçukta Federasyon merkezinde toplanılacağından isimleri yazılı inzıbata aitth*. reti erkânı ile Hariciye, Ticaret ve Afutbolcuların gelmelerl rica olunur. 3aroda altı yüze yakın avukat var ğır sanayi komiteleri erkânı hazır dır. Bittabi bunlar içinde yaptığımız bulunmuşlardır. işlerden muhtelif sebeplerle mem Ticaret Odası divanı azasından nun olmıyan beş on kisi bulunabilir. Milenguiel misafirlere hoş geldiniz Aidat heyeti umumiye kararile adedikten sonra Sovyet Ticaret ve Imdığına göre bu husustaki itirazlar sanayi teşekküllerinin Sovyet sana • Ingiltere'nin en büyük gazetele da varit değildir. yii tarafmdan iktisap edilen tecrürinden biri olan Mancister Gardiyan Biz evvelce aidatın 18 lira olmasını beyi Türkiye'ye göndermeğe mü «Yeni Türkiye» serlevhası altında teklif etmiştik. Fakat heyeti umumisaraat ettiklerini söylemiştir. çok mühim bir makale neşretmiştir. ye, gördiiğü lüzum üzerine bunu 24 Türkiye'nin iktısadî usullerini tetReşat Bey, komisyonun gördüğü liraya çıkarmıştı. Bunu indirmek hekik eden ve gayet esaslı bulan bu hüsnü kabulden dolayı teşekkür etyeti umumiyeye aittir ve bütçe mes'makalenin dikkate şayan bazı parmiştir. Tnrk misafirler yeni açılan elesidir. Fakat beş liraya indirmek calarını naklediyoruz: merkez müzesini gezmislerdir. mevzuu bahsolamaz. Çünkü baro « Türkiye geçen seneler içinde nun senelik masrafı 12,456 lirayı bulTemennilerimizin nazari dikkate a~ iktısadî crhetten ehemmiyetli deremaktadır. Varidatın fazlası Teavün cede terakki etmiştir. Böyle bir tesandığına cyrılmaktadır. Bu çok fay lınacağım ümit ediyoruz.» rakki ne komşusu Sovyet Rusya'sınBeynelmilel Avukatlar Birliği dalı olmaktadır. da ne de Romanya'da ve Yunanis kongresi Teavün sandığında 7,000 lira toptan'da görülmediği gibi uzak memAdliye Vekâleti, gelecek seneki lanmıştır. Beyoğlu, Kadıköy ve Üsleketlerde dahi vaki değildir. Geçen beynelrrnle! Avukatlar Birliği kon küdar'da ayrı birer baro teşkiline altı sene zarfında Türkiye'de halkm gresine Türkîye'nin de iştiraki hu kanunen imkân yoktur. tasarruf ederek bankalara tevdi etsusunda vaki olan daveti İstanbul Çünkü bı> yerlerde birer baro tesisi tikleri paralar iki milyondan kırk Barosuna bildirmiştir. için lâzım gelen adlî teşkilât yoktur. milyon Türk lirasma çıktı. Bu tezaBaro rcisliği, bütün Türkiye baroEsasen tstanbul dağımk bir şehir yüt kârlı bir surette sermayeye yatılarının iştirakile bir federasyon teşolmakla beraber adlî islerin çoğu rılacak işlerin fıkdanındart ziyade kiline taraftar bulunmakta ve ancak merkezde olduğundan şimdiki ba hükumetin tasarruf mücadeîesinâen böyle olduğu takdirde Türkiye avuro avukatlar için en müsait yerde ve ilham eylediği yeni iktısadî ruh dir. Baronun memur ve hademe kad katları namına beynelmilel kongre tan ileri gelmiştir. Bu vaziyetten doye mümessil gönderilmesi muvafık orolan da ancak ihtiyaca kâfidir. lacağını beyan etmektedir. Bu husus layı hükumet bankalardaki mevduMünhal olursa yeni tayin yapılmıyata Adliye Vekâleti nezdinde teşebbü atın himayesi için kanunlar hazırh caktır. yor. Maahaza Türk'ler tarafmdan satta bulunulmuştur. Yeni k&zanç vergisi lâyihasına Federasyon teşkil edildiği takdirde idare edilen bankalar itimada şayan dair Ankara'da teşebbüsatta bulu bir kabiliyet göstermistir.* merkezi Ankara'da olacaktır. nan heyetimizden malumat aldık. Fenerbahçe kulöbDnOn 25 inci yıldönOmO Sofya meçlarına iştirak edecek oyuncular Sanayi heyetimizin Rusya'daki tetkikatı Mancister Gardiyan iklısadiyatımızı takdir ediyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle