Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Kânunusanl >V I • 1 trm •ıttrtyct ( I Bana kalırsa N "Sakağı yıkayınız!,, Yazan : ALl NAC1 Bofya, Kânuımsanl 933 be?» [ 1 ] ^ Yani: « Merhaba Kolyo... Ne oluyor be?» Kumral sakal başlannı kıldan orülmiiş kalın bir çizgi halinde yanaklannm ortasma kadar uzatmış ve başına geniş, siyah bir karbonari şapkası geçirtmiş olan bu siska, iri kemikli Kolyo, kısaca: «• Bir şey yok... Protekerovistler rüfekle Simeon Eftimof'u vurdularî Ben on kifi de yaralandı!» DedL Basırm çevirdim ve kendisine gSre, hiç bir şey olmıyan Kolyo'nun, merakla, yörune baktım: G8zleri, her an ileriye atılmaŞa hazır bir atmaca hunme • tPe, on metre ilerideki k»nlı mpvdana diknmîstî. Siyah, yuvarlak ba«ı bir esrarkes kabağına benziyen bu Kolvo'mm bir Mihailovist olduŞu göz bebeklerinin içinde yazılı idi. Arka ceplerinde bir kac tabanca olduğunu anlamak îrin ise arka ceolerini aramak lânm depildi. Kalabal'ğı itekoka, polis cemberinin önüne kadar geldik ve şundan bir kelime, bundan bir cümle, nihavet, onümSzdeki park'a cadde arasında, biraz evvel makineli tüfekle başlıvan ve bir çok yaralılarla biten bir «okak muharebesinin ffeçmi» olduğunu Sğrenmekte gecikmedik: Makedonya komtesinin bVbirîne dü«man iki h'rb'nden biri olan Protelcernvistier, son bir kaç ay zarfmda Mihailovistlerin kendilerini yolda, tramvayda, kahvede, tîvatroda gece, gündüz, zaman, mekân, bil*ıas*a zabıta mefhumunu hice sayarak boyuna ol dürmekte olmalanna adamakıllı bîr mukabelede bulunmak karanm vermİ!«ler ve Makedonya komitesinin en azıh adamlanndan ve komite reisî Terorist «MHıaîlof» un yakini, gözdesl, mnte • medi olan Makedonva ırazetesî Başmuharriri Simeon EftimoPü öldürmek istemislerdî... Fakat, bir gfin behemehal oldfirfile • ce^îni bîldi^i için yantnda daîma Bç sivil ve korkunç muhafızla dolasan Simeon EftîmoPu 8'dürmek, bir Mthafilovistin bir Protekerov>«M öldürmesj kaHnr kniav bir şey değüdi. O halde? Protekerovistler, icîerinden en eestlT dort kişiyi seçmekle kalmıvarak, bun • lara avnca, suikasti, sehirde santasvon yapacak nırette, yani evvelâ gündüz, »onra da en işlek yerde, Sofya'nm merkezinde, meselâ Çann saravı onünde yapmak emrini vermişlerdî. Dört Protekerovist bu emri komiteden on beş gün evvel kısa bir mektupla a'mıslar ve plân yapmaSa koyulmuslardı. Saray, piyade askerlerile, polislerle dolu, Harbive nezareti tam saraym yanmda, sehrin bu kısmındaki kSselerin her f>îrinde ise bir oolis kit'ası bulundu&u için burada adam ölHürmek, hele Simeon F.ftimof gibi vollardan geçerken »imale, cenuba, şarka, garbe çevrilmiş dört sa»maz parabellomunu tetikte tutan dört adamm muhafazası arastnda earin hayat süren bir adamı öldürmek, düşü • nülecek mes'ele idi. Fakat, emîr emirdi ve bir komitenm emri behemehal tatbHc edümeliydL «Protekerof» tm fedailermden 30 yeHrİ5to Trayanof. 28 yaslannda MihaHof, 25 yasmda Fokera ve Sofyadaki Fen mektebi talebesinden 19 vaşında srenç bîr münevver olan lvan Petrof, 28 kânunuevvel sabahı, kovu toprak rengi ceketler givmis, bacaklanna dolaklar eectrmiş, arkalarna çantalar asrrus. bellerine matralar takmıs, omuzlannda tiifek, vanlannda köpek, «Verayna» da «ü^ün vtırmağa giden dört avci kivafetinde, erken^en, «»»raym *>ulunduğu me>'d«na ffeldüer. Birax dolaştıktan sonra arka kamdan saraym karşısın^Bki parka gîrdi1er. Parlon caddevi takip eden demir ve vüksek parmak» liklarmm nrkasma rekilerek or^da kendilpn'ne bir tarassut yeri se^tiler. Bu tarassut »eri, ssravm 8nünd«n sreçen ve sonra Birmci Atexandr caddesine (Mabadi 6 mcı aahifede) [1] Bulgar hemen her lâfın sonuna bir «be > koymaktan hoşlanırlar. «Gitme be, gelme be, haydi be, atnan be...» jribi. alev alev yakarken, elbette ihtiyar?ık tan, ihfîvar prörünmekten korkardım... Artık geçti; korkmuyorum... Çay îçin şekerimiz kalmadı ağabey... F.kmeğimiz de yok... Peki, Müzehher! Fakat bu: Peki, Müzehher! Ağzımdan Dek yavaş çıktı. Onun yanmda cebimden cüzd«mmı çıkarmak istemiyorum... Fakrim'zi anlamasm... Daha bir kaç gün avunıun... Bakkalın, krediyi kesmesi, çok fena oldu; sıkışınca ekmesn, fekeri, sabunu ahyorduk... Her gunkü ihtiyarlanmızı pe^în para ile tem'n etmek cok zor! Cüzdanımdaki tek lirayı Müzehher'e ver^'m, evden oktım. Bakkalm hesabmı temîz'prken »^uvdnŞiTTn runirdan utan»yorum... Nivazi var, Mözehher var: Bu cocuklann hatın i^in gururumu kırac»kbm... Bu, *s>na, ders olsırn. Macit... Gnrur, kuvvetli msanlann hakkıdır; zayıflara yaraşmaz. Sonunda palyaço olursun... ÇinJapon harbi, içtinabı gayrikabil hale geldi! Çin; Milletler Cemiyetinden bilkuvve ümidi kese rek memleketi müdafaa için harbe hazırlanıyor! Londra 7 (A.A.)Londra'daki Çin sefareti, aşağıdaki notayı nesretmiştir: JaponMann Chan Hai • Kuan işini balletmek Szere Chang Sue • Liang nezdinde bazı metalebatta bulunmuş olduklarma dair olan şayianın asıl ve e•ası yoktur. Chang Sue Lîang ne Çîn'deki ve ne de Japonya'daki Jaoon erkâm tarafından bir guna metalebat serdedilmemiştir. Mumaileyh, işin tesviyesine ait hiç bir teklifi, Nankin hükumetine arzetmeden, naran tibare almıyacaktır. Chan Hai Kuna taarruzu, Japonya'nın ve bilhassa Çin'e karşı yaomak tasavvurunda bulundngn askerî hare • kât nlânının bir kısmıdır. Binaenaleyh mes'ele hîç bir zaman m<^ziî telâkki edilemez. Ve edilmiye cektir. Çm menrorlari, yenîden bir Japon taarruzu vukubulması yüzünden tahaddüs edecek zarardan mea'ul tutula maz'ar. bulunarak, Çin'lüerin Jehol eyaîetmi müdafaa ve Japon'lara mukavemet etme§e azmetmiş oldukiannı sövlemîstir. Mumaîleyh, Japon'larm mötemadi yen artan tahrikâtı karştsmda Çin mületinin hiddetmi «aptetmenm art'k imkânsız bbr bale gehniş olduğunu beyan etmîstir. Milletler Cemlyetinîn Cin'în menfnatî namına müessir ve musbet bir is gBrebiİTne<ine ait bîUün Pnıitler bilkmrve terkednmi!«tîr. Nankin'de Janoniara karşı büyük bir düşmaniık hi«i hükum »ürmektedir. Orada Hîrlü türlü şayialar ve haberler dolasmaktadır. Şane^hay 7 ( A . A . ) tnffîltere s*>fareti, Çin ve Japon memurlarma Chin Wan?tao'daki tnrtliz menafîîni te'^'ît edecek her türlü harketten tevakki etmelerini ihtar etmiştir. Düyunu umumiye bîna sında fareler Cumhuriyet gazetesinin biraz ilerisinde, Büyük Postanenin arka tarafına inen dar bir sokak vardır. Bu sokağın aleyhindeki »ıfat, yalmz «dar» sözü değildir: Dar, bakımsız, pis, kaldırımsız, yağmurlu havalarda yokuşunun toprağı sabunlu mermer gibi kayan, geceleri karanhk bir geçit Her gün bir kaç araba dolusu moloz, çirkef yığını onünüze bir belediye abidesi gibi dikilir ve y o lunuzu keser; iki taraftaki yüksek duvarların dibini ıslatan sefil bir takım ifrazatın kokusu genzinizi haşlar. Fakat Cumhuriyet gazetsinde muharrir misiniz? Düyunu umumiye binası etrafm» daki evlerden birine misafir mi geldiniz? O taraftaki tezgâhlarda, küçük fabrikalarda çalışan birer işçi misiniz? Hatta Maarif Emanetinde memur ve Köprüye cabuk inme|e mecbur musunuz? Çaresiz o yoîdan sreçeceksiniz. Buçun Yusuf Ziya ile Ipekîf tstanbul subesinin açılma merasimine yetî«mek için oradan ini • yorduk. Ferit Aseo Bey cîostu • muzla.karsılaştık ve kendisine: «Ah, bu yol!» dedik. Bize ameîî bir çare tavsiye etti: Belediyenin Düyunu umu miye binasına ?«ı*lıne*i lehinde yazılar yazmız. ESer Belediye bu «okaga tasınırsa, bu yol da tefalett«;n kurtulur. Evet, niçin o Dflytmu omornîyift binası bomboş duruyor? Faal, zeki. yüksek, muhterem, kıymetli belediyecilerimiz viran taç bina» Iarda gece gündüz çalışarak romatizmaya tutulurken, tstanbul farelerine Düyunu umumiye binası gibi koca bir saray tahsis etmenin ne manası var? Beyoğlu İstanbuTda! Ara yerde köprüden bir bag olmasına rağmen, lstanbul'la Beyoğlu arasında daimî bir ayrılık vardır: Avrupa katarı, sanki Sirkeci istasyonunda değil de Galatasaray'da yüklerini boşal • tır. Her yeniyi ilk önce Şişli tepesile Tünel arasında görürüz. Musiki, film, moda, her şey... Paris kaldırımlannda soylenen bir sarkınm, Viyana'da dudaklardan düşmiyen bir operet nağmesinin ilk akisleri karşıyaka apartımanlarında çınlar ve ancak, Beyoğlu bu çarkıları, bu nağmeleri unut • tuktan sonradır ki, notalar, ince, siyah bacakları titriyerek Köpriiyü geçerler... Her yeni film, Avrupa'dan dogru Beyoğlu sinemala rının perdelerine akseder ve orada görmiyen göz, duymıyan ku« lak kalmadıktan »onra lstanbut sinemalarına gelir... Moda da tıpkı boyledir: Geniş cepheli Beyoğlu mağazalannın âdi basmayı ipekleşüren zengin camekânları içinde, toplar »olmadan, renkler sararmadan tstanbul'a geçmez... Fakat, dün akşam açılma merasiminde bulunduğum tpekişMn tstanbul şubesini gezdikten sonra fikrim değişti. Bir zamanlar, bayat Avrupa kumaşlannın »atıldığı Sultanhamamı caddesinde, esmer alnı, ter damlalanndan işlenmiş gibi pınl pml bir (îpekişV markast taşıyan mağazayı, tstiklâl caddesini kiskançhktan çal • latacak bir zevkle en baygtn ve> en sıcak renklerle süslenmiş vitrinleri gorüp te bayran bir iftihar duymamağa imkân yoktur. tpekiş, tstanbul'la Beyoğlu'nv birleştirdi! Japon erkâm horbiyetine gore . Chan Hm Kuan hndis^eri Tokyo 7 (A.A.) Harblye N « a • retî taraftndnn nesre^îlen bîr tebliee e8re Chang Hai Kuan hSdise*mm haChanhaikuan 7 ( A . A . ) Ivi ma»ukîVt sebepleri şu suretle ixah edümek • inat almakta olan ecnebi mehafil, Cin'in tedir. eimalinde muha*amahn nek yakında «on Birincî kSntmusa"! pe^esî, Cîniîler derece siddetleneceği mütaleasında butarafmdan Chamr H^l Kunan'da bulunmaktadır. lunan Japon BskerİTÎne ve tanf'arma i Chankaikııan'da en ar 6 bin Japon binavna taarruz edildiği tahakkuk et feskerinin toplanmış olduğu soylenmekmîştîr. tedîr. Çin'lflerht btt taammı Bıerine JaÇm'lHer, orava aVlâcele tnVvfye Jnpon'lar, 1900 senesinde Bok«8r ihtilâh laah göndermektedirler. Çin'liler, Cin mes'elesinden »onra yapılan itilâfnamefcıtaatmm harekâtı devam eyledifî taknin en son protokoluntm verdiV hakka dirde askerî hareketl*rini tevsi e»mek güvenerek Chan« Hai Kuan'm cetehdidinde bulunan Jat>on'lar» karşı nubundaki »ed uzerinde bu'unan Çin tni'^avemete azmetmîşlerdir. askerlerinin mezkur yen tahliye etme' Vaziyet, Chingvantao'daki resmî Inlerini ve cenuo kapısmın muvak^aten tfi'vz mehafîlini endtseve düşürmekte . Japon'lar tarafndan mühafaza edümedir. Sanghav'daki bir tngiiiz alayı icasini btemişlerdir. fcında însriliz menafiini müdafaa etmek Çin'liler bu talebî kabul ve ta»dik etBzere Chingvantao'ya gitmeğe amade tiğinden ertesi günü yani 2 kânunusani buli'nmaktadır. tarihhîde Japon a»kerleri mezkur yeri Nankin hükumetine harp senvörle • işgale baslamışlardır. Çin'liler Jaoonffinden ve Çin'in muhtelif mmtakaUrralann hareket tarzını tasvio etrni* olma"daki ktımandanlanndan bir çok telç lanna rağmen an»ızra siddetli bir hü*afnameler relmistir. Bunlar, hüku com yaparak Japon'lardan bir zabit ve metten simaftÇin'de JaDon'lara karşı bir kaç neferin ölmesîne sebebivet veryürümek îçin emir istemektedirler. mislerdir. Bunun üzerine Janon'lar, muCm'in pek mütevakVız lidprlerinden kabeieye mecbur olmuşlardır \ biri, Reuter'in muhabirine beyanatta ı.mmiMimıuııuııııuifiiiniiııınnııiHnnıuuıııı Vazivette vahamei arhyor Bfe, kordiîğum gibi bir türlü çozfl Iemiyen kabtne vaziyetini ögTenmek 5sere Hariciye nezareti ile Sobranya arasmda mekik dokumakta idik ki, saray tarafuıdan koşa koşa gelen ve dehşetle fırlamıs gözlerinden korku dökülen bir kaç kişi: «Kaçın! Sokak muharebesi oluyor!» Diye haber verdiler, ve ikide bir dönüp arkaianna baka baka, kaçmağa devam eth'ler. Haricive nezaretinin tam kaoısi S nünde idik. Yüzümüz. Sobranya tarafına revrili idi. DSndük. Çann sarayi, bulundugumuz eâdde nîn iki yüj mtre kad»r ilerîsinde ni havetinde »ık bir af açhk içinde, görünmekte idi. Günün bu saatinde daima tenha olan garavm Bnünde. mutat harid, gayritabiî bir ka'abalık, uzaktan fark<>dniyordu. Hnlkın arasmda dola şan iri yanılı polislerin lormızı vakalan ve eHerindeki »onalar bile, secîliyordu. Arkadaştm, altsenn bir tavırla: c Gene bir MihaPovist. bir Pro tek«rovisti öldürmüş olacak!» dedi. Veı « Maanaz*, î*tersen gidip balrthm» diye ilâve etti. Yüriiye yuruve, saraym «Car Osovoboditel» e açılan ve onünde nSbetçi neferleri duran kapısınm yirmi otuz metre kadnr yekînine ceMîk. Rir kücük polis ordusu, kimseyi daha ileri geçirtmivordu. Dükkân kaoılannda, isini yanda bırakip dwan ugramı» esnaf ba»lan, yoüanna ariderken birdenbire olduklan yere m<hlanmı« Jnsanlar, ikîşer Sçer, dorder beşer kisilik Insan küme'eri. naskm bakmmalarla, ne olduğunu birbirlerine sorop durnyorlardı» Ne olmoştu? Demege kalmadan, arka arkava bir seri tabanca kursunu patladı ve halktn bir kısmı yan sokaklara kaçtı, polislerin bir kısmı ise parabellomlartnı rekerek, acele acele, sarav kapısmın Onerava kıvnldıgı köşevi dönüp sesin celdiği tarafa dogro gittiler. Fakat, ne oluyorduT Bulgar arkadasnn, saj eîile şapka«m daha çok kaşlannın üzerine iterek: Alelâde bir »ey olrmyacak... c Haydi gidip sarayın obür kaoısı tarafından görmeğe teşebbüs edelim» dedL Ros kilisesinin yanmdan arka cad deye sapbk ve saravm gerisindeki «Moskovska» dan «Rodinar» kahvesinin bulundu&u istikamete doğru yüriimeğe başladık. v Rüzgâr degîl, bux esîyordn. Kar yaimadıgı halde, ortalık Kembeyazdı. Yüksek soguk dereceleri, kaldtntnîan, damlan, aŞaclan dondura don dura, şehri, »anki kar yagmış gibi garip bir manzara içine almıştı. • Ataçlar, bir kutup havasmda aç • mış beyaz, büvük, yaban krizantemleri andınyordu. Bu krizantemlerin kücük ve ince dallan, dona dona, camdan tüoler, acayip Gstüvaneler şeklini alarak, çarpık, iSri, vuvarlak, uzım, yumurta biçimi, törlü kalmlar içinde, f*ttt!, bir ısıkla parhvorlardı. Saraym «Unyonpalaı» otelinîn butundugu meydan tarafma geldiînmiz nman, anladık ki, arkadaşimm hafcUı vardı: Saraym asil cenhe«ine bakan büyük belediye parkile Kralın evini avıran caddeyi, gene köcük bir polis ordnsile çevrilmi?, demin gördüeümüzden daha telâ»h, daha heyecanlı bir kalabalıkla dol'i bulduk. Bu kalabalıgm Wnden, bazı adam • lar, »edyeler uzerinde. her hanH bir hastaneve dogru götürülüvordu. Geri çekilen halkm boş bır»kheı aralıklardan, sarkan kollar, fözleri kaoanmış ve bir tarafa ka^rnı* ölu baMan, kurbanltk koyunlar gibi adam »ırtma KJndîrilmit ve eesetlesmiş varab'ar. gertikleri volu kanlarile isaret'ivprek, her han« bir has tanede, ya ölume, ya sakat kalmağa gidivorlardı. Arkadaşım, bir arkadaşım gördü ve sordu: « tzdrasti K^Tve... Kakvo ima Simdi ben, sizin babanız sayümaz mryım? Zavalh babam! Şimdi sag olun ta bu levhayı gözlerfle görmeli, kulaklarile duvmahydı! Gene inanmazdı! tçine inanmak gelmezdi! İnanmak istemezdü... Agarmış şakaklanmı gösterdim: B»km, ihtiyariadım da... Müzehher, altndığımı zannettî, te • lâşlandı t Yok ağabey, daha gencsin... Hayır, yavrum... Hayır, kızım... Hayır çocuömn... SÖzünuT^en almraadım, hiç giicenmedim... Bilâki», bundan zevk duvuyorum... Evet, artık zevk duvuvorum... Harikliya, Pe.nbe Roza, Müyesser; babacışhm! diye takıldıklan, şaka ettikleri zaman, nek o kadar zevk duvmuvordum... Bana, yvıım, unuhnak istedî ğim yaşımı hahrlatmalar'na biraz da kızıyor, •inîrleniyor'îum! Durgfun yöl renginde îki göz, tatlı tatlı, bayarm baygın gülümsiyerek kalbimîn içine bakarkei), bir ateşî al gömlek, kalbind '*" YUSUF Z1YA Rumeli hanı Cinayetî Sokrafın kardeşi Yani AtİnaMaJevkif edÜdi Atlna 7 (Huausî) Rumeli ham cinayeti faillerinden Sokrat'ra kardeşi Yani Atina ommcu Istintak dairesinin verdigi tevkif emri üaerine yakalanmışiır. Yani bir iki gflne kadar tstanbul'a gönderilecektir. PEYAMt SAFA Hitler Papen Amerîka'da tşsîzlik rekoru Dahilî istikraz Kanunu lâyihası^ Bütçe Encümenînde tetkikatı bitirildi Ankara 7 (TeleforJa) Heyeti Vekilece kabul ve Meclise tevdi o lunan dahilî Utikraz kanun lâyihası Bütçe encümenine verilmis ve ora * da da tetkikab Ounal edllmiştir. Kanun bu hafta Meclisten çıkacaktır. Lâyiha esaslanna göre Uikrax 20 aenede itfa edil«cektir. Yekun 12 milyon lira, faiz yüzde yedidir. Tahvüler üç tertipte piyasaya çıkarılacaktır. Vergiden muafiyetleri, devlet müe&sesatında ve emlâk satişında ba»abas kabulii, on seneden evvel fairin indirilmemesi, istikrazın müa* hasıran Ferzipasa Diyarbekir hattmm Şefkatli istasyonundan bakır madenine giden ktamın insasına sar* fed^knesi için eeaslar konulmustur. Tahvtlleria 20 şer liralık oknası muh. temeldir. mumî bir grev üân ettirmeğe hazır bo* lunmaktadır. Nevyork 7 (A.A.) Kongrenin demokrat reisleri, dün M. Roosevelt'm ikametgâhında toplanmıslardır. tşsizler, içtima mahallinin önunde nB* mayiş yapmıslardır. Polu, numyifçüeri güçlükle dagıtnafbr. nüp bakrmyornm! Niyazi'yi, Müzehher*!fldyannna o. turttum: Hayat bu, çocuklartra... Her şey olur... Daha siz, bir şey görmediniz. Bütün insanlar, birbirinden başka, birbirinden ayn, birbirlerine benzemes görunürler; fakat hepsi birbirinin aynidir. Tahsîl, terbiye, muhit, onlara renk, çeşni, haydi biraz müsamahakâr ola • yım, bir parça da tat verir, o kadar... Menfaatlerine dokunulunca bu, renkler süinir, çeşni gider ve yavanlanrlar. Niyazi, anlamıyor, gözlerini kırpışhnyor. Müzehher, soluk dudaklannda, donrnus bir gii'î'mspvîsle dinl'vor. Birdenbire Müzehher, elini kaldırdı, saçlanmm üzerine koydut Ağabey, bazan tavırlann, hatta •esîn, yası benzpniesin, beybabamt, oyle hatırlahyor ki... Niyazi, eHerini birbirine vurarak yerinden sıcradı: Sahi abla... Ben de onu söyli • ye<*ektîm... Ikisini de koHanmm armsına aldnn: Hitier ile Von Papen bir tşsizler 11,590,000 kisiye baliğ oldu neşrettiler Berîîn 7 (A.A.> Wolff A dan: Sabık başvekîl Fon Papen ile Hitler, evvelki günkü mülâkatlanna dair müşterek bir teblig nejretmiçlerdir. Bu tebliğde, mükâlemenin böyük ve müttehit siyasi bir miflî cephe teşkm imkânlan hakkmda cereyan ettiği, şimdiki kabineye dair olan mutekabil noktai nazarlara temas olunmadığı büdirilmektedir. Berlin 7 ( A . A . ) M. Von Papen, pazartesi günü Berlin'e gelecektir. Mumaıieyh, M. Von Slâyher'e Hitler üe yaphRt mülâkat hakkında malumat TCrecekür. Gazeteîere nazaran M. Von Papen, bu karan, bu mülâkat dolavısHe ortaya çdtanlan bir takım mütalealar dolaynîle, ittihaz etmiştir. Vasîngton 7 ( A . A . ) Amerîka !? federasyonu reisi, ikinci teşrin ayında işsizler miktannm 11 milyon 590,000 kişiye balig olnraş oldaRumı bildirmiştir ki bu bir rekor teşkfl etmektedir. Reiı ra lozleri ilâve etmi»tirî «Maamafih, çimdi işsizlerin miktan »ecen •enelerin ayni devrelerindeki sur'atle artmaktadır.» Mühîm ilân BEYOĞLU HAVAGAZI ŞİRKETİ aboneleri tarafından talep edilen Havagazı tesisatını bizzat kendisi yaptıguu muhterem mösteri'erine hatıtlatır. 1 Kanunusani 1933 tarihinden, itibaren hiç bîr enstalâtor şirket namına i? ya< pamıyacagı gibi, şirket namına da hîç bir taahhüt altına jriremez. Şirket bu husuata bütün met'uliveti reddeder. Bu tedabki şirket abonelerinin menfaatini nazan dikkate alarak ittihaz. etmiştir. Şirket kredi için sühulet gösterir. Yeni enstalâsyon tarifeleri şirket bürolnnda abonelerin emirlerine amadedîr. Ticaret boraannın bir utporu Berlin 7 ( A . A . ) Wolff Ajanıa büdiriyort Amerikan ticaret burosomm birincî kânun raporuna nazaran sanayi âle • mindeki işlerde mevsime ait sebeplerin ekıeriya tevl» ettigi gerileme ve azalma hareketi bu sene ikinci teşrtn aymda biraz daha kuvvetli olmuştur. Sanayi istihsalâtının yekununu gosteren rakam, birmci teşrinde yüzde 6 6 iken ikinci teşrinde yüzde 65,e inmiştir. Cumhuriyel Nüshası 5 Kuruştur Soy adı lâyihası hazırlandı Ankara 6 Soy adı için hazırla fnan 14 maddelik lây^ıa Basvekâlete ' verîlmiçtir. Kanuna göre herkesin »oy adı olacak ve aile arasında isim ihti lâfı çıkarsa mahalün en büyük mülkîye memuru bunu halledecektir. Abone • Umami bir grev mi? Vaşington 7 ( A . A . ) Amerika i? federasyonu reisi M. Wi1iam Green'in beyanahna gore amele fırkan, 30 «aatlik hafta esasmı kabul ettirmek icin ukapadım... Müzehher, damat beye y3z vermemi» olacak... Fakat ben, onlara ne yapbm? Brovningi sekiz Iiraya sattım. Paralı «amanımda olsaydı, yalvara yalvara on sekiz, yirmi Iiraya alırlardu Şikâyet etmiyonım... Cebimdeki sekiz lira, vaktile cüzdanımı şişiren yüzlerce liradan daha kıymetli... Ya, bu »ekiz lirayı da bulamasaydmı? Bul maktan ziyade, bulamamak ihtimali olduğunu çok acı bir tecrube ile anladım. Kimi kefil istedi, kimi, »ilâktır, alama yız! dedi. Bakkalın paslı yay gıcırtısma benziyen sesi kulaklanrm burguluya burguluya kostum, ve nihayet sattım. Parayt tezgahın üzerine atarak cıkarken duyduğum gururu, Bmrüm oldukça unutamıyaeağım... Müzehher'e tembih ettim: Arka sokaVtaki bakkaMan alıs veriş edersiniz... Bir kere hesabı kes tik, artık karşı bakka'a ugramavm... Niyazi'nin, burun kanatlan kısıldı: Ben, önünden geçerken bfle do şeraiti» Senelik A!tı avlık Oç ayl.k RİT BVİlk TSrkîye içhl içi H arkj " 1400 Kr. 2700 Kr. 750 1450 800 400 Yokror 1S0 TÎ]pT]5hıdri! Yazan: MAHMUT YESARİ < | [ ^r nı <j ı r ı ~ıj~ ı~ır~ıj" *^ı^^^W^^^N^ Bırak sende, kimsenin isine de akıl erdiği, ereceği yok ki... Bir ev yaptınrsın, yahut ta satm alırstn, bunun binbir masarifatı var... önüne gelene vergisi var, icaresi var, tamiratı var, kiraya verir misin?... Nenin nesi bilmiyoruz ki... Vaktile bir »irkette imiş, açığa çıkarmışlar... Eski taşmdıklan knahalleden bîlenîer var, mallarmı sa bp satıp jreçiniyorlarmıs... Ben, veresiyeyi kestim... tşsiz guçsüz adamlara evini kiralıyan'ann akıllanna «asanm.. Maaşı yok ki haciz koyasm... Onlarda a!?cakMara mal bırakacak göz yok... Bakkalın konuştuğu »dama baktun; solumuzdaki evin genç damadıt Hele o kızın kurumu! Ne kendin! beyenmiş şey!... ı Hiç gürültü çıkartmadan pençereyj Ağabey, saatin kaç? Evvelden hazırlanmamış olsaydın» şasıdım; kayitsizçe basımı salladım: Tramvaya bmerken kolum ka • pmm demirine çarph, saatim kınldı. Müzehher, acıyarak bakıyor: Yazık! Ne »ık saatti! Parçalandı mı? Saatçiye verdim, bakakra, tamir edecek... tnşaüah bir şey olmamıştır. tnşallah, Müzehher! Şık altın bilek saatinin dort Iiraya gittiğini ve o gece getirdiğim çikolatalan, o para üe aldiğımı Müzehher, bilseydi, hissetmiş olsaydı, emintm ki o kadar hararetle boynuma sanlmaz ve çikolatalara o kadar sevinmezdi! Saati niçin sormuştun, Müzehher? Büvük saati ayar edecektim de... Müzehher bu gece, ırülüyor, söylü ' yor; nes'esi pek üstünde: Şirket e uğruyor musun, ağabey?, {Mabadi var)