Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>'1'5 Kânunusani SON TELGRAFLAQ r ^Camhuriyei '• Bana kalırsa Ilâç pahalılığı! 191ar komitesi Çin ile Japonya'yı barıştıramadı Mületler Cemiyeti fevkalâde içtimaa davet ediliyor, kararı o verecek Cenevre 2 2 (A.A.) Ondokuzlar komitesi Japonya'nın mukabfl tekliflerinm Çm'lflerin yeni metal&ahnın ko raite tarafından kânunuevvelde kabul edflmiş olan karar sureti 3e telif edüemiyeeeği neticesine varmıştır. TeJifi beyîn osulünün akamete uğranuş olduğuna bfldirmeğe Milletler Cemiyeti fevkalâde mcclisi salâhiyettardır. Komite, Mflletler Cemiyeti fevkalâde mecnsme verflmek özere ihzari bir rapor Unzim edecektir. Cenevre 21 Çin 3e Japonya'yi, banşbrmağa çauşan ondokuzlar kotnisyonu mesaisinde muvaffak olamamıs, mes'deye Cemiyeti Akvann müdahaleye davet etmefe karar vermiştîr. Cemi • yeti Akvam sureti fevkalftdede içtimaa davet oluMicak ve Japonya ile Çin'm iştiraki olmaksız» ihtüâfı tetkik edecektir. Maamafm içtbna tarmi beUi değildir. Harp borçları için Yunan Meclisi Feshediliyor Verilen karar Yalnız Ingiltere ile mi müzakere yapılacak? Vaşmgion 2 2 (A.A.) Ayandaa M. Baroh M. Rooeevelf in tıunkere'nin harp barçlarma müteaüik olan davasmı dmlemeğe mötemayi] ohnasmın pek ma nfdar ve son derece cesaret verici bir şmj olduğunu beyan etnuybr. M. Borah beyanahna devam ed«r«k ia sözleri söytemiştir: « Bıtısadî raes'elelerm tetk*i saluuanda ciddi terakkikc elde etmek için ififer miUetlerin de ba müzakerelerde haztr bdunmalaruu istemeliyiz. Bu »ayede mdhim bir i? gorülmüf olaeaJctır. Haricfye erkânmdan 3a z«tia M. Roo feeveft'm i d müşaviri Ingütere'nin harp feorçlan mes'eleamin tetkfldne başlamışîardır.» Ingikere ile Amerika arasrada doğru'dan dogruya müzakereler 4raarttanevvel batkmıryacaktır. ŞimdBci gorüame • ,1er îhsart mahiyettedir. M. Hoover ile M. Rooeevek'in diğer borçlu devletlejrin taleplerini de nazan itibara ahnak jjfcalcannı tetkik etmek huso a mutabık kabnış oldaklan zaraıedilmekte r. ingBlere'ye yapibnîf olan davet Londra'ya henüz resmen vâsıl oimamiftır. Bu fcosusata büyük bir ketumiyet muhafaza edilmektedir. Vaşington 2 2 (A.A.) Çekoslo vakya sefiri Çekoslovakya'nm Amerika'y a olan borçlannın yeniden tetkiki hususunda ne gibi bir hatb hareket tafdp edfleceğini öğrenmek üzere Hariciye Nezaretine müracaatte buhmmuytur. Hariciye erkânı îngfltere'ye karşı gösterilen muamelenm diğer devietlere de teşmil edileceği inttbamı btrakmak i»tetnedâclermi söylemislerdir. Hariciye Nesareti erkftm şimdiki hakâmettn Beyaz Saray tarefmdan nesredftnsş olan tebliğin tefsir edilemiyeceği fikrindedir. Dün Yunus Nadi Bey, başma kaletinde, ilâç pahalıhğına ilk çare olarak hastalanmamayı tav « siye ediyordu. Korunma tedbirle ri her vakit yüzde yüz muvaffa kiyet veren şeyler oltaydı, belki ortada ne h&sta, ne hastane, ne doktor, ne de eczane kalırdı! CumhuTİyet Başmuharririni bu lâtifeye sevkeden şey, bir türlii devamlı toplanamıyan ve me*aisini hâlâ esaslı kararlara bağlı yaarııyan fhtikâr komiıyonunun ağır kımıldanışı ve nazlı davranışı olsa gerk. Halledeceği mes'elelerîn programmda bir de ecza ihtikân var. Fakat bana öyle geliyor ki, ne kadar basil ve balrteri, yani ne kadar naikrop varsa bu komUyona bıyık altından gülüyorlar ve aralarîna yeni giren ecza ihtikân mikrobunun kumandası altında, fırsat kacınnıyarak, saga sola saldırıyorlar. Bir göruş tarzı nasıl iptizale uğrar? 3 GÜNÜN AKİSLERİ Fakir Istanbul, zengin Beyoğlu! Bayram, çocuklann otuz çece rüyasını gördükleri bir gündür: O sabah, yeni elbiselerini, yeni iskarpinlerini, yeni sapkalannt giyecekler. Arkasına takacalc bayramlığı olmıyan çocuğun yüzünü, hiç bir bayram fekerinin tadı gülduremez. Halbuki, t»tanbul, yangm yerlerindeki bodrumlara «ığınmıs fakirlerle, kocasız dullar, babasız yetimlerle gizli gizli inliyen bir göğüctür. Cemiyetin mah olan bu çocuklan kim giydirecek? Onlann vakitsiz ihtiyarlamıç yuzlerini kim güldürecek?.. Sevinçle öğrendim ki, Fatih kazası icinde çahsan Fıkaraperver Cemiyeti, bu bayram 785 çocuğu, başında yeni fapka, arkasında yeni elbbe ve ayağında yeni iskarpinle bayram «abahına çikanyormuş! Fakir fstanbul'un bu zengin co. mertliğini duydugum zaman, Bey« oglu'nun, Taksim'in, Şİşlİ'nin, Nişantaçı'nın kaç bin fakir çocugu »evindirdiğini öğrenmek i«tedim. Karşısmda kaldıgım rakam, kocaman bir 0 m hayretle açılmıs ağzı oldu! Ağaoğlu Ahmet Beye cevap Mnhterefn Ahmet Beyefendi, St'zm bize naklettiginiz rldrler ve kıymet ölçuleri harponcesme racidîr ve münhanran Avropa cemiyetlermm şartlanna uygundur dediğimiz zaman, si nirleniyorsunuz. Fakat •mirlenmege ne hacet? Ba f3cnler zaten size ak değfldir ki? Siz onlart sadece ve hiç bn revizyona tâbi tutmaksızın bize nakletmek pe* sinde koçtunuz. Hayatmız hep bu dava icinde geçti. Şimdi de bu aynen nakledilmış hanrale Szerine luzumsuz yere kendi damganuı vurmak istiyorsonuz. «thtiyarhgım dolavnfle fikirlerknm de ihtiyarlaraıs, köhneJesrraş, modadan düf mfis oldogu netkedne varüıyor!» Ne munasebet eamm? Sizm sa veya bu halinizi bu gorii* malzemesmtn salâbetine veya isabetsiz!$nıe tmyar jribi niçtn alahm? Onlarm eskffiği, bu Slcuieri dogormuş olan eemiyet şartlarnun arbk degismiş ve size hâlâ taze görfinen flcir ve kıymet onsurlannm, bosalmu ve ziruhlannı kaybermis kavkaalar tribi, yürfiven hayatm arkaamda kahnafarmdan gtl'tr. Ama mz İKtyuna israr ediyorstmoz: Yok canım deeisen hayat nere de? Harpsonu devrinm de harponce shtden ne farkı var? Ha! Bak bu sahada sizt üaıa icin hakikaten vakit ayıramayız. Çünfeii bizim bötün nearivatımıza mevzu olan bu değişikliği anltabilmemiz için muhatabi muın hic olmazsa jründeük gaz«4e ve ajans haberlerini takip etmiş ohnası şarttir! Binaenalevh dnnyada değüen bir şey yoktur dediğiniz zaman »izinle konus mağa vakit ayıramayu ama, benim fiIdr malzemem munhasıran h't ithalât emtiası degüdir derseniz, mSnakasaya maalmemnuniye devam eder ve size biitün hamulenizin mahreç yhadetnamelerini birer birer gösteririz. Yani: « Hayır! Benim fikirlerim felsefi •ahada mânhanran on sekizmci asar felsefeainm, sivaset ve iktsat •ahasuıda Fransız inkıiâbmın ve on dokuzuncu asır demokrastsmin hâkim Rkirlermin ve bunlann da artık donmos, hayati yetten kalmış sekiHerinm avnen kopyasmdan ibaret deifldir! Sra benim snn diye kadar yazdııhm vazılara, okuttujtum derslere ve verdisim konferanslara bakmayrn! Ben bn raorfer üutönde şu veya bu revizyonu yaptım. Havatm akişma ve kendi cemtyetimtzin şartUrma nygun şu veya bu prensiplere geldhn!» iddiasmda iseniz haber veriniz, sizm ba bilmedigimiz, bn tanrnıadıiırmz «veni şahsiyetiniz» i derhal mütaieava koyulalun. Çünkü ba «xi bu sahada hakikaten sadece bir nâkil gibi tanıyoroz. Hem siz de bilirsiniz ki: Ben bütün fîkirlerimi garnten ve saydığnuz asırlann mutefekkirlerinden aldım ama, onlsrm üstünde kendime has kanaatler edmdim! Demek te kâfi de^ildir. Bu hak&aten kendme has kanaati bir tez halinde iflemek ve vermek lâznndır. Yoksa «sürüden aüeve, aileden sheye» ve saire gibi bagünkü liselerm imtihan varifelerini andmr serlevhalar altmda ve lise kitaplannda daha güstel hulâsa edflen harctâlem malumah oriiinal fikirler diye sürmek ve »onra da bizden: Bunlara neye cevap vermiyortunuz? Diye bir dershane münakasatı bekJemek « Kendime has kanaatler edindim!» diyen bir darülfünun profesöni ne yaloşmaz. Siz bizden bu mevzular östunde mi âlim söıleri ve kiUp isimleri istivorsu • nuz? Fakat efendim, bu hususta lâalettayin bir kitapçıya miiracaat edebilirsmîz. Çünkü bu bahn üstünde edebiyat, «mdi, sizin gençISc devrinize nazaran ta • savvar edemiyeceginiz kadar zengin dir ve ba devirde, mtanlann sürüden cemiyete nasıl geçtikleri, kooperasyon ve if bölümü hakkmda. gazete sütunla» cek halde değilim; bakar körler gibi yürüyorum. Lâkin dostlanm, ahbaplanrn, arkadaşlanm, gozü açık yürüyorlar... Dostlarum, arkadaslanmı, ahbaplanmı görmemek illeti bu... Faknm, saklanarmyacak hale gebnif, onlarm gö • rünmemelerrnin hikraeti de ba... nna, malâmat değü tex naklolunabuır! Pek tyi efendhn, ben bütün bil gilerimi garpten aldmı, fakat Kadro mtıhaiTİri neredeu afamştır? Diyorsunuz. • * *• > » • Şimdi bu suale cevap vermenm hakikaten yeridir: Kadro nraharriri de bilgilermin bir kunimi sizin gibi garpten almıshr ve garpten bilgi almağı cüriim gibi gören ve gSsteren insanlarla bizim aramızda epey zaman mesafesi vardır. Fakat Kadro muharrirmin garpten aldıgı bfl« güer osale müteaB3c bilgüer ve materyellerdir. Cennyet iümlerinde osol bir tekniktB ki, biz ononla bizi sarmış olan cemivetin hareketini ve kanunivetlerini müsahede eden'z. Bu eemiyet ile, onu saran tabiatin münasebetlerini yoklanz. Yani içmde yaşadıgmnz cemivetin bir taraftan tabiatle, diger taraftan diger cemiyetlerle olan alâka ve irtibatlanm idrake çaksınz. ÂUmi telâkki tarzımiz bovle tekevvün eder. Usul beynelmileldir. Bötün beseriyetin mahdır. Fakat onun mubtelif zamanIara, muhtelif eemiyet kademelerine tatbrkuıdan çıkan hükümlernniz, ancak tatbSc olundugu devir ve eemiyet kademesi içm dogrudur. Biz garpten tetkik usuKimüzü alıyo roz. Fakat bu usulün gara cemiyetme tatbikmdan çıkan neticeleri ve hazır hükümleri ahnıyoraz. Cönkü hüküm ve ideoloji demek hazır eYbise demek deffldir. Halbuki »zin hem tetk* osdlermix, hem de hnkumleriniz aynen garpten almırastır. Ve bn hükümleri, cflıa. nuı her noktası ve bütün eemiyet sartlan için dogru sanıyor ve bize de öy • lece naklediyorsunuz! Şimdi gene bizim usalümüz bahsine devam edelîm: Bizim cemiyeti tetkik usuiümüz «tarihm materyalistçe tdâkkisi» ismmi alan ve adma her tarafta «tarihçi matervafinn» denilen monist ve diyalektik bir «Idür. Tarihî orijinleri ta on ârinci asra kadar varan bu usul Marks'ın elinde iş ienmis, sekiüenmif ve bühassa, muasnr Avropa'nın smıf tezaduu izah a tatbik olunmuf ve bununla «îlmî soeyaUzm» hükümlerine vanlnruştrr. Fakat gene ayni ntulle, meselâ, Roma tarihi, htristi yanhk tarihi, Fransız ibtilâli, Alman ittihadt hareketi mükemmelen tetkik olunmostur ve bu tetkikleri vapanlar hatta bizzat ilmî sosyalizmm rehberleri olanlardır. Çünkü usul ancak bir tetkik tarzı ve bir tekniktir. Onu birisi muasır Avrupa'yı sarsan sınrf mücadelelerini tet kike tatbik ederken bizim de bu usul ile, ayni tarihm materyalistçe telâkktsi sayesinde, meselâ Türk akmlannı tetkike, yahut miTlî kurtulus hareketlerini mutaleaya girismemîz tabtî ve ilmî bir harekettir. Bizim de yaptıîimız budwr. Son günlerde moda olan, Darülfünun m3 • derrislerinden, piya»a spekülâtoHeri nin [11 lehcesine kadar kansan, hatta agzı süt kokan sokak cocuklanmn kaIemine kadar bulasan, hulâsa Kadro'nun camma, kalnbalığa kansıp bir tas atmağı günün marifeti sayan herkesin mevmu ve malzeme«i olan su Merksizm ve tarihî mntervalizm hikâvesmin asîı budarTarihinin her devrine ve cemiyetin her sefhaîma bir tetkik usu'ü olarak tatbik olunabifon, fakat her tatbik olun • dugu zemmde, ancak o zeminin seniyetterinm ifadesi olan hükümler çıkart maea yanvan bu fl»m cereyanma siz her nedense ele arecirilmis bir töbmet be yannamesi gibi yapıshnız ve onu Kadro'nun vakasma ille bir cürüm fermanı gibi yaoıstıracaprm diye çırnındmız durdunuz. Bu bir ilim usulünün başına gelen ne hazin haldir. Canım bu manevralara ne hacet? Haydi biz size, ve bizi sizin balnmmız(1) İstanbul'da çıkan bir mecmuada (milli şeker 8iyas«tl) terimiz münasebe tlle uğradı&ımız tarlzlere KadTO'da ce vap verecegiz. atlatsak, öbürgüne Allah kerim. •. Müzehher'e, sütünü içirdim. Niyazi ile karsı karsiya oturduk, patates salatası üe karmlanmızı doyorduk. Yatarken, Niyazi'ye tekrar tenbih ettım: Sakaya, ne diyeceğini anutma! Unotmam, ağabey! Sen, arbk büyndün, koskoca erkek oldun... Ev işlermi idare etmeğe alış... Şimdiden öğren... Oğreniyorum, ağabey! Odamda yatağıma girip uyuyamıyorum. Niyazi'ye verdiğim öğütten otanıyorum: Sen, artık büyüdün, koskoca erkek oldun... Ev işlermi idare etmeğe alış... Şimdiden öğrenL. Borcunu vaktînde vermemeği, ala • caklıyı atlatmayı, yalancılığı, hileyi, düzeni şimdiden, ba yaşta öğrenecek! Ne güzel ağabey nasihan*!.. Bu çocuğa biri fenahk etmek, ahlakırjı bozmak istese, acaba başka türlü ma hareket ederdi? Benim mazeretm» de makbal Kabine yeni intihabat icrasma karar verdi Atma 2 2 (Honvİ) M. Venizelo» bir temeridb kabinesi tefküi hakkuKU •orulan suallere cevaben bunun arbk kabil ohnadıfmi, siyart vaıiyetin ancak Meb'uaan medisinin feahi ve yeni intihabat icraciie tenevvür edebilecegini söylensftir. Atma 2 2 (HtMmî) Dün ögleden evvel toplanan kabine M. Venizeloa'nn Çaldaris taraftarlanna verdici cevabi taavip etmif, mecliun fechi keyfiyetini tetkik eylemiftir. Müzakere neticesmde banon kabil olduğona kanaat hisıl ohnuftur. M. Venizelos, ReUicamhur fle görüşop icap eden teşebbüsatta bcdunmağa mrmur edOmiftir. Bafvekil öğleden sonra Zrraat Nazm M. Bakkalbaşı'nm tahliftni mütealap Reîsicmnhur M. Zahnis'i nyaret etmiç ve kabinenm meclwîn feshi hakkmdaki noktai nazarmı anlatırafbr. M. Veniselot, Reuicamhura hkaben aynca iki mektup göndererek mecKtm derhal feshini ve yeni mtihabat icra»ı hakkmdaki füdrlerini izah etmiştir. Reüicumhur fırka râeutmm fikirlcrini aldıktan aonra mecbun reahı talebini tasvip veya reddedecektir. M. Zatmis, aglebi ihtimal M. Veni> zelos'tm noktai nazarnn kabul ede cekth. Amanmdı!.. Bu dehsetli ordunun bütün neferleri, birer birer gözümün önüne geliyor: Işte birer yengeç gibi ayaklan ince, uzun, yapifkan ve gövdeleri kapkara tifo mikropları; iste burunları sipsivri, vücutlan gozgöz, dimdik verem mikropları; işte kurşunî birer zırh icinde, kısa kalın, siyah benekler haiinde sıralanan pnomokoklar (zaturree mikropları) ; işte faaliyete müsait bir ortalık (milieu) bulunca kara yilan gibi uzanan, başlan ve kuyrukları beiirsîz kolera mikropları; iste filin hortumundan bin kere kuvvetli, kıldan bin kere ince, kılıçtan bin kere kes« kin hortumlarile ve arkalarında mekkârelerüe karmakansık, fakat göz yildırıcı bir ecel orduau nalinde etrafa detı^et saçarak ilerliyen veba mikropları!.. Baslarında ecza ihtikân kara bir bayrak açmış, hudutsuz bir neş'e içinde, cenaze marşlan soyliye • rek onlara yol gösteriyor, kumanda veriyor. Ihtikâr komityonu azalarının yerinde olsam belki benim de gözüm yılar, bu soğuk ve tekinsiz havalarda evden çıkmam, köşeye büzülür otururum. YUSUFZ1YA dan anlıyan herkese ha ilân edelim:[2] bsr dera da Efendaer! Bizim tetkik usuiümüz tarihî materyalizradir, fakat hökunv lerimiz ümî sosyalümm hükümleri değüdir. Tarihî materyalizm cemiyetm ilk kademesinden son kademejjııe kadar cemiyetin her safhasma tatbik oluna bilir ve ba Utbfe bizzat bu usulü vazedenler tarafmdan da yapılrmshr. Ba asal mnrar Avrupa cemiyetmm «mıf kavgalarma tatbSc olunursa ondan inıî socyaİTzm hükümlerine vanhr. Fakat muasır Avrupa cenvyeti ile müs temlekeler veya iktısaden tâbi memleketler arasmdaki tezatlan mfitaleava tatbik olonursa ondan «Millî kurtulus hareketieri» nazariyesi çıkar. Nasıl ki, tarihî ınateryaRzmir?'gayri olan bütün tetkik usulleri de cihanıtBmuidur. Bizim kabahatimiz Türk mkılâbmı, mnhakkak materyaİBmin gayri olan bir usuî ile muhakeme etmemek ve onu tarihçi materyaKzmfn objektifi altmda müsahedeye çalısmaksa, ne yapalma; bizim bu kabahatimiz, baskalarmm onu diger ve kendilerine hos gelen usuBer ahmda tetktkine mâni dfrgikKr. Afaoğia Ahmet Beyefendi, Bizim snmle btr marksızııı münaKB • şasma girmemrı hakücaten lüzumsuz dur. Çünkü böyle bir münakasa sizm hesabmna giiranç ve binm hesabmvza da manasız olur. Siz bize ilk yazdaruuzda mütemadiyeı Marks'tan, Engels*ten, Lenm'den, Sta En'den bahsederek bixi ba mevza harid kalan sahaya celbetmek ktedigmiz zaman da, ben size, kısaea bu cevabı vermistim. Sizin karsunzda bir Marksizm imtihanı geçirmek bana ddden giran gelir ve manasız gelir. Fakat muhak kak bu mevzular üstünde spekülâsyonkr yapmak size cazrp görüttüyorsa kendinize lutfen başka bir muhatap bulu • nuı. tstanboTda ba sahada soz ebeHklet yapacak olanlarm eksik olmadıgma da sizi temm ederim. Böyle b » münakasanm bagünkü tstanbul'an yan uıünevver kısmı için pek cazip kaçacagma füvakî ben de emmkn. Fakat benim «evkhn herkesi eğlendirmek degiMir. Hariciye tayinleri Anlutrm 22 (Telefonla.) Hari ciye dördüncü daire îkmci sube iş * lerini tedvire memur oria elçilik miUteşan tbrahim O«man Bey büyük elçilik miUteşarlığina terfi edilmif tir. Hariciye îktnci daire ikmci fube memurlanndan elçilik brrinci kâtibi ömer Rıfkı Bey görölen lüzum üxerine Vekâlet emrme ahnmıştır. PEYAM1 SAFA AnkaraBeylikköprö arası tahkim edildi Hokuku idare Yazan Louis Rolland Paris Hukuk fakültesi hakuku âmrne hoca»ı Camilerin tasnifi Ankara 22 Evkaf Umum MndörHlğü camDerin sureti tamifine dair bir taraim hazırUmıstır. Vüâyetlere «on • derecaktir. Bilhassa tarihi camilerin htfsnü muhafazacuM itina edflecek, ehfl imam ve hattpler tayin edileceklerdir. Ankara 2 2 Beytikköprü fle An kara arasındalri hattm P/olatb'ya kadar olan kuna lahkhn edflmiştir. Polatlı Ankara kısmmda ameKyata devam oIanmaktadır. Tercttme eden İbrahim Ali Mülkiye mektebi ve Harpakademki Hukuku idere hocast, Dahiliye Vekâleti VBâyetler idareM aabık u ıııuuı nıudui'u. Her kitapçıda bulunur. Fıatı «3» Yeni Kflbil sefirimiz Ankara 22 Kâbö •efaretine tayinî kararlaftınlan Memduh Şevket Bey haziranda meb'uslaktan istifa ederek Efganbtan'a hareket edecektir. Cezayir'de feyezanlar Bone 22 (A.A.) Mütemadiyen yağan yağmurlar dolayuile ha*ıl oIan feyesanlar, Cezmyir'de Bone havali«nd« mühim ha»arlara sebebi yet venniftir. Leybouse nehri t&fnuf ve sular bir ook ekikniş araziyi kaplamiftır. Dün »aat 20 de çıkan bir dolu fırtin«n şehird* mimakalâtı müşkül leftirmif, şehrin varoşlarını su tttilâ etmis ve bir çok yerlerde «ulann yüksekiifi bir metr«dem fazlaya çıkmistır. Nfusca telefat yoktur. Rana B. tetkikat yapacaK Ankara 2 2 Gömrükler ve Inhisarlar Vekili Rana Bey şobat içmde cenup velâyederimne gtderek tetkft»tta bulunacakbr. MÜHİM İLÂN Almanya'da grip salgını Due*eMorf 22 (A.A.) Wolff Afansından: Grip salgmi dolayısile bütün mektepler kapatilmiftir. BEYOGLU HAVAGAZİ ŞİRKETİ munterem müfterüerine Dolmabahçe kokiamı en iyi ecnebi koklarüe mukayese edebOmeleri için şabat nihayetme kadar tonu 2 0 liradan bir lon kok Ukdim ed«r. ŞEVKET SÜREYYA (2) İnkılâp ve Kadro'da bu mevzua ay ^ n bir bahls tahsls olunmuştur: Mlllî kur * tulug hareketlerinln clhanı telakki tarzı. Sahife 2741. değil ve yaphğım fenahk başkalannm yapabüecekleri fenahktan daha feci, daha zalimce... Niyazi, beBd başkalanndan şüphe edebflir, fakat benden şüp he etmeği aklından bfle geçirmez! NiyazTnm cevabı, ateşten bir yakı gibi kalbime yapışfa: Oğreniyorum, agabey! Evet, o, çocuk yaşında neler gönned neler öğrenmedi? Olüm, hastalık, parasndılc, ev esyasi satmak, borcetmek; borcetmek için çareler, hile yoUan aramak, alacaklıyı atlatmak... Zavallı yavro, ba gidişle kira bilir, daha neler görecek, neler öğrenecek •in? Niyazi, mektebe gitmeH, hem gece mektebine... Çocuğu, bu bataktan kurtarmalı... Kalbimdeki sıkıntıyı gidermek için bir şeyle meşgol olmak istiyorum. Elime bir kitap ahyorum, bir kaç sabr okuduktan sonra dahyorum, okudoğnm yeri kaybediyoram... mabadi var) TipiJDindi! Yazan: MAHMUT YESARt Ben, bana evvelden düsanecektim. Artık çare yok! Bir kere ok yaydan çattı... Aksama kırk kuros lâzım... Yarma bırakırsak, seksen olacak... O vakit, daha sarpa saracak... Kampanya, suyu kesmeden evvel, ^amasır kazanını, leğenleri, güğümleri, evdeki bütün kaplan su fle dolduramaz terydnn? Her seyden evvel, kendimize göre acuzca bir ev bufanahyrm... Kuyusu, samıcı olan bir ev... Niyazi, benim biraz istm var. $ayet socn aksam gehnce parasmı isterse, ben de evde bulunmazsam, yann. sabah gelmesini söyle... PeJriagabey... Cakedş sokağa ctkmaktan ataoıyo* CUMHURtYETin tefrikası: 56 ta; hiç bir günde mi olmadıydı? rum. Dtsanda riizgâr, uğulduyor, uğulHaydi ben, bir kahveye, gazinoya doyor... Içime, iki kalm fanüâ giymeoturamıyorum, lüks lokantalara gire me ragmen tilriyorum... Fakat ancak. miyorum, lüks meyhanelere uğnyamisokakta rahat nefes alabüeceğim! yorum, barlan dolasamıyoram; oralarda Cebimdeki kırk kuruşu sakaya verirgorünmüyorum; lâkin onlann biri olsun, sem, yarm sabah Müzehber, sütünü içsokakta, yayan gezmtyor, tramvaya binmek için şeker bularmyacak ki... Niyazi, nuyor mu? ekmek istemez mi? Bir yerden biraz para bulmah. • • Son Cebimde, bin lira kadar param olsaydi, onlan, saklandıklan deliklerden ra ev de arayacağun. çtkarmağı bilirdim! Madt, kapıcıyı hatırla... Çatık gür Sırtuıra üç gün otomobiide, dört bef kaslarmı oynatarak pos bryıklan aragün barlarda, gazinolarda görseler, gesmdan, kapı onSne bağlanmış bir k5ce ısığa hücom eden sinekler gibi, yopek gibi hnbyan kapıcryı hatırla!.. Rozhıman üzerine döküleceklerinden, eligârb, soğuk bir havada, paltosuz, parmi sdncaklarmdaa, hatta boynuma sadesüsüz, caketmin yakasmı kaldımns, nlacaklanndan eminim! difleri çatırdıyarak titriyen bir adama, ken*E de olsa, zor ev gezdirir, zor kiSokaklarda, ben onlart görmüyorum, raya verirler!.. demek ki görümüyorlar. Görünmeyislerinden anhyorum ki onlar, beni görüEski arkadaslardan birinin pardesüyorlar! sünü olsun bir kaç günlük iğreti isteSefalet, yoksulluk, tamamile zen sem... Fakat hangtsmden istesem? HangmHgrn akst... Çünkü zenginük, gizlegisi emniyet eder? nebiüyor, fakat yoksulluk, fakir saklaInsamn düskün zamanında dosdar namıyor... ortadan kayborayorlar... Benim, hiçte Ben, perişanhgımdan etrahım gSremi dostora, abbabim, arkadasım yok . . . Ağabey, soeu, sa getirdi. DedJğiniz gibi söyledim. Niyazi, çocugum... Yarm sabah, sucu gelmce; agabeyim, bu gece gelmedi, aksama uğra; dersin, olraaz mı? Niyazi, çocuk gözlerinin masum husumetüe gözlerimin içme bakıyor: Peki, agabey! Ah, bu, «peki, ağabey!» deyismdeki teslimiyett. Müzehher de, Niyazi de, hayatlannı, istikballerini, ümitlerini, kalplerinin bütün temizliği ve bütün sevgisi ile benim eOerime teslim ediyor • hv, halboki ben, onlan, bir gün, bir gün biie güldüreraiyoram... Sacaya karst aldığım tedbirden de içm için setınıyoıuuı. •. Yarmı da oir