Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kanunusanı SON TELGRAFLAO Amerika İngiltereile müzakereye girişiyor Borçlar mes'elesi için yapılan Hoover Roosevelt mülâkatı bu neticeyi verdi Vaş'mgton 21 (A.A.) M. Hoo / yer fle M. Roosevelt dün sabah Beyazsaray'da M. Stimson, M. Ogden 'mîlls ve ikbsat miitehassısı M. Moley hazır bulunduğu halde göruşmüs lerdh. M. Hoover ile M. Roosevelt borçlar hakkmda tngiltere ile âcflen müzakerata girisilmesme karar vermi?lerdir. ' M. Stbnson'a tngiiiz ve Amerikan taurahhaslarından mürekkep bir konferansm içtimaa daveti maksa•İlfle tngiltere ile müzakeratta bu lunmak için talimat verilmişth*. ' Bu konferans mart bidayetinde fcktolunacaktır. Müzakere ruznamesi yalnrz harp borçlan mes'elesini degil, ayni zamanda cihana ait iktısaidî mfişkülleri ve bunlann çarelerini de ihtiva edeeektir. sında kabul etmekle bahtiyar ola caktır. Ayni zamanda tngiltere ile Amerika'nı nmütekabilen alâkadar olduklan cihan iktısadiyatına müte allik mes'eleleri müzakere etmenin de zarurî olduğu aşikâ rve binnetice cDıanın vaziyetini ıslaha medar olacak yolları ve çareleri aramak üzere mümessiller gönderilmesi lüzımnu meydandadrr. > münakasanın bilânçosu 2 ©ÜNÜN AK SLERi Şöhret açlan Mide açlığı, korkunçtur, aci dır, hazindir. Şöhret açlığı ise, sadece gülünç... Alınlarını, uzun bir emeğin ter damlalanndan çizdiği hale ile aydınlatamıyanlar, söhreti, on beş günlük tırasın yüzlerine çe rirdiği sakalda anyorlar! llim ve san'at yolunda, kalemIerine dayanarak yürümeği zahmetli bulanlar, dudaklannm arasına uzun bir yeniçeri çubuğu iliftirip dolafmayı daha kolay ve fcârh buluyorlar! Hayatı, eşyayı, manzaralan, kal bin ve dimagın gözlerile •eyredemiyenler, sağ gozlerine bir tek gözlük takmayı kâfi görüyorlar! Golf patolonu, mesin ceket, şapkasiz baf ta bu yeni içtihar çarelerindendir... Evvel zamanın, uzun trrnakli, süpürge sakalh allâmelerini; perifan kıyafetli, dağmık »açlı, meykane şairlerini dü«ünüyor, bir de ayni yolun bugünkü yolcularına bakıyoruzn da, hayat bana yalnız şekli başkalasan bir kıyafet değiştirme aktörü gibi görii nüyor! Aç ihtiraslannı zengin bir şöbretle doyuramıyanlar baki kal • dıkça, galiba ilim ve san'at dünyası bir karnaval beldesi olmaktan kurtubnıyacak! YUSUF ZIYA cümle fle temas etmek lâznngeliyor. Siz tenkitlermizde mütemadiyen, sizin yalnız yasnuzla degfl sahsınızla da ugraşıldığı şikâyetini tekrar edip duruyorsu nuz. Hatta bizim «Agaoglu Ahmet Bey Ie bir besaplasma» baslıkh M yaznmzı alarak cbakm benim sahsmüa ugrası yorlar, o halde ben de onlarm sahsfle ugrasacağun.» Diyorsunuz. Fakat bu yazılarda hesaplasüan sizin şahsmız değfl, sahsî te'âkkiletiniz ve kanaatleri • nizdir. Çünkü bu 3ri yazımn birinctsi baştan sonnna kadar demokrasi mefhumunun ve ikinci yazı demokratik mfl letlerm müstemlekeleri istismar mes'elelerimn tahliline hasrolunmuftur. Hatta bu tahlinerin en hararetli satırlan arasmda bîle sîrîn s ^ « m « «rmillî h»vahmızın seyrinde müdahaleniz ve Harbi Umumt gençliginm terbiyesinde eliniz v. eme^iniz vardn.» gibi takdirlerle laymetlendirOivor. Böyle bir sogukkanlılıgı ve hüküm itidaKni ne mesrutiyet devri mOnakasalannda, ne de sizin tenkitle rinizde sezmek bile kabü deÜldhr. Şahısla uğraşan adam, yukanda bir kaç misalini verdigim kelimeleri ve iddialan kullanır ve bunlan bpkı sizin tenIdtlerinizde oldugu gibi muhatabmı 3cn' etmek icin dejnl, en pis sözleri söyKyenleri en üste çıkarmak njyadında olan bask insanlan kazanma endisesile ala bîi^'^ne i*rtcder durur! Vâkıa ffldrler sahsa çok merbuttur. Ve fikrin üstünde sahsm damcrası vardır. Binaenaleyh fikri tenldt isine şahst tenldt adeta kendiliğinden girebiiir. Fakat o sizin tenkitleriniz için degfldir Ahmet Bey! O fikirlerine sahsmuı damcasını vuranlar içtndir. Yoksa sizin fikir sisterainizi siz de mraf edersiniz ki, size ait olmıyan bir tefekkür tarzmın, sizde basitlesmis, yani sizde manasmı kaybetmiş olarak sadece bize naklinden ibarettir. Nâkil ancak nakledebildiğinden mes'uldür ve onun hamulesmde kendî şahsivetinm ve emeŞmin damsrası yoktur. Onun içhıdir ki Ahmet Bev, biz daima sizi degil bu nakledebildi&inizi tenkide çalısıyoruz. Sözümüz size defrü, sjzm basîtleftirilmiş hamulenize ve bu yükü sizin zayıf omuzlarmıza her nası'sa hediye etmiş olan fikirlere ve sistemleredir. Yoksa sizin sahaıntzı orselemek ve sahsî hayatınızın muhasebesini yapmak, sizi temin ederim ki, beni işgal edecek bir is ve beni cezbedecek bir hareket değOdİr! ŞEVKET SÜREYYA hmmazsam, ertesi güne kalır... Bak, onu da bilmiş ol... Başını çarpıtarak igdi: Peki! Fakat bu, baş igiş te, peld! dryî? te mazlum bir Haat degfl: Hele paramı vermeyin, geciktirfn; iste o vakh konuşuruz! Diyen bir bal, bir eda, bir ihtar var. Saka, Su getinneğe gittL Asağıda, mutfakta dolaşıyorum... Acaba ço cuklardan haldkati sakladığuna f ena mı ettim? Sakanm: Parayı peşin alınm! Demesi, sonra, başnn çarpıtıp ige • rek: Peki ama, hele paramı verme yin, geciktirin, işte o vakit konuşuruz!... Ihtan, beynimi hrmalıyor. Onlar, kumpanyanın nerelerde, ne zaman, niçin, ne gibi sebeplerle suyu kestigini bilmezler mi ? Hiç bflmez olurlarmı? Yaptıklan işin bütün ruhu, inceliği burada... IMabadi vaff İnfilâk faciaları 30 kişi öldüt bir yangın da beş çocuk yandı Morlia Meksika 21 (A.A.) Altmış paket dinamitin mfUâkı yüzünden 33 kisinin telefolmus oldu * ğu bildirilmektedir. 4ğaoğlu Ahmet Beye cevap Muhterem Ağaoğlu Ahmet Bey, • Tehevvürün basladığı yerde şuur su ' sar derler. Bu söz maalesef bizim münakasanuzda da teyidini ve tecellisini buldo. Sakin ve ağnr bir sogukkanhlıkla baslar gibi görünen daha ilk makale nizm sonunda ib'dalini ve muvazenenıri kaybetti ve nihayet hunmetmizle, bizde maalesef alışdan, maalesef beklenilen seklini ve cereyanmı aldı, yahut «mecrayı tabiisini» buldu. Son yazdannızda ise bu tehevvür, adeta bir taraftan vakti gelmiş bir yolculuk için acele çantasım hazırlarken, diger taraftan her önüne gelene her aklma gelen şey için karmakanşik son lâflanm yetiştiren, çok konuşan, sinirli bir adamın gürültüsü seklini aldı! Muhterem Ahmet Bey, Ben size nazaran çok yeni bir y a a a olmak ve begendiğhn mevzular üstünde yazı fle calısmayı sevmekle beraber, munakaşadan daima çekmdim. Bunu daima faydasız buldom. Sizinle cereyan eden münakaşamn: da maalesef, bu his ve kanaatimdeki isabeb* teyk eden yeni bir delfldir. Fakat siz, burada gorüştüğünmz zaman, aramızda geçecek münakasanm hiç bir zaman demagojik bir şekil al mryacagnn ve bizdeki münakasalarda alısılan sözlerin ve iddialarm bizim mfinakaşamızda tabiatüe yer bulamryacagmızı söylediniz. [ İ J . Sizin unutkanlıgınm vakıâ işrardîm. Meselâ Hukuk mektebinde ders verirken oaznn g ıj eceg uıız denoaneyı, bazan ve recegmiz dersi, bazan da okutacagunz talebeyi unuttugunuzu hikâye ettikleri zaman bunu tabîî bulur, mazor gSrür • düm. Fakat burada bana «sizi tenldt edecegim!» dediginiz zaman «sizin ten • kjtlerinizi memnuniyetle telâkld eder».. Hatta bizhn aleyhhnizde olacak bu yazılara, nezahetinize emin obnanuz lâ • znngeldigi için Kadro meemuasmda bile yer verebfliriz!» demekligune karşı gösterdigmiz duygulan [ 2 ] ve verdigîniz teminab bu kadar çabuk unutacagmızı bihnezdim. Halbdd Ahmet Beyefendi! Alışılaa ve Delcienuen mercraya gmnıyecegını temin ettiğiniz tenkitleriniz şimdi roey • dandadır ve bunlann bu kuçSk biUnçosunu yapmak, daha aonrald mfinakaşalar için pek faydalı olacakbr. Yazı lanmzda, bilinen bütün tezyif malzemesine bol bol yer verduuz! Vakıâ biîiyorum ki bu maızeme, meşrutıyet dev ri münakaşalannm, yahut münakasa teknigini bu devrin ruhundan alan ve kendi ruhlannda muhafaza eden mu harrirlerin esas sermayesidir. Bu teknigin makanizmasmı ve bu malzemeyi, o devri okuyanlar gayet iyi hahrlarlar. Hatta ben bile size, ise hiç te kehanet şeküi vermeden, bu tekniğin ve bu malzemenin, meselâ daha uzun süreeek bir mSnakaşada sizi daha hangi merhalelere yani ynkarda isaret olunanlar dnsinde hangi sSzIere ve iddialara surüUiy* cejHni simdiden haber verebflirim! Fakat bizim davalarmuzdan biri de, kendi neslimizhı münakasa teknSHni de, kendi neslimizin fikir seviyesi gibi, kendi devrimize has kılmakttr! Fflvaid «eevaba eevap» yazdanmzda «beni bu yola sevkeden sizsmiz!» diyorsunuz? Fakat buna maddeten knkân yok. Çünkü isaret ettiğim ve yalnız bir kaç nümunesini verdüHm kelime ve tddia kabalıklanmn çogu, sizin, benim eevabnndan evvel çıkan on dört makalenizden almrmstır! Halbuki bu kelimeleri bizim yazüanmızda bulma[1] Bizim cevaplarunBda kat'iyyen bulunmayıp sizin yazüannızda bol bol yer tutan bu sözlerin ve iddialarm bazılannı isaret edelim: Sözlere mlsal: «Palavra, uydurma, taklit, mukallit. eahil, komünist v. ».* İddialara mlsal: «Ben çok vatanperverim, «en değllsln! Ben çok âlimlm, sen cahllsin! Ben çok kitap ofcudum, sen okumadm! Pilân âlim diyor ki v. s.> [2] Hatırlarsınu ki, o zaman şikftyetiniz gazetelerin yazılannıza yer verme mesindendi. cekse, susuz kalacagız. Müzehher'in kaslannm arası buru şnyor: Eyvah! Susuzluk çok fenat Merak etroe çocugum... Evlere, tenekelerie su taşryan sakalar var. OnIardan birini peyleriz. Ne yapalım, jdare edeceğiz? Müzehher'm yüzü güldü: Ne iyisin agabey? Bunun iyisi, fenasi yok... Şimdi bunu mu dert edeceğiz? öyîe agabey... Niyazi'yi saka buldurmak için bekçüere yollamısum. Çocuk, soğuktan yüzü gözü kızarnus, morarmıs bir halde geldi: Bekçilere söyledim. Yann sabah erkenden birini gönderecekler! Gülüyorum; sen, keyifli görünüyo • nun, fakat kalbime bir iğne saph... Günlük peşin masraflara, sakayı da flâve etroeli!... Kim biltr, bu da kaça maIolacak? Bu da, bizi epey sarsacak... EHerim bögrümde... Hâdiseler, kendüiklerinden doguyorlar... Buna mâni nıza hiç bir zaman ihtimal yoktur. Sonra gene tasd3( edersiniz ki, biz kendi ya zılanmıza, ancak bu münakasanm ruhile fflen alâkadar olan munevver neslin anhyacağı bir eda verdik. Onlarm diiiyle konuştuk. Genis kari kfitlelerint hoşlandırma veya Üri tarafm bakfcmı ve haksizîı^rnı tayin ederken en pis keli • meleri kullnnanlan daima üste çıkar • ma itiyaduıda olanlan kazanma hissî, hiç bir zaman bize rehber ohnadı. Za ten «Kadro» nun bütün neşriyab buna şahittir. Şahıs kavgasma, avamfiripIiSe, mahza yazı yanhnıs olmak için karalanan seylere bu nesriyat içmde tek sahrIık büe yer verilmemistir. Maamafîh, mademki baslamıs bir mfinakasa vardır. Mademki yanlaruuzı eevaDsız bırakmanın savgısızldc olaeagı hakkmdaki düsSneemiz, biri havsiyet kmcı bir takım kelimelere ve iddialara maaieaef sizin kaleminizden muhatap olmak felâketme düsürmSstür. O halde biz gene sizin yazı kiyadınızı ve münakasa tekni&nizi hos RÖrelim. Fakat biz gene kendi devrhnizin seviyesine sadık kalalnn ve sözlerimizi sona erdirelim. Ahmet Beyefendi, Son sozlerhnizi isaret ederken, mfinakasa mevzuunu bir defa daha hahrlatmak faydalı olacakbr. Bilivorsunuz ki. sizin tenkft mevzuunuz, dört tarafa dal budak salmakla beraber, hakikatte, benhn «tnV''Sr» ve Kacfro» i*rmli khabnndır. Bu kttabı kendim yazmıs olmak itibariie, cevaolanmda, gerek size gerek bu munakasatan takip edenlere karsı en birinci vazifem, kendi eserhni metedici vaziyette kahnannrkh. Bunu daî ma grSzonunde tuttum. Sizin dagıttıthnız ve yirmi senedenberi smıflarrla okuttn?unux notlarm bir tekran seklini verdiginiz mtmakasayı, ben ancak kitabtmla alâkadar bir kaç nokta üzerinde tooladnn ve yahnz o noktalan tahlfle calıs tnn. Bu tahJPlere de ya akademik bir mahiyet, ya bir materyel mecmuan haEni vermemegi ve onlan bir günlük gazetenin çerçevesi dahiltnde ve umumî hatlar üstünde tutmavı daima gözonünde bulundurdum. Meselâ size eevaplanraızın nazarî kısmı, bizim tezlerimîz, başlıgı altmda Kadro'nun on îlrinci sayısmda çdrtı. Sonra siz de gordunuz ki, her roakalem, sizin «benim yanlanma cevap verîlmiyor» demenize rağmen tenkitlermizden aynen alınmıs parca larla baslar ve bu oarçalara verdigim cevaptarla biterdi. Cevaplarmun heyeti meemuasnun asıl hedefi de, bu müna • kasada 3ci tarafm müsterek bir Ksam olmadıthnı ve binaenaleyh aranszdaki asıl aynlıguı bir usul ve fr'6rv% aynh$ı oldugunu gostermekti. Tahlillerimde daima bunu isbata calıstım ve bvnu îsbata yanyacak delfller verdhn. Benim cevaplanm bu tezle baslar ve bu tezle biter. Gene bir infilâk Riga 21 (A.A.) Kurdawa yakmında bir ormanda kâin brr bıç kıhanede bir infilâk vukua gelerek 6 kisinin ölümune ve 3 kisnin de ağır surette yaralanmasma sebebiyet vermistir. Beş yavru yandı mağazasında şiddetli bir yangın çıkmıs, bir kadm ve 5 çocugun ölümune sebebiyet vermistir. Grenade 21 (A.A.) Bir ecza Amerikeflıların mötaleast Vasington 21 (A.A.) Beyazsaray'ın knmızı salonunda aktolunan konferans saat 12,30 da bitmitşir. M. Roosevelt, M. Hoover*den a y nldıktan sonra otelmde kongrenra demokrat reislermden bir cogu fle görüşmüştür. Diplomasi mehafiiin • de Beyazsaray'ın tebliğinde yalmz tngiltere'nin zikredilmis oltnasi hususu kayde şayan görülmektedir. Yeni 6ömrökler ve inhisarlar bütçesi Ankara 21 (Telefolna) Gümrâkler ve tnbisarlar Vekâleb'nde bugBn Mösteşar Beym riyaseb* altmda bir komrsyon toplanmıştır. Komisyon Vekâ • letin bütçevni tesbk ve icma] ebnisttr. Resmi tebliğ Vaşragton 21 (A.A.) Hali haktrda riyaset makaminda bulunan Reisicumhur ile mtihap edilmiş olan Reisicumhur arasmda aktolunan konferansm hitamında neşrolunan fcebligm metni şudur: < Mükâlemeler bilhassa ecnebi tnemleketler vaziyetinin tetkikme nasredilmi* ve takip edilecek usule ait olan atideki beyanatta mutabık lcalımzuşbr: «tngiltere hükumeti Amerika hülemetmden borçlar mes'elesinin yehidea tetkik ediimesini talep etmiş Yeni adliye tayinleri Ankara 21 (Teîefonla) Adh'ye Vekâletinde hazırlanmakta olan yeni tayin listesi bir Ori gun kadar Bayve kâlete gonderilecektir. tngüizflerin mnttdean Londra 21 (A.A.) Siyasi znehafil Amerika'ntn önümüzdeki mart aymda harp borçlarınm müzake • reye menrur bir tngiliz * Amerikan konf eransmı içtimaa davete karar vermesmi memnuniyetle karşıla • maktadır. Zira haziran taksiti bu mehaf fli dddî surette meşgul etmekte »di. Bu müzakereter mart ayında ya pilacak olursa taksHra tediyesi otomatHc bir tarzda teahhur edeeektir. tngiliz heyeti hiç şüphesiz hükumet erkânmdan biri ve ihtimal M. Chamberlane ile malî mütehaasıslardan M. Leith . Ros» ve M. Fisher'den mürekkep olacaktır. Djyanet işleri Riyasetinde bir tayin Ankara 21 (Teîefonla) Diyanet İşleri musavere heyeti azasmdan Ali Vahit Bey kendi antHİle tekafit ohnuştur. Munhal musavere heyeti azalığuıa Tahrtrat mudüru Necati Bey seçflmistir. Evkaf mudörleri arasında Ankara 21 (Teîefonla) Gümfishane Evkaf müdurluğüne SSrt Evkaf mudurS Şevki, Sürt Evkaf mudurlugune Mugla Evkaf mudurS Haydar Beyler tayin edflmişlerdir. tfr. I Yakında ikhdar mevkiine gelecek bian idare, bu maksatia gelecek olan fngiliz mümessillerini mart rptida Yeni kaymakam Ve mektupçular Ondokuzlar Karannın akıbeti! Yunan intihabatı Kaymakam ve mektup Teklifleri kabule ne Çin, gular arasîndaki nakiller ne Japonya yanaşnuyor Ankara 21 (Teîefonla) Orhaheli kaymakamlıgma Sultaniye kaymakamı Lâtif, Goksun kaymakam hğına Manavgat kaymakamı Meh met, Bartın kaymakamlıgma esbak Maçka kaymakamı Nazıtn, Thebolu kaymakamlıgma Bartın kaymakamı Tevfik, tnebolu kaymakamlığına vilâyetler idaresi ikinci şube şefle rinden Celâl, Bafıçe kaymakamh fına Kızıltepe kaymakamı Avni, Keskm kaymakamlıgma Çubuk kaymakamı Abdülkadir, Çubuk kaymakamlığına Ahlat kaymakamı tzzet, Seyitgazi kaymakamlıgma Ankara maiyyet memuru Necati, Bozkır kaymakamlıgma Adavtran nahiyesi miiÜiirü mektebi hukuk mezunlarmdan Hamit Beyler tayin ediltnişlerdir. Ankara 21 (Teîefonla) Te kfrdag mektupçuluğuna Çorum mekItupcusu Mrthat, Çorum mektupçu fuguna Tekirdağ mektupçusu Salim, Muş mektupçuluğuna, Zonguldak mektupçusu Salâhattm, Diyarbekir knektupçuluğuna esbak Çorlu kay fenakaım Zihni Beyler tayin edildişlerdfr. Cenevre 21 (A.A.) Mflletler Cemiyeti nexdindeki Çm heyeti, 19 uzlar komitesinin 21 kânunuev vel tarihli muhtırasma cevap ver mek hususundaki tehirmi protesto eden bir beyanname neşretmiştir. Heyet, karar suretinden bflhassa yeni Mançuri devletinin tanınmasina müteallik olan karar ile cemiyet asasmdan ofamyan devietlerin tetkik komUyonunun mesaisine tştirak etmeleri lüzumuna dair olan karara riayet ettirilmesi hususunda urar etmektedir. Bu prensrplere riayet edilmedigt takdirde Çin yapılacak teklifleri kabul etmiyecektir. Atina 21 (Hususî) Yeni hüku medn intihabab bir an evvel üân etmek hakkmdaki karan Çaldarts hrkası er kânmı endişeye düsürmüftur. Bu frka erkânmdan bk> kumı bütün fırkalarm iftirakîle bir temerküz kabtnesi teşkuini arzu ediyorsa da son zamanlara ve hatta düne kadar bu Mcrin mürevvSei olan Venizelo* fırkatı arfak buna yanaşmak istemiyor ve Çaldaris fırka* sınm boyls bir hükâmete istirak hak • kmdaki arzulan mustakbel intmabatm neticelerinden emin ohnadıklanndan ile» ri geldigi kanaatinde bulunuyor. Maahaza böyle bir teklif Çaldarâ fırkasmdan resmen vaki olursa Veni • zelos fırkasınm dermeyan edeceği en birinci sart temerküz kabinesmm riyasetinde behemebal M. Venizdos'un buhramasıdır. Böyle bir hukâmet kısa bir laman için teşkü edüirse tek • lifi kabul ohmacaktır. Yaş mes'elesi Halbuki isaret etti^imiz bu gör&f farkmı derhal bir yas farkı seklinde anlamak size her nedense hos ve alâkayı eaBp gorundu. Yasimza hürtnetimiz oldugunu ve funr eskiföi derken yasmızı kastetmedighniz hakkmdaki sozlerhni • zi [ 3 ] hatta siz de aynen nakletmekle beraber (hayır! Mı^akkak ki k^stin'z benim yaşımdır!) diyorsunuz. Bu gorüf münakaşasım bir yaş münakasası ?ekIine soknMnmda kat'iyyen isabet yoktur. Zaten sizinle bizim göriislerbniz ve tetkik utuHerhniz arasmdaki aynhk yaşlanmız arasmdald aynlıktan çok daha fazladır. Şaht* mes'elen Yaş mes'elesi hakkmda fJkrimizi söylerken sahıs mes'elesine de bir kaç [3] Kendi yaşııuza hücum ediyor zehabına düştüğünuz ciimlelerimlz aynen cunlardn*: cAgaoglu Ahmet Beyle aramızdakl fark bir zaman ve devir ayrüığı İle if ade edl lebllir. Bir zaman ayrıhgı ki yas farkını bittabl kastetmiyoruz Blrimlzi on dokuzancu asnn, on ddkuzuncu asra uygan olan bir takım telâkkl enkazma bağlamış dururken dlğerimizi. Harp sonu devrinin mütemadiyen yeni sekiller alan cemiyet kaidelerile beraber her an, yeni ufuklara doğru çekip götüruyor.> olamıyorum. Hâdiselerin selini durduramıyorum... Sabahleyin, saka geldi. Kasketinin vizyeri enseye kaymış, ablak suratb, ter bıyıkb, hantal bir defikanh. Bön bön yüzüme bakıyor. Dd sabah, iki de akşam, günde dort teneke su getireceksin! Tutuk tutuk cevap veriyor: Olur... Getiririm... Tenekesi kaç kuruştan? On kuruştan... Pahah degfl mi? Hemen dönüp gidecek gibi, omuz • larmı çarpıbyor: Aşagı olmaz! Bakışlanndaki dtklik, sesindeki sertlikten ürktüm: Peld... Peki... Kaç gün alacaksınız? Beş alh gün... Su gelinciye kadar... Parayı peşin alınm... Kanlı gözleri, beni korkutuyor: Olur... Sayet, ben, evde fflân bu Drahmi yakseliyor Atina 21 (Hususî) Yeni hiikumetm tesküindenberi drahmi fiatı düzel mektedir. Bu sabah borsada dolar 181 drahmide açıknıstr. Son samanlarda dolar 2 1 0 drahnnye kadar çtkrraştı. Mançuri'de tecemmu etmesini na tik bulunan protokolun imza edilmis bulunduğunu beyan etmiştir. Mumaileyh, bu suretle uzak sarkta sulhun devam ve bakasmı temin için yeni ve müessir bir teminat vücüde getirilmif olduğunn söylemiştir. Çin'de her zamankmden ziyade siyasî bir tesevvüş hüküm sür mektedir. Çin hükumet ve milleti ne sbndiki vaziyetin pek mef'um bir takım neticeler tevlrt edebileceğini ihtira etmek mecburiyetinde bulunuyor ve kendilerini hattı hareketlerinde daha ileri gHmeden ev vel bfraz düfünmeğe davet ediyo ruz. Sokak kapnmuı çmgnragi, sert sert çalımyor. Yerunden sıçnyonnn: Kapı çalımyor... NiyazTnin çahşı degil... Niyazi kömürcüye, daha demin ghti. O, olamaz. Kim geldi, acaba? Onun için seslendhn ya! Demindenberi çahnıyor... Su kumpanyasmdan gehnişlerdir, bu muhakkak... Fakat kafamm içinde, bir renk düsünce var: Müzehher'in yüzünfin sanhğı! Müzehher'in yüzu, neye bu kadar san? Tam san da degil, küflü san! Hattayeşfl... Hayır... Bu^pn bir hakikat olmasma imkftn, ihtimal yok... Onun yüzüne bu, renkleri veren, benim kafam; benim vehmim... Gözlerim aldanıyor, o kadar! Kumpanya, suyu kesti. Müzehher'e anlatıyorum: Gene yol bozulmuş, Müzehher... Tarnh edifinciye kadar, kaç gnn süre Japonyetmn fikri Takyo 21 (A.A.) Hiikomet Cenevre'deki nrorahnas heyetinden Drummond formülü'nün Milletler Cemiyetine dahil olmıyan devletlerin iştiraki hakkmdaki madde çıkanlmak şartile kabulünü isiemiştir . Hariciye Nezareti bu şıkkm ka,bule şayan görülecegmi ummaktadır. Fakat 19 lar komitesi 20/21 tarihli karar suretinm esash tadilâta uğratılmaksızm kabnlunde ısrar gö»terecek olursa Japonya'nın vereceği eevabm bir hayirdan ibaret olacagı da nezarette ihsas edilmektedir. M. Falke ile mukavele yapıldı Ankara 21 (Teîefonla) Ziraat fnütehasast M. Falke fle mukavele hn toalanch. M. Ufidctntn beyanah Basvekâlet MÖsteşan Ankara 21 (A.A.) Basvekâlet Müstesan Kemal Bey bu akşam tstan bul'a hareket etmisur. Tohio 21 (A.A.) Diyet açıl dıgı zaman M. Uchida, aöz alarak yeni Mançuri devletinin Japonya tarafradan tanmnuş olduğunu, müşterek müdafaayı ve Javon kıtaafanın sun! Sen, beni zehirüyorsun!... üsüyormuf gîbi omuzlannı losarak merhametle gülüyor: Dikkat ettiniz mi? Arakadaşundı, diyorum. Çünkü onun hakkmda» ölüm karannı verdik!... Sen, bir yılansm... Beni zehirtiyor • sun... Ben, Müzehher'in hakkmda ölüm karannı vermedira... Müzehher'in bronşiti geçecek... Eskisinden canlı, sen, şirin olacak... Bu sıkntb gunleri de geçecek... Evimiz, cennete dönecek... Agabey... Ağabey... SOkinerek dogruldum: Ne var, Müzehher? Bir şey mi btıyorsun? Müzehher, kesik kesik gülüyor: Basın mangala düşecek, diye korktum... Uyuyor rauydun? Gülmek istiyorum, fakat Müzehher*in yüzüne bakmaktan kendkni alamıyorum. Neye öyîe yüzüme baloyorsun? i CUMHURtYET'in tefrikaa: 55 Tipi JDindi! Yazan: MAHMUT YESARt tjger, her çalınan seyin yerinjde, mutlaka baska bir şey gormek istiprorsan, kırmızı çiçekliklerm yerine, üç gün evvel, senin odanı tsıtan komSrS; portatif etajerlerin yerine, iki günlük biblolarra, abanoz fflin, tnercan tavşanlarm yerlerine de evin fJSrt günlük ekmeğini, gazini koyahm! Diyemiyeceğim! Ali Fasih'm arkadaşı kısa boylu, za^ıf, gözlüklü adam, sol gozünü kırpısIvarak acnr gibi, alay eder gibi, ber şeyi hmlamak ister gibi, her an manası defcisen bakıslarile karşunda duruyor: Bir mudze, onu bayata iade etse, lıeDd de bosumuza gitantyecek... Zira, karsısmda utanacağa! Hayır! Yalan... Müzehher için boyle t i r tehKke yok... Sen, beni zehirliyor