Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Camhariyet S ON TELGBAEİsAR Bana kahrsa Düzme ilâç isimleri Istanbul'da yapılan bazı yerli ilâçlar var ki bir takım uyduraıa Avrupa isimleri taşıyorlajr. Lâtince bir söz kökünün sonuna <rol», «alj>, «in», «alin» ve «olin» lâhikaları ilâve dilerek yapılan bu ilâç isimlerini hep bilirsiniz. Ben bu uydurma kelimelerin yerli mallarımıza bir Avrupa ilâcı süsü vermek için kullanıldığını sanırdım; fakat epey zamandır daha garip ilâç isisıleri gözüme ilişmeğe başladı: Türkçe bir soz kökünün kuyruğuna yukarıdaki ecnebi lâhikalanm takıyorlar, meselâ bir «mide» kelimesini alıyorlar, bundan «midalin» garibesini çıkanyorlar; bir «barsak» kelimesini ahyorlar, «barsakal» garibesini çıkanyorlar. (Her hangi bir ticârî müesseseyi zarara sokmamak için gordüğüm ilâç isunlerini aynen yazmadım, fakat o kaide ile kendim bu misalleri yaptım.) Ecza möctahzirlannnza bu düzme kelimeleri ortaya atmak cesaretini veren nedir? Belki de her Avrupa milleti tarafmdan ilâç isimlerinde ayni lâhikalann kullanıldığım görmektir. Fakat bu lâhikaları kullanan milletler ayni dil ailesine mensupturlar; onlara bu isimler sakil gelmez. Türk söz köklerine ecnebi lâhikaları ilâvesile yapılan kelimeler bana pek çirkin gorunüyor. Meselâ bir sinir ilâcına «siniralin» gibi isim kovmak, o ilâçtan beklenecek faydayı hiçe indirebilecek kadar, Türk dilini sevenlerin sinirlerine dokunabilir! PEYAMÎ SAFA Karikatüriat Cemal Nadir Beyefen diye: «Çığ» mecmuasuıda intisar eden karikatiir mevzuunuzun bir Ingiliz gazetesinden nakledilerek bir ay kadar evvel «Haber> gazetesinde çıkmış olduğunu kabul ediyorsunuz; fakat ingilizce bilmediğiniz gibi o lejandm Ingiliz gazetesindeki aslını da görmediğiniz iddiasmdasıntz. Böyle bir tevarüt mümkündür, hele sizin gibi her gun iki mevzu, hem de çoğu güzel ve cazip mezular tasarlamak mecburiyetinda olan arkadaşlanmız böyle bir tevarüde kolayca düşebilirler. Bunu da ben kabul ederim. Yalnız, evvelce de sizin bir tevarütten ziyade iktibasa benziyen bazı lejandlannıza rasgelmiştim ve sanınm ki benden evvel başkalan da buna işaret etmişlerdi; bir de gerek o ingilizce gazeteden naklen «Haber» de ve gerek sizin eserinizdeki lejandlar, biribirlerinin âdeta kelimesi kelimesine o kadar aynidir ki, insan, masebaka ve hale gore böyle bir şüpheye duşmekten kendini alamıyor. Artık Haber'deki resim de sizinkindcn evvel çıkmış olunca, teminatınıza rağmen, içimizde hâlâ sinsi bir «Acaba?» kalıyor. Maamafih, ben mi yanılıyorum acaba? !... P. S. Maarif Vekilinin mühim beyanatı SovyetRusya ilejaponya arasındaki ihtilâflar Japonya «Evvelâ ihtilâfların halli, sonra ademi tecavüz misakı akti» dedi Moskova 17 (A.A.) Tas Ajansı tinin yukarıda îlk fikir île tamamen âşağıdaki tebliği nesretmistir: mutabık olduğu bildirilmiş ve bu 31 kânunuevvel 1931 de M. Yonoktai nazara Japon mehafili taracisava Hariciye Nezaretini deruhde fmdan iştirak edildiğınm memnu etmek üzere Moskova'dan Tokyo'ya riyetle görüldüğü ilâve olunmuştur. geçerken M. Litvinof tarafmdan kenSovyet Rusya hükumeti, Japon disine yapılan teklife cevaben, Jafcükumetinin hali hanrda bu fikrin pon Hariciye Nerareti tarafmdan bir tarbikini imkânsız buhnacmdan doademi tecavüz mUakııun imzası îçin layı teessür izhar etmektedir. müsait görülecek zaman hakkında Sovyet hükmeti ademi tecavüz minrahtelif mütalealann mümkün olsakinın aktinden sarfi nazar edilmeduğu bildirilmektedir. Bu mütaleasinin, tekmtl ihtilâfların halli ve sui îar meyaıunda, ademi tecavüz mitefehhücnlerin izalesi için müsait bir hava yaraiacagından füphe etmektesakmm atide iki memleket arann dir. daki ihttlâflı mes'elelerm hallini tetnin edecek bir tarzda aktî lâzım gelSovyel hükumeti bir Japon Sov'idiği zikredilmektedir. Bima muhalif yet Mançuri komitesi teskili hak diğer bir fikir de şudur: Evvelemirkınd'aki Japon teklifini tetlkika âmade ihülâf sebepleri izale ve ademi de olduğıınu beyan eylemektedir. 'tecavüz misakı gibi daha nmumî Çin Japon ihtilâft ınes'eleler bundan sonraya talik eTokyo 17 (A.A.) Nazırlar mecdilmelidir. lîsi Cenevre'deki Japon murahhas Japon hükumeti de bir ademi teheyetine kablo 3e gonderilecek tacavüz misakmın imzası için müsait limat metnini tasvip ebnîstir. samanra henüz gelmemiş olduğu, Alman malumata göre labine bu eimdilik iki memleket arasmda mevtalîmatta 19 lar komite*! tarafmdan cut muhtelif mes'elelerin halli ile teşkil edilen tâli komisyortun müzameşgul olmanm müreccah bulun keresine, Amerika ve Rusya gibi duğu fikrmdedir. Milletler Cemiyetine dahil ohnıyan Japon hükumeti hali hazrrda iki hükumetlerin de istirake davet eİarafın kıtaah arasındaki temaslar dilmesi tcklifine muarız olduğunu "Gzerine çıkabilecek müsküllerin mabildirmişir. fcaTlî vasitalar yardunile muslihane Gene bu taGmatta Çin ile Japonya bir surette hallini ve bu tnüsküllere arasmda doğrudan doğruya yapılamani olacak ihtiyatî tedbirler hak cak müzakerelere bu tâli komisyokında noktai nazar taatisini tercih nun her hangi bir suretle müdahaleeylemektedir. Gösterilen hal çareleri de bulunması hususunda ısrar gösarasında hudut hâdiselerine mani t«rilmİ5tir. olmak için bir Japon Sovyet Man Amerika Çin*e yardım m't ediyor? çuri komitesmm teşkili misal olarak Vaşmgton 17 (A.A.) M. Stimtelkin olunmaktadır. son, Tokyo'daki Amerika sefareti Bu cevap, Sovyet Rroya'nın bir tarafmdsn nesrolunan ve Amerika'ademi tecavüz misakı akti hakkrantn Çin'e para ve mühimmat vermni daki teklifini simdilik reddetmekte na dair olan haberin dogrn olraadıolduğu için 4 k&nunusam 1933 tarina dar olan habern doğru olmadı hinde Japonya Hariciye Nezaretme ğına dair bulunan tekzibi teyit etbir nota verilerek Sovyet hükunae mistir. jıuııınııınnıınıınüiuııııınıuııimm Reşit Galip Bey, maarif siyasetimizi izah Memleketî bir an evvel okutmak için köy pansiyonları vüctıde getirilecek AnVara 17 (A.A) Maarif Vekili Dr. Rf>v't Galip Bey, Anadoîu Ajansının rauhtelif suallerine cev? ben su beyanatı lutfetmislerdir. « Millet mektepleri faaliyeti bütün vilâyetlerde devam ediyor. Bazı vilÂ"etlerm bu hususta sarfet I mekte olduklan gayret takdirle kar • şılanan muvaffakiyetli neticelere varmaktadır. Bu işe tam hızını ver j memis vilâyetlerin de önümüzdeki haftalar içinde faaliyetlerini artttr • j mak suretile geçen zamanı telâfi edeceklerini umuyoruz. Gerek açılan millet mektepleri gerek bu yıl bunlardan imtihan ila şehadetname alacakLann sayısı şu * bat sonlannda belli olacaktır. Köy mektebi yatı pansiyonları, mevcut köy mekteplerinin adedini gîîder. Bütün köylerimizde ayn ay* n mektepler açmağa, bugün ve da* ba epeyce bir zaman maddî imkân bulunmıyacagından gerek kurulmus mekteplerden gerek bundan sonra kurulacak olanlardan en genis öl • çüde istifade temin edebilcnek ve memleketi bir an evvel baştan basa okur yazar kılabilmek için almabilecek amelt tedbirler arasmda köy yatı pansiyonlanna ehemmiyetli bir mevki veriyoruz. Artvin'de ve bil • hassa Antalya'da yapılan tecrübe • lerden bu çığırda muvaffakiyetle yürünebileceği hakkında emniyet verici neticeler alınmıştrr. Köy yatı pansiyonları, köylü çocukların haftalık yiyeceklerini çiğ olarak köylerinden beraberce getirmeleri esasına istinat eder. Bunlar muallimlerin nezareti altında pansiyon hiztnetine bakan köylü pansiyon analan tarafmdan plsirîlir. Pek az masrafla en büyük ihti • yaçlarımızdan birini karşılıyan bu teskilât önümüzdeki yıl zarfında daha ziyade genişletilecektir. Bun lar da ayni zamanda çocuklann kendi eşlerini kendileri görmeleri ve mevsimine göre sebzelerini mual • limlerin idarasi altında kendileri yetiştirmektir. B. M. Meclisinde müzakere edilmekte olan hususî idareler kanunu nun vilâyetlere verdigi vazifeler arasına köy mektepleri yatı pansi yonlannın ayni zamanda köylerimizde içtimaî hayatm yükselisi içinde hayırlı müesseseler olacağına kana • atim vardır. Diyarbekir, Gazi Antep, Antalya'da birer yeni lise açıknaktadu. Esas itibarüe mevcut orta mekteplerin ve liselerin te•isatı, techizat ve ders malzemesi kuvvetlendirüerek tedris ve terbiye esaslaruu en iyi ve en sağlam usullerle takıp edebilecek hakikî mektepler haline getirüebilmeleri de yeni liseler açmak derecesinde mühim işlerimizdendir. Tetkikatıma göre bugüne kadar açılmıs olan orta mekteplerin ve liselerin yalnız ders malzemeleriıu tamamlamak için 700 bin liradan fazla paraya ihtiyaç vardır. Ilk tedrisattan umumî halk terbiyerine, orta mektebimizden darülfünuna kadar bütün umumî maarif sahalarmda tetkiklerim bitmif ve yapılmasmı lfizumlu gordüğüm hususlar hakkındaki notlar tamamlanmıştır. Şimdi talim ve terbiye azalan ve umum müdürlerle birlikte bunlann tatbflcat sahasında yürütülmeleri için kanun lâyihalan, nizamnameler, talimatnameler hazırlamak üzere umumî toplanıslar halinde çahsmaga Hyy^T'ff bulunuyoruz. nk mektep muallimlerinin yıüardanberi sabmızhklarla ve heyecanla bekIedikleri tekaüt kanunu Büyük Millet Meclisi encumenlerinde ve umumî heyette muallimler için devamı en derin bir hayırhahhk ile ve gelecek yıla kalmaması içîn müstaceliyetle ve diğer islere tercihan müzakere edilerek kabul olun» mustur. Bu suretle flk mektep mnallimlerinîn btîkballerine ait endiseleri ta • mamile siKnmiştir. Memleketm hücra köylerinde yannki en yBksek ve kuvvetli Türk'lüğe hazırlamak için çahsan muallimlerin devlet ve millet mümessüleri nazannda en sevgfli unsurlar sayıldıgı bu kanunla bir kere daha gösterumif oldu. Muallimlerimizin kendilerine karşı gösterilen bu yüksek alâkayı fedakârca çalışmalanru kuvvet ve kudretlerinin erebildiği en fleri dereceye kadar artırmakla ödeyeceklerinden eminim. Mektep kJtaplan işmin hem ço cuk babalannı hem müellifleri ve naşirleri koruyaeak bir şekilde halli çarelerine varmak için kendi reis liğim altındaki komisyon her gün çalışmasma devam etmektedir. Devlet matbaası müdürü Hamdi Emin Beyi bu hususta izahat almak için Ankara'ya çagirdık. Ayrıca naşirlerin de şifahî ve tahrirî izahlannı aldık. Bir an evvel bitmeğe çalıstığımız tetkikler daha bir müddet sürecektir. Taş bebek ŞinasiHe beraber, edebiyarîmîzda yalnız bir yenileşme değil bir sönükleşme de başlamıştır. O güv denberi, Türk şiiri şekilde ileri, esasta geri gidiyor. Hece vezni ve sade türkçe cereyanından sonra ise, her mıara bir taş bebek oldu: Ağzı var, d^i yok. Gözü var, bakışı yok... Son zamanlarda bu şekilciliğe Nâzım Hikmet te bir şey ilâve etti: Irili ufaklı matbaa harfleri! Bütün bu Tezîn, kafiye, kelime çemberi içinde yetişen yeni ve eski şairlerin hiç birisi, bize beklediğimiz eserin kendisini değil, ümidini bile vennemiştir. Fakat son günlerde, Peyaani Safa, bize bu engin karanlık içinden bir ses dinletti: Cahit Sıtkı'nın şiirleri.Bu şiirler, bir gece ormamnda dı* yulan tutuk ve esrarlı konuşma lardı. O seste, yıllardır kaybolan Türk şirinin ruhu dile geliyordu.. Bugün, ben de size, ismi henüz bir lisenin duvarlarını aşmamış bir şairden bahsedeceğun: Fazıl Hüsnü... Fazıl Hflsnfî bana kara kaph bir defter verdi. İçinden, rasgele bir şirin üç kıt'asını alıyorum: Hasrerim içerimde bana bir kefen tasır, Sarar bir bahar gibi seni ipek kumaslar. Benirn adımlanma topraklar yalcmlasır, Erir bir maviükle senin yolunda taslarl Ne ruhun beni görür, ne »evgin doner geri, Beyaz gölgeler saklar gözlerimden her yeri. Diner akşam olunca gCnön bütün »eslerî Ve benim içerimde e»ki bir sarkı baflarl G8!gen ruhlarda bir ay, gSzlerde bir kor gibi, Gözlerin san gibi, yesil gibi, mor gibi.. Ruhlar diz çöktü bugün sana, Slüyor gibi, Bir mabuda verflir gibi igildi başlar! Almanya'da Dalıilî vazîyet ((Tehlike Zail olmamıştırh» Bu on iki misra, bu kara kaph defter ve bu genç şair, bize bir şey haber veriyor: Taş bebeğin gözleri görmeğe, dili söylemeğe başlamıştır! YUSUF ZIYA Vaziyet karıştı, Rayiş Loit Corç bugünü umumî tag'ın feshi bekleniyor harp arifesine benzetiyor Berlin 17 (A.A.) Wolff ajansı büdiriyor: Almanya'nm dahflî sryasî vaziyeti günden güne karışıyor gîbi görunmektedir. Bununla beraber gunlük gazetelerde çıkan ve çok defa birbirini tutmıyan haber ve şayialan ihtiyatla karşılamak lâzım gelir. Siyasî mahfiller Rayistag meclisi îçin yeni intihabat yapılmasmı akia uygun ve muhtemel görmektedir. Bu hususta daha şimdiden 19 yahut 26 subat gibi çok yakın tarihJer bile zikredilmektedir. Kabmede bir değişiklik yapılması meselesi henüz taraftar kazanmış gibi görünmektedir. Bir Basvekü tayini bu • susu ancak Hitler ile umumî bir anlasma husule geldiği takdirde +»l«ıWf*f ede • cektir. Berlin 17 (A.A.) Borsa açıldıgı zaman umumî bir tenezzül hareketi gorülmüştür. Zannolunduğuna göre, bu . nun sebebi Lippe • Detraold intflıabanmn tevKt etmesi muhtemel olan netayiç dolayısüe malî mahafilin duymakta olduğu endiselerdir. Bu tenezzül hareketi Rayistag'ın yâ • kında feshi ve yeni intihabat yapılması ihtimalierinden mütevellittir. Londra 17 (A.A.) M. Loit Corç dognmunun 70 inci yıldönümü münasebetfle Ingiîiz mînetine hitaben sSylediŞi bir nutukta Büyük Harpten hna tarikile bahsettikten sonra demiştir ki: Bugünün ayni dercede ve fevkalâde ahval ve seraiti içînde de, karsılastıgtmtz mfiskül, tehlikeli ve ümitsizHğe düşüren zorluklan derhal yeneceğimiz hususunda hiç bir fimide kapdmaksızın cesaretle çalışıp uğraşahm. Ufkn kapltyan bulutiarin azalacağıni gosteren bazı heyırlı alâtnetler şurada burada belirebilir. Fakat gökyüzu »arkt» ve garpla hâlâ karanlık ve tehlikelerle dolu bu'<mmakt«dır.» Gazi Hz. nin seyahatleri IBİrînd sahifeden mabatt] Gülcemal vapuru saat 16 da Mudanya açıklarında göründü. Bu sırada iskelede bulunan Maltepe vapuru Kolordu kumandam Aii Hîkmet, Fırka kumandanı Adü ve Akif Pa^alarla bütün Bursa meb'uslan, Vali Fatin, Fırka reisi Hulâsi, ts ve Ziraat Bankalan mudürlerî, Sanayi müfettisi Ekrem Beylerle mıthabirtniz! alarak Gü'cemal borda • sına yanaştı. Müstakbilm, Gülcema • l'e gtrerek Gazi Hz. ne gemînin salo nunda arzı taztmat ettiler. Gazi Hz., müstakbHinin avn *yrı ellerini sıkî»rak iltif^tta bulundular. Müteakıben Iktrsat Vekili ve maiyet leri erkânile birlikte Malrepe vapuru • na geçerek Mudanya'ya hareket bu yurdular. Gazi Hz. güvertede elrafı seyrediyorlar ve yanlannda bulunan Bursa valisi ile göıüyorlardı. Gazi Hz. açık kahverençd bir k?>s • ketle gri bir pardesü giymislerdi. Çok neseli ve sıhhatli buiunuyorlardı. Maltepe vapuru saat 16,30 da Mu • danya'ya yanastı. Burada bir mufrezei askeriye ve pek kalabalık halk tara • fından istikbai olundular. Halk: Bekir Beyin, kışları oturduğu aparbmana gittim. Kara, çatık gür kaşL, pos bıyıklı bir adam, yolumu kesti: Efendi, nereye? Ah, bu apartıman kapıcılan!... Eğer ellerimde eldiven, sirtımda kalm bir palto olsaydı, yerlere kadar iğilerek beni karşılar, hiç tanımadığı, bumediği halde, önünü kavuşturur; hürmetle, nezaketle yol gösterirdi... Fakat yağış bir havada, paltosuz, pardesüsüz; ceketi • nin yakasını kaldırmış, paçalanndan sular sızan adama şüphe ile bakıyor! Senin burada ne işin var? Islak bir paçavra gibi, temiz, merroer mer • divenleri kirletiyorsun ? Git, yangın yerlerinde kıvnl... Kara, çatık gür kasianmn albnda parbyan gözleri, bunu açık açık söylüyor... Oyle ıslanmışım, soğuk vücudüme öyle işlemiş ki dişlerim birbirine vuruluyor, çenemi açamıyonım. Kapıcı, pos bıyıklan arasından, kapı önüne bağlanmıs bir köpek gibi hırlıyor: Yasa Gazi. Diye bağırıyor ve mStemadîyen Büyük Halâskân alkışlıyordu. Gazi Hz., askeri teftif buyurdular ve: Merhaba asker, nesdsuuz, buyujrunca: likte köske girerek istirahat buyurdu • lar. Gazi Hz. nin yarrâ «bugun» hüku mette tkhsadî müesseseler müdürlerile temasian ve Halk Ftrkası île Halkevinî zîyaret buyurmalan muhtemeldir. Şehir bastan basa sevinç içindedir. Musa KütahycfUlarin gevînci Kütahya 17 (A.A.) Yakmda Büyük Gazi'sine kavusacağmı duyan Kü • tahya halkı sevinç içindedir. Gazi Hazretlerini istikbal için hazuIıklara devam edilmektedir. Papa'nın hiddetil Vatican 17 (A.A.) Sofya'cfaki Papa vekili Bulgar Kralmm yeni doğan kızı Prenses Marie Lois'in ortodoiks âyinine göre vaftiz edilmesı dolayısile Papa'nın protesfosunu Krala tevdi etmiştir. VatSkan 17 (A.A.) Bulgar Krab IT Boris'in kızının ortodoks âyini ile ' aftiz edilmesi, burada elim bir intiba tevlit etmiştir. Bazı Bulgar gazeteleri Papa'nın Sofya'daki vekilinin geri çağırılacağından bahsermektedirler. Maamafih bu haber teeyyüt etmemiştîr. Vatlkanda vaftizin grirli olarak yapıldığı ve Kraliçenin malumatı olmadıği söylenmektedh*. olur, kazaya uğrar korkusu... Taşlıkta, gene duruyor: Sakın hatınna bir şey gelmesin... Hüsnü niyetimden şiiphe etmenizi istemem. Tamamile ailevî hislerle hareket ediyorum... Ha sizde durmuş, ha bizde... Zaten ayni aile çocuklanyız... Şayet akhnıza başka düşünceler geliyorsa, sözümü geri alıyorum! Kendi nefsine karsı da mı utanıyor, yoksa sevincinden mi, yanaklan pembelesiyor, kızanyor: Muhakkak yalıya beklerim... Bir hafta kadar olsun, nefes alır, açıbrsı nız... Beni yabancı tutarsamz vallahi gücenirim... Şayet bir sıkıntınız olursa, derhal bendenize gelin... Hep bir halliyiz ama zaruret karşısmda insan, ne yapar yapar, üç bes bulur buluşturur el elden istiyor... Kim büir, belki de Bekir Bey, samimî idi; belki bu sozleri yürektendi? Benim, can sıkmhsı ile yanlıs muhakeme etmediğim, hislerimde, hükümlerimde yanılmadığun ne malum? Soy adı lâyihası Ankaıra 17 Soy adı lâyihası Vekiller Heyetine verilmiştir. Kanun martta Meclise tevdi edilecektir. Ankara 17 Birinci umumî müfettişlige tayin edilen Dahiliye Müstesarı Hilmi Bey yeni vazifesine baslamak üzere yakmda Diyarbekir'e gidecektir. Paris 17 (A.A.) Agahan'm zevcesi bir ârızaya uğramaksızın bir erkek çocuk dtinyaya getirmistir. sız, Siz, dediğim gün gelin... Size beyhude masraf ounasın, diye sanki... Gene, siz bilirsiniz... Omuzlanm kaldırarak yürüyor... Niyetim, alelhesap biraz para iste • mekti. Fakat ağzımı bir el tuttu, dislerim dilimi hapsetti. Ne ile tasmacagım? Yeni evin ki rasını ne ile verecegim? Bekir Bey habnma geldi... Büyük amcamın torunu Bekir Bey... Kinaye ile dudaklanm büzüyor: Bir kere Bekir Bey, diye bir akrabanız olduğunu hatırlamazsınız ? Gözlerini gözlerime dikiyor: Büyük teyzelerimin yağh boya resimleri vardı. Onlar, duruyorlar, değü mi? Şayet günün birinde tasmacak, yahut bir yere emanet buakmak m e o buriyetinde kalacak olursanız, bendenizi hatırlayın... Kapının önünde durup yutkunuyor: Istirhamımı tekrara hacet yok, değil mT? Hani baska bir fikir ve maksatla söylemiyorum. Isticalimdeki sebep te göç kargasahğı, telif arasında nyan Hilmi Bey gidiyor Ajjahan'm bir çocuğu oldn Sağ olunuz... Cevamı aldılar. B>>ra<li t<»ndi'erine Derince'den refakat eden İstanbul Valisi Muhittin ve Fırka reisi Cevdet Kerim Beylerin ellerini sıkarak ayrıldılar ve otomobillerine AIi Hikmet Paşa'yı alarak Bursa'ya müteveccihen hareket buyurdular. Gazi Hz. nin maivetleri erkânı da, müstakbilin de kendilerini otomobü • Ier ile takio ediyordu. Giizergâhtaki köylerin ziraî kooperatifleri yoDarda tak yaptırarak «...Köy kooperatifi Ulu GazPyi saygı ile selâmlar» yazmışlardı. Ziraat mektebi talebesi GazTyi karşıladı. Gazi Hz. otomobilerinden ine rek talebeye ütifatta bulundular. Müteakıben Bursa'ya hareket ettiler. Gazi Hz. hiç bir suretle merasim îstemediklerinden köykler'nde sadece Belediye Reisi ve Polis Müdürü beyler tarafmdan istikbal edfldüer Gazi Hz. kendilerini karsılıvan hevetle bir • Efendi, sağır mısın? Sana söylüyorum, nereye gidiyorsun? Bekir Beyin aparbmanma çıka cağım... Kapıcı, beni uzun uzun süzüyor: Bekir Beyi ne yapacaksın? Bir iş için konuşacağım. Soğuktan değil, hiddetten titremeğe başhyorum. Kapıcı, bunu, farkettî: Dur, telefonla bir sorayım. Merdivenin yanmdaki odasına girdi, biraz sonra, beni elile çağırdı: Söyledim, misafirleri var. Haber verecekler... Mangalı gösteriyor: Çok üsümüse benziyorsun... Otur, biraz ısın... Bekir Beyin istikbali, pek hosuma gitmedi... Fakat uzun uzadıya muhakeme edecek halde değüim. Kapıcmın mangal kenanna çektiği iskemleye oturdum. Kapıcı soruyor: Bekir Beyi rye iş için göreceksin? Akrabasıyım! diyemiyorum. Neye utanıyorum? Balıkesir'de hazırhk Balıkesir 17 (A.A.) ReisicumKur Hz. nin Eskişehir ve Bursa'dan sonra Balıkesir'i tesrif edecekleri haberi burada derin bir sevinçle karsılanmısttr. Haîk Büyük Reîsin geleceği günü sabır • sızlıkla beklemektedir. O günü büvük bir bayram halinde kutlulamak için hazırlıklar yapılmaktadır. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Abone • 1 ^ şeraiti» *««• Senelik Altı aylık Üç ayhk Bir avhk 1400 Kr. 2700 Kr. 750 1450 400 800 150 Yoktnr TipiJDindi! Yazan: MAHMUT YESARİ tnsan, kendi malımn da hırsızı oluyormus... Eski oturdugumuz eve ça • ğırdıgun koltukçulardan biri köfeba findan göründü... Sokağı geçmesini beklcdim... Gözleri pusuda, kulaklan kirişte bekliyen komsulan, bakkalı, kasabı kuşkulandırmamak için, evden çıkınca aksi istîkamete yürüdüm, sonra koşar adımlarla koltukçuya yetiştim. Beni görür görmez tarudı: Hayır ola bey... Bir emrin mi var? Etraftan duyulmasindan korkar gibi yavas sesle, acele acele yeni evi tarif ediyorum... Kohukçunun gözleri ka • maşb, söndü: Bey, biz o zaman size söyledik... Bu esyalar fazladır, diye... Bu evde iken bir görelim... Hayır... Hayır... Hemsire rahat CUMHURİYET'in tefrikast: 51 Kapıcuun küçücük odası öyle sıcak öyle tatlı ılık ki, Müzehher'i düşünü yorum... Müzehher'i, evde yorganlara, battaniyelere sarmış, sarmalamış bwakıp çıkmıştım... Bu küçücük oiadakî sıcakiığa, t»th ılıkhğa Müzehher'm Bhtiyacı var... Niyazi de, havı dökülmüf eski paltosuna sarmmış titriyordu... Kapıcı, kendi soruyor, kendi soy lüyor: Hava ÇOK fena... Sonu kardır, bunun... Uzak yerden gelmişe benziyorsun. .. Gözlerimi, mangaldaki yan küllenmi^ ateşlerden ayıramıyorum... Müzehher, karşımda olsa, mangah, maşa üe kar nshrsam, kanştırsam... Kapıcı, ceketinin yan cebînden çjkardığı paketi uzattı... Bir tane sigara aldun... On birlik sigara, benim gögsume dokunur... Bir nefes çekiyoram, bir nefes daha çekivorum... Oksürmüyorum! Esrar kanşhnlmış gibi tütiinde bayıltıcı bir koku, bir tesir var! iMdbadi vart,