23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 Aâustos Cumhuriyet Müsabakamız SOFYA İNTİBALARI: Sinema asılzadesi ve çamaşırcının kızı Paris halkı Joan Krawford'la Douglas Zade'yi: «Birbirlerine uygun çift. Allah dirlik düzenlik versin!» temennilerile karsıladı Paris 28 temmuz (Hususî) Bugün Douglas zade ile karısı Joan Krawford Paris'e geldiler. tstikbal merasiminde ben de hazır bulun dum. Gardan çıkıp otomobile binerlerken kulağıma şu sözler çalınb*ı: Yakışıkh delikanlı doğrusu! Joan Krawford meğer perdede göründüğünden daha güzelmiş!. Birbirine uygun çift.. Allah dirlik düzenlik versin! Hakikaten Joan Krawford beyaz perde üzerinde göründüğünden daha güzeldi. Çünkü sinema renksiz filimlerde bize onun koyu mavi göz lerinin derinliğini, teninin kâfur gibi beyazlığını, uzun saçlarının hakikî rengini henüz aynen nakledemiyor. Joan beyazla karışık deniz ma • visi elbisesile çok zarif ve kocasının koluna dayanarak nazlı nazlı yürüyüşü ile çok şirindi. Biz gazetecilerle bazı dostları kendilerine «safa gel • rfiniz!» Diyerek ellerini sıktık. Fotoğrafçılar hemen ona yakın pozda resimlerini çektiler. Bundan sonra genç karı koca lüks bir limuzine kurularak otellerine yollandılar. Belki odama ansızın bir arkadaş girer de sırrıma vakıf olur korkusu ile Joan Krawford'tan akşam üstü için bir randevu aldigimı yukarıki satırların arasına dahi kaydetmekten çekindim. Biliyorsunuz Douglas zade ile Joan Krawford 1929 senesinde evlendüer. Douglas zade Douglas Fairbanks'ın Mary Pickford*tan evel evli olduğu Beth Sally'den 1907 senesininde dünyaya gelmiş olduğuna nazaran bugün tam 25 yaşındadır. Douglas zade babasının kendisile oldukça f alza alâkadar bulunuşu ne ticesi pek iyi tahsil görmüş Newyork Paris, Londra, Pasedana ve Los Angeles'te muhtelif mekteplerde oku muştur. Tahsil de iken bilhassa merak ettiği sahalar edebiyat, resim ve heykeltrafhk idi. Fakat Hollyvood'a döner dönmez küçük yaşta iken de tecrübesine giriştiği sinema aktörlüğüne intisap etmiş ve yavaş yavaş bugünkü muvaffakiyet ve muzafferiyetini elde etmiştir. Şimdiye kadar çevirdiği filimler içinde kendisinin en fazla beğendiği «Şafak keşif kolu» dur. Bana nazaran karısile beraber oynadığı «Yeni bakireler» ve Greta Garbo ile çevirdiği «Namus kurbanı» da bundan aşağı kalmaz. Joan Kravrford Teksas'ta San Antonio'da doğmuştur. Asıl ismi Lucille Le Yueur idi. Annesi bir çamaşırhane isletiyordu. Harry Rapf tarafından keşfedilerek evvelâ tiyatroya intisap etti. Oradan sinemaya atıldı. ~ Fakat, affedersiniz ben sadetten harice çıktım. Joan Kravrford'la mülâkatımızdan bahsederken kendisile kocasının tercümei hallerini anlatmağa giriştim. İşte Amerika sinema hayatının en mühim şahsiyeti, iri gözlü, kusursuz endamlı Joan Krawford bir yaz spor elbisesile karşımda .. Fakat onunla niye dair konuşacağımı bilmiyorum. Istiyorum ki şimdiye kadar bir çok muharrirlerin mevzuu bahsettiği mes'elelerden büsbütün başka orijinal bir mülâkat olsun. Hah . Bul dum. Sinirlilik ve kıskançhk mes'elesi... Joan Krawford'a: Affedersiniz, dedim, vakıa soracağım nokta belki de mahremiyetinize taalluk eden bir şeydir ama lutfen cevap vermenizi istiyeceğim. Douglas zdâe diğer kadın artistlerle çevirirken ve onlarla karo#jra Hanımlar arasında ka yıt devam ediyor Hanımlar arasındakî yüzme müsabakamıza kayıt muamelesi devam ediyor. Kayıt çarşamba ak şamı bitecek ve müsabakaya iştirak eden hanımlar perşembe günü matbaamızda hususî dok torumuz tarafından muayene edileceklerdir. Müsabakaya istiraklerinde t.bbî mahzur görülmiyenlere birer vesika verilecek ve cuma günü bu vesikalar müsabaka mahailinde heyeti tertibiyeye gösterilerek mü sabakaya dahil olunacaktır. Yüzme müsabakası Fenerbahçe ile Moda arasmdadır. Müsabakaya dün Yeşilköy'den Selçuk Evranos, ve Burgaz ada sından Fatma Hanımlar kayde dihnişlerdh*. Bulgar münevverleri île.. Yazan: SELİM S1RRI Bulgar maarif erkânınîn beden terbiyesi ve spor hakkmda benden istediği konferansı MüÜ" sinemada verdim. Sinema lebalep doîu idi. Darülfünun emini ve bp fakültesi roüderrisleri locaları iş gal ettnişlerdi. K'rmızı kasketli kız, er kek bir çok Darülfünun talebesi vardı. Güzide Sefir/miz Tevfik Kâmil Beyefendi ve sefarei erkânımız da teşrif et mislerdi. Bulga'istan mektepleri beden terbiyesi umum! müfettişi M. Nikolayef beni bir kaç keJime ile takdim etti ve sözü bana bıraktı; konferansı ma şöyle devam ettim: «Sizlere Bt'gar lisanile hitap ede mediğime çok müteessirim. Türkçe söylemiş olsam ihtimal çoğunuz bir şey anlamıyacak, bu sebeple konferansımı Fransız dili ile yapmağa mecburum, sayet kolayhkla fadeye muktedir olamazsam, siz anlamış gibi yaparsınız, bu su retle benim de reraretim kırılmaz. Madamlar, mösyöler! Bana huzurur uzda beden terbiyesinden bahsetmek fırsatını verdiklerine sevindim. Bu sevit r;m sizlere yeni bir şey öğretmiş olmaktan ileri gelmediğine emin olabilirsiniz. Böyle bir iddia benden çok uzakhr. Yalnız hiitün ömrümü hasret tiğim bir mefkureden yani beden il minden ne anladığımı mümtaz bir ir fan kütlesi huzırunda söylemek saadeti beni sevindirdi. O halde muhterem e fendiler, kendinİ7' bir üstat huzurunda zannetmeyiniz. Huzurunuzda bakalorya imtihanını veren yaşını başını almış (ihtiyar demiş olmamak için) bir talebe var. Evvelâ bazı büyük filozofların beden terbiyesi hakkındaki aforizmlerini ar zedeyim. Meselâ Milton d'r ki: Zr.af > cinayettir, cani c'makt^ me rikah filozof Makfe1 n diyor ki: Hîl kate kabahat bulma o vazifesini yapb, simdi sıra senindir! Y. Y. Ruso an ki: Vücut zayıf olduğu nisbette müt<>h<tkkimdir ve kuvvetli olduğu nisbette mutavaatkârdır. Spen ser der ki: Bir mPlet iyi hayvanlardan teşekkül etmelidir. İtalyan Mosso ise: Gençliği temdit, ihtiyarlığı tehir hayahn sım işte budur. Monteny (Montaigne): Teşekkülünü istediğimiz ne bir fikir, ne de bir be dendir; fakat bir insandır. Der. Beşeriyetin büyük adamlarının kıymetli sözlerini birer, birer sayarak sabrınızı suiistimal etmek istcr em, Yahıız Juvenal'in herkesçe malum olan: Salim fikir sağlam vücutte bulunur kavlini de hatır Iamadan geçemertitn. Evet! Fikrin olduğu gibi vücudün de terbiye edilmesi lâzım geldiğinde herkes müttefiktir. Fakat itiraf etmeliyi? ki ekseriya bunlar dan bhi diğerin'n zaranna isletilmekte ve muvazene bozuhnaktadır. Madamlar, mösyöler! Beden terbiytsi hoş vakit geçirmeğe mahsus bir eğlenre veya tâbi olunması zarurî olan bir moda bir kaç imtiyazlı doğmuş gencin gösıereceği marifet, halkı heyecana getirer bir temasa veya hayatı bahasına kaz?n;]acak bir maç deBeden terbiyc'i hayatla başlıyan ve ölümle biten bir millî vazifedir. Beden terbiyesi kuvvetlilcre olduğu kadar zayıflara tatbik edilen; anatomi ve fiziyoloji prensiplerinp istinat eden (Bio logique) bir fendir. Beden terbiyesi umumî terbiye gibi sâyin ve cehtin haraçgüzarıdır. Onu bir eğlence veya zevK vasıtası sekline koymak pedagojik ve içtimaî bir hatadır. Hulâsa beden terbiyesi bir gaye de ğil, fakat gayes; fikrin ve ahlâkın tekâmülü olan bir va«ıtadır. O halde vü cude ait her nevi faaliyet bu gayenin tahakkukuna yard'm edici mahiyette olmahdır. Bilnıek l>zımdır ki adale dimağın esiridir, baş rücude hâkim ol malı, vücudün fcasa hâkim olması doğ» ru değildir. Vücudün muva7enesini makul olan bir beden terbiyesi temin edebilir. Maalesef gençlik akhndan ziyade hissiyata tâbi olduğu içindir ki bu son zamanlarda bir spor suiistimaii karşısındayız. Bir kısmı hiç yapmıyor, yapanlar ise ifrata gidiyor. Ekseriya spora, jimnastiği, oyunu birbirine kanşhnyoruz. Müsaadenizle huzurunuzda bu üç faaliyet ara • sında bir mukayese yapayım. Oyun vücuıtte toplanan asabî kuv vetlerin tezahürü olmak itibarfle bir hâdisei indifaiyedir. Çocuk doğduğun • dan itibaren oyuna baslar ve bu tabji oyunlarla günden güne neşvü nema bulur. Oyun hayatın bir nevi emniyet supapıdır. Ancak nyun matlup olan ev • safın hepsini vücııde vermeğe kifayet etmiyor. Bu sebeple sıhhî, terbiyevî ve teşekkülî bu mabtyeti olan jimnasdge Iüzum vardır. Jimnastik disipline tâbi hareketlerle uzviyetin ihtiyacına elve • rişli mümaresele'in şeklini ve miktan • nı tayin eder. AsaFu fikirleri ve adaleleri terbiye eder. Vücudün canlıuğını ve islekliğini muhataza için her yaşta herkese lâzımdır. Spora gelinct karakteri daha yük • sek bir derecede terbiye eden, eesareti takviye eden, kudreti kemal mertebe • sine isal eden ve fazla cehte ihtiyaç gosteren heyecrn verici bir nevi beden edebivatıdır. Sprr hareketin Senteuk bir şekflde tatb:katıdır. Nihayet spor bir vücut harsidir ki terbiyenin mütemmimidir. Eğer vücut evvelden terbiye edilmemiş ise spordan zarar görmesi büyük bir ihtimal dahilindedir. Çünkü iradenin kudretine beşer makinesi ta • hammül edemez ve sakatlamr. Fikir terbiyesi gibi beden terbiye sinin de yeri darülfiinundjır^Milletlerde buna Iâyık olduğu ehemmiyeti verecek, onu salim bir cereyana sokacak ancak darülfünundur. O halde herkesten evvel beden terbiyesine pedagokların ve tabiplerin fl tifat etmesi, onunla mşgul olmas, onun rehakâr faydaiarım kendi vücutlerinde tecrübe etmesi ve sonra onları bir tahlfli iîmiden geçirdikten sonra herkese tamim etmesi lâzımdır. Bir ırkm sıhhat. kuvvet ve mukavemet itibarile asalet kesbetmesi ancak ilme istinat eden bir vasıta ile olur. Onun ise yeri darülfünundur. Vücudü beşer çok mudil bir makinedir, onu ancak mahir mühendisler kullanabilir.> S£L/Af SIRRI > Denizcilik Antrenörü geldi Her Tegethoff işe tetki katla başlıyacak Douglas zadenin annesi Orijinal bir mevzu Joan Kramtord Büyük ve küçük Douglas bir ardda önünde kucaklasırken kıskanır mı • kimlerle münasebeti olursa ol*un en sınız? nihayet generfönüpbana gelecektir. Teksas'lı genç kız uzun uzun düDoug bana sade sevdiği için değil, beşünmeğe bile ihtiyaç hissetmeden: ni bizzat kendisi yetiştirdiği için Hayır, diye cevap verdi, kat'iy merbuttur. Bugünkü mevkiimi, şöhyen kıskanmam. Çünkü kıskançlık retimi, her şeyimi ona medyunum. en esaslı aşkları bile yıkar.. " ı ! ' " Herkes biliyor ki Doug'u severim Lâkin emin olun ki bu »oılermîn ve ona hayramm. O çok zarif, hatırbüsbütün samrmî ohnadığım Jöföl'fn şinas ve müstaittir. Bunun için benbinbir manalı gözlerinde okudum. den başka kadınlarla da konuşup Mes'ut bir çift gezmesi, gülüp oynaması lâzımdır. Zira Douglas zade ile Joan KrawHollyvood'taki kadınlann hemen forrf Hollyvood'un en mes'ut ve bahekserisi güzel olduklarına nazaran tiyar çifti addolunmalarına rağmen onların bu güzelliklerini takdir ve son zamanlarda onlar hakkmda da kendilerine itiraf etmemesi kabil bazı dedikodular cereyan etmeğe değildir. Görüyorsunuz ki izrîivaçta başlamıştır. Nitekim tahminimde ailenin saadetini temin vazifesi sade aldanmadığımı Joan Krawford'un kadının hissesine düşüyor. Hali hakendisine sual sormama bile hacet zırda kadınlar bile azamî derecede kalmadan deminki sözlerine ekle hürriyetlerine sahip oldukları bıınıı mek istediği şu lâkırdMar meydana çıkardı: erkeklerden esirgemek mümkün mü dür? Doug, dedi, benim için her şeydir. Iztıraplarımı, neş'elerimi daAsri izdivaç mefhumu ima onunla teskin etmek Utediğim Hususile izdivaç bugün kadının gibi, onun da en mahrem düşünceyaşamasım ve kocasının ekmeğile lerine vâkıf olmak arzu ederim.. kendisini dbyurmağı temin eden bir Bakm Joan'ın bu f ikirlerinde kavasıta değildir. Asrî kadın da erkek tiyen riya yoktur. Çünkü evlendik gibi hayatım kazanmasını biliyor. İzten sonra hakikaten bir çok huyladivaç ruhî, manevî, ayni zamanda rmı, itiyatlarını değiştirmiştir. Sırf kocasına hoş görünmek için... da maddt bir mukaveledir. Bazıları Buna rağmen âlemin ağzı torba evlenmeği, zincirle bağlanmağa değil ki dikesin. Dedikoducular Joan teşbih ediyorlar. Eğer iki taraf biriçin de söyliyecek bulmaktan geri birini anlamazsa bu zencirin ağırlığı kalmadılar. hissedilir. Yoksa pamuk ipliğinden öyleya. diyorlardı, küçük hadaha haf if gelir. nnn Douglas zade ile evlenerek bu Bütün aile yuvalarında aşk kakibar aile içine girdikten sonra dündar zekâ, mantık ve iki taraflı af ya umurunda değil. Eski dostlarını ve safhın da hâkim olma&ı lâzımdır. çarçabuk unuttu. Sanki seksen senedenberi bir hammefendi imiş gibi Hele bizimki gibi artist yuvalarında çalım satmağa başladı. Ha... ha... O bunlara azamî derecede ihtiyaç varhatırlamamağa gayret ediyor ama, dır. alelâde bir çamaşırcının kızı olduKıskançlık sebepsiz olduğu takğunu kimse unutmadı. Hele Brodway dir de karşısındaki itimatsızlığın olbarlarmdaki rezaletlerini oradaki duğu kadar kendi zekâ ve dirayetine duvarların dllleri olsa da birer birer güvenmemenin de bir delilidir ve anlatsa!. hiç bir zaman aşkm cFelili değildir. Fakat Joan Krawford bunların Joan sustu. Seyahatlerini ilk bi hiç birini işitmemezliğe geliyor, satirdikleri günü muhatabını bundan natında terakki ile ve kocasının saafazla yormak nezaketsizlik olacaktı. detini temin ile meşgul oluyordu. Teşekkür ve mutat nezaket cümleHollyvood'un şımarık çocuğu lerini sarfettikten sonra Hollyvood'un Douglas zade senelerdenberi Holbu içli aile kadınından ayrıldım. lyvood'un şımarık çocuğu idi. Çok genç olmasına rağmen hayli tecrübe C. R. görmüştü. Çünkü sade Amerika'da değil, Paris, Londra gibi Avrupa nın da en büyük şehirlerinde yasa mıştı. Ağustosun yirminci cumartesi günü Joan'dan biraz daha zeki ve açık Efgan istiklâlinin senei devriyesine mu fikirli olduğu için hiç şüphesiz kıssadif olduğundan o gün Tarabya'daki men karısına tahakküm etmeğe muvaffak oluyordu. sefaret binasında bir ziyafet verilecekGene bunun içindir ki Joan Do tir. Resmi kabule Vilâyet rüesayi memu ug'un birlikte filimler çevirdiği Rorini davet edilmişlerdir. şe Hobart gibi, Jean Helbing gibi sade sinemad'a değil, hayatta da mes'um ve fazla şuh addedilen kaBir müddet evvel hükumetinin dınlarla flöstlerine de ses çıkarmadı. d&veti üzerine Paris'e giden Fransız Teksas'lı genç kız sanki bu dü•üncelerimi yüzümden okumuş gibi: Sefiri Kont Dö Şambrün dün sabahki Semplon ekspresile şehrunize gel • Herkes beni bu derece sakîn görerek şaşıp kalıypr. Halbuki Doog miştir. Her Tegethoffun denizde alınmış Wr resmt Denizcilik Federasyonunun Al manya'dan celbettiği denizcilik antrenörü Herr Tegethoff evvelki gün şehrimize gelmiştir. Antrenör Alman beden terbiyesi mektebi âlisinden mezundur. Federasyonla yaptığı mukavele muci bince memleketimizde bir sene kalarak deniz sporlannın inkişafma çahşacaktır. , Antrenör Tegethoff dün kendisile görüşen bir muharririmize demiş • tir ki: € Muhterem Cumhuriyet gazetesinin erkekler arasında tertip ettiği büyük deniz müsabakasına beni de hakem olarak davet etmesine çok müteşekkirim. Fakat maatteessüf ben şehrinize müsabaka gününden ancak bir gün sonra gelebildim. Gelecek hafta yapılacak kızlar arasmdaki yüzme müsabakasında mutlaka bulunarak kaçırdığım ilk fırsatı telâfi etmeğe çalışacağım. Türkiye'nin deniz sporlarındaki mevkii ve faaliyeti hakkında etüt yapmadığım için henüz bir malu matım yoktur. Bu sene Denizcilik Federasyonunun tertip ettiği bütün müsabakalar yapılacaktır. Ben de bilhassa kışın tetkikat yaparak faaliyete geçeceğim. tstanbul'da kışın deniz sporlannın yapılabilmesi için mutlaka kapalı bir havuza ihtiyaç vardır.» Halkevi Temsil şubesi Dün ore başlandı, bir buçuk sonra ilk tenısü verilecek Yalova'da deniz müsabakası Haber aldığımıza göre bu pazar ve gelecek pazar günü Gazi Hazretlerinin huzurlarmda Yalova'da büyük bir deniz müsabakası tertip edilecektir. Dadya'da yeniden zelzele Muğla 15 (A.A.) Dün öğleye kadar Dtuuya'da iki defa hafif ve saat 15 te şMdetli bir zelzele olmuştur. Yeniden hasarat ve zayiat yoktur. Son alınan malumata nazaran bütün Dadya kazası dahilinde 216 ev hasara uğramıştır. Gemlik'te zeytincilik kongresi toplandı Gemlik 15 (Hususî) Zeytincilik kongresi bugün Bursa Valisi Fatin Beyin riyaseti ve mülhakat mümessillerinin iştirakile toplandı. Üç kaza müstahsillerinin birleşip bir satış kooperatifi teşkili kararlastiReşit muaüim ve femsil Halkevi Temsil şubesi dünden itibaren alay köşkündeki dairede derslerine başlamıştır. Bu şubeye şhn diye kadar 20 efendi kaydedilmiştir. Bunlar asgarî orta tahsil görmüş • lerdir. Temsil şubesi reisi Tıbbı adlî doktorlarından Celâl Tahsin Bey dün gazetecilere şu beyanatta bulun muştur: « Şubemize talebe kaydına devam ediyoruz. Uç senelik bir ders programı tanzim ettik. Her sınıf yirmi efendiden mürekkep olacak ve fazla talip zuhurunda smıfların adedi arttırılacaktır. Bir müddet sonra bir temsil grupu teşkil edilecek, bu meyanda az çok ders görmüş ve sahtaTebeslnden Wr grup nede faaliyet gösterebilecek efen • diler ayrılacaklardır. Dershanemiz bir tiyatro mektebinin temeli ola caktır. Şubemiz tarafından bir ta • limatname hazırlanarak Halkevi riyasetine gönderilmiştir. Her üç smıfı muvaffakiyetle ik • mal edip diploma kazananların hariçte temsil gruplarmda çalışmala rını temin etmeğe çalışacağız. Temsil grupumuz turneler tertip edecek, halka açık havada ve meccanen temsiller verecek tir. Bir buçuk ay kadar sonra Yasar Nabi Beyin manzum «Mete» ismindeki eserini oynıyabüeceğimizi tahnyn ediyorum. Efgan istiklâlinin yıldönümü ipotek muamelâtı Fransız Setiri geldi Ankara 15 (Telefonla) Tapu idaresi birden ziyade gayrimenkulün ipo tekinde ne suretle muamele yapılacağı hakkında Vilâyetlere bir tamim göndermiştir. Darülfünun heyeti Ankara 15 (Telefonla) Şehrimize gelen Darülfünun gençleri şehri gezdiler. Ankara Halkevi Darülfünun gençlerile hasbıhal yapmak üzere bir toplantı tertip etmistir. J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle