18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 Nisaa 1932 SON TELGRAFLAR Ismet Paşa Moskova'da Başvekil TürkRus dostluğu için mühim beyanatta bulundu Moskova 28 (A.A.) Törkiye Başvekili Ismet Paşa Hz. ile Hariciye Ve kili Tevfik Rüştü Beyin ve refakat ve maiyetlerindeki zevatm karşılanma merasimi Moskova istasyonunda büyâk bir dostluk ve müstesna bir samimiyet havası içinde cereyan etmiştir. Daha sabahtan itibaren bötün Moskova sokaklan Türk ve türkçe hoşamedî cümlelerini muhtevi bayraklarla dona tılmış ve büvük Türk misafirlerin şe refme lıusutî bir tak yapılmışb. Türk misafirlerini hâmil olan hususî tren saat 10,45 te Türk millî marşı nın terennümleri arasında istasyona girmişti. Ismet Pş. Hz. ile Tevfik Rüştü Beyefendi mevkifte M. Molotoff ile M. Litvinoff ve refikası, hiikumet er • kânt M. Karahan, Krestinski, ihtilâl harp meclisi azasından M. Boudenny ve Moskova Sovyet reisi M. Boulganine ile Türkiye, îran, Efganistan, Almanya, İtalya, Janonya sefaretleri ve Yunanistan eiciiiği erkânı, Sovyet ve ecnebi matbuat mümessilleri tarafından karşılanraış ve selâmlanmışlardır. M. Molotoff, Litvinoff ile M. Bou Igannine, Boudenny ayrı ayrı İsmet Pş. Hz, ve Tevfik Röstii Beyefendi ile müsafaha etmişlerdtr. İsmet Pş. Hr. ile Tevfik Röftö Beyefendîlerin refikalarma kırmızı göllerden yapılmış buketler takdim edilmiş tir. tsmet Pş. Hz. muhafaza kıt'ası kumandasının raporunu ittima ve kızıl ordu kumandanının »elâmlaruu kabul etmiş ve piyade ve süvariden müteşekkil mera&im kıt'atını teftiş eylemistir. Bunu müteakıo Türk misafirlerimiz so kaklan doiduran halkın selâm ve alkışları arasında istir&hat ve ikametlerine tahsis olunan apartunanlara azimet etmişlerdir. (Tas) inkişafına yardım edecek en iyi ne I Hceler vereceğinden de eminim. Bu fırsat atiyen yapacağımız noktai nazar teatilerini koiaylaştıracaktır. Türkiye, kendi inkilâbınm çizmiş ofduğu prensiplftrin çerçevesi dahilinde inkişafına devam etmektedir. Memleketim bir köylü ekseriyetin den müteşekkildir. Türkiye, yarıntn ihyayi ikti»adi »inin bunların ihtiyaç ve arzuların dan mülhem olarak bina edecektir. Bunun için de fennin ve tecrübelerin emrettniş olduğu kavaide tatbiki hareket ediyoruz. Türk milletinin arzularından ilham alan bu gayretin bizi inkişaf ve saadete götüreceği ümi dindeyim. Türkiye bu suretle beşeriyet aile*inin terakki ve sulh unsuru olacaktır. Güzel Gruzia vapuruna adım at tığımızdanberi büyük memleketi niz bîzi en mihmanüvazane ve en misafirperverane hîslerle karşılaştı. Sovyet misafirperverliğinin bu nezaketine müteşekkirİ2. Odessa ve Ki yef'te hararetli karşılanmalara maz har olduk. Ben ve arkadaşlarım büyük olduğu kadar hararetli olan bu istikbal merasimlerinin hâlâ intibaı altında bulunuyoruz. Bu iki büyük memlekette görebildiğimiz şeyler, memleketinizde tahakkuk ettirilen muazzam ihya eserleri hakkında bize bir fikir vermektedîr. Şurasını kaydediniz ki sizin aranızda ancak üç gündenberi bulu nuyoruz. Bu müddetin dörtte üçü de yolda geçmiştir.» âmirleri tarafından karsılanarak selâmlanmışlardır. Sovyet matbuatımn neşriyatı Moskova 28 (A.A.) Bütün ga zeteler, Ismet Paşanın Moskova'ya mu* vasaleti münasebetile hararetli makaleler yazmaktadırlar. tzvestiya gazetesi: «Sovyetler memleketi Türk Cumhurtyetmin mümessil lerini hararetle selâmlıyorlar.» başlığı altında neşrettiği makalede bu ziya reti Türk milletinin istilâcılara karşı mücadeleye kıyam ettiği sırada Sovvet '.eı'c Ti:Liye arasında teessüs c.ı.»* ~lan dostane münasebatın ve yakm ta rihin manhk; bir neticesi addediyor, ayrı avn gaveler için mücadele eden her iki curnhurivetin de kendi istiklâlleri ve dalıili inkisaf ve ihyalan içm lürumlu olan müslihane »eraiti temin etmek istedıklermi ve ekseriya ayni ne viden müikülleri iktihama mecbur kal* dıklarını hatırlattıktan sonra her iki hükumeün dahilî inkisaflan sahasında muazzam neticeler elde etmiş olduklarına işaret ediyor: Gazete bundan sonra diyor ki: «Sovyetler, bugün ikinci beş senelik devreye girmeğe hazırlanmaktadrrlar. Gari Mustafa Kemal ve tsmet Paşalar Hazaratmın mahirane sevk ve idare»i allında bulunan Türkiye i*e hariccn a.keri ve iktisadî bütün taarru/an reddetmeğe, halife ve sultat» ların bakayasını ortadan kaldırmağa, din ve dünya işlerini birbirinden ayır mağa ve kendi dahilî menabiine Uti nat ederek millî iktisadiyatım inkişaf ettirmeğe muvaffak olmuştur.» Izvestiya, Türkiye ile Sovyet Rusya arasında mevcut muahedelerin ve sulh âmili olmak itibarile Türk Sovyet dostluğunun büyük ehemmiyetini bh defa daha kaydcderek diyor ki: '^Bugün Sovyet merkezine gelen do*t Türkiye'nin rei»lerini «clâmlıyoruz. Eminiz ki, kendilerinin burava gelişleri, her iki millet tarafından bu kadar takdir edilen Türk Sovyet dostloğunun bh küt İahn takviyesme yanyacaktır.» Aferin süvarilerimize! Yüzbaşı Cevat ve mülâzim Saim B. ler iki müsabakada tekrar mükâfat aldılar ( Birinci sahifeSen mabait ) Ümidimiz öbür üç zabitimtze kal mı&tı. Yüzbaşı Cevat Bey duru renkli «Akm> a binmiş olduğu halde mü sabaka meydanına geldiği vakit kalplerimiz gene çarpmağa başladı. Tahminimizde aldanmamışız. Sevimli zabitimiz birinci devreyi hatasız ik mal etti. On sekiz arkadaş ile beraber ikinci devreye geçmeğe muvaf fak oldu. Bu devreyi Fransız'lar ile Çokoslovak'lar kazandılar. Cevat Beyin yaptığı hata mükâfat almasına mâni oldu. Bununla beraber birinci devredeki muvaffakiyetinden dolayı kordelâdan fiyonga aldı ve jüri he • yetinin tebrikine mazhar oldu. Hiç şüphe yok ki bu da bizim için biı şerefti. Nurettin Beyler ile Kont Montoban Palekâu ve refikaları Türk kolonisi namına zabitlerimizin şerefine Be lediye gazinosunda bir çay ziyafeti verdiler. O gün de hos geçti. Yirmi nisanda müsabak* gene başladı. O günkü programda Belçika mükâfatı ile ttalya'lı Prenses (Le tisya) nın kupası vardı. Belçika mükâfatında Saim Bey tekrar maharetini gösterdi. Uçüncü mükâfatı kazandı, tasntfte sekiz devlet tüvari zabitleri meyanında Portekiz'lerden sonra Türk'ler ahzı mevki ettiler. fHEM NAUNA MIHINA Beylerb^isaraymda... I Dün Utanbul'da bulunan Buîgar misafirlerimizle beraber Beylerbeyi sarayını gezdim. Saraym güael fakat biraz bakımsız bahçe ve setlerinde dolaştım, baygın renkli erguvanla rını, havuzlarını, hayvan heykellenni, büyük ağaçlarını Bulgar misa filrer kadar zevkle seyrettim. Su bir kaç şeyi not ettim. Sarayın bütün tavanlarındaki resiroler hep denizciliğe ait... Yedi ambarh kalyonlar. firkateynler, ar malı vapurlar ve yelken devrinin «onu ile buhar devrinin başlangıcına ait deniz muharebeleri... Bu resimleri yaptıran Padişahm, donanmaya meraklı olduğu anlaşılıyor. Duvarları ve tavanları güzel na kışlarla süslü olan sarayda, en ga ribime giden şey eski bir mobilyacı dükkânı gibi her salonun, her odanın bir sürü yaldızlı koltuklar, kana peler, insan boyunda vazolarla dolu olması idi. Herkes Sultan Hamid'in yattığı ve öldüğü odayı arıyordu. Fakat koca sarayda bir tek yatak odası bırakılmamıştı. Sanki Padişahlarla sultanların yattıkları odaları olduk ları gibi muhafaza etmek namahrem bir şey imis «ibi, hep«i koltuk ve kanape dolu birer salon haline ifrağ edilmişti. Nihayet, Sultan Hamid'in öldüğü odayı hademelerden birine sordum. Saray'm Çengelköy'üne na zır cephesinde, ait katta, küçük ve loş bir oda gösterdiler. Bahçeye nazır olan bu odanın pencerelerinden o gü» zel Bofcaz'ın ancak bir parçası görünüyordu. Sultan Hamid'in karanlıklardan hoşlanan vehham ve korkak ruhu burada da kendini göstermişti. Gü neşli, Boğaz'a nazır, geniş ve ferah'^ odaları bırakmış. bu kuytu ve gÖlgeli, hiç güneş gormez odayı seçmişti. Maamafih ölmek için de sarayın en münasip oda.11 bu izbe idi. öteki salonlar, bilhassa mavi Boğaz'a nazır olan cephedekiler, adama ölmek değil, ebedî bir yaşamak aruzusu ve riyordu. Manzara o kadar güzeldi. Ait katta, mermer havutlu büyük bir salon vardı. Havuzun içi boş ve fıskiyesi susuz olmakla beraber, üstündeki muazzam kırmızı beyaz avize ile etrafındaki binnisbe küçük avizeler, yanmca B«ylerbeyî sara ' yının bu mermer havuztu s*alonu peri masallarındaki gibi hayalî bir manzara aldı. Sevketmeap efendilerîmi • zin, bu mermer havuzlu salonda, şehlevent Çerkes kızlarının çırılçıplak yıkanışını seyrederek safa sürdüklerî anlaşılıyordu. Muhayyelemizi biraz zorlayınca mazi gözlerimizin önünde canlandı. Bir oturuşta bir kuzu yiyen çember sakallı, pehlivan yapılı Sultan Aziz'in, fıskiyelerden fışkıran Çamlıca suyunun içinde, havuzun mermerleri kadar beyaz kızlarm oynaşmalannı ihtiras ve iştiha ile seyrettiğtni görür gibi olduk. Bereket versin ki içimizde şişman, ensesi katmer katmer, göbekli ve kara sa kallı kim»e yoktu; olsaydı, mutlaka adamcafizı Sultan Aziz sanacaktık! Fransız İmparatoriçesi güzel ö • jeni'nin de yıkandığı mermer havutlu salonda duvarlardan birinin üstünde kadın yazısile bazı şeyler yazılıydı. Aıap harflerile yazılmış ve imlâ yanlısı dolu olan bu yazı şu beyit idi: İste bu harababada geldim, ruyi rahat görmedim. Ah edip ağlamaktan başka halet görmedim 1336 Riea ederim Pazarteai çünö buradan gidiyoruz. Elveda işte. ımza: Lâm. Aytn Altında da başka ve daha güzel bir yazı ile şu tarih ve imzalar vardı. 46336 Seda, Muhterem, Mücellâ O muhteşem sarayda, ah, edip ağ « lamaktan başka halet görmiyen za vallı kadın, sen kimsin acaba? O saltanatlarm gafletleri, o saraylann sefahatleri uğrunda bütün erkekleri muharebe meydanlarmda can veren şehit yavrusu bh Türk kızı mı? E&er öyîe ise, sen, bir vatan tim . salism! Prenses (Letisya) nın kupaeı cn mütecanis, yeknasak ekipe tahsis edilmişti. Bu kupa da iki devredc kazanılacaktı. O günü yalnız birinci devNicanın on »ekizi olan pazartesi re ile iktifa olundu ve muvaffaki akşamı müsabakaya iştirak eyliyen M: yetin kimde kaldığı anlasılamadı. zabitan şerefinc f " 'ı\ oteli Yirmi bir nisan günündc Türk ekipine nin muhteşem ve mükellef »alonunda çok vazife düşmedi. Yalnız Prenses bir balo verildi. Bu baloya burada (Letisya) kupasının ikinci devresi mukim Türk'ler ile aileleri de git • yapılacaktı. tiler ve şanlı zabitlerimize refakati İtalya kupası evvelce Italya'da yakendilerine vazife bildiler. rış etmiş beygirlere tahsis «dildiği Sekiz devlete mentup zabitlerm cihetle bu müsabakaya zabitlerimi • büyük üniformalarını lâbis oldukları zin iştirak etmege hakları yoktu. muazzam salonda dansetmeleri son derece güzel btr manzara teşkil edi(Letisya) kupasında da (Dees) yordu. ile (Kısmet) ismindeki beygirlere raOn dokuz nisan tatil günü idi. Bu kip olan muktedir ve gene süvari zafırsattan bilistifade Türkiye Turing bitimiz Saim Bey bir kordelâ almave Otomobil kulübünün Cenubî ğa muvaffak oldu. Fransa murahhasları Ziya ve Salih EMİROĞLU ZİYA Tarihî evrak hikâyesi «Mukadderata Hükmeden adam) Gümrük resim istemekte Bir tngiliz Jeneralı Gazi ısrar ediyor Hz. için böyle diyor Tarihî evrak hâlâ gümrük am barlarında beklemektedrr. Nakil ameliyesinin teahhuruna bu sefer de Gümrükler Müdiriyetile Müzeler Müdürlüğü arasında çıkan bir ihtilâf »ebep olmaktadır. Müzeler idaresinden aldığımız malumata na zaran Gümrük idaresi tarihî evrak hakkında tarife kanununun 360 ıncı maddesini tatbik etmek istemekte dir. Bu maddede tticaretanelerde kullamlmış, doldurulmuş veya iptal edilmiş kuponlar, çekler ve evrak • tan gttmrük resmi alınır» kaydi vardır. Gümrük idaresi tarihî evrakı bu kabil evrak tan addetmektrdir. Halbuki Müzeler idaresi dördüncü maddenin altıncı fıkrastna göre muamele yapıhnasını istemektedir. Bu maddeye nazaran da resmî müzeler içm getirtilen asardan gümrük resmi alınmaması icap etmektedir. Her iki idarenin birbirine zıt iki noktai nazar serdetmesi yüzündfen tarihî evrakın Müzeye nakli gecik mektedir. tngiliz Ceneralı Aspmall • Ogiander tarafmdıın yazılan «Çanakkale harbi • nin resmî tarihi» D«vli Telgraf gaze tesinde tefrika edilmiş ve btitön Avrupa'da çok büyük bir alâka uyandır mıştır. Ceneral esermi son günlerde tamamlamıştır. Eserir. sonunda vekayiin tahlillerini yaparken diyor ki: « Ingîliz'len'n Çanakkale harbinde muvaffak olmamalarınm sebeplerini tetkik ederken bîlhassa iki mühim âmili ihmal ttmemek icap eder. Bunların birincisi Türk «»kerinin haiz olduğu yük*ek, muht«sem askerî meziyctler, ikincisj Çanakkale'deki beşinci Türk ordusunun parlak kumandasıdır. Muha rebelerm bidayetinde Türk askerleri nin kıymeti lâyıkil* nazari dikkate a • Immamtştı. Ttirktye'nin btıgUnkü Cumhnr Re isi olan «mukadderata htikmeden a dam» bir piyade fırkasınm başmda olduğu halde harikulâde kumanda dehası göstermiştir. Bu kumandanın 25 nisanda vaziyeti dcrhal kavraması ve ona hâkim olması yüzünden Anzok kıt'alan, karaya çıkbklarınuı birinci gününde hedeflerine varamadılar. Sonra gene Mustafa Ke mal'in airnal mıntakası kumandanlığını derohde ederek 9 afustotta göstcrdtgi canh hareket saveamde 9 uncu İngiltz kolordusuntm geciken ileri hareketî akamete ve mağlubiyete uğramıştır. Yirmi dört saat sonra bizsat ken disi tarafından yaDllan bir istikşafı müteakıp Con't bayırında Gazi tarafından idare olunan parlak mukabil taarroz, Türk'lere muzafferiyeti vermiştir. Bir tek fırka kumandanının, üç muhteltf fnrsatta, yalnız vak'anm cereyanı üzerinde dcğil, bütün bir harbm cere * yanı ve bir hnpsratorlugun rrrakadderatı öserinde bo kadar derin tesir icra etmesi tarihie çok az görSlmüştür.» selâmını tebliğe de memurum. Bu hâmmiz bir türlü adam olmıyacak mı? Ceneral cevap vermedi. Yalnız karismtn verdîği ba hükmü küçüklerm ulaorta hareketlerintn bir büyök a damda celbettiği hafif tebessümle karşıladı. îren ilave etti: Evet, kontunuz bir hayandan başka bfr şey değildir... Ceneral dişleri arasından evao verdi: Halbuki beni ona gönderen sizsmiz. Dedi re LitvinoPa dönerek Baden sulartnı kullanıp kaüanmadiğını sordu. Litvinof Afiyetteyim, bir hastaIığım yoktur, dedi. Ceneral cemüekâr halile güierek: En kıymetli şey budur. Umumî surette Baden'e tedavi olunmak için gelinmez. Fakat suları pek müessir, hususile beniro gibi asabî öksürüklüler îçin... Mabadi var Türk gazetecileri Tas Ajansında Moskova 28 (A.A.) tsmet Paşa Hazretlerinin refakatlerinde gelmiş olan Türk meb'us ve gazetecilerinden Mahmut, Yunus Nadi, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Ruşen Esref Beylerle diger gazeteci ve edebiyatçı bazı zevat bu giin saat 13 te Tas Ajansı îner&ezini ziyaret etmişler ve Ajans umumî müdiirü Doletzki yoldaş ile rSfekasl ve idare t$met Paşamn beyanatı Moskova 28 (A.A.) Başvekil tsmet Paşa Hz. kendilerini Moskova* ya isal eden hususî katarda Tas ajan. sı muhabiri mahsusuna atideki be • yanatta bulunmuslardır: «Türkiye ile Sovyet'ler arasmdaki muhadenetin temeli müşterek men • faatlerimizde temerküz ve ayni za • manda iki milletin arrularından te vellüt etmiş bulunmaktadır. Bundan dolayıdır ki bu kadar sağlam bir te • yide tnazhar olmuştur. Milletlerin yekdiğerlerile olan mukarenetleri büyük bir mefkure teşkil eyliyen sulha yardım eder. Türk . Sovyet muhadenetmin beynelmilel noktai nazardan mana ve şümulti budur. Yapılan tecrübeler milletler arasmdaki te maslarm her zaman faydalı olduğunu göttermiçtir. Mümtaz Hariciye Komiseriniz M. Litvinof ile müte hayyiz muavini M. Karahan Cenaplarmın Türkiye'ye vuku bulan ziyaretleri bizim icin yalnız büyüv bir haz ve meserret teşkil etmekle kalnuıınış, ayni zamanda münasebetlerimizde unut'ilmaz ixler brrakmıştır. Muhterem dostum Tevfik Rüştü Beyefendinin memleketinize yaptığı ziyaret te bu gayeye müteveccih mes'ut neticeler vermiştir. Türkiye'de iken büyük mestyetlerini takdir etmek fırsatma malik olduğumuz Sovyet zimamdarlannı şahsan tanımagı daitna arzu etmiştik. Bu fırsatın bu defa tecelli etmlş olmasından dolayı memnun olduğum gibi bunun dostluk onünasebetlerîmizin Cnevre'deİngüizveAiman Başvekillerile Amerika Hariciye Nazırı mühim bir içtima yaptılar Cenevre 28 (A.A.) M. Makdonald ile M. Stimson ve M. Brüning bu sabah kendi aralannda yeniden bir mülâkat yapmışlardır. Alman Başvekili, M. Makdonald ile birlikte öğle yemeğini yemiştir. Mumaileyh, akşam yemefinde M. Stinuon'a misafir olacak ve yarın sabah Centvre'den aynlarak Berlin'e gidecektir. karrer olduğu veçhile muzaaf rö sum vaz'ı mes'elesine ait mukaveleyi imza etmek üzere dün »aat 17 de Cemahiri Müttehide sefiri M. VValter Edge'nin ziyafetini kabul etmiştir. Dörtlertoplanamıyor ^ M. Stimson gidiyor Dörtler konferansı kalıyor Paris 28 (A.A.) Temps gaze tesi, M. Tardleu'nün rahatsızlıği netice»inde Cenevre'deki dörtler kon feransının hâdisatın sevk ile bizza rure tehir ediîecegmî yazıyor. Gazete, Amerika, Büyük Britanya ve Almanya hükumetleri reisleri a • rasında dün vuku bulan mülâkat ile dörtler konferansmın zararî olduğu hakkında vâsıl oldukları kanaatin bu bapta ehemmiyetli işaretler teskü etmekte bulunduğunu da ilâve ediyor. Cenevre 28 (A.A.) M. Stim son'un, hareketini tacil edecegi söylenmektedir. Mumaüeyhin cuma günü Cenevre'den hareket edeceği ve sah günü Amerika'ya mütevecci • hen vapura bineceği rivayet olu nuyor. Alman şirketleri ile Yaoılan müzakere Ankara 28 Hükumetimizden aIacakh olan Alman grup ve şirket lerinin mümessili Doyçe Bank miidürü ile Maliye Vekâleti arasında 932 taksitlerinm tecili etrafında cere yan eden müzakere ilerlemiştir. Müzakeratm bugünlerde kat'î bir iti lftfla neticelenmesi bcklenmektedir. Lozan konferansı kazırlıkiarı M. Tardieunün sıhhati ParU 28 (A.A.) M. Tardieu'nün sıhhati vchamet kesbetmemistir. Ancak harareti hafifçe devam et mekte ve kulağı duyuiamaktadır. Maamafih; bir kaç haftadanberi muile selâmlaştı. tren yerinden kımıldamaksızm, yüzünü örten elini bilâistical kaldı rıp fransızca olarak: Oo, avdet buyuruldu mu ? Saat kaç? Dörde geliyor, sen daha gi yinmemişsin. Prenses bizi bekliye cek. Merasimperverane bir eda ile LitvinoPa dönerek mutadı olan neza ketle: öyle görünüyor ki sevimli bir misafir size saati unutturmuş... Burada Ceneral Ratmirof hakkında bazı matumat edinmek lâzımdır. B&ba cihetinde tmparator Birinci Aleksandr zamanmda bir derebeyine, ana cihetinden bîr Fransız aktrisine müntehi olur. Bu büyük timar sahibi oglunu lâyık olduğu muhite sokmuş, fakat servet bırakmamıştı. O oğul ki su ceneralın babasıdır, zengin olmak için vakit bulamamış, miralâylığa kadar terfi ettikten son Londra 28 (A.A ) Haridve MUsteşan M. Eden 16 hazhranda toplanacak Lozan konferan*ı için d'avetnamelerin ne zaman gÖnderi lcceği hakkında sorulan bir »uale şu cevabı vermiştir: •< Hükumet diğer bes alakadar hükumetle muhabere etmektedir. Şimdiden alenî beyanatta bulunmağa imkân göremem.» Lozan konferansınm sonbahara kadar tehir edilebileceği hakkındaki şayianın doğru olup olmadıirına dair sorulan diğer bir suale M. Eden menfi surette cevap vermiştir. ra polU müdiriyetine nakledilmiş ve ölmüştü. ölümünden tam bir sene evvel genç ve zengin bir dul kadınla evlenmişti. Kadın bîr çok sebepler den dolayı bir hâmiye ihtiyaç duy duğundan evlenmişti. tşte ceneral bu evlenmenin mahsulüdür. Çocnk evvelâ hademei hâssaya almmış ve orada ilmü irfanından ziyade vaz'ı askeranesi ve hudutsuz itaatile erkânm dikkat nazarını celbederek muhafız taburuna nakledilmiş, orada mizacınm vazî halâveti, balo • Iardaki çevikliği, geçit resimlerinde arkadaşlarmdan istiare ettiği atlara bmişlerindeki zarafeti, âmirlerine karşt gösterdiği bilmmez ne mahi yette hususî surette Haatkâr ne zaketi, o«tşayıcı ve sokulgan Tiasa > raatî ve bunlara zamimeten fttratinin zevahîrfnde hürriyetpeTverltkten de bh* nüsabı bulunması kendisrne bütün kaptlarr açmış idi. Onun hürriyetperverlîği us Iandırmamağa memur olduğu bir köyde sopaya çektirdifi Niharî talebeden Ucret almacak Ankara 28 önümördeki ders senesiade lise ve orta eitteplerde neharî talebeden de ücret alınması takarrür etmîstir. Leylî Hse ve orta mekteplerdeki leylî meccanî tale beler arasında ailelerinin malî va ziyelteri müsait olanlar ücrete tibi tutulacaklardır. köylülerden beşinm bfrden ölümüne müeddi olmasına mâni teşkil etmemisti. Harici çok cazip ve çok hararetli idi. Beyaz pembe reogi. uysal ve zarif haltle salonlarda muvaffakiyeti mebzul idi. Mirasyedi dul kadmlar kendistne bayıhrdı. Hilkaten ihtiyatkâr, bilhisap sükuti olan ce • neral Ratmirof, en çirkin çiçekler den de en güzel bal alan arılar gibi, en büyük âlemlere girer, ve hiç bir ahlâk kaydile mukayyet olmaksızın, hiç bir ilim ve tecribeye müstenit olmıyarak mücerret kendi kendine aldığı koku ve kendi takip usulile ve bilhassa mümkün olduğu kadar u zaklara ve yükseklere el ve güz u • zatmak sayesinde yolunun üzerinde artık bir mânia kalmıyarak yürümüş, gitmişti. Litvinof zarurî olarak güldü, tren omuzlarını kaldırmakla iktifa etti ve ciddî bir tavır ile »ordu: Bari kontu gördünüz nafi? G9rdfin mfi ne deraek? Sana CUMHURİYET'in tefrika,, r 30 DtJMÂN Muharrirl /. Turffeniyef Müterclmi Haydar Rifat Kadınuı gözleri önünde kendi hayatınm safahatı akıp gidiyordu. Litvinof hikâyelerini bitirmeden az evvel gittikce zahmet veren hisler önünde su*tu. tren bu sefer bir şey söylemedi, devam et diye ısrar etmedi, avucile gÖzlerini kapıyarak koltuğuna yığıldı ve hareketsiz durdtt. Litvinof biraz bekledi ve sonra ziyaretinin iki saatten fazla sürdüğünü düşünerek şapkasmı almağı düfündüğü bir sırada yandaki odadan mücellâ çizme gıcırtıları aksetti. Etrafına vücudünü hiç terketmiyen gayet nefis bir koktt neşrederek Ceneral Ratmirof getdî. Litvinof kalktı, sevimli ceneral Hayat Ansiklonedîsi İİÎCÎ CUZU Pazara çıkıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle