13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cvmhnriyet' 5 ON TELGB AFLAR ! Bana Kalırsa Mülkiye mecmuası Elimde son «Mülkiye» mecmuası var. Ismine bakarsanız, bu, Amerika Fransa'ya nasıl mııkabele edecek? Lehistan ile Estonya da borç veremiyeceklerini bildirdiler Vaşîngton 15 ( A . A . ) Cumhuri y*tçil«rden M. KunUon, mümessiller meclisine bir kanun teklifî tcvdî etonistir. Bu teklifi kanunt, harp borçlannı bdemiyen hükumetler eshamımn Am»rika'ya kabulünün menedumesini na bktır. Bn kanunt teklif, ba nevi eshama ait nesriyabn ve bunlann Amerika pos • talan fle naklinin de menedilmesini nabk bulunmaktadır. Vaşington 15 ( A . A . ) Fransa raeclisinin dünkü reyi borada büyük bir inkisan hayali mucip olmustur. Son dakikaya kadar Fransa meclisînin çok elddî kuyuda ihtiraziye koyarak tediyeyi kabul edeceği ve Qeride müzakerede bulunmak imkanını büsbütOn kaldırmıyacağı fimit olunuyordu. tyi malumat alan mehafH, Fransa'nın tediyeden üntinaının ileride bühassa borçlann tadili mes'elesinde vahira neticeier tevlit edeceği mütaleastndadır. M. Hoover, bugün borçlann tediyede bulunan devletler lehinde tadilini kongredea istemeğe karar v«rmistir. Rmsiçumhur tediyeda bulunnuyan devletler hakkında bütun müzakere kapılanaı kapanmif addeünektedir. Borçlannı vermiyecek devletler Varsova 1 5 ( A . A . ) Pat AJansı Estonya hükumetmin 15 kânımaeTTel taksitinin tehlri talebi hakkmda Amerika'dan bir cevap almamıs olmasından dolayı o tarihte tediyatla buhmmamağa karar vermis olduğunu bîldiriyor. Varsova 15 ( A . A . ) LehbUn, 2 7 mflyon zlotiyi talep edilen seküde A • merika'ya tediye etmîyecektir. Lehistan gerek alelhasap bir miktar para ver • mek soretüe ve gerek baska bir suretle Lehistan'ın hüsnü niyetini göstermek iÇÛı başka bir uzlasma şekli anyacaktır. Fransa'daki kabine bahrant Paris 15 ( A . A . ) Reisicomhar Leb.un. istisarelerini henüz bitirmemistîr. Herriot'nun is başına avdet etmesi hakkmdaki teklifleri kabul etmesi şüpheli görütmektedir. M. Herriot'nun uran halinde M. Labrun'un halefîni galiba buhranm da» ha bidayetinde itimleri zikredilen zevat arasmdan intihap etmesi ihtimali vardır. Bu zatlar, Boncour, Steeg ve Daladier'dir. Bu ricalden birinin iktîdar mevküne gelmesintn Fransız siyasetinde bir tebeddül vukuuna alâmet sayılamıyacağı ebemmiyetle beyan olunmaktadır. Avcun kamarasında hararetli bir celse Londra 15 (A.A.) M. Nevill Chamberlain, hükumetler ara»ındaki borçlara raüteallik mtizakereleri açtığı laman Avam Kamarası ağzına kadar dolmus bulunuyordu. MumaOeyh 6 0 dakika kadar devam eden bir nutkunda borçlar ve tamirat mes'elelerinia bir tarihçesini yapmıstır. Hatip, tngîltere'nin teahhüdünü ifa «tmemesini tasavvur edemiyeceğini söylemek suretfle nutkunun en mühim noktasma gelmîş ve Ingiliz notasınm 15 kâmmuevvelde yapılacak tediyahn m o ratoryomdan evvelki vaziyete rucu manasuu tazammun etmiyeceğine dair bu» lunan fıkrası üzerinde kuvvetle urar etmiştir. M. Loyit Corç su beyanatta bulun • muştur: Borelan inkar etmege kat'iyyen muaımm. Fakat Fransu'lar, Fransa tediyatta bulunmadan « w e l Amerika'ıun müzakcratta bulunması lâzim gelir, de» dikleri zaman çok haklı idiler. Biz de: «Müzakerat yoksa, para da yok» demeli idik. Cihanm serbestismi kuılamıak Için paraca pek böyük fedakâriıklarda bu Iunduk. Binaenaleyh sözlerimuun din • Ienmesini istemekte hakkımız vardır. M. Lansbury, amele fırkasmın 15 kanunuevvel taksitinin tediyesi lehin • de olduğunu, fakat bu muvafakatin rnîitemadiyen tediyat tehdidi altmda kalmak manasma gelemiyecegini soyle • miftir. Müzakerata hîtanı vermek 8xere M. Nevill Chamberlain, 15 kanunuevvel taksitinin tediv««i «rîn T>n<«4 ni», p ^ . rannı Ingiltere bankası üıtiyat akcesinden almacagmı v« buna mukabil hüku«aetin bankaya muadüi olan parayı al> hnın simdiki piyasasma gore hazine boPOSU olarak verecevini söylemUtir. Muzakere hitam bulmuf, reye mo racaat edilmiştir. VtAfanu, MektupSuM, İSLERİ İki bina Temiz, geniş bir bahçe. sında, solgun rengi taş yüzünü sertliğini yumusatan bir bina Boy boy, renk renk, kızlı erkekl çocuklar, gençler, bu yayvan bi nanın çif te kapısmdan içeri, caı bir uğultu ile akıyor. Ben de oz larla beraber giriyorum. Enli yatık merdivenler bembeyaz. Sı ğa bükülüyonım: Koridor uzaı yor, uzanıyor... Kapılar aralı Bir tanesinden içeri giriyorum. • Karşırada yirmi kadar çocuk var. Yüzlerinde sıhhat pembe bir tebessümle gülüyor. Gozlerinde hayatın ışıklan ne canlı. Açık camları kapatıyorlar. Soğuk bir kış havasile ürperen oda bir kaç dakikada ısmıyor. Etraftma bakınıyorum: Bu mucizeyi yapan kalorifermiş! Tertip neye derler?. Tertiı Bir şeyler anlatıyorum... Fı kat gözlerim pencerede: Bu rap bina nedir acaba?. Bir taraf çökmüs, bazı odalarının tavanlc rına destekler vurmuşlar... Sol borularından akan zifirler, çf riik kaplarna üstünde yer yer yollar çizmis... Ortasında, mihraba benzer garip bir çıkıntı da var... Arasıra başlan penceresinden uzanıyor... çocuk Etrafmda, İki yılın ortasında!.. Her tarafta hep ayni manzara: Noelbaba, oyuncaklar ve kar! Hayat takvîminden ytrttiğtmız kâğıtlar tstikbalin tarihinde için Darülfünan mazisine ilk gö hapatıldıl koşalım! Tebrik rekorunu kırdık! . Avmpa tasamtf rülen hâdise: Mahrukattan yalnız mahdut bir meslekî sahaya ait f ikirleri ve haberleri veren, yalnız Mülkiye'lilerin alâkasım mecmua zannedilir; anyan bir fakat içindeki yazılara bakmca fikriniz hemen değisir: Mülkiye mecmuası, ilmin ve felsefenin bütün şubelerine dalbudak sa lan ve beynelmilel bir çok fikir hareketlerini geniş gölgesi içine alan bir kültür ağacıdır. Hilmi Ziya Bey, mecmuanın bu nüshasında, siyasî ve içtimaî bazı cereyanlan telife çalısanlann düştükleri tenakuzlan anlatıyor; Niyazi Hasan Bey, kendi tabirile «sarap gibi, kıymeti seneler geçtikçe artan» Spinoza felsefesinden bahsetmek için, üc vüzüncü yıldönümtinü fırsat bilmiştir} profesor profesor Macit Beyin bir beşeri cografya tetkiki var; Sıddık Sami Bey bir hukuku ârome mes'elesi üzerinde fikirlerini sovlüyor; doktor Menemenlizade Ethem Bey ferdin muhtariyeti ve müsavat bahsini tetkik etmektedir; Abdülhak Kemal Bey, ferdî ve ictimaî hukuk arasında mukayeseli bir etüt yapıyor; Aynizade Tahsin Bey, büyük harpten sonra bütün devletlerin ruhunu kemiren iktısadî kıskanchgm ve bundan doşan müfrit himaye sistemlnin tahliline girmiştir setleri soruyor; ve «gümrük Sualini yıkılacak mı?» doktor Muhlis Ethem Bey, Türkiye'de iktısadiyatı araştırma enstitüsünden, Muhsîn Rüştü Bey «inflation» dan, Arif Bey mall itibarın ıslahından bahsediyorlar. Reşit Şerif Beyin «mer kezı şarkî Avrupa'da milliyetlerin inkişafı» hakkmdaki tercü mesi Ve Muhtar Hamdi Beyin Kanada hakkmdaki tetkiki, bugünkü dünya mes'eleleri arasında bizi en çok düşündüren tarihî, içtimaî ve siyasî hâdiseler serisini tamamhyorlar. Profesör ve talebe olarak bu tün Mülkiye'lilerin birlikte çalışmalarile yaşıyan bu değerli mecmuayı herkese tavsiye Mülkiye Müdürü ederim. Babanzade Viyana 13 Yeni sene yaklasn yor. Her zaman içinde yaşadığımız dekor bir kaç hafta için de^isti. Bu mevsimde tstanbul'dan ta Ostand'a kadar bütün Avrupa sehirleH hep ayni makyaja bürünlirler: Dükkan vitrinlerini süsllyen beyaz takalh Noel babalar, cicili bieîli oyuncaklar, sokakları istilâ eden küçük çam ormanları ve etrafa beyaz bir pudra seroen tenenin ilk kan... Uç yüz altmıs beş yapraklı kocaman takvimden ancak bir kaç sahife kaldı. Her aabah, bu zaman Blçüsünün gittikçe azalan yaprakla nnrfan birini daha koparırken içi mîzde kimbilir ne kadar üzülenler vardır. Sepete atılan kâğıt parçasınm arkasmdan kimbilir kaç kisî hazin bazin göğüt geçiriyordur. Her gün, her dakika geride bırakttgımız mazi denilen bu zaman parçasma bazılanmız neden bu kadar yapı sıyorlar anlamıyorura. Bana kalırsa, odamdaki eski takvimi bir yenisile değistireceğim îçin dehsetli seviniyorum. Kendi kendime yapac»ğım en kıvmetli senebası hediyeti bu olacak. Bir çok filozoflann de dikleri gibi eğer hiç bir l u n a n «hal> içinde yaşıyaraıyorsak en güzel ve en hakikî hayat Utikbalin mazisi • din Biz yaptıgunız için gilzel olan ve aksi isbat edilemiyeceğinden daima hakikî kalan istikbaldeki mazi... ünündekî yirmi gün için yaşıyan bir ihtiyarı arkasındaki yirmi senenin hatıralartna gömülen bir gence tercih ederim. Çünkü arka " mızda bıraktığımız mazi bir gaye değil fakat bizi biz yapan bir vasıtadır. Ne kadar tam olmak istiyorsak o kadar maziye ihtiyacımıı var Jemektir. Bunun için de istikbaldeki mazilere doğru kosmaktan başka çare yoktur. Hayat yolunun orta eında geriye dömip, uzaklasan se neler* mendil sallıyan bir adam hiç bir zaman tam adam olamaz. Bunu, yüzünü hareket ettifi tarafa çevirmis, tersine yürüyen bir yolcuya benzetebiliriz; gidecegi yerin neresi olduğunu göremiyen zavallı bir yolcuya... Evet, senebası geliyor. Tam ol mağa doğru yeni bir adım daha hazırlıyanları simdiden tebrik ederim. Ve eğer bu satırları okuyanlar arasında hâlâ, «ah ihtiyarlıyorus» diye üzülenler varsa bicim genç sporeularımızd'an örnek almalannı tavsiye ederim. Bu kabil değil mi? ö y l e ise bizim genç sporcular da dahil olduğu halde birlikte Avusturya'lı futbolculardan ibret dersi alalım. Bakm adamlar aylarca uğrasarak, didinerek tngiliz'lerî mağlup etmeğe haztrlandılar. Nihayet, biitün dUnyanm takdirle karsıladığı şerefli bir mağlubiyetten sonra memle ketlerine dönrfiiler ve daha gelir gelmez gazetecilere söyledikleri ilk sözler şu oldu: <Gelecek sefer îngiliz'leri yenmek için bütün kuvveti • mizle çaışacağızl» Bu Avusturya tngiltere maçı diyebilirim ki bütün Avrupa'da son haftanın en büyük h&disesi oldu. Alman buhranı, iktısat buhranı, Cenevre konferans lan, her şey, ikinci plâna düştü. tngiltere'den Yugoslavya'ya kadar her yerde günün mevzuunu bu maç teskîl ediyordu. Bugün, üzerinden bir hafta geçtiği halde gazetelerdeki akisleri hâla sönmedl. Hiç bir siyasî hâdise halkı bu kadar galeyana getirmemiştir. Maçm bütün tafsilâtı Avusturya, Almanya, tsviçre, Macaristan, Çekoslo ne söyleseler, hepsinin ucu, paraya dayanıyordU". Benim elmas küpelerim vardı ya, onlan, bir de salondaki anti. ka oturtma saati sattım. Derimin üstünde, kücük, incecik y*« lanlar, krvnla sürüne geziniyorlar. Ben, bu soğuk yılanlardan kurtulmak için. silkinemiyorum: Sen mi satbn? Kime? Antikacı Mustafa Efendi vardır; beybabam, sıkiftıkça çağınrdı. Ben de onu çağırdun; o, satb. Yani, kendi almadı mı? Müzehher, kollannı açmıştı: Bilmemj bana, öyle sByledL Bu da bir nevi tefeci hOesil Kara. günde, vebal altına girmekten korku • yor, sevap islemek istiyor... Ucuza Lapablırsa, günahı, alanın boynuna ol • «un! Bir de minnet yükü albnda eze. cekl Kaça sahldı Müıehher? Seks«n lira etmif! Annem: Müzehher'e ehnas küpelerbni v«rl vakya ve Yugoslavya'da radyolar vasıtasile dakikası dakikasına nes rolundu. içinde radyo bulunan bütün kahvehaneler tıklım tıklım meraklı ile dolu idi. Vazifeleri basından ayrılamıyan banka memuriarı, berberler, bürolarında, dıikkânla rında radyo tertibatı kurmuşlar, oyunun başlamasından üç saat evvel dinlemeğe hazırlanıyorlardı. Sankl o gün için dünyada krlz fllân kalmamıstı. Basta, buranın en ciddî gazetesi olan Freie Presse de dahil olduğu halde bütün matbuat bu spor çarpışması hakkında baş makaleler yazdılar. Futbolculara giden Viyana'lı bir muhabirln bana anlattığına göre e gtln Londra'ya tngiltere'nin ve Avrupa'nın muhtelif yerlerinden on binden fazla seyirci gelmi». G*ne ayni »rkadas anlatıyor, maçtan sonra otele döndükleri laman ilk tebrik Ulgrafını tstanbul'dan almiflar. Bu telgraf Beyoğlu'ndan çekümiş unis ve Ziya imıasım tasıyormus. O aksam Londra'daki Viyana sporcula» rına dünyanın dört köşesinden ya ğan 800 tebrik telgrafı arasında birincUiği kazanan bu Ziya Bey her kimse ben de onu tebrik ederim. Saka değil kırdığı rekor dünya rekorudur. Hiç bir sahada kendimizi ğosteremediğimiz bir zamanda tebrik sampiyonluğunu kazanabilmek az muvaffakiyet sayılmaz doğrusu.. Fakat iste bu da geçti. Mutat buhranlar tekrar birinci plândaki yer lerine yerlestiler. Burada kıs kıyamet dehşet. Kaç gündür yerler karla ortülü. Soğuk karlarm beyaz düz lüğü üzerinde buhranm korkunç karanlığı ne kadar vazıh görünür: Odun, kömür parasmdan tasarrruf etmek maksadile Maarif nezareti, Darülfünunu ve bütün resmî mek tepleri simdiden tatil etti. Sulh zamanmda boyle bir hâdisenin vukuu Avrupa tarihinde ilk defa görülü Ev«t, yenî seneye yaklasıyorra. Ve hepimu birer yas daha ihtiyarhyaca ğw. Demin yukanda söylcdiklerim o kadar doğru değildi galiba. Madem ki bizi biz yapan mazimizdir, bizden birer parça olan o geçmif zaman kmnblannı kalbimizin en derin kÖşelerinde •evgi üe yaşatmağa mecbur değfl miyiz? Hayat yolunun her hangî bir noktastnda geriye dönüp baküğımn zaman, uzaklasan seneler arasmdan bize tatlı tath gfilümsiyen kendimizi görürüz. Mendilîmizi yash gözlerimizden çekelim ve gittikçe biriken sene yığınlannın pash sisleri arkasmda bütün bütün kaybolmadan, o tatlı tebessümü doya doya içelim. Yolumuzda devam etmek üzere onümüze döndüğümüz zaman onu bir daha bulamıyacağız ki... NADİR NADİ dört bes ahiret bekcisi: Selviler!« Bu iki binayı merak ettiniz mi?. Sövliyevim: Birincisi, Beyoclu'ndaki Alman mektebi... tkincisi de, şlmdi bir Türk mektebi olan eski mevlevi tekkcsi! YU9UF ZİYA Beşler İtilâfmdan sonra... Murahhasımız mühim beyanatta bulundu Cenevre 15 (A.A.) Anadoio Ajansimn hususî muhabiri bildiri * yor: Silâhlan bırakma konferansi umumî komisyonunun dünkü topla nısında Türkiye murahhası Cemal Hüsnü Bey su beyanatta bulun * muştur: Mevcut veya müstakbel ihtUâf lardan bazılannı hiç bir zaman kuv* vetle halletmeğe teşebbüs etmiye ceklerine dair bütün Avrupa dev m letleri tarafmdan tekiden yapıla eak kat'î beyanata Ingiliz, Fransız ttalyan ve Alman hükumetlerinin i*' tirake hazır olduklan hakkmdaki bes devlet tebliginin üçüncü fıkrası, hükumetimin bilhassa dikkatrai celbetmiştir. Bu, bizzat memleketim tarafmdan takip olunan siyasetin prensibidir. Büyük sefimiz, Reisicumhur Hazretleri bu sene Millet MeclUinin mutat toplanışını açarken nutkunda a y nen «öyle söylemişti: < Bizlra kanaatimizce, beyner* milel siyasî emniyetin inkişafı için ilk ve en mühim şart milletlerin hiç olmazsa sulhu muhafaza f ikrinde sara;mî olarak birleşraesidir.> Mümtaz ReUinin direktiflerinden bu sahada da tnülhem olan Türk hükumeti tekiden yapılacak mez kur beyannameye daha simdidan, iltihak ettigini bu vesile ile söyle mekle bahtiyardır.» Berlin 15 (A.A.) Kabine M. Fon Neurath'm hukuk müsavatına dair olan Cenevre itilâfları hakkmdaki raporunu tasvip etmistir. Müzehher, söylüyordu... Daha kadar söyledi, farkmda değiliml Sus) ta mu? Onu da bilmiyoruml Babamın eski tamdıklanndan GaUpl Bey... Babamın son hizmetinde bulu | nan, candan aile dostu Galip Bey. Yalnız isim, hafızamda renk, şekQ uj yandırmıyor... Belki görürsem tam nm... Demek, iyi insanlar da bulunuyot[ musl Birden ümitsizliğe kapılmamalı...] Umulmıyan yerden neler cıkıyor... (Mabadi var) Musolini Yugoslav hüku Türk Bulgar ve metlni itham ediyor Yunan miinasebatı Roma 15 (A.A.) Dalraaçya'da ttalyaniar aleyhine olarak eıkan hâdiaeler ayan meclisinde gürültülü aldsler nyandırnuşbr. Ayan meclisi namma azadan bir ço« ğu tarafmdan verilen tstizah takrirlerinin ve M. Corrado Ricci tarafmdan yapılan istizahtan sonra Basvekü M. Musolini •a beyaaatta bulunmustur: «Trau, Veglia şehirlermde ve daha baska yerlerde vuku bulan bâdiseler, bnralarda Italya'ya karn mevcut olan dS*manIık haleti ruhiyesira gösterir a!âmetler mahiyetinde telâkki edilmelidir. Ba hareketler, hususî fertlerin veya gruplarm isi değfl, fakat sarih bir plânm neticeleridir. Sofya 15 ( A.A. ) Nimresmî La Bulgarie gazetesi, Mestanlı • Kırcaali demiryolunun küsadı dolayuüe vukubulan dostluk tezahürleri hakkında diyor Id: Bu hatün açılması Bulgaristan ile Türkiye ve Yunanistan arasında 3 taraflı bir tezahüre sebebiyd vermistir. M. MusanoPun nutkunu Yunan matbuatı da bilhassa Messager D' Atbens'de hüsnü suretle karsılanustır. Bu nutuk Türkiye'de de çok iyi karsılanmış ve nimresmî Hakimiyeti Milliye'nin sü • tunlannda da yer bulmuştur. Basvekil M. Musanof, hükumetin bütün Bulgar vatandaslannın din ve ırk farkı gö • setmeksizin refahı endiçesil* hareket «ttiğini iste bu açık ve samimî beya • natile göstermistir. Hakimiyeti Milliye bu sözlerden o kadar hararetle bahsetmistir Id Türkiye ile Bulgar'lar arasuıdald dostluk naünasebetlerinin sağlamlıği hakkında hiç bir süphe bırakmamaktadır. Ba iki millet birbirine karşı kar • deş muhabbeti beslemektedir. Asırlarca devam eden beraber yaşayıs ve kom • fuluk onlara yekdigermi takdir etmeği ©ğretmistir. Artık iki millet arasmda hiç bir ihtüâf yoktur. Türk ve Bulgar Pencereden sarkarak çocuğun yüzüne bağırdılar, azarladüar... Rahatlaruu bozduğumuza kızdılar... Halbuki evvelce haber vermezseniz danlınzl diyorlardı. Müzehher, tekrar güldü. Keske gülmeseydi! Bir genç kızın, hayata, hayatın act ve iğrenç hakikatlerine, avcu > nun içinde tutar, görür gibi bu kadar yakmdan ve bu kadar kinle, nefretle bakıp gülmesi, beynimi damar damar yakb. Saçlanmızı yolarak dizlerimizi döve döve ağlamağa çekinîyorduk. Belkî onun için de kapımıza gelirler, duvarlan vururlar, bizi paylariardı... Niyazi üe bir odaya kapandık, hiç konuşmadan oturduk... Sabah olmak bilrniyorda... Gece, uzadı, uzadı, uzadı... Niyazi fle ben, hiç sesimizi çıkarmıyorduk. Arasıra, ayaklanmızın ueuna basasak, babamızm yattığı odaya gidiyor, acaba nefes alıyor mu? öksürecek mi? diye dmliyorduk... Sıtcla sockı sordıon: Hüseyin Şükrü gibi, evvelce kendisine matbuat arkadaşlıgı yaptığım ve umumî kültürünün yakından hayranı olduğum eski dost başta olmak üzere, bir bütün Mülkiye'lileri tebrik etmek ar zusu, bu fıkrayı bana yazdıran iki sebepten biri ve belki en ehemmiyetlisidir. PEYAMt SAFA mületleri bundan sonra ebedî sulh ve dostluk içinde yasamağa azmetmislerdir. Hakimiyeti Milliye, Türk vatan • daşlannm M. Musanof un beyanatmı derin alâka ve samimî bir memnuniyet ile karşılamıs olduğunu yazıyor. Biz de bu derin alâka ve samimiyeti memnuniyetle alkıslam. MGnakalâhn inkisafmın Bulgaristan ile komşulan arasında mukarenete hizmet ettigini bütün ba cesaret verici tezahürler kadar hiç bir sey gösteremez. Nasıl kaldırdınız? Müzehher, önüne bakıyordu. Söyle, Müzehher, benden mi gizliyeceksin? Yoksa bu, bana söylenmiyecek, benden de gizlenecek kadar mı acı? Müzehher'in sesi ağhyordu: Senden gizlemiyorum ağabey.... Belki bana gücenirsin, diye korkuyorum. Bu çocuklan, bu derece urkek hale getirdiği için hayata lânet ediyorum. Kalpleri, sinirleri nasırlaşmış insanlarm zor tahammül edebildikleri bu şeylere, bu çocuklar nasıl dayanabflmişler? Sana gücenmem .Müzehher; soyle... Onu, tenun etmeme rağmen sesi, gene titriyordu: Parasızdık... Sabahieyin, kom . şular sökün etmeğe baslamıslardı... Bir hazırlıjhmz var mi? Bekçiye haber verdinîz mi? öğleye mi, yoksa ikindiye mi yetişecek? diye anlamadığımız bir. çok suaOer soruyorlardu Ne sorsalar, Kâzım Pş. geliyor Ankaa 15 (Telefonla) Meclis Reisi Kâzım Pasa bu akşamki trenle tstanbul'a hareket etti. lst«*yonda ismet Paşa, Vekiller ve bir çok zevat tarafmdan tesyi edilmiştir. Reis Pasa tstanbul'a dişlerinin tedavisi îçin gitmektedir. Protesto nOmay'şlerî Milâno 15 (A.A.) Trajir hâdiselerini protesto etmek fizere Milâno, Floransa, Bofonya ve Livouma sehir Ierinde bir takna nümayişler yapümıs Ttvkif edilen muhas'p Ankara 1 5 Ankar» mektepleri muhasibi mes'ulü Hüsamettm Bey adliyece tevkif edilmiştir. CVMHURtYET'in tefrikan: '^ Kazanç verg'sl tetkikafı Ankara 15 (Telefonla)'. Bütçe Encfimeni kazanç vergisi lâyihasının heyeti umumiyesini müzakereyi kâfi görerek maddelerin tetkikine geçmistir. yorum. Bana: Paçalığımda kaynatam takmıstı! derdi. Su içinde yüz «lli, yüz altmif lira ederdL Demek o para ile... Devam edemedim, sustum... Müzehher, gözleri dolu dolu, ait dudağı titriyerek anlabyordu: Parayı getirip elime verdfler... Paki, ben, ne yapanm? Nereye, kime vereyim? Kunlere, ne kadar, niçin verüec«k... N« alınacak, ne yapılacak, birini, birini bumiyorum ki... Beybabamın tamdıklanndan Galip Bey vardır. Geldi, Hızır gibi yetişti: Bir hiz metinizde bulunabilir miyim? . dedL Allah razı olsun, parayı ona verdim. o, büdiği gibi harcetti. Para yetismis mi? ^ Bilmem! Bana; siz, hiç merak boyurmayın, Üzım gelirse, ben kesemden eklerim; vazifemdir, dedi. Galip Bey, seni görecek, ağabey... Bir gün, sen kalkıp evine gitsen, çok iyi olur. Galip Bey gibi iyi adam bu zamanda zor bulunor.» Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARt ZasaDı lozun, sen, zayıf parmakh taee titrek «llerinle ihtiyar babanın çenesini bağladın, öyle mi?... Halbutd o, senin gelinlik kusağraı beliae saracak, gelmllk tactnı, duvağnu takacakta! Niyazi, susuyordu. Fakat ne garip! Ablası konusurken, bana, o da söylüyor gibi geliyordu. Müzehher, gözlerini kapamıştı; artık bir sey görmek istemiyordu. Onun gördüklerini ben de dinlemek istemiyordumı Komsulardan kimseye haber vermediniz mif Müzehher, basmı geriye iterek göldö: NiyazPyi sagmusdak! komsuya gondermistira... Kapıyı açmadılar... CumhurİYel Nüshası 5 Kuruştur Abone • Tü.kiyt H «n şeraiti* * • w* * Senelik A!tı aylık Üq «yl,k Bir aylık 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle