10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kânunuevvei S ON TELGRAFLAB ! Bana Kalırsa Bir hakikat neye mal oldu? Musiki anketine devam ettikçe anlı yorum ki tahminimden çok fazla fikir zümreleri varmış. Bunlar, yalnız, mü teassıp sark musikisi, garp musikisi ta raftarlanndan ve ikismi birlestirmek istiyenlerden ibaret değfl. Bir musiki dâhisi bekliyenler ve mes'elenin hallini bir san'at eserine bırakanlar var; garp ma«ikisinin bugünkü tekâmül yoluna bakarak onun gittikçe genisliyen tekniği ile bizun makamlanmız arasmda hiç bir uygunsuzluk görmiyenler var; bugüne kadar bizim musikimize millî renk verdiğini sandığımız çeyrek sesbı rolünü koçültenler ve onsuz musikimizin millî edasmdan çok bir şey kaybetmiyeceğini söyliyenler var. Bu fikir farklannı mnsikimiz için bir anarsi alâmeti gfbi de • ğil, m«vzu üstfinde çok çalısnuş ve işlemiş zekâlann ferdî buluslan gibi gorüyorum, seviniyorum. Fakat birbirile çok farkh düşünen bütün alâkadarlar, bir nokta üstunde ittifak ediyorlar: Türk musikisinin kıymeti şüphe götürmez ve musikimiz konservatuvarda oğretflmelidir. Ecnebiler de bunu tekrar ediyor. Gene «Cumhuriyet» sütunlarmda, altı sene evvel, aylarca süren münakaşada benun iddiam da bu idi. Hatta romanlanmdan birinde, bîr mvsiki münakaşasi münasebetfle kahramanlanmdan birine ayni fikirleri tekrarlatmıs • hm ve dün Rauf Yekta Beyin zikrettiği Borel'in makalesmden ayni parça lan da romanıma almıstım. Yalnız, bizim bir hakikati teslim edebilmemiz için mutlaka Avrupa'dan Marks gibi br mütehassısın febnesi ieap ediyor. Kendimize © kadar az inamyorn. Bu ür kekliğin ve Avrupa'y» tapmmanın su mes'elede belki faydasmı göreceğis, fakat başka bir mes'elede büyuk zarar larma uğnyabiliric. Konservatuvardan Türk musikisini çıkanrken bir ressamla bîr terbiyecinin ve iki musikişinasm fikir lerini değil, bütün alâkadarlarm rey • lerini alsaydık, ne bu hakikat! Sğrenmek için altı sene, ne de nratehassıslar ge tirmek için altı bin lira kaybederdikl ... PEYAMİ SAFA S N imzaiı muKarrire Yavnım, yazmda gene bir çok tahrir yanhsı, cümle düsükliiğü ve hep o çirkin eda var. Bu boruk düzen yazılann büjrük gaıetelerde yer buldugunu gBrdükçe, namı mUsteafla razdığım kitaplar s»yle dursun. alfabderimle bile iftihar ediyorum. Eğer bu genç yaçmda güzel bir eaer sahibi oiabilseydin. k3çüklü§unü «enin lehînde bir sebep olarak alırdık; fakat bu yaşta bu cür'et senin aleyhine yanyana geliyorlar. Seviye düşüklüğü davası bîtmiş olduğu için, senî mostralık almakta devam edecek de|i1im. Şahsm için benden dilendiğin alakaya karşı da sadaka olarak, bundan dahp fazla eV»emmiyet vermiyecefîm. P. S sotlerile geçh resmi yapan yüzlerce nümavisçi müzaheret etmistir. Nümayisçilerîn geçidi hâdisesiz ol • muştur. Saat 12,15 te M. Herriot 3e M. Berthad, tekrar kabine içtimaına avdet ey • lemislerdir. Paris 11 (A.A.) Mattn gazetesi muhabiri, Paris'ten gelen ve Fransa hükumetinin tngiltere'ce Amerika'ya altm olarak tediyatta bulunulduğu takdirde tngiltere bankasına maddeten yardım teklifinde bulunduğuna dair olan ha berlerin tngiliz siyast mehafüinde bti yük bir alâka ile karsılanmış ölduğunu ve bu bapta muhtelif mütalealar ser dedilmekte bulunduğunu bildirmekte • dir. Resmî mehafil, bu haberi ne teyit ve ne de tekzip etmektedir. Ağaoğlu Ahmet Beye Cevap 2 (SuNüN ÛKİ^IFPİ Tasarruf ve yerli mallar j haftası Bugün tasarruf ve yerli mallar| haftası başlıyor. Bir yanrJan parı biriktireceğiz, bir yandan daj memleket mahsullerinden, millî mamulâtımızdan alacağız.. Yedij gün, ellerimiz kumbaralan dol 1 dururken, dişlerimiz Giresun'unj fındığını, lzmir'in üzümünü, in cirini öğütecek; dudaklanmızi Samsun tütününün nefis duman1 lannı savuracak; başımız Adanaj pamuğunun yumuşak yastığını gömülecek ve vücudümüz Tüı fabrikalarında dokunan kumı lara bürünecek! Dilimizde: Damltya damlıyi göl olur, diye güzel bir ata «özüj olmasına rağmen, biz, daha yaj kın bir düne kadar, yannmı dü şünmez, Allah'ın keremine gii venir insanlardık. Bize, kara ffün] için ak akçe lâzım ölduğunu il öğreten lş Bankaaı olmuştur. Şiı di onun her Türk evinde mini mini bir kasası var: Kumbara... Ve Türk'ü iktisada alistıran bü] bankanın bası, Türkiye Iktısal Vekâletinin başındadır!. Bazı kalemler, tasarruf haftaj sile yerli mallar haftası arasmda| bir tezat görüyorlar ve biriktir mek baska, harcamak başkadır,' diyorlar! Bu mantık oyunu, ancak şu sartla doğru olurdu. Yerli mallar haf» tası yerine yabancı mallar haftası deseydik... Bizce, tş Bankası kumbarasiie lpekiç kasasına giren para ara ., smda hiç bir fark yoktur. Biri, Türk'ün cebine gîriyor, öbürü* Türk'lüğün!.. Beşler konferansı dün bitti, netice müsbettir Almanya tahdidi teslihat konferansma geliyor, bir itilâfname imzalandı Cenevre 11 (A.A.) Almanya ile aktolunan itilâfnamenin başlıca 5 dev • let murahhaslan tarafmdan imzasından sonra matbuata aşağıdaki teb'iğ veril miştir: «Cenevre'de 5 heyet arasında yapılan mükâlemeler, bir itilâfa müncer olmuştur. M. Mac Donald, reis sıfatile, murahhaslar namına atideki hususatı konferans reisine iblâğa memur edilmiştir. ! 1 tngütere, Fransa ve ttalya tah j didi teslihat konferansında rehber hizmetini görmesi lâzım gelen prensipler tlen birinin Almanya'ya ve muahede • ler mucibince silâhlarından tecrit edilmiş olan miJletlere her millet için emnü selâmet temin eden bir rejim dahi • linde hukuk müsavatı bahşetmek ol ması lâzım geleceğini beyan etmişlerdir. Bu prensip, tahdidi teslihat konferan • sının vâsıl olacaği neticeleri ve ittihaz edeceği kararlan ihtiva edecek olan mukavelename ile ifade edilecektir. Bu beyanat, bütün devletlerin mütekabiîen silâhlarını tahdit etmeleri keyfiyetinin mutasavver tahdidi teslihat mukavelenamesine derç ve tesçil edil • mesini istüzam eder. Böyle bir hukuk müsavahnm tatbiki iMullerinin bilâhare konferans tarafından müzakere edilmesi tabiidir. 2 Bu beyanata istinaden Alman ya, tahdidi teslihat konferansındaki mevkiini ifgale amade olduğunu bildirmiştir. 3 İngHtere, Fransa, Italya ve Al manya hükumetleri, bütün Avrupa devIetlerile beraber, hiç bir halde işbu itiIâfnameyi imza etmis olanlar arasında mevcut veya mütekabil hiç bir ihtilâfı zorla halle teşebbüs etmiyeceklerini resmen teyide amade olduklannı beyan ederler. Bu muamele, emnü selâmet mes'ele»inin etraflıca münakaşasını iıhar etmiyecek şekîlde yapılacaktır. 4 5 devlet (Amerika, tngfltere, Fransa, Almanya ve ltalya), devletlerle konferansta tesriki mesaiye azmetmiş. olc*uklarını beyan ederler. Bu devletler, vakit kaybetmeksizin, teslihatın tehdidi için bir mukavelename tanzim edecekler ve ileride yeniden tahdidat yapılmaıı maksadile bir takım tertibat alacaklardır. Cenevre 11 (A. A.) Almanya, dün Cenevre'de tanzim edilmiş olan itilâfname ahkâmnu kabul etmistir. Almanya, Fransa ve Amerika nra • rahhasları, hemen Cenevre'den hare k«t edeceklerdir. Bir üslup hücumu arkasmda bir fikir hücumu Yazan: ŞEVKET SÜREYYA Ağaoğlu Ahmet Bey, tnkilâp ve Kadronun evvelâ Uslubunu beğen • miyor: «Ben zannedi>oıum ki bu yirminci asırda artık peygamberane ifade tarzlarımn mod«sı geçmiştir. Fakat aldanıyormuşum! dîyor ve kitaptan misaller alıyor: «Şuurlu, fakat müsamahasız bir disiplin demek olan irvkılâp nizamı içinde anarsik bir matbuat sistemi inkılâbın mana ve mahiyetile ram bir tezat teskil eder.» «Türkiye bir inkılâp içindedir. Bu inkılâp durrnadı. Geçîrdiğimiz hareketler, şahit olduğumuz kıyam ve inhidam mansaraları onun yalnız bir safhasıdır...» «Bilhassa çoeukluk ve gençlik ça ğında olan millft neslinin maddî ve manevî varlığı cemiyetin malıdir.» Ağaoğlu'na gore bu ifadeler mîstiktir, peygamberanedir, modası geçmiy bir ifade tarzıdır, vak'anm ve hakikatın ifadesi değildir. Hulasa köksüz ve manasızdır. Fakat aşikârdır ki, buradaki hü cumu, üsluba değil fikredir. Fikre tevcih edilen hücum, cesaretsizük derecesine var A A bir ihtiyatın sayıf perd'esi arkasırtda bir üslup tenkidi şeklirte girmis ve guya maskelenmiftir. Çünkü âsikârdır ki bu misallerde biblik ve peygamberane hiç bir eda yoktur. Mücerret ve biblik bir beyan tarzı bittabi ancak söyle olabilirdi: «Hürriyeti matbuat, ferdin hukuku mukadcTesindendir.» Fakat biliyo ruz ki, Ağaoğlu Ahmet Beyin her ve•ile ile Ueriye sürdüğü teskilitı e • sasîye kanununda dahi ancak <matbuat kanun dahilinde serbesttir.» Çünkü bu hürriyet ve bu «erbestî nîçindir? Milletin genis kütlelerinin hâkim menfaatleri ve ihtiyaçları tezat halinde olan lâalettayin bir nefriyat faaliyeti, mahza mücerret bir hürriyet mefhumunun kaydü »artsız teJâkkisine uysun diye nîçni mu kaddesleştirilsin ? Fakat, cihanın beşte üçünfi müstemleke esaretine ve befte bîrini sınıf, tâbiyetine bağladıktan sonra, bu alemsümul zinctrleme üstünde hâlâ <hak» m, «hürriyet» in, «mukaddes ferd» m de*tanrm okuyan on dokuzuncu asır demokrasisinin bu gafil hayranı için «matbuat, inkılâbın davalarile mukayyettir.» Sözü, el bette •mistik görünür, mânasız gö * rünür; çünkü korkunç görünür. Halbuki Ağaoğlu'na düfen, mü cerret idrakinin ifadetî olan tehevvürüne bir üslup tenkidi şeklini vermeden, doğrudan doğruya fikrin tahribine geçraekti. r.Meselâ dem^li idi ki:> «Hayrr; müsamahasız bir disiplin dediğiniz inkılâp, benim, bizzat inkılâp mefhumunun n*fiy •« inkât eden liberal telâkkilerim için kabili idrak değildir. Çünkü böyU bir hareket ve tefekkür disiplini, benim bütün bilğilerim v e inaniflarımla • •asmdan taaruz eder. Sizin anarşik matbuat sistemi dediğiniz şeyde, ben, bizzat bir tezat, bizzat bir anarsi demek olan liberal telâkkilerimin inkânnı görürüm. Halbuki müsamahasız bir disiplin demek olan inkılâbın da valarile takyit olunmıyan bir matbuat sisteminde, ırücerret hürrîye • tin, yani ruhunu huzur ve »Ukununu buluyorum!» tş, bu nokiaya varınca, înkılap ve Kadro'dan alrfığı ikinci nüsalin de şu aekilde yazılma»ı lâzım geldiğini artık bize açıkça i.htar etmekten çekinmemelidir: «Türkiye bir inkılâp içinde de • ğildir. GeçirdiğİTniz hareketler, sahit olduğumuz kıyam ve inhidam manzaraları, sadere, Türk milletinin, beser idrakinin «on sözü ve insan top. luluğunun kemali olan Avrupa'nın, liberal ve demokratik cemiyet kai delerine kabiliyetimiz nisbetindebir intibak gayretinden baska bir şey değildir. örneğimiz ve hedefimiz bu idrak tarzı ve bu cemiyet kai deleridir. Türk imkılâbı dediğiniz şey Fransız inkılâbmm, nihayet geç esnaf» Kartahn kanadı incindi de ğilya... Ceketini omzuna atmış bir palabıyık ileri atıldı: Belki bu gelişte uğur vardır. Se nin de, bizim de ayak kademimizi bir deniyelim. tleride pişman olmayız. Uzun boylu, zayıf, kır saçlı adam, tahakküm eden bir tavurla duruyor • du: Bir kere görmekle malmızı kapıp • gıtmeyiz. Kanım beynime sıçradı; gittim, sokak kapısım açarak yol gösterdim: Buyurun, rica ederim... Bizi fazla meşgul ettiniz artık... Sesim, kamçı gibi çatlıyordu. Geride duranlardan birisi mınldanarak yürüdü. Biz, böyle nazlananlan çok gor • dük! öbürlerl de kasketlerini düzelterek, omuzlanna vurduklan ceketlerini çe • kerek meydan okur gibi kollannı sal • lıya salhya çılayorlardı. Sokakta tehdh savuruyorlart kalmış bir örneğinden, bir devamından başka bir şey olamaz!» Bu takdirde tenkit ve münakaşa, daha dürürt bir şekil ahr ve her birimizin, üzerinde konuştuğumuz plâtform daha iyi taayyün ederdî. Fakat «Türkiye bir inkılâp için dedir.» «Bir inkılâp nizamı içinde anarşik bir matbuat sistemi, inkılâbın mâna ve mahiyetile tam bir tezat teşkil eder.> «Bugünün inkılâp kadrosunu yann istihlâf edecek o • lan gençliğin, kayıtsız ve şartsız irkılâp esaslarma göre teşkili ve in kılâp fikriyatının ona şuur olarak verilmesi lâzımdır. Bu itibarla, bilhassa çocuklvk ve gençlik çağındaki millet neslinin, maddî ve manevî varlığı cemiyKin malıdır.» Sözlerinde, mücerret biblik, peygamberane bir eda aramağa çahfmak ve bu sözlere, Zeburun, tncilin, Kur'anın â yetlerini hatırlatıyorlar demek, ev •elâ dürüst bir hareket değildir. Çünkü eğer üslubunda mistisizmin zerresi b'.le bulunmyan . bu sahrların ihtiva ettîkleri fikirleri . ki asıl hoş gör/ned'ğintz bunlardır e ğer ak»i dofru olsaydı, bütün tnkı lâp memleketlerinde, meselâ, mil Ietin genç neslin n terbiyesin'n, A ğaoğlu'nun bize medeni m.saller o larak gösterdiği memleketlerde ol • duğu gibi, mekten.e.l), kliseler, manastırlar, pansiyonlar elinde parça lanması ve mesetâ Tü r kiye'de hâlâ çocuklarıınızın tekkeler, medreseler, hiç bir kontroı kabul etmiyen koz mopolH ecnebi mektepler «linde mahvolmasına göz yummamız icap ederdi. Fakat hayır! Değifme ve İnkılâp yapma kabiliyetinden mahrum bir cemiyet gibi, anarşik matbuat sitt* • mi ve çocuklannm terbiyesi gayri • mes'ul ellerde parçalanmı> bir ec miyet te bizim için kara ve korkunç bir şeydir. Binaena'eyh işi, ne bir mistisizro, ne de t.ir Uslup tenkidi feklme dökmeden olduğu gibi al * ntak ve olduğu gibi hırpalamağa çalışmak Ağaoğlu Ahmet Bey için en doğru bir tarz olurdu. Yoksa, maddf haricinde bir tefekkürün ifadesi olan peygamberane mistisizm, nihayet bir madde hare keti olan inkılâp bahsine ve mad rfenin idrakine müstenrt bir inkılftp ideolojisini tahlile çalışan İnkılâp ve Kadro'ya hio bir suretle atfolunamaz. Ağaoğlu'nun ilk yazısının bir ye • rinde, İnkılâp ve Kadrodaki tahlil lcrimiz için bizden ^rakam» ve «vaka> istemesine de kısaca cevap vermek lâzrmdır: tnkılâp ve Kadro tahlili anali tik bhr etüt kitabı değil, fikrî ve nazarî . yahut ideolojik bir terkip yahut sentez kitabıdır. Burada Türk tnkılâbmın nazarî orijinleri aranmış ve bunlann nazari terkipleri yapılmağa çalışılmıştır. Fakat r unu da işaret edelim ki rakamtn manasını ve ehemmiytiini hiç bir zaman mukad*desleştirme mekle beraber Kadro neşriyatı, cemiyet tahlillerinde rakamı ve vesi • kayı bizim memleketimizds • en çok kullanan neşriyattır denilebilh*. Kadro mecmuasını takip eden ve burada, Ağaoğlu Ahmet Beyin lüzumsuz bir izafetle «Kadrocular» dediği arkadaşlarımızin yazılarmı gö renlere bu vaziyet tamamile ma lumdur. Hatta Ağaoğlu Ahmet Bey gene bilirler ki, bizzat Türkiye'nin cihan içinde variyetini ve iktısadî istihalesini rakam ve çizgi halinde gösteren ve bu vadide bizde ilk olan eser de gene tarafımızdan yazılmıştır.[l] Binaenaleyh bizi, tmhlillerimizde vak'ayı ve rakamı ihmal eder şekil* de gö»t«rmekteki isabetsizliği burada aynca işaret etmek lâzımdır. ŞEVKET SÜREYYA [1] Gelecek yazıda Ahmet Beyin < Kadro nedir vc Kadrocular ldmdir?» Şeklindeki tenkitlerini tahlile çslışacağız. Kime naz ediyor ki? Eninde sonunda satacak... Bu ağızlan çok işittik! Kendi ziyan eder. Merhametli beybabanın ömrü vefa etseydi de, keşki bütün mallan o, satsaydı!... Müslüman adamdı, bırak... Arkalanndan kapıyı şiddetle kapa dım. Smirlerim, gerilip boşanıyordu. Elime bir iskemle, testi, çerçeve, masa, bir şey geçse, kınp parçahyacaktım... Vücudüm, sakır sakır titriyordu. Mü* zehher'in, Niyazi'nin, mazlum, masum, munis yüzlerinden birini olsun görmek, ferahlamak istiyordum. Döndüm; süt hala Ayşe Hanım, karşımda elpençe divan durmuş, dudaklannda acır gibi, utanır gibi bir gülümseyişle bana bakıyor: Beyefendi evlfidım; bunlar esnafbrlar, danltmağa çelmez... Eh, Allah muhtaç etmesin, dünyanın bîn türlü haH var. Deve bir akçeye, deve bîn akçeye, demişler... Cenabı Hak. ellerlne Küçük itilâf Konferansı Konferans süVatle içti maa davet edildi Belgrat 11 (A.A.) Küçük itilâf devletleri Hariciye Nazırlan 1416 kânunuevvelde toplanacaklardır. Bu toplantıda mezkur devletler mümemiUeri, kendi memleketlermi •lakadar eden butun beynelmilel mes'elelerî tetkik edeceklerdir. Bükreş 11 (A.A.) Müstakil Cumhuriyet gazetesi, küçük itilâf konferansınm içtimaa davet edilmesinin hiç kimseyi hayrete düşürmiyeceğini, çünkü hali hazırda mevzuu bahsolan mes'elelerin wn derece vahim ölduğunu yazmaktadn\ Bu gazte, beynelmilel raziyetin her zamandan ziyade kanşık ölduğunu beyan etmekte ve Amerika'nın 15 kânunuevvelde vadesi hulul eden îngiliz ve Fransiz taksitlerinin tediyesini tahirden rmtina eyleraesinin Lausanne itilâfnamesini takviye etmiç ölduğunu ilâve eylemektedir. Küçuk hilif devletleri, bu mes'e • lenm mkişafı 3e alâkadardırlar. Lau • sann tilâfı muefbmce, Romanya ve Yugoslavya'nm artık tamlrat namile hiç bir şey alamamakta olduklannı ise söylemeğe hacet yoktur. Fransa'da borçlar Aleyhine nümayiş Framız meclisi bugün borçlar işini görüşecek Paris 11 (A.A.) Kabine, bu M bah mühim bir karar ittihaz etmistir. Kabine erkanı, Fransa'nın 10 kanunuevvel taksKini tediye etmesı lazım geldiği noktasmda ittifak etmişlerdir. M. Herriot, yann meb'usan mecli • nnd» kayit ve sartstz olarak 19.800,000 dolarm Amerîka'ya tediye edilmesini tekltf edecektir. YUSUF ZIYA Unkapanı köprüsü Tamirata bugünlerde Haşlanması b^kleniyor Unkapanı koprüsünUn tamirine ait proje ve keşîfnameler hazırlanmıştır. Bu i« için Gazi köprüsü varidatının faîzinden münakale yapılması hususun • da Dahiliye Vekâletinden müsaade Utenmişti. Bugünlerde müsaadenin gelmesine intizar edilmektedir. Bunu müteakıp hemen tamirata başlanacaktır. Evvelemirde ahşap kııım tamir edilerek köprü gelip geçenlere açılacak ve on dan sonra da dubalarm esaslı tamiri yapılacaktır. Encümenlerin karart Paris 11 (AA.) Meb'usan meclisi hariciye encümeni, iki saatten fazla devam eden bir müzakereden sonra tâli encümenin dün sabah kabul etmis olduğu takriri 6 reye karşı 20 reyle kabul etmistir. Tediyattan imtma edilmesini ütizam eden eski bir takrir, ancak 5 rey top • kyabnmistir. Maliye encümeni de tâli encümenin takrirmi 4 reye karşı 25 reyle kabul etmiştir. Bir heyet, bu karan hemen M. Herriot'ya büdirmiştir. Dil Cemiyeti dün iki Uzun içtima yaptı Ankara 11 (A.A.) T. D. Tetkik Cemiyeti Kâtibi Umumiliğnden: Türk Dili tetkik cemiyeti bugü> öğ leden evvel ve sonra iki uzun toplan • ma yapmıstır. Toplanmanın başında Cemiyt Reisi Samih Rifat Beyin acıklı ölümü dolayısile umumî merkez heye tinden yazılan mektup Gazi Hz. den gelmif ve nesredilmi* olan eevap okunmuş ve büyük saygılarla karşılanmiştır. Cemiyete gelen bir takım mektuplar ve idare işleri etrafında ayn ayn ica| eden kararlar alınmıştır. Cemiyetin kolIarmdan gelen dilekler de birer birer gözden geçirilmistir. Bu hafta içinde toplanması kararlastınlmış olan bazı kollann içtimaı sonraya bırakılmıştır. Lugat ve ıstılahlar kolu cumartesi günü saat 17 de toplanacaktır. Bugün ayni zamanda gram«r ve derleme kollan da toplanacak, çalışmalanna devam edecektir. düşürmesin... Günün birinde, basmız dara geliverir de satmak isterseniz, ağız birliği ederler, mallanmzı yok pahasma kapatırlar... Ne oldum, dememelîj ne olacagnn demeli! Düşmez kalkmaz bir Allah... Biraz evvel kırmak, parçalamak is tediğim iskemle, testi, masa, çerçeve gibi şeylere acıyordum! Merdiven başına gittim, bağırdım: (Mabadi nari PanYfe bir nîimayî» Paris 11 (A.A.) Kabinenin saat 10 daki içtJmamdan evvel M. Herriot uzun raüddet Ingütere'nin Paris sefiri M. Tyreil ile görüşmüştür. Kabine, içtimaına saat 12 de fasıla vermistir. Çünkü M. Herriot iletekaüt nazuı M. Berthadm, 2,500,000 azası bulunan sabık muharipler ve harp malulleri millî konfederasyonunun gön • dermiş olduğu bir heyeti kabul etmeleri lâzım geiyordu. Heyet, mezkur konfederasyonun fevkalâde meclisi tarafmdan 27 teşrinisanide kabul edilmis olan ve harp borç lannın tediyesi aleyhinde bulunan bir takririn metnini, M. Herriot'ya tevdi etmistir. Heyetin teşebbüsüne sokakta konfe • derasyon azasından olup meb'usan meclisi ve hariciye nezareti Snünden: «Borçlara yuha! Metelik vermeyiniz!» iki karaltı girdi, onlan iki gölge daha takip etti. Girenlerin kimi şapka çıkanyor, kimi elile selâm veriyordu. Yeni gelenler de münakaşanm yabanası değildHer: Eski Saksonya takımlan, çini tabaklar, kâseler var mı? Oda takunı, karyola takmiı, sair mobflye olsun... Bir görelim. Sabrım, tahamülüm taşmıştı: Rica ederim, sizi kim çağırdı? tçlerinden zayıf, uzun boylu, hafif. kır saçlı biri, elleri arkasmda karşımda. durdu: Merhumun vefab akebinde, ha • nımefendiye; bir emirleri var mı? diye müracat etmiştik. Bize; biraderim gel meden bir şey yapamam, dedilerdi. Şimdi, bunun için taciz ediyoruz! Ağzım açık bakıyordum: Geldiğimi evden mi haber ver . diler? Uzun boylu, hafif kır saçlı adam, fütursuz, pervasızdı: Karyı köşenUdeki evin hizmet • Gümrük müşaviri İstanbul'a geliyor ' Ankara 11 (Telefonla) Ame • rika'lı gümrükler müşaviri buradaki ipKdaf tetkikatmı ikmal etti. Bu aksam refakatinde iki tercümanla beraber tstanbul'a hareket etti. Müşavir tstanbul'da bir ay kadar gümrük müessesatıru teftis edecektir. Sanayi Müdirî umumisi Şerif Bey tarife hakkında mütehassıs ile görüşmüştSr. Lituvanya da nota verdi Vaşington 11 (A.A.) Litvanya sefiri, M. Stimson'a bir nota vermistir. Bu notada 10 kânunuevvel taksitinin tehiri talep edilmektedir. çisi, Demir, dükkânın önünden geçiyor» du. Ondan duyduk. Ben, eve geleli daha ancak bir saat kadar oluyor. Demek kapı önünde, be. ni merakla süzmelerinin, beni parmakla göstermelerinin sebebi varmış! Uzun boylu, hafif kır saçlı adam, başını sağa sola çevirerek, girecek oda anyor: Bir görelim, bakaltm... Bıraksam, yürüyecek, odalan birer birer açacak, eşyalan muayene ede . cek, fiat biçecek... Biraz yumuşak yüz bulursa hamallan getirip beğendiği eşyalan yükleyip götürecek... Hepsine, nezaketle kapıyı işaret edi. yorum: Bugün zahmet etmişsiniz... Başka zaman... tcap ederse, ben, size haber gJSnderirim. Yağız esmeri, ayak direyor: Bir kere geldin beyim... Daha, hiç siftah etmeden kapınızı çaldık.. Belki kısmettir... Kısmeti tepme, iki ya • na da yazık olur! Bak, turada, şu kadar CUMHURİYET'in tefrikan: 14 TipiJDindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Bu ne garip, basm sağolsuna geliş! fazla teklifsizleşmelerine mâni olmak için kaşlanmı çatarak selâmladım: Teşekkür ederim. Tıknaz sanşını, benim ciddiyetimle alay eder gibi yılısık yılışık söze ka nştı: Merhum beybabamız, bir çok kitaplar, antikalar var, diyordu... El yazısi kitaplar, Mushafı şerifler, Delâili hayratlar olursa sizin için de, bizim için de iyidir... Bir görsek beyim! Bu »aydıklan şeylerin birmi, bu ya«a geldim, daha ben görmedhn. M«vcudiyetlerinden haberim bile yok. Bunlar nereden biliyorlar? Müzehher'e baktım; başını iğerek tasdıic etti. Yan arahk duran sokak kapıstndan Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Abone • şeraiti • Senelik Altı ayhk Üç aylık Bir ayhk Türkiye Hariç için için 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle