Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Cunihurivet KÜÇÜKKöŞEı SON .TEIİGRAFLAR Peştemaîli kahraman! Zavallı Hindistan'ın sıska Gan • di'si Londra'ya gidiyor. Başı kabak, ayakları yahn.. Sırtı çıplak ve be linde bir peştemal! Her milletin kanununda âdaba uygun olmıyan bu kıyafeti ile yeşil, mor, pembe, sarı ne bileyim ben iflâtun bir palavra masasına otura cak ve esneye gerine lâfedecek. Meşhur fıkradaki afyonkeşin ha mamdan fırlamasına benziyen bu hareket ne dereceye kadar Hint aha lisine yar ve yaver olacaktır? Bilinmez. Bilinen şudur ki, Gandi, Hindis tan'a fenalık ediyor. Gandi'nin peştemali ile Hint is tiklâli arasında Ganj nehrinin bir kaç senelik akışı nisbetinde bir (kan farkı) vardır. Ve bu kan akmayınca hiç bir nane, ye..ni..le..mez. Biz, on beş milyon Türk; setre pantalonlu, çakşır lâtalı ve eli silâhh olduğumuz halde Meric'i, Sakar ya'yı, Seyhan'ı ve arası kanımızla köpürtüp hopurdetmeden istiklâli nıize kavuşamadık. Üç yüz milyonluk Hindistan'a bundan pay biçilmek icap eder. Gandi'ye göre istiklâl şudur: Lâf etme, göz açma, tuz yeme, mintan giyme, donu çıkar, pabucu at, harekete geçme, kan dökme, can verme, uyu, düşün, esne, gerin, çivili tah • taya otur, ağaç dalına asıl, gözlük tak... Sonra ne olacak? Sonra; istiklâl, devlet kuşu olup sahtiyan ensene konacak! Bu devlet kuşu, uyuz karga olsa insanın başına en ufak bir leke fır • latamaz. Çoluğu çocuğu da dahil olduğu halde topu topu üç yüz bin kişilik etrafı derya olan Malta; dörtte bir istiklâlini peştemalla değil, Versay zaferinin ertesi günü, döktüğü kanla almiftır. Vaşington; Marten Loter'in incili serif inden ayetler okuyarak Amerik» istiklâlini almadı. Bu hikâyeyi Dölafayet'e sormalı. Üçüncü Napolyon, bam sakalını, Sedan'da ele vermeseydi ne Prusya zaferi, ne de müstakil Alman ittihat ve istiklâli meydana gelirdi. Garibaldî, Kavur ve onlardan sonra en büyük Italyan olan Musolini boğazlardan hintyağı ve damarlar dan kan akıtmasaydı bugünkü (asıl müstakil İtalya) meydana gelmezdi. Tam müstakil Türkiye, ebediliğini kanından yaptığı Sakarya'ya borçIudur. Peştemal hamamda, tuz çorbada gerek! Bu isler için giyimli, kuşamlı, tam teçhizath ve kalplerde müteaddi iraanlı olmak lâzımdır. Lâfın kısası ve apaçığı şudur: tstiklâl istiyen Hindistan'ın bir (dilli entelijens büro) su var mıdır? Varsa dört gözünü şu dört istika • mete çok açsın: Gandi'ye Ağa Han'a, Rabent Ranat Tagora'ya, ve, Londra'ya•• Ben şu kanaatteyim: Bu dörtten ilk üçü, Hint'linin başından ve dördüncüsü Hint'linin içinden bertaraf olursa Hint'li dilediğine kavuşur. 1931 senesinde peştemaîli kah ramanlar, nihayet birer karikatürün karikatürüdürler. Milletlerini yok yere rahatsız etmekten başka bir marifet gösteremezler. AKA GONDVZ Faşist düşmanları İtalya'da sui kastler hazırlıyan gizli bir cemiyet yakalandı Ceneve 9 (A.A.) Yedi eylulde tevkif edilen sanayi erbabından ve tethiş taraftarlanndan Bovone'nin ciirüm ortaklarmdan dört kişi daha yakalanmıştır. Bu adamların vü cude getirmiş oldukları cemiyetin Roma, Napoli, Tîryeste ve Mîlâno şehirlerinde bir takım sui kastler yapmağı tasarlamakta oldukları anlaşılmıştır. Ceneve 9 (A.A.) Zabıta tahkikatına devam ederek Bovone ile cürüm ortaklarının tevkiflerinden evvel infilâk edici maddeler imaline •••••••HitHHIIIIIIIIIIIltlllttll Günün mevzuu: "Yeni cereyan,, dedikodusu H. F. U. Kâtibi Recep, Bürhan Asaf ve Şevket Süreyya Beylerin cevapları ( Birinci sahifeden mabait ) (HEM NAL1NA MIHINA Ettekrarü ahsen! Dün, bir refikimizde hafızası kuvvetli bir arkadaş, «Taze bir haber» serlevhası altında, Bedia Muvahhit Hanımın Yunanistan'a giderek Atina'da Otello'yu oynıyacağına dair Yunan gazetelerinden naklen yardığı< mız haberle alay etmek istemiş! Arkadaşımız, bu haberin 11 tem • muz tarihinde evvelâ kendi sahifelerinde, sonra da diğer gazetelerde çık> tığını ve 9 eylulde, tam altmış gün sonra bizde tekrarlandığını yazarak karilere eskimiş bir haber verdiğimiz' söylemek istiyor. Muharrir arkadaşımızın hafızası kuvvetli olduğu kadar dikkati de kuvvetli olsaydı bizim yazımızda 11 temmuz tarihinde kendi gazete • sinde çıkan haberden fazla bir hayli tafsilât daha mevcut bulunduğunu görürdü. Aziz arkadaşımızın, fıkrasının so« nunda bizzat söylediği üzere, gazetecilik te, tarih gibi bir tekerrürden ibarettir. Ne haberler vardır ki 11 temmuzdan 9 evlule kadar geçen 60 gün zarfında bir tek defa değil belki altmış defa tekrar edilmistir. Hepi • miz, bir gün evvel bir başkasının yazdığını ertesi gün ekseriya daha kısa ve daha noksan olarak yazmıyor mıyız? Tekrarlara misal lâzımsa, işte bir gün evvel bizde çıkan hücum botlarımızın geleceği haberi, ertesi gün, ayni refikimizde intişar etmedi mi? Fakat dahası var. Ali Kemal'in nasıl yakalanıp İzmit'e götürüldüğünü vaktile bir gazete bütün tafsilâtile bu işi yapanlarm ağzından nakletmişti. Şimdi, altmış gün sonra tekrar edilen bir haberi taze bulmıyan refikimiz ayni şeyi tekrar tefrika ediyor. Hem de artık isimlerini sağır sultanın bile duyduğu zabıta memurlarını (C.) Bey (M.) diye rumuzlarile kaydederek... Bu gibi tekrarlar ve tekrirler bile* rek bilmiyerek hepunizin bisından geçen, olağan şeylerdendir. «Ettekrarü ahsen!» diyip geçelim ve başka larının kusurlarını görmeğe göster • meğe çalışacağımıza kendi noksanlarımızı tamamiamağa çalışalım. Kaldı ki (Cumhuriyet) te çıkan haber, bir gün evvel Yunan gazetelerind^ı ahnmıs, bay«ttiuxiıaber değil, eski bir haberin mütemmim ve taze tafsilâtıdır. yarıyan levazımı tedarik etmek için müracaat ettikleri vasıta ve tedbir • leri ortaya çıkarmıstır. Bugüne ka dar on iki kişi tevkif edilmiştir. Zabıtanın yaptığı tahkikattan çıkan neticeye göre Bovone tethis taraftarları teşkilâtının reisi bulunu yordu. Bu vazifeyi faşist aleyhtar ları teşkilâtından aldığı emir üzerine ifa etmekte idi. Geçen gün vuku bu Ian infilâk esnasında ölen karısı ile tevkif edilmiş olan kız kardeşi Giovanna da kendisinin cürüm or takları bulunuyorlardı. lâp ve kadro» hakikatte yalnız 21 nüsha olarak hazırlanmıştır.» Bürhan Asaf B. cevak veriyor Ankara 10 (Telefonla) Bürhan Asaf Bey bugünkü «Hakimiyeti Milliye» de «Son Posta'nın tabettiğb i simli başmakalede «yeni cereyan» dedikodularına şöyle cevap veriyor: «Lâf kanalından inhiraflara meydan bırakmamak için numara sırasile konuşacağım. 1 «Son Posta> iki hafta var ki «Ankara'da yeni bir cereyan» başlığı altında kâh neşredilmiş yazıları tekrar, kâh kendiliğinden izahat ilâve ederek Ankara'da yeni bir cereya nın başlamış olduğunu ilâna çahşı yor. 2 Ankara'da yeni bir cereyan ; „ ir. Ankara'da Ankara'nın hiç " bir zaman durmamış olan f ikir hareketi vardır. S. Fırkanın zuhuru ve bu fırkanın liderleri tarafından ileri sürülen bozguncu fikirlerin inkılâp fırkasını tenkit edici mahiyette tamim! ile beraber Ankara sisteme sistem ile mukabele ederek müdafaadan hü cuma geçmek tabiyesini tatbik et • mistir. 3 S. F. inhilâl etmiştir. Fakat bozguncu prensipler ve bozguncu demagoji İzmir ve Istanbul matbuatı nın bir kısmında ve ayrıca da ağızdan ağıza, kulaktan kulağa tutunmak ve saha kazanmak istidatlarını göstermektedir. Ankara Osmanlı irticaını temsil etmiş bir fırkanın dağıhşını tehlikenin geçiştirildiğine kâfi delil addetmediği îçin inkılâbın ideolojisini sistemli bir surette tedvin etmekte devam etmiş liberalizmin geri anasırını sıkı bir takip ve tenkile tâbi tut muştur. 4 Ankara'da herkes bugüne kadar yalnız bir tek adamın etrafında toplandıkça kendini kuvvetli hisset • miştir. Bu adam fırkamızın lideri ve memleketin korucusu Gazi'dir. An • kara'lı genç bunun haricinde ken disine hiç bir mihver tasavvur ede mez. Bizzat Şevket Süreyya bu iman yolunun atsız bir yolcusudur. 5 Türk Ocağında yapılan mü nakaşalardan bugüne kadar geçmiş devre zarfında gerek 21 nüsha olarak çoğaltılan «tnkılâp ve kadro», gerek «Hakimiyeti Milliye» nin bütün im • zalarile yapılan neşriyat ve gerekse bir tasavvur halinde olan «Kadro mecmuası» şeflerimizin ve dostlarımı zın malumatı dahilinde yapılmış hareketlerdir. 6 Ankara gençl^ği bütün bu fikir hareketleri ile inkılâbımızın hem çıkış noktasına, hem siperine ve hem de bu iki şart dolayısile varıs nok tasına herkesten ziyade sadakat gös terdiğine kanidir. Bu gençliğin yalnız tetkik tarzı, görüşü mataryalistedir. Bu sebepledir ki Iiberal devletin hem sosyal, hem ekcnomik manada top yekun muarızıyız. İnandtğımız sey Türkiye'nin ancak her sahadaki ideoloji ve prensiplerini sayıp tesbit et miş bir idare sistemi ve millî iktisadın vahdetini kendi sarsılmaz otoritesinde tecelli ettirmiş, kendini halkın içinde ve halk ile organize etmiş, millî varIığı ve bu varhğın ileri ve vahdetli seyrini her gün kontrol etmeğe kadir ve kendisi de bu icraat ile her gün halk nazarlarının önünde mevcut bir devletin millet mayasını tamam tutacak bir devletçilik ile istiklâlini te melleştirebileceğidir. Tasnif me raklıları buna devlet sosyalizmi, devlet sermayedarlığı diyebüirler ama bu o değildk. Bu harice yutulma • mak için devletine sığınan Türk milIetinin kendi iktisadiyatım devletinin hîmayesinde bir cephe olarak toptan müşahede etmesi ve toptan bir programa raptetmesidir. Ankara gençliği elbette ki bu fazla mücerret ve her tarafa çekilebilir nas ibareler yeri ne kurtuluş iktisadiyatının ana prensiplerini en ufak tafsilâtına kadar isliyerek fikir gençliğine arzedecektir. 7 Son Posta herkesın az çok bildiğî bu hareketi görmüş olabüir ve karilerine takip ettirmek istiyebi • lir. Fakat bunun bir temîz ve dürüst tarzı vardır ki «Son Posta» buna bazan sadık kalmamıştır.» Arif Oruç Gitmek istîyor! «Yarîn» cı Tiryeste'ye gitmek için pasaport istemiş lzmit 10 (Hususî) Istanbul Polis müdürlüğünden bura müddeiu mumiliğine gelen bir telgrafta mahut Yarın gazetesi başmuharriri Arif Oruc'un Tiryeste'ye gitmek istediği için pasaportunun vize edilmesinde tnahzur olup olmadığı sorulmuştur. Müddeiumumilik verdiği cevapta mahkumiyatinden ve evrakının Temyız mahkemesinde buiunduğundan bahsederek vaziyetin takdirini polise bırakmıştır. İsmet Ps. Atina'ya 25 eylulde hareket edecek Ankara 10 (Telefonla) Başvekilin Atina seyahatine 25 eylulde çıkacağı söylenîyor. i Demiryollar İnşaatı Hangi hatlarda nerelere kadar gelindi? Ankara 10 (Telefonla) Demiryollar inşaat faaliyeti bütün hatlarda devam etmektedir. Samsun Sıvas hattında Samsun hattının Sıvas hattına kavuşması için yüz kilometrelik bir mesafe kalmıştı. Bu yüz kilometre dahilinde ray fer şinden başka bütün ameliyat bitmiştir. Ferşiyata da başlanmak üzeredir. Hat ilkbaharda açılacaktır. Ulukışla Kayseri hattında faaliy«t devam etmektedir. Ululuşla'dan «Karalar» a kadar olan kısım bitmiştir. Bir eylulden hibaren (Karalar) dan Niğde'ye doğru inşaata başlanmıştır. Ulukışla Kayseri hattı nın gelecek sene ikmal olunabileceği tahmin edilmektedir. Malatya'dan Firat nehrine kadar altmış kilometrelik bir kısım üze rinde çahşılıyordu. Bu kısımda da ray ferşiyatı bitmek üzeredir. Kütahya • Balıkesir hattında bir yarmada vaki heyelân üzerine bu hattın açıması teahhur etmişti. Bu kısım üzerindeki inşaat iki aya kadar bitecek, hat açılacaktır. Ankara'da bora Ankara 10 (Telefonla) Saat 3,15 te burada şiddetli bir bora çıktı. On dakika devam ederek şehri toza, dumana kattı. Bundan sonra yağmur basladı. Hasar yoktur. 13 yaşında bir çocuk sevgilisini yaraladı! Ankara 10 Ankara civannda Esatlar köyü sakinlerinden 13 ya • şında Agâh isimli bir çocuk 12 yaşında Fatma isimli bir kızı bıçakla iki yerinden yaralamıştır. Cinayete sebep Fatma'yı seven Agâh'ın kızla evlenmek istemesi, fakat yaşlarının küçüklüğUnden dolayı her iki taraf ailesinin de bu izdivaca razı olma malarıdır. Recep Beyin tekzibi Keyfiyeti bir kere de şehrimîzde bulunan C. H. F. Umumî kâtibi Re • cep Beyden sorduk. Recep Bey de • diki: « Boyle bir şeyin kat'iyyen aslı yoktur, tekzip edebilirsiniz!» Hücum gemileri Dün akşam limanîmıza getirildiler ttalyan tezgâhlarında inşa olunan Doğan, Marti ve Denizkuşu isimli üç hücumbotumuz dün akşam geç vakit Valroai vapurile limanîmıza getirilmiştir. Valroal vapuru dün gece köprüler açılınca Halic'e girerek bahriye dairesi önünde demirlemiştir. Yeni gemilerimiz bugün mütehas3is bir heyet tarafından muayene e dilerek teslim alınacaktır. Yeni muallimler Bu seneki mezunlar nerelere tayin edildiler tstanbul Kız Muallim mektebin • den bu sene mezun olan hanımlar muhtelif vilâyetlerdeki ilk mektep lere tayin olunmuşlardır. Bu hususta Maarif Müdiriyetine bildirilen liste şudur: 340 Firuzan, 570 Lâtife, 190 Zahide, 269 Vacide Hanımlar Zonguldağ'a 6 Mes'ude, 64 Şaziye, 65 Samime, 80 Mukadder, 209 Edıbe, 317 Meliha, 319 Melâhat, 353 Memnune, 360 Melâhat, 356 Vlviye, 373 Hık met, 390 Saime, 524 Azize Hanımlar İs tanbul'a. 880 Mubahat, 315 Güzin Hanımlar Ankara'ya. 2 Şaziye H. Antalya'ya. 219 Naciye ve 357 Behiye Hanımlar Bahke sir'e. 229 Fütuhat, 293 Vedide Hanımlar Büeciğ'e. 15 Naciye, 75 Sabahat, 179 Şaziye Hanımlar Çanakkale'ye. 35 Macide, 38 Naciye Hanımlar Eskişehr'e. 29 Hayriye H. Giresun'a, 219 Sadıye H. İzmife. 263 Mısır Kralmın hemşiresi Şehrimizde vef at etti Mısır Kralı Fuat Hz. nin küçük hemşiresi ve Hidiv İstnail Pş. nın kızı Prenses Emine Hanımefendi Mo da'da Mermersaray denmekle ma ruf Mahmut Muhtar Pş. nın köşkünde vefat etmiştir. Merhume, 52 yaşında idi. Mahmut Muhtar Pş. nın baldızı olduğu için onun köşkünde oturuyordu. Zevci Arif Pş. zade Mus« tafa B. olup Tahir Pş. isminde Mısır ümerasından bir oğlu vardır. Prenses geçen hafta zatürreeye tutulmuş ve çarşamba günü vefat etmiştir. Cenazesinin nakli için Kral Fuat'tan emir beklenmektedir. Mısır sarayında kırk gün matem tutulacaktır. Fahriye H. Kastamonu'ya, 159 Pakize H. Kırklareli'ne. 7 Saniye, 141 Mürüvvet, 323 Durdane, 353 Melike Hanımlar İzmit'e. 355 Behiye H. Konya'ya. 49 Samime H. Kütahya'ya. 1 Neyyir H. Mersin'e. 46 Feriha H. Ordu'ya. 249 Mihriye H. Samsun'a. 36Fatma, 335 Mevzune Hanımlar Tekir dağı'na tayin olunmuşlardır. Askerî Temyiz Ankara 10 (Telefonla) tstan bul'da bulunan Askerî Temyiz Mahkemesi azaiarı Ankara'ya gelmişlerdir. Askerî Temyiz Mahkemesi için Müdafaai Milliye Vekâleti binasında yer ayrılmıştır. Mahkeme badema burada çahşacaktır. Devlet Demiryollarında Ankara 10 Delvet Demiryolları muhasebat müdürlüğüne levazım daîresi müdürü Kâzım B., yerine de yekâleten Haydarpaşa muhasebe tnüdürü Tayyip B. tayin olunmuş • lardır. Ceza kanununda yeni tadilât yapılacak Ankara 10 Adliye Vekâleti diğer vekâletier gibi Meclisin önümüzdeki içtima devresinde müzakere edilmek üzere yeni bazı kanun lâyihaları hazırlamaktadır. Ceza ka • nununda yapılacak değişiklikler için hazırlanan lâyiha da bu meyanda dır. Haber verildiğine göre vekâlet ceza kanununda yazılı cürüm ve cezaların içtimaî kısmını hemen ta mamen tadil eder şekilde yeni esaslar tanzim etmiştir. Mlsır Maarıf kütiipanesi emini şehrimizde Mısır Maarif kütüphanesi Emini Mustafa B. niyazi, tatil müddetini geçirmek için İzmir vapurile dün şehrimize gelmiştir. Mustafa B. Niyazi aslen Türk olup Mısır'a her giden Türk'e hizmetten büyük zevkalır. Türk tıp talebesini, geçen kış Muır'a gittiği zaman Mustafa B. Niyazi kendilerine kütüphane ve müzeleri gezdirmişti. ^ i idman Cemiyetleri kongresi Ankara 10 (Telefonla) fdman cemiyetleri kongresi bu sene muayyen vakitte toplanamıyacaktır. Buna sebep geçmiş kongre ile bu kongre arasında henüz bir senelik bir müddetin geçmeraiş olmasıdır. Polis mektebi açılıyor Polis mektebinde eylulün 15 inde derslere başlanaCaktır. Tayyare Piyangosu Bugün Darülfünun Konferans Salonunda Çekiliyor tüpaneye doğru ilerliyor. Doktor sordu: İstediğiniz bu muydı? Hayır. tntizarım boşa çıkmadı. Ariman odanın ortasına avdet ediyor. Biraz MAURİCE DEKOBRA'dan tereddütten sonra kapıya doğru Kedi derhal efendisine bakıyor. gitti. Doktor kapıyı açtı. Ariman çıkEfendisi ise iki dakika sürmeden iptı. Adım adım takip ediyoruz. ötesi notize ediyor. Kedi acip vaziyetini berisi avcılığa müteallik hatıralarla takmıyor. Doktor usulca: süslenmiş, tenha bir koridorda iki a Düfiinünüz. Yalnız ona telkin damın sihirbaz bi. kedinin peşinden etmek istediğiniz fikri kuvvetle dü kemali tecessüsle ve ihtiramla yü fününüz. rümesi görülecek bir manzara idi. İtaat ediyorum. tstediğim ve dü Ariman, kuyruğu havada, muntazam şündüğüm, kafamın içinde çok mu adımlarla ilerliyor. Yürüyüşünde vaayyen, çok açık. Doktor, nazarlarile racağı hedefi bilen bir kat'iyyet var. benî istimzaç ediyor. Müsbet bir işaBizzat birinci Napolyon'un hattı desret veriyorum. Bir hareketile Ari tile çizilmiş Osterliç meydan muha • man'ı uyandırıyor. rebesinin plânını da ihtiva eden yir Şimdi göreceğiz. mi bin ciltlik kütüpaneleri geçiyor ve Çok keskin bir dikkatle Siyam ke çok temiz L»ir gotik mimarî tarzında disinin hareketlerini takip ediyo • inşa edilen mermer merdivenleri çı rum. Arzumu tahakkuk ettirmesini kıyoruz. öyle temenni ediyorum ki... Ariman tkinci katın sahanlığına çıkınca Akalktı. Hahnın üzerine sıçradı. Kü • riman teyakkuf ettL Doktor Şom ' EDEBİ TEFRİKA: 21 Kadife alev kiyetle neticelendiğini ve bu Siyamlı berg: kedinin f evkaltabiiye bir kudrete ma Nasıl, dedi, memnun oldunuz mu? Ariman sizi hastalarımın oda • lik olduğunu öğrenmekle iktifa ediniz. sına sevketti. Matmazel Dö Radeski bu oda Hayır, istediğim tamamen bu da mı? değildi. Evet. Biz konuşurken Ariman yerinde Mahpus mu? durmamıştı. Yürümüş ve kapalı bir Hayır. Evimde kimse mahpuı kapının eşiğini kokluyordu. Fakat doktor birdenbire iğildi ve Ariman'ı değildir. Matmazeli görmek isterim. kucağma alarak okşuyordu. Ne vakit arzu edersem ancak Kedi bu odaya girmek istiyor o vakit görebilirsiniz. du, doktor, dedim. Niçin onu takip Ya arzunuza rağmen odasına etmiyoruz ? girersem ? Doktor, kapalı kapının önünde, Evimde... Kuvvei cebriye istisanki içeri girmek teşebbüsünde bumali?... Bunu size hiç tavsiye et lunacakları menedecekmiş gibi bir mem .. Hem, ileride, Matmazel Dö vaziyette, dimdik duruyor, ve kabaRadeski'yi istediğiniz kadar göre ca: bilmek ve kendisüe görüşebilmek Çünkü, diyor, bu oda meskunimkânı varken cebir istimalinde ne dur. Ve çünkü, gene Ariman'ın sayemenfaatiniz olabilir?... Bunu size sinde şüphelerim kuvvet buluyor. Siz Orlik şatosuna Matmazel Dö Ra daha evvelce de söylemiştim. Hakikaten tuhaf bir vaziyette • deski'yi bulmak için gelmişsiniz. yim... Marta Dö Radeski'ye hem • İyi tahmin ettiniz. Çok doğru. O halde, tecrübemizin muvaffa şiresini bulacağımı vadettim... Ne • ticeye vâsıl oluyorum. Aramızda hafif bir set var. Buna rağmen kucağında çok zeki bir kedi tutan bir kerametlunün yüzünden maksada nail olamıyorum. Netice itibarile şunu anlıyorum kî, doktor, tahtı tedavinizde bulunan hastalarınız, ayni zamanda sizin esirenizdirler. Kat'iyyen. tstedikleri dakikada beni terketmekte tamamen serbesttirler. Fakat onlar bu arzuyu, ancak ve ancak kendilerine telkin ettiğim zaman izhar ederler. Gene sizin esirinizdirler de mek. Bunları şatonuzda cismen kilit altında bulundurmasanız bile ruhan ve dimağen hapsediyorsunuz. Bu kadınlarla, kucağınızdaki kedinin arasındaki fark zekâ ile sevki tabiî arasındaki farktan başka bir şey değil. Hayır, iradelerinde serbesttirler. Yalnız bu serbestî, onlara telkin ettiğim muayyen bazı direktiflerle tahdit edilmistir... Ve emin olunuz ki kendi iyilikleri için çahşıyorum. Erkekler için cidden korkunç birer hasım yetiştiriyorum; bu da, her han< gi bir kadının irişmek istediği gaye değil midir? Konuşurken, doktor beni tehlikeli mıntakadan uzaklaştırmış, kendi odasına doğru sevketmişti. Sevgili kedisini muhabbetle okşuyor, ve hayvan, efendisinin elinin temasını da • ha zevkle hissedebilmek için kucağına daha fazla gömülüyor. Tekrar Şumberg'in mesaî odasındayız. Doktor ifşaatma devam ederek: Bu sözlerim üzerine, beni deli ?eya küstah bir insan telâkki ede • ceksiniz... Fakat söylediklerimi tek» rar ediyorum; siz, büyük bir cömertlikle karargâhıma ithal ettiğim bir düşmansınız... Sizden hiç çekinmiyorum, korkmuyorum. Ne sizden, ne da başkasından... Kullandığım va • sıtalar muarızlarımın istifade ede • cekleri vasıtalardan çok üstündür. Mabadı var