Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türkçenasıl sadeleşir? Memlekete senevî 56 mîlyonbıra Cumhuriyet != 3 Temmuz 1930 Ali Ekrem Bey Yunus Nadi Beye cevap veriyor 1Hafkın lisanını kabul etmek,2sun'î ve gayritabiî şeyleri söküp atmak!. [Baş makaleden mabaıt] rine «yasa» meclisi meb'usan yerine «kurultay» âyan makamında«ak sakallılar» gibi şeyler buldular. Bunlarm hiç biri mucitlerinden başka kimsenin lisanına yerleşemedi. Hatta meselâ fransızcadan bonjur, bonsuvar Turkçemize girdi de «gün aydın, tün aydın» garibelerini kimse anlamadı ve söylemedi. Bir Türk lugat kitabını şdylece gözden geçirseniz ne kadar kıymetli, faydalı eski Türkçe bulursunuz. Sonra Türkçenin iştikak noktai nazarından gayet zengin olduğu ve muhtelif fiil sıgalarüe mürekkep fiillerinin hiç bir lisanda bulunmadığı pek malum bir hakikattir. Türkçede enfes sıfatlar ve mürekkep sıfatIar da vardır. Herkesin bildiği lugatler ve füllerle sıfatları bir tarafa bırakarak mürekkep sıfatlardan bir kaçını söyliyeyim: Zurnagırtlak, tahtasakal, kepçekulak, gagaburan ve saire. Ey tuğla kad ve tospağa kametli eşek ses, har çenk yürüyişli gozu tavşan köpoğlu! teslim eder. Böyle kelimelerin mukabillerini ve bazılarımn aralarındaki nevansları işte bakmız, gene mukabili olmıyan bir kelime, hem de Fransızca! Bulmak emelile İsa gibi ihyayi emvat edercesine metruk ve mensi lugatı maziyemizi ademabattan sürükliyerek sapsarı simalan, çürümüş kefenlerile bir takım ölülerin sahai vücutte ikamesini temin etmek biraz zaman için belki kabil olur; lâkin bu iskeletler millet gözünü yumup açıncıya kadar tekrar nisyan mezarlarına gömülür, giderier! Unutulmamalı ki milletlerin hayatlarında asırlar sene, seneler gün ifude etmektedir. Lisan tarihimiz gözden geçirilirse böyle binlerce iskeletin sürü sürü hayat meydanına getirildiği ve yere saplanarak desteklerle uzun zamanlar tutturulmuş iken bir sarsarı teceddütle süprülüp gene ademabada döndüğü görülür. Şu halde lisanımızdaki ecnebi lugatleri Türkçe'ye tercüme etmek emeli, ne kadar meşru olursa olsun, ancak gayet küçük bir mikyasta ve zaman zaman Bir Azerbaycan şairinin şu beytinde lüzum görüldükçe ve tam mukabilleri görduğumüz «eşekses» ne kadar kuvbuluna* .dikçe temin olunabilir. Yoksa vetlidir. Lâkin acaba bugün buna kıyaöyle m. umî surette bu işi başarmafa sen ve mizah vadisinde böyle bir kaç çalışmak pek beyhude bir tekellüftür ki mürekkep sıfat kullansak bile Türkçe neticesi busran olur. Çünkü bulunabilemürekkep sıfatlara ciddiyat vadisinde cek garip ve acip mukabilleri millet karevaç verirsek bunları Farisi mürekkep sıfatlarda olduğu gibi bütün ediplere bul etmez, biraz zaman kabul etse bile girişmek ve muharrirlere kabul ettirebilir miyiz? gene terkeder; böyle bir işe lisanda o kadar iltizam edilmek istenilen Hele şimdi metruk olan eski lugatleri eski fiil sıgalarını bugün ibya etsek halk «millî vahdeti» de müeyyit değil, muhil lisanlardan bu tekrar dünyaya gelen zinde mürde bir teşebbüs olur: Ecnebi alınnuş lugatleri manaları kolayca ansözleri lisanına alır, kullanır mı? Benyerlerine deniz bunun vaki olabileceğine asla kani laşılmadığı için terkederek manası daha ziyade karanlık ve halka değilim. yabancı bir takım eski Türkçe, ÇagatayŞu izahattan lisanı sadeleştirmenin ca, Yahutça lugatler kullanmak büyük manası tamamen anlaşılmıştır. İtikadı bir tenakuza duşmekten başka bir şey âcizanemce bunun neden ibaret oldudeğildir. Halbuki kendl Usanımızda yağunu da mücmelen tekrar söyliyeyim: şamakta olan «birlik, dernek, yurt, oBir lisan halkın münevver sınıfı, hascak» gibi bazı kelimelerl ecnebi lisansaten edipler, müharrirler, lisan hocaları, âlimler, mütefenninler tarafından larından vaktile alınmış bir takım lumutedil sadeleştirilir. Bu da ancak lisanın tabi gatlerin yerlerine kullanmak ve makul bir sadeliğin iltizamıdır.; binaatinden, şivesinden, mazisinden ayrılmamak şartile ve bütün milletin derhal enaleyh bunlar Usanımızda yaşar, kalır. Bütün ıstılahlan Türkçe'ye çevlrmek ve tatbik edeceği tasarrufat ve hakkında arasıra zuhur eden temayülile kabil olur. ler, gösterilen misaller ise lisan erbabıî Sadeleştirmek niçin lâzım nı da ulum ve fünun müntesiplerini de tethiş edecek mahiyettedir. Böyle bir iş edebiyat, BU sualin cevabı birinci sualin ceva görülürse lisan iflâs eder; bında mundemictir: Gayritabii tasan sanayii nefise, içtimaiyat, ulum ve fünuları kaldırmak, halkın seviyesine in nun da hiç derekesine düşer. Bereket mek, münevverleri de manasız, faydasız versin ki bu temayüller pek ehemmiyetgerivelerden kurtarmak lisanı sadeleş siz bir akaUiyette görülüyor ve sadeUk tirmeğe tevakkuf eder. Maamafih sa taraftarlarının ekseriyeti yalnız tekeldeleştirmenin lüzumu hakkında bir, iki lüm ve tahrir lisanlarında mukabilleri söz ilâve edelim: Bu lüzum her memle bulunacak ecnebi lugatleri Türkçeye terkette terakkiyatı fikriye ve medeniye cüme etmek istiyorlar, ulum ve fünun inkişaf ettikçe kendini hissettirir. Ab ıstılahlarım muhafaza ediyorlar. dülhak Hâmit: *** kan müessese: Ford fabrikası Çamhca'da.. Gece bir garsonu öldürdüler Çamlıca'da dün gece sabaha karşı bir garsonu öldürmüşlerdir. Çamlıca'da Safa gazinosunda garsonluk yapan Aleksan gece 24 te gazinoyu kapıyarak yatağma çıkmıştır. Sabaha karşı kapınm şiddetle çalındığım işitmiş, kapıyı açınca üç kişi ile karşılaşmıştır. Behiç B. namındaki zat gazinoyu açmasını söylemiş, garsonun muhalefet etmesi üzerine üç ziyaretçi ile Aleksan arasında kavga başlamıştır. Geç vakit imdada kimsenin yetişemiyeceğini anlı yan garson bıçağını çekmiştir. Tehlikeyi anlıyan Behiç B. hamil olduğu tabancasını çekerek garsona iki el ateş etmiştir. Yaralanan garson biraz sonra ölmüştür. «... Bizi bürosunda nezaketle kabul eden Mr. Collins bizzat onümüze düşerek delâlet etmek suretile Zabıta Behiç Beyi ve yanînda fabrikayı gezdirdi» bulunan zurnacı Neşet ile hanende Melih'i yakalamıştır. Tahkikata devam olunmaktadır. Günde 35 otomobil yapıhyor Temiz bir san'atin sağlam teşkilâtı Bir kaç ay sonra gündelik imalât 75 otomobile çıkarılacak Fabrikada 37S kifi çaltsıyor, bunlartn hemen hepri yerlidir, meüssese kendüerinden memnundur Zavallı çocuk tramvay altında kaldı ve öldii Dün akşam feci bir tramvay kazası olmuş, 6 yaşuıda bir çocuk kaza neticesinde ölmüştür. Galata'da Karabaş mahallesmde oturan Siirt'li CemU'in oğlu 6 yaşlannda Mehmet Ali, Topçular caddesinde Beşiktaş tarafmdan gelen bir tramvaya takılmış, tramva yın sarsılması üzerine muvazenesini kay beden Mehmet Ali yere yuvarlanarak tekerleklerin altma gitmiştir. Tramvay ço cnğnn bir bacagını kesmiş ve başmdan yaralamıştır. Hastaneye nakledilen mecruh çocuk yolda vefat etmiştir. Tramvaym vatmam yakalanmıştır. • Memleketlmlz İçin memnuniyeti mucip pek mes'ut bir hâdise olarak meşhur Henri Ford'un Topane'de büyük bir imalâthane açmış olduğu malumdnr. Henri Ford'un ünü dünyayı tutmuş çok zengin bir İ9 adamı olduğunu daha evvel bütün dünya Ue beraber biz de billyorduk. Ford bir çok Amerikan milyarderleri gibi hayatta tatbik ettiğl çahşma usullerile kendl kendini yaratmış büyük adamlardan biridir. Ufaktan başlıyarak yalnız kendi hlmmet ve gayreti sayesinde yukselttiğl müessese Henri Ford'u bütün dünyada meşhur kılmıştır. Ne hacet, Türkiye bile, Ford bir müessese Ue daha geçen sene Türkiye'ye gelmeden çok evvel onu otomobUlerile, kamyonlan ile ve traktörleri Ue tanıyordu. Ford'un küçük otomobUleri Amerika'da olur olmaz yoUardan, az çok zorlu iniş ve çıkışlardan kolaylıkla atayıp geçmesinden kinaye olarak keçi ismlni almışlar ve bu isim yoUarı pek iyi olmıyan bizim Türkiye'mizde pek çabuk kabul «.Medeniyet ne? Diyorsun bilmem, Nadi Beyefendi, makalenizin yukar olunmuş ve taammüm etmlşti. Medeniyet yaşamaktır sersem!» da hulâsasım söylediğim birinci kısmıBizzat ben İstiklâl cidall esnasında Diyor. Yaşamasını istiyen bir millet na yani Usanı sadeleştirmek bahsına hayliden hayliye müstamel küçük bir elbette medenî olacaktır. Medeniyet te ait olan naçiz fikirlerimi işte arzettim. Ford kamyonu Ue Ankara İzmit seyatahsil ile kabildir. Tahsilin yegâne va Şimdi eski resmi lisanın vefat ettiğine, hatini yapmış olmak hasebile bu araba sıtası olan lisan, tabiî ve mantıkî bir yahut ölmek üzere bulunduğuna dair o hakkında daha ziyade onun lehine olan surette sadeleşmeli ki millet medeniyeti lan fikrinize cevap vermek kaldı. Lâkin tuhaf hatıralanmı muhafaza ederim. telâkkide sâyi akal kanunile muvaffak müsaade buyurursanız bu eevabımı lü yollarm çok fena olmasma rağmen işiolabilsin ve lisanının da istiklâlini te zumundan fazla uzayan şu makalede miz acele olduğu için arabayı sıkıştırımin etsin. değil, bir kaç gün sonra başlıca bir ya yordu. Çayırhan'da biras istirahat için 3 Sadeleştirmek ne vakit ya zıda, lisan hakkında olan diğer bir takım su kenarına sürdüğümüz araba kuma fikirlerimle beraber arzedeceğim. Bu saplandL Hiç aldırış bile etmedik. Çünptlır? mütaleatımı ikmal ettikten sonra güzel kü tekrar yola çıkmak için arabayı kumEski lisanda bulunan muzlim. muğTürkçemizin hem sadeleştirilmesi, hem dan kendimiz sürüklemek suretile çıkalâk, gayritabiî sözler, ifadeler, üsluplar zenginleştirilmesi için bilfiil nasıl teşeb rabileceğimizden emin idik. Netekim halka giran gelmeğe başlayınca ve üdebüsatta bulunmak lâzım geleceği hak öyle de yaptık. ba ve muharririn de bunlardan kurtulBiraz Ueride arabanın yaylarından kında ne gibi şeyler düşündüğümü de ' ıak lüzumunu hissedince. I biri kırıldı. Şoförümüz kırık yerin üstüne maruzatıma ilâve eyliyeceğim. Artık bu zamanın geldiğine sizinle bebir tahta parçası koyarak sıkıca bağladı Hakkımda pek teveccühkârane olan raber bendeniz de kaniim Nadi Beyefenve arabanın yoluna devam etmesine bu di. Hususile harf inkılâbı lisanı sadeleş itimat ve muhabbetiniz saikasile lisan kâfi geldi. Bazı dağlarda fazla yağmur benden tirmek için en geniş adımı atmıştır. Şu mes'elelerini herkesten evvel yağmış ve yokuş yollarda büyük çabir kadar ki zamanının gelmiş olması tedriç sordunuz. İtiraf ediniz ki dostane murlar husule gelmişti. Arabamız ikide ve teenniye mâni değildir. Hatta ciddî azizlikle beni, gayet çetin bir münaka bir bu çamurlara saplandıkça içindeki bir iş görülmek isteniliyorsa pek müte şaya celbetmiş oluyorsunuz! bizlerin yere inerek onu el birliğile itmek enni davranmak icap eder. Yoksa saTekrar ederim: Mes'ele âciz kudreti Iiğimiz müşkülü atlatmağa klfayet edidelik nanuna gosterilecek teceddütler min cidden fevkindedir; «Cumhuriyetse yordu. lisanda yaşamamağa mahkumdur. takdim edeceğim yazıları ikmal edince Nihayet Geyve'ye muvasalat ettikten fakat yanhş, eksik, kanşık bazı fikirle4 Sadelik nasıl yapılır? rim varsa bunları lutfen ihtar buyu sonra Istanbul'dan kırılan parçanın yeİşte en müşkül mes'ele budur. Sadeli runuz; o zaman, belki yegâne hasletim değini istedik. Ertesi gün bu parça gelğin nmumi bir surette kabul edihnesi olan insaf ile tecelU ve noksanına ka miş, derhal yerine takılmış ve avdette muhaldir. Çünkü siz de söylüyorsunuz: naat getireceğim her reyimi tashih ede j sapasağlam bir araba ile ve evvelki tecrü rübelere nazaran bu defa artık bilâarıKelime, mefhum demektir. Mefhumlar ceğimden emin olabilirsiniz. za seyahat etmek mümkün olmuştu ise her lisanda yarı yarıya sadelikten uPek samimî hürmetlerimi teyit eyle Başka bir araba Ue bu müşkülâtı bu zak, avamın seviyesinden çok yüksek rim efendim beyim. kadar kolaylıkla iktüıam etmek şüphesiz şeylerdir. Binaenaleyh buniarın lugatleri Namık Şemal zade mümkün olmazdı... halk Iisanında yoktur. İşte bütün ulum ve fünun ıstılahlan, bediî, edebi, içtiHenri Ford'un İstanbul acentası VeAli Ekrem mal kelimeler, tabirler, terkipler böylefa Beyle samimî muarefemiz olduğu için dir. Yüzde doksanını arapçadan aldığıbüyük Amerika'lı müteşebbisin her yemız bu sözleri Türkçeye tercümeye kalniUğini zaman zaman gidip Salkım'söHavacılık ve Spor gut tekl garajında görürdüm. Topane'kjşırsak işte şimdi yaya kaldın tararağaHer on beş günde bir çıkmakta olan Ha deki büyük atelye açıldığı zamandanbesı hitabına müstahak oluruz! Başta Ishak hoca olmak üzere pek âlim bazı vacılık ve Spor mecmuasınm 26 ıncı nüshası rı burasını ziyaret için kalbimde büyük kudemamızın en ziyade Arapçayı me da Intişar etmiştir. Bu nüshada pek çok bir arzu bulunacağını söylemeğe hacet haz olarak kabul ile vaz ve tedvin ettik yazılar ve cazip resimler vardır. Bilhassa bile yoktur. Bu arzumdan haberdar olan leri o mükemmel ulum ve funun ıstı müstakbel harplerde tayyareciliğln vazife muessese müdiirü Mister Collins fabriat yanşlarının gazetelere kayı ne vakit ziyaret etmek istersem elahlannı bir tarafa bırakalım da *debi sl, Ankara lutfen y t ve her günkü tahrir lisanımızda hat geçmiyen tafsilâtı, Amerika tayyare filo nurlerime amade olacaklarını tekellümlerimizde kullandığımız larınm harp manevralan, tayyarecilik âle bana bildirmişti. Nihayet bu arzunun , binlerce, Arabi ve Farisî lugat minin son hârikalan, dunya boks şampi kuvveden fiile çıkarılması dün nasip ve gönderilen ton meselâ «fikir, hayal, his, ruh. heye yonluğu müsabakasmın tafsilâtı, kadın ve müyesser oldu. Fabrikadan yenı model bir Ford otomobili bizi fabaan, haJecan, naz, yar, mehtap, gülistan, moda sahifeleri, memleketimizdeki spo. ..»ottmal, bedil, felsef!, adalet, hürriyet, rekâtı hakkında tenkitter, Yunan sporu Knaya isal ettiği zaman kendimizi taenmhoriyet, mecaz, üslup, hüküm, tem hakkında kıymetli bir makale, hikâyeler mamen Avrupat bir müessese içinde bulol/k. karar» ve safre gibi kelimelerin Türk dlkkat ve zevkle okunmağa değer yazılar maktan mütehayyirane memnun duk. Biri bürosunda nezaketle kabul *e«Je tam mukabillerini hatta bazılan dır. eden Mister Colins bizzat önümüze dünxn takribt mukabillerini bulahm. Bufabrikayı Karilerimize Havacılık ve Sporu tavsiye şerek delâlet etmek suretile na tankan olamıyacağuu herkes derhal gezdirdt edera. « ... Ford'an kendi vapurlart doğrudan doğntya bu nhttma yanaşmakta, fabrikaya verecekle rini vererek, fabrikadan alacaklarını al arak gitmektedir» makinelere tevdl olunmuştur. AmeTİka'da ihdas olunarak şimdi Avrupa'da dahi taammüme başhyan bir usul ile bu işler yalnız makinelerle, bUâhare birleşen evrak üzerinde gene makinelerle yapılıyor. Bu işte hiç bir hata ihtjmali olmamasına mukabil büyük kolaylıklar bulunduğunu geçen ve evvelki seneler Avrupa'da tetkike fırsat bulmuştum. Nihayet gayet temiz bir tabldot müessesede çahşan müstahdiminin ucuz ve mugaddi yemeklerini vaktinde hazır bulunduruyor. Fabrikayı her adımda mütezayit bir memnuniyetle gegzdikten sonra Müdür Mösyö Kollens'e (Collins) sordum: Burada ne kadar insan çalışıyor? Şimdiki halde 375 kişi kadar. Cevabını verdi. Kendisine son günlerde guya işlerin kesadından dolayı yüzden fazla işçiye yol verildiğinden bahis bir gazete fıkrasmı hatırlattım. Evet, dedi, onu biz de gördük ama tamamen doğru değil. Malum a, biz burada yalnız Türkiye için değil, Rumanya gibi, Mısır gibi, Suriye gibi civar memleketler için de çalışıyoruz. Her tarafta iktisadî bir buhranın hükümran olduğunu ise bUiyorsunuz. Onun için daha evvel günde 45 olarak çıkardığımız araba miktarını biraz azaltarak vafatî 35e kadar indirmiş bulunuyoruz. Bundan dolayı öyl denildiği gibi bir çok ameleye yol vermiş değiliz. Bu buhranın muvakkat olduğunu biliyoruz. İki aya varmadan, 4050 gün zarfında bu buhran geçecek, o zaman da gündelik imalâtımız miktarı 75 e kadar çıkarılacaktır. İmalâtınızı hangi memleketlere gönderiyorsunuz? Rumanya'da İbrail ve Tamşvar şehirlerinde şubelerimiz var. Pire'de var, İskenderiye'de var, Beyrut'ta var, Biz memleket olarak Mısır, Südan, Yunanistan, Rados, Kıbns, Habeşistan, Arabistan, Eritra, İran, Irak, Fransız Somalısı, İtalyan Somalısı, Umman, Suriye, Bulgaristan, Türkiye ve Efganistan ülkelerine mamulât gönderecek bir merkeziz. Bütün bu havali için Sanayi merkezimiz İstanbul'dur. Netekim Efganistan'a gidecek arabalardan bir tanesini ambalâjı yapılırken gördunüz... Filhakika fabrikayı gezerken ambalâjı yapılmakta olan bir arabanın Efganistan'a gideceğini Mister Kollens bize söylemişti. Efganistan'a hangi tarikle sevkiyat yapıyorsunuz? Ddim. Deniz tarîkile Süveyş üzerinden. Arabalar Bombay'a çıkarak oradan kara yollarile Efgnistan'a gidiyorlar. Buradaki yerinizden memnun musunuz? Dedim. Cevap verdi: Pek memnunuz. Gördüğünüz veçhile yerimiz hayli geniştir, ve şimdiki ihtiyacatımıza ferah ferah yetiyor. Fakat bir muddet sonra bunu daha ziyade tevsie lüzum göreceğiz zannediyorum. Bunun için Fmdıkh istikametinde genişlemek imkânımız vardır. Ford'un Ditrayt'ta günde 9800 araba çıkaran \r Galata'da Kumbaracı yukuşu'nda sakin marangoz Aristidi'nin oğln 12 yaşlarında İlya, dun Topçular caddesinden geçerken şoför Asaf'ın idaresindeki 2057 numaraü otomobilin sademesine maruz kalarak mecruh olmuş, hastaneye nakledilirken yolda ölmüştür. Şoför Asaf yakalanmıştır. Bir çocuk otomobil altında çiğnenerek öldii Ada çamltklartnda yangın Dun saat 16,30 da Buyukada'da Cuma tepesinde gaz ocaklarının bulunduğu çamIıktan yangm çıkmıştır. Yangın 20 kadar çam fidanı yandıktan sonra halk ve itfaiye tarafmdan söndürülmüştür. Yangmın o taraflarda gezenler tarafmdan atüan bir sigaradan çıktığı lannedilmektedir. TÜRK SPOR Türk Spor Dr. Osman Şevki B. i tecrübeye dav etediyor Türk Spor'un bugün çıkan 40 ıncı sayısında bu şayanı dikkat yazı ile beraber atletizm antrenörü Her Abraham, Mecdi Hüsam, Talât Mitat Beylerin makaleleri, Ma cartarm son yaptıgı maçlar, Ankara, İz mir ve Balıkesir'deki müsabaklar, Avru pa'daki son hareketler, Sinemada ve plâkta spor, kendi kendine yüzme öğrenmek v< saire okuyacaksınız. her gün 3 motörlü 18 kişilik büyük biı tayyare yapan asıl merkezi ile boy 51çüşmek hatırımızdan geçmez. Fakat zaman ile İstanbul merkezimizin Avrupa' daki merkezlerimizden daha kuvvetll ve hiç olmazsa onların en büyüğü kadat kuvvetli olacağını muhakkak addederim. Avnıpa'nın daha nerelerinde mer« keziniz var? Fransa'da var, Almanya'da var, Danimarka, İsveç, Finlândiya, Belçika' da var. Holânda'nın Roterdam şehrinde, İngiltere'nin Mançester kasabasında var... Amelenizden memnun musunuz, ve buniarın ne kadarı yerli, ne kadarı yabancıd»? Diye sordum. Cevap verdi: m Amelemizden pek memnunuz. Buniarın hemen hepsi yerlidir. Biz bidayette her şube için ikişer, üçer mütehassıs getirmiştik. Buradaki amelenin istidadı ve çabuk öğrenişi neticesinde buniarın üç dördü eski geldikleri yerlere avdet etmiş bulunuyor. Şimdi iki üç mütehassıs haricinde hep yerli müstahdimin il« çalışıyoruz. O bunları söylerken ben fabrikanın imalâtını, sevkiyatını, ve bütün bu işlerin bizim memleketimize temin edebileceği faydaları aklen şöyle bir hesap ederek Ford müessesesinin İstanbul'u Şark için faaliyet merkezi yapması neticesi olarak memleketimize senevî 56 milyon lira bırakacağını anlıyordum, Mister Kollins'e bu hesabımdan bahsettim. Yanhş değil, doğru bulmuşsunuz şimdilik hiç olmazsa o kadar! Dedi. Bu netice gösterir ki Ford'un İstanbul'da böyle serbest liman mukaddimesi olacak bir merkez açmasını temin ile memlekete pek büyük bir hizmet yapılmıştır. yakından ve aynen müşahedemIe teeyyüt eden bu hakikatin bana verdiği hudutsuz memnuniyet hisleri içinde Mister Kollins'e teşekkür ve veda ederek oradan çıktım. Fabrika müdürü Mr. Collins izahat verirken Topanedeki Ford fabrikasınm burada nasıl çalışmakta olduğu hakkında cümlemizin zaten umumî malumatımız vardır: Buraya Ford imalâtı aksam halinde geliyor ve onlar burada yerleştirilerek ortaya seri halinde yeni arabalar çıkarılıyor. Ancak reyelâyn gördüğümüze göre bu ameliyeler zannolunduğu kadar basit değildir. Amerika'dan buraya hazır gelen aksamın burada tekrar elden geçirilmek suretile üzerlerinde itina ile çahşıyor. Denilebilir ki Amerika'dan gelen aksam buraya nimmamul halinde geliyor ve burada tam mamol olarak son şekillerini alıyor. Mösyö Ford'un bizimle teşriki mesaiye karar vermiş olması sayesinde toprağımızın bir köşesinde çok temiz bir san'atin çok sağlam teşkilâtı kurulmuştur, saat gibi işliyor. Yüksek derecede tahrik kuvvetinden itibaren elektrik ve gaz tertibatı burada büyük bir mükemmeliyetle tesis edilmiştir. İş hususuna Ford'un rasyonel metodu hâkimdir. Amerika'da Ditrayt'ta büyük Ford müessesesinde tatbik edilen seri iş çıkarmak usulü burada tabii daha küçük bir mikyas ileaynen tatbik olunmaktadır. Bütün parçalar havaî ve hadde şeklinde arzî nakil vasıtaları üzerinde yürüyerek en iptidaî şeklinden en mükemmel şekillere doğru tedricî, fakat çok muntazam bir yürüyüşle gidiyor. Denilebilir ki parçalar adeta kendi kendilerine yürüyorlar, yalnız yollarda her kısım amelenin kendisine ait işi görmek şeklinde bir müdahalesi vakidir. Bu şerait altmda bir taraftan nakil vasıtasına binen parçalar nihayet otomobil olarak çıkıyorlar. Herkes kendi işine vâkıf, sanki bütün teşkilât kurulmuş bir makinedir, bütün fabrika bir saat intizamile çalışmakta devam ediyor. Bu teşkilâtın fevkinde havada istenilen yere sevk olunpjbilen elektrikle müteharrik maçunalar istenilen sıkleti istenilen yerlere çocuk oyuncağı gibi nakletmektedir. Fabrikanın calibi dikkat iyiliklerinden biri Seyrisefain tarafmdan ihzar edİImiş bir rıhtım ile mücehhez olarak tamamen deniz kenannda bulunuşudur. Ford'un kendi vapurları doğrudan doğruya bu rıhtıma yanaşmakta, fabrikaya vereceklerini vererek, fabrikadan alacaklarını alarak gitmektedir. Mnhaberat ve hesabat işleri tamamen YUNUS NAW