Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KADIN AVCIS1 I Yazan: M. TURHAN zu Süruri Bey, bilhassa bn nasihatname mes'elesine ehemmiyet veriyordu. Evceğizinde işile, dikişile uğraşan masum bir kızcağızı baştan çıkarmak, kırlarda gezip dolaştırdıktan, öpüp kokladıktan sonra yüzüstü bırakmak istiyen deli kanlıya fena halde kızmıştı. Kendisi de, filhakika Nadire Hanıma mektup yazmıştı ve gene yazacaktı. Fakat bu hareketinde ahlâksızlık addolunacak nokta yoktu. Bütün emeli, hayalinde canlandırdığı o nefis kızı sevmekten ve onun tarafından da sevilmekten ibaretti. Halbuki o adam, o meçhul deli kanlı; efsaneler devrinin bazan öküz, bazan keçi, bazan güvercin şekline gi rerek bütün kürre üzerindeki kızları gebe bırakan namuzsuz hud'alarına benziyordu. Boyuna isim ve sıfat değiştiriyor, mütemadiyen kız ve kadın ağlatıyordu. Süruri Bey, Minyon Nermin Hanımın felâkete uğramasını istemiyordu. Al datmıya hazırlanan erkeği, teşebbüsünde hüsrana uğratmayı, aldanmıya namzet görünen kızcağızı düşmekten, incinmekten, berelenmekten muhafaza et meği erkeklik vazifesinden sayıyordu. Bu sebeple yüreğinde iki büyük duygu çalkanıyordu. Nadire Hanım için derin bir aşk ve iştiyak, Minyon Nermin Hanım için de nihayetsiz bir merha met!... Zihninde ise bu duyguların u yandırdığı bir sürü mülâhazalar dalgalanıyordu. Bu iki çeşit teheyyüçle sinirleri de gevşediği için evine kadar gidemedi. Beyazıt'taki kahvelerden birine girdi, kuytu bir köşeye çekilerek kâğıt ve zarf getirtti, hemen mektupları yazmağa hazırlandı. O, Minyon Nermin Hanımın nasihatnamesini diğerine tercihan yazmayı muvafık görüyordu. Çünkü, masum kızcağızı baştan çıkarmak azmini besliyen erkeğin hain teşebbüsüne takaddüm etmek diliyordu. Fakat, kendisine arzolunan muhabbeti, esas itibarile kabul etmiş, evlenme teklifinde bulunmak suretile bu ciheti sarahaten bildirmktende çekinmemiş olan bu zavallı kızcağızı tehlikeden haberdar etmek için iyi bir girizgâh bulamıyordu. Maksat, alelâde bir ilânı aşk olsa, hafızasında sıralanan beylik sözlerden istifade edebilecekti. Lâkin, ona, o facialar namzetine mu habbetname değil, nasihatname yaza caktı. Binaenaleyh iyi, çok iyi cümleler bulmak mecburiyetini hissediyordu. Süruri Bey, bir hayli düşündü. Bıyıklarını kıvırdı, saçlarını tarakladı, dizlerini kaşıdı, karihasını harekete getiremedi. Gözlerini yeis içinde tavana dikerek yıllanmış sinek kirlerinden, nargile ve sigaraların ağır kokulu dumanlarmdan ilhamlar aradı ve birden bire mırıldandı: Buldum! Bulduğu şey, dünyayı yerinden koparıp atacak bir manivelâ için Arşimet'in arayıp ta bulamadığı, istinat noktası kadar mühimdi. Beyazıt'taki umumî kitapaneye gidecek, bir kaç kitap karıştırıp emeline muvafık nümuneler toplıyacaktı. Hemen, ağzına koymağa lülum görmediği kahvenin parasını ve rerek çıktı. Hızlı hızlı yürüyerek kitapaneye girdi. Bütün iskemleler işgal olunmuş gi biydi. Orta veya ilk mektep talebesîn den oldukları. önlerine koydukları kasketlerdeki sırmalardan anlaşılan bir takım çocuklar, tatil günü olmadığı halde okumak, tetebbü etmek şevkile olacak! Koca kitapaneye sıralanmışlar, roman okumağa koyulmuşlardı. Güneşli bir sema altında dolaşmak zevkini seve seve feda ederek kitapanenin serin ve nemli salonunda kendilerini gene kendi isteklerile hapseden bu bilgi toplayıcılarının hemen hepsi toy mekteplilerdi. Yalnız iki efendi, üçer beşer ciltlik eski koleksyonlara kapanarak harıl harıl yazı istinsah ediyorlardı. Zamanımız matbuatının sermayesini ekseriyetle bunlar, bu eski mecgnualar ve eski kitaplar temin ediyor. Maişet buhranının midelerde yaptığı teşevvüş, müfekkirelere de rehavet vermiş olmalıdır ki yazı yazmak mecburiyetinde bulunanlar, çok kereler , düşünmekten , yeni fikirler yaratıp ortaya atmaktan üşeniyorlar. Eskilerden iltikat etmek yolunu ihtiyar ediyorlar. Bu zahmetsiz yazıcılık, biraz yaşlıca olan okuma meraklılarını tuhaf bir vaziyete düşürü yor. Onlar, yani yaşça müterakki olan okuyucular, vaktile okudukları yazıların bir kısmını muhtelif başlıklar ve muhtelif imzalarla yeni baştan hem de sekizer, onar defa okumak garabetile karşılaşıyorlar. Bu noktai nazardan düşünülünce kitapanelerimizi, satıcısı ölü, alıcısı diri bir nevi fîkir borsasına benzetebiliriz. Nama muharrer olmalarına rağmen bir çok tahviller, bu borsadan bedelsiz toplanmakta ve başka yerlerde pervasız satılmaktadır. Süruri Bey , ne roman okuyan küçük yaşlı mekteplilerle, ne de eski yazılara yeni bir şekil vermek gayretile çala kalem kopyacıhk eden efendilerin hummalı didinmesile alâkadar olmadı. Doğru, fihristlerin bulunduğu yere gitti. İsimlerinden, işine yarıyacaklarını umduğu bir kaç kitap seçti, numaralarını Hafızı Kütüp Efendiye verdi ve boş bir koltuğa gömülüp okumağa başladı. Delikanlının bahtı yaver imiş ki ilk okuduğu kitap, zihninde bir açıklık vücude getirmişti. Deminki kariha darlığı, ilham yoksulluğu üç beş satır okur okumaz zail oluvermişti. Şimdi memnundu ve dudaklarında mes'ut bir tebessüm dolaşıyordu. Çünkü Minyon Nermin Hanıma gönderilecek nasihatname için iyi bir zemin bulmuştu: Ruh!,.. Evet; ruh kelimesinden mülhem olarak mektubunu yazacaktı. O, ruhun eski felsefede ve bugünün materyalistlerile fizyoloji âlimleri nazarında nasıl telâkki edildiğini izah edecek değildi. Ruh; cismani ve müstakil bir cevher midir, ahlâtı erbaanm kemiyet ve keyfiyet itibarile itidali midir, heykel midir, yoksa dimağın bir vazifesi midir ve haddi zatında var mıdır, yok mudur? Bunlar ve bunlara mümasil lâfü güzaflar, Süruri Beyin ne kulağında yer, ne idrakinde iz bırakabilirdi. Onun bu mü hinı bahiste yakaladığı parça, sade bir kelimeden, ruh kelimesinden ibaretti. Maamafih, istinat noktasım elde etmişti ve o hızla şu satırları karalamıştı: Yavrum! Mabadi var ( Ctanhnriyet *= 14 Hazİran 1930 Sehir ve Memleket haberleri Kesik baş Mehmet Çavuş f ailleri nasıl buldu? Şarapçılık ölüyor Failleri elde eden jandarma başçavıışu vak'ayı anlatıyor Izmir'de Sinemalar Siyasî icma Avrupa birliği Fransa Hariciye Nazırı M. Briand'ın Avrupa birliği hakkında ortaya sürdüğü fikir ve Türkiye ve Sovyet'ler dahil olduğu halde umum Avrupa devletlerine göndermiş olduğu muhtıra rakit bir denize düşen büyük bir taş gibi cihan siyasetinde lâyetenahi dalgalar ve mukabil dalgalar peyda etmiştir. Avrupa devletleri kendi aralarında bir birlik teşkU ederek kendi hususî menfaatlerine taalluk eden mes'eleleri kendi aralarında görüşmek ve harice karşı müttehit davranmak ve böyle görünmek hususunda esas itibarile ayni fikirdedir. Lâkin bu birliğin meydana gelmesinin şeraiti hususunda aralarında derin fark ve tezat vardır. Bunun için M. Briand'ın teklifi Avrupa devletleri arasında muhtelif surette telâkki olunmuştur. Bu telâkkiyat başlıca iki kısma ayrılabilir. Daha doğrusu Avrupa devletleri arasında bu kıt'a hükumetlerinin birliği fikrine karşı iki cereyan vardır. Bu cereyan ve zümrelerden birinin başında Fransa ve diğerinin başında İtalya bulunuyor. Fransa, harbi umumiye nihayet veren ve mağlup devletlere zorla kabul ettirilen musalahanamelerin tesbit ettiği Avrupa haritası, hudutları ve taahhüdatı esasına binaen birliğin kurulmasım istiyor. Buna karşı İtalya ise sulh muahedelerinin tadil edilerek gayrimemnun ve mağlup devletlerin siyasî, iktisadî, idarî ve askerî ihtiyaçları tatmin edildikten sona birliğin her devletin hüsnü rizasile tesis edilmesini istiyor. Fransanın fikrini tasvip ve iltizam eden devletler mühim bir grup teşkil ettiği gibi İtalyan grupu dahi mühim ve ihtimal daha mühimdir. Çünkü Avrupa düveli mııazzamasından Almanya da bu mes'elede İtalya ile hemfikirdir. Berri Avrupa haricindeki devletler ise her hangi suretle olursa olsun Avrupa birliği fikrine muarızdır. İngiltere Avrupa birliği fikrinin cihan şümul olması lâzım gelen Cemiyeti Akvam müessesesile kabili telif olmadığını sebep göstererek şimdiden muhalefetini izhar etmiştir. Meselâ Cenevre'de toplanan «Avrupa teşkili mesai federal komitesinde» Avrupa hükumeti müttehidesi prensibi hakkında bir kaç gün evvel müzakere cereyan ettiği esnada İngiliz murahhası Sir Napier ile Mr. Hudson Avrupa ittihadı namı altında siyasî bir grupun teşekkülü cihan sulhü müsalemetine tehlike teşkil edeceğini beyan etmişlerdir. Mezkur komitenin reisi Fransız M. Borel Cemiyeti Akvam kitabet dairesini ziyaret ederken kâtibi umumî Sir Dnımmord her hanği müstakbel Avrupa teşkilâtınm Cemiyeti Akvama muhalif ve zıt bir şey olmamasına ziyade dikkat edilmesini ihtar etmiştir. Bu üç İngiliz recülünün ihtaratı ve İtalya ve Almanya'nın tavru hareketlerinden çıkan mana Avrupa birliği fikrinin sonu neye varacağı gayrimalum dalgalar peyda eylediğine sünhe bırakmıyor. Yeni vergiden çıkan ihtilâf! Sinemacılar Defterdarlığı kanıınu anlamamakla ittiham ediyorlar İhracat değil, ithalât baş tadı! İstanbul gümrük başmüdürlüğü bütün ithalât ve ihracat gümrüklerine bir tamim göndererek kumisyoncular kanunu[Baş makaleden mabait] memleketin kıymetlendirilmesi için ser nun tamamii tatbikmı, ve karnesiz kumayelerin teşrikini ne kadar kolaylaş misyoncuların gümrüklerde iş yapmalatırırsa, sermayeler de hiç bir teşebbüse rma meydan verilmemesini bildirmiştir. mâni olunmadığı için o kadar teşvik Yugoslavya'lı seyyahlar edilmiş olur, ve o kadar da hususî ve Dün şehrimize elliyi mütecaviz Yugosumumî mukavelelerin emniyet ile icra lavya'lı seyyah gelmiştir. Seyyahlar Toedilmesini temin etmiş olur. Bunun ne katliyan oteline yerleştirilmiştir. ticesi olarak ta; devlet maliyesinin feyz Yugoslavya'lı seyyahlar şehrimizde ve istikbalinin esası olan halk varidatı dört gün kadar fcalacaklardır. artarak devlet varidatmın o nisbette Beylerbeyi kulübünün tenezzühü istifade etmesi elde edilir.» Beylerbeyi terbiyei bedeniye knlübü dün İstanbul ve Paris hukuk sabah Şirket vapuru ile Yalova'ya giderek fakültelerinden mezun bir tenezzüh yapmışlardır. Rnmanya ve M. "Charles Rist,, Gümrüklere gönderilen tamim Bakırköyün'de çimento fabrika 1910 da yalnız Izmir 13 milEğlence ve hususî istihlâk kanununun sı önünde kesik bir baş bulunduğu yon kiloya yakın şarap ihraç son şekli tatbik edilirken bazı karışık ve cinayetin faillerinin yakalandıederdi! lıklar olduğunu yazmıştık. Bu kargaşa ğını yazmıştık. lıklar devam etmektedir. Sinemalarda Bu esrarengiz ve kanlı cinaye İzmir'in mühim ihracat maddelerinden resmî ve vazifedar memurların bile üctin tahkikatını yapan jandarma den biri olan üzümlerin istihsal zamanı retsiz içeriye girmelerine mâni olunması başçavuşu Mehmet Efendi cinaye gelmek üzeredir. Umumî harpten evvel kapılarda her gün kavgaları mucip oltin bütün tafsilâtım bir muharriri mühim miktarda şarap imal ve ihraç e maktadır. Sinemacılar . Defterdarlığı mize anlatmıştır. Mehmet Efendi den mıntakamız, ne yazıktır ki son se gayrikanunî iş yapmak ve kanunu annelerde şarap ihraç değil, ithal etmeğe lamamakla ittiham etmektedirler. Sinediyor ki: başlamıştır. ma müdürlerinden Cevdet B. şu sözleri Çimento fabrikasının önünde Umumî harpten ewel İzmir'in şarap söylemiştir: bulunan kesik başı teşhis ettik. Çır ihracatı şöyle idi: «Yeni kanunun 10 nuncu maddepıcı'da Haznedarda'ki bahçevan Kilo Sene sinde (pulsuz bilet veren veya duhuliye ömer ağaya ait olduğunu anladık. ile girilmesi mutat olduğu halde bilet 12,780,895 1910 Cinayetin failleri meçhuldü. Makkullanmıyan ve yahut pulları bu kanu6,322,396 1912 tul ömer ağanın bahçesi civarında nun tarifi veçhile yapıştırmamış olan 1,013,887 1913 müesseselerden işbu biletlere ait vergimütereddit adımlarla dolaşan esra2,871,884 1914 den başka birinci defasında 150 Iira, rengiz bir adam gördüm. Şaban is219,993 1926 ve tekerrürü halinde keza vergiden başmindeki bu adam bahçesinin bu ciYuka'rıdaki rakamlardan da anlaşılaka 300 Iira ceza alınır) denilmektedir. varda olduğunu, onun için burada cağı veçhile İzmir'in şarap ihracatımız Buna nazaran pulsuz bilet kullanmak dolaştığını söyledi, fakat hali esra seneden seneye tedenni etmiştir. bir cürümdür. Fakat büetler pullanmak rengizdi. Bu vasıta ile yakaladığı Anadolu gazetesi, müskirat inhisarının üzere gönderilir de Defterdarlıkta bir mız cinayetin faili olduklarını tah istihsal zamanında şarapçılığa dair ne veznedar bulunmaması hasebile pul bemin ettiğimiz şüpheli dört Arnavut gibi faaliyette bulunacağını öğrenmek dellerini almağa yetişemez ve biletlerin vardı: Nuri oğlu Şaban, Haydar oğ için başmüdür Abdülkadir Beye müra damgalanması teahhur ederse acaba lu ömer, Kerim oğlu Sinan, Kerim caat etmiş ve mumaileyh şu sözleri söy biletlerin yetiştirilmemiş olmasından mütevellit mes'uliyet müesseseye mi aoğlu Ahmet. Bunların hepsi de mak lemiştir: tulü tanıdıklarını ve cinayetle alâ Bu sene mıntakamızda şarapçılığa ittir? Bir adam borcunu vermeğe vak evvel geliyor fakat: «Şimdi alakadar olmadıklarım söyliyorlar dair hiç bir şey yapılmıyacaktır. Şarap tinden mam, vaktim yok! Bu teahhurun cezaçılığa Trakya'da ehemmiyet veriliyor. dı. Hatta burada bir de fabrika inşa edile sını da sen çekeceksin!» Cevabını alıBunlarla beraber maktulün kucektir. Fabrikanın arazisi bile satın a yor. Bu kanunna muvafık mıdır? lübesine gittik. Beyaz bir yorgan lınmış olup yakında inşaata başlanacak Kanunda «duhuliye''ile girilmesi muüzerinde küçük bir kan lekesi var tır. Trakya'nın üzümleri, bilhassa şarap tat olup ta bilet kullanmıyan» denilmekdı. Jandarmalara kulübenin etra imaline çok yaramaktadır. tedir. fını taharri ettirdim. Bahçede otlar İzmir'e gelince; zaten burada şarap Biz Sinemalarda bilet kullanmamazarasında kanlı bir balta bulduk. imal edilecek üzüm bağları eskisi gibi lık etmiyoruz. Sinemaya duhuliye ile giBaltayı maznunlara gösterdim. değildir. Bütün bağlar harap olmuştur. rilir ve biz de bilet kullanıyoruz. Yoksa Maznunlar, bizim haberimiz yok, Bunun için İzmir'de şarapçılığa dair içeride konsorsiyom yaparak duhuliyeyi kaldırmıyoruz. Kanun esasen bunu mebaşkası koymuştur, dediler. Bah hiç bir faaliyette bulunamıyacağız.» nediyor. Fakat bu sözlerden içeriye biçenin ilerisinde büyük bir küme letsiz giremez manası çıkmaz. Müessehalinde yığılmış bakla yığını vardı. seye para vermeden girmesi mutat olan 32 yaşındaki maznun Sinana buherkes girebilir. Kanun bunu menetmiAdalar elektriği rayı kazdırmak istedim. Elleri tityor. Kanunu kendi keyifleri gibi tefsir Adalar elektrik tesisatı ancak gelecek yaz redi. Kazamadı Jandarmalar ka yapılabilecektir. Avrupa'ya sipariş edilen edenler bilmelidirler ki biz de kendi zınca, kanlı bir caket çıktı. Kazdık kablo, İstanbul'da en sakin deniz mevsimi menfaatimiz icabı parasız içeriye kimsenin girmesinl istemeyiz Fakat bir çok ça kanlı elbiseler çıkıyordu. Niha olan mayıs ayında denize konacaktır. yet bir yorgan içine sarılmış ölü Anadolu yakasında elektrik tenviratına resmî zevat verdır ki bunların ücret vermeden girmeleri mutattır. Mal sahibidaha evvel başlanacaktır. nün kanlı cesedi meydana çıktı. nin ailesini bile içeriye koymasına müHavagazı neşreden lâmba Maznunlardan bir kısmı itiraf Hali arsalarda ve yangın yerlerindeki maneat edilmiştir. Kendi malına ailemi etmeğe mecbur oldu. Sinan dedi havagazi neşreden metruk borular, birer koymak için para mı vereceğim. Bütün ki: birer kapatılmıştır. Emanete verilen rapo bunları bırakın, maliye memurları si Biz dört arkadaş üç gün evvel ra göre tehlike verecek hiç bir havagazi nema dahilinde vazifesi olan memurlara bile mâni olacak kadar ileri gittiler. «Besa» kurduk. ömeri öldüreceğiz borusu kalmamıştır. Bu nasıl olur?. Ucuz erzak temini için ve bunu herkesten gizliyeceğiz. Diye birbirimize söz verdik. Mak Emanet yeni bir varidat menbaı bularak, Sonra mademki kanunu kendi iste tul ömer köye yeni gelmişti. Arka halkm ucuz erzak tedarik edebilmesi için dikleri gibi tefsir ederek biletsiz kimseyi içeriye sokmıyorlar, o halde buna kendaşlarım bunun çok parası oldu erzak stoklan yapacaktır. dfleri mâni olsunlar. Biz vazifesi için iğunu zannediyorlar ve ağzındaki Şişli'de bir müslüman mezarlığı çeriye girecek memurları nasıl menedeaçılacak altın dişlere imreniyorlardı. Karar riz Onlar «parasız kimse girerse biz size C. H. Fırkası Şişli mutemedi Halim B. 150300 Iira ceza yazarız» diyorlar. Biz verdikten sonra bir gece maktul ömerin kulübesine girdik. ömer le rüfekasınm teşebbüslerile «Şişli müs mâni olamıyoruz. Bu işi kendileri yapuyuyordu. Haydar oğlu ömer elin lüman mezarlığı muavenet cemiyeti» na sınlar. Sonra buna dair bize hiç bir tahmı altında bir teşekkül vücude getiril rirî karar göstermediler. Bugün yapılan deki baltayı İcaldırdı olanca kuv miştir. bu muamele gayrikanunidir.» vetile ömerin boynuna indirdi. KaCemiyet nizamnamesini Vilâyete verfası henüz kopmamıştı. Kıpırdanı miş ve müsaadesini almıştır. Bundan yor ve can çekişiyordu. ömer bal sonra Maliye Vekâletine müracaat ediltayı bir daha indirdi. Baş koptu. miş ve bedeli mukabilinde Şişli tramvay Bana bu çukuru kazdırdı ve bura deposu ilerisindeki emvali milliyeye ait Adliye daktilo imtihanlart biti ya gömdü. Ben korkumdan hüku 250 dönüm arazinin kendilerine satılmaİstanbul adliyesinde yapılan daktilo imsı istenilmiştir. Maliye Vekâleti şimdilik mete haber veremedim. tihanları bitmiştir. İmtihana iştirak eden 50 donüm arazi için muvafakat etmiştir. Sonra ömer'in kesik başını al Cemiyet Fransa ve Almanya mezarlıfc 40 hammdan 15 i muvaffak olmuştur. Müddeittmumî hasta dılar, ağzındaki altın dişleri söktü nizamnamelerini tercüme ettirerek te İstanbul Müddeiumumisi Kenan B. 3 ler ve kesik başı, ta çimento fabri şebbüsata girişmiştir. Burada asrî aile gündenberi vazifesine gelmemektedir. Kekası civarına attılar. Jandarma mezarhkları yapılacaktır. nan Beyin rahatsız olduğu anlaşümıştır. tahkikatta şaşırsın ve cinayetin çimento fabrikası amelesi tarafın dan yapıldığını zannetsin diye kesik başı fabrika önüne attık.» Muharrem Fevzi ırSfta v@ İlk tedrisat miifettişleri kongresi Her sene toplanması mukarrer bulunan ilk tedrisat müfettişleri kongresi bu ayın 25 inci çarşamba günü İzmir'de toplanacak, 1 temmuz sah gününe kadar bir sene içindeki müşahedatı tezekkür edecektir. Kongreye İzmir maarif emini Fuat B. riyaset edecektir. Eytam ve eramil maaslarının bugün verilmesi muhtemeldir. üç ayhklarla tekaüt maaslarının geç kalmasma sebep yeni tekaüt kannnunun henüz tebliğ edilmemesinden dir. Maliye mütehassısı M. Rist bugün şehrimize gelecektir. M. Rist şehrimizde tetkikatına devam edecek ve raporunu kısmen hazırliyacaktır. M. Rist Tarabya'da Tokathvari'da oturacaktır. IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUIIIIIIMlMIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIir Eytam ve Eramil maaşları M. Rist bugün geliyor Sporcu hayat adamı değil midir? Alâettin Cemil Et ihtikârı var mı? Et fiatları geçen seneye nazaran daha u met konağında 29, Şehremanetin cuz olmasma rağmen Anadoln'daki fiatlara de 20, Adliyede 19, Evkafta 6, Ti nazaran etin şehrimizde 6065 kuruşa satılcaret Odaısnda 35 daktiloğraf bu ması icap etmektedir. Eraanet et ihtikârına lunduğu ve inhisar idarelerinde mâni ohnak için tedbirler alacaktır. beş yüz kadın memur istihdam eHamallar mavi renkli gömlek dilmekte olduğu ve Darülbedayi giyecekler ve Süreyya Operet hey'eti artistleVapur iskelelerile istasyonlardaki hamalri meyanında Türk kadını bulun duğu izah edildikten sonra denili lar için bir kıyafet kabul edilmiştir. Bu kıyafete göre her hamal mutlaka mavi renkyor ki: li bir gömlek giyecek, başında bir kasket, «Çalışmak mecburiyetinde ol mıyan genç kızlar, spor yaparlar, belinde bir kayış bulunacaktır. Hamallar dansederler. Türkiye geçen sene bu kıyafeti haziranın 25 ine kadar tedarik denberi bir de Güzellik Kraliçesi etmeğe mecburdur. ne maliktir ki yakında umumî müAnkara'ya yeni istasyon sabakaya iştirak için Riyo dö Ja neyro'ya gitmeğe hazırlanmakta yapılacak dır.» Ankara istasyonu yerine büyük bir is M. Villy Sprnco makalesini tasyon binası yapılması takarrür etmiştir. memleketimizde kadın kıyafetle Bir kaç milyon Iira sarfile yapılacak bu isrinin tekâmülünü gösterir, aynen tasyon binası hakkında Nafıa Vekili Recep dercettiğimiz resimler ile de süs Beyle Demiryollar müdürü Haşim B. tetkilemiştüv kata başlamışlardır. ıakkında takibat yapılması kararlaşmıştır. Geçenlerde «Sporcu ilemi evlenmeli, san'atkârlamı?» Diye bu süSeyrisefain idaresi Yalova seferlerini tez tunlarda çapkın bir kıza cevap yazyit etmiştir. Eski tarifede geceyi Yalova'da mıştım. Bu cevabı ciddiye alan bazı eçirenler sabahleyin İstanbul'a avdet e sporcular buna gücenmişler. Aldıdememekte idiler. Yeni tarifede cuma güneri Yalova'dan köprüye 5,15, 18, 19,20 de, {ğım mektuplardan birinde bir kari köprüden Yalova'ya 8, 9, 10, 21.30 da vapur diyorki «Sporcu hayat adamı deardır. Diğer günlerde Yalova'dan köprüye ğilmidir? Cebi neden delik olsun. 6,35 ve 17,55 te, köprüden Yalova'ya 8,20 ve Hangi sporcu hayatını kazana21,55 te vapur vardır. maz?» Bir diğeri de «siz sporcunun yalnız pazı kuvvetini kabul ediyorMısır seferine ay sonunda sunuz. Bu iki boynuzu takmağa mübaşlanacak tahammil bir aptal yerine koyuyorSeyrisefain idaresinin Mısır seferine bu sunuz.» ay sonunda başlanacaktır. İdare iki vapur almağa karar vermiş ve vapur kumpanyaKari bu yazının alay tarafını kearile mutabık kaunıştır. nara bırakmış, ciddî tarafına kızmış görünüyor. Daha hayatın kapısından girerken, bir elini koca diye Besim ömer Paşa Avrupa'ya gitti bir erkeğe, öteki elini âşık diye diBesim Ömer Paşa ve Âkil MuhtarB. ev ğer birine uzatan genç kıza ciddî elki gün Avrupa'ya gitmişlerdir. Doktor cevap vermek, bu suale ehemmiyet lar Fransa, Almanya ve İtalya'da sular vermek olurdu. hakkında tetkikat yapacaklardır. Sporcu yalnız pazısı ile yaşıyan ilâç fiatları adam olsaydı, genç kıza koca diye Yaptıkları ilâçlarla, sattıkları hazır ilâç tavsiye etmezdim. Boynuz takmış eçeteleri üzerine fiat yazmıyan eczacılar Yalova vapur seferleri çoğaltıldı aptal rolune çıkarmak ise hiç aklımdan bile geçmez. Genç kıza ültora modern bir izdivaç diye üçüncü âşığı teklif ediş, bence çok açık bir alaydır. Bu yazıya ne spor, ne artist, ne de tüccar gücenmeli. Bence buna gücenmesi icap eden, böyle üç kafalı, ucube şeklindeki yuvaya girmeğe talip olan genç kız, ve bu genç kızın zihniyetidir. Benim anladığım birleşme iki gö Benim anladığım birleşme iki gönlün birleşmesidir. Buraya ne ikinci ne de üçüncü girebilir. Kalpler arasındaki, mukavele yırtıldıktan sonra, kâğıtlar üzerinde ki mukaveleyi de yırtmak lâzım. Ben genç kızın bu alaydan bu manayı çıkaracağını ümit etmiştim. Sporcular başka mana çıkarmışlar.... Zannededim. Bu satırlarla anlastık. Cici anne GRAF ZEPPELİN 49 SAAT HAVADA Bu seyahatı bizzat yapan YUNUS NADt Beyin intibalart İÜZEL BİR CİLT HALİNDB NEŞREDİLMİŞTİR Fİ: 1 LİRAOEB Her Kitapcıda bulunur Matbaamızdan da istenebilir,