Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumharivet İ4 Mart 1930 Bu kadarı da vahim U Meliha'nın gözleri çok güzel, kal niştesi bir ay arahkla şiddetli bir E » î pek iyi, aklı zekâsı da cok keskin ciğer iltihabından ölüp gittiler. İhtizar saatlerinde bile uyuşa Bir senedir kimi gözlerine vuru • madılar. Kavga ede ede teslimi lup, kimi de kalbinin iyiliğine mec ruh ettiler. lup olup onunla evlenmek isteciiRıdyt.n bu acıklı haberi ahnca ler. Fakat o mes'eleyi kabına j Meliha'yı koca evde yalnız bıraknğamıyan aklına, muhafazasından mamak için koşup geldi. Bir kaç :aşan zekâsına danışmca, şu ce gün Meliha'yı teselli etti. Sonra muallim olduğu mektebe, irabı ahyordu: Anadolu'ya, vazifesi başına gider Sakın ha, hiç birine muvafaken: tat cevabı verme!... Meliha, dedi, her zaman emAnası, babası ölünce yanlarına iltica edip büyüdüğü teyzesinden, rine amadeyim... Kaleminden çı•niştesinden bir türlü ayrılmak is kacak tek kelimeyi bekliyorum... Ne vakit istersen yaz, gelip seni a:emiyordu. Bazıları bunu kendilerine göre layım... Fazlasını söyliyemedi. Çünkü :efsir ederek şöyle dedikodu yapıMeliha tuhaf ahlâkhydı. Eğer ojrorlardı: Tabiî evlenemez... Teyzesi nunla evlenmiye niyeti yoksa, feilümünü bekliyor... Mirasına ko na halde tersler, izzeti nef sini kıraıacak ta ondan sonra canının çek bilirdi. Genç kız bu söze ne müsbet, ne :iğine varacak... Fakat aptal gün jeçtikçe kartlaşıyor, farkında de de menfi bir cevap verememiş, yaînız, başını önüne iğmekle iktifa jil!... Halbuki, birinci isnatlan, ne ka etmişti. Rıdvan, bunu teklifini kabul lar yanlışsa, ikinci düşünceleri de manasına aldı. Meliha'nın hayatı> derece esassızdı. Meliha hem yüzünün ve vücudü nı şenlendireceği dakikaları talün, hem de ruhunun tazeliğini da hayyül ederek o kıymettar mektuma muhafaza ediyor, yanakları bu beklemiye başladı. İntizar devresi çok uzun sürmejittikçe pembeleşiyor, gözleri günİen güne daha parlklaşıyor, za di.. Bir gün postacı adresi Melihanan ilerledikçe dudakları daha nın yazısile yazılmış eflâtun bir zarfı Rıdvan'a getirdi. »uh tebessümlerle kıvrıhyordu. Genç adam elleri titriyerek zarfı Çünkü mes'uttu. Çünkü onu hercesten gizli bir seven vardı. Ha yırttı ve mektubu okumıya başladı: lasınm oğlu Rıdvan... «Sevgili Rıdvan, Bu genç her sene tatilde misaKüçiiktenberi ne kadar doğru firliğe gelir, on beş yirmi gün kasözlü isem bugün de o tabiatimden ırdı. Meliha ruhunu tahlil edince eniş ayrdmıyacağım. Veda ederken söylediğin son :esile teyzesinin yanlarından ay* sözlere karşı sükut ederek şüphe•ılmamasını biraz da buna hamlesiz sana ümit vermiştim. iiyordu. Bunun yanlış bir hareket olduYoksa bu ev bir gün bile istiye ğunu şimdi anlıyorum. stiye, seve seve oturulacak bir yer Rıdvan, biliyorum beni mes'ut leğildi. etmeğe hazırsın... Fakat, maatteTeyzesile eniştesi otuz beş sene essüf b e n Sk evlilik hayatlarında hâlâ birhayatta, bu saadete inanamıyacak kadar fazla tecrübe >irlerini anlıyamamışlardı. Sabahtan akşama kadar yekdi gördüm. Teyzemle eniştemin uzun zaman jerinin zıddına gidecek şeyler yajarlar, Meliha'ya da daima arala pek yakından şahidi olduğum cekennemsi hayatlartna sen de va*ını bulmak vazifesi düşerdi. Tuhaf şey... Bu ihtiyar karı ko kıfsın.... Onlar öldükten sonra tesadüfen Mnın ne havaya suya, ne yemekerine, ne elbiseye dair fikirleri elime gençliklerinde birbirlerine yazdıkları mektuplar geçti. Ne lirbirine uymazdı. öğleden evvel gezintiye çıkıp aşk, ne sevgi, okumadan tahmin e;ıkmamak, öğleden sonra da do demezsin. Halbuki ben onların son zanine, iskambil partileri hırılhnın, şırıltının sunturlusuna mükemmel manlardaki geçimsizliğins baka rak görüşmeden, tanışmadan ev Mr sebep teşkil ederdi. Meliha, teyzesile eniştesinin bu lenmişler zannediyor ve birbirleıuysuzluklarını tabiî kimseye aç rini anlıyarak bir yasttğa baş konaz, yalnız arasıra Rıdvan'ı gör yacakların muhakkak mes'ut olacaklarına inanıyordum... lükçe ona dert yanardı: Heyhat görüşmek, konuşmak ta Ben yanlarına gelmezden evO rel nasıl yaşıyorlardı bilmem.. Fa bedbahtlığa mâni değilmiş... halde sen ve ben niçin hayatımızı, (at bugün onları bırakıp gitsem rarm muhakkak ayrıhrlar... Yok bu ihtiyarlarınkine benzetelim... ;a bana nazları geçtiği için mahsus Tesadüf ve kader bizi cebredinıımarıklık mı yapıyorlar?... ciye kadar bekâr kalalım!» Nihayet, Meliha'nın teyzesile eAHMET HİDAYET Antalya sahillerindeki tenezzühîeri Civardaki çiftlik ve çağlıyan gezildikten sonra Antalya'ya avdet edilmiştir Gazi Hz. nin Antalya sahillerinde tenezzüh yaptıkları Rüstemiye vapuru dün îimanımıza gelmiştir. Ali ve Rüstem Beylerin muta sarrıf oldukları Rüstemiye vapuru, 8 mart 930 günü Antalya'da demirlemişti. Antalya limanında da Gazi Hz. nin rükuplarına tahsis edilmek üzere bayraklarla süslenen bir motör bulunuyordu. Gazi Hz. Rüstemiye vapuru ile bir tenezzüh yapmak arzusunu izhar buyurmuşlardır. Antalya polis müdürü vapurun süvarisine bu hususta tebligat yapmış ve vapur derhal hazırlanarak Gazi Hz. nin emirlerine amade bulunduğu bildirilmiştir. Reisicumhur Hz. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey ile bazı rneb'uslar ve yaverleri ile birlikte öğle vakti vapura dahil olmuşlardır. Reisicumhur Hz. salonda bulunan çerçeveli büyük kıt'adaki fotograflarını tetkik ve resmin altını şu suretle imza buyurmuşlardır: (Gazi M. Kemal 8/3/930). Gazimiz bundan sonra vapurun güvertesine çıkmış ve gemi ile Antalya'dan bir saat kadar ileride, sahilde bulunan eşraftan birinin çiftliğine gitmişlerdir. Çiftlik önünde ve sahilde bir tak inşa edilmiştir. Gazi Hz. çiftlikte bir saat kadar kalmış ve vapura avdetle Antalya sahillerinde kısa bir tenezzüh yapmışlardır. Antalya'dan sahili takiben ya rım saat kadar mesafede bulunan bir çağlıyana gidiimiş ve çağlıyan temaşa edilmiştir. Vapurda Gazi Hz. ri ve refakatlerinde bulunanlar hazır olduğu hal de gramofon çalınmıştır. Bu plâktan sonra ayrıca bir Rumeli karşılaması çahnmış ve Gazi Hz. beyanı memnuniyet etmişlerdir. Gazi Hz. ne vapurda portakal ve kahve ikram edilmiştir. Rüstemiye vapuru Antalya'ya yanaşırken küçük bir kayıkçı Gazi Hz. nin yanına yaklaşarak: «Allah seni başımızdan eksik etmesin, Allah sana benim ömrümü de versin.» Demiş ve kalabalık bir aile geçindirdiğinden bahisle yardım istemiştir. Gazi Hz. nin emirlerile Şükrü Kaya Bey kayıkçı çocuğa elli lira vermiş ve Gazi Hz. ayrıca bir ev de tedarik edileceğini vadetmişler dir. Gazi Hz. Antalya'ya çıkarlarken fotoğraflar alınnıış ve vapurun kamarotlarına bahşişler verilmiştir. • m»^ • • Osmanfı borçları Dahlî ve hsrrcî borçlar nasıl yapıhr ve ne suretle ödenir ? Bugün Ankara'da hükumetimiz ile alâkadar murahhaslar arasında nıüzakeresi cereyan eden haricî borçlar, kâmilen Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılan istikrazlardan husule gelmiş bulunuyor. Esasen rrullî hükumetin teessüsündenberi ne haricî, ne dahilî hiç bir istikraz yapılmış değildir. Bu sebepten, burada mevzu ittihaz ettiğimiz bu borçlara asıl adını verdik. Osmanlı İmparatorluğundan ayrılan hükumetlerle aramızda taksimi esaslarmı, Lozan sulh muahedesile tanıdığımız bu borçlarm mezkur muahedeye kadar olan vaziyeti hakkında Türkçe ancak pek muhtasar bir, iki eser yazılmış olup en son şekline dair ise, 1928 senesinde B. M. Meclisi tarafından tasdik olunan itilâfnamenin resmî gazete ile intişar eden metninden başka, halkımızı tenvir edecek ne mufassal, ne hulâsa olarak toplu bir yazı çıkmamıştır. Halbuki böyle bir eseri alâka ile okuyacak vatandaşlarımız oldukça çoktur zanmndayız. bu düşünce iledir ki mes'ele yi ta mebdeinden tutup bugünkü vaziyete kadar teşrih etmek üzere, buna ait Türkçede mevcut malî neşriyattan, tarihlerden ve bunların noksanmı da çok iyi yazılmış bir kaç Fransız'ca kitaptan ve B. M. Meclisinde cereyan etmiş olan müzakerelere ait zabıt ceridelerinden istifade suretile bir kitap yazmak istedim. Ancak, bu teşebbüsün neticelenmesine intizaren borçlar mes'elesinin menşei, taksimden evvel ve sonra Türkiyeye ait kısmı, altın veya kâğıt para ile mi ödeneceği gibi en canlı ve göze çarpan noktalarını, bir kaç makalede hulâsa halinde ve herkesin anlıyabileceği şekilde izah vt teşrih etmek için muhterem «Cumhuriyet» tarafından izhar edilen arzu üzerine şu yazıları neşre karar verdim. Bir hükumet mühim bir paraya muütaç olup bunu kendi varidatındau temin edemezse ya kendi memleketi dahilindeki veya ecnebi memleketlerdeki sermayelere müracaat ederek istikraz yapar. Bunlardan birincisine dahilî, ikincisine haricî istikraz denîlir. Bu istikrazlardan husule gelcn borçlar da dahilî ve haricî ismini alırlar. İstikraz şu suretle olur: Ya hükumet malî bir müessese veya bir müesseseler grupu ile mukavele yaparak istediçi parayı peşinen veya taksitlerle almak üzere veyahut doğrudan doğruya, şartlannı ilân ederek umum halkın sermayesine müracaatla, talip olanların taahhütlerini kayıt ve paralarını muayyen tarihlerde tahsil ederek borçlanır. Fakat birincf şekilde de, istikrazı taahhüt eden müessese, gene hükumetten istikraz tahvillerini kısmen veya tamamen halka satar. Zira milyonlarca para tutaıı bir istikraza ait bütün reesülmale kendi parasını kapatmak istemez. 1918 deki dahilî istikraz müstesna olmak üzere bütün Osmanlı istikrazları birinci şekilde yapılmıştır. Yapılan istikraza mukabil hükumet, borcunu tanımak üzere, alacaklılara senetler verir ki bunların ismine tahvil denilir. Her tahvil, istikraz binlerce parçalara ayrılmak suretile husule gelen küçük meblâğları muhtevidir. Meselâ 10, 20 lira gibi. Her istikraz şartnamesinde, senevî verilecek faiz miktarı zikrolunur. Bu faiz ekseriya %3 %7 dir. Tahvillerin üzerinde, kıymetleri yazılıdır. İtibarî kıymet denilen bu rakkam, hükumetin, bunun bedelini ödiyeceği para miktarından ibarettir. Tahvillerin itibarî kıymetleri mecmuu istikrazın itibarî resülmalini teşkil eder. Tahvilin satılmak üzere ortaya çıkarılmasına, ihraç denilir ve ihraç esnasında, onu satan alacaklılardan istenilen para ekseriya itibarî kıymetten daha aşağrı olur. Buna da ihraç fiatı denilir. İhraç fiatınm, itibarî kıymete müsavi olması nadir ve ondan yüksek olması enderdir. Bazı istikrazlarm tahviHeri ikramiyeli ve mükâfatlı olur, yani muayyeo tarihlerde kur'a çekilerek isabet eden numaralara az çok bir ikramiye verilerek tahvil imha olunur. Tahviller iki parçadan mürekkep olup biri esas parça, diğeri de faizlerin tediye tarihini gösteren ve mukabilinde faiz verilecek olan kupon kısmıdır. Tahvilât sahiplerine dayin veya hâmil denilir. İstik'razdan ele geçen paraya «safî hâsıl» denilir ki bu da ihraç fiatı başabaşa ne kadar yakın olursa o kadar fazla olur. Tahvilleri satmağı ve faizlerinin tevzi etmeği taahhüt eden malî müesseseye «müstakriz» yüzde hesabile muayyen bir komisyon verir ki bunun \% ı geçtiği nadirdir. İstikrazlar kısa vadeli ve ekseriya küçük miktarda olursa buna hazine tahvili namı verilir. Hazine tahvillerinin ihraç fiatı ekseriya başabaş olur. Avans denilen istikrazların da böyle vadesi kısa ve resülmali küçük olur. Alelumum sermayesi eshama taksim olunan şirketler de tahvil çıkarabilir. Keza belediyeler de böyledir. Şirketlerin çıkardıkları hisse senetleri ile, her hangi bir te'şekkülün çıkardığı tahvillerin heyeti umumiyesine menkul kıymetler denilir. Menkul kıymetler, Borsalarda almıp satılır. Paris, Londra gibi mühim esham borsalarmda alınıp satılan tahvil ve hisse senetlerine beynelmilel kıymetler denilir. Müstakrizin tediye kabiliyeti ne kadar yüksek olursa tahvillerin borsa kıymeti o kadar fırlar. Bir hükumetin yaptığı uzun vadeli istikrazlardan husule gelen borçlarına muntazam ve diğer borçlarının umumuna dalgalı borçlar namı verilir. Bir hükumetin memleket dahilinde müteahhitlere veya maaş eshabına olan birikmiş borçları, tekaüt maaşları, bütçe açığı ve her hangi bir şekilde tebaasma olan mütedahil borçları bu tabir içine girer. Muntazam ve dalgalı borçlarm umumu ise «Düyunu umumiye» yi teşkil eder. İstikrazlar her sene ayni miktar bir para verilerek ödenir. Bu paranın bir kısmı, istikraz şartlarına göre tediyesi lâzım clan faizlere gider ve artan kısmı da tahvillerin bedelinin tasfiyesine sarfolunur. Bu senelik taksitler «mürettebatı seneviye» ismini alır. Faizden artan kısmın adı da itfa, yahut amortisman bedelidir. İstikrazı yapan, borcunu kaç senede ödiyecek ise senevî mürettebat ona göre faizi mürekkep düsturlar ile hesap ve tesbit olunur. Mürettebatı ekseriya senede iki müsavi taksitte ödenir. İstikrazlar alelumum 30 100 senede ödenir. Hesaplar yapılırken senede asıl istikraz resülmalinin yüzde şu kadarı itfa edilecektir, diye tasrif olunur. Fakat mürcttebatm faizden artan miktarı da itfaya tahsis edileceğinden hakikatte ikinci seneden itibaren itfa olunan resülmal. tayin edilmiş olan nisbeti aşar. Meselâ 1854 istikrazı 3,000.000 İngiliz liralık idi. Bunun faizi %6 ve itfa bedeli %1 idi. Bu hesapça senevî mürettebat X7 yani 210,000 İngiliz lirası idi. İlk sene bundan tam 180,000 lira faiz ve 30,000 lira da itfaya gitmiştir. İkinci sene ise elde 2,970,000 liralık tahvil kaldığından bunun faizi 178,200 tutup itfaya biden para 31,800 liradır. İtfa bedeli ekseriya İ %1 dir. KÜÇÜK HABERÜR * Mustafa'yı öldüren Hızır'ın muhakemesi Rize'de Kus hududunda harpten evvel vaki olan bir bomba hadisesinde bu hadisenin faili olmak üzere kardeşini Rus'lara ihbar ederek idamına sebep olduğundan dolayı Mustafa isminde birini öldüren Hızır hakkındaki muhakeme dün bitmiş, müddei umuml maznunun 448 inci madde mucibince ağır hapis cezisile tecziyesini istemiştir. Heyeti hâkime başka bir celsede kararı tefkim edecektir. * Kadıköy'ünde orta mektep müdürlüğü Kadıköy erkek orta mektebi müdürlüğüne ayni mektep müdürü muavini Necati Bey tayin edilmiş ve yeni vazifesine başlamıştır. * M. Troçki hasta Şehrimizde bulunan M. Troçki gripten rahatsızdır. * Sabık Efgan sefiri Sabık Efgan sefiri (iulâm Ceylâni Han, yann Ankara'ya gidecek ve hükumete veda ederek kâbile avdet edecektir. Yeni sefir de hafta sonunda Ankara'ya hareket edecektir. * Fransız sefiri Fransız sefiri M. dö Şambrön ve sefaret müsteşarı M. Berliye dün Ankara'ya gitmişleridr. * İsviçre sefiri geldi Bir müddettenberi mezunen memleketinde bulunmakta olan İsviçre sefiri M. Hanri Marten İstanbul'a avdet etmiştir. * Tevziat işi Arazi sahibi gayri mübadillerden henüz istihkaklarım almıyan 8 kişiye de, dün istihkakları tevzi edilmiştir. * Seyyahlar Enpres of Frans vapuru ile yarın şehrimize 200 Amerika'lı seyyah gelecektir. Adıryatik vapuru ile de salı günü bir seyyah kafilesi gelecektir. * Tıp talebe kongresi Tıp talebe cemiyeti riyasetinden: Cemiyetimizin heyeti umumiye kongresi 18/3/930 salı günü saat 17,5 ta Türk Ocağında aktedileceğinden azayı umumiyenin hazır bulunmaları ehemmiyetle tebliğ olunur. * Acıklı bir ölüm Pek sevgili arkadaşımız mimarî şubesinden Hikmetin ölümü kalbimizde derin keder izleri açtı. Kendini herkese sevdiren merhum, memlekete kıymetli bir mimar olarak yetişecekken genç yaşında göçüşü memleketi, ve ailesi kadar hepimizi de içten sardı. Ailesine ve onu scvenlere taziyetimizi bildirir, sabırlar dileriz. Güzel san'atler akademisi Talebe cemiyeti * Türkiye Türing kulübü Türkiyc Türing kulübü senelik umumî içtimaını nisanın altıncı pazar günü saat onbeşte Perapalas otelinde yapacağından 1930 senesi aidatını vererek makbuz almış olan muhterem azanın teşrifi rica olunur. Düyunu umumiye İstikrazların nev'i ve şekilleri İStikrazların ödenmek şekli Vilâyet meclisinde Vilâyet umum meclisi dün ikinci reis Hacı Adil Beyin riyaseiinde toplanarak 929 bütçesinin altıncı fashnın birinci posta''', telgraf ve telefon ücreti r»addesine 79 uncu faslın birinci ihtiyat tahsisatı maddesinden 509 liramn nakli muvafık görüldüğüne dair bütçe encümeni mazbatası kabul edilmiştir. Yol çavuşları tahsisatı için 929 bütçesine münakaie icrası hakkında yolîar başmüfettişliğinin mazbatası okunmuştur. Hacı Adiî Bey izahat vererek 5 kişilik tahsisat konulması lâzım iken 4 kişilik tahsisat konulduğunu söylemiş ve mazbata nafıa ve bütçe encümenlerine havale edilmiştir. Pavli adasınm isminin Sefa adasına tahvili hakkındaki tezkere mülkiye encümenine havale edilmiştir. Silivri mahallî ihtiyaç raporunun ziraata ait kısmı okunarak ziraat ve diğer alâkadar encümenlere havale edilmiştir. Gayrimübadiller ötedenberi takdiri kıymet işlerindeki betaetten müştekidirler. Bir refikimiz, bu şikâyetlerin tetkiki için Gayrimübadiller cemiyeti idare hey'etüe tevziat komisyonunun yarın ayrı ayn toplanacaklarını yazmışsa da böyle bir içtima yoktur. Cemiyet erkânından biri, şikâyetlerin cemiyete bildirilmesi halinde tetkiki tabiî olduğunu söylemiştir. Tevziata gelince, takdiri kıymet komisyonunun kararnamesi çıkanların paraları derhal verilmektedir. Dün de 8,000 lira tevzi edilmiştir. • Emıl Lodvig Hikâye 1916 da Gazi'nin Geli>olu'da nazik bir zamanda bizzat nüdahale ettikleri bir vakıa idi. Şöylece söze devam ettiler: « Bir iki dakikada İngiliz'le•in oraya toplannı vazedemiyecekerini biliyordum. Artık tehlike calmamıştı. Bu netice ahval ve şe•aiti sahih bir surette hesap etmeken başka bir şey değildi.» Gazi'nin seciyesinin en rnühim :ezahürü işte budur: Gazi fantazi re hayal adamı değildir. Gazi Hz. benim iki eserimi Türtiye'de neşrettirmiştir. Bu müna sebetle Napolyon hakkında uzun »ir münakaşa başladı. Gazi Na >olyon'u manasız hayallerin mahrettiğini teşrih etti. Ve şöyle diyordu: «İnsanın gayİ şahsî gayeleri olmalıdır. Bir nemlekete ecnebi sıfatüe giren asa nefsinden feragat etmiş olamaz. ıski sistemlere bağlanan ve geripe doğru irtibat tesis eden bir alam asla asrî bir devlet bina edenez.» Dedi ki: « Napolyon faaliyete îüyük mefkureler ile başîamamış:ır. Ancak hadisat kendisini büyük îlânlara sevketmiştir. Napolyon lemokrasiyi tam altmış sene tevkif îtmiştir. Nopolyon'a ait eserinizi leden Türk'çeye tercüme ettirdim re tefrika halinde neşrettirdim biiyor musunuz? Askerler burada şecaat ve gayret nümuneleri bulacaklardnr.» Alman gazeteleri makale uzun jlduğundan kısım kısım neşredijrorlar. [1îvqvıu uvpoımüs jouutgi 16 mart faciası ta Eyüp'te şehitlikte yapılacaktır. 2 Bu merasimin C. H. F. İs tanbul merkezi tertip ve icra edecektir. 3 Merasime iştirak edecek olanlar, davetliler, kıt'alar, mektepliler, halk. 4 Merasime iştirak edeceklerin sırası ve isimleri: HalıcoğUı lisesi muzikası ve iki bölük taîebe, istihkâm kıt'asından bir bölük, polis takımı, zabıtai belediye takımı, Eyüp orta metepleri talebsi. 5 Bu kıt'aların yerlerini tan zim ve irae, merasimin intizam ve mükemmeliyetini temine C. H. F. Fatih kazası reisi ile polisten, merkez kumandanhğından ve Şehremanetinden birer zattan mürekkep heyet memurdur. 6 Toplanış 14,5 ta şehitlikte ikmal edilmiş olacaktır. Merasim Müftü Ef. tarafından şehitlerin ruhuna fatiha ittihafı ile başlanacaktır. Müteakiben C. H. F. tarafından halk namına şehir meclisinden ve gençlik namına birer zat tarafından birer hitabe irat edilecektir. Hitabelerden sonra muzika matem havası çalacaktır. Müteakiben Halıcoğîu taîebesinden bir manga havaya üç defa ateş edcektir. Bundan sonra kıtaat duruş sırası ile geçit resmi yapacaklardır. Kıtaat iskele civarında dağılacaktır. 7 Kolordu, Şehremaneti, C. H. F. , Türk Ocağı ve diğer arzu [Birinci sahifadan mabait] Çatalca'nın Nakkaş köyünde büyük babası Sadık onbaşıyı öldüren Eyüp oğlu Hüseyin'in muhakemesi uzun zamandanberi Ağırceza mahkemesinde devam etmekte, maznun idam talebi ile mahkemeye sevkedildiği için safahatı dava alâka ile takip olunmakta idi. Bu dava dünkü celsede son safhasına gelmiştir. Dün maznunun yirmi yaşında olduğuna kaıar verilmiş, bu suretle davanın tahkikat kısmı bitmiştir. Müddeiumumî, iddianamesini dermeyan etmek üzere evrakı mütaleaya almıştır, 27 mart perşembe günü iddiasını dermeyan edecektir. Yavuz zırhlımız dün Marmara'ya açılarak bazı tecrübeler yapmıştır. eden müessesat şehitlere çelenk koyacaklardır. Gazeteler merasim günü siyah çerçeve içinde neşriyat yapacaklardır. Ayni gün öğle vakti Eyüp camiinde mevlit okunacaktır. O gün köprü Haliç iskelesinden saat 13,40 ta bir vapur davetlileri aiacaktır. Merasime bütün resmî ve hususî müessesat davet edilecektir. C. H. F. İstanbul merkezi: 16 mart 1930 pazar günü saat on dcrt buçukta Eyüp'te şehitlikte yapılacak 16 mart şehitleri ihtifaline İstanbul'da bulunan meb'usanı kiramı davet eyler. Saat bir buçukta köprüden hususî bir vapur Eyüb'e hareket edecektir. • * Büyük babasını öldüren Hüseyin'in muhakemesi Yavufun tecrübeleri Bazan müstakriz, tahvillerinin kıymetinin piyasada yükselmesinden bilistifade mevcut istikraz tahvillerinin daha az bir faiz getiren yeni tertip tahviller ile değiştirir ise buna Düyunun tahvili ismi verilir. Bazan da, müstakriz şu veya bu sebep tahfında bir kaç istikrazları birleştirerek Bu üç haiden birincisinde ihraç fiatı, itibarî kıymete nazaran başabaştan aşa tek bir istikraz şekline koyar ki buna da ğı, ikincisinde başabaş ve üçüncüsünde Düyunun tevhidi denilir. Tahvil ve Dübaşabaştan yukarıdır denilir. Bunda yunun birlikte yapıldığı haller de vardır âmil olan, istikrazı yapan hükumetin ve Osmanlı borçlarında bunlara misaller malî vaziyeti ve istikraz için gösterdiği ] mevcuttur. Zarurî olan bu izahattan sonra gelekarşılıktır. Bu vaziyet ve karşılık sağlam olduğu nisbette tahvillerin ihrac fiatı cek makalemizde Osmanlı borçlarının ta başabaş yaklaşır ve talipler c mman, mebdeinden itibaren mahiyetini teşrih alacakları faize bırakarak istikraza işti edeceğiz. rake hahiş gösterirler. İBRAHİM HAKKI •uınıııııııııııılHnillil Düyunun tahvil ve tevhidi Gaip köprü projesi bulunamıyor Gazi köprüsü projesinin bizim posta idarehanesine teslim edilip edilmediği viîâyetten posta idaresine sorulmuştur. Postahanenin yaptığı tahkikat neticesinde paket ve mektup halinde böyle bir şeyin teslim edilmediği anlaşılmıştır. Mahalle ihtiyar hey'etlerinin teftişi Bugü kü hav ı Kandilli rastanesinden verilen malumata göre tazyik, dün saat 7 de 748 ve 14 te 749 du. Rüzgâr lodostan esmiş, sür'atS saniyed e 20 metreye kadar çık mıştır. Hararet ise azamî 15, asgarî 8 derece idi. Piyanko talihlileri Çanakkale'de zelzele Bugün rüzgâr gene lodostan eseBurnova'da bir komisere 35 bin Evvelki gece saat 11,40 da Çaeck, hava kapalı olacaktır. Arasıra liralık tayyare ikramiyesi isabet et nakkale ve havalisinde hafif bir miştir. yağmur da muhtemeldir. zelzele olmuştur. Polis veya Nüfus memurîarınm mahaile muhtarlarının defterlerini tetkika salâhiyettar olduğu ve bunun mahalle hey'eti ihtiyariyesinin haysiyet ve hukukuna tecavüz teşkil ettiğini yazmıştık. Bu hususta Vali Vekiîi Fazlı B. bir muharririmize demiştir ki: « Mes'ele yanlış anîaşılmıtır. Her memur buna salâhiyettar değildir. Vilâyet bazı tahkikat icrasına lüzum gördüğü zaman hey'eti ihtiyariyelerden tahkikat icrasına ve be.zı kuyudun çıkarılmasına lüzum gösterir, bir memur vasıtasile bunu kendilerinden rica ederiz, mes'ele bundan ibarettir.» Gayri mübadillerin işleri