19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ıVar' İ93P Cumhuriyet Sabık Kraİ Amanuilah Hz. bugün şehrimize geliyorlar SON TELGRAFLAR ECSLEPI ftîaliye Vekili Bayraınn 3üncü günü gazetecüere beyanafta t uiana ak Ankara 28 ( Telefonla ) Maliye Vekili bayrdtnııı tçüncü ^ünü malî vazıyet ve alınan tedb;rler hakkında gaıetecı lere beyana'ta bulunaca'^tır. Dün gece Beyoğlu'nda «Ambassadör» dedikleri bu yere gittim. İsminden başka hiç bir tarafı bana alâka vermiyen bu yerde oturdu$um kadar düşündüm: Sahibinin Türk olduğu söylenen bu müessesenin adı neden «Ambasadör» dür? Ben, bir Türk şehrinde, bir Türk tarafından açılan ticarethane veya eğlence yerlerine, züppe ve burjuva bir neslin sayıları çok azalan mütereddi bir kaç çocuğunun kozmopolit zevkini tatmin için frenkçe atları takılraasına fena içerliyorum. Meselâ «Opera» sineması ne demek? Berlin'de Opera civarındaki kahvelere, lokantalara, filânlara «Opera» ismi verilmesi adet olmuş olabilir. Fakat Türkiye'de, Operanın kendisinden bile eser Ekmekç başı mahallesi Chez l'«Ambassadeur» 'JlEJELE/İ Muharriri: Aka Giindüz Bilmem ki ne oldu Borsalarda Baştan başa her taraf zararda Esmekte fena fena havalar Düşman mı felek te rüzgâr da Zenginde, fakirde, sende, bende Kaldık gene biz bu kışta darda Ekmekçibaşı mahallesinde Feride Hanımefendi iyiliklerine olduğu dostlarından pilâv zerde isYok kıymetimiz de itibar da Ankara 28 (Telefonla'. Sabık mukabil para alacak kadar adi de terdi. Pilâv yüzlük banknot demekEfgan Kralı Amanuilah Han Hz. ğildi, ona kıymetli hediye vermek ti, zerde ise o banknota sarılacak Var gerçi büyük büyük ocaklar bu akşamki posta treni ile İstanadetti. Feride Hanımefendi bir on, on beş, hatta otuz sarı lira deLâkin biri tütmiyor bu karda bul'a hareket etmiştir. Sabık Kral, merhum paşanın hanımı üniş. Za mekti. Oldu olacak mantoyu gözBaykuş bile ötmez oldu artık istasyonda eski dostlarından B. M. ten bu Feride Hanımefendiler hep den çıkarmıştık bir kere, eksiğine M. Reisi Kâzım Pş. Hz. ile bir kaç öyle olurlar, ya merhum bir paşa satar Feride Hanımefendinin zerVirane olan bizim civarda meb'us tarafından teşyi edilmiştir. nın hanımı, ya merhum bir vali desini plâvını temin ederim. Bilmem buna terki can mı derler nin hemşiresi, ya bilmem hangi deAmanuilah Hz. İstanbul'da bir Bir hafta sonra, cuma günü fatMuhtar dahi hali ihtizarda virde bir nazırın baldızı... Aksi ma Hanım sabah karanhğında eve kaç gün kalacak, badehu Roma'ya takdir zabıtai ahlâkiye komiseri geldi: hareket edecektir. Tayyare biletlerinden aldık şıp diye elini uzatır. Feride Hanım Ne haber Fatma Hanım. Umit ederek necatı zarda 3000 kişi, yaşasın Cumhuriefendi de işte o paşalardan birinin Hanımefendi ekmek çıkaraBir tane amorti çıkmaz oldu hanımı olsun bana ne?. Ben işime mıyacak. yet, kahrolsun saltanat, diye bakanm, elin işi, gücü neme lâzım, Yok talihimiz de hiç bir kâr da bağırıyor Ne oldu bakahm? yoktur, sinema nasıl olur? Gene sa dedim, Feride Hanımefendiye git Tam sinema gişesine geldi, Sırt üstü düşüp bayıldı herkes Paris 28 (A.A.) Le Journal hibi Türk olan «Mulen ruj» a ne tim. Cebimde iki yüz lirahk, tek ben de sokuldum. Biletine dikkat Afetzede dil de, dilşikâr da Paris'teki «Moulin taşlı bir yüzük vardı. Feride Hagazetesinin Madrit'ten istihbarına buyurulur? ettim. Balkonda en ön sırada idi. sahibinin aklından nımefendi bunu ertesi gün tefeciM. Sanchez Guerra'nm rouge» un Bir kaç kişi uydu ehli aşka Yeni kabine pazar günü nazaran, Çekilir çekilmez biletçiye dedim vermiş olduğu bir konferansın hi müessesesine «Kırmızı değirmen» sine götürüp yüz yetmişe filân saf ki: Bana da hanımın yanındaki Can attı tepindi gitti barda meb u8an meclisi tamında ekserisi talebe olan 3000 ismini vermek geçmiş midir? Me tacaktı. Onu biliyordum. Ne yakoltuğu veriniz, verdi, arkalarında huzuruna çıkacak Lâkin gene çare yok, aman yc kişi ellerinde kızıl bayraklar oldu selâ farzediniz ki bizim Yesari parsa yapsın, hemen açıldım, elini bir tane daha aldım. Yanındaki haöptüm, dizlerine sarıldım: ğu halde «yaşasın Cumhuriyet, kah tutmuş ta Türkçe yazdığı bir romaöksüz gibi kaldılar kenarda Paris 28 (A.A.) M. Tardieu, nımefendiye verdim, ben de arkarolsun saltanat» nidalarile biiyük Hayır ola! Dedi. Galiba bir sına oturdum. Hanımefendi otururna Fransızca isim koymuş: «Su sibu sabah siyasî rical ile müzakere Eğlenmiyor aşkı duymıyor hiç caddede dolaşmışlar, nümayişçilerderdin var. Necile ile aranıza kara ken çantasını hemen onun dizine nekleri» yerine «Les demoiselles» ve müşaverelerine devam etmiştir. Boş mide bu raksı Zengibar da Ve bilhassa M. Bienvene Martin, le muhafız kıtaatı arasında bir mü demiş! Yahut Celâl Sahir «Zenci kedi mi girdi. Ayol sen ondan vaz çarptı ve hemen büyük bir nezaketBir yem borusu çalınsa bari M. Malvy, M. Paun Ruynaud ve M. sademe olmuş, muhafızlar bayrak kızile baş başa» isimli şiirine: «Te geç. O şimdi doktor Faruk'la... le: Ekmekçibaşı denen diyarda Maginot ile görüşmüştür. Mumai ları nürnayişçilerin ellerınden al tea tete avec une negresse» serlev Geçen baloda deste arasında is Affedersiniz hanımefendi kıkambil kâğıtı gibi sabaha kadar mışlardır. Nümayişçilerden lir çohasını koymuş! Münasebetsizliğin leyh. saat 11,55 te M. Poincare'nin zım. Belki o zaman biraz kımıldar birbirine kolalı, çirişli gezdiler. nezdine gitmiştir. M. Tardieu saat ğu 12 kadar otomobile cebren bi farkındasınız değil mi? Diye soze başladı. Durur mu? Ümide düşer de ihtiyar da 15 te teşebbüsleri hakkında Reisi nerek sehrin merkezinde «yaşasın Türkçe'yi tamim etmek istediği Hayır hanımefendiciğim. Der Güldürdü, konuştu, köşkten bahCumhuriyet, kahrolsun Kral» nida mizi söyliyip duruyoruz; cumhura arzı malumat edecektir. Açtıkça menekşe, lâle, sünbül fakat dim çok büyük, çok dermansız, si setti, paşa efendinin on yıl evvel larile dolaşmışlardır. Bir çok maParis 27 (A.A.) M. Tardieu, öldüğünü anlattı. Ahbap oldular. Zevkeyler idik bu nevbaharda Türkiye'de Türkler Türkçe konuş zin lutfunuzu istirhama geldim. Hele hele! Yangının semti gazetecilere kabinenin pazar günü ğazalar alelâcele camekânlannı in mazlarsa, Şaştım kaldım. Bir aralık köşküne Türk ticarethaneleri Dünyasını hep mahalle halkı teşekkül edeceğini beyan etmiştir. dirmişlerdir. davet etti. Çaylardan, danslardan, Türkçe isim koymazlarsa Tatavla' nerede? Anlardı teranei hezarda Yangın yerinde. Kabinede lâakal 5 Radikal bulueğlencelerden bahsetti. O zaman tngiliz hükumeti ya Kurtuluş demenin ne hikmeti Maşallah! Ne hoş tesadüf! nacak ve perşembe günü meclis kız şöyle bir durdu, ne dese beğesemt isîmlerini Ferdada eğer bu çalgı yoksa Londra 27 (A.A.) Avana ka kalır? Meşhur huzuruna çıkacaktır. Kat'î olan bir marasında hükuraet, dördü kendi Türkçe'leştiren Cemiyeti umumiyei A d ı n e ? nirsin: Yandık gene faslı gülüzarda öter. şey varsa o da M. Briand'ın harici lehine rey veren ve sekizi müsten Belediye lisanımıza dil encümenin Affedersiniz hanımefendi, Feryat eder, ah eder, kan ağlar öter mi? Hoş isim. Hiç tanı ben bir daktiloyum, sosyeteye girye nazırhğıdır. kif kalan 12 liberal meb'us saye den daha fazla hizmet etmiş olumıyorum. Kimin nesi? Eytam ve Eramil Usküdar'da mek hakkını kendimde bulamıyosinde mağlubiyetten kurtulmuştur. yor. Nespa monşer? Sain Dominik hadiseleri Kimsenin hiç bir şeysi. rum, davetinizi kabul edemiyeceVaşington, 27, (A.A.) Visteria na Hükumetin temin etmiş olduğu ekKes namei ahı Gâve artık SERVER BEDt Tuhaf konuşuyorsun. mmdaki Ingiliz gemisi SantoDomingo' seriyet 274 amele meb'usu ile müsğimden müteessirim. Ekmekçibaşı kızar mezarda Hiç kimsesi yok ta. ya müteveccihen yola çıknuştır. Fakat, takil meb'uslardan 4 liberal ve iki Dağa kaldırılan papazlar Ne dedise para etmedi. Nihayet: öyledir de nasıl yaşıyor. Vallahi gelir tutar yakandan geminin bu hareketi alelâde bir ihtiyat İrlanda'h meb'ustan müteşekkildir. öyleyse bir cuma ben sizi ziHong Kong 28 (A.A.) Kato Daktilolukla. tedbiridir. 40 kadar liberal meb'us M. Lloyd Kurşun döker ağzını açar da yaret ederim. lik piskoposu Versiglia ile rahip Demek bir daktilo kızı seviRochester kruvazörü, PerauPrinse'te George ve muhafazakârlarla beraGÂVEÎ ZALİM O hiç olmaz hanımefendicihiristiyan yorsun. bulunmakta ise de Santo Domingo'da ber hükumet aleyhine rey vermiş Karavario ile bir çok ğim, demesin mi? Kadıncağız şaÇinli Yingtag nahiyesini ziyaret Seviyorsun ne demek, mahAnıerika'nm hiç bir harp gemisi yoktur. lerdir. şıra kaldı. öteki hemen sebebini etmekte oldukları sırada esir edil voluyorum hanımefendiciğim. Hakimlerin dereccleri söyledi: mişlerdir. 26 şubatta vukua gelen A! Vallahi ayip! Senin mev Ben bir daktilo kızıyım. Bir Ankara, 28 (Telefonla) Hâklml bu vak'anın faillerinin komünist kiinde bir beyefendi hiç bir daktiportatif karyolam, bir sandığım, ' tefrik ve tasfiye komisyonnnun ha m*sı lâzmı gelen azametli bir abidenin ler olduğu zannedilmektedir. Esir lo parçasına tenezzül eder mi? Bı[Birinci sahitaâan mabaıtı bir bavulum var. Odamda kırık ' dıgı lâyıba ile hâkimler kannnnndakJ DahiHye Vckâletinin bu fikri gayet zayıf bir minyatöründen ibaret kalmış ler, dağa kaldırılmışlardır. Bunlar rak onları odacılara, şoförlere! aynalı bir masa ile iki iskemleden derece 9 a iblâğ edilecektlr. doğru ve musiptir. Çünkü bir müsabaka tır. Hülâsa, bu abide muazzam bir tarih, Ama bir görseniz. En yüksek derece olan 9 nncn d« başka hiç bir şeyim yok. Sizi ben açmadan alelâcele yaptırılan abidelerin inkılâp ve zaferi temsil etnıek istediği için hiç bir fidyei necat talep edilnin maaşı aslisi 90 Ilra olarak tesbit Olabilir, onların içinde de hiç te güzel olmadığına Sinyor Kanoni halde kafiyyen o azamet ve ihtişamdan memesine nazaran akibetleri meşkabul etsem, ev sahibim, kendisini dilmiştir. jnahrum bir eserdir. Bunun sebebi de, ka'ya yaptırılarak Ankara ve İstanbul'tek tük yüzüne bakırlan çıkıyor mahçup ettiğim için bana gücenir. küktür. da rekzedilen heykel ve abidelerden da büyük san'atkârlar arasında bir müsaHâkimler İçin tesbit edilen 9 nnen zahir! Şimdiye kadar elde edemeMüsellâh grev Demek ne ziyarete gidersi ı ^ce bugünkü hâkimler kanununda 6ı«baka açmadan, mutavassıt bir heykeltıha iyl ve kuvvetH misali olamaz. din mi? niz. Ne misafir kabul edersiniz. Paris 27 (A.A.) Müstemlekât Gazi Hazretlerinin Sinyor Kanonika raşa rasgele yaptırümış olmasıdır. cı derecenin ve memurin kanununda Maatteessüf hayır. Türk'ün devirler değiştiren büyük za nezareti neşretmiş olduğu bir teb tarafından yapılan altı heykeli kat'iy Meslekdaşlarımla her vakit üncü derecenin muadili bulunmaktadir.yen güzel ve canlı bir eser olmadığı gibi fer ve inkılâbınm gelecek nesillere raü liğde Guadeloupe'taki şeker fabri Belki başkası kapmışbr. ziyaretleşiriz efendim. Komisyon hakimlerin maaşlan fizeJ Taksim abidesinin bediî hiç bir kıymeti tahaccir bir yadigâr ve timsali olmak Feride Hanımefendinin bu sökası amelesinin ücret mes'elesi yürinde tadilâtı kabul etmiş ve tesbit e<ü"Ah, siz hiç bugünün kızına üzere yaptırılan abideler, temsil ettikde yoktur. O koca meydanın ortasında zündeki manayı derhal anladım. benzemiyorsunuz. İnsanlardan bu len dereceler için ayn ayn maa? f«rbu abide gayet küçük ve cılız kalmıştır. leri büyük işin ruhunu ifade etmedikten zünden grev ilân ettiklerini beyan Türkün büyük, şanlı ve muazzam müca sonra abide dikmemek daha hayırhdır. etmektedir. Ücretlere bir miktar Bu: derece kaçış, çekiniş doğru mu ya? mulleri vazetmiştir. Ya başkası da kaparsa razı Gençsiniz, güzelsiniz. hede ve zaferini ifadeden tamamen âeiz Çünkü müstakbel nesiller, hiç şüphesiz, zammedilmesine rağmen silâhla Komisyon ayni zamanda tekâüde ser i olan bu abide de daraeık bir yere sıkış daha iyisini, daha azametlisini. hem de olur musun? Ne yapayım hanımefendi. Be ki lâzım gelen hakimlerin Usteslni dej mış, karma karaşık. heykel kalabalığı Türk san'atkârlarının elüe yapacaklar mücehhez olan grevciler fabrikayı Demekti. Hemen bu salâhiyeti bu zafer abidesine, yangından kaçıp dır. Bu itibarla avuç dolusu para sarfe muhafaza etmekte olan iki jandar kendisine vermiş olmak için: nim babam mülâzımmış, ben üç tanzim etmiştir. kurtulmağa calışan bir insan kütlesi derek yapacağımrz âbideleri gelişi güzel ma ile iki nefere hücum etmişler Beynelmilel banka mudurS Kim kaparsa kapsın, bana da yaşında iken ölmüş. Annem de damanzarası vermiştir. Sonra asker tiple değil, azami itina ile yapmalıyız. Hele ve bunlardan üçünü yaralamıslarha küçükken ölmüş. Çok uzak, faVaehington 27 (A.A.) M. Mac Gar] oiamamış pay çıkarsın da... rinin hiç biri, Türk'e bensemiyor. Bun S. Kanonika gibi muvaffak dır. Miktarları çok olan grevcilere kir akraba elinde büyüdüm. O zarah, beynelmilel bankanm müdiriyetnü î lar Napolyon'un meşhur Hassa kıtaatm san'atkârlara tekrar müracaat etmek Yani, anladım dostum. Sen hiç doğru değildir. Çünkü eserleri meykarşı koymanın imkânsızlığı karmanlar insanlar benden kaçmışlardaki pos bıyıklı eski askerlere benziyorder'uhte etmek üzere Nevyork federal hem intikam almak, hem zevkallar. O tipte Türk askeri on binde bir dandadır. En iyisi DahUiye Vekâletinin şısında asker! kumandan ateş edil mak istiyorsun. dı, şimdi ben mukabele edersem Rezerv bank müdürlüğünden istifa ettane bile bulunmaz. Sinyor Kanonika, düşündüğü ve emrettiği gibi muhtelif mesini emretmiş, neticede nümaçok mu? miştir. Ha şunu bileydin! kahraman Mehmetçiklerimizi hiç tetkik san'atkârlar arasında müsabaka açnıakyişçilerden birisi telefolmuş, üçü Çok hassassınız hanım kızım. ve tetebbü etmeden bu eseri yapmıştır. tır. Şöhret kazanmamış yahut ta şöhreti Yalnız onu benimle bir defa öteki artık bir şey söylemedi, Bu koyu renkli abide, hey'eti umumi bizim kulağımıza gelmemiş nice san'at de yaralanmıştır. karşılaştır. yesfle, İstanbul'un berrak mavi seması kârlar vardır ki bize çok canlı eserler Ameriha'ya gelebilecek muhacirler başını perdeye çevirdi ve sinema Hiç bir tarafa çıkmıyor. na da uygun değfldir. Beyas mermerden yaratabilirler. Vaşington, 28 (A.A.) Mümessiller nın sonuna kadar sustu. Anladım Sinemaya filân. Nakleden: Ahmet Hidayet yapılsa elbette daha güzel olurdu. Fakat Neden tek bir kimseye saplanmalı da meclisi muhaeirin encümeni Amerika'ki Feride Hanımefendinin meşhur Ender. bu şekilde daraeık bir kapıya benziyen müsabaka yapmamalı. Her san'atkâr, ya gelebilecek muhacirlerin miktarını Her devrin gençlerini tasvir o takın içine ve altına sıkışan, kaynaşan muvaffak oldufu Zaran yok. İşte tarassut ettir, anahtarlan bu kutunun kilidüıi atakdirde, ismi Türk 76,000 kişi olarak tesbit etmiştir. kalabalık her neden yapüırsa yapılsın tarihine ve ebediyete karışaeak bir eser ettiği nezih ve safiyane aşkın gittiği dakika yanında bir koltuk çamıyacak. Romanya Adliye Nazın abideyi öldürmüştür. Tak olmak itibarile vücude getirmek gibi, manevî kıymetine heyecanJarile ağlatan bu roman Fatma'nm bu izahatı üzerine teBükreş, 28 (A.A.) Adliye Nazın is aldrr, bana telefon et ve bileti gönBeyazıt meydanmdaki Darülfünunun payan olmıyan bir şeref kazanacağını yeni basıl p çıktı. Fransız'iarın dışkapısını teşkil eden tak Kanonika' düşünerek memnuniyet ve iftiharla bu tifanamesini kabineye göndermiştir. der. Alt tarafina kanşma. Amma efona sarıldım: Hanımefendiciğim! Benim. nın âbidesinden bin defa daha muhte müsabakaya girecektir. Elverir ki bir Kabine, bu kararında ısrar etmemesini pilâv zerdemi isterim. değil, bütün dünya edebiyatışem bir hey'et ve heybettedir. Taksim müsabaka açtığunızı san'atkârlaruı ku mumaileyhten rica etmefe müttefikan Feride Hanımefendi, yalnız be Emin hürmetkârınız. n n şaheseri! abidesi 4050 metro yüksekliğinde yapıl lağına iriştirebilelim. karar vermiştir. Bitmedi nim gibi çok sevdiği ve çok lâubali Ispanya'da M. tardiyo Yaşas^n Cumhuriyet nidaları! Yeni kabineyi teş kile çalışıyor Izmir'de yapılacak abide Pol ve Virjini Ayfer, tekrar taşmak, köpürüp haykırmak için yeisle göğüs geçirdi: Demek, üstelik kabahatli olacağım? Anlamadım, «üstelik» demekten maksadın ne? Kabahat bizde mi? Fati, suallerin bana azap vermeğe başladı. Senin yapacağın en büyük arkadaşlık, ne, biliyor musun? Susmak... Bir şey sormamak... Fatma, ayağa kalktı, kollarını kavuşturdu, Ayfer'in önünde dikildi: Sen, bizi şâphe, zan altında bırakacak bir vaziyet alırsan mukabilinde arkadaşuk, hem de en büyük arkadaşuk istemen, biraz garip! Ayfer, boynunu bükmüştü: Mahmut Yesari Doğru... Sizden. faıla şey istemem! Tuhaf şey! Fatma'nm kolları, yanma düşüverdi: Hiç te tuhaf değil... Burada, hepi Arkadaşhğımız da mı iflâs etti? miz hürriyetimizden bir kısmını feda Ayfer de ayağa kalkmıştı: ederek duruyoruz. Senin ayrılman bir çok dedi kodu yapacaktır. Sen gidersen, Ben ettirmedim ki... buradakiler, çirkin zanlar, korkunç şüpPortatif karyolanın üzerine atümış heler altında kalacaklardır. Arkadaşla bluz, eteklik, çorap gribi şeyleri toplarını bu ağır vaziyete düşürmek ister mi mafa başlamıştı, Fatma, onun kolundan sin? tuttu: \etrıka numarası : 79 Ne o, hazırlanıyor musun? Evet... Hemen mi gideceksin? Akşam trenine yetişeceğim. Fatma, Ayfer'i zorla oturttu: Git, kaç... Ne yaparsan yap... Senin yolunu kesecek, engel olacak değilim... Talnız, gitmezden evvei, bana cevap ver... Bugün iflâs etmiş bile olsa, seneIerdenberi devam eden eski arkadaşhğımız namına bana, hakikati söyle... Kimseye açmıyacağım, ölümü öp, söyle... Ayfer, Fatma'nm tazyikmdan kurtulmak için cabalanıyordu: Sıkıldım, dedim. Bana inanmıyorsun, ne yapayım? Bu ağızlan bırak... Böyte saçma bir bahane ile mi, arkadaşlanm çiğneyip gideceksin? Arkadaşlanm, benim sıkıldıfınıı istemezler elbette... Fatma, birden hırçmlaşmıştı: Kimden kaçıyorsun? Ayfer'de, titizleniverdi, başı ilerde, dudaklarım kısark: Bunu, sen sorma, Fati, sen sorma, dedi. Bilhassa sen sorma! Fatma'nın rengi saranvermiş, tırnaklarına kadar bembeyaz ohnuşto: Ben de bunu tahmin ediyorum! Arkadaşınm teessürünü gören Ayfer, bütün kinine ragmen kalbinde bir acı duydu: Yani, senden kaçtığımı mı sanıyorsun? Çocuksun Fati, sen, bana ne yaptın ki?... Senden neye kaçayım. Fakat biraz evvelki sözünfi tevfl etmek lâzımdı, zorla gülmeğe çabaladı: Sen, benim çok e«ki, çok samimî bir arkadaşım oldufun için, ben söylemeden keşfetmeni tstiyordura. Bilhassa, sen sorma! Deyişim bundandır. Fatma, avuçlarmda buruşturduğn mendllini çekiyordu: Ayfer, sen, Vamık Behçet'ten ve... Annemden çakıyorsun! Elile Ayfer'i yanına çağırdı: Otur... Birbirimizi yalanlarla avutmağa, kandırmağa uğraşmıyahm. Evet. asıl annemden kaçıyorsun! Sen ne Nora'ya, ne de Sabiş'e benaersin... Onlar. hislerini gizliyebiliyorlar. Fakat, sen pek çabuk açığa vuruyorsun. Ayfer, cevap vermiyor, korkak korkak bakıyordu. Bak bir hayır! Diyebiliyor musun? Buradaki hayat, benim için de çekilmez bir işkence oldu. Fatma'nm bu îtirafı, acaba samimi, hakikaten yürekten mi idi? Ayfer, bunu biraz şüphe ile karşüamıştı, kendisinin şikâyete hakkı vardı, lâkin Fatma'nm, memnun olması icabederdi: Neden Fati? Bnraya gelinciye kadar, annem, böyle değil; ağırdı, temkinli idi. Fakat burada, adeta çıldırdı. Ben, bir şey söyliyemiyorum. Ne söylerhn? ne söyliyebirim ki?... Haydi, «kamp»ta, hep arkadaşız, diyelim! Harice karşı? İstasyona indiğimiz zamanlar, herkes onu gösterip, gülüşüyorlar. Bu, bana, çok dokunuyor... Ayfer, hâlâ Fatma'nm samimiyetinden şipheli idi, bu, Ayfer'i söyletmek için kurulmuş bir tuzak mıydı? O, açılıp içini döktükçe, Fatma'nm mukabil tedbirler düşünmiyeceği ne malumdu? Belki de Nezahat Hannn, Ayfer'in ağzını armak endişesiJe, kızını göndermişti: Bundan ne çıkar, Fati? Fatma, gücenmiş gibi baktı: Sen anneni, ayni mevkide görmek ister misin? Gönneğe tahammül edebilir misin? O maksatla söylemedim. Ayak takımının sözlerine, tavurlarına ehemmiyet vermeni manasız buluyorum. Yalnız bu, olsa... Yalnız, bu olsa... Başka ne yapıyor? Ayfer, bunu gayet saffetle sormuştu. Fatma, hayrete düştü: Her çünkü hayatımız, göz önünde.» Dora ile ek sıkı fıkı... Vamık Behçet'le,, Turhan Tahirae, Naim Naci ile lüzumunş dan fazla teklifsiz. Iâübali.. Nedense, Ekj rem Besim'le, Hüsrev Hakkı ile, Haldua] Nedret'le yıldızı barışmadı. Bir de benimle!.. Hayır... Nemelâzım, haksızlık etnü«| yelim. Seni sever. i Fatma, gözile, kaşile de temin ediyorJ du. Ayfer, omuzlarını kaldırdı: Ya, sevseymiş? Benden çekiniyorsun, Ayfer! SenhJ bir bildiğin, yahut sezinlediğin var. Niçin I saklıyorsun? Annem, Vamık Behçet'i mii seviyor? Mabadi var
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle