Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 EKİM 2020 2 ILERICILIĞIN, TEHDIT VE KARALAMA ÜZERİNDEN ELITIST SIYASETE DÖNÜŞTÜĞÜ ELEŞTIRILERI ARTIYOR Deliliğin pençesindeki Amerika THOMAS FRANK* Baş tarafı 1. sayfada D ünya çöküyor ve onu düzeltecek kimse yok. Çok da uzak bir zamanda, karışık dönemlerden geçildiğinde bu ülkenin yöneticileri becerilerini kamuoyunu rahatlatmak için kullanırdı. Ancak Beyaz Saray’ın şimdiki sahibinin böyle bir kaygısı yok. Onu tek ilgilendiren, sorumluluklarından kaçmak. Samimi en küçük bir konuşmayı dahi beceremeyen benmerkezci Donald Trump, halkının acıları karşısında, tanık olduğu bir trafik kazasını durmadan anlatan akılsız biri gibi görünüyor. Bu epistemolojik fiyaskoyu en iyi özetleyen anlardan biri, Kansas City Belediye Başkanı’nın Star gazetesine verdiği cevap olabilir. Gazete, bir bölük federal polisin kente gönderildiği haberini doğrulatmak isterken, belediye başkanının yanıtı “doğru olduğunu doğrulatamam çünkü artık hiçbir şey doğrulanamıyor” olur. Hiçbir şey doğrulanamaz olduğunda hayal gücü devreye girer. Özellikle Covid zamanı korkularımızı çoğaltıp onları bilinmez zirvelere çıkarmak işten değil. Biz Amerikalılar, tam olarak tanımlayamasak da dünyanın sonu ile hayat tarzımızın bitişi ile ya da çok daha büyük ve önemli bir şeyin sonu ile karşı karşıyayız ve bununla meşgulüz. Halihazırda durmadan çoğalan korkularla mücadele ediyoruz: Hiçbir ceABD’de kasım ayındaki başkanlık seçimleri için geri sayım sürüyor. Demokrat cephe, Trump yönetimine karşı salgınla mücadelede yeterli bir performans sergilemediği yönünde suçlamalar yöneltiyor. zai yaptırıma uğramadan döven ve öldüren faşist polis korkusu. Sokaklaİşin ilginç yanı Trump taraftarları da ri her alanda taban tabana zıttı: CumhuBiden, bize karizmasının kaynağı olarımızı ateşe veren ayaklanma korkuaynı korkuyu hissettiklerini belirtiyor. riyetçiler bağırıp çağırırken Demokrat rak gösterilen yavaş konuşma tonuyla su. Kalkınma durduğu için insanlar iş Üstelik bu toplu kâbusun muhafazâkâr lar etnik çeşitliliğin ve liderlerinin söz “tüm seçimlerin önemli olduğunu ancak siz kalacaklar korkusu. Maske takmayı versiyonu ilerici versiyonundan çok da de ahlaki değerlerinin altını çizdi. Gederinlerde bir yerde bu seferkinin çok dareddeden komşu korkusu. Adı hiç du ha ilginç. Söz konusu versiyona göre; nel olarak ise Covid zamanı gerçekleşen ha büyük sonuçları olacağını bildiğimizi” yulmamış gizemli bir iktidarın size da demokratların Trump’ın demokrasiye bu iki sözlü güç gösterisi birçok yönden hatırlattı. Ona göre bu seçim “ABD’nin yatmaya çalıştığı bir tasma gibi görü karşı saldırı düzenleyeceğinden korkma benzeşiyordu. Her ikisi de bir panik ref çok uzun bir süre neye benzeyeceğini belen maske korkusu. Bu seçim yılında hepimizi ele geçiren korku ise siyasi korku: Demokraları aslında Trump’ı iktidara çıkaran demokrasiye saldırmak istediklerinin kanıtı. Bu ilginç dünya görüşüne göre deleksi yaratarak seyircinin rakip tarafla ilgili en kötü şeyi düşünmesini tetiklerken, bir nebze de olsa normalliğin kasım lirleyecek”. Bu seçimlerde “söz konusu olan kimliğimiz, merhamet, nezaket, bilim, demokrasi”. Sonra, eski başkan yarsi can mı çekişecek yoksa bir diktatör mokratlar her yere kendi komplolarının ayında gelebileceğini, bunun da ancak dımcısı somut olaylar düzlemine inmeye tarafından yok mu edilecek korkusu. Esasen sol siyaset pek yeni sayılmayan bu korku etrafında zaten belli aralıklarla harekete geçer. (1) Trump dönemi ise ta en başından tehlike çanlarını çaldırdı. (2) Bir demokrat için Trump bir Rus ajanından farksız; hatta demokratlar, dış politikayı rakibi Joseph Biden’a zarar vermek için kullandığı gerekçesiyle geçen ocak ayında Trump’ı görevinden azletmeyi bile denediler. Sürekli yinelenen korku öyküsüne göre, bu başkan ne kurallara ne geleneklere saygı duyuyor, ne medyayı sayıyor ne de Amerikan diplomasisinin seçkinlerini; seçimler ise umrunda bile değil. ‘Amerika ölmek üzere...’ tohumlarını ekiyorlar ki “günü geldiğinde siz bunun bir komplo olduğunu düşünmeyin” (5) diye… Bu beyin cimnastiğini eskiden Trump yönetiminde üst kademede görev alan Michael Anton yapıyor. Kendisi, 2016’da milyarder arkadaşının seçilmesini teröristler tarafından alıkonulmuş bir uçağın içindeki yolcuların ayaklanması olarak nitelemişti. Vladimir Putin’le “gizli anlaşma” meselesi de benzer bir şablonda ilerlemişti. 2017 ile 2019 arasında Trump’ın Rusya rejimi ile ilişkili olduğu hipotezi öylesine geniş bir çevrede kabul görmüştü ki bu durum herhangi başka bir siyasi düşünceye yer bırakmıyordu. Fakat bu teoriyi desteklemek için sunulan kanıtların beklendiği kadar önemli olmadığı anlave ancak kendi adayları kazanırsa mümkün olduğunu söylüyordu. Demokratlar bakımından “panik” programının içeriğinin ilk elden sağlandığı barizdi. Tek yapmaları gereken Fox News dışındaki egemen medyanın dört yıldır suyunu çıkardığı şeyleri tekrar etmekti: Trump’ın kurumlarımız için bir tehdit oluşturduğu, tabandaki fanatizmi harekete geçirdiği, salgın karşısında rezil bir şekilde başarısız olduğu, çeşitli yöntemlerle seçim sürecinin tamamını şaibeli göstermeye çalıştığı, vs. Hepsi gerçeğe uygun olan tüm bu suçlamalar en uygun şekilde dile getirildi. Illinois senatörü Tammy Duckworth, Trump’ı Kremlin’le yaptığı uzlaşmalar ile Amerikan askerlerine ihanet etkarar vererek ABD’nin salgın karşısında “bu gezegendeki tüm uluslar arasında en kötü performansı” sergilediğini söyledi. Akabinde tekrar soyut düşmanların unutulmaz mücadelelere giriştiği fikirler dünyasına döndü ve “Tarih ABD’deki karanlığın son perdesinin bugün başladığını yazsın; aşk, umut ve ışığın birleşerek ulusun ruhuna sahip çıkmak için savaştığı son perde” dedi. Sınıf mücadelesi... Demokratlar, yıllardır kurultaylarını kapsayıcı büyük bir tema etrafında şekillendirdi: Biz orta sınıfların partisiyiz, sizin çıkarlarınızı gözeten, ölümlülere dayatılan kuralların güçlüler için de uygulanmasını sağlayan partiyiz. Zaman içinDemokratlar artık Russiagate’ten (3) bahsetmiyorlar, kaldı ki buna ihtiyaçları da kalmadı. Covid19’un getirdiği “her şeyin panikle ve acilen yapılması fikri” sağda solda dolaşan bütün korkuları bu aralar tüm solcu arkadaşlarımın birbirlerine yolladıkları bir makalenin içinde topladı: “Uyarıyoruz, Ameşıldı. Bu da ABD Başkanı’nın seçmen tabanına kendi gerçekliğini yaratma fırsatı verdi; bu gerçekliğin içinde Trump ile Rusya arasındaki ilişkilerle ilgili soruşturmayı yürüten savcı Robert Muller, medya ve “derin devlet” tarafından teşebbüs edilen bir darbenin yürütücüsüne dönüşmekteydi. tiği gerekçesiyle “baş ödlek” olarak nitelendirdi. Pop şarkıcısı Billie Eilish, Trump’ın “ülkemizi ve sevdiğimiz her şeyi yok etmek” üzere olduğunu açıkladı. Becerikli yönetici kostümü içindeki (6) New York Valisi Andrew Cuomo, “Trumpizm”in de bir tür virüs olduğunu ileri sürdü. Trumpizmin tehlide bu mesaj gerçekle giderek daha az örtüşse de partinin tarihi marka imajı bunu tekrar tekrar vurgulamayı gerektiriyordu. Bu defa hariç. “Trump salgınının” sonucu olarak yaşanan ekonomik krizin halka yaşattığı acılardan bahsedilse de çok üzerinde durulmadı. Peki eskiden ateşli bir şekilde eşitsizliklerden söz rika ölmek üzere.” (4) Yazarı Umhair Haque, Pakistan’daki diktatoryal rejimden kaçan bir mülteci olarak konuyla ilgili derin bilgisi olduğunu belirtiyor ve “gerçek bir despot ve onun fanatiklerinin elinde demokrasinin yıkılmasına yalnızca küçük bir adım kaldığı” konusunda toplumu uyarıyor. Önümüzdeki karanlık günlerin habercisi birçok paylaşım günlük bir ritimde tüm sosyal ağları sarmış durumda. Güç gösterisi, panik refleksi... Salgın nedeniyle hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler normalde bir seçimin zirvesi sayılan kurultaylarını seyircisiz yaptılar. Bu da kurultayları izlenmesi güç bir televizyon şovlarına çevirdi. Vasat bir prodüksiyon eşliğinde her bir siyasi kanadın ünlülerinden dört gece süren monologlar seyrettik. İki göstekelerini sade ve öğretici şekilde sentezleyerek bu egzersizi tartışmasız en yararlı şekilde yerine getiren ise eski Başkan Barack Obama oldu. Emlak kralı göreve geldiğinde, mevkinin önemine yakışır şekilde hareket edeceğini umduğunu söyleyen Obama şöyle devam etti: “Ancak bunu yapmadı. (...) Görevine karşı bir ilgisi olmadı; bir uzlaşma alanı bulmaya, kendisi ve arkadaşları dışında herhangi birine yardım etmek maksadıyla ofisinin gücünü kullanmaya ilgisi eden Demokratlara ne oldu? Sosyal adalet fikri Covid zamanında nereye gitti? Bir kısmının bir hafta sonra gerçekleşen Cumhuriyetçiler kurultayına gittiğini söyleyebiliriz. Demokratların en çok tercih ettiği konu daha ilk geceden sürpriz bir şekilde belirdi. Cumhuriyetçilerin yemin töreninden sonra sahneye davet edilen, “solcu” eğitimcilere savaş açan bir öğrenci grubunun kurucusu genç Robert Kirk, izleyenleri neredeyse bir sınıf mücadelesine davet etti. “Yılolmadı; başkanlığa, ilgi çekeceği bir re lardır her iki partinin de yönetici sınıfLE MONDE diplomatique lemondediplomatique@cumhuriyet.com.tr 5 EKİM 2020 SAYI: 9 ality şov gibi yaklaşmak dışında bir çaba göstermeye en ufak bir ilgisi olmadı.” Devamında, Covid ölümlerinin ve ları geleceğimizi sattılar. Çin’e, yüzlerini bilmediğimiz çokuluslu şirketlere, açgözlü lobicilere. Kendi iktidarlarını koİmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Édité par la SA Le Monde diplomatique “dünyadaki gurur verici duruşumuzun” rumak için yaptılar bunu. Zenginleşmek ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Dış Haberler Müdürü Mine Esen Sorumlu Müdür Actionnaires: Société éditrice du Monde, Association Gunter Holzmann, Les Amis du Monde diplomatique 1, avenue StephenPichon, 75013 Paris Tél.: 0153949601. Télécopieur: 0153949626 www.mondediplomatique.fr paramparça olmasının tüm sorumluluğunu halefine yükledi. Cumhuriyetçilerin seçim hileleri korkularına da cevap veren eski başkan “İşte demokrasi bu şekilde tehlikeye sokulur. Ta ki hiç deiçin. Bunu, bir aile kurup, onurlu bir hayat sürmek için mücadele eden cesur, yurtsever orta sınıfları yalan dolanla ezerek yaptılar” diye şevkle anlatan Kirk’ten sonra çıkan konuşmacının hedefinde ise Olcay Büyüktaş Akça Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Paris TemsilcisiYayın Koordinasyon Süleyman Tosunoğlu Sayfa Tasarım Yönetim Kurulu Başkan ve Genel Yayın Yönetmeni SERGE HALIMI Üyeler Vincent Caron, Bruno Lombard, Pierre Rimbert, AnneCécile Robert mokrasi kalmayana kadar” dedi. Demokratların programının bir başka temel konusu da Biden’ın neden en iyi dostumuz olduğu meselesiydi. Obama, onun “bir kardeş”, Bernard Sanders eğitim sendikaları vardı. Panik, her iki kesimin de kendisine atfettiği, en ses getiren ve en çekici 2020 teması oldu. Demokratlar sakin bir şekilde sistemli ırkçılık ve Trump’ın deŞükran İşcan Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün Yayın Kurulu Ali Sirmen, Aykut Küçükkaya, Mine Kırıkkanat, Mine Esen Dış İlişkiler ve Baskılar Müdürü AnneCécile Robert Yazıişleri Müdürü Benoit Breville Yazıişleri Müdür Yardımcıları Martine Bulard, Renaud Lambert ise “dürüst”, “alçakgönüllü” ve “empati kurabilen” biri olduğu konusunda güvence verdi. Elbette Biden’ın bitmek bilmeyen siyasi kariyeri de sürekli tartışma konusu oldu, keza ticaret ve kamu mokratik kurumlar için oluşturduğu tehdide karşı uyardılar ancak korku salma konusunda sınıfta kaldılar. Cumhuriyetçiler korku konusunda daha uzman, dünyayı bir kabus gibi tasvir etmekte ise güvenliği alanında bugüne kadar yaptık ustalar. Onlara göre demokratlar yönetiReklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 ları seçmen kitlesiyle çatışabilirdi. Keza bu Covid döneminde her türlü çatışma iyi ve kötü arasında bir kıyaslamaya indirgenmekte. Biden’ın deyişiyle her şey me geçerse, yalnızca demokrasinin değil medeniyetin de ölümüne tanıklık edilecek. Her yerde isyanlar başlayacak ve bunlar yaz boyu polis şiddetine karşı yaDağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama AŞ “Amerika’daki karanlık dönemi sonlan pılan protestolardan daha vahim olacak. dırmak” için bir ışık arayışı. Özel mülkler ateşe verilecek, heykeller sökülecek, beyazların yaşadığı banliyöler yok edilecek. Solculuk ve anarşizm sirenleri ile hipnotize olan büyük basın yayın kuruluşları ise hiçbir şeyden söz etmeyecek elbette... Örneğin Kongre’de Ohio temsilcisi olan James Jordan: “Amerika’nın şehirlerinde olup bitenlere bakın: Suç, şiddet, güruh kanunları. (...) Demokratlar işe gitmenize izin vermeyecekler ama isyan çıkarılmasına sesleri çıkmayacak.” Örneğin Missouri St. Louis’de yaşayan, Black Lives Matter’ın (Siyahların Hayatı Değerlidir) barışçıl göstericilerine silahlarını doğrultarak ünlenen zengin çift Mark ve Patricia McCloskey: “Banliyöleri tamamen iptal etmek istiyorlar”, “Radikal demokratlar Amerikası’nda aileniz güvende olmayacak”; “medyadaki müttefikleri tarafından cesaretlendirilen güruhlar sizi yok etmeye çalışacak.” Örneğin Trump Organization tarafından işe alınan eski Fox News sunucusu Kimberly Guilfoyle. Washington’da boş bir salondan konuşmasına rağmen, elli bin taraftarlı bir stadyuma hitap eder gibi bağırıyor: “Bu seçim Amerika’nın ruhu için verilen bir mücadele”; “Bu ülkeyi, uğruna mücadele ettiğimiz ve candan bağlı olduğumuz her şeyi yok etmek istiyorlar.” Son olarak ise örneğin Trump Organization’da babasının oğlu Donald Trump Junior: “Geçmişte iki parti de Amerika’nın iyiliğini istiyordu. (...) Bu defa diğer parti ulusumuzu inşa ettiğimiz ilkelere saldırıyor. Düşünce, konuşma, dini özgürlük. Hukuk devleti.” Tüm bunlar Cumhuriyetçilerin kurultayının yalnızca ilk gününde söylenenlerdi. Diğer üç gün Trump’ın yeni doğmuş bir bebek kadar masum olduğu alternatif bir gerçeklik inşası için kullanıldı. Söylenenlere göre kendisi salgın için elinden geleni yaptı ki bu salgın tamamen Çin’in suçu idi; şimdiyse ekonomik kalkınma zamanıydı artık. Trump’ın ırkçı olmadığını açıklamak ise biraz zordu. Bu görev de başkanın AfroAmerikalıları sevdiğini teyit eden birkaç siyah sporcuya verilmişti. ‘Washington’ın çakalları’ Bizi bekleyen hayati önemdeki seçimleri gerçekten anlamak için bu ülkenin büyük haber organlarının Trump’a dört yıl boyunca nasıl yüklendiğini hesaba katmak gerekiyor. Örneğin Washington Post, her gün başkanı küçük düşürücü bir şekilde tasvir eden üç ya da dört köşe yazısı paylaşıyor. Başkanın popülerliğini düşürmek için yapılan bu aralıksız saldırılar seviyeyi çok aşağılarda bir yere koyarak Trump için bir anlamda daha yararlı oldu. Amerikalılara gece gündüz mide bulandırıcı bir canavar, erdemsiz bir insan, hor görülesi bir yaratık ve hatta vatan haini olarak tanıtılan bir adam. Peki ya Cumhuriyetçiler onun gerçekte kalbi ve hatta beyni olan cesur biri olduğunu ispatlarlarsa? Bu, Cumhuriyetçilerin kurultayındaki zafer anını da açıklıyor: Kapanış galasında boş bir salonda uyutucu ve bitmek bilmeyen konuşmalar sona erdiğinde başkanın kızı Ivanka Trump’ın bizzat kendisi, ABD bayrakları arasında ve yüzlerinde maske olmayan büyük bir kalabalığın alkışları eşliğinde Beyaz Saray’dan çıktı. Yüz elli binden fazla kişinin ölümüne sebep olmuş bir salgın sırasında şoke edici bir meydan okuma gibiydi. Ivanka, Beyaz Saray’ın güney bahçesinin üzerindeki hafif bir esintiyle dalgalanan saçlarıyla mikrofona doğru ilerliyor ve bizi bir harikalar diyarına götürüyor. Bu diyarda “halkın başkanı”, “Amerikan işçisinin kahramanı”, “bu ülkenin unutulmuş erkek ve kadınlarının sesi” olan Trump iyi rolünde; yalancı ve kötü rolleri ise medya ve “solcu” siyasetçilerin. Başkanın torunları tarafından sevildiğini söylüyor. Onunla karşılaştıklarında gözyaşlarına hâkim olamayan işçiler tarafından da seviliyor. Başta hapishanedekiler için olmak üzere “kötü davranılmış insanlara karşı duyduğu derin merhamet”le duygulanan biri o. “Amerikalıların hayatlarını kurtarmak” pahasına dünya üzerinde “insanoğlunun görüp görebileceği en büyük ve kapsayıcı ekonomiyi durdurmanın” onun için nasıl zor bir karar olduğunu düşünmemizi istiyor. Sonra sahneye çıkma sırası Trump’ın kendisine geliyor. Partisinin adaylık teklifini kabul ettiğini söylüyor, herkesi normal hisler duyabilen biri olduğuna ikna ediyor ve Biden’ın siyahbeyaz dünyasını ona iade ediyor: “Amerika karanlığa gömülü bir ülke değil; Amerika dünyayı aydınlatan bir meşale”. Kendisine atılı suçların tümünün esasen rakibinde olduğunu, özellikle de işçi sınıfını kandırdığını söylüyor. “İşçilerin bağışlarını cebine atarken, onlara sarıldı ve hatta bazılarını öptü bile” derken eski başkan yardımcısının kadın taraftarlarına gösterdiği yakışıksız sevgi gösterilerine gönderme yapıyor. “Onlara, acı