Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HABER 316 EKİM 2019 ÇARŞAMBA Avcılar Belediye Başkanı Hançerli 5.8’lik depremin korkuttuğunu söyledi Zamanımız kalmadı Avcıların sorunlarını ilçede yaşayan yurttaşlarla birlikte çözmek için harekete geçtiklerini söyleyen Avcılar Beledi ye Başkanı Turan Hançerli, 1920 Ekim tarih lerinde bilim insanlarının da katı lımıyla ilçenin geleceğini konuşa caklarını söyledi. İstanbul’da mey dana gelen 5.8 şiddetindeki dep remde yurttaşların ve kamunun leyla kılıç hazır olmadığnın görüldüğünü anlatan Hançerli, “İstanbul Büyükşe hir Belediyesi’nin yanında en bü yük sorumluluk merkezi hükümete düşüyor. İl gili bakanlıklar, TOKİ ve tüm yetkililer bir ara ya gelerek geleceği kurtaracak adımlar atmak zorunda” dedi. Turan Hançerli sorularımıza şu yanıtları verdi: n İstanbul’da meydana gelen 5.8’lik dep rem yeniden bu sorunla yüzleşmemizi sağla dı. Olası İstanbul depremine ilişkin çalışma larınız neler? Yaşanan 5.8’lik depremden 5 dakika son ra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ek rem İmamoğlu ile görüştük. Biliyorsunuz, Avcılar’da bir caminin minaresi yıkıldı. Günü müze kadar gelmiş olan tarihi binaların yapı mından ders alamadığımız için bugün depre me yönelik 40 yılını dolduran binaların mila dını doldurduğunu söylüyoruz. Söz konusu ca minin inşaatında kullanılması gereken 16’lık demirler yerine 8’lik demirler kullanılmış. 8’lik demirler hasır diye nitelendirilen örgü için kullanılır. O örgüyü tutacak asıl demir ler ise 16’lık demirlerdir. Gerçek yıkılma ne deninin bu olduğu da ortaya çıktı. Dolayısıyla insan hatası var. Bu sorun sadece Avcılar’da değil İstanbul’un neredeyse tüm semtlerinde var. Biz kolları sıvadık, bu sorunu gidermek için çalışmaları başlattık. Hastaneler, okullar, camiler kapatıldı. Bu gerçekten hazır olmadı ğımızın ve 1999 depreminin ardından geçen koskoca 20 yılı değerlendiremediğimizin kanı tı. Bu noktada öncelikle Avcılar halkı yanımız da olacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de büyük bir görev düşüyor ama en çok so rumluluğu üstlenmesi gereken yer merkezi hükümet. Hükümete çok büyük sorumluluk lar düşüyor. Bunları yerine getirmeli. ‘7 katı olur’ n İktidar yerel yönetimler kapsamında neler yapmalı? Öncelikle 20 yıldır konuştuğumuz kentsel dönüşüm yasası var. Bu kapsamda sunulan kredi miktarı oldukça düşük. Eğer deprem öncesinde önlem alırsak, yapılarımızı ve yurttaşlarımızı felaketten koruruz. Bunu yapmak için bir birim harcayacağım ama eğer önlem almazsak yapıların yıkımı ile birlikte olası deprem sonrası maddi zayiatımız 7 katı olur. Bugün ucuz pahalı demeden bu kaynağı ayırmalıyız. Kaynak merkezi hükümette. Çünkü deprem vergisini biz toplamadık. Yerel yönetimler kamu kaynaklarının sadece yüzde 17’sini kullanıyor. Yüzde 83’ü hükümette. Onların desteğine ihtiyacımız var. Bunun yanında biz İBB ile birlikte tüm okullarda depreme yönelik eğitim vereceğiz. Stratejik bir afet yönetimi planımızı İBB’den aldığımız destek doğrultusunda yeniliyoruz ve daha da güçlü hale getiriyoruz. Öte yandan Kentsel Dönüşüm Müdürlüğümüzü kurduk. Burada yurttaşların arasındaki uyuşmazlıkları çözmekten tutun da her sorunla ilgileniliyor. n Okullar, hastaneler gibi kamu alanlarında da deprem sorunu mevcut. Kamu alanları için depreme dayanıklılık çalışmaları yürütüyor musunuz? Okullar Milli Eğitim Bakanlığı’nın, hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolünde. Biz bu ufak bütçemizle buralardaki sorunları da çözmeye kalkarsak altından kalkamayız. Ama yurttaşlara en yakın olan birim biziz. Biz sonuca ulaşması ve çözülmesi için sorunu yetkili makamlara aktarıyor ve takibini yapıyoruz. Yurttaşların talebini bize bağlı olamayan bir konuda olduğu için duymamazlıktan gelemeyiz. Ama şunun altını çizeyim: Yurttaşlara bu Sorunları hep birlikte çözeceğiz n Avcılar’ın sorunları için “ortak masa” kavramını dile getiriyordunuz. Sivil toplum kuruluşları ve uzmanlarla hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Ortak masa kavramını oluşturmak için çalışıyoruz. Kent Konseyi, çalışmalarına başladı ve geçen hafta çarşamba günü Kadın Meclisi seçimi yapıldı. İnanılmaz bir ilgi vardı. Avcılar’da 500’e yakın kadın, Kadın Meclisi için bir araya gelerek kendi yönetimini seçti. Biz, Kent Konseyi, Mahalle Meclisi, Kadın Meclisi, Gençlik Meclisi, Çocuk Meclisi ile toplumun yönetime katılımını sağlamaya çalışıyoruz. Uzmanlar ve bilim insanlarının da emrinde bir belediye başkanlığı yürüteceğim. Artık bilime kulak asmalıyız. Bir belediye başkanı ben seçildim diyerek kenara çekilememeli. Bilim insanlarının sesini dinleyerek çalışmalarını yürütmeli. Bizim de çok sayıda bilim insanları ve uzmanlarla birçok konuda toplantılarımız oluyor. 1920 Ekim tarihinde de bilim insanları ile Avcılar’ın geleceğini konuşacağımız bir çalıştay düzenleyeceğiz. Bu çalıştayda deprem ve kentsel dönüşüm alanlarında nasıl güvenli olarak süreci yürütebileceğimizi konuşacağız. kadar yakın olan belediyelerin güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Biz Avcılar’da seferberlik başlattık, çünkü iş başa düştü. Buna iktidarın da katılmasını istiyoruz. Beklenti var. Yurttaşların beklentileri 20 yıldır karışlanmadı. Karşılandığı yerde de rant döndürüldü. Bu yüzden kendi göbeğimizin bağını kendimiz keseceğiz. Bu demek değil ki devletimizden yardım istemiyoruz. Biz seferberlik için yola çıkalım diyoruz. Başladık da zaten. Depremi unutturmayacağız, seferberlikle bunun üstesinden geleceğiz. n Deprem sonrasında size kaç tane hasarlı bina ihbarı geldi? Gelen ihbarlar sonrasında neler yapıldı? Bize gelen yaklaşık 3 bin hasarlı bina ihbarı var. 6 bina mühürlendi. İhbar edilen binaları da gözlem yapmak niyetiyle inceledik ve şunu gördük: Evet depremden hasar almamış ama sağlıklı bir yapı da değil. Yani 1998 yönetmeliğinden önce yapılmış yapılar ve hazır beton kullanılmamış. Yalıtım ve drenajlarda sorun var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bunu yapması için yetkilendirdiği şirketler ve üniversiteler var. İBB’nin iştiraki İSTON da bunu yapabilir. Bu uygulama ücrete tabi yapılıyor. Keşke devlet kentsel dönüşümü deprem kapsamında toplanan paralarla finanse etse. Keşke devlet kendi içinde böyle bir organ yaratsa veya bu şirketlerle anlaşıp yerel yönetimin üzerinden mali açıdan bu yükü alsa. Burada inanılmaz bir kamu yararı varken kamunun devreye girmesi şart. Bu işleri yapmak bizim bütçemizi aşacağı için devlet yetkililerinden bir adım bekliyoruz. n İmar barışı çıkarıldı. Bunun için neler söylersiniz? Çok yanlış bir yasaydı. Bizim için en temel şey depreme dayanıklı yapılarken, bu sorunu daha da büyüten bir uygulama ortaya atıldı. Yurttaşların binasını dönüştürmeye harcayacağı parası iktidara gitti. O para gitmeseydi, ellerinde kalsaydı, insanlar da evlerini depreme dayanıklı hale getirmek için dönüştürebilirdi. Hiç değilse imar barışı adı altında toplanan paralar bu noktada kullanılsa inanın çok büyük bir yarar elde ederiz. n Avcılar’da kaç toplanma alanı mevcut? Avcılar’da 49 toplanma alanımız var. Avcılar nispeten İstanbul’un diğer ilçelerine baktığımızda bu konuda iyi durumda diyebiliriz. Toplanma alanları çokça konuşulan bir şey ama asıl konuşulması gereken bu değil. Geçici barınma alanları bizim için hayati önem arz ediyor. Toplanma alanı bize en yakın birkaç saat kalabileceğimiz, birbirimizi bulup organize olacağımız yerler. Halbuki barınma alanlarına ihtiyacımız var. Avcılar’da AFAD tarafından barınma alanı olarak belirlenen yerler spor salonları... Ama bunların da ayakta kalıp kalmayacağı belli değil. Yani hazırlıklı değiliz. Biz gücümüz yettiğince hazırlanmaya çalışıyoruz. n Çözüm olarak düşündüğünüz bir proje var mı? Avcılar içinde birçok projemiz var hayata geçirmek istediğimiz ama bunun yanı sıra Atatürk Havalimanı gibi bir yer var elimizde. Atatürk Havalimanı taşınma işlemlerinin ardından düşük yoğunluklu kullanılıyor. Burayı inanılmaz bir lojistik ve barınma alanı haline getirebiliriz. Hem yardım uçakları gelebilir hem deniz ulaşımına açık bir yer hem de inanılmaz büyük bir alan. Birçok insanı ağırlayacak kapasitesi var. Burayı geçici barınma alanı olarak ilan edebilirler. l İSTANBUL STANBUL’DAN HABERLERİ Beylikdüzü’nde deprem tedbirleri Beylikdüzü Belediyesi, 26 Eylül’de Marmara Denizi’nde Silivri açıklarında gerçekleşen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından yurttaşlar ilçe genelinde yaşadıkları binaların hasar ve dayanıklılık durumunu öğrenmek üzere Beylikdüzü Belediyesi’ne müracat etti. Sıva çatlağı, korozyon kaynaklı açılmalar, kolon çatlağı gibi toplam 645 şikayet üzerine binalarda hasar tespiti yapan ekipler, tüm bina ve dairelerdeki daire sahiplerini ve bina yöneticilerini bilgilendirdi. Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık da Yaşam Vadisi’nde toplanan yurttaşları ziyaret ederek onların talep ve önerilerini dinledi. Taşıyıcı sistemi bozulmuş olan ve risk taşıyan binalardan taşınmak, bu binaları riskli yapı analizine sokmak için başvuruları daire sahiplerinin yapması gerektiği belirtilirken, yıkım tehlikesi olan binaların tahliye edilmesi yönündeki işlemler ise belediye tarafından kaymakamlık koordinasyonuyla yürütülüyor. l İç Politika Anne Destek Programı Kartallı ailelerin ihtiyaçları doğrultusunda Kartal Belediyesi ve Anne Çocuk Vakfı (AÇEV) tarafından düzenlenen eğitim çalışmaları sürüyor. Proje kapsamında 15 kreşte 36 yaş arasında çocuğu olan annelerin ebeveynlik rollerinin desteklenmesi, çocuk gelişimi konusunda bilgilenmeleri, çocuk ile anne arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi amaçlanıyor. 13 hafta boyunca ücretsiz olarak verilecek eğitimin ilk toplantısı Kartal Belediyesi ekolojik pazarda bulunan etkinlik çadırında gerçekleştirildi. Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, “Yüzlerce çocuğumuz, kreşlerimizde nitelik olarak benzerlerine az rastlanır ortamlarda eğitim alırken, anneleri de kültürel, sanatsal ve sosyal anlamda kendilerine bolca vakit ayırma şansı yakalıyor. AÇEV ile ortaklaşa düzenlediğimiz eğitimler, oldukça olumlu geri bildirimler yarattı. Ne mutlu ki eğitime annelerimizin ilgisi oldukça büyük” dedi. l İç Politika Halk Süt projesi bugün başlıyor İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun vaatleri arasında yer alan Halk Süt projesi bugün hayata geçiyor. İBB, tüm çocukların en temel gıda maddesi olan süte ulaşabilmesi amacıyla ihtiyaç sahibi ailelere Halk Süt dağıtımına başlıyor. İmamoğlu’nun katılımıyla bugün İBB Gürpınar Su Ürünleri halinde gerçekleşecek törenle projenin tanıtımı yapılacak. Proje kapsamında ilk etapta İstanbul genelinde aylık 750 bin litre süt dağıtılacak. Bu hizmetten İBB’den sosyal destek alan ailelerin 36 yaş arasındaki çocukları yararlanacak. Haftada çocuk başına 2 litre süt verilecek. Bir litrelik sütler ailelere çocuk sayısına göre aylık ya da 15 günlük teslim edilecek. Dağıtımlar İBB ekipleri tarafından gerçekleştirilecek. Uygulama sırasında ihtiyaç sahibi yeni aileler de tespit edilerek sisteme dahil edilecek. İBB, proje için Tire Süt Kooperatifi ile sözleşme imzaladı. l İSTANBUL / Cumhuriyet BAŞKANLAR YAZIYOR BÜLENT KERİMOĞLU Bakırköy Belediye Başkanı Bizler muhafazakârız Siyaset tarihimizin hiçbir döneminde belediyeler, yerel yöneticiler bu kadar çok gündemde olmamış, uygulamaları bu kadar çok tartışılmamıştı. Kentlerin uluslararası düzeyde birbiriyle yarıştığı ve güçlü kent kimliğinin öne çıktığı günümüzde, siyaset merkezden yerele evrilirken yerel yöneticilerin söylemleri ve uygulamaları toplum tarafından dikkatle izlenmektedir. Otoriterleşmeye karşı demokrasi, ayrıştırmaya karşı birliktelik, baskıya karşı özgürlük talebi… Türkiye’nin her geçen gün derinleşen ekonomik sorunları, dış politikada belirsizlik, akılcılıktan ve bilimsel değerlerden uzak günübirlik politikalar, bağımsız yargı, bağımsız medya talepleri merkezi hükümete duyulan güveni azaltmakta, katılımcı yerel siyaseti öne çıkarmaktadır. AKP’nin siyaset mühendisliği ve onun kontrolündeki medyanın ülke sorunlarını gözden kaçırma gayreti; sınır ötesi operasyonlar öncelikli olsa da yerel siyaset ve belediye hizmetleri ülke gündeminin en önemli konularından biri haline geldi. Otoriterleşmeye karşı demokrasi, ayrıştırmaya karşı birliktelik, baskıya karşı özgürlük talebi her geçen gün yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle üretim ve turizm kentlerindeki yerel seçim başarısı bir sonraki seçimlerde hepimizi umutlandırdı. Halkın tercihi ve genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü gayreti ile oluşan dengefren sistemi, merkezi iktidara karşı güçlü bir seçenek oluşturdu. Güçler ayrılığının olmadığı, parlamenter sistemin lağv edildiği, yasa yapma gücünün milletvekillerinden alınmasıyla çözüm adresinin TBMM değil, kişisel inisiyatiflerle belirlendiği bir dönemde, halkın doğrudan ulaşabileceği, sorunlarına çözüm bulabileceği en önemli adres yerel yönetimler ve yerel yöneticiler oldu. Dahası kültür sanat, spor, eşitlik, adalet, özgürlük, hakça paylaşım, yeşil, yaşanabilir kentler, sağlıklı barınma, depreme hazırlık, toplu ulaşım gibi devasa sorunların çözüm beklentisi yerel yönetimlere olan ilgiyi bir kat daha artırdı. Fakat tüm bunların yanında halkın talebi aş ve iş. Belediye başkanları açısından sınırlı bütçe ile hangi partiye oy verdiğine bakmaksızın kentin ihtiyaçlarına cevap vermek; vaat ettiği projeleri hayata geçirmek ne kadar önemli ise, parti emekçilerine ve kent yoksullarına aş ve iş vermek de bir o kadar önemli oldu. Liyakati ve emeği olanların eşitler arasında öncelikli olarak değerlendirilmesi partililerimiz ve kent yoksulları açısından en doğal haktır. Ülkemizdeki işsizlik krizinin en önemli mağdurları ne yazık ki, 25 yıldır genel ve yerel iktidardan uzak olan CHP’liler ve muhalif yoksullardır. AKP’nin kayırmacı siyaset anlayışı nedeniyle partililerimiz liyakat ve tecrübe sahibi olsalar da devlet bürokrasisinden ve yerel yönetim olanaklarından uzak kaldılar. Bu yeni dönemde şartlar elverdiği ölçüde liyakatı ve emeği olanların eşitler arasında öncelikli olarak değerlendirilmesi partililerimiz ve kent yoksulları açısından en doğal haktır. Üretimden yoksun, betonlaşmaya dayalı suni büyüme ile kentlerimizi ve geleceğimizi ipotek altına alan savurgan sağ siyaset. AKP’nin belediye kaynaklarını istihdama aracılık etmek için nasıl partizanca, liyakatten uzak kullandıklarını biliyoruz. Belediyeler partililer için doğal iş kapısı haline getirildi. Toplumun geneli tarafından hangi siyasi görüşten olursa olsun bu normalleşti. Sağın 25 yıldır yarattığı ağır mali, idari ve toplumsal tahribatı tedavi etmek her dönemde olduğu gibi bizlere düştü. Kamu kaynaklarını hoyratça kullanan sağ siyaset, uyguladığı sıcak para ekonomisi ve üretimden yoksun, betonlaşmaya dayalı suni büyüme ile kentlerimizi ve geleceğimizi ipotek altına aldı. Savurgan sağ siyaset yerine kentlerimizi, kültürel mirasımızı ve geleceğimizi korumak, kemer sıkmak, acı reçete uygulamak, çocuklarımız için biriktirmek her zaman olduğu gibi yine biz solcu, kamuculara kaldı. Büyük değişim umudu yerellerde yeşerdi. Halk bizlerden şeffaf, katılımcı, özgür, adil ve eşitlikçi bir kent yönetimi bekliyor. Tüm bunları gerçekleştirmek bizim en önemli görevimiz. Bu görevleri yaparken zaman zaman her işte olduğu gibi zorluklarla karşılaşırız. Benim asla tasvip etmediğim ve asla boyun eğmediğim belediyecilikte zorlukları aşmak için kolaycılığa kaçan üç yöntem vardır: 1. Ne istiyorlarsa vereceksin, 2. Ne istiyorlarsa yapacaksın, 3. Menfaat gruplarına dokunmayacaksın. Ne meslek hayatımda ne de belediye başkanlığım döneminde böyle bir kolaycılığı seçmedim. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demek yerine sorunların ve sorumluların üstüne üstüne gittim. Diğer sosyal demokrat halkçı ve kamucu belediye başkanları gibi kenti koruma bilinciyle görev yapmaya özen gösterdim. Emre Kongar hocamızın kendine has üslubu ile yazdığı “İstanbul” isimli son kitabında şehrimize yapılan acımasız saldırıyı, menfaat gruplarına çekilen peşkeş anlayışını, şehrin en değerli arazilerini imara açarak tarihi ve kültürel mirasımıza nasıl saldırıldığını içimiz yanarak okuduk. Bizler siyaset anlayışımız gereği ilerici, çağdaş belediye başkanları olarak aynı zamanda, tarihi ve kültürel mirası korumak adına muhafazakârız. Evet bizler “muhafazakârız”. Kentimizi korumak adına görev yaptığımız süre içerisinde 1 cm² yeşil alanı, spor alanını, eğitim alanını imara açmadık. Açmak isteyenlerin karşısında olduk. Dahası İstanbul’un birçok yerinde deprem toplanma alanları imara açılırken, kamu alanlarının işgaline son vererek 18 bin m²’yi deprem toplanma alanı olarak ilan ettik. Spor sahaları, tenis kortları, yürüyüş parkurları, sanatçı heykelleri, amfi tiyatro ve çocuk parkları yaptık. Bu anlamda gerçek muhafazakâr bizleriz. Kentleri korumak, menfaat gruplarına karşı mücadele etmek, kamu alanlarını işgalden kurtarıp halka kazandırmak, ideolojik bir tutum ve muhafazakâr bir koruyuculuk gerektirir. “Ben değil halk’’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde... Bizler kişisel siyasi kariyerlerimizden öte, ülkemizin geleceğine karşı büyük bir sorumluluk altındayız. İttifak kültürünü özümsemiş, gerektiğinde fedakârlık yapabilecek, akılcı, tüm kesimleri kucaklayan “ben değil halk’’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde yaşanabilir kentler yaratan, tarihi ve kültürel mirası, halkçı, kamucu, aydınlanmacı, kucaklayıcı belediye başkanları olarak başarıya mecburuz.